19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 EYLÜL 1987 CUMHURİYET/13 Ruhi Su anıldı Ruhi Su öUimünün 2. yıldönümünde Zincirlikuyu 'daki mezarı başında anıldı. Anma toplantısında bir konusma yapan ArtfDamar, "RuhiSu'ya olan saygımııı ancak onun düsüncelerine, tavırlanna uygun davranarak gösterebiliriz" diyerek basladığı konuşmasmı şöyle sürdürdü: "Genç öbnek, ayakta öbnek güzeldir. Ruhi Su genç oldu. Her şeyden önce kendinden hiçbir şey kaybetmeden öldü. Ruhi Su, ailesinin, dostlannm, ülkesinin hatta dünyamn gurur kaynağı oldu. Bir sanatçt, halkm umutlannu üzüntülerini, sevinçlerini anlatabildiği zaman ölümsüzdür. Ruhi Su halka kanstı ve ölümsüz halkla beraber ölümsüz oldu. Sanat sadece bir enstrümanla değil, onurla, kendine saygıyla yapıhr." Halim Güzelsoy'itn Ruhi Su "nun şürlerini okumasından sonra, Sadık Gürbüz yaptığı konuşmada funlan söyledL "Ona olan sevgimi, saygımı btUrtmek istiyorum. Ancak yüreğimin duygulannı dilim söze dökemiyor. Bir tek şeyi bibnenizi istiyorum: Sorumluluğunu bilen gençler olarak izindeyiz. Adı sonsuz olsun..." Ekrenlerin dükkânını kurşunlayanlar ırza geçmiş Kadıkoy Emniyet Amirliği ve Asayiş Şubesı'nce ortaklaşa yurütülen soruşturmada, ZeynepAsım Ekren çiftinin Bağdat caddesindeki bıitiğini kurşunlayanlardan biri olduğu belirtilen Banş Çakıcı'nın uzerinde ele geçen tabancanın, aynı zamanda bir cinayet olayında kullanıldığının anlaşılması, soruşturmanın genişletilmesine yol açtı. Alaattin Çakıcı'nın oğlu Barış Çakıcı'nın yanı sıra, Atilla Bozyigil ve İbrahim Can adlı kişiler de yakalandı. Bozyiğit ve Can'ın henüz yakalanamayan iki suç ortağı ile birlikte 15 gün önce Beyoğlu'nda Hamiyet Alaz (17) adındaki bir genç kızı kaçırdıkları ve işkenceyle ırzına geçtikleri belirtildi. Rock konseri Bir gençlik dergisinin düzenlediği rock konseri pazar günu Açıkhava Tiyatrosu 'nda yapıldı. Müzik kalitesi duşük amator grupların çıktığı toplu konseri, bine yakın genç izledi. Heavy metal özentisi demirli, zincirii gençler deşarj olurken Urfalı Recep'in fotoğrafta görülen durumunu anlatmaya gerek yoktu. (Fotoğraf: S/NA KOLOĞLU) palamut akınımn, hava durumuna bağlı olarak kesilmesi üzerine, balık fiyatları yine el yakmaya başladı. Istanbul Balık Hali, fiyatlann 300 liraya kadar düştuğunü öğrenen vatandaslarm hücumuna uğradı. Ancak, hafta artasında uç tanesi bin liraya satılan palamutun, hale az balık gelmesi yüzünden çiftinin 2500 liraya kadar yukseldiğini gören vatandaşlar saşkınlığa düştüler. Balık halindeki fiyatlar, zaman zaman satıcılar arasında tartışmalara yol açarken, çok sayıda alıcı da halden eli boş ayrılıyor. (Fotoğraf: AA/Al 1 ERGÜVES) Halkm yiiPalamut şaka yaptı zünii gulduren Yumuşama Ama Nasıl?.. (Bastarafı 1. Sayfada) Bloklar arasında yıllar sonra yeniden bir yumuşama süreci yaşanmaya başlarsa, Türkiye bundan nasıl etkilenir? Ölçülü bir biçimde denılebılır ki bloklar arası yumuşama ülkemizi de ekonomık ve siyasal açılardan olumlu yönde etkileyecektir. Olumlu bir dış konjonkiür, Türkiye'nin genel olarak yararına sonuçlar doğurabilir. Dış ekonomik ve ticari ilişkilerin çeşitlenerek gelişmesi, ıçte ekonomik büyümenin yeni bir ivme kazanmasına yol açabilir. Aynca bloklar arası siyasal yumuşama, ülkemizdekı demokratikleşme sürecıne de olumlu katkılar yapabilir. Ama bunların tümü şimdilik bir olasılıktır Ayrıca bu olasılıkların, Türkiye sahnesinde kendiliğinden gerçeklik kazanmaları söz konusu değildir. Ülkemizde siyasal açıdan bir bahar havasının, bir yumuşamanın geçerli olabılmesi için bazı gerekler yerine getirilmelidir. Soyut çağrı ve temenmlerle bu konuda bir yere varılamaz. Yumuşamayı, gerilim ve çatışmaya tercih etmek, sağduyunun gereğidir. Ama bu genel temenni, toplumda gerçek bir yumuşamanın temel koşullarını kimsenin gözünden kaçırtmamaİKJır. Tersi, gerçekçi bir bakış açısı değildir. * Türkiye bugün, Dünya Bankası nın raporlarına göre, dünyada gelir dağılımı en bozuk ilk on ülke arasına gırmiştir. Ücretli ve maaşiıların ulusal gelirden aldıkları pay, son 810 yıl içinde sureklı küçulmüştur. Ortalama yüzde 40'larda seyreden enflasyon, yıllardır gerçek ücretlerı kemırmeye devam ediyor. Işsizlik en büyük sorunlarımız arasındadır. Herhalde kimsenin bu olgulara itirazı yoktur. O zaman Türkiye'de gerçek bir "yumuşa ma"nın yolu, ekonomik ve toplumsal açıdan, öncelikle bu sorunları çözüm rayına oturtmaktan geçmektedir. Geniş kitlelerin en temel dertlerinı en azından hafifletmeden, ne "milli uzlaşma" olabilir, ne de "bahar havası" esebilir ülkemizde. Bunun gibi, demokratikleşme yolunda ciddi adımların atılması gerekmektedir. Türkiye'de 21. yüzyıla beş kala, "müstehcenlik" adına hâlâ romanlar toplatılabilmekte, yazarlar ve yayıncılar yargılanabilmektedir; düşünce suçu varlığmı sürdürebilmektedir. Gerçeklerden korkulduğu için, sanat yapıtları, filmler, kitaplar yakılabilmekte, Atatürk'ün söyledikleri bile sansüre tabi tutulabilmektedir. 6 Eylül halkoylamasıyla siyasal yasaklann bir bölümü kaldırılmıştır; ama ülkemiz, "yasaksız Türkiye"r\'\n birçok açıdan hâlâ uzağındadır. İnsan hakları cephesinde yapılacak çok iş vardır. Hapishanelerimiz insanca bir düzene ne yazık ki bir türlü kavuşturulamamıştır. Genel af ilanı ve ölüm cezasının kaldınlması için kampanya başlatan İnsan Hakları Derneğinin Başkanı Nevzat Helvacı, 12 Eylül'den günümüze 250 bin kişinin gözetim altından geçtiğini açıklarken, "işkence" yarasına işaret etmiştir... • Kısacası, Doğu Batı ilişkilerinde yaşanmaya aday yeni bir yumuşama dönemi, ülkemiz açısından da olumlu bir dış konjonktürün kapısmı aralayabilecektir. Türkiye'de iktidarlar. temel ekonomik ve siyasal sorunlarda makul çözümlere dogru ciddi adımlar atabilirlerse, ülkemizde de gerçek bir "yumuşama"ya dogru yol alabılıriz. Yoksa bu iş kendiliğinden olmaz! İyi niyetli, soyut çağrılar, boşluğa türkü çığırmak demektir; hepsi o kadar! 12 Eylül Adaleti (Bastarafı 1. Sayfada) lar sonra Kaya Alp Kartal, Soyer'in karşısına MHP Genel Başkanı Türkeş'in avukatı olarak çıkmıştı. 12 Mart döneminde Izmir'de Koramiral Cemal Sücr Sıkıyönetim Komutanı'ydı. Süer ile hiçbir sorunu olmamıştı. 12 Eylül'den önce Ankara Sıkıyönetim'inde yargıç ve savcı olarak görev yapmışU. Korgeneral Nihal Özer ile en küçük bir sorunu bile olmamıştı. Soyer, "Nihat Özer, gercekten hem çok iyi bir insan hem de çok saygılı bir sıkıyönetim komutanıydı" diye saygıyla anıyor eski sıkıyönetim komutanını. Ya Recep Ergun? "Recep Ergun ile aranızda sorun oldu mu ? " Acı acı gülüyor; "Sorun olmadığı gün olmadı ki!" Evet, Soyer bu açıklamaları ilerde yazacağı anılara bırakmıyordu da niçin bugün bu açıklamaları yapıyordu? Neden çok açıktı. Orgeneral Recep Ergun, Milliyet gazetesinde Yener Süsoy ile önceki pazar günü yaptığım konuşmada yargıç ve savcılara baskı yaptığı yolundaki savların "yalan" olduğunu söylemiş ve "Komutanlık yaptığım iiç sene içinde neredeyse hâkimlerle kiis gibi yaşadıra" demişti. Askeri savcı Nurettin Soyer'i bu açıklamaları yapmaya zorlayan neden Ergun'un bu açıklamalarıydı. "Şimdi olaylan tek tek anlatacagım, siz ve Cumhuriyet okurları savcı ve yargıçlara baskı yapıldı mı, yapılmadı mı? Bunu sizlerin yonımlarına bırakacagım." Ve başlıyor anlatmaya... SOYER Parti merkezlerine savcı arkadaşları gönderdik. Savcılara, 'Bana ihtiyacınız olursa bildirin' dedim. Siz o gece MHP'ye gittiniz mi? SOYER Gittim. MHP'de siiah bulunduğunu duyunca ben de savcılar ile MHP'ye gittim. Orada baktım ki, bir komando yüzbaşısı arama yapıyor. Askerler kâğıtları yere atıyorlar. 'Aman durun' dedim. 'Elinizi sürmeyin, bu kâğıtlar kıymetli olabilir. Aman bir şey yapmayınî Bahçede on beş kadar genç çocuk vardı. 'Bunlar kim?' dedim. 'Vallahi bilmiyoruz, içeride yakaladık' dediler. Hemen emniyet müdürünü aradım. Bir ekip istedim, 'Bunları ahn, kimlik tespiti yapın. Ona göre işlem yaparsınız' dedim. Çocukları emniyetten gelen ekibe teslim ettim. Sonra 'Aman silahlara ei sürmeyin' dedim. Dört beş silah bulunmuştu. Kasa ve masaların aranması gerekiyordu. Emniyetten gelen ekibe 'MHP Yönetim Kurulu'ndan birini bulun, aramaya devam edin' dedim. Bahçelievler'deki genel merkez binasının her yanı dolu. Gençlik kolları da bu binada çalışıyor. Altta mahzen gibi bir yer var... Bu aşamada Recep Ergun'un bir müdahalesi oldu mu? SOYER Hayır, olmadı. O gün olmadı... İlk gün mudahalesi olmadı. Çok enteresandır. O gün MHP'de bulunan gençlik kolları başkan yardımcısı şimdi adını hatırlamıyorum ki hâlâ kaçaktır.. Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Güçlü... Ben bunlann adlarını o gün bilemiyordum. Daha sonra bu adlar çete başları olarak ortaya çıktı. Polis de maalesef o gün bunları bıraktı. Bunları nasıl bıraktı? Ben bunları çözemedim. Bunlar hâlâ kaçak!' Kim serbest bıraktı peki bunlan? SOYER Hasan Eryılmaz... Siyasi polis müdurü... Eryılmaz, tek başına mı bıraktı bunları? SOYER Bana sordu: 'Albayım bunların bir ilişkileri yok. Bırakalım mı'... O zaman salacaksınız dedim. Peki, MHP hakkında Sıkıyönetim Komutanı Ergun yazılı olarak soruşturma emri vermiş miydi? SOYER Bizim Usul Kanunu'muza göre şifahi emir verildiği zaman soruşturmaya başlanırdı. 'Şifahi emirle' o gün soruşturmaya başladık. Eylülün 13'üydü. Bu işle görevli savcı yardımcısı arkadaşlar şu öneride bulundular: 'Biz bu soruşturmaya devam ediyoruz. Ancak şifahi emir ile bu iş yürüyor. Bu parti merkezi, üç sene, beş sene sonra siz hangi emre dayanarak bu işe başladınız? diye sorarlar. Lütfen komutandan bir yazılı emir alın, biz de rahat çaiışalım'. Savcı yardımcısı arkadaşlara yerden göğe kadar hak verdim. Usul Kanunu elverişli olmasına rağmen, endişelerini gidermek amacıyla "Usul Kanunu açık..!' dedim. 'Ağabey yarın Biz böyle emir vermedik derseler ne yaparız?', "Bu olacak iş değil... (komutan) bu.. Inanmak, güvenmek zorundayızî' Doğrusu bu ihtimal aklımın ucuna bile gelmemiştı, açıkçası... "Peki" dedim, ayın 14'unde Komutan Recep Ergun'a MHP hakkında yazılı soruşturma emri vermesi için yazı yazdık... 'Şifahi emirlerinizle başlatılan soruşturmada gozetim altına alınması gerekli kişiler bulunmaktadır. Bu bakımdan yazılı emir ile soruşturmanın sağlanmasını arz ederim..! "Cevap? Cevap yok..!' Nurettin Soyer anlatırken, araya girip soruyorum: Peki, komutan nasıl yazılı emir vermez? Neyi bekliyor? Neden çekiniyor? SOYER Bilmiyorum... Cevap yok... Adli müşavire sordum. 'Bu iş Konseye sorulacak' dedi. Bir hafta sonra ikinci yazıyı yazdım. Ben, Recep Ergun'a ikinci kez, uçuncu kez yazılar yazdım. Adli muşavir 'Bu işi Konsey yaptı, kararı da Konsey verecek' dedi. (Komutan bana bu yüzden cevap vermiyor). "Niye vermiyor? Tabancaları gördu. Silahları gördü. Belgeler hakkında geldi bizlerden bilgi aldı. Neden cevap vermiyor bu soruşturma emrine? dedim" Yeniden araya girip soruyorum: Peki MSP hakkında da soruşturma emri yok muydu? SOYER Yoktu... MSP'de silah yoktu. Ama Konya mitingine ait belgeler vardı. Belgeler ele geçmişti. Bu belgeler, mitingin MSP tarafından düzenlendiğini kanıtlıyordu. Ayrıca para zarfları vardı. Onlar hakkında da yazılı emir vermedi. MSP ve MHP soruşturmaları için savcılığa "yazılı soruşturma emri" vermeyen, vermemekte direnen sıkıyönetim komutanı acaba sol örgutler ile ilgili emirleri "yazılı" mı veriyordu? Yoksa "sözlii" mü? Soyer'e bu soruyu soruyorum. SOYER Sol örgutler hakkında her gun yazılı emir veriyordu. Biz 'sol, sağ örgut' demeden işimize devam ediyoruz. Ama komutan sağ örgutler hakkında soruşturma yapmamızı pek benimsememişti. Bütün savcüık bilır bunları. MHP ve MSP haklarındaki soruşturma emri nasıl verilmişti? Soyer'in anlatımlarından çıkan sonuç, komutan Ergun'un bu konudaki emri Konsey'den beklediğiydi. Soyer anlatırken duşünüyordum, Ergun, sıradan bir sıkıyönetim komutanı değildi. Değildi çunku bu göreve gelmezden once Milli Istihbarat Teşkilatı'nda Musteşar Yardımcısı olarak çahşmıştı. Bu yüzden, silahlı sağ ve sol örgutler konusunda bizlerin bilemeyeceği bilgılere de sahipti. Üstelik MHP'nin aranması sırasında Türkeş'in kasasından çıkan belgeleri de gormüştu. İnsan başkentte gazetecilik yaparsa birçok olaya tanık olur. Ya olaylar size anlatılır ya da bu olaylan gözlerinizle görür, kulaklarınızla duyarsınız. Recep Ergun ile ilgili şu olayı eski başbakanlardan Ecevit'ten dinlemiştim. 12 Eylül'ün en acımasız günlerindeydi. Ecevitin evinde televizyon haberlerini izliyorduk. Ekranda Evren görundu. Devlet Başkanının konuşmasmı Ecevit ile birlikte zaman zaman yorumlar yaparak izledik. Konuşma bitince Ecevit o gun evinde bana şu olayı anlatmıştı: Başbakanhğı sırasında bir askeri uçak ile lstanbul'a gidişlerinde o zaman Genelkurmay Başkanı olan Evren, Başbakan Ecevit'e Recep Ergun'dan söz eder. 'Size ayak uyduramaz' der. Görevinden alınmasını ister. Ecevit "Ben Silahlı Kuvvetler'in iç işlerine hiç kanşmamışım. Bunu ilke edinmiştim" yanıtını verir ve Ergun'u görevden almaz. Aynı uçakta bulunan Içişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş'ten de aynı olayı dinlemiş, bu konuşmaları bir yere no; etmiştim. Ecevit bir başka gun yine evinde Devlet Başkanı Evren'in "kontrgerilla" konusundaki konuşmasmı acı acı izlemiş ve bana "kontrgerilla konusunda bizlere hak veren ve ordu kayıtlarında görulmeyen kontrgerilla silahlarının kayda geçirilerek dökümünün yapıldığını bildiren de Sayın Evren'dir. Bu konuda Erzurum'daki kolordu komutanının verdiği yemekteki açıklamaları üzerine Genelkurmay Başkanı Evren'den bir brifing duzenlenmesini de istemiştim. Evren, Milli Savünma Bakanı Hasan Esat Işık'ın da katıldığı bir brifing duzenledi.Evren'den silahlaıın dökümünün yapılması ve ordu demirbaş defterlerine kaydolmasını istedim demişti. MlT'te görev yapmış bir^sıkıyönetim komutanının elindeki bilgiler, MHP konusundaki soruşturma emrinin Konseyden gelmesi gerektiğini düşündürüyordu. Yoksa, partilerin kapatıldığı bir askeri rejimde Ankara Sıkıyönetim Komutanı soruşturma emri vermekten niçin çekinsindi? HABERLERİN DEVAMI Lokavtı protesto (Bastarafı 1. Sayfada) nel grev hakkımız, söke söke alırız", "Zindanlar boşalsın genel aT', "Didarlar ölmez", "İnsanlık ohuru işkenceyi venecek" sloganları atıldı. "YÖK'e hayır", "Kahrolsun emperyalizm" ve "DİSK'e ozgurluk" sloganları da dikkat çekti. Bir kısmı grev gozcüsu gomleği giymiş işçilerce taşınan, pankanlarda da, "Lokavt hak değil suçtur", "Antidemokratik >asalara hayır", " İ ş cinayetlerine son" sözlerine yer verilirken, çocuklan da "Aualar babalar işsiz çocuklar a ç " yazılı pankartlar taşıdılar. Kazlıçeşme'deki 124işyerînde Deriİş Sendikası'nın surdürduğü grevin 90. günunde düzenlediği miting öncesinde guvenlik görevlileri Bayrampaşa'ya ana yoldan girişleri barikatlar kurarak kestiler. Araçlar ancak birkaç kilometrelik toprak bir yoldan Bayrampaşa'ya ulaşabildiler. Polisin miting alanının etrafındaki kademeli barikatları, birçok yurttaşın katılımını önlerken, katılmakta ısrarlı olanlar tek tek arandılar. Aynca miting alanının hemen yanına panzerler yerleştirildi veÇevik Kuvvet, mitinge katılanlann etrafında bir polis duvarı oluşturdu. Miting alanının tam ortasına da bir panzerin yerleştirildiği goruldü. Etraftaki binalara yerleşen güvenlik görevlileri, miting süresince sürekli olarak fotoğraf çektiler. Kadın işçilerın de yoğun olarak yer aldığı mitingte, konuşmacılardan once sanatçı Bilgesu Erenus şiir ve şarkılarla işçilere seslendi. Mitingte ilk konuşmayı yapan Deriİş Genel Başkanı Yener Kaya, gunumüz Türkiye'sinde ekonomik ve demokratik hakların kazanılmasına yönelik grevlerin giderek yaygınlaştığını söyledi. Ülkemizin "Hırsızlar ve vurguncular için cennet, işçi ve emekçiler için cehennenT'e donuşturülduğunü belirten Kaya, anayasaya bir hak olarak yerleştirilen lokavtın "insanlık suçu" olduğunu söyledi. Kaya, "İşçi sınıfımız eksiksiz bir demokrasi\e ve çağdaş özgürlüklere layıktır" dedi. Deriİş Kazlıçeşme Şube Başkanı Huseyin Ateş, uygulanan ekonomik politikayı sen bir dille eleştirerek şunları söyledi: "Gerçek demokrasi istiyoruz. Devletin halktan değil, halkın doletten ustiin olmasını istiyoruz." Grevci işçilerden Ali Ekber Parmakiçl, deri işverenlerinin ilke kararları dayatmasıyia işçilerin toplamı 4 milyarı bulan zam isteklerini geri çevirdiklerini vurguladı. MİGROSgrevcileri adına konuşan Tez KoopIş 3 No'lu Şube Başkanı Aynur Karaaslan. "Biz bu yasalarla değil, bu yasalara karşın grev >apı\oruz. 12 Eyliil sonrasında her olanak kullanılarak uygulanmaya çalışılan toplumun robotlaştırılması ve sindirilmesi programı başarıya ulaşmadı. Toplumsal muhalefet vükseliyor" dedi. DMO Basım Muessesesi'nde 51 gundur grev uygulayan Basın İş'in İstanbul Şube Başkanı Hasan Tufan, "Dünyamn gündeminde nükleer silahlar var. Turkiye'nin gundeminde ise lokavtlar" dedı. Tufan, Kamu İşveren Sendikası Kamuİş'in, işçilerin ayda 3 milyonu bulan zam isteklerini kabul etmeyerek ayda 100 milyon liralık iş yapan işyerini, paslanmaya terk ettiğini anlattı. Nakliyat ambarlarında 5 gundur grev uygulayan Tümtis Genel Başkan Vekili Yurdal Şenol ise, lokavtları kınadı \e "Lokavt bizleri yıldıramaz. Hep birlikte dimdik ayaktayız" diye konuştu. Petrolİj Genel Başİcanı Cevdet Selvi, Ozal hükümetinin eğitim, sağlık, parab askerlik vb. uygulamalarını eleştirdi. Selvi, "Sessizliği istikrargibi gösterme>e çalışanlar hayal kırıklığına uğrayacaklar" dedi. Miting, DeriIş Başkan Vekili Muzur Pekgüleç'in konuşması ile sona erdi ve katılanlar sessizce dağıldılar. Süper emeklilik 'Mücbir neden' genişletilmesi erken seçim sonrasına kaldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Süper emeklilik başvurulannın kapsamırun genişletilmesi için yasa gucünde kararname çıkarma önerisine Çalışma ve Sosyal Guvenlik Bakanlığı karşı çıktı. Süper emeklilikten yararlanmak için en geç 9 temmuz tarihine değin başvuramamış kişiler için SSK bir genelge yayımlayarak, "mücbir neden" gosterenler için bir olanak tarudı. Ancak bu genelgede, "mücbir nedenlerin" kapsamı çok dar tutuldu. SSK'ya bu çerçevede 97 kişi basvurdu. Ancak bunlann bir bölümü, genelge içeriğinde yer alan "mücbir nedenlerden" olmadığı için super emeklilikten yararlanamayacakları belli oldu. Örneğin, Başbakanlık Basın Muşaviri Can Pulak, başvuru süresi içerisinde Başbakan Turgut Özal ile gezide bulunmasını "mücbir neden" olarak gosterdi. Ayrıca durumu genelgeye uymayan bazı hak sahiplerinin de başvuru yapamadıklarını göz önune alan SSK yetkilileri, "mücbir neden" kapsamının genişletilmesi için Bakanlar Kurulu tarafından yasa gucunde kararname çıkarılmasını Çalışma ve Sosyal Guvenlik Bakanlığı'na önerdiler. Ancak Çalışma ve Sosyal Guvenlik Bakanlığı, erken seçimden sonra Meclisin nasıl oluşacağının belli olmadığını, bu yüzden çıkarılacak yasa gucünde kararnamenin Meclisten geçmemesi halinde bakanlığın zor durumda kalacağı SSK'ya iletildi. Böylece, "mücbir neden" kapsamının genişletilmesi konusu erken seçim sonrasına kalmış oldu. Zilçaldı (Bastarafı 1. Sayfada) Bakanı Metin Emiroğlu yayımladığı yeni oğretim yılı mesajında, yapılan duzenlemelerle eğitimin daha çağdaş bir niteliğe kavuşacağına ve başarının önemli ölçüde artacağına inandığını so>ledi. Bakan Emiroğlu mesajında şöyle dedi: "Bu oğretim vılına, ozellikle orta öğretimde >ep>eni bir düzenlemeyle giriyoruz. Bu yeni düzenlemeyle öğrencilerimizin yoğun ders bunalımından kurtanlarak, daha rahat bir çalışma oıtamına kavuşması hedeflenmiştir." ten Emiroğlu, öğrencilere seslenirken, "Ülkelerarası >«nşı duşiinerek yarınlara koşunuz" dedi. Oğretim yıhnın başlaması nedeniyle yazılı bir acıklama yapan Ankara Kitap ve Kırtasiyeciler Derneği Başkanı Mucettin Mev dan, okul kitaplan sıkıntısının endişe verici boyutlarda olduğunu soyledi. Bakanlığın tutumunu da eleştiren Meydan, kâğıt darlığından, kitap ve defter fiyatlannın iki kat arttığını belirtti. Mucettin Meydan bu konuda şöyle dedı: "Eğitimde verimlilik değil ticari rekabet on plana gecmiştir. Oğretim vılının başlamasına rağmen bakanlığın bastığı kitaplar yetiştirilememiştir. Fi\at artışlanna kaı>ı onlem alınmalıdır. Bunun için de fiyatlar bir sure dondurulmah, gerekirse sübvanM.von yoluna gidilmelidir." Dîl Bayramı (Bastarafı 18. Sayfada) tören derneğin başkanı Cevat Geray'ın konuşması ile açılacak. Jölide GuJizar'ın sunacağı törende Sevgi Özel'in "Dil Devrimi'nin 55 Yılı \e Son Dört Vılın Degerlendirilmesi", Doç. Dr. A>dın Köksal'ın "Oğretim Dili ve Dil De\rimi", Prof. Dr. Şerafettin Turan'ın "Atatiirk Devrimleri ve Türkİslam Sentezi", Yaşar Kemal'in "Dil ve Yazat" başhklı konuşmaları izlenebilecek. Julide Gulizar TDK ödüllü ozanlardan Cahit Kiilebi, F. Hiısnü Dağlarca, Behçpt Necatigil, Gblten Akın, Cemal Siireya, N. Ulvi Akgün, Necati Cumah, Oktay Rifat, Metin Eloğlu, Attila Ilhan. Kemal Özer, Edip Cansever, İlhan Berk, Mehmet Taner, Yaşar Miraç ve Ali Yüce'nin şiirlerinden örnekler okuyacak. Toplantı Çağdaş Türkü Topluluğu'nun gösterisiyle sona erecek. Diyarbakır'daki toren Diyarbakır Kultur Sarayı'nda saat 15.30'da başlayacak. Atatürk Kultur, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Hasan Eren'in "Tiırkçenin Eksikliği ve Zenginliği" ile Doç. Dr. tsmail Parlatır'ın "Diyarbakır'ın Kttltiir Hayatımızdaki Yeri" başhklı konuşmalannı Devlet Tiyatroları sanatçıları Aykut Sözeri ve Meltem Üge'nin okuyacağı şiirler izleyecek. Sozeri ve Üge; Yahya Akengin, Fuat Bayramoğlu, Mehmet Çınarlı, Zeki Ömer Defne, Bekir Sıtkı Erdoğan, Coşkun Ertepınar, Orhan Şaik Gökyay. Turan Oflazoğlu, Gültekin Samanoğlu ve İsmail Ali Sarar'ın şiirlerinden ornekler sunacaklar. Emiroğlu'nun mesajı Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Emiroğlu öğretmen ve velilere yönelik mesajında da şunları söyledi: "Değerli öğretmenler, okullanmızın sadece bir oğretim yuvası olmadığını, eğitimin de gençlerimizin yetişmesinde, >onlendirilmesinde buyuk onemi bulunduğunu unutmayınız. Onlara yetenekleri doğrultusunda rehber oiunuz. Öğretmenler \e veliler. çocuklarımızı zararlı ve kötiı alışkanlıklardan koruyunuz. Başan, duzenli bir hayata, planlı ve programlı bir çalışmaya bağlıdır." Mesajında öğrencilerin, dünyadaki hızlı gelişmeleri düşunerek çalışmaları gerektiğini belir TELEFON DEGISIKLIGI İstanbul IKaraköyJŞubemizin TÜRKIYE YAZARLAR SENDIKASFNDAN ADRES DEĞIŞIKLIĞI Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Merkezi, Nuruosmaniye Caddesi Atay Apartmanı, No: 5, Kat: 3 Cağaloğlulstanbul adresine taşınmış bulunmaktadır. llgililere ve üyelerimize duyurulur. TÜRKtYE YAZARLAR SENDİKASI YÖNETİM KURULU 14340 00/7hat olan telefonları bugünden itibaren SİRECEK 152 40 00/7 hat olarak değişmiştir. Moskova'nın kuruluş yıldönümü Sovyetler BirügTnin başkenti Moskova'nm kuruluşunun 840. yıldönümü Kızıi Meydan'da Moskovahlar tarafından neşe ile kutlandu tütunbank Davacı DSİ Genel Mudurlüğu vekili Av. Necat Polat tarafından, davalılar Zeynel Fırat ve 10 arkadaşları aleyhine açılan tenkisi bedel davasının mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda; Davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen hükmü aşağıda açık kimliği yazılı davalıya karar ve temyiz dilekçesi butun aramalara rağmen teblığ edılemediğinden, ilanın yapılmasına karar verilmış olduğundan; Aşağıda açık kimliği yazılı şahsa karar ve temyiz dilekçesi kendısine teblığ olunmak uzere 15 gün içerisinde temyiz yoluna başvurulmadığı takdırde ilanen tebliğ olunur. 10.9.1987 Kimlikleri: 1 Yusuf Kenan Yeşilfırat Çalkışla köyündcn Tercan 2 Mizrap Akdağ aynı köyden 3 Kemal Ulkumen aynı köyden 4 İbrahim Allıntaş a>nı köyden. Basın: 29807 Sayı: Esas: 1974/212 Karaı: 1984/56 T.C. TERCAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ tLAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle