23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ge hangi kutuphanede bulunur" sorusunu yanıtlayan "toplu kataloglar" vardır. Kütüphaneci ya da bilgi görevlisi söz konusu yayının hangi kutuphanede olduğunu saptadıktan sonra yine bilgi teknolojisi sayesinde, söz konusu yayını ya ödünç olarak elde eder; ya da fotokopi ya da mikrokopi olarak belgeye ulaşır. Bu bilgi ve yayın taramasının bilgi görevlisi açısından hiçbir guçlüğü yoktur. Çunkü bilgikütUphane hizmeti, kutüphane düzeyinde, kent duzeyinde, bölgesel ve ulusal düzeylerde, bilgi teknolojisi desteğinde ve "ulusal bilgikütuphane işbirliği sistemi" içinde örgütlenmiş; bilgi/kutüphane hizmeti altyapısı kurulmuştur. Hele hele, söz konusu yayın ya da belge bulunduğunuz ülkede üretilmiş ise buna mutlaka ve mut; laka ulaşırsınız. yine de şu sorulan sormaktan kendimi alamıyorum: Siz, hiç Turkiye'de, yukarda özetlenen bir bilgikutüphane hizmeti ile karşılaştınız mı? flk uğradığınız kutuphanede, aradığınız bir yayını kaç dakıkada ya da kaç saatte bulabildiniz? Orada bulamadığınız bir belgenin, bir yayının başka hangi kutuphanede bulunabileceğini kütüphaneci size soyleyebilir rni? Turkiye'de hangi kitabın, yayının ya da belgenin hangi kutuphanede, hangi bilgi kurumunda bulunduğunu gösteren toplu kataloglar yoktur. Elinde böyle bir araç olmayan bilgi görevlisi, kutuphaneci ne yapsın? Bilgi teknolojisi desteğinde, çağdaş bir bilgikütüphane hizmetinin sunulabilmesi tek başına kutüphanecinin elinde değildir. Bilgi çağında bilgi teknolojisi, nedense, Turkiye'de bilgi akışının örgütlenmesinde, bilgi/kutüphane hizmetinde kullanılmaz. Bilgi teknolojisinden bu kadar çok söz edilen bir ülkede bunu anlamak gerçekten zor. Ne yazık ki "bilgisayar seferberliği" kütuphanelerimizin, arşivlerimizin ve bilgibelge merkezlerimizin yanından bile geçmiyor. Ülke düzeyinde, bilgi teknolojisi desteğinde bilgikütüphane hizmetinin örgütlenmesi; bu örgütlenmenin bir ulusal bilgikütüphane hizmeti politikası çerçevesinde planlanması ve gerçekleştirilmesi; bilgi kuruluşlan arasında işbirliği, kaynak paylaşımı, işbölümü, ortak çalışma, standartlaşma ve eşgüdüm ılkelerinin uygulanmasının sağlanması bilgi çağının gereklerinden birisidir. Ülkede yer alan bilgi kurumlan arasında bu ilkelere uyulmasının sağlanması ise sadece kütuphanecinin ya da bilgi görevlisinin sorumluluğu değildir. «Bilgi Çağı"nda BilgiKütüphane Hizıneti Bilgi çağında, bilgikütüphane hizmetinin en belirgin özelliği, bilgi kullanıcısımn bilgi ve yayın peşinde kütüphaneden kütüphaneye, kentten kente koşmasım ve aradığını bulamayınca da başını taştan taşa vurmasını önlemekîir. Bilgi çağında, siz bilgi ve yayın peşinde koşmazsınız; bilgi ve yayın sizin ayağınıza getirilir. Yani dolaşan; bilgiler, belgeler ve yayınlardır. SÖNMEZ TANER BilgiKütüphane Uzmanı Bireyler ve toplumlar için ekonomik, sosyal ve kültürel değeri, onemi ve işlevi giderek anlaşılan ve her fırsatta herkes tarafmdan vurgulanan "bilgi" olayı ile her türlü bilginin iletişimini hızlandıran "bilgi teknolojisi"nin sağladığı olanaklar yaşamakta olduğumuz döneme "Bilgi Çağı" adını veren önemli olgulardır. Bilgi çağmı niteleyen en önemli gelişmelerden birisi bilgi teknolojisi destekli bilgikutüphane hizmeti; bilgi çağının en önemli altyapı kuruluşlanndan birisi ise bilgi kurumları, yani belgelikler (arşivler), kütüphaneler ve bilgibelge merkezleridir. İnsanlığın binlerce yıldır üretmekte olduğu her alandaki her türlü bilgi ile bu bilgileri içeren her türlu yazılıbasılıgörüntülü sesli bilgi kayıtlannın; yani her turlu belgeierin ve yayınların; kısacası her türlü bilgi materyalinin toplandığı, yonımlandığı, işlendiğı, düzenlendiği, korunduğu ve kullanıma sunulduğu bilgi kurumları; yani arşivler, kütüphaneler ve bilgibelge merkezleri, gunumüzde bilgi teknolojisi olanaklanmn en yaygın olarak kullanıldığı alanlardan birisidir. Bilgikütüphane hizmetlerinin ve bilgi akışının ulusal düzeyde, bilgi teknolojileri desteğinde planlanması ve yuriitülmesi, bilgi çağını yaşamamn önkoşulu; bilgi çağının altyapısıdır. Bilgi çağını yaşamakta olan insanın, çağın gerektirdiği bir etkinlık ve hızla bilgilenebilmesi; yani gereksinim duyduğu bilgi, belge ve yayına gereksinim duyduğu yerde ve zamanda ulaşabilmesidir. Bu da bilgi teknolojisi destekli bilgikütüphane hizmeti ile mürnkündür. Tersi durumda, yılların bilgi ve yayın birikimi altında bunalan kütüphanecinin ve bilgi görevlisinin iyi niyeti ve özverisi, bilgi çağına uygun bir bilgikütuphane hizmeti vermeye yetmez. Bilgi çağına geçmiş ülkelerde bilgi çağına uygun. bilgi teknolojisi destekli çağdaş bir bilgikütuphane hizmeti şöyle yürütulur: Diyelim kı, bir kıtaba, herhangi bir yayına, belirli bir konudaki bilgileri içeren bir belgeye gereksinim duydunuz. Bulunduğunuz yere en yakın bilgi kurumuna başvurursunuz. Bu kendi semtinizdeki bir halk kutuphanesi, bir universite kütuphanesi, bir özel konu kütüphanesi, ulusal kütüphane ya da ulusal bilgibelge merkezi olabilir. Dilerseniz, kendiniz kütüphanedeki bibliyografık kayıtlara bakarsınız. Bu kayıtlar, yazar adı, yayın adı, yayınevi adı, konu ve belgeyayın turü yaklaşımlarına göre hazırlanmış katalog kartları, basılı kataloglar, mikrofiş kataloglar ya da bilgisayar belleğine yüklü kayıtlar biçiminde olabilir. Kendiniz katalog kayıtlarına bakarak vakit kaybetmek istemezseniz bilgikütüphane görevlisine ne aradığınızı söylersiniz. Bilgi görevlisi ya da kutuphaneci, elinin altında bilgisayar terminali tuşlarına basarak aranılan yayının kendi kütuphanesinde olup olmadığma bakar. Varsa, sorun yok. Yayın ya da yayınlar size hemen sunulur. Eğer söz konusu yayın ya da belge, içinde bulunduğunuz bilgi kurumunda yoksa, yine sorun yok: Kütüphaneci, yine bilgisayar tuşlanna basarak aranılan yayının o kentte ya da başka bir kentte, yani tüm ülkede hangi kutüphanede olduğunu kolayca saptar. Çünku elinin altında, bilgi teknolojisi desteğinde hazırlanmış olan ve yine bilgi teknolojisi desteğinde kolayca araştırılabilen ve "Hangi kitap/hangi yayın/hangi bel PENCERE 20 OCAK 1988 Devletin desteğinde... Ancak diyelim ki aradığınız yayın bulunduğunuz ülkenin yayını değil. Ve de sizin ülkenizde hiçbir kutuphanede yok. Yine de dertlenmeniz gerekmez: Kütuphaneciniz bu kez de uluslararası bilgikütuphane hizmeti işbirliği sistemi içinde öbür ülkelerdeki kütüphaneleri araştınr ve de aranan yayını en yakınındaki ülkede bulamasa bile yayının üretildiği ülkeden ödünç olarak ya da kopyasını elde ederek size ulaştırır. Siz de, bilgi görevlisikütuphaneci de mutlu olur. Bilgi kullanıcısı olarak sizin ve bilgi/kütuphane hizmeti veren görevlinin bu mutluluğu yaşayabilmesi, bilgi/kutüphane hizmetlerinin çağdaş bir yaklaşımla, bilgi teknolojileri desteğinde, ulusal düzeyde, bir "bilgi politikası" çerçevesinde planlanmasına ve yurütulmesine bağlıdır. Bunu sağlamak devletin ve bilgi kurumlannın içinde yer aldığı bütün kuruluşların sorumluluğudur. Bilgi çağında, bilgikütüphane hizmeti'nin en belirgin özelliği, bilgi kullanıcısımn bilgi ve yayın peşinde kütüphaneden kütüphaneye, kentten kente koşmasım ve aradığını bulamayınca da başını taştan taşa vurmasını onlemektir. Bilgi çağında, siz bilgi ve yayın peşinde koşmazsınız; bilgi ve yayın sizin ayağınıza getirilir. Yani dolaşan; bilgiler, belgeler ve yayınlardır. Bilgi çağında, bilginin, belgeierin, yayınların ya da bunlan simgeleyen bibliyografık bilgilerin, bilgi teknolojileri (bilgisayar, iletişim, mikrokayıt vb.) sayesinde kütüphaneden kütüphaneye, kentten kente, ulkeden ülkeye dolaştığı bir çağda Türkiye'de bilgikütüphane hizmetinin içinde bulunduğu durumu bilgi, belge ve yayın arayan değerli kullamcılann değerlendirmelerine bırakıyorum, ama Sonuç Bu ilkelerin devletin oncüluğunde ve desteğinde, başta ulusal kütüphaneler ve öbür ulusal bilgi kurumları olmak uzere bütün kütüphanelerde ve bilgi/belge merkezlerinde uygulanabilmesi için gereken yasal ve örgütsel duzenlemelerin yapılması, gerekli kaynaklann yaratılması; "bilgi teknolojisi desteğinde bir bilgikütüphane hizmeti seferberliği" başlatılması zamanı gelmiştir. Bugune dek ürettiğimiz, üretmekte olduğumuz ve satın aldığımız bilgilerin, belgeierin ve yayınların yitip gitmesini istemiyorsak, bilginin sosyal, ekonomik ve kültürel işlevine gerçekten inanıyorsak, bilgi teknolojisinin gücunü ve olanaklarını bilgi çağına yaraşır biçimde bilgi akışında kullanmak gerektiğini düşünüyorsak tezelden bu seferberlik başlatılmalı; bilgi teknolojisi desteğinde bir ulusal bilgikütüphane hizmetinin planlanması, örgütlenmesi ve gerçekleştirilmesi sağianmalıdır. EVET/HAyiR AKBAL Türk Diji Dergisi 4. sayısı: ö m e | > A f | | | | MaOy/ P r o f . D r . Halide Dolu. Sait Madon, Prof.Dr. Bülent Sankur, Sami Karaören, Prof.Dr. Nermi Uyaur, Mehmet Salihoğlu, Mahmut Tnağmurf Sadiye Akay, Ercan Ozgür, M.Güner Demiray, Arslan Kaynardağ ve Arat Ovalrnın yaz.ianyia çık Flamenko gitar dersleri evinizde ALİ FLAT 149 H 23 ANTİKALARINIZA, tablolannıza çok yüksek bedel 140 79 36 TROY ERDOĞAN ÇİĞDEMOGLU "Beynımle, yüregimle, bileğimle ve de çürük böbregimle yılların üzermden a$ıp hınçla kavuşacağız güzel yarınlara !' Aıum yaşatacağız İşkencelere Son verilecek mi? "işkence bir insanlık ayıbtdır Bu sözleşmenin imzalanmasının gecikmesi Turkiye'de işkence olduğu ve bunun üzerine oturulmak istendiği gibi bir intiba yaratmıştır. Sözleşme imzalanınca da bu intiba ortadan kalkmış değildir. 1980'den sonra devlet 75 kişinin işkencede öldüğünü, 600 kişinin mahkemelere veril'diğini açıklamıştır. Bizim dönemimiz dahil, hangi dönemde işkence yapılmışsa, o dönemin yöneticileri siyasetten sorumludur. Hukuk devleti olmanın ilk şartı kişiyi kendi aleyhinde ifade vermeye zoriamamaktır." Sayın Süleyman Demirel'ın DYP grubunda yaptığı bu konuşi manın bence en ilginç yerleri 'kişinin kendi aleyhine ifade vermeye zorlanması' ve 'sözleşme imzalamakia ışkencenin ortadan kalkmayacağı' yolundaki sözteridir. Uluslararası sozleşmeyi kadın büyükelçimiz Filiz Dinçmen imzalamış. Bu, güzel bir olay. . Ama nasıl uygulanacak? Bu sozleşmeyi imzalar imzalamaz işkencehanelerdekı çirkin işlere, davranışlara son verilebilecek mi? "Burada Allah yoktur, anayasa, babayasa yoktur" diyen işkenceciler birdenbire ak pak mı olacak? Yeni çıkan bir öyküler kitabı: "Kollan Bağh Doğan"... 12 Eylül sonrasında bir eleştiri yüzünden bir yıl kadar hapiste yatan yazar Osman Şahin'in hapishanelere, işkencelere, çekilen acılara ayrıntılanyia değinen öyküleri... Bunlara düşsel öyküler dememek gerek, hepsi yasanmış, hepsi duyulmuş, görülmüş gerçekler... işkence sözleri, yazıları kimilerine bıkkınlık verdi. Başka sorun mu yok? diyenler çıkıyor. Bunlar abartılmış şeylerdir diye düşünenler de var! Bu kadan da olmaz artık diye karşı çıkanlar da!.. Başbakan Özal gibi 'Nerde işkence yapılmış, kime yapHmış, deül göstehrf diye konuşanlar bile var! Hep söylüyorum, bugun TBMM üyeleri arasında, hem de ANAP grubunda en ağır işkencelerden geçenlerin sayısı az değiidir. Sayın Başbakan oniardan en sağlam, en doğru bilgileri alabilir. DYP Genel Başkanı, eski Başbakan Demirel'in 'işkence' konusunu ele alması, bu konuya bütün dıkkatleri bir kez daha cekmiştir. Bu ülkede on yıl süreyle başbakanlık yapmış bir siyasa adamı kesin konuşuyor: "Imzalamak yetmez, uygulamak gerekir" diyor. Devlet adına atılan bir imzadan sonra ülkemizde yeni yeni işkence olayiarı yaşanacak mı? 12 Mart döneminin bir başbakanı işkenceden söz edenlere "Potis her yerde . bir şeyler yapar" demişti. Geçenlerde bir mahkeme kararında da işkencenin bambaşka bir yprumla tanıtıldığını görmedik mi? Nedir 'işkence?' Her sözcüğün gerçek anlamını bilmeliyiz ki laf ebeliğiyie kafalar kanştırılmasın. "Türkçe Sözluk" işkenceyi şöyle tanımlıyor: "Bir kimseye maddi ya da manevi olarak yapılan aşırı eziyet. Düşuncelerini öğrenmek amacıyla birine uygulanan aşın eziyet" Peki 'işkenceci' nedir, kimdir: "İşkence yapan. işkenceyi emreden ya da bunu uygulatan kimse." "Sesler, sesler, sesler... Bağırtıtar, çığiıklar bir an kesilir gibi oluyorsa da kesilmiyor. Insan sesinin bu denli garip, kedi çığlığı gibi çıkabilecegine inanmak güç. Korkunc, tek sözcükfe korkunç. Şu insanın insandan çektiğine bakın siz! Bunca kin, bunca düşmanltk niçin, nasıl ürebliyor? Ne adına? Bu görevtilere hangi aşağılık eğitimle bu düşmanlık aşılanıyor? İnsana zulüm etmenin adı 'görev' mi olurmuş? Bunlara normal memurlar gibi devlet bordrolanndan nasıl maaş ödeniyor?" Osman Şahin ya da öykünün baş kişisi, başkalarının acılı cığlıklannı duyuyor. Ama onu da işkencehanelere götüreceklerdir, o da kendi etinde, beyninde yasayacaktır işkence denen "devlet görevi'ml Bu olayı da şöyle anlatıyor Osman Şahin: "Ustaca bir el pantolonumu yine sryırarak donumu aşağıya doğru çekiyor. Chsel organıma alışık olmadığım soğukiukta bakır bir tBİ bağlanıyor. Kerpetenle telin uçları güçlükle sıkılıp buruluyor. 'Off diye bağınyorum. 'Vay anam vay. Asıl ofu şimdi göreceksin' diyor bir ses. Ayaklanm yerden kesiliyor... Manyetonun kolunu çevirryorlar. Bir sahra telefonu bu. Kahrolası. Kemiklerim sökulürcesine zangırdıyor. Sesim son kertede. Sesimi tanıyamryorum. Sesim vahşi." Okurlarımın canını sabah sabah ya da akşam akşam daha çok sıkmak istemiyorum. Evet, can sıkıcı bir konu! Gözlerimizi kapatmak mı gerek bunlara? Böyle şeyleri hiç olmamış diye hayal etmek mi gerek? Oysa oluyor, hepsi oldu, yaşandı, yaşanıyor! Uluslararası bir anlaşmaya imza atıldı diye bir daha yaşanmayacak mı bu tür korkunçluklar? Daha önce devletçe nelere nelere imza atılmadı ki? Insan Hakları, Helsinki Sözleşmesi vb... Sonuç nedir, sıfır!.. "imzalamak yetmez. Uygulamak gerekir." Osman Şahin'in "KoHan Bağlı Doğarf'mı okuyan bir ktşi insanca duyguları varsa, daha doğrusu 'insan'sa korkunç bir utanç duyacaktır İşkenceciler adına; işkencelerin yaşandığı bir toplumda yaşadığı için, bütün bunlara seyirci kaldığı için kendi adına... SİNAN VE DERMAN ÇtGDEMpGLU MflcJOROZCÜN MÜZİK YAPIM SflPA BAĞCAASMHMt DESTE CÜN AYDIN CANIMI YOLUNA KOYDUCUM Tüm Plakçılarda Stüdyo D^ışim Tonmeıster SEZER BAİCAN işte Arşiviik bir kaset daha I M Ç 6 Blok65O6 Unkapanılst Tel 512 58 32 Müzlk Dunyasında Ünlüler arasında sevimli sevimsiz, iyi kötü, namuslu namussuz çok adam vardır. Eski solcu, eski CHP'li, eski Ankara Belediye Başkanı vedat Dalokay hem ünlü hem şirin bir kişidir; gazetelerden izliyorum, şimdi ANAP'a övgüler yağdırıyor, iktidar partisine yanaşıyor; solculuğunu anımsatan gazetecilere karşı da yiğitliği elden bırakmıyor: Heheyti.. Ben Nâzım Hikmetin mezanna Türkiye'den toprak göturmuş adamım... Doğrudur, ama bu türlü cafcaflı işler yaptıktan sonra da irv san soldan sağa çark edebilir. Solculuğun tapusu yok ki alıp cebine koyasın, ömür boyu kullanasın, çoluk çocuğa miras bırakasın. Şimdi moda, döneklik üzerinedir; sol, iktidara tırmanırken sola yamananlar artık sağa yanaşıyorlar. Eyyam böyle... Kimisi ANAP'a yanaşarak gününü gün etmek istiyorsa, ne denebilir!.. Dalokay'ın şirin kişiliğiyie atıp tutması, ileri geri konuşması, delimtrak yorumlar yapması hoş karşılanabilir; topluma böyle adamlar da gereklidir, renk yaratırlar, ama gerçekliği değiştiremezler; şimdi eski bir solcu ANAP'ı tutuyor diye sağcı iktidar partisi hooop sola kaymaz, buna karşılık koskoca sosyal demokrat parti de hoop sağa kaymaz. Çocuk bahçesinde tahterevalli oynamıyoruz. • İnsanoğlu yaptığı her işin gerekçesini kafasında yaratabilir; beyinsel türetimin sonu yoktur. Eğer Abdülhamitçiliği benimsemek isteyen biri varsa, Ulu Hakan'ın nice erdemini keşfedecektir; 33 yıl istibdat rejimini sürdürmüş padişahın; halkçı, medeniyetçi, hatta ilerici olduğunu söyleyenler yok mu? Bir yazar dostumuz vardı, bu yolda ağzından ballar akardı. Mustafa Kemal'i yererek, Jön Türkler'e söverek ne parlak kuramlar türetirdi. Bir başka dost ise tutturmuştu ve de inanıyordu kı Mustafa Kemal Ingiliz casusudur Bu iddiasını kanıtlamak için Londra'ya gidecekti, İngiliz arşivlerinde araştırma yaparak savını belgeleyecekti; ama bir türlü muradına eremeden gözlerini hayata kapadı. Bu türden kişisel iddialar zihinsel cimnastik için yararlı olabilir; içki sofralarında, dost meclislerinde kimilerini eğlendirebilir; insanın parti ya da fikir değiştirmesi için özel gerekçe oluşturabilir, ama ciddi sayılamaz. • ANAP, adı üstünde "muhafazakâr" bir partidir. Düpedüz sağcı, sermayeci bir partidir; programına bakarsan "muhafazakâr" olduğunu görürsün; bu da doğal sayılmalıdır. Batı dünyasının her yanında muhafazakâr (tutucu) partiler var, sağda yerlerini alırlar; buna karşı sol partıler de (sosyal demokrat, sosyalist, komünist) solda yerlerini alırlar. Toplumda bir partinin yerini yurdunu kişiler saptayamaz; par tinin ideolojisi, programı ve kitleler saptar. Soldan bir adam sağa geçti diye sağcı partinin solcu ya da ilerici olduğunu söyleyen kişiye biraz kuşkuyla bakılır; çünkü bu kişi ne kadar sevimli olursa olsun, hafif çatlak olduğuna ilişkin bir soru işareti belirir. Sayın vedat Dalokay, delimtrak bir kişiliğe sahiptir, ama ben aklının başında olduğuna ınanıyorum. Ancak Turkiye'de sola oy veren milyonlarca kişiye derdini anlatmakta biraz güçlük çekecektir; hele Anadolu aydınlarıyla kuramsal bir tartışmaya girerse yandı gitti. • Bizde her şey gibi soldan sağa geçiş de arabesk oluyor; adam ya korkusundan dönüvor, ya çıkar güdüsüyle sağa çarkediyor, ya içtenlikle fikir değiştiriyor. Olabilir... Artık her şey onun içindir; koltuk, para, şirket, arpalık, kredi, güvence, her şey, muhafazakâr partiye dehalet eyledin mi hazır; gak dedin mi et, guk dedin mi su... Ama bari solculuğu bize bırak kardeşim, sermaye partisinB yamanırken onu da mı alıp götüreceksin?.. "f Sağına Sarmısak, Soluna PROFESYONELLERE CAĞRI dcnevınılı. dıııjınık > At* suk^ek kuııııSNon baremmde (, jllşjcjk " JVII1 KİİI^IIHİJ > prtıfesjüiıcllcrlc .Nll.IjllKlk IS(İ\orUZ U.ıydjl taddeM Ncir.it Hjn 53 54 kı/ıltııpr.ık Kuııbııl .Ni* Saf yeni yün halı Gümüşsuyu'dur • Hiçbir elyaf saf yeni yünün yerini tutamaz. • Saf yeni yün, yaşayan, doğal elyaftır. • Gümüşsuyu, saf yeni yünden, klasik parça halıiar ve duvaraan duvara döşemelik halıiar üretir. •^2 • V/oolmark, dünyaca bilinen ve sadece "saf yeni yün" ürünler için kullanılan bir kalite belgesidir. • Siz de; farklı ebat ve türleriyle her ihtiyaca; çeşitli renk ve desenleriyle her zevke; değişik fiyatlarıyla her â bütçeye; * ayrı bir halı sunan Gümüşsuyu nu seçin. • Gümüşsuyu serin, daha güzel bir yerde yaşayın. ncan onanTitstr Areis Fetco yes a < BTA • tur§em İNGİLİZ ÜSAN OKULLARI DANIŞMA MERKEZİ Cjmhurıvet Cad 173,1BEImadağ 80230 Istanbul Hılton Otelı Karşısı • Bu halıiar, Uluslararası Yün Birliği'nin 28 TU 75 W lisans ., numarası ile tescil edilmiştir. • Gümüşsuyu, bu tescille Birliğin, VVoolmark (Yündamgası) amblemini kullanmaya hak kazanmıstır. Tel (1)148 39 77 148 79İ3132 96 84 Tlx 27498 TUSMTR Fax (1)132 97 29 l 7 27 yaşlarında bayanlar İngıltere'de çocuğa bak. karşılığında Ingılızce oğren. 158 5} 42 Nufus kâğıdımı ka\bettım Geçersızdır. GULBAHAR ULUER Nufus cuzdanımı kaybettım Hukumsuzdur. \f«£77/.\ ŞE\ YUZYUZE Atillâ Dorsay 1250 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu/stanbul GÜMÜŞSUYU Hangi halı değil, hangi Gümüşsuyu Saf Yeni Yün
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle