19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 EYLÜL 1987 DIŞ HABERLER CUMHURtYET/3 Reuter: Türkiye Körfez savaşını sona erdirmekte önemli rol oynayabilir Italya da Körfez'de İtalya'ya ait 3 fırkateyn, 3 mayın tarama gemisi ve 2 destek gemisi yarın yola çtkıyor. Perez de Cuellar, dün Haşemi Rafsancani ve Ali Hamaney ile görüştükten sonra Bağdat'a geçti TAHRAN (Ajanslar) BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar Iran'ın başkenti Tahran'da Mec Iranın Tahranda Meclis Başkanı Haşemi Rafsancani ve Devlet Başkanı Ali Hamaney ile görüşürken, Italyan Parlamentosu'nun Körfez'e Italyan sayaş gemilerinin gönderilmesine ilişkin hüküıîietin önerisini onayladığı bildirildi. AP'nin Roma kaynakh haberine göre, 3 firkateyn, 3 mayın tarama gemisi ve 2 destek gemisinden oluşan filo yarın, Körfez'e doğru yola çıkacak. Parlamentoüa bu konuda iki gün süren ateşli tartışmalarda komünistler, plana şıddetle karşı çıktılar. Karar, 342 lehte, 229 aleyhte oyla alındı. Dışişleri Bakanı Giulio Andreotti, karara karşı çıkarak, ön ce BM'nin ateşkes karan könusunda yapılan girişimlerin sonucunu beklemek gerektiğini savundu. Halen Körfez'de ABD, Ingütere ve Fransa'nın savaş gemileri bulunuyor. Hollanda hükümeti, 18 eylülde, iki mayın tarama gemisinin Körfez'e gönderileceğini açıkladı. Belçika hükümeti ise Körfez'e savaş gemisi gönderip göndermeyeceğini bu hafta kararlaştıracak. Jivkov: Türkiye üe POLİTİKADA SORUNLAR görüşmeyehasuitn ERGUN BALCI Bulgaristan Devlet Başkanı, Sofya'da ABD parlamento heyetine yaptığı açıklamada, Müslümanlarla ilgili sorunları Ankara ile görüşebileceğini söyledi. VİYANA (AA) Bulgaristan Devlet Başkanı ve Komünist Parti lideri Todor Jivkov, "Müslüiiianlarla ilgili sorunlan" Türkiye'yle görüşmeye hazır olduğunu söyledi. "Sofya'dan Haberler" adlı haftalık derginin haberine göre, Jivkov, Sofya'yı ziyaret eden bir Amerikan parlamento heyetinin kabulü sırasında yaptığı konuşmada, "Ankara hüküraetiyle. Bulgaristan'la Türkiye arasındaki gerginliğin leınelinde yatan sorunlan ve özellikle Müslümanlar sorununu" tartışmaya hazır olduğunu ifade etti. Jivkov, ABD Temsilciler Meclisi Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Komusyonu Başkanı Stney Hoyer başloanlığındaki heyetin üyeleriyle görüşürken. "Ankara hükümeli, Bulgaristan'daki Müslümanlarla ilgili sorunlan bizimle içtenlikle konuşmak isterse, biz de aynı şeyi vapmaya hazırız" ifadesini kullandı. Bilindiği gibi, ABD heyeti üyeleri Bulgaristan'daki ziyaretleri sırasında Türklerle pek görüştürülmediklerini, Bulgar yetkililerin ülkede "Türk olmadığın ı " , " T ü r k " diye nitelenenlerin ise "kendilerini Türk sanan Müslüman Bulgarlar" olduklarını iddia ettiklerini açıklamışlardı. Siyasal gözlemciler, haberin resmen doğrulanması halinde Milliyet gaze(esinde Sayın Mümtaz Soysai ilginç bir tartışma başlattı. Çok da isabet etti. Bu tartışma; girse girse Türk siyasi tarihinin mizah bölümdne girecek olan referandum komedisi konusunda akıllarda düğümlenen bazı sorunlara açıklık getirebilir ve bilinçli ya da bilinçsiz yapılan kimi saptırmalan ortaya çıkarabilirse çok yararlı olur. ' Sayın Soysai, referandum sonuçlannın halkın sağduyusununbir göstergesı olduğu yolundaki yorumlara Karşı çıkarak, yasakların kıl payı farkla kalktığına dikkati çekiyor ve bu tür "popuiist yanılgılara" karşı uyarıda bulunuyor. Sayın Soysai'a göre, referandum sonuçlarında halkın sağ duyusu değil "yazar çizor takımı" kritik rol oynamıştır. Referandumda siyasi yasaklann kalkmaSını bir avuç aydın, SHP'Iİ yöneticiler ve SHP'li seçmenin bir bölümü saglamıştır "Eğer bunlar olmasaydı, siyasal yasaklar büyük halk çoğunluğunun oylanyla düpedüz sürüp gidecekti" diyoı Sayın Soysai. Açık konuşalım, bu oörüş bizim mantığımızı zorluyor. unce Sayın Soysal'ın reierandumun sonucunu etkilediğini belirttiği yazar çizer takımı, SHP'li yöneticiler ve SHP'li seçmenin bir bolümü halk değil midir? Halka dahil değil midir? Bunlar Tanrı tarafından halka doğru yolu göstermek için gönderilmiş, ellerinde ilahi adaletin meşalesinı tutan seçkin bir grup mudur? Bakmışlar ki halk yanlış yola gidiyor, hemen müdahale edip, kıı payı da otsa durumu kurtarmışlar... Bir toplumda ilericisi de vardır gericisi de,aydını da cahili de demokratı da otoriter rejim yanlısı da. Halk, bunların tümünden oluşur. Gericisi, art niyetlisi, otoriter rejim yanlısı, halkı kendi çıkarları doğrultusunda geriye götürmek isterken, demokratı, aydını ileriyi gösterir. Ama seçim sandığının başında, son söz, artık oyunu kullanan vatandaştadır. O vatandaş oyunu ya olumlu telkinler yönünde ya da olumsuz ve antidemokrat eğilimlerin yanında kullanır. işte vatandaşm sağduyusu bu nok.ada ortaya çıkar. Sayın Soysai diyor ki "Bir avuç aydtnın ve marjinaHerin yığitçe mücadetesı olmasaydı, 'hayır' oyları çoğunlukta olacaktı" Buna karşılık, şu görüş ileri sürülebilir: ANAP iktidarının, devletin tüm olanaklannı seferber ederek referanduma dayanan haftalarda yürüttüğü yoğun beyin yıkama kampanyası olmasaydı, doğal olarak "avet" oylarının sayısı daha yüksek olacaktı. Şimdi düşünelim: Bir yanda, devletin sınırsız mali olanakları ve televizyon, öte yanda "bir avuç aydın, yazar çizbr". Ve halk, koca devletin o muazzam olanaklannı seferber ederek kabul ettirmeye çalıştığı görüşe, itibar etmeyip, bir avuç cydının savunduğu görüşü sandıktan çıkartıyor. Bu olguda halkın sağduyusunun ro'ü yok mu? Yok derseniz, popülizmden kaçmaya çalışırken, en az onun kadar, hatta daha da tehlikeli bir eğilim olan "elitizme" saplanabilirsiniz. Referandumun sonucunu, bir avuç aydınm belirlediğini öne sürmek, dupedüz yanlıştır. Çünku o bir avuç aydının yoğun çabalanna karşılık, devletin tüm olanaklarmı elinde tutan ANAP'ın, çok daha yoğun (elindeki olanaklar nedeni ile) birboyin yıkıma kampanyası vardı. Halka iki yönden de telkin getrniş, ANAP yönunden gelen telkin ya da baskı, çok daha yoğun ve yaygın olduğu halde, seçmen, oyunu, sesini daha az duyurabilen, eşitsiz koşullarda mücadele eden tarafın lehinde kullanmıştır. Bunu nasıl yapmıştır? Sağduyusu ile Ama kıl payı farkla sonuçlanmıştır referandum. Yani demokrasi kıl payı farkla kurtulmuştur. Kendimizi aldatmayalım. Temelden sakat olan bu referandum, amacından saptırılmış ve demokrasi için yapılan bir referandum olmaktan çı^mıstı. "Hayır", özal'ın zaferi, yani Özal'ın başbakanlığının onaylanması; "evef" ise, Demirel'in zateri, yani Demirel'in tekrar başbakanlığa gelmesinin onaylanması anlamını kazanmıştı. Referandum, bu noktaya gelmiş, dayanmıştı. Olay boylesine yozlastığı, insanların temel hakları için referanduma gidilr.iesi gibi garip bir uygulamaya basvurulduğu için de, birçok iıerici aydın, protesto olarak referandumu ya boykot ettiler ya da geçersiz oy kullandılar. Boylesine yozlaşmış, yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal ömeğine dönüşmuş, aydınlar arasında bile derin görü^ eyrılığına ve kararsızlığa yol açmış bir referandumda, kıtlelrrc'e.i ou denli ince ve idealist djmokrasi hesapları beklemek ve "gveHe "hayır" oyları arasındaki fark, az çıktı diye, küçümser bir tavır takınmak haksızlık olmaz mı? "Halk yamlmaz" diye bir görüşü savunmak kuşkusuz yanlıştır. Bireyler yanılabildiği gibi, bireylerden oluşan halk da yanıiabilir. Şili olayı, halkın da yanıkjığının en somut örneklerinden birıdir. Şili halkı, hâlâ Salvador Aliende'ye karşı düzenlediği gösteriler ve grevlerle iktidara gelmesine büyük katkıda bulunduğu Pinochet'den kurtulmaya çalışmaktadır. Hitler de, halkın oyları ile iktidara gelmisti. Ancak sorun bu değildir ki. Sorun, son referandumda, Türk seçmeninin sağduyulu davranıp davranmadığıdır. Bize göre davranmıştır. Referandumda 'tever ve"hayır" oyları arasında kıl payı fark olması, seçmenin demokrasi bilincinin eksikliğinin simgesi değil, Demırel'e yapılan uyarının ağırlığmın göstergesidir. Tabii, ANAP da bu korkuyu alabildiğine istismar etmiştir. Ama seçmen, her şeye rağmen, referandum adlı, bu kakafoniden kazasız belasız biçimde çıkmayı başarmıştır. Bu gerçeği yadsımak, kişiyi pc pülizmden kacayım derken, eütizme götürebilir ki, elitizmin s .^Jc ki sonuçlarının örneği tarıhıo . ıdur. Soldaki sonuçlarını ise. K^'.a Gorbaçov Sovyetler Biriifji r ^ . mizlemeye çabalamaktâdı. BAYANLAR çocuk bakat.,k Ingilizce öğrenmeyi ancu . AuPairlik yaparak gerçfkkş tirebilirsiniz. 158 53 42 Reuter'in yorumu İngiliz Reuter ajansı, Türkiye1 nin Iran ve Irak'la iyi ilişkiler içinde olduğuna işaret ederek, Türk yetkililerin de, bu dostane ilişkiler sayesinde savaşı sona erdirmekte etkili olabilecekleri görüşünü taşıdıklannı kaydetti. Ajans, Ankara mahreçli habe rinde, Batı ve İslam dünyası ile yakın ilişkilerinin, barış girişimlerinde Türkiye'ye "eşsiz bir avantaj" sağladığını vurguladı. Reuter, Ankara'daki Batılı diplomatların da bu görüşü paylaşüklarını kaydetti. Türkiye'nin, daha önce de taraflar arasında diya'.og başlatmak için girişimlerde bulunduğunu belirten Reuter, savaşın başlamasından bu yana tarafsızhk politikası izleyen Türkiye'nin, laik bir devlet olduğu halde tran'la dostluk ilişkisini yürütebilmesini, bu politikanın etkili olması şeklinde yorumladı. BM Genel Sekreter Perez de Cuellar'ın Tahran'daki temaslarında ise ilerleme kaydedemediği bildiriliyor, Iran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti, önceki günkü görüşmelerinde de Cuellar'a lrak saldırgan ilan edilmediği sürece, BM'nin ateşkes kararını kabul etmeyeceklerini soyledi. BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın, Iran'a yaptığı iki günlük ziyaretten sonra barış gezisinin ikinci ayağı olan Bağdat'a dün gece geldiği bildiriliyor. Cuellar'ın Irak'ı ziyareti sırasında ise Devlet Başkanı Saddam Hüseyin ve Dışişleri Bakanı Tarık Aziz'le görüşmesinin beklendiği, Bağdat'tan, çarşamba günü Paris'e gitmek üzere ayrılacağı sanılıyor. Popülizm, Elitizm ' Todor Jivkov banun, Sofya'nın şimdiye değin bu konuda izlediği politikada ilginç bir değişiklik anlamına geleceğine işaret ediyorlar. Yugoslavya'daki mali skandal büyüyor BELGRAD ( Ajanslar ) Yugoslavya'da II. Dünya Savaşı'nın sona erişinden bu yana paılak veren en büyük mali skandal Devlet Başkanı Yardımcısı Hamdiji Pozderac'ı koltuğundan etti. Normal olarak gelecek ilkbaharda devlet başkantığına gelmesi beklenilen Pozderac, skandala adının karışması üzerine, Yugoslav basınının istifa etmesi için açtığı yoğun kampanyaya dayanamayarak görevinden ayrıldı. 64 yaşındaki Pozderac, piyasaya yaklaşık 860 milyon dolar tutannda karşılıksız bono süren Agrokomerc adındakı tirmayla yakın ilişki içinde bulunmakla suçlanıyordu. On gün kadar önce Yugoslavya piyasasında büyük bir kargaşaya yol açan skandal, Agrokomerc adlı firmanın karşılıksız bono çıkarttığmın saptanmasıyla patlak vermişti. Firmanın başicanı Fikret Abdic, başlatılan soruşturma sırasında verdiği ilk ifadesinde olaydan Pozderac ve kardeşinin de haberdar olduklarını söylemiş, ama daha sonraki ifadelerinde bu iddiasından vazgeçmişti. Yugoslav basını, skanda Yeni Kaledonya Başkan yardımcısı istifa etti lın patlak vermesinden sonra Abdiç'in Pozderac'ı da sorumlu gösteren ilk ifadesi üzerinde ısrarla durmuş ve başkan yardımcısının istifasım istemişti. Pozderac bir süre kendisinin Agrokomerc firmasıyla bir ilişkisi olmadığını ileri sürmüştü. AP'nin, Yugoslav Tanjug Ajansı'na dayanarak verdiği haberde, Hamdiji Pozderac'ın "skandaîın yol açtıgı dunım" nedeniyle önceki gece istifasım Yugoslav Komünistler Ligi'nin Bosna örgütüne sunduğu ve istifanın kabul edildiği bildirildi. BağııiLsızlık yanldarının agır yenilgisi NOUMEA (AA) Fransanın Pasifik Okyanusu'ndaki deniz aşın toprağı Yeni Kaledonya, dün yapılan halkoylaması ile Fransa'nın toprağı olarak kalmayı seçti. Seçime katılanların yüzde 98.30'unun Fransız toprağı olarak kalma yolunda, yüzde 1.7'sinin ise bağımsızlık isteme yönünde oy kullandıklan bildirildi. Bir yıl vadeli mevduat faizi î!:"!:*:*:*;*' T.C Ziraat Bankası 14 Eylül 1987 tarihinden itibaren "bir yıl vadeli,, mevduat hesaplarına verilen faiz oranını %52 ye yükseltti. T C ZİRAAT BANKASI "Gücüne erişilmez,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle