19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 OCAK 1988 * * * * HABERLERÎN DEVAMI CVMHURİYET/li ASHINGTON Iş çevrelerinin Türkiye'ye bakışı UFUK GÜLDEMİR WASHINGTON ABD'nin en büyük şirketlerinin temsilcileri ile Dışişleri, Savunma, Ticaret Bakanlığı ve Ulusal Güvenlik Konseyi yetkililerini brr araya getiren özel bir toplantıda, yaürıtn yapmak için önümüzdeki yıllarda, Türkiye'de "ortamın uygun otup oimayacağı" tartışıldı. Türk Anıerikan tşadamlan Konseyi ve Onadoğu Enstitüsü'nün, Amerikan ticaret odalaruun katkısıyla düzenlediği toplantıda, "Kuzey Irak'taki istikrarsızlıgın yarattıgı" tehditten, OYAK'ın "nasü bir kumm olduguoa" kadar yayılan geniş bir yelpazede, Türkiye ilzerine değerlendirmeler yapüdı. Toplantıya katılanlar içinde, en ilginç tahliÜeri yapanlar arasında bulunan ABD Dışişleri Bakanlığı Istihbarat ve Araşürma Dairesi direktörlerinden George Harris, Ankara'nın son aylardaki aktif Körfez diplomasisinin, Türkiye'deki üslerin, Körfez'deki Amerikan askeri varhğının desteklenmesinde kuUanılacağı endişesinden kaynaklandığını söyledi. Harris'in bir başka ilginç analizi de, •'Türkiye'de irticanın en fazla, kişisel özgürlüklerin sınırlandınldığı askeri dönemde arttığını" söylemesi oldu. Kongre Arastuma Servisi'nden Blen Laipsoa ise öniımüzdeki dönemde "Ege'dc yeni bir diplomatik açılım olabilecegini" ileri surdu. Laipson, Yunanistan'ın "Tiirkiye'nin ekononik dimunizminden endişe dnyduğanu" da sözlerine ekledi. Washington'daki ticaret odaları genel merkezinde yapılan toplantıya Kellogg, Abu Dhabi International Bank, Tetra Tech, Hughes Havacılık, Arnold and Porter, General Electric, Riggs Bank, Chemical Bank, Westinghouse, Arco, Northrop, White and Case, Rand, FMC, Morgan Guaranty Trust, Martin Marietta, Ford, Lockheed, Chase Manhattan Bank, LTV, Boeing, Uek, Bechtel, Deluew, Exxon gibi dev kurumların yöneticileri katıldı. ABD eski Dışişleri Bakan Yardımcüanndan Philip Stoddard'm yonettiği toplantıda, ilk konuşmayı yapan Büyiikelçi Şükrü Elekdag'ın, "Amerikan yöneümi. Türkiye'ye hasmane lobilerin faaliyeUerini nötralize etmezse. Türk Amerikan iliskileri giderek kötüleşir" cümlesi, toplantıyı izleyen resmi yetkiülerce not edildi. Ikinci konuşmacı Ortadoğu Enstitüsü'nün yüksek ekonomi danışmanı John Roberts ise, "Türk Ordusu demokrasinin garantönidür" diye başladığı konuşmasını, "Türkiye'de mahaiefet çok yapıct ve sornmln" gözlemiyle sürdürdü Roberts şöyle konuştu: "Ozal'ıa imanh bir Müslüman oldugu düşünühırse, onun Türkiye gibi laik bir ülkede başbakan olmasına nasıl izin verildiği sorusu akla geliyor. Ama bu mümkıin olabildigine göre dcmek ki Türkiye'de laiklik arük iyke yerieşmiş." Roberts, ekonomi konusunda da, "Hükümetin enflasyonu aşagı çekeceginden, bunu yapmak istedigindcn şüpheliyim. Sanınm Özal, orta sınıfİa bir kez dah» kumar oynayacak. Yani orta sınıfın, ANAP'tan başka yere gjderneyecegini bildiginden enflasyonla bir arada yaşamalanna bir gire daha göı ynmacak" dedi, Kongre Araştırma Servisi'nden Ellen Laipson ise "Türkiye'nin, Avrupa Tophüugu, YunanisUn ve NATO De UisjtileTİ" konusundaki konusmasının ük bölümünde şunlan söyledi: "Türkler, Yunanistan'la iyi bir Uişld kunıhunamış ohnasiDdan sanıimi üzıintü duyuyoriar. Çünkü YunanuUrdan daha fazla, iki ulnsun bir arada yasayabilecegine inanıyortar. Ancak Yaaanular, Türk ekonomisinin dfauunizminden rahatsız ve siyasi nedenlerin yanı sıra bn yüzden de Tiirkiye'nin gelecekteki AT üydigınden ürküyoriar. Papandreu, son zamanlarda Türklerle konuşmaya istekb. Türk Yunan ilişkilerinde odak noktası; tahn>in ediyonım, Kıbns'tan Ege'ye kayacak. Ve eger yeni bir diplomatik açıhm olacaksa bu Ege konusunda olacak." Laipson'un, AT üyeliğj konusundaki göriişleri ise şöyle: "Özal, AT üyeligini, Avnıpalılasma degil, modemleşme amaayla istiyor. Kasun seçiminin AT açısından olumlu etkisi oldu, ama sürgünden dönen iki komunistin basına gelenler, AT çevrelerinin Türkiye'nin Avrtıpa De uyum gosteren bir demokrasi düzeyine ulaşnuş olmadıgı konusunda şüpheler yaratıyor. Türkiye'ye son tahlüde hayır denecegini sanmıyorum. ama Uydigin de u/un süre çe> şitli gerekçderie süruncemede bırakılacagını sanıyorum." Reid and Preist şirketi ortaklanndan Donald Zarin ise Türkiye'deki ticari olanaklar konusunda şöyle konuştu: ANÂPta Vuralhan belirsizliği kanı Vuralhan'm yapacağı en doğru Başbakan özal'ın Vuralhan ile ilgili iddialar karşısmda hareketin bakanlıktan çekilerek, id"rahat" olması, ANAP'ta nasıl tavır alınması dıalann soruşturulmasını istemesi olgereküğinin bilinememesine yol açtı. Bav ANAP'hlar, duğunu söylüyorlar. Vuralhan'm Vuralhan'm soruşturma bitene kadar istifa etmesi "teşkilattan" gelmediğine dikkat çeken ANAP'hlar, yeni hukümetin gerektiğini söylerken, başka bazı ANAP'lılar, Vuralhan 'ın suçlanması için yeterli kanıt olmadıgı görüşünde. olusturulmasından hemen sonra Mil GOZLEM (Baştarafı 1. Sayfada) CANAN GEDİK ANKARA (Cumburiyet Bürosu) Başbakan Turgul Özal'ın Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan hakkındaki yolsuzluk iddialannı "ciddi bulmadıgı" ve bu göruşünu ANAP'h miUetvekillerine bildirdiği beliniliyor. Özal'ın, Vuralhan hakkındaki yolsuzluk iddialan karşısında, "rahatlığı" surerken, ANAP grubu nasıl tavır alacağmı bilememenin sıkıntısını yaşıyor. ANAP'ın bu haftaki grup yönetim kurulu toplant:sında Ercan Vuralhan hakkındaki yolsuzluk iddialan gündeme geldi. Edinilen bilgiye göre, ANAP'ın bir grup yöneticisi Başbakan Özal'a, "Ercan Vuralhan hakkında çeşitli iddialar var. Konunun ileride bizi sıkıntıya sokmaması için ne düşünüyorsunuz?" sorusunu yoneltti. Özal'ın kısa bir sure tereddüt ettikten sonra, soruya şu yanıtı ver diği öğrenildi: "Biliyorsunuz ki, bu ihale isleri tek kişinin yetkisinde değildir. Bir komisyon bu islere karar verir." Özal'ın bu yanıtı üzerine ANAP grup yöneticileri, Vuralhan sorununun üzerine gitraekten vazgeçtiler. Ancak ANAP yöneticileri Başbakanın bu yanıtı ile Ercan Vuralhan hakkındaki yolsuzluk iddialarına inanmadığını ortaya koyduğunu belirterek, bakanın görevden alınması veya istifa etmesinin beklenemeyeceğini kaydettiler. Başbakan Özal'ın Vuralhan hakkındaki iddialar karşısmda "rahat" olduğu gözlendi. Ancak ANAP ust yonetimi sorun hakkında grubun bilgilendirilmesi gerektiğini savunuyor. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e, Vuralhan hakkındaki iddialara iliskin belgelerin iletildigi haberleri de ANAP grubunda tedirginliği arttırdı. ANAP'hlar, Milli Savunma Ba li Savunma Bakaru'nın yolsuzlukla suçlanmasının hükümeti ve grubu "güç durumda" bıraktığını beliniyorlar. Vuralhan hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadıklarını belirten ANAP yöneticileri, "Bu durumda Vuralhan'm yapacağı en dognı hareket, soruşturma açılmasına evet demesidir" dediler. ANAP Genel Başkan Yardımalarından Eyüp Âsık, anayasaya göre cumhurbaşkanuıın Devlet Denetleme Kurulu'nu devreye sokarak iddialan araştutabileceğini belirterek şunlan söyledi: "Muhalefetin de Meclis soruşturması isteme hakkı var. İddialan belgderiyle getirsinler. gerçek ortaya çıksın. Bir bakan hakkında yolsuzluk iddialannda bulunulması, o bakanın çekilmesi için sebep teşkil etmez. Sayı n Vuralhan, tecrübesiz olabilir. Meclisteki konuşması yanlış olabilir, ancak onemli olan bakanın doğru ya da yanlış konuşması değildir. Baka nin yanlış konuşması, o kişinin suçlanması için yeterli bir sebep sayılamaz." ANAP grup yöneticileri de bakanın hakkındaki iddialara Mecliste yanıt vermesinin doğru olacağım, ancak bu yönde Başbakandan kendilerine h«nüz bir istek gelmediğini ifade ettiler. Vuralhan olayı, ANAP grubunda şöyle değerlendiriliyor: • Milli Savunma Bakanı Vuralhan hakkındaki yolsuzluk iddialan, gerek Cumhurbaşkanlığım, gerekse askeri kesimi tedirgin etmiştir. Bakanın iddialara yanıi vereceği yerde muhalefeti sudayicı bir tutuma girmesi talihsizliktir. • Yolsuzluk iddialannın hukümetin güvenoyu almasının hemen ertesinde gündeme gelişi de, baştan hükümeti ve grubumuzu yıpratmıştır. Bu durumda Sayın Vuralhan'm yapacağı en doğru hareket, soruşturma acılmasvnı istemek ve aklanana kadar bakanlıktan çekilmek olacaktır. • İktidar grubu olarak bakan hakkındaki iddialar karşısmda Meclis araştırması ya da Meclis sonışrurması isteyemeyiz. Bu, politik olarak yanlıştır, ancak en szından bakan gnıba bilgi vermeli, iddialar karşısmda grubu ikna elmelidir. beloğlu ile maden işletmesi suzleşmesi imzalamışlardır. izmir 14. Noterliğinin 5 Eyiül 1985 gun ve 53485 yevmiye sayılı "tdra mukavetesTne göre Vuralhan ve iki Alman ortağı, "Çanakkah lli Yfen/ce llçesi, Kovana, öğmen, Canbaz köyteri hudutlan içinde AR 15770, İT 11083 sayılı ruhsatla • işietmesl verilen kömür maden sahasTru 19 Eyiül 1985 tarihinde işletmeye başlamışlardır. Kira sözleşmesi yirmi yıllık süreyi kapsamaktadır. 95.1985 gününde Vuralhan ve iki ortağı ile Kamil Gebeloğlu arasında düzenlenen protokolün 9'ncu maddesi şöy' Kiracı taraf, maden sahasmm ktralanması İçin kJralayan Kamil Gebeloğlıfna TL (30.000.000) milyon avans vermeyi kabul etmiştir. Bu avans 19.9.1985 günu ödenmek üzere Kamil Gebetoğlu'na 9.9.985 tanzlm 19.9.985 vadeü ve, 29.500.000 TL bir adet bono vertlmiştir... Protokolde, kiralayan ve kiracılar dışında "hezırbulunanlar" başlığı aftında Cihan öndoğan, Nevzat Mesta ve Medet Serhat'ın adlan yer almaktadır. Kamil Gebeloğlu'na ödenmek üzere biri i a a i 9 8 6 gunlü yirmibeş milyon, biri de elli mityonluk iki bono duzenlenmıstir. Bu bonoların borçlusu Orhan Çekiç'tir. Orhan Çekiç, adres olarak "Rumeli Caödesi, no: 85, kat, 3, Osmanbey Istanbul" adresini vermektedir. Kefil olarak da "Datakor Bilgi Işlem Ithalat ve İhracat Müşaviriik Ltd. Şirketi" bonoyu imzalamtştır. 1 Şirket kuruculan, Orhan Çekiç ve Kadriye Gülay Çekiç Orhan Çekiç'in imzaladığı bonoda kefil olarak gorünen "Oatakor" şirketi, İstanbul ticaret stcilinde "196353/143881" sayı ite kayıtlidır. Şirketin bu adresinde bir başka şirket daha açtlmıştır: "Datakom Bilgisayar Sistemleri Ithalat ve İhracat Anonlm Şirketi.." İstanbul Ticaret Sicil Memurtuğu'nun "2061982149231" sayısında kayıtlı şirketin ortaklan şunlardır: 1 Orhan Çekiç 2 Kadriye Gülay Çekiç Vuralhan olayında yeni halka (Baştarafı 1. Sayfada) cı'nın verdiği yanıt şöyle: "Bakanhktan istifa eden bir arkadaşımız vardı. Şefik Onal diye. Şirkel kurmak istiyordu. Biz, şirkel kuracagız kompütür ithal edecegiz. Esiniz de hissedar olur mu dediler. Biz de, ona şimdi hatırlayamadığım bir meblag verdik. Bu meblağ işte üçte bir veya yansına tekabül ediyordu. Orhan Çekiç diye kompütür işinden anlayan, daha önce de orada çalışmış birisi vardı. Bizim fazla tanımadığımız bir zat o. Biz bu Şefik Onat arkadaşımıza çok itimat ettigimizden, kendisi de hakikaten fevkalade kabilhetli oldugundan ona güvendik. Fakat ortaklardan bir tanesi olan bu Orhan Çekiç saçma harekei edince ben, Şeflk Onat Bey, kardeşi, vesaire aynldık. En fazla 4S ay şirketin içinde bulunduk. hissedar olarak gözuktük ve aynldık şirketten. Yani o faraayeden hareketle bir fikir bulunuyorsa yanlış olmasın diye lashih etmek isttyorum. Yani o zaman ben yurtdısına tayin otuyordum, tayinden önceydi bu. Hatıriadığım kadanyla. Yani diin çok geç telefon etti (Iğur Mumcu) ve hadiseyi kavrayamadığım için, kendisine eşim oradan üç dört a> sonra aynldı diyemedim. Bir raünasebet kuramadım. Bana o kadar eski ki ve kıymet ifade etmeyen bir hadise ki.. Bir şey anlattı bana. Onlan dinledim. Sormadı da kendisi. Siz benim hal tercumemi istediğinizi öğrenince bugün, dün de Ugur Mumcu bev bana bu şirkel ten bahsedince bir bag kurdum, yani ben şirketin sonradan ne yaptığını, ne ise girdiğini biz, hiç bilmiyoruz. Bunun şahidi de var, tabiatıyla belgesi de vardır. Yani benim için hiç kıymet ifade etmeyen, senelerce önce bir aralık para koyup sonradan eşimin aynldıgı bir şirket bu. Eğer bunun üzerine bir dedikodu veya bir fikir ifşa edilecekse, benim yahut eşimin dahil olmadığını bu suretle vurgulamak isterim. Maalesef, olmadıgım hadiselere çekiUyorom. Yani bu yanhşı duzeltmek isterim. Eğer boyle bir şey yazılacaksa. Hani bizim bu şirketk hiçbir ilgimizin olmadığını. Anlatabiliyor muyum? Yalnız işte biraz önce size belirtmiş olduğum gaye elrafında kurulup, üç beş ay eşimin dahil olduğunu ondan sonra da parasını alıp bu işten aynldığını ifade etmek istiyorum." Adımadım Washington Büyükelçiliği hukuk damşmanlarının şirketle ilgili olumsuz rapor verdikleri kanıtlandı. 5. Ercan Vuralhan'm seçim kampany'ası sırasında Buyük Ankara Oteli'nin 1006 numaralı odasında kaldığı ve otel harcamalarınm Suudi Arabistan'da işyapan Soyak Şirketler Grubu 'na bağlı "Trakya Döküm Sanayi ve Ticaret A.Ş." tarafmdan ödendiği beigelendi. 6. Ercan Vuralhan 'dan bosalan Dışişleri Bakanlığı ldari Daire Başkanhğı 'na Frankfurt Başkonsolosu Uğurtan Akıncı getirildi. 7. Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan'm Federal Almanya'da yaşayan kardeşinin iki Alman ortağıyla birlikte Çanakkale'de bir kömür madeninin işletme hakkını devraldığı anlaşıldı. 8. Bakan Vuralhan in kardeşi Erkan Vuralhan tarafından kiralanan madenin işletme hakkı bedelinin Orhan Çekiç adiı bir işadammca ödendiği ortaya çıktı. 9. Orhan Çekiç'in 10 milyon lira değerinde 1000 hissesinin bulunduğu Istanbul'daki Datakom Bilgisayar Sistemleri Ithalat ve İhracat A. Ş. 'nin 5 milyon liraltk 500 hisseye sahip kunıcu ortaklarından birinin de Dışişleri Bakanlığı ldari Daire Başkanlığı'na atanan Uğurtan Akıncı'nin eşi Ayla Akıncı olduğu kanıtlandı. (Baştarafı I. Sayfada) Sonsuz olanaklar iilkesi "Türkiye, sonsuz olanaklar ülkes>. OzeUestirmenin ekonominin gelecegi üzerinde etkisi bü>ük olacak. Amerikan şirkelleri, straiejik bölgelere serbest bolgelerden hizmet verebilir. Yeni yasalar var. Bunlardan "İkili Yannm Anlaşması', Amerikan şirketlerine, Türk şirkelleri ile aynı haklan veriyor ve onlan kanşıklık tehdidine karşı güvenceye alıyor." Türkiye'de ihracann arttıjıru, ama bunun bir bölümünün hayali ihracat olduğunu ileri süren Zarin'in konuşmasından sonra sonı ve yarutlara geçildi. GAP'ın, bö'.gedeki siyasi yansımalannın ne olacağj sorusuna John Roberts şu yanıtı verdi: "Fırat. Suriye'nin hayat snyu. Irak da bir bakıma Fıral'a bağımlı. Eger ben aşın cereyanlara kapılmış obaydım. bu projeye dikkatimi çevirirdim. Türkler. eğer yapacaklannı soylediklerini yaparlarsa, Suriye ve Irak çok güç durumda kalır." "Türkiye uzerinden. İran'a savaşı sürdünnesine olanak sağlayan malzeme gilmesinin. BM kararlanna aykın olup olmadıgı" sorusuna George Harris şöyle yanıt verdi: "İran'a savaşı sürthlrmesini sagla>acak malzeme derken. içine gıda, giysi de giriyor. Bunlann yasak kapsamısa girecegini sanmıyorum. Bunlar sorun degil. Asd sorun, Türkiye'nin dünyanın geri kalan bölümü ile birtikte İran'ı pazariık masasına zorlayıp zorlamayacagı. Türkler, burada ciddi bir siyasi karar sorunuyla karşı karşıyalar." SHP Vuralhan'ı bırakmıyor (Başrarafı 1. Sayfada) lis soruşturması isteyeceklerini bildirdi. Dışişleri Bakanlığı'na güvenlik araçlan alımı sırasında yolsuzluk yapmak iddiası ile suçlanan ve TBMM'deki konuşması ile yeni tartışmalara yol açan Milli Savunma Bakaru Vuralhan konusu Meclis gundemine salı günu. gündem dışı bir konuşma ile yeniden getirilecek. Vuraihan'ın hakkındaki iddialarla ilgili olarak geçen günlerde bir soru önergesi yönelten SHP Bahkesir Milletvekili Önder Kırlı, TBMM Genel Kurulu'nda salı giinü gündem dışı bir konuşma yapacak. Kırlı, Bakan Vuralhan hakkındaki iddialan dile getirerek, Vuralhan'ı iddialara cevap vermeye çağıracak. SHP, önümüzdeki hafta Vuralhanın Kırlı'ntn soru önergesini yanıtlamasını bekleyecek. Vuralhan'm soru önergesini yanıtlaması durumunda Kırlı Mecliste yeniden konuşabilecek ve bu konudaki tartışmalar yeni bir boyuta ulaşabilecek. SHP Grup Başkanvekili Deniz Baykal, amaçlanmn öncelikle Ercan Vuralhan'm iddialara cevap vermesini sağlamak olduğunu bildirdi. Vuralhan'ı iddialara cevap vermek için zorlayacaklarını bildiren Baykal, bu konuda Meclise Dışişleri Bakanı'nın açıklama yapmasını ise kabul etmeyleceklerini belirti. Baykal, Vuralhanın iddialan yanıtlaması için makul bir süre bekleyeceklerini bildirerek "Bakanın verecegi yanıtlar ve tartışmalar ışığında Meclis soruşturmasına kadar gidilecek. Ama amacımız önce sonılann yamtmı almak. Sorular yanıtlanmazsa araştırma ya da soruşturma konusunda karar verilecek." Vuralhan'm hakkındaki iddialara yanıt vermek gerekçesi ile Mecliste yaptığı konuşmaya sert tepki gösteren DYP grubu ise Milli Savunma Bakanı hakkında belge toplamaya çahşıyor. DYP, bir yandan da SHP'nin bu konudaki girişimlerini yakından izüyor. DYP Grup Başkanvekili Köksal Toptan, yolsuzluk iddiası ile suçlanan bakan Vuralhan hakkında şimdilik bir girişimde bulunmadıklarını belinerek "Konunun belgelenmesini ve daha da açıklığa kavuşmasıaı bekliyonız" dedi. SHP Bahkesir Milletvekili Önder Kırlı'run Vuralhan'm yanıtlaması isteği ile TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesi, önümüzdeki hafta Meclis gündemine alınacak. Ancak Vuralhan, Meclis başkanlığına başvurarak, bu sorunun yanıtlanmasını bir ay erteleyebilecek. Vuralhan isterse, "kamu yaran" gerekçesi ile soruyu gizli oturumda >anıtlayabilecek. Vuralhan'm sözlu olarak vereceği yanıttan sonra Kırlı, yeniden kürsüde konuşma olanağı elde edebilecek. SHP'nin Vuralhan hakkında Meclis araştırması istemesi durumunda ise konu genel kurulda görüşülecek ve önergenin kabul edilmesi durumunda bir araştırma komisyonu oluşturulacak. Bu komisyonun üye sayısı, çalışma süresi ve Ankara dışında da çalışabüeceği genel kurulca belirlenecek. Araştırma komisyonu bakanlıklar, tüm kamu kuruluşlan, üniversiteler, TKT, özel katmrrla kurulmuş banka ve kuruluşlar ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlan ve kamu yaranna çalışan derneklerden bilgi istemek, buralarda inceleme yapmak, ilgililerim çağınp bilgi almak yetkisine sahip olacak. Komisyon gerekli gördüğünde uzmanların bilgilerine de başvurabilecek. SHP'nin Vuralhan hakkında Meclis soruşturması isteyebilmesi için anayasanın 100. maddesi uyannca en az 45 milletvekilinin imzası gerekiyor. Meclis, soruşturma önergesini en geç bir ay içinde görüşüp karara bağlamak zorunda. Soruşturma açılmasına karar verilmesi durumunda, 15 kişilik bir komisyon oluşturulacak. Bu komisyonda Meclisteki her parti güçleri oramnda üye ile temsil edilecek. Ancak partiler, komisyona verecekleri üye sayısmın 3 katı aday gösterecekler ve komisyon uyeleri bunlar arasından her parti için ayn ayrı yapılacak kura ile belirlenecek. Soruşturma komisyonu, çalışmalarının sonucunu belirten raporu iki ay içinde Meclise sunmak zorunda. Soruşturmamn zamanında bitirilememesi durumunda komisyona en çok iki aylık bir sure daha verilebiliyor. Soruşturma komisyonunun raporu Mecliste öncelikle görüşülüyor ve gerek görüldüğü takdirde yüce divana sevk karan veriliyor. Boyle bir durumda Vuralhan'm yuce divana sevkî için 226 oy gerekiyor. Kim kimdir? Halen Dışişleri Bakanlığı ldari lşler Dairesi Başkanhğı görevini yürütmekte olan Ûğurtan Akmcı, 1938 yılında doğdu. Istanbul St. Joseph Lisesi fen bölümünü bitirdikten sonra 1961 yılında Mülkiye'ye girdi. Mezun olduktan sonra lstanbul'da maiyet memurluğu görevini yürüttü Daha sonra sırasıyla Kadıköy ve Sarıyer Kaymakamvekilliği yapan Akıncı, 1964 yılında Pehlivanköy Kaymakamı oldu. 1965 yılında kaymakamhktan istifa ettikten bir yıl sonra Dışişleri Bakanlığı'na meslek memuru olarak girdi. Aradan altı ay geçtikten sonra Uçüncü katip olan Akıncı, Fas ve Rabat'ta üçüncü katip, Kopenhag'da müsteşar ve Frankfurt'ta da başkonsolos olarak görev yaptı. 3 Ayla Akıncı 4 Şefik Onat 5 Erkan Mermercioğlu. 29 Mart 1984 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesine göre Ayla Akıncı'nın adresi şöyiedir: Kırçiçeği Sokak, 5/8 GaziosmanpaşaAnkara" Kimdir Ayla Akıncı? Ayla Akıncı, Dışişleri Bakanlığı ldari Daire Başkanı Uğur • tan Akıncı'nın eşidir! Eski Frankfurt Başkonsolosu Akıncı, Ercan Vuralhan'dan * boşalan daire başkanlığına atanmıştır, Akıncı, Ercan Vuralhan'm yakın arkadaştdır. Dışişleri Bakanlığına zırhlı araç ve gereç alımı ile ilgili daire bu dairedir. Yirmi altı milyon sermaye ile kurulan şirket, her biri on '• bin lira değerinde iki bin altı yüz hisseye aynlmıştır. Pay senetleri "hamlline ya»//"dır. "Datatom" ve "Datator" şirketlerinin ortağı Orhan Çekiç, Milli Savunma Bakanının kardeşi ve iki Alman ortağınca kiralanan maden ocaklannın kira bedellerini niçin ödüyor? Ercan Vuralhan'm yerine Dışişleri Bakanlığı ldari Daire Başkanlığına getirilen Uğurtan Akıncı'nın eşi (ki Uğurtan Akıncı eşinin şirketten bir süre sonra aynldığını söyiüyor) bu şirketlere niçin ortak oluyor? Nedir bu olaylar? Nedir bu bağlantılar?.. Şirketler... Bonolar?.. Anımsayacaksınız. Daha önce yazmıştık: Dışişleri Bakanlığına zırhlı araç ve gereç satan "Schuca" şirketi 25 Mart 1986 günü Reiner Schutte ve Heînrich Thisen tarafından VVolfgang Gemeir'e satılmıştır. Bonn Büyukelçiltğirniz idari memuriarından emekli astsubay Osman öznur'un oğlubu "Schuca" şirketinde çaiışmaktaydı. Osman öznur, bakanlıktaki görevinden aynlmış ve 1979 yılında 500 bin lirayia kurulan "öztur Turizm İşletmecilik ve Ticaret AŞ."nin sermayesi 300 milyon liraya çıkarılmış ve şirket Antalya'da "SkJelya" adlı bir tatil köyu açmtstır. Şirketin müdüriuğüne de Osman öznur'un oğlu Ibrahim öznur getirilmiştir. Bakan Vuralhan'dan "dokunulmaztık 2shfna stğınmadan, bu olaylar ve bu bağlantılar konusunda inandıncı açıklamalar yapmasını bekliyoruz. Bilgilerinize... İrtica var mı? Nüfus artışı ile ilgili bir soruya, "Türklerin hıda çogalması, komşulanm ürkütüyor" yanıtını veren Roberts'dan sonra irtica ile ilgili bir soru üzerine George Harris şöyle konuştu: "Bireysd haklann sınıriandınJdığ] askeri dönemde, irticai hareketler artt. Ancak Türkiye'de dini hareketlerin büyük bir sorun olduğunu sanmıyorum. Bir süre için daha dini fikirlere dayalı partilerin seçimlerde başan elde edeceğini de sanmıyorum. Karşımızda organize. Türk devletini tehdit eden irticai faaliyetler yok." Ankara'daki eski JUSSMAT Komutanı General Elmor Pendlaton bu aşamada, "Türkler F16, unk, hafıf silahlar, zırhlı araçlar yapıyor. Bunun, önümüzdeki yüzyılda Türk dış politikası üzerinde etkileri büyıik olacak" dedikten sonra, "Türkiye'nin borç ertelemeye gjdip gitmeyeceginin" sorulması üzerine, Donald Zarin, "Ertdeme doğnı bir tanımlama mı bilmiyorum, ama seçimlerden bu yana bu konuda çalısmalar var. IMF ve Dünya Bankası. Türkiye'ye çok olumlu bakmaya devam ediyor" dedi. John Robens'ın, "Türkiye'de bir daha ne zaman darbe olur?" sorusuna, ",\skerier, 1983'te askeri bir parti kurarak iktidariannı devam ettirmek istediler, ama bu geri tepli" yanıtını vermesi üzerine George Harris kürsüye gelerek şunlan söyledi: "Ben bu göriişe kablmıyorum. Askerierin, askeri bir hükümeti degil, uyumlu bir hükümeti lerçih edecegini duşunu>orum. Bu da Özal bukümetidir bir bakıma. Çünku aldıgı tüm karariar, askerierin istemesine gerek kalmadan onlann begenecegi biçimde. Örnegin Seçim Kanunu." Ozal'dan TUSİAD'a: Vergi kaçırmayın (Baştarafı 1. Sayfada) tıirlu tedbiri alacağız. Elimizden geleni yapacagız. Kimsenin de vergi kaçınnaya teşebbiis etmemesini bilhassa bu toplulukta açıkseçik söylemek istiyorum" dedi. özal'ın bu sözleri, genel olarak kendilerinin fazla vergi verdiğini, buna karşılık vergi vermeyen kesimlerin üzerine gidilmediğiru savunan ve bur.dan yakınan TÜSİAD üyeleri üzerinde soğuk duş etkisi yapmış olmalı ki, toplantı arasında ikiliüçlü gruplar halinde biraraya gelen işadamlarımn hep bu konudan söz ettikleri dikkati çekti. Daha sonra yapılan seçimler sonucunda Başkan Ömer Dinçkök, Başkan Yardımcılan Cem Boyner ve Fahir İlkel ve üyeler Bülent Eczacıbaşı, Halis Komili, Bahri Ersöz. Selçuk Yasar, Haluk Özsaruhan, Ali Nizamoğlu ve Güler Sabancı'dan oluşan Yönetim Kurulu yeniden seçildi. Genel hatlanyla sönük geçen toplantıda TÜSİAD üyesi Hüsevin Bayraktar seçim sistemini eleştirdi ve tüzüğun 10. maddesinde değişikliğe gidilerek her yıl yönetim kurulunun mutlaka üçte bir oramnda yenilenmesi gereğini dile getirdi. Toplantı öncesinde seçim sistemine karşı çıkmak amacıyla yönetim kurulu üyeliğine adaylığını koyabileceğini belirten Hüseyin Bayraktar, çeşitli TÜSİAD üyelerinden telefon aldığını, hatta çok can dostum dediği bir TÜSİAD üyesinin toplantıya katılmaması için kendisinden ricada bulunduğunu kaydettikten sonra, "Ben, reklam yapmak falan istemiyorum. Yönetime talip de değilim. Ancak bugüne kadarki sistemin TÜSİAD'm yaranna olmadıgı düşüncesindeyim ve bunu vurgulamak istiyonım" dedi. ABD üsleri kaygısı ABD Dışişleri Bakanlığı Istihbarat ve Araştırma Bürosu direktörlerinden George Harris ise, '•Türkiye'nin t r u , Irak ve Körfez'le üiskileri" konusunda yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Tiirkiye'nin ekonomik performansı, Iran ile Irak arasında dengede kalmanın rehini oldu. Bu bagımlüık, Türkiye için çok yeni. Komşu ülkeierin. Tiirkiye'ye basmane tavır lakuunakta Oeri gitmesinin önlenmesinin bir yolu da onlaıia licaret yapmak olabilir. Humeyni, başlarda Türkiye'ye karşı çok hasmane idi. Bunun birinci nedeni Türkiye'yi Baü ile aynı kampta sayıyor ve dotayısıyla Tiirkiye'nin bn durumunu, Iran devriminin lemel ilketeri ile bağdaşamaz olarak kabul ediyordu. tkinci nedcn ise rejim aleybtartannırj Türkiye uzerindca kaçabaneferiydi ki Türktye'nin bnna izin vennesi, İran'daki yeni rejimden hoşnutsuzluğunun göstergesi olarak aluuvordu. l'çüncü neden ise Şah yanhlannın, Dogu Anadolu'da, İran'daki yönetimi devirmek için askeri hazırüklar yaptığına iliskin basında yer alan haberlerdi. Tüm bunlar, İran ile Türkiye Uişkilerinde soguk bir döneme girilmesine yol acü. Fakat Iranın ihtiyac duydufcu savaş malzemelerinin, karayolu üe Iran'a ulaşttğı tek yolun Türkiye olması, dunımun krize dönüşmesini öoledi. Irak komısuna geünce; Kuzey Inık'taki istikrarsuiık, Türk menfaatlerini tehdit ediyor. Türkiye'nin yüıütmekte oldugu büyük projeler. bu bakımdan tefadit altında. Sıoınn hemen ötesindeki kamplardan Türkiye'nin içterine bu tür saldınlar oluyor. Çok açık ki Ankara bölgenin güç ilişkilerinde bir denge degişikligi islemiyor. tran'ın savaşun galip çıkması Türk menfaatlenne birçok nedenden dolayı aykin. Özellikk irtica açısından. Ayru zamanda devam etmekte olan savaş nedeniyle Türkiye'ye geien multecUerin sayısuun 1 mflyon dvannda oWuğu tahmin ediliyor. Bu sayı her rejimi rahatsız etıneye yeter. Bazılannın din propagandası yapan İran ajanı olduğundan ürkülüyor. Geçen yıl meydana gelen olaylar. Tiirkiye'nin İran ile NATO'daki ortaklan ve özellikle Amerika Be araandaid BMdkri dengelemek sorunnnu yaratO. Amerika'nın Körfez savasına giderek daha fazla bulaşması, bu bakımdan Turkleri endişelendiriyor, çünkü Türkiye'deki üs ve tesislerin, Körfez'deki Amerikan büiiklerinin desteklenmesinde kullanılabilecrgi ihtimalinin artmasndan endişeleniyoriar. Türkler, dognıdan deslek rolii üstlenmekten dikkatle kaçınıyor. Kuşkn yok ki Türkkri son aytorda Körfez'de aktif diplomasiye iten neden ve kaygı da burada yalıyor. " Özal: Belgeler bende (Baştarafı 1. Sayfada) bulunmak gibi güzd bir getenek başlatmıslardır. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu çerçevede geride bıraktıgımu günlerde Cumhuriyet Gazetesi yazan Sayın Uğur Mumcu'yu da kabul etmişlerdi. Sayın Uğur Mumcu, Sayın Çumhurbaşkanımıza çeşitli konularda bilgi arz ettikten sonra, bu kabul sırasında Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan'la ilgili iddilar konusunda da bilgi sunmuş, aynca bazı belgeler de venniştir. Ancak Cumhurbaskanhgı danışmanlannın, Sayın Milli Savunma Bakanı hakkında dosya hanrlamalan ve soruşturma açümas istemiyle Sayın Cumhurbaşkanımtza sunmalan şeklinde bir gelişme söz konusu değildir." lıkla ilgili değil, çalıştığı yerle ilgili. Ercan Vuralhan orada bir heyetle çalışrnıştır, heyetin bir üyesidir. İddialara Oişkin kararian tek başına vermedi mi? ÖZAL Hayır, mümkün değil. Onun üstünde insanlar var. O tarihte öyle anhyorum ben. O konulan idare ihbar telakki eder inceletir. Aynı konu geçen sefer de inceletilmiş. Kasım ayında bir inceleme yapılmış bu konuda. Dışişleri Bakanlığı'nın açıklaması, o ihbarın veya iddianm sonucudur. Şimdi ayrularım bir kere daha Uğur Mumcu getirmiş, öyle anhyorum. Bakarız. Her zaman söyledim. Getirin belgelerinizi ilgililere baktınnz. Belgeler bana geldi. Or.u vereceğim, baktıracağım. Netice itibarıyla Vuralhan'm ne bakanhğıyla ne de milletvekilliğiyle ilgili olmayan bir hadise neyse, aslmda onu da bilmiyorum ki. Insanlann seref ve haysiyetleriyle bu kadar ucuz uğraşılmaması lazım, yanlıştır. Bizim söylediğimiz de budur. Belgeleri ortaya koyan Mumcu ile görüşecek misiniz? ÖZAL Hayır. Hiç konuşmam. tlgiii yerler bakarlar. Icap ederse mufettişler gerekli soruşturmayı yapar, varsa. Savcılığa intikal ediyorsa soruşturmayı savcı yapar. Bizim öyle bir şeyle alakamız yok. İlgili makamlan vardı, taraf olamayız, araştırma yapamayız. İddialan ilk ortaya atanın Karlsruhe eski Başkonsolosu Bilge Erol oldugu söyleniyor. ÖZAL İlk hadiseyi ortaya atanın olduğu söyleniyor. Yanlış mı doğru mu bilmiyorum. Mecliste konuşma yapılırken oradaydı, hatta bana bir ara laf atıyor dediler. Laf atma olmaz Mecliste, dışarı atarlar. VflHfcllM KUfMIUl Başkan ömer Dindtök, Başkan yardımcılan Cem Boyner ve Fahir İlkel ile uyeler; Bulent Eczacıbaşı, Hafis Komili, Bahri Ersöz. Selcuk Yasar. Haluk uzsaruhan Ali Nizamoölu ve Guter Sabancı'dan oluşan yönetim kurulu yeniden seçildi. gı takdirde, büyume hızıyla enflasyon arasındaki sıkı ilişki sürecek, yüzde 6'lık bir büyüme hızı yüzde 30 enflasyonla, yüzde 5'lik büyüme hızı yüzde 25'lik enflasyonla sağlanabilecektir. Bu tahmin gosteriyor ki enflasyon, önümüzdeki yıllarda da yine gündemde kalacaklır." Türkiye'de demokrasinin gelişmesi ve kurumlaşması için güçlü bir ekonomiye ihtiyaç bulunduğuna da dikkati çeken Dinçkök, ekonomiyi guç^ lü kılmanın tek yolunun rekabet düzeni ve ekonomik hurriyetten geçtiğini kaydetti ve hükunietten "özel seklöriin tercih edildiğine iliskin beyanlann ekonomik poiitikalara da yansımasım ve sözlerle uygulamalar arasındaki çelişkilerin telafi edilmesini" istedi. yız. Bunlardan biri enflasyonun en kısa sürede makul ölcükre indirilmesi için gereken her türlü tedbiri almak, ikincisi ise enflasyonun çok kısa sürede makul ölçulere indirilemeyeceğinin bilincinde olarak, enflasyonun ekonomideki menfi etkilerini yok edici tedbirleri bulmaktır. Burada sanayiciyi Ugüendiren menfi etkiler dar ve sabit gelirlilerin durumlannın bozulması, gelir dağıbmının iyileşlirilememesi ve sanayide yeterince yatınmın yapılamamasıdır." nu, farkın miktar olarak 4,6 milyar dolara, oransal olarak ta ""08,1'e i{ıdiğini bildiren Başbakan Özal, sadece 1987 yıh ahndığında bu farkın d^ıha da azaldığmı ve 17,8 milyar dolarlık döviz gelirine karşılık 18,5 milyar dolarlık döviz gideriyle farkın 0 3 milyar dolara, oranın ise yıizde 4'e gerilediğini söyledi. ^ Enflasyonla mücadele için örjümüzdeki yıllarda birkaç yöntemi bir arada kullanacaklannı dile getiren Başbakan Turgut Özal, vergi denetim mekanizmalarıru geliştirme $e vergi gelirlerini arttırmanın bu araçların başında geleceğini kaydedrek şöyle konuştu: "Ortada bir gerçek var; Türkiyeîde yeterince vergi alınmadığı görüşii yaygındır. 1986da Gelir Vergisi bcyannamesi verenlerden yüzde 90'ınin beyanı, 2 milyon liranın altındadır. Bu tabii ki gerçekleri yansıtmamaktadır. Biz bu rakamlardan şu sontjcu çıkanyoruz: Demek ki islediğimk kadar vergi denetimi yapamıyonız. Ama bundan sonrası için vergi löplayabilmeye dönük gerekli tedbirlcri almakta karariıyız. Maliye leşkilâtı da bu konuda her türiii gayreti gçslerecektir. Kaçınlan vergilerde, bafşında tüyü bitmemiş yetimlerin halUu vardır. Kimsenin de vergi kaçırmaya teşebbiis etmemesini bilhassa bu topv lulukta açık seçik söylemek isliyorum. Çünkü daha agır cezalar gelrnesi ibtimal dahiündedir. " Genel Kurul'dan sonra verilen G£le yemeğinde konuşan Devlet Bakanı Mehmet Yazar ise Türkiye'de rskabete dayalı serbest piyasa ekonomisinin mutlaka ve taviz verilmeden geliştirilmesi gerektiğine işaret etti. Yazar, "Enflasyondaki sıcaklığın devam etmesinin getirdiği rehavet içinde rekabetin geri plana itilnıesi. si5temin işleyişini tıkar ve sisteme olan güveni sarsar" dedi. Özal video konferansta Sabancı'nin sözlerinin ardından video konferans aracılığıyla Ankara'dan konujan Başbakan Özal. enflasyonun aşağı çekilebilmesi için zorunlu ve gönüllü tasarrufların arttınlmasını hedeflediklerini, bu çerçevede etkili denetim mekanizmalarıyla vergi gelirlerini arttırmaya çalışacaklarını söyledi. Türkiye'nin dış doviz gelirgider farkımn önümüzdeki birkaç >ıl içinde sıfıra indirileceğini bildiren Özal, "Güciımüz nisbetinde borçlanmamızda bir mahzur yoktur. Türkiye'nin dış borçlar konusunda Guney Amerika ülkeleriyle kıyaslanması da yanlıştır," dedi. 197579 yıllan arasındaki dönemde Türkiye'nin 20,5 milyar dolarlık doviz gelirine karşılık 30 milyar dolarlık döviz gideri olduğunu ve aradaki 9,5 milyar dolarlık farkın oransal ifadesinin yüzde 46'yı bulduğunu söyleyen Başbakan Özal, 19801983 arasındaki dönemde döviz gelirinin 36 milyar dolara, giderinin 44 milyar dolara yükseldiğini. ancak aradaki farkın miktar olarak. 8 milyar dolara, oransal olarak da yuzde 22'ye indiğini kaydettı. Bu farkın 198487 döneminde daha da azalarak 57,7 milyar dolarlık döviz gelirine karşılık ft2 mjlyarhk döviz gideri olduğu Alışırlar Bir bankacırun, "Özel sektör, yabancı sermaye Türkiye'ye böyle saldırganca girerse, Türkiye'de iç muhalefet açısından bunun etkileri ne olur?" sorusuna John Roberts şu karşıhğı verdi: "Bes yıl içinde, yapişletdevret formüHi uyannca. kâV dışanya taşınmaya başladıgında, Türkler kapitülasyonlu geçmişlerini hatırlayabilirler. Ancak alışılır." Roberts, "Askerierin OYAK gibi bir boldinge sahip olmasını nasıl yorumladıgının" sorulması üzerine de şöyle konuştu: "Çok esrarengiz bir kunım. Tıpkı Japon boldingleri gibi omuzlarda görünmeyen riitbeler var. kimse görmüyor, ama herVes orada olduğunu biliyor. Askerierin is dünyası ile bu yakıniıklan. örneğin geçen yıllarda MGK üyelerinden birisinin suçlanmasına yol açmıştı. Özal şimdi tüm askeri ihalelerde kararian Basbakanlıga aldırarak, askerierin Türk ekonomisine paralel bir ekonomi yüriilmesini engellemek istiyor." Dinçkök'ün konuşması 18. TÜSİAD Genel Kurulu'nım açıhşında konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Dinçkök, 1987 yılında Türkiye'nin gündeminde siyasal tercihlerin ön plana geçtiğinden yakındı ve 1988 yılında ekonomik politikalara yeterince ağırlık verileceğinı umduğunu söyledi. Türkiye'nin 1980 sonrasında, "Sanayi demokrasisine geçiş" surecini yasadığını söyleyen Dinçkök, bu sürecin yerini Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na üye olmasıyla başka bir sürecin alacağını dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu yeni dönem içinde demokrasi gdenegimizi kurmalı ve sanayi loplumu olmalıyız. Bu dönemde demokrasimizin kurumlaşması için daha çok çaba harcamalıyız. Bu amaca mücadele ederek ulaşabiliriz. Ancak bizim mncadelemiz, gücümüzün yettiği ölçude ve alanlarda olabilir. Enflasyonu kontrol edebilmek bizi asıyor. Size bir uzmanın lahminini açıklamak istiyonım. Tahmine göre, önümüzdeki S yıl içinde ekonominin ana koşullannda değişiklik olmadı ÖzaFın sözleri Başbakan Turgut Özal Başbakanlık basın odasında gazetecilerle bir süre sohbet etti. Başbakan Özal'a yöneltilen sorular ve yanıtlan şöyle: Cumhurbaşkanbgı danışmanlannın Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan Ue ilgili hazırladıklan dosyaya iliskin görüşünüz nedir? ÖZAL Hayali ihracattan bahsediliyordu. Şimdi hayali yorum da var. Vuralhan ile ilgili söz konusu belgeler sizde mi? OZAL O belgelerin hepsı bende. Icap ederse ben bakacağım. O kadar. Tamam mı? Belge vafsa yani. Çok ciddi belgeler de yok. Onu söyleyeyim. Cumburbaşkanının Cumhuriyet gazetesi yazan Uğur Mumcu'dan aldıgı belgeler mi sizin elinizde? ÖZAL Evet. Bana havale edilmiştir. Herhangi ciddi bİT şey olduğunu da zannetmiyonım. tnceleteceğiz. Hadisenin oluş tarzı, bir bakan Sabancrnın sözleri Daha sonra söz alan Yuksek lstişare Konseyi Başkanı Sakıp Sabancı ise enflasyon düşmuyor diye fabrikaları kapatmanın, iktisadi faaliyetleri durdurmanın söz konusu olmadığını söyledi. Türkiye'de enflasyonun 8 yıldır yeterince kontrol altına alınamadığına. hukumetlerin "enflasyonu makul ölçulere çekmeyi" hedef almalarına rağmen bunun gerçekleşrnediğine, bu arada Türk insanının enflasyon canavarından kurtulmayı arzu ettiğine dikkati çeken Sabancı sözlerini şoyle sürdürdu: "Ama ortada bir gerçek var. Kalkınmayı, yatınmlan devam ettireceksek, enflasyonun da kısa sürede yok edilemeyeceğini bilmeliyiz. Bu gerçegi görmezlikten gelip 'enflasyon koludiır, derhal ve her şe>erağmenyok edilmelidir, enflasyon devam ettigi sürece ülkede hiçbir şe> >apılamaz' diye yakınmanın bir yaran yoktur. tki noktaya ağırlık vermek zorunda
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle