23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 1402'liklerin işine son verme işlemi, sıkryönetim komutanuun istemine dayandığma göre bu, bir "sıkıyönetim onlemi"dir. ö y l e olduğuna göre de 1402'liklerin, sıkıyönetimin kalkmasıyla birlikte görevlerine dönmeleri gerekir. Oysa, Idare (Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK ve üniversiteler, beledivder) 1402'liklerin göreve dönme istemlerini geri çevinnektedir. 1402'liklerin göreve dönme istemlerini rcddedenler, kanuna 5 generalden oluşan "yasama organTnca eklenmiş şu tümceye dayanıyon "Bu şekilde ışlerine son verüen memurlar, diğer kamu görevlileri ve kamu hizmetlerinde görevli işçiler bir daha kamu hizmetlerinde çalıştınlamazlarT Oysa, burada geçen "bir daha kamu hizmetlerinde çalıştınlamazlar" sözlerini, sılayönetim luüküktan sonra da etkisini sürdürecek biçimde yorumla'' mak, çağdaş hukuk anlayışıyla bağdaşmaz. Çünkü sıkıyönetim bir "olağanüstü" yönetimdir ve niteliği gereği, sure ile sımrlıdır. Bir sıkıyönetim önlemini, süre sınırlaması dışında düşttnmek, sıkıyönetimi "olağan" bir yönetim saymayı gerektirir ki, bu, kabul edilemez bir çeliskidir. ö t e yandan, 1402'liklere uygulanan işlemi, sıkıyönetim kalktıktan sonra da sürdürmek, "memuriyetten müebbeden mahrumiyet" somıcunu vermektedir. Oysa bu, ancak bağımsız mahkemelerce verilebilecek bir "ceza"dır. Savunma alınmadan ve gerekçe gösterilmeden böyle bir cezayı mahkeme bile veremez. Kısacası bu, çağdaş hukukta yeri olmayan özel bir "ceza", daha doğrusu "zulum"dur. 1402'liklere uygulanmak istenen bu "müebbeden mahrumiyet" Avrupa Insan Haklan Sözleşmesi, Insan Haklan Evrensel Bildirisi gibi uluslararası insan haklan bclgelerine de aykındır. 1402'liklere yapüan uygulamamn bir hukuk devletinde savunulması mümkün değildir. Hukuku, sadece kanunlardaki sözcüklere bakarak mekanik ve bürokratik bir yorumla uygulamak, çağımıza uyan bir davranış olamaz. Böyle bir davranışın yanlışlığı, özellikle olağanüstü dönemde S kışıden oluşan bir "özel yasama organı" tarafından yapılmış "kanunların" yorumunda ortaya çıkmaktadır. Bu "kanun"lann, TBMM'nin dağıtıldığı, siyasi partilerin, derneklerin kapatıMığı, sıkıyönetimin bütun vurdu kapsadığı, basın özgürlüğünün olağanüstü kısıldıSı. kısacası demokratik tartışma ortamının bulunmadığı bir dönemde "yasalaştığı" unutulmamalıdır. Türkiye'nin çeşitli kentlerindeki idare mahkemelerimiz "kanuncu" değil, "hukukçu" yaklaşımlarla, 1402'likler sorununa yargısal yoldan çozüm getırmişlerdir. İdare mahkemelerimizin bu kararlan, "hukuka baglı devlet", "temel haklara saygüı idare" gıbi kavramlara katkı getiren ve dttnya hukukçu topluluğuna "Tirkrye'de yarpcfau' var!" dedirtecek kararlardır. 1402'liklerin Göreve Dönmemesi Hukuka Aykırıdır 1402'liklere yapılan uygulamamn bir hukuk devletinde savunulması mümkün değildir. Hukuku, sadece kanunlardaki sözcüklere bakarak mekanik ve bürokratik bir yorumla uygulamak, çağımıza uyan bir davranış olamaz. Böyle bir davranışın yanlışlığı, özellikle olağanüstü dönemde 5 kişiden oluşan bir "özelyasama organı" tarafından yapılmış "kanunların" yorumunda ortaya çıkmaktadır. PENCERE ModeH 6 OCAK 1988 Sonuç Bu kararlan "temyiz mercii" olarak inceleyen Danıştay Beşinci Dairesi ise, çoğu zaman sadece 1 oy farkla, idare mahkemelerirun kararlannı bozmaktadır. Danıştay Beşinci Dairesi, idare mahkemelerinden gelen kararlan bozmakla yetinmeyip, işin esası hakkında da karar vermektedir. Oysa değerli hukukçu, Doc. Dr. Fazü Saglam'm beürtüği gibi "bu konuda vanlabilecek en adfl ç&zttm, temyiz incelemesi sonunda idare mahkemesi karannın bozularak dosyanm, karan veren mahkemeye gönderilmesidir. Bu durumda, idare mahkemesinin kendi yorumunda ısrar etmesi halinde, hukuk devleti ilkesini çok yakından ilgilendiren bu hassas konu, yorum ihtilafı içindeki beş kişilik bir heyet yerine, Danıştay Dava Dairekri Genel Kurulu'nda karara bağlanabilecektir" (SAĞLAM, E, Cumhuriyet, 11 Kasım 1987). Son olarak ortaya cıkan ilginç bir duruma dikkat çekmek istiyorum; 17 Aralık 1987 urihli Cumhuriyet'te "MecBste bir [sakmcah] ttye" baslıklı bir haber yayımlandı. Habere göre: "Öğretim üyesi olduğu dönemde 1402 sayüı sıkıyönetim yasası ile [sakıncalı] sayüarak, üniverdtedeki görevine son verilen Doc. Abdülkadir Ateş, SHP milletyekili olarak TBMM'ye girdi. Gaziantep Milletvekili Ateş, "Üniversite )onetimlne ve maalesef Damstgf* tfa* tahtnttede, b n k m bocah*, odaa bOe otamıyornm, ama miDetvekMİ oiabDrjonun ve kuramsal olarak MDli Eghiaı Bakau olabittrlm" demiş. Milletvekih' seçilip TBMM'ye girmelüe bir hukuk çelişkisinin somut olarak görunmesini sağlayan sayın milletvekilinin soylediği elbet doğru. Yalnız, dunımun garabeti orada da kalmıyor; şunu da biz ekleyelim: Bu 1402'lik milletvekilmin cumhurbaşkam seçilmesine (AY m. 101) ve Danıştay üyelerinin dörtte birini (AY m. 104/c) atamasına da yasal hiçbir engel yoktur! Anayasannda "hukuk devleti" olduğu yazüı TOrkiye'de 1402'u'klerin içine itildikleri "hukuk anarşisi" daha ne kadar sürecek? Prof. Dr. RONA AYBAY Tfcirm tarihimizde, sayüarla amlan kimi insan gnıplan vardır. Bunlara sayüaria ad veriKsinin nedeni, toplam sayılanyla anılmalanndaki kolaylıktıı. örneğin, 1960 yıh soolannda, o «mınıiri askcri yönetimce, üniversiteden uzaklaşurüan öğretim üyclerine "147'ler" deoflmesinin nedcni, bunlann 147 kişi ohışlanydı. Daha sonra, o zamanki "Milli Birlik Komitesi" içinde yapılan "tasfrye" sonunda yurtdışında "görevlendirilen" 14 subaya da "14'ler" denilmişti. 12 Eylfll dönemi, eski dönemlerin uygulamalannı aşan isler yapmış, bu arada, Türk siyasal yaşamına, sayüaria anılan yeni bir grup katmıstın "14021ikler!" Yalnız, buradaki 1402 sayısının bir özelliği var: 1402, bu tasfryenin "kurbanı" oianlann sayısını göstenniyor. "1402" bu tişüeri, görevden uzaklaştırmak için yapüan işlemin dayandığı kanun numarası. Gerçekte, bu kişilerin toplam kaç kişi olduklan ise bilinmiyor. Çüukü, "1402'likJer" zamana ve mek&na yayüan bir "salam gjbi dograma taktiğı" ile "tasfiye" edildiler... Toplam saydannın ne olduğu da ancak bu "opcrasyon"u planlayıp uygulayanlarca bilinebilir. Onlarsa bu konuda hiçbir acıklama yapmadıklan için, "14O2'lik"lerin kaç kişi olduklan bir sır olarak kahyor. Ama, "1402"likl«rin toplam sayısının 1402'yi çok, hem de pek çok aştığı kesin. "Süayöncüm Komataalaruuı güvenlik, asayfe vey* kamo dnzeai açMmdaa çabşmalan salancmh goriUen *eya hlzmetkd yarartı oüaajnuı k a m ı penoneUBİB () ifierine son veritaıesi kakkndakl istemleri flgfll k v u ı n ?e oıganlarca derfcal yerlne getMMr." Işte, 1402'liklere uygulanan "tarfrje" işleminin "y«tal dayuagı" bu tumcedir. Bu hukum uygulanarak çok çeşitli iş ve meslekte kişinin işine son verilmi$tir. \4O21Mer arasında işçiler, profesörler, öğretmenler, belediye memurlan var. Yasanın sözüne bakarsak, bunlar, sıkıyönetim komutanınca "kamu hizmetinde çalışması sakıncalı" görülmüş kişiler. Yalnız, sıkıyOnetimce yapılan bu "sakıncalık" saptamasının "dddiyeti" konusunda kuşku uyandıran kimi durumlar da yok değil. Çünkü, zaten kendi istifa etmiş ya da emekliye ayrümış kimselerin de bu yoldan "işine son venne^' işlemine tabi tutulduklan görülmüştür. Çankaya'nın tepesine "Patron" oturmuş; ailesi Çankaya'nın çevresinde kümelenmiş; Başbakanlıkta, kabinenin kilit noktalannda yerierini alan akraba ve taallukat, kan hısımlığıyla "şirket" yazgısında kaynaşmış... Parlamento devre dışında. Gruplar ha var ha yok... İki buçuk siyasal parti, iki buçuk porsiyon basın, hamam. namusunu kurtarmak için gerekli... Gazete ve dergilerin yüzde 99'u, iki aile holdinginin elinde. Bu iki aile de göbeğinden "sirkefe bağlı. "Basın sorunu" çoktan çözümlenmiş... Televizyon dört kanala çıkanlmış; tam denetim attında; cici bici renkli; iletişime egemen. Ekran, zenginliğin, mutluluğun, lüksun, tatlı hayatın gökkuşağında dolaştınyor izleyiciyi; "hamasi" dizilerte dinsel yayınlar, modern fuhuş çeşittemeteriyle yuğrulup arabesk dokuya bürünüyor. Ihracat beş ailenin elinde... Ülke ekonomisinin tepesinde önce üç aile var, ardından gelen ikinci katmana on aile yerieşmiş... Merkez Bankası, şirkefm kasası. özel bankalarda holdingçilik, üç aileyle tamamlanmış. Kredi kesiminde özel teşebbus "patrorfun iki dudağı arasından çıkacak bir tümceyle ya kurban edilir ya Ihya edilir. KİT'lerin en kâriı olanlan Amerikan kumpanyasının isteğince özelleştinlmiş, paravan şirketlere devredilmiş, mali denetimleri de ancak yabancılar eliyle yapılabilir. Bakanlar şu hoidingin ya da bu holdingin adamlan. Kabine dışardan payandalı yerli tekellerin komisyonculanndan oluşuyor. Türkiye 55 milyonluk ihale pazarı... ÇUŞ'lar (çok uluslu şirketler) Anadolu üstüne çekiştikçe çekişiyoriar; onlar çekiştikçe şirkefi oluşturan ailelerin komisyonları büyuyor. Depoütizasyon geçerli... Alternatrf yok. Solculuk demode. Milliyetçilik, Türkisiam sentezinde Amerikarvcılıkla Suudçuluk alaşımı. Politika dönüp dolaşıyor, hangi yabancı kumpanyanın, hangi ihaleyi, hangi bakandan kapacağı üzerine yoğunlaşryor. ABD'den Suudi Arabistan'a kadar yayılmış akrabalıklar, yakırv lıklar, ortaklıkiar, "YB baba ytye^^^^ *'". hacılara gidelim" siyaseti ••aaaHaaVBH^ üzerine çeşitlemelerîzenginleştiriyorlar. Çoğunlukla Amerika'da yetiştirilmiş YuPi kılıklı açıkgöz takımı, kp iltşkiterinde yaman pazarlıkçı, dış ilişkiterinde zehir zemberek komisyoncu... Dış politika, borç topoğrafyi. sına ve yabancı tekellere bağlanacak ıhalelerin haritasma oturtulmuş... • Demokrasi.özgüriükler, bağımsızhk, sosyal adalet, hukukun üstünlüğü, alınterinin haklan nerede? ilericilik ve solculuk, yabancı tekellerin az gelişmiş ü t o boyutunda kullandıktan teknoiojiyle ölçülüyor. Arabesk her alanda egemendir. "iskence var mı, yok mu?" tartışması, içerde ve dışarda sürüyor. Serbest bökjeler Batı sermayeciliğinin folluğu. Güney kıyılan Batılının eğlence ve dinlence yeri... ' ' Eyalet valileri duruma egemen... Yabancı kumpanyalann büyük kârlaria modemize edip donattıklan güvenlik güçleri, her olay yerine göz açıp kapaytncaya kadar yeĞşrvorlar. Toplum ha patladı ha paUayacak. Türk LJrası'nın degeri düştükçe düşüyor, dolar yukseldikçe yükseliyor. Dış borç grafiği tırmandıkça tırmanıyor. Dış destek tam anlamında payandalıyor iktidarı... Nereye kadar? • Bir dostum, yukarıdakı tabloyu çizdikten sonra 2000 yılına doğru Türkiye için falcılık yaptı: Işte, dedi, Türkiye böyle olacak... Kızdım: Haydi canım sen del Münafık, karamsar, hayalci, kötümser mi ararsınız? Elinizi sallasanız ellisi... Türkiye bu modele sığamaz. Göreve döndürülmemeleri hukuka aykın Ote yandan, çogu kişi, 1402'liklerin işine sıkıyönetim kornutanlığınca son verüdiğini sanmaktadır. Bu yanbştır ve birtakım yutturmacalara yol açmaktadır. Kanun dikkatlice okunduğunda görüleceği üzere, "işe son verme işlemi" sıkıyönetim komutanınca yapılmamaktadır. Sıkıyönetim komutam sadece bu yolda Utenute bulunmaktadır. Asü "işe son ytrmaT işleaüal yapan "rivfl" makaaıUrdır. örnegin profesörlerle Ugili işe son venne işlemleri Yaksek öğretim Kurulu'nca yapümıstır. "Yasal dayanak" 1402 sayıü Sıkıyönetim Kanunu, 12 Eylul'den önce de yürürlukteydi. Bu kanunun 2. maddesine, 12 Eylül'dcn sonra bir fıkra eklenmışti. Yasama yetkisini kuüanan 5 generalin karanyla eklenen bu fıkra şuydu: OKT4Y AKBAL Bir haber. "Başbakan Turgut uzal yenı kabineya gireme/en sekiz eski bakanın lojmanlannda kalmalan ve ksndilenne araba ve şotör verümesi için talimat verdi." Eski ANAP'lı bakanlar, Yayuztürk, Emiroğlu, Taşçıoğlu, Aral, Türel, Karaevli ve Dinçerter'i kapsayan bir karar bu! Bu sayın bayter, bakanlık dönemlerindeki gibi özel araba, özel şoför, özel lojman sahibi olacaktar! Bay uzal yenı bir gelenek mi kuruyor? Bir kez bakan oldun mu ömür boyu araba, şoför, lojman sahibi olacaksın! Oysa adı geçen eski bakanlar yeniden miltetvekili seçilmişlerdir, milletvekillerine de Oran'da özel köşkler aynlmıştır. Eski bir bakan olmak kişiye niye böyle ayrıcalıklar kazandırsın? Bunu anlamak guçtür. Böyle bir uygulamayı demokratik bir yöntem saymak olanaksızdır. Şimdi diyeceksiniz ki eski Başbakan Ulusu'ya da Çankaya^ da özel bir köşk, özel bir araba, özel ayncalıklar tanımadı mı MGK? Yedi yıldan ben MGK Cıyeleri de ki Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyeleridirter Çankaya'daki özet köşklerde yaşamıyorlar mı? Onlar da pek çok özel olanaMardan yararianmıyorlar mı? Nedir Cumhurbaşkanlığı Konseyi'nin görevi? Bu konseyin sağladığı yarar? Bunlar tarttşılacak konulardır. Devtet protokolünde başbakantn, ana muhaiefet partisı liderinin önünde yer alan bu dört emekii askerin "görev" sürelerı ne zaman bitecektir? 80 öncesinde "temelli senatur" diye eğlenilen kişilerin yerinı şimdi de "t&meili konsey öyeliğl" mi almıştır? Yine de konsey üyeleri, anayasada yer alan bir görevi üstlenmişlerdir. Anayasada gerekli değişikliklerden biri bu konseyin kakjınlması olacaktır. Ama madem ki şimdi böyle bir görev var, o görevi üstlenmiş kişilere birtakım ayncalıklar tanınabilir, ama eski başbakana, eski bakanlara niye tanınır boyie özel ayncalıklar, haklar? Hangi anayasa maddesinin, hangi yasanın ıznıyle? "Başbakan eski bakanlara josf' yapmışl Şimdilik sekiz ANAP'lı eski bakana tanınmış bu ayncalıklı duruml Yann kabineden beş altı bakan daha aynlırsa ne otacak? Sayın Başbakan onlara da özel araba, özel şoför, özel ev vermek zorunda kalmayacak mı? Bu gidişle bir de eski bakanlar mahallesi kurulsa iyı olacak sanınm! Dünyanın hangi uygar ulkesinde görülmüştür, eski bakanlara böylesine ayncalıklar tanınması? Kimin cebinden çıkıyor bu paralar? Sayın Başbakan mı ödüyor giderleri? Bütçenin hangi bölümune giriyor eski bakanlann oto, şoför ve ev harcamaları? Bir hükumet başkanının milletin parasını böylesine keyft biçimde harcamaya hakkı var mıdır? 27 Mayıs'tan sonra Menderes'i en zor duruma düşüren ve dava konusu otan sorun, gizli ödenek harcaması olmadı mı? Ne çabuk unutuyoruz yakın geçmişte yaşananları? Politikacılanmızın bellekleri bu denli gücsüz mü? Yoksa hoşlanna gitmeyen gerçekleri anımsamaktan mı korkuyorlar? Kimi okurlar milletvekillerine lojman aynlmasının doğru olmadığını yazmamdan hoşlanmadıkiannı, böyle bir uygulamaya karşı çıkılmasını, haksızlık saydıklannı söylediler. Ne yapsın milletvekili aldığı bir milyona yakın parayla, nasıl Ankara1 da ev tutsun diyoriart Bu açtdan haklıdııiar, ama acaba kaç milletvekili var yalnızca Meclisten aldığı parayla geçinen? Bakıyorum, Meclis üyelerinin yüzde yetmişı en azından bir meslek, bir işyeri sahibil Zaten ülkemizde milletvekili seçilmek ancak zenginlerin harcıl unseçimde, genel seçimde su gibi para harcayamayan adaylann düştükleri durum orta yerdel Ama özal'ın yaptığı hepsinden baskın bir "jesfl Eski bakanlara araba, şoför, ayrıca bir de lojman "tatısis etmek"! Kimin cebinden yapıyorsunuz bu "jesfu Bütçenin hangi bölümune dayanarak? Yasalara ters düşen bu gibi işlerin hesabı bir gün sorulmaz mı sanıyorlar? Zamanı gelir bir soran çıkar elbet... Kimin Cebinden? SUMERBANKHR.' Oğlumuz KEREM CAN doğdu. Sevenlerıne duyururuz. MERAL ve AHMET ÇİĞTAŞ 4 Ocak 19M tstanbul ÎLAN MUSTAFAKEMALPAŞA ŞULH HUKUK HÂKtMLİOt'NDEN Davacı Ahmet llhan Vekilı Av Erol Turcan tarafından davalı Sezai Yumurtacı aleyhine açılan alacak davasuun yapılan açık yargüaması sırasında verilen karar gerejhncc Davalı Sezaı Yiımurtaa'nın adresı bılınip buhınamadığından, kendisine dava dılekçesi teblığ olunamamış, bu nedenle adı geçene üanen tebligat yapılmasına karar verildiğinden, DavaL Sezai Yumurtacı aleyhine açılan alacağın tespitı ve ödeme etnrıne vakı ıtırazm iptali ile 170.000 TL. alacağın «M5 inkâr tazminatı ile birlikte faıze de hükmedilerek (alacak) davasında davaya karşı ılen sureceğı istek veya ıtirazlarını büdirmesı içm mahkememızın 1986/789 esasına kayıtlı davamn 12.2.1988 günü saat 10.20*06 yapılacak duruşmada gelmesı veya kendısını bır vekılle temsil ettirmek veya karşı diyecekleri beyan etmesi, gelmediğı takdirde HMUK'nun 509510'ncu mad. gereğvnce gjyabında karar verileceğı hususu Tebligat Kanunu'nun 2829'ncu maddelerı uyarınca tebligat yerine geçerlı olmak uzere ılan olunur TEŞEKKUR Rahatsızhğım sırasında içten yardımlannı esirgemeyen ve ameliyatımı başanyla neticelendiren CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ Kadın ve Doğum Hastaüklan ANA BlLİM DALI BAŞKANI Sayın Prof. Dr. TURGAY ATASlTye, ameüyatımda beni hayata yeniden kavuşturan Anestezist Sayın Doç. Dr. YILDIZ KÖSE'ye ve ekibine; bakunımı hiç eksik etmeyen Sayın Dr. CANAN DAVUT'a, tüm doktor ve yardımcılanna, BAŞHEMŞtRE, hemşire ve sağlık görevlilerine, ayrıca, emeği geçen, geçmiş olsun dileginde bulunan dost ve arkadaşlarıma teşekkurlerimi sunanm. SEZEN TUNABOYLU ÖZCÜN MÜZİK YAPIM SCLPA FA<;CM SUNAR G1YİLİRGİYURKULLANIL1RYASANIR İpektir, yündör, pamuktur... Bez olur, kumaş olur, basma olur, halı olur... Çamaşırdır, gömlektir, elbisedir, ayakkabıdır... Giyilir, giyilir, kullanılır, yaşanır! Güzelim porselenlerin her bir çiçeğinde... Güzelim halıların her bir ilmeğinde... 50 bin Sümerbanklınm emeği vardır! Sümerbank'tır! Yöre tezgâhlarında ve küçök atölyelerdeki on binlerce çalışana da ayrıca kazandırır. DESTE GUNAYDIN CANIMI YOLUNA KOYDUCUM Tum Plakçılarda I M Ç 6 Blok 5506 Unkapanhlst Muzik Dunyasında SÜMERBANK 'Türkiye'yi ve Sümerbank'ı Çok Seviyorum" Ar^ivlik bir kaset dada 1727 yaşlannda bayanlar Ingiltere'de çocuğa bak, karşıhğında İngilizce oğren. 158 53 42
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle