19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HABERLERİN DEVAMI 20 OCAK 1988 DÜNYA'DA BUGÜN Amslerdam Amman Atna Barce^na Basd Betgrat Beftn Bonn Brtksd Cenevre Ceza/u Odde Oubayi FranMurl Gime He4ankı Kaniıf Kopenlag Köln Lrttoşa Lemngrad Londr» Madnd Mılano Momrejl MosJraa Munh NnnYbrk HAVA DURUMU leteorotofi Genel MuĞuriüğu'nden alınan Ngiyc göre, yurdun kıuey kesimleri parça* bukıflu. Ortave Dojju Karadeniz kıpünyafliîiuriu. ıçtaamterıtarya&şiı. dtOer yerter parçalı az buhıSu ve açık geçecek. Marmara ile yuıdun iç kesimtennde sabah saatJerinde a s rjunjlecek. HWA SlCAKLJâ: Btazdtfaartaca* RÛZGAR: Kuo y ve doju yflnlenleri hafif, arasıra orta kunette esecek DeniztenmEde ruzgâr, Ba0 ve Orta Mradene. Marmara ve Kuzey Ege'de yılde ve taravetden, ötekj demzterinsde tabte ve lodos&n 35. Karaderazde 6 kuvvetinde saatte 1021. Karadeniz1* 28 (feniz mili taia esecek. OENİZ. Muledıl, Karadenız'ıle nafif kaua dalgaiı otecak. Oalfla yüksekliji 052 metre Karade TÜRKİYE'DE BUGÜN Adana Mapaan Adıyaman Afyon Un Ankara Artalcya AnUya Artvin Avdın 17° 4°Dıyartekır A 10° 1°EdiTO B 9° 0°ErSncan B 6° 8° E r a n m B •8° 2*>Eslaşehir 6 7°5">Gazantep A W° B°Giresun Y 16° 3°Gumuşhar*K 7° r > H i * « j i B W «"fcsparta B 8°5°|stanbul B 8° 0°İzmır A 4°6° Kaıs B 2°8° Kastamonu B 5° 4° Kaysen 10" 2° Kıridarefi 11° 5°Konya 4° 8° Kuurıya 10° 2° Matatya 8 3° Mantsa 9°1° K.Maraş 0°16°»«er5in 8° ^ M u t f a 4°7° Muş 11° 2° Nîğde 8° 3°0fdu •1° «PRize 0° 9° Samsun 7° 8° Siirl 9° 4°Sinop 13° 0°Sıvas Iffel BŞedk Bmgöl Bîtis ne'de 4 meire dofayıntfa bufunacak, gfruş uzaklıjı 10fcm..Karade Bolu razöe yajış anmda 35 km. oiacak. Van gdünde hava parçalı az t>u Bursa luflu geçecek Rüzgar kuayöoju yCnlerden hafif. arasıra orta kuvvet Çanakkale te esecek. G « muteci dalgaiı olaca* Gârüş uzaklıj)ı 10 km. dolayin Çorum da buiunacak. DenizS ' »flmuriu 0 2° 9° Tratoo 10° 1° Uşak 4°8° Van 6° 8° 3° 1 A A A A A A Y Y Y A B B B B B A A A B 11° 3° 10° 1° 15° 7° 11°4° f 16° 1° 12° 8° 3° 8° 3° 8° 3° 8° 2° 8° 2° 4° 10° 10» 2» 8° 3° 0°12° 10°4° 3° 10° 7° 2° oio POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KE3V1AL Osto Pans Prag föyad Roma Sofya Şam W/Wıv Mektup Değil, Duyunı Adam, iktidardaki siyasal partinin hem milletvekili hem de genel başkan yardımcısı, göğsünü gere gere 'Nakşiyim' diyor. Der mi, diyemez mi tartışmasını bir yana koyalım; dedi iştel Ne yapacaksınız? Herkes düşündüğünü açıkça söyleme özgürlüğüne kavuşmaltdır. Eğer bir ülkede demokrasi varsa, düşünülen her şey soylenmelidir. Yıtlardır savunduğumuz demokrasidir İşte, bir seçim dönemi daha geçirdik, tartışılan gene demokrasidir; var mı yok mu? Bize sorarsanız, herkes için yoktur, gene bunalım geçiriliyor. Kendileri için Nakş/bendilik özgürlüğü isteyenler, başkalannın söyleme özgürtuğünü savunmalıdır. İskence konusu Avrupa Konseyi'nde imzaya açıidı. Portekiz'le biz imza koymadık. Ama aradan birkaç hafta geçti, yeni hükümet güvenoyu aldı. Basbakan, "Amjpa Konseyi işkence ve Kutu Muamele ile Mücadele Sözfeşmesi"ne imza koyacağımızı açıkladı. Bu konuda Avrupa Konseyi'ndeki büyükelçimize talimat verildiğini bildirdi. Bunu duyan konsey üyeleri, olayı 'demokrasi yolunda atılmış bir adım' oiarak kabul ettiler. İnsan haklan için Avrupa Konseyi'ne başvurma özgürlüğü, işkenceye karşı olan sözleşmeyi imzalama girişimi güzel şeylerdir. Demokrasi yolunda atılmış adımlardır. Denebilir ki, yıllardır bu yolda demokrasi yoktu, şimdi ele alınıyor. Daha erken ele alınsaydı daha iyi olmaz mıydı? Demokrasi yolunda neden bu kadar geciktik? Biri TİP Genel Sekreteri olan Nihat Sargın, öteki TKP Genel Sekreteri olan Haydar Kutlu (Nabi Yağcı), kendi istekleri ile yurda geldiler. Gelir gelmez gözleri bantlanarak aynalı odalara kondular. Haftalarca kendilerinden bir haber alınamadı. Konu Mecliste de konuşuldu. Basbakan işkenceye karşı olduğunu, belgelenirse üstüne gidileceğini söyledi. Herkesi gözü önünde uçaktan inerken gözleri bantlanarak aynalı odalara kcnulan insanların görünümünden daha güçlü bir belge olur mu? Nasıl apar topar alınarak götürüldükleri, dünya televizyonlannda birazcık da bizim televizyonda gösterikji. Basbakan, birkaç müfettiş göndererek olayı araştıramaz mıydı? Adımlar demek ki yavaş yavaş atılacak... Beklemesini bilenler bekler. Nihat Sargın'ın eşi Sayın Yıldız Sargın'dan bir mektup aldım, eşinin durumunu anlatıyor. işkence konusunda belge isteyenler için bir ihbar olur mu? "Bildiğiniz gibi eşim Nihat, 19 gün tüm insani haklanndan mahrum bir biçimde, yasaJ süre de aşılarak polisin elinde kaldı. Bu süre içinde kendisinden hiçbir haber alamadım. Ancak ona iskence yapıldığı düşüncesini de hiç akhmdan çıkaramadım. Nitekim bu endişem, Nihafın DGM'den çıkarken basına ve avukatiara yüksek sesle duyurduğu 'Bize iskence yaptılar" sözleriyle ve tutuklandıktan sonraki ilk avukat açıklamalanyla doğrulandı. Şimdi daha da endişeliyim. Çünkü Nihafı hapishanede görmeye gelen iki avukatı da iki gün gözaltmda tutuldu. DGM'ye giden öteki avukatiara da eşimin dosyası, 'Soruşturma sürüyor1 bahanesiyle gösterilmedi. Avukatlann bile dosyasını göremediği bir tutukJu, kendini nasıl savunur? Savcı, soruşturmanın sürdüğünü söylediğine göre, eşim, her an yeniden polise götürülebilir. Nihafı en yakından tanıyan kişi oiarak onun suçsuz olduğunu, hayatı boyunca bütün gücüyle demokrasiyi savunduğunu, kişiliği itibarıyla baskı ve şiddetin her turlüsüne karşı olduğunu biliyorum. Ve sanıyorum ki, onu siz de her y6nüyle tanıyorsunuz. İnsani değenere böylesine bağlı olan Nihafa yapılan işkenceyi duydukça tüylerim dlken diken oluyor. Benzeri duygulan sizin de paylaştığınızı düşunmek beni tesetli etmekle birlikte, onu yakmdan tanıyan birçok demokrat kişinin böylesine kayrtsız kalması bana acı veriyor. Bunu anlayamıyorum. Eşimin kendi isteğiyle döndüğü ve çok sevdiği yurdundan kaçması söz konusu değil. Daha fazJa işkenceye ve baskıya maruz kalmamasının tek yoiunun serbest bırakılması olduğunu düşünüyorum." Bir duyuru niteüğinde olan bu mektup, Haydar Kutlu için de geçeriidir. Sayın Başbakana duyurmak istiyorum. Konu dalgalandı, devletlerarası niteliğe büründü. Tunus A ac* B bukjDu K kart S s.ski »»ashiııgton B 2° Zurih 8 7° Vııralhan savunmada (Boştarafl 1. Sayfada) rar aliDmışken, nedea bir tek benim adım üzeriııde spekülasyoa ympılmaktadır? Çevrilm«k isleoen bu d«lavereleri durdurmanuz lanm. Ben üzerime düşen her türiü sonımlnluguo hesabuu venneye bazmm" diye konuştu. Kardeşi ile ilgili konularda son derece titiz davrandığını dile getiren Vuralhan, "Ben aynkhktan sonra da bakaabkU alımiar aynı usuJlerle devam etmiştir. Eksik bilgilerle, saptınlmış bBgflerle ortaya çıkılarak kişilcr bırpalanmak istenirken, devleti hırpalıyonu" dedi. Ercaa Vuralhan, hakkındaki iddiaJar konusunda daha Önce TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmamn ANAP milletvekillerince de olurnlu karşıranmaması ve grupta huzursuzluk doğması üzerine dün ANAP gnıp toplantısında bir konusma yaparak, iddialara ilişkin bilgi verdi. Vuralhan, yaklaşık bir saat süren konuşmasına başlarken, önce biraz üşüttüğünu belirterek, sesinin kısıkhğı için özür diledi, "Once kendimi biraz tanıtmak istiyoram" diyen Vuralhan, Basbakan Turgut özal'ın bazı yurtdışı gezilerine de katıldığım ve "bu geziler suaanda Sayın Başbaluuıın takdirlerini kazandıgını ve kendisine çok bağlandıgını" söyledi. Geceli gündüzlü bir seçim kampanyası sırasında Ankara'dan milletvekili seçildiğini anlatan Vuralhan, aday olurken kendisine hiçbir makam sözü de verümediğini kaydetci. "Partinin dUiplininin" önemli olduğuna dikkati çeken Vuralhan, "Bu bir bağlılık ve sadakat ilişkisidir. Bu görevlerin hepimiz için şertfli. ama geçid oidugunu kabul eden bir kardeşinizim. Nöoel devri gerektiğinde derbal olünceye kadar eksilmeven bir sadakatle Sayın Başbakanın >nnında ve hizmetİDde göreve oevam ederim" dedi. "Basında bir siiredir şahsımı nedcf aian yayınlar nedeni ile sizlere bazı konularda bilgiler vermek ve sizleri aydınlatmanın bir zaruret haline geldigine inanıyorum. Huzurlannjza bunun için geldim. Bu konunun başından ve derinliğine anlaşüması, bu yayınlara cevap verniek ve devletin çeşitli kademelerini haftalarca süren yayınlarla meşgul etmeyi marifet addedenlere de önemli ölçüde bir cevap teşkil edecektir" diyen Vuralhan, sözlerini şöyle sürdUrdü: zırhla kaplandığını ve kurşun geçirmez camlar takıldığını anlattı. "Aceleci yayınlarda teknik konulara dikkat edilmedigini" söyleyen Vuralhan, basına saygısının tam olduğunu, ama eksik bilgilerie ortaya çıkılmaması gerektiğini ve kamuoyunun yanıltılmaması gerektiğini savundu. Vuralhan, daha sonra konuşmasında ztrhlı araç alımı konusunu şöyle açıkladı: Kevgire dönen devlet "Zırhlı araclann kurşun geçirmezlifci ayn ayn denenir, testier yapdır ki iddia edüen finnanın araçian da burda Makine Kimya Endüstrisi'nde denetlenmiştir. Yaptığımız işlemierde o zaman ve halen bakanlıkta aynı işlemler devam etmekledir. Yani genel müdurlıik görevinden aynldıktan sonra da işlemler aynı şekilde devam etmekledir. Denemeler yerinde japtınlır, burada yaptınnr. Alınan raporlar komisyona gelir. ABD'de yemlnli noterler statüsündeki yeriere yaptınür. Almanya'da ise bizim devlel Standartlar Enstitüsü statüsündeki bir devlet kuruluşuna deneme yaptınlır. Bu raporlar alınmadan taşıt zuhlama atötyegne gelir. orada bu işlemler yapılır, zırhiandıktaa sonra tekrar birtakım denemelerden geçirilir. Acaba bu taşıt o malzemelerie donatdmış mıdır? Türkiye 1981de bu işlere basiamıştır, 198Tye geldigimizde artık Türkiye'nin yurtdışındaki bütün temsilcfliklerinde bir artılı makam taşıtı bir de personeii taşımak için zırhlı servis taşıtı bulunmaktadjr. Her bakanlıkta oldugu gibi bakanlıkta komisyon oluşturulur, komisyonlar eldeki mali usullere gore çalışır ve alımiar yapılır. Şimdi bu yayınlar dolayısıyla ortaya alılan iddia çerçevesinde bir kere 1982de japılan alımda ben Dışişleri Bakaobğı'nın ilgili dairesinde ikinci sonımlu durumunda oiarak bu komisyonda yer almadım. Ondan sonraki, 1983 yılındaki komisyonda görev aldım. 1986 yıiı sonuna kadar devam ettim, sonra aynklım. Ben aynldıktan sonra da aynı usullerle arzettiğim sistemierle bu alımlara devam edilmiştir. Butün incelemeier, bütün denemeler yapılmıştır. Şimdi "safe guard" meselesine gelelim. Bütün incelemeier, bütün denemeier yapdmıştır. Bakanlık bu işi o kadar derinliginc bir garanti sistemi»e otBrtmuştur ki, o ülkedeki biıyükdcimiz imal'at safhasında denetlemektedir. Bir taşıt seçilerek üzerine atış denemcsi yapılmaktadır. Firma aynca bir garanti, banka leminal mektubunu da bakanlıga vermektedir. Yani vapılan bir deneme menfi çıkarsa, firma aynca bir maddi garanti de vennektedir. Araçlann saldınya ugraması durumunda da gene ber türlü sigorta teminatı ile zaptırapta bağlanmıştır. Üzerinde dumlan bir husus da, bir avukat bu firmanın durumu hakkında bakaniığa yazı yazmıştır. Bakanlık bunu dikkate almamıştır. Bu firma bir teklif vermiş. bir diger Amerikan firması da başka bir teklif vermiştir. Bunlardan ikinci Amerikan finnasımn ihaleyi kazanamaması ihtimali ortaya çıkınca, öbür firmanın araçlann kalitesinin düşük oldugu yolunda NVashington Büyükelçiliğimiz kanalı ile bir bilgi intikal ettirmiştir. Rakip firmalar birbüieri aleyhine birbirleri hakkında bilgi vermektedirier. Onun üzerine zırhlı malzemesinden saglanan numuneler Tiirkij'e'ye getirtilerek MKE'de deneme>e ta.ı tutularak istenilen pi>nde tüfegi mermisini ve kalibreye karşı koruyucn nitdikte oldugu belirlenmiştir. Şeffaf böiümlerinin ise daha yüksek da^mklılıga sahip oldugu belgelenmiştir. Yine bu konuda yelkili olan bir laboratvvara zırh test etlirilmiştir. VVashinglon Büyükelçiligimiz hukuk danışmam ki bu konuda bir köşe yazanmız üzerinde durmaktadıraz önce de söyledigim gibi bu köşe Hazanmız eksik bilgilerie ortaya çıkmaktadın belirtiien avukatlan, firmayla imzalanacak sözleşme konusunda görüş bildirmesi istenmiştir. Avukatın önerileri sözleşraeye aynen konulmuş ve sözleşme haziran 1982 tarihinde imzalannusür. Daba sonra aynı avukal şirkcdn mali durumu ile başka bir firma ile patent haklan konusunda uyuşmazlık içinde olduguna dair bilgiler aidıgım ihbar elmiş, ancak uyan çerçevesindeki bu yazı nedeni ile bakanlık firmaya başvurmuş. Tırma mukim oldugu Teksas makamlanna herhangi bir borcu olmadığını ve kamu maliyesi açısından iyi bir itibara sahip oidugunu belge ile bize bildirmiştir. Ajnca 1 milyon dolariık bir sigorta yapünlmış ve lehdar oiarak Dışişleri Bakanlığı gösterilmiştir. Avukatın iddialannı kanıtlayan herbangi bir şey de bugüne kadar geimemistir. Bir betli dosyadan, belli bir evrak alınmaktadır. Ki ben Meclis konuşmamda da bunu vurguiadım ve bu belli evrak bir klasöriin içinde, bir işlem sırası içinde, bir olumsuz noktayı belirleyen evrakbr. Bu oraklan bakaniıgjnıızın dışına çıkaranlar büyük bir devlet suçu işlemiş bulunmaktadırlar. Bunlar bakkında isimleri tespit edilerek gerekli işlemler >apılacaktır ve gerekli takibata geçiiecektir. Tekrar ediyorum, her boyutu ile bu bir suçtur. Çünkü belli belgeleri bakanlık dışına çıkarmak, hele gizli belgeleri çıkarmak ve bunlar, maksadı ne olursa olsun, devlet güvenligini ilgilendiriyorsa, bunun affedilecek tarafı yoktur. Nitekim bir yerde bu malum köşe yazan ile rastİaştığımızda, 'Sizin bakanlıgınızdan bazı personel bana gelir. gece bende kaiır' demiştir. Eger bir devlet kuru luşu bu kadar kevgir haline gelmişse, derbal tedbirler almak lazımdır. Bir basın mensubumuz, devlete ait gizli belgeler, 'Dosyalar bana bir gece gelir, ben incelerim, ertesi gün iade ederim' dedigine göre bu çok vahim bir durumdur. Biz devletimizi konımak zorundayız. Başından beri bütün ciddiyetimle, bütün sükunetimle vaklaştım, dünden itibaren bazı köşe yazaıianmız da konuya aklıselim çerçevesinde j'aklaşmışlardır. Devletin ber türlü organının denetlenmesi açıktır. Elinize bir gizli belge geçmişse, önce bu belgeyi getirenler suçludur." Çelik yeiekler Dışişleri Bakanhğı'na çelik yelek alınması konusunda da "bir gazetenin çalkantı yarattıgım" söyleyen Milli Savunma Bakanı, Almarrya'dan bir çay bardağı bile alınsa, bunun standartlara uyup uymadığınm denetleneceğini kaydetti. Çelik yeJekler hakkında bilgi veren Vuralhan, Dışişleri Bakanlığı'nda çelik yeiekler konusıuıun da ciddi biçimde incelendiğini ve sözü edilen Alman firması ndan 1982 yılında 500 çelik yelek alındığım söyledi. Alman çelik j«eleklerin emniyete ait atış poligonlarında teste tabi tutulduğunu söyleyen Vuralhan, daha sonra İngiltere'den alınan 289 yeleğin de hem orada hem de burada denendiğini kaydetti. Vuralhan, daha sonra sözlerini şöyle sürdürdü: "Tamamen yetkisiz beyanlar yapılıyor ve bunlar bizim halen kuilanılmakta olan çelik yeiekler hakkında, karşıda bizi gözetleynılerde çok ciddi cesaretler uyandırabilirler. Yöksa ne kimseyi suçladım ne de kimseyi ilham ettim. Her şey lekniktir, her seyin raporu vardır, her şey denenmiştir. DüşünebUiyor musunuz ki Dışişleri Bakanlığı'nda birtakım yetkiiüer çıkacakiar, bir firmanın bir belgesine dayanarak bir yelegi alacaklar, Dışişleri mensuplanna, 'Buyron bu yelegi giyin' diyecdder. Bana kim cesaret edebilir?.. Basınımızın bu konuya bu şekilde deger vennesini gerçekten yadırgjyorum. Biz acıgız, gelsinler bdcckri istesinler, liitfen eksik bilgiyle çıkmayafam. Çünkü kişileri aırpalamaya çalışırken devleti hırpalıyonız. Jddia edilen firma bakanlıga bir yazı yazıyor, diyor ki bir yelegi alıp da kendi laboratuv^rlannda denedigini ve işe yaramaz oidugunu söyledigi iddia edilen ve dikkatinizi çekerim, larihler 1982 yılında alınmış, 1984 yıhnda götürüp denemesini yaptınyor. Yani hangi manüga sıgar. 1982 yılında alınan yelek neden 1984 yılında denetlensio. Basınımızda bir vazanmızın masa başına oturup eline kalemi alarak derin bir tahkikatı gerektiren bir konuda, aldıgı birtakım eksik bilgilerie, saptınlmış bilgilerie devletimizi nasıl meşgul edebüdigini acı biçhnde görüyonız. 1984 yılından bu yana Türkiye ( umhuriyeti yurtdışında bu malzemeleri kullanmışür. Ben üzerime düşen ber türlü sorumlulugun hesabını vermeye hazınm. Hiç kimse çıkıp da şunu söylememiştir. 1984 yılından bu yana T.CVnin temsilcilikleri dünyada en iyi korunan temsikilikler arasına girdikten sonra bu saldınlar birdenbire bıçak gibi kesilmistir. Bunda, alınan malzemelerin büyük ölçüde etkisi vardır. Eksik, aksak, çarpık ve devleti yaralamak için orta>'a konulan kişUere yöndik birtakım iddialarla devleti varalamak için çalkantı haline getirirsek, işte bizim devletin bütün unkânlannı kullanarak jTİIardan beri oluşturdugumuz çok önemli, çok nazik koruma düzenini boşluga bırakmış olabiliriz. Burada bazı zaafiyetler »ardır diye karşımızdaki kişilere cesarel vermiş oluruz." Vuralhan konuşmasımn son bölümünde, "Çevrilmek istenen dalavereieri durdurmanuz tazım. Neden Ercan Vuralhan adı üzerinde duruluyor? 1982'de göreve geldim. Kolektif sorumluluk sistemi içinde alınan bir karar için neden bir tek benim adım üzerinde spekülasyon yapılmaktadır" sorusunu yöneltti. "Sayın Başbakanın ve sizlerin leveccühü devam ettigi sürece ben görevimi sürdürecegim. Ancak bana yapılan şeref ve haysiyetirale oynama, yann başka bir arkadaşım için de olabilir" diyen Vuralhan, Dışişleri Bakanlığı'nın bazı eski mensuplarının gazete bürolarıru dolaşarak belge taşıdıklannı ve bu kişilerin suç işlediğini belirterek, "Devlet bunlann hepsinin besabını soracak durumdadır" dedi. Vuralhan, gerekli tahkikatın yapılmasını, aynca kendisinin de şahsen tazminat davası açacağım beiirterek, "Benim >«kın çevremden hiç kimse ne Milli Savunma Bakanhğı'ndan ne de Dışişleri Bakanhğı'ndan hiçbir iş almamıştır. Aynca kardeşimle ilgili konularda ne kadar titiz oldugumu da arkadaslanm bilirler" dedi. Vuralhan konuşmasımn sonunda, milletvekillerinden herhangi bir sorusu olanın kürsüye gelerek istediği soruyu kendisine yöneltebileceğini ifade etti, ancak Vuralhan'dan sonra Başbakan Turgut özal kürsüye geldi. Evren Berberi elbisesi giydi. (Fotoğraf: AA) Evren: Demokrasi için ek (Baftamfi 1. Sayfada) lariçin tehlikenin artacağını" belirtti yt müdabaleetmeleriydl, bazı iilkeleve "bizjnı en çok korkf uğumuz, söper rin bölgedeki varlığı, bu konudaki güfleriıı bu bölgeye miidahak etmdeluıygılanmuın bakiı oidugunu ortaya riydi. Ba/ı ülkelerin bölgedeki vartıgı, çıkafdı" dedi. bu konudaki ka>gılanmızın haklı olönceki gün Ghardia kentine gelen duğunu ortaya çıkardı" dedi. Evren, Evren ilk yerleşim yerini gezdikten daha sonra Akdeniz'in güveniiği, sonra gece onuruna verflen yemeğe kaTürk, Yunan ve Türkiye AT, ilişkileri tddı. BuradaEvren'eyöreningelenekFilistinsorunu, IranIraksavaşıvesiscl Berberi giysisi giydirildi. Geceyi lahsızlanmakonularınadeğindi. INF Ghardia'da geçiren Evren, sabah kenAntlaşması'ıun Türkiye açısından sotin çarşısıru gezdi, burayı çok renkli nuçları ile ilgili bir soruya karşılık vebulduğunusöyledi. Daha sonra uçakla rirken "Türkiye silahazlanma ile ilgili dogaigaz tesislerinin bulunduğu Hassi ' tüm anlaşmalara gönülden kalılır, an' R'rnel kentinegiden Evren ve berabecak Avnıpa'dan kaldınlan silahlann rindeki heyel bölgedeki dogalgaz lesisbaşka bir yere (aşınmasını kabul lerini gezerek yetkililerden bilgi aldı. edemez" dedi. Cumhurbaşkanı öğle yemeğini kurulan bir çadırda yibasın loplantısmda Türkiye'de deyen Evren incelemelerinden sonra mokrasinin pekiştirilmesi için bundan uçakla yeniden Cezayir'e döndü. sonra ne yapılabilecegi şeklindeki bir Cumhurbaşkanı Evren başkente soruya yanıtverirken, ülkeyi 12Eylül döndükten sonra ikametine ayrılan Harekâtı'na getiren nedenleri anlattı. devlet konukevinde bir basın toplanTürkiye'run demokrasiye dönüş takvitısı düzenledi. Evren iki ülkearasındamini basanyla uyguladığını kaydeden kibazıkonularaüifkingörüşayrıbkEvren, yasakJarın kaldınldığını vedelannın esasta fazta büyük olmadığını mokratik bir genel seçimin de geride ve değişık jeopolitik konumdan kaybırakıldığıru kaydetti. Evren, şöyle denaklanan bu farklılıklann ilişkilerin vam etti: geliştirilmesine engel olmaması gerek"Bütün ba gctişmelerin ortaya koy(iğini belinti. duğu üzere Türkiye'de demokrasinin Evren, Körfez savaşı konusuna değipekiştirilmesi için alınması gereken nirken, "S«>assürdiikçebü(ün Urafüave bir önlem kalmamı$(ır. Zırhlı araç ahmı "Degerii arkadaslanm, 1981 yılındaki Türkiye'ye bakın. Türkiye o yülarda terörun en ağır şekilde mahatap oldugu ülkeierden biridir. Ben 1981 yıhnda yurtdışından döndügümde, Dışişleri Bakanlığı'nda İdari tşler Genel Müdürlügü'nde Daire Başkanı oiarak j;ore\ç başladıgımda, Türkiye yurtdışındaki temsilciliklerini gayet az, kifayetsiz oiarak bir koruma sistemi içinde tulmaya çabalıyordu. Ve terör suratle devletimizi tehdit ediyor ve özellikle dışanda usl iiste şehitler vererek, bu terore mani olamavan bir devlet göhintüsü vermenin ezikliği içindeydik. 1981 ydında Dışişleri Bakanlığı'nda bu konuda ciddi çaiışmalar başlatıldı. Ben de bu çahşmalann içinde yer aldım. Tabiatıyla o sırada ben bakanbğın aşağıya dogru beşinci sıradaki bir görevlisi oiarak bu çaiışmaiarda kendime düşen çerçevede görevimi yaptım. Once şu yapdmıştır. Dunvadaki gelişmiş ülkelerde teröre karşı temsilciliklerin nasıl korunduğu araştınlmıştır. O sırada Türkiye'de 1981 yıhnda ne bir uzman >ardı ne de bu konuyu ciddi bir şekilde tartabilecek, denemeler >apabilecek bir kunıluş vardı. Bu sistem iyidir diyebilecek bir kuruluş bulunmamaktavdı. İlgili bütün kuruluşlar el ele verdiJer ve bardağı taşıran damla da Los Angeles Başkonsolosu Kemal Ankan'ın 1981 yılı kasım ayında öldürülmesi idi. Ben bu terörii Hollandada büyükelçilik müsteşan otarak sayın büyükelçimizin oğlunun arabasında vurulduktan sonra kollanmda bizzat (aşıyarak biiyükeiçiliğe getirmiş bir kişi oiarak acılan ile tattım. O üzüntü ve hınçla döndügümde kendimi bu çalışmalann içinde buldum. Bu çaiışmalar kısa zamanda teknik araştırmalara. hangi ülkede en iyisinin olduğunun belirienmesine ve bu ülkelerin diplomatlanhı nastl konıduklannın incelenmesi şekline dönöştü. Uzun araştırmalar, toplantılar sonunda bazı görevliler, komisyonlar yurtdışına gönderildi. Bunlann bazılannda ben de yer aldım. Sonunda orta>~a birtakım veriler çıktı, kesinleşen durumlar masa üzerine konuldu. Genelkurmay, MfT, ilgili bakanlıkiar, ilgili bütün kunıluşlar, emniyet leşkiJaünın kalıldıgı toplantılarda bilgi birtakım kahplara döküldü. Yani T.C teınsilcilerini nasri korumalıdır? En sonunda vanlan karar şu idi: Mevcut makam arabalan suratle zırhianmalıdır. tki, böyükelçUik binalanmız, konutlanmız elektronik sistemierle donalılmaJıdır ve çeflk yelekler alınmalıdır. Ve bunlann alımlan icin derbal faalivete geçildi. 1982 yıhnın ilk yansı bu faaliyetlerle geçti. tlk alım uzun süredir birtakım >ayınlara, bir köşe yazanmızın gayet bilinçsiz ve eksik bilgilerie başlattığı ve kendisine birtakım u^nlar da yapıldı. Ama kendisi bunları dinlemedi. Eksik bilgilerie devreye girmiştir ve üzülerek söylüyorum, devletimizi günlerden beri meşgul etmekledir. Içeride ve dışanda gereksiz )we de>letimiz aleyhine olumsuz yankılar oyandırmaktadır. 1982 yılında Amerika'da iki büyük araba zırhlavan kuruluşla temas kundmuştur. Bu zırhlı araç konusu zannedildiji gibi ber alölyede, ber köşe başında yapıiabilen bir işlem degildir." Ercan Vuralhan, araçların nasıl Dogalgaz (Baftamfi 1. Sayfada, da buyük ölçüde 'doğalgaz' üstüne oturtulmuş durumda. Türkiye'nin de kendilerinden yılda 4 milyar metreküp sıvılaştırılmış dogalgaz almasını istiyorlar jkinci ıstekleri dogalgaz ve petrol dışında da bazı mallar satmak. Ama ne? 1985'te petrol fiyatlarının düşüşüyie ağır bir darbe yiyen, tükettiği gıda maddelerinin hâlâ yüzde 40'jnı ithal eden Cezayir ne satabilir? Üstelik bırçok sanayi malı üretiminde çok düşük kapasitelerle çalıştıklan Devlet Başkanı tarafından da açıklanırken... Cezayir Türkiye'ye ne satabilir, petrol ve dogalgaz dışında, sorusunun yanıtı henüz yok. Dogalgaz konusundaki ısrarlı tutumlan, ıçınde bulundukları darboğazdan bir an önce çıkabilme çabasının bir ürünü.. En önemli üretim merkezi Hassi R'mel tesislerini Japon, Italyan ve Alman firmaları kurmuş ve şu anda Akdeniz'in altından geçerek İtalya'nın kuzeyine kadar ulaşan dogalgaz boru hattı hem büyük övünç konusu hem de bütün Âvrupa'ya satışı sağlayacak güvence.. Ancak Turkiye'deki attyapı çalışmalarının geldiği düzey Cezayir'in önerdiği miktarda dogalgaz alımını şu anda mümkün kılıyor mu? Bu da yanıtı kesin oiarak bulunmamış bir soru. 'Dogalgaz' olayı temeldeki yerini rtep korurken Cumhurbaşkanı Evren'in gezisine verdikleri önemi Cezayirliler küçük protokol işaretleriyte de gösterdiler. Gezi arefesın de Türk Büyükelçiliği'nin önündeki delikdeşik yolu hızla onararak da.. Ayrıca özellikle Türk işadamlarının çok yakındığı vize sorunlarının çözümü için de sözler alındı. Görülen o ki, 20 yıldır buzdolabında duran TürkCezayir ilişkileri ısınma sürecine girmiş durumda, ama hızlı ısınması çok büyük ölçüde dogalgaz işine bağlı... * Büyük Sahra Çölu'nun kıyısındaki bin yıllık Gardaya kentinde Berberi gelenekleriyle bol bol silah atarak. davul zurnalı müziklerini kesintısiz çalarak yabancı konuklarını ağırlayan Cezayirliler eski çöl toplumundan kalanın özet bir görüntüsünü veriyor. Gardaya eskiliği. mimari özellikleriyle çok ilgi çeken bir kent. Le Corbusier de burada uzun incelemeier yapmış. Şimdi resmi konuKİannın ağırlanmasının yanı sıra çölde mehtap seyretmek ya da bazı bölgelerde vaban domuzu avlamak isteyen Batılılar buraya sık geliyor. Sadece tek gözleri görünen beyaz çarşaflı kadınlar, turistik bölgede gayri ahlaki davranma (yani bir kadınla bir erkeğin fazla yakın durması) yasağıyla Cezayir'in temel bir yönü oiarak bütün ağırlığıyla göze çarpıyor... • Cezayir'de yaşanan üç gun Cezayir'in üç yüzünü gormeye yeterli: Müslüman Cezayir, çalışan Cezayir ve gelişmeyeçagdaşlaşmaya çalışan Cezayir... TEŞEKKÜR Urla Bademler Köyü llkokulu öğretmeni, temiz yüreMi, yiğit insan zamansız yitirmemiz nedeniyle aamızı paylaşan, başta öğretmen arkadaşlan ve Bademler halkı olmak üzere tüm dost, arkadaş ve tanıdıklara teşekkur ederiz. M. NAFİ ÜNVER'i Ailesi adına kardeşi M. NACİ ÜNVER YtTİRDİK tbradı Kaymakamı Tahsin Bey ile Nazik Hanımın torunu; Seydişehir, Beyşehir ve Bozkır bölgesi Kuvayi MUliye reisi; Avukat Raşit Bey ve Öğretmen Fehime Hanımın oğlu; Em. öğr. Alb. özdemir Duranoğlu ve Neriman Saryal'ın ağabeyi; Prof. Nuri Saryal ve Gönül Duranoğlu'nun kayınbiraderi; Oya Duranoğlu ve Zafer Uluocak'ın kayınpederi; Şeref, Can, Ertuğrul, Can ve özgür'ün dedeleri; Yücel, Çiğdem, Zümrüt ve Nilgün'un amcaları; Cevdet Duranoğlu ile Filiz Uluocak'ın babalan; Sabahat Duranoğlu'nun sevgiiı esi (Baftarafı 1. Sayfada) lerini pazarlayan banker Tevfik Avşaroglu'nun "banker skandalı" sırasında ödeme güçlüğü içine düşmesi üzerine tstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 4.2.1982 tarih ve 982/338105 sayılı karanyla tasfiyesine karar verildi. Ardından da tstanbul 1 numaralı Tasfiye Kurulu, banker Tevfik Avsaroğlu'nun tasfiye işlemlerine başladı. lflas masasına alacaklılar kaydı yapıldıktan sonra 1. sıra alacaklılar cetveli hazırlanarak 8.8.1983 tarihinde Rcsmi Gazete'de yayımlandı. Daha sonra alacaklılar cetvdine yapılan itirazlar karara baglanarak 1984 yılında bankerin kesin tasfiye borcu belirlendi. 198S yüının sonunda 1 nolu tasfiye kurulunun kapatılmasından sonra bankerin tasfiyesi 2 nolu tasfiye kuruluna devredildi. 2 nolu tasfiye kurulu, masanın vergi borçlarını da iç>eren 2. sıra cetveü oluşturarak 22.8.1987 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlattı. 2. sıra cetvelinin yayımlanmasından üç gün sonra 25.8.1987 tarihinde banker Tevfik Avşaroğjn, avukatı Balkır Ozantürk aracılığıyla İstanbul 2 Nolu Tasfiye Kurulu hakkında fstanbul 2. Asü'ye Ticaret Mahkemesi'ne tasfiyenin kaldınlması ve temerrüt (gecikme) faizinin uygulanamayacağının tespiti için dava açtı. Avukat Ozantürk.bankerin tüm borçlarının 428 milyon 697 bin 887 lira olduğunu, bankere ait fonda ise 480 milyon lira biriktiğini belirterek, paranın tüm borçları ödediği gerekçesiyle tasfiyenin kaldınlraasını ve gecikme faizi ödenemeyeceğinin tespitini istedi. Davalı tstanbul 2 Nolu Tasfiye Kurulu cevap dilekçesinde, 35 sayılı kanun hükmündeki kararnameye göre, banker alacakhlarına aylık yüzde iki oranında gecikme faizi ödeneceği koşulunun getirildiğini belirterek, K.H.K.'run 18/1. maddesinin bankeri bir an önce ödeme yapmaya zorlamak amacmı taşıdığını vurguladı. Gecikme faizi ödenmesinde 1. sıra cetvelinin eşas alınması gerektiğini İstanbul'daki tüm tasfiye işlemlerinin bu esasa göre yapıldığını belirten davalılar, yıllar sonra bankerin isteği doğrulıusundaki bir uygulamanm yasanın ruhuna da aykın olacağını anlattılar ve alacaklılara gecikme faizi ödenraesi gerektiğini belirttiler. İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, 24.11.1987 tarihinde sonuçlandırdığı davada, tasfiyenin kaldınlması istemini reddetli. Bankerin gecikme faizi ödenemeyeceğinin tespiti istemini kabul eden mahkeıne, kararnameyi değişik şekilde yorumlayarak, "Bankerin alacaklılar sıra listesinin kesioieşmesinden sonra üç ay içinde ödeme yapması durumunda temerriil faizi ödenmez" hukmünde en son sıra cetvelinin esas alınması gerekti Bankerzedelere faiz ğini bildirdi. En son sıra cetvelinin ilanından sonra bankerin fonunda biriken paralann tüm borçlarını ödeyebilecek miktarda oldugu gerekçesiyle gecikme faizi uygulanamayacağını kararlaştıran mahkeme kararına üye yargıç Hulosi Tosuner muhalefet etti. Mahkeme Başkanı Hasan Keskin ve üye Turan Özokutucu'nun çoğunluk kararına muhalefet şerhi koyan üye Hulusi Tosuner, gerekçesinde 35 sayılı kanun hükmündeki kararnamenin 18/1. maddesine göre banker alacaklarında sıra cetvelinin 6. sırasındaki resim, harç, vergi gibi alacaklann ödenmesinden sonra masada kalan para olursa, alacaklılann aylık yüzde iki üzerinden hesaplanacak gecikme faizlerine ayrılması gerektiğini kaydetti. Tasfiye kurulunun henüz pay cetvdini ilan etmediğini ve alacaklılara ödeme yapmadığını belirten yargıç Hulusi Tosuner, artan paranın bankere ödenmesi yolunda verilen karann, tasfiye kurulunun görevine müdahale etmek ve alacaklılann taraf olmadığı bir davada olanlann aleyhine bankere yol göstennek niteliğinde olacağını kaydetti. Yargıç Tosuner, bankerin böyle bir dava açma hakkı bulunmadıjinı belirterek, davanın usul yönünden reddedilmesi gerektiğini belirtti. Mahkemenin bu karannı lemyiz eden alacaklı Hamit Çelimü ve 2 nolu tasfiye kurulu vekiîı avukat Ayten Göl, kararıı, banker alacaklılarına haksız bir uygıı'ama getirdiğini belirttiler. Yargıt^y 12. Hukuk Dairesi, 23.12J987 tarih ve 13542 sayılı kararında, tstanbul 2. Ashye Ceza Mahkemesi'nin söz konusu kararıııın onandjğını belirtti. Yargttay ilamında onanma gerekyeleri apklanmayarak, sadece "taraflann karş.lıklı iddia ve savunmalanna. davandıklan bdgelere, temyb olunan gerekçtlere göre yerinde bulunmayan temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve knnuna uygun karann onanmasına" denildi. Yargıtay'ın bu onamasından sonra banker Tevfik Avşaroğlu, bankerliği döneminde hisse senetlerini pazarladığı ve daha sonra iflas eden BBser Bilecik Seramik AŞ'den 2 nolu tasfiye kurulunca tahsil edilen faizleriyle birlikte 1 milyar 168 milyon lirannı kendisine iadesini istedi. 2 nolu tasfiye kurulu başkanı Mehmet Öziskender ve üye ISafu Özden, bu isteği yerinde gördüler, ancak kurulun üçüncü üyesi Ayten Göl, paranın bankere iadesi konusundaki karara imza atmayınca iade gerçekleşemedi. İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin bu kararından sonra bankerzedeler gecikme faizi alamazken, bu karann öteki banker tasfiyelerine de ornek gösterilerek gecikme faizlerinin ödenmesinin engellenebileceği bildirildi. Director Bir İGlrlalflilkle r • Hec ikiniz de, en az üç yıllık bir "ajans deneyimi"ne sahipseniz... • Genç. dinamik ve yaratıcıysanız... • "Grup çalışmasf'nın gerektirdiği uyumluluk. kişiliğinizin bir parçasıysa... R:ınde\ıı icin. lütfen. \~~2 3» 9 " No'lu telefondan Mehtap Pehlivanı :ırayın. Basuınınıız gizli tutıılacaktır. BİLSAK'TA BU HAFTA 20 Ocak Çarsamba 19.00 Konferans: "Islam'da Kadının Hukuki Durumu", Hüseyin HATEMİ. 21 Ocak Perşembe 19.00 Şairieriyle Türk Şiiri 2: "60'h Yıflar" Sürey^a BERFE, Egemen BERKÖZ, tsmet 'ÖZEL, Güven TURAN. 22 Ocak Cuma 19.00 Konferans: "Dinlenim Planlaması ve Sendikal Eylem Oiarak Alma Zorunluluğu", Şenel ERGİN. 23 Ocak Currtartesi 12.00 Dergi Yazı Knnıllanyla Tanışma ve Sobbet: • TÜRKİYE SORUNLARI KlTAP DİZİSİ. 19.00 Şair ve Şiiri: Hilmi YAVUZ CtHANGİR SEMİNERLERİ 23 Ocak Cumartesi Çagdaş Kültüriin Dognşu 1 (18701914 Paris): "Paris \e İstanbul Hayatı", llber ORTAYL1, Zafer TOPRAK. Dersaadet'ten Bugüne İslanbul'un Serüveni: İstanbul (III), Erhan ACAR. Her gün 10.00 CafeFoyer Yerli basın, çay, kahve. hafif ickiler. 17.00 CafeBar 18.00 RestaurantBar EROL PEKCANFATİH ERKOÇERGÜN ÜÇLÜSİ) Alfa Bibliotheque ve videotheque: Yeni yayınlar, seçkin yerli ve yabancı filmlerle hizmetinizdedir. ETKİNLİKLERİ 23 Ocak. Saat: 15.00 BURHAN ŞENATALAR "Sağlık Ekonomisi Sağlık Sektörünün Ekonomik Analizi' 30 Ocak. Saat: 15.00 NEVZAT YALÇINTAŞ "Ortadoğu ve Türkiye" 6 Şubat, Saat: 15.00 AFET ILGAZ ""Okuryazarlıkta 34 yıl 13 Şubat. Saat: 15.00 TANER BERKSOY •"Türkiye Ekonomisine Genel Bakış" 20 Şubat. Saat: 15.00 DUYGU ASENA "Kadının Adı Yok" 26 Şubat. Saat: 19.00 MUHARREM KARSLI "Hisse Senedi Piyasası" İÜ İKTİSAT FAKÜLTESİ MEZUNLARI CEMİYETİ Cumhurtyet Cad. 27/6 Ceylan Apt. TAKSİM 150 50 34 150 16 42 İFMC ERTUĞRUL DURANOĞLlPnu yitirdik. Cenazesi 20.1.1988 Çarsamba günü (bugün) öğle Bamazuu rnüteakip Maltepe Camii'nden kaldınlacaktır. Şantiye deneyimi olan mimar ve inşaat mühendisleri aranmaktadır. PROMET A.Ş. Sülün Sokak, 75 İç Levent/İSTANBUL Tel.: 164 18 95 Mavi yayın Fotoğraf cekebilen eleman anyor. 52608 6913.00'ten sonra AİLESt Dış Mimarlık tecrübeli mimarlar arıyor. 345 57 87
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle