19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER baları hiç durmuyor. Milliyetçilikten, ulusal ekonomiden, bağımsız ulusal irade kavramlanndan nasibi olmayan, laiklik ilkesini ille de yok etmek için uğraşan ve ne yazık ki bu çabayı kimi gençlere "milliyetçüik" oiarak yansıtan irtica hortlaklan ve onları besleyen çıkarcı zümreler, masum ve dindar halk yığınlarını etki altında bırakmaktadırlar. Dışarıdan yönetilen metotları, örgüt, gazete ve dergileri ile gericiliği rahat rahat toplumsal yapımıza yaymakta, daha önce bir kez daha yazmış olduğum gibi, kör testere ile boğazlanacak yeni Kubilay'Iarın listelerini hazırlamaktadırlar. "Boğazlayacak" olanlar geri kalmış halk yığınlan, "boğazlanacak" olanlar ise o yoksul yığınlann mutluluğu için her tehlikeyi göze alarak çırpınıp uğraşan sosyal görüşlü, gerçek Atatürkçu aydınlardır. Kafası yıkanmışlardan çoğu, kimin kesesine ve hangi kişi, zümre ve devletlerin çıkanna hizmet ettiklerinin ayırdında bile değildir. lslam dinini korumak için çalıştıklarını sanıyorlar. Onlara göre vatan, millet, geniş halk kitlelerinin mutluluğu, tam bağımsızlık, anayasal güvence, insan hakları gibi kavramlar bir anlam taşımaz; çünkü yıllardan beri öyle yetiştirildiler; çünkü Türkiye'nin hiçbir döneminde dinsel duygular son otuz yılda ve özellikle son sekiz yılda olduğu kadar politika ve çıkarcılık matahı durumuna getirilmedi. Bu iş şimdi Türk devletinin bağımsızlığına kast eden çirkin bir sanat durumuna geldi. Her meslekten genç ve yaşlı, butün namuslu aydınlar bunun bilincindedirler. Evet, rahmetli Ismet Inönü'nün dediği gibi; bu defaki saldırı 1920'dekinden daha tehlikelidir; çünkü pek çok gözün fark edemediği çok sinsi, çok hayınca bir saldırıdır bu. Ne yazık ki, kız ve erkek, Türk gençlerinden önemli bir bölümü bunun ayırdında değildir. Ortalığı güllük gülistanlık görmekte, türbanmürban gibi kıvır zıvır işlerle uğraşmakta, asıl tehlikeyi görmemektedirler. 1920'de, yani 68 yıl önceki ölüm kalım savaşında bizler, öğretmenlerimizin öncülüğünde, hem kendimize düşen görevi herkes kendi ölçüsündeyerine getirmeye çalıştık, hem de birçok yoksulluk ve yoksunluklar içinde ve türlü engellere karşın, öğrenimimizi sürdürdük. Savaş alanında şehit düşen liseli arkadaşlarımız vatan toprağında sonsuz uykularına daldı, kurtulup gelenler ise öğrenimlerini tamamladılar ve kendi çaplannda düşün savaşımı verdiler. Düşün savaşımında öğrenimsiz, bilgisiz insan, duşmanla çarpışılan savaş alanında silah ve cephanesi olmayan askere benzer, kolayca harcanır gider. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başmdan beri görüp yaşayan ve 1922'de bozguna uğrayan can düşmanlarımızın perişanlığını izleyen, bunun ardından ağır ve zahmetli bir öğrenimden sonra üniversite kürsüsünde ve bu sütunlarda kendine düşen görevi yapmaya çalışan bir kişi oiarak bilgisizlik ve emperyalistlerle işbirliği sonucunda boğazımıza kadar borçlanmak yüzünden karşı karşıya bulunduğumuz tehlikeyi, yılın bu ilk yazısında belirtmeyi bir vatanseverlik görevi saydım. Yurdumuzun tam bağımsızlığını, geri kalmışhktan kurtulmasını sağlayacak olan zaferi 30 Ağustos 1922'deki utkuyu kutladığım gibi kutlamaya ömrüm yetmeyecek, ama Ataturk devrimcisi genç kuşakların inançlı, yürekli ve ülkücü savaşımı ile çok geçmeden bu ikinci zafer de kesinlikle kutlanacaktır; elverir ki karşı karşıya bulunduğumuz tehlikenin bilincinde olahm ve yılmayalım. 3 OCAK 1988 Hukukçıılaı* ve Mukukçıılar HIFZIVELDET VELİDEDEOĞLU 1987 geride kaldı. Yeni yıhn ilk yazısında bence çok önemli olan bir konuya parmak basmak, bir de gençliğe seslenmek istiyorum. Mühendis, asker, miınar, doktor, veteriner, jeolog, biyolog, arkeolog ve bunlar gibi türlü meslek sahipleri, mesleklerini severler ve onun kurallarına içten inanırlar; birçoğu mesleğme dört elle sanlır. Bu nedenle; bir köprilnün, bir yapının projesini, statik ve dinamik hesaplarım düzenleyen mühendis veya mimann ya da hastasını ameliyat eden bir operatöriin uyguladığı yöntemlere biz hukukçular hiç kanşmayız, kanşmayı da akhmızdan geçirmeyiz; çünkü bu yöntemler, türlü teknik verilere dayanan bilimsel yöntemlerdir; biz onlan bilmeyiz, bilemeyiz. Ama her nedense mühendis, asker, doktor ve mimardan tutunuz da her meslekten kişilerin hukuk kurallanna kanşmasını doğal buluruz; kanşanlar da doğal bulurlar. Bunnn soçn onlarda degü, hukukun bir bilim dalı, hem de toplumu düzenleyen en önemli bilim dalı oldugunu, onun da yöntemleri bulundugunu, hele işkence yasagı gibi bazı kuraOann evrensd nitelik UşKÜguu oobır karşıstnda satunmayız. Dahası, onlann istekierine hizmet ederiz, yardım ederiz. Eger bir hukukçu, mestetinin yttcetifine ve hoknk biliminin de öteki bflimler gibi kesin kurallan, kesin yöntemleri, evrensel önemi olduğuna kendisi inanmazsa (örneğin; tutukevinde dayak atmak işkence değildir) derse, başkalannı nasıl inandırabilir? Osmanhnın batış döneminden miras kalmış olan "kitabına uydunnak" sözü, ne yazık ki, toplumsal yaşamımızın birçok alanında bugun de geçerlidir. "Kitabına uydurmak" sözunün anlamı, "Haksızlıklar karşısında bir yolunu bulup kitabın (yani yasalann) boşluklanndan yararlanarak onun yaptırımından kurtulmak ve böylece dilediğiııi gerçekleştirmek" demektir. Oysa toplum yaşamımızda hukuk ve sosyal adalet kurallannı, insan hak ve özgürlüklerini egemen kılmadıkça, huzursuzluklann, karışıklıkJann ardı arası kesilmez. »•* Ülkemiz bir süreden beri çok büyük tehlikelerle karşı karşıya bulunmaktadır. Bunu yaklaşık 18 yıl önce rahmetli Ismet tnönü, 23 Nisan 1970'teki bir radyo röportajında açık açık dile getirdi. Şoyle diyordu Inönü: "tçeride ve dışanda, 1920de Milli Mücadele'nin başlangıcındaki aynı sonınlar, yine çözüme amK oiarak ve aynı tehüketer yine ve daha g y iid bii tadi d k k d da ağır biçimde bizi tetadit ederek karşımızda d duruyor." Aradan 18 yıla yakın bir süre geçtiği halde, durum değişmemiş, daha da ağırlaşmıştır. Örgütlu bir kafa yıkama faaliyeti ile Türkiye'yi yeniden yarı sömürge durumuna getirmek ve bunun sağlanması için Atatürk devriminin ruhu ve temeli olan laiklik devrimini, ulusalcıhk ve tam bağımsızlık ilkesini yok etmek doğrultusunda çok sinsi ve hayınca bir saldırı karşısındayız. Aynca yurdumuzu bölmek, Lozan'da yırtılan Sevr Antlaşması'nı yeniden gündeme getirmek ça PENCERE Fouche... :T/HÂYIR "Kitap mı, Lahmacun mu?" başlıMı biryazım çıkmıstı "Vfetan" gazetesinde... Beyoğlu'ndaki GEN Krtapsarayı'nın sandyiç, lahmacun satan bir aşevine çevrilmesinden duyduğum üzüntüyü belirtmiştim. Vecihi Görk, Zeyyat Ebuziya ve Necdet Sander'in birlikte kurup işlertikleri güzel ve zengin bir kitapeviydi orası... Hachetie gibi, girilip gezilen, kitaplara bakılan bir kültur yuvası... Ne çare ki günün birinde GEN Kitapsarayı kapatılmıştı. Ben de adı geçen yazıyı yazmıştım. O günlerde Necdet Sander'den bir mektup aldım. Yazımı okuduğunu, üzüntüme katıldığını belirtiyor, ama yakında kitabın lahmacundan daha değerli oldugunu kanıtlayacağını, yeni bir kitapevi kuracağını yazıyordu. Bir süre sonra Beyoglu1 nda, ardından Osmanbey'de Sander kitapevleri açıtdı. Kutlamaya gittigim gün çekmecesinden benim "Kitap mı, Lahmacun mu?" başlıklı yazımın kesiğini çıkarıp gösterdi. "Bak sözümü tuttum" dercesine... Sander Kitapevi yıllarça kültüre hizmet verdi. Yayınlar yaptı. Benim de üç kitabımın "istinye Sulan", "Yasasın Edebiyat" ve "Yeryüzü Korkusu"nun ilk basımlan Sander'de çıktı. Daha pek çok değerli yerli ve yabancı yapıt...Sander hem Türk küttürünün, yazınının, bilimin urunlerini sergilryor; hem de yabancı dillerde seçkin kitaplar getirtiyordu. Batılı bir kültür yeriydi Sander Kitapevi... Türkiye'de bir benzeri daha yoktu. Her gecişimde uğrar, bir çayını içer, soyleşilere dalardık Necdet Beyle... Son yıllannda hastaydı, aynca kitap basmak, satmak çok güçteşmişti. Yabancı ülkelerden getirilen kitaplar döviz kurlannın sürekli yükselmesi nedeniyie çok pahalı oluyordu. Bu kitaplan satın alanlar gittikçe azalryordu. Bu geniş kitabevinde bir çok gdrevli çalışmaktaydı. Kira gideri, türlü başka giderter krtabevine artından kalkılmaz bir ağırlık yüklüyordu. "Bakalım daha ne kadar dayanacağız?" demişti son gorüsrneterimizden birinde... Kitabevi yine epey dayandı, ama Necdet Bey dayanamadı, bir gun sessizce çekip gitti yeryüzünden... Ne otacaktı, Sander kitapevleri kapanacak mıydı? istanbul'un en geniş, en zengin bir kültür yuvası kurucusunun ardından yaşamına son mu verecekti? Necdet Beyin oglu Fıkret Sander babasımn kurduğu işi sürdürdü. Beyoğlu'ndaki, Osmanbey'deki Sander kitapevleri bir kaç yıl daha yaşadı. Fikret Sander türlü zoriukla savasarak babasımn kurduğu yapıtı ayakta tutma savaşı verdi. Ama genç yasta o da çekip gitti dünyamızdan, o da sessizce... Beyoğlu'ndan geçenler Sander Khapevinin vitrininde "ölüm nedeniyte yüzde 30 indirimli kitaplar" ilanını görmüşlerdir. Fıkret Sander'in ölumünü ben daha sonra, sonradan duydum; sandım ki Fıkret bu işi bırakmak niyetindedir, eldeki stoğu yok pahasına tuketmeyi düşünmektedir. O günlerde dostum Afıf Yesari'den öğrendim Fıkret'in öldüğünü... Necdet, kurdu yaşattı, oğlu Fıkret bir süre daha yasam verdi kitapevine, ama yazgı izin vermedi daha uzun yıllar bu kültür yuvasının ulusumuza hizmet vermesine... Şimdi istanbul, Sander kitapevlerinden yoksundur. Koskoca kentte başka kültür yuvalan, değerli yaprtları sergileyen yeni kitapevleri var. Kentimizin pek çok yerinde böyle irili ufaklı kitapevleri hizmet görmekte... Ama bunlann kurulmasında, gelişmesinde, başanyla ayakta kalmasında Necdet Sander'in ilk adtmı atmasının, ilk güzel ömeği vermesinin etkisi yok mu? Geçen gün gazetemizde Çiğdem özgür'ün "Yine K'ıtapseverter Kaybetti" başlıklı yazısını okuyunca, Sander Kitapevinin hüzün verici kapanışını, yarariı bir kültür yuvasının ortadan kalkışının acisını yeniden yaşadım, geçmiş yıllara döndüm ister istemez... "Lahmacun mu, Kitap mı?" başlıklı yazım, Necdet Beyin bana gönderdiği mektup, sonra da kurduğu kitapevinde bu yazımı sakJadtğı yerden çıkarıp göstermesi "Sözümü işte tuttum" der gibi gOlümseyişi gözlerimin önünde... Çiğdem özgür'ün son satıriarına ben de katılıyorum: "Artık ne Sander Kitapevi, ne de Necdet Sander var (Ozgür, Fıkret Sander'i nedense unutmuş. Ne de Fikret var) Bundan sonra Tünel çıkışı, ABC Krtapevinden, Hachette'den ve Alman Kitapevinden geçerek Sander'de soluklanmadan Taksim'e gidilecek." Lahmacun, Kitabı Yendi mi? OKT4Y AKBAL CINSEL FANTEZILER Düsler dünyasında yaşanan seks: İktidar mücadelesi. Araştırmalara göre her dört kadından üçü, her iki erkekten biri sevişirken cinsel fantezi kuruyor • Ünlüler fantezilerini Nokta'va anlattılar. • Playboy'un sahibi Nejat Bayramoğlu: "Tabu önce kafada kırıltnalı, fanteziler bunu başarır. Bu açıdan korkunç demokratik unsurlardır." • Sinan Çetin: "Bir sokak satıcısı olduğumu düsünürüm. Canı sıkkın bir kadın, tülün ardından sokağı seyreder." • Leyla Erbll: "Faşistlerden kaçarken saklandığımız bir siperde sevdığim kavga arkadaşımla birlikteyim. Nedense çırılçıplaâız..." • Bedri Baykam: "Çocukken bana güç verildiğini düşlerdim. Ve bu güçle istediğim her kadını soyup dokunurdum." • Ve Manhattan'ın izleyici mektuplarıyla cinsel fantezileri canlandıran tiyatrosundan öyküler. TtİRKİRAN S I N I R I N D A ÖLÜM VAR • Türk yetkililer mahkeme kararlarına rağmen jranlı kaçakları iade ediyor. Geri verilenlerin kaçınılmaz sonu: Ölüm. • İranlı kaçak Pervizi anlatıyor: "Türk jandarmalar ateş açtı, kadın ve çocuğu öldü." • İsfendiyar K.: "Kardeşim iade edilir edilmez kursuna dizildi." # A N A P iktidarının ilk büyük icraatı TCK, Medeni Kanun, Orman ve Trafik Kanunu gibi temel kanunlarda köklü değişiklikler olacak. 12 bin yasa 800'e indirilecek. Orman, trafik, SSK ve iş davaları mahkemelere gidilmeden çözülebilecek. #Ecevit hayranlığından Özal'cıhğa. . Kabinenin en fartışmalı adı Ercan Vuralhan... Ve bakanlığımn ilk gunünde yolsuzluk iddiaları. • Vehbi Koç'un "yaşamı", çelik kasolarda ölümünü bekliyor. TRT'nin, ölümünden sonra yayınlayacağı "Nasıl bilirdiniz?" dizisi neleri içeriyor? 9 Savaş Ay'ın objektifinden Lübnon ve işgal edilmiş topraklardaki Filistinlilerin yaşantısı. Fouche, 1759'da Nantes'ta doğan bir oğlan çocuk. Cılız, kansız, sinirli, içine kapanık. İlerde Fransız devriminin en ilginç kişilerinden birisi olacak; daha sonraki yıllarda Balzac'tan Zweig'a kadar nice yazara esin verecek. Stefan Zweig diyor ki: "Fouch4'nin kaçamak yakalanmış profillehnden hiçbiri ilk andm ötekine benzemez. 1790'da papaz okulu öğretmeni, 1792'de kilise yağmacısı, 1793'te komünist, beş yıl sonra multimilyoner ve bir on yıl sonra da Otranto Dükü olan bu adamın saçı ve teniyie hep aynı adam oldugunu düşünebilmek için biraz çaba gerekir. Fakat değişmeleri aşınlaştıkça, yeni çağlann bu yüzde yüz Makyavelci kişiliği, daha doğrusu kisiliksiziiği de gittikçe ilginçleşir" Değişen içinde değişmeyeni keşfetmek!.. Doğada olduğu gibi insan ruhundaki gerçekliği kavrayabilmek için bu yöntem geceriidir. Stefan Zvveig da "Bir Politikacmm PortresT adlı kitabtnda (Çevinen Burhan Arpad, Say İByınlan) Fransız devriminin ünlü Fouche'sindeki dönekliğin ruhsal özünü yakalıyor. • Tarih kimi zaman çok yavaş devinir; kimi zaman hızlanır dönüşüm, devrimleşir; sonra karşıdevrim baslayabilir; gelgitlerin dalgaları toplumları altüst edebilir; siyasal iktidariann tarrtıravallisinde politikacılar bir inerler, bir çıkarlar. Fransız devriminin sürekli çalkantısında Fouche siyasal sorumluluk üstlenirken beş kez yemin etmiş: ilki krallık varken kurulan hükümete, ikincisi yeni cumhuriyete, üçüncüsü Direktuvar'a, dordüncüsü Konsüllüğe, beşincisi imparator Napoleon'a... Her biri değişik siyasal dönemlerın Fouche'sidir, bir bardak su içer gibi bağlılık andı içer. Ne var ki Fouche'yi anlayabilmek için Fransız devriminin dalgalanmasındaki gelgitleri kavramak gerekir; çünkü dünya kurulalı beri insan kişilikleri yasadıkları çağlann bağlamında anlamlarını bulurlar. Yalnız 18'inci yüzyıl Fransası'nda geçerli değildir bu kural, 20'nci yüzyılın sonuna yaklasan Türkiye'de de işlemektedir. 18'inci yüzyılın "Aydınlanma Çağt" bütün dünyaya ışıklar serpti. Evrenselkural, bu alanda yasasını koruyor. Uzak bir yıldızın ışığı dünyaya kaç yıl sonra ulaşır? Gökbilimde yapılan hesaplann matematiği, toplum bilimde de geceriidir. Aydınlanma ÇagYnın ilk ışıkları ülkemize 19'uncu yüzyilda ulaştı; ama bugün, Anadolu'nun kimi yöresine, uzak köylerimize, elektrikten daha sonra yansımaktadır. Ya sosyaJistlerin devrimi? Yanıbaşımızda gerçekleşen patlamanın etkilerinden hangi toplum uzakta yaşayabilir? Türkiye son otuz yılda hop oturup, hop kalkıyor; askeri darbeler, darağaçları, sıkıyönetimler, yazboz tahtasına dönüştürülen anayasalar, bir pariayıp bir sonen politikacılar, yıkılan ve kurulan para saltanatlan, soyguna girişen burjuvazi, köyiü yığınlarıyla gecekondulasan kentler, işkenceler, uğursuzlukiar, terör, anarşi ve insan manzaraları... Kimbilir? Belki de çoğumuz, aynmsamakta güçlük çektiğitniz bir dönüşümün oyunculanyız. Kimisi eline verilen metindeki rolünün anlamını kavramadan ezberliyor ve oynuyor; kimisi dört ayak üstüne düşmek için kedileşmek bir yana köpekleşmeye çoktan razıdır; kimisinin gözünü para ve iktidar hırsı öyiesine bürümüştür ki bu uğurda anasını da satar, babasını da; Türkiye'yi de... Fouche 25 yıl boyunca değişen iktidarlara yamanarak durmadan yükseldi. Yüzlerce yıl sonra bu yazıya birkaç satıria kr> nuk ediîen ünlü doneğin çeyrek yüzyilı, yaşandığı zaman bir ömürdür. En sonunda gözden düştüğünde, daha ünlü bir dönek olan rakibi Talleyrand neşesini bir tümcede vurguladı: "Bu kez FohchĞ'nin kafasını kesin oiarak kopardım." Ne var ki kişisel çekişmeler, çatışmalar, itiş kakışlar tarihin anlamını değiştiremiyor; ancak bir insanın kimliğini yaşadığı dönemin kutüğüne yazıyor. BUGÜN CIKTI noKta Haftahk IIUIKT IX>ıoisi Tahtakaleler ölmez! Kara paranın dönüşü: Yılda 1.5 milyar dolarlık 'indirme' operasyonu... Nasıl yapılıyor? Kimler yapıyor? Kapalıçarşı'nın içyüzii: Günde elli milyon dolarlık altın spekülasyonu yapılan merkezler. Tahtakale dünyası nasıl dönüyor? İnönü: Halkımız demokrasinin kesintiye uğramasını istemiyor. GOKKU Demirel: Bu meclis güdümlü olmayacak. • Silahlara veda mı? İranKontra batağından ReaganGorbaçov zirvesine... Silahsızlanmanın onündeki dikenli yollar. • Uygaıiığın temeti: İnsan hakları. A. Bulaç, Dr. U. Cüasun, A. Dilipak, Av. Rasim Öz. Prof. O. Aldıkaçtı, İ. Eren, Av. S. Akınalar, EG. Sandala görüşlerini açıkladılar. • Pasteur Hastanesi'ndeki mucize • Bondkızı Türkiye'de • Gözaltı süresi tartışmalan • Reklamlar gençleri nasıl etkiliyor? • Papandreu'nun hassas dengeleri CACOAS'ArlNlAP' İLHAN SELCUK Afganistan lideri Necibullah ile özel röportaj: "Anayasamıza göre İslama aykın yasa çıkarılamaz!' > Ocak sayısında GALERİ ARAUK'87 9 Arafık i Ocak 1981 öjfleysevurun 4 A basısı çıktı 1300 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları, Turkocağı Cad. 39/41 Cağaloğluİstanbul PERA 1469738 SOYAH SANAT GA.ERISI F O R E I G N BANK Requires the follovving personnel for its branch: Adnan Çoker Özdemır Altan Omer Uluç Neşe Erdok Tomur Atagok Şükru Aysan Mustafa Ata Ergin Inan Hale Arpacıoğlu Zekaı Ormancı Yusuf Taktak Kemal Onsoy Bedrı Baykam Buyukdere Cad 38 Mecıdıyekoy 16672 35 IRFAN ERTEL TAKSİM SANAT GALERİSİ Açıhs 29.12 1987 Saat 1? ° Kaoanıs 12 1 1988 Resım Sergısı Yılbaşı Karma Sergisi 21 Arahk6 Ocak Erdal Alantar Avni Arbaş Cihat Burak Abidin Dino Turan Erol Nedim Günsür Komet Fikret Mualla Mustafa Pilevneli Cemal Tollu Selım Turan Eşref Üren Adnan Vannca Utku Varlık \o APTMN BİLİM S.'VNATEVİ Muhurdar Cad Akmar Pasa)i 70J 1 (Sular Idatesı Yanıı Kadıkoy ÇAĞDAŞ TÜRK RESMtNDEN KEStTLER I Yenı Yılda Mutluluklaı ve EserlıKler AÜ DEMIR Husrev Gerede Cad No 126 Teşvıkıye Meydanı Tel 141 27 11 J N İ^MSAİAT tAUMSl AEDFA Resım Sergısı 25 Aralık 1987 13 Ocak 1988 T E M SANAT GALERJSJ ADNAN VARINCA Resım Sergısı 26 Arclık 198720 Ocak 1988 AudıoVısual fanıtım 17 30 Pozardıştnda hergunl 1.0019 00 KuYulubostan Sok 44/2 Nışantaşı Tel 147 08 9 9 1 4 7 97 56 Onako\. hkele Mustafa Ata Nesr Erdok Kemal İskcnderÖzer Kabas Hüsnü Koldaş Mehmet Mahir Nedret Sekban S uleyman Saırn Tekcan Nurseren Tor 30 12.19S721 1 19HK J DOĞAN GÜNEŞ ÇOCUK YUVASI Tercihen Çocuk Gelışimi Mezunu ögretmen Aramaktadır Proi An Nıhat Tarlan Cad 72/3 Uslboslancı Tel 362 41 05 Taks Tarsus. l skudar. İ^mir. Amerıkan Kolejleri Mezunlar Derneklcri. >ağiık \c Fğıtım \ akfı sıınar DATA CENTRE ASSISTANT • • • • Computer Science degree 13 years experience with mainframes and/or PC's Fluent in English Be able to work shift hours (12:0022:00) MfldBR OZGUN MUZIK YAPIM seiPA Müzik dünyasına BAĞCM SUNAR DESTE GUNAYDIN geliyor MAJÖR p,âkçı||k I.M Ç 6 Blok 6506 UnHap.™.^ tLAN KADIKÖY İKİNCİ ŞULH HLKUK HÂKİMLİCİNDEN 1987/589 vesayet Halen Kadıkoy Caddebostan Hamam Sokak Tugay Apt. N c 39 D. 10 savıh adreste ikamet eden Meral Uztürk, aynı adreste ikamet eden kardeşi Metin Erdin'e rahatsızhğı nedeni ile vasi tayin edilmiştir. Keyfiyet ilan olunur. Amerikan ve îngiliz Halk Şarkılan Gershwin Şarkılan Zenci Şarkılan p o : BİLGE CFÜRG.\N Mezzosopuno IŞI\ G l l I R Arpw FF.RDA ,\RIK\\ Piyaııist: ELb,\BETTA Dl ŞTEEANO i Ocak 19HH Pa/arit^ı. Harbıu Muhsın F.rtıığrul Tiyairosu WH)K<>nser ."20:00 Koktejl Bilctlcr ıgn Pazartcsı gunıı a>ağıdakı iclcfon numaralarına haşMirulabıhr Hl 2^ ^(HalımMumoğlu)S12 18 "H • 333 10 S" Please contact Ms.NHüfer Sanoğlu af Tel: 130 02 84 ext. llî for an appointment "YÜRÜYORUM DİKENLERİN ÜSTÜNDE"nin yaratlCISl ozan HASAN KAPLAN bu kez DESTE C Ü N A Y D I N için besteiedi. IZCANIMI YOLUNA KOYDUCUM ışte Arşiviik bir kaset daha Studyo Oeğişim Tonmeıster SEZER BACCAN YOMRA ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ Sayı: 1987/70 Esas. Davacı BAĞKUR Gcnel Müdürlüğü tarafından davalı Celal Can aleyhine mahkememizde açüan 2.718.600. TL.'lik tazminat davasının yapüan açık yargılanıası sırasında vcrilen ara karan uyannca; Yomra ilçesi Tepeköy köyünden Mehmet oglu 1938 doğumlu davalı Celal CAN'a çıkartüan tebligatlann bila tebliğ iade edildiği ve adresinde tespit edilemediji anlaşıldığından gazete üe ilan yapılmasına karar vcrilmiş olup karar gercjince adı geçenin duruşmanın yapılacağı 24.2.1988 günü saat: 09.25'te hâkimügimizde hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettinnesi, duruşmada hanr bulunmadığı veya kendisini bir vekille temsil ettirmediği takdirde HUMK.'nun 509510. maddeleri uyannca yargılamamn gıyabında devam edeceği dava dilekçesi yerine ilanen tebliğ olunur. Basın: 38675 SÖYLEV (Belgeler Bölümü: Cilt 3) Hıfzı V. Velidedeoğlu 3. bası 2300 lira (KDV içinde) Çağdaş Yavınlan Turkocağı Cad 3941 Cağaloğluhtanbul İLAN Ankara Meşrutiyet Caddesi 22/D'de Afşin Et ve Tavuk Çiftliği Gıda Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi vekili Av. Salih Taştan'ın Konkordato talebi Ankara 3. lcra Hâkimliği'nin 9.12.1987 tarih ve 1987/11481086 sayılı karanyla kabul edilerek komiserlik görevi tarafıma tebligi edilmiş bulunmaktadır. lşbu ilanın gazetede neşir tarihinden itibaren 20 gün içinde belge asıllannı da eklemek kaydıyla komiserüğe müracaatla alacaklarını kayıt ettirmeleri, hilafına hareket edenlerin alacaklılar toplantısına dahil edilmeyeceği toplantıya tekaddüm eden 10 günlük süre içinde bütünalacakltlanndosyaveekleriniinceleyebUecekleri, alacaklılar toplantısımn ise 1 Şubat 1988 günü saat 18.00'de Ankara lcra Hâkimligi kaleminde yapılacağı ilan olunur. 29.12.1987 Basın:38676 Ehliyetimi kaybettim, hükümsüzdür. YUSUF ZİYA GÜNEŞ Ehliyet, araba ruhsatı, kasko sigortamı, nüfus kâğıdı ve vergi karnemi kaybettim, hükümsüzdür. CEMALETTİN CEYLAN BABAM NURULLAH AIAÇ Meral Tolluoğlu 550 lira (KDV içinde) Çağdaş Vayınları Turkocağı Cad 3941 Cağaloğlutsıanbui ENGtN ÖRME Dostların yeni yüını kutlar güzellikler diler. Bahariyc Cad. No: 30 D. 3. Kadıkoy Tel: 347 10 38 1727 yaşlarında bayanlar lngiltere'de çocuğa bak, karşıhğında tngilizce öğren. 158 53 42 tngiltere'de lngilizce'yi ucuz öğrenme imkânını şirketimiz sağlar. Derin Limited 158 53 42
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle