24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUNHURİYET/10 HABERLER 30 AĞUSTOS 1987 'Kcpalı kutu' Diyarbakır Askeri Cezaevi'nden insan manzaralan Once duvarlar konuşuyor Cezaıvinin tüm duvarlan tavanlar dahil Türk bayrıklan Atatürk ve Evren resimleri ve Türkükle ilgili çeşitli slogan ve deyişlerle silme olarac döşenmiş. Çoğunlukla PKK militam olan tutuldular bu yazı ve resimlerin geçmişte kendierine zorla yaptırıldığını savundular. smda şu tür söz ve sloganlar yer alıyordu: "Sizler bnradan Türk ulusuna DtYvRBAKIR Geçmiş dönemlede 4 kişinin kendini yaka yarrrb birer eviat olarak çıkacaksınız." rak ölcürdüğü, işkence ve ölüm "Türkçe konuş, çok konuş" oruçlaı sonucu pekçok ölüm "Her Türk asker dogar." olayınu gerçekleştiği Diyarbakır "Atatürkçü huzur koguşuna Askeri Cczaevi'nde ilk göze çarpan olıy cezaevinin geçmiş yö, hoş geldiniz." "Her şey Türkiye için" timi ib tutukluları arasındaki "Biz Türk oglu Türküz" "TürkMk Kürtlük çekişmesi" "Vatan, sana canım feda" idi. Ce^evi yönetimi bütün ko"Biz Türkler bütün Urih boridorla'i, koğuşlan, hücre kapılanru, toğuş kapaklannı, merdi yunea hürriyet ve istiklaJ timsali ven alüannı, merdiven boşlukla olmuş bir müietiz" "Bnyük şeyleri yalnız büyük nnı ve tüm duvarlan kocaman renkli Atatürk, Evren, Gazi Os milletler yapar" Kadınlar koğuşunda kalmakman Pışa resimleri ve Türklükle ilgili akla gelebilecek tüm söz ta olan 4 kadın tutukludan Caler ve sloganlarla sıvama boya hide Senem ve Sakine Polat, duvarlardaki bu boyaların parasınuştı. Cezaevinde kalan ve bünın kendilerine gelen paralara el yük ço$unluğu PKK örgütünden veya PKK militam olan tutuklu konulmak suretiyle zorla tutuklar ise kendilerinin Kürt olduk lulardan tahsil edildiğini, bu boyamalar için 56 milyon liralık lannı, Apo'ya bağlı olduklannı, harcama yapüdığını iddia ettiler. Diyarbakır'ın "Kiirdistan snuriatki ayn kadınlar koğuşunda kan içİDde" olduğunu, PKK'mn eylemlerini savunduklarını ve des lan dört kadın tutukludan Cahiteklediklerini söylüyorlardı. Ga de Seoem 24 yıl, Sakine Poiat 29 zetecilerin PKK'nın son katliam yıl Emine Turgut 24 yıl ceza almıştı. Bu cezalan henüz kesinleşları ile ilgili sorulanna karşı da memişti. Mevlude Acar da 14 yıl "Katliamlar, çocuklann, kadın4 ay hapis cezası almıştı. Acar da lann oldürulmesi elbette tasvip diğerleri gibi PKK davasından edilecek bir şey değildi ama bu tutuklu olmasına karşın ayn kobir savaştır daha da öldürüleğuşta tutuluyordu. Emine Turgut cektir" gibi yanıtlar veriyorlardı. cezaevinde kaldığı süre içinde çoCezaevinin duvar ve tavanlacuğu olduğunu, çocuğunu 2.5 nnda kocaman Türk bayrakları, yaşına kadar bu koğuşta büyütAtatürk ve Evren portreleri ara MUST4FA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI Yurtdışından Sesler... FÜStN ÖZBİLGEN Ji m 1r sunda konuşuyorum. Bu cezaevinde PKK orgütünün önder kadroları bulundu. 1980lerden itibaren başlay.ın Kürdistan ulusal kurtuluş hareketini yok etmek için Kürdistan halkı uzerinde vahşet estirildi. Diyarbakır, Kürdistan bölgesi içinde önemli bir merkez dunımunda olduğu için pilot bölge seçildi ve vahşet uygulaması yapıldı" biçiminde konuştu. Tannkulu, cezaevinde 1984 nisanına kadar 40'a yakın aı kadaşlannın katledildiğini savundu. PKK katliamları ile ilgili bir soru üzerine de Tannkulu, "PKK'nın eylemleri kadın ve çocuklan yok etmeye yönetik degildir. Ama maalesef kadın ve çocuk öiümleri de olmuştur. Üzgün olarak öyle olaylann vuku bulduğunu ve daha da bulacagını beyan etmek istiyoruz" dedi. Tannkulu, Kürtçe olarak hücrede türkü söyledi diye Orhan Aydın adlı bir arkadaşlannm 8 yıl hapis cezası aldığını, mahkemelerde örgüt suçundan ceza aldıktan başka, görüşlerini savundukları için ayrıca ağır cezalara çarptınldıklannı söyledi ve "tşte Türk adaleti" biçiminde konuştu. D18 koğuşunda kalan Konya ve Kayseri ÜGD davasında yargılanan ülkücüler ise 5 aydır bu cezaevinde olduklannı, Elazığdan getirildiklerini ve burada işkence, dayak olaylan ile karşılaşmadıklarını söylediler. 26 kişilik koğuşlaraıda 2 bin kadar dini yayın bulunan ülkücü gençler, yine de bazı son çıkan kitapların gelmemesinden yakındılar. C35 ve 36 koğuşlarında ise dört kat uzerinde 10'ar odadan toplam 40 odada kalan ve aynı salona açılan kapılannın son bir yıl içinde açıldığını belirten PKK militanları, bu cezaevinde geçmişte 3 yıl büyük baskı ve işkenceler altına yaşadıklarını anlattılar. Babalar koğuşu olarak adlandırılan koğuşta kalan ve 1.5 ay önce Mamak'tan geürilmiş olan Behçet Cantürk, Dündar Kılıç ve arkadaşlan ise bu cezaevinin Mamak'tan çok daha insanca olduğunu belirttiler. Cantürk, voleybol takımı kurduklannı ve diğer kaçakçılar koğuşunda bulunanlarla spor salonunda karşılaşmalar yaptıklannı anlattı. Kendisi ile sadece soyadı aynı olduğu için tutuklanan kardeşlerinin suçsuzluğunu dile getirerek adaletten yakındı. Dündar Kılıç ise kendisini yakalatan polis şefi Atila Aytek'in ve çetesinin hazinelere kavuştuğunu söyledi ve Özal'a çatarak "Özal ve çetesi ülkeyi sattdar. Marcos gibi kaçsın. Biz bu kahpe düzenin kurbanıyız" dedi. Itirafçılar koğuşundaki itirafçı PKK'cılar ise, "Biz basit muhbir değiliz, kendimizi vatanımıza kazandırma uğraşı içindeyiz. Burada açlık grevleri >apan PKK militanlanna emir dışardan geliyor, bazı avukaüar yurtdışından gelen haberler için baberleşmc saglıyor, isimlerini verdik" diye konuştular. ÖZDEYİŞLER, ÖZDEYÎŞLER Diyarbakv Askeri CezaevVnin hemen giriş kapısında baflayan 'Türklük'U ügüi özdtyişter, koridorlann, koğufktrm tüm duvarlarm suslüyor. (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ) tüğünü, daha sonra dışarı gönderdiğini, kendisine geçmiş dönernlerde çocuğunun önünde baskı ve dayak uygulandığını anlattı. Kadın tutuklular cezaevinde kaldıkları süre içinde pek çok arkadaşlannm baskı ve işkenceleri protesto için kendilerini öldürdüklerini, bazılannın da bizzat işkence ve baskılar sonucu öldüğünü söylediler. Emine Turgut, annesinin Türkçe bilnıediğini, bu yüzden görüş kabininde baskı gördüklerini, Türkçe görüşmeye zorlandıklannı ve Türkçe konuşmadıkları için cezalandırıldığını söyledi.Şu anda 3 kişi kaldıkları koğuşta geçmiş yıllarda 70 kişi birarada kaldıklarıru, yerlerde, masaların üstünde yattıklarını, zaman zaman hücrelere alındıklarım, dövüldüklerini, ancak son zamanlarda dövme ve fiziki işkence yapılmadığını söylediler. ru uzerinde: "PKK'nın ulusal kurtuluş hareketini destekliyonım. Katliamlardan yana degiliz, yanlış şeyler her verde olur. Kadın ve çocukları yanlışlıkla öldürüyorİar" şeklinde konuştu. Zana, Diyarbakır askeri cezaevinde şimdiye dek çeşitli işkence olaylarından ölenlerin hepsinin sayısmı bilmeye imkân bulunmadığını, ancak kendisinin bilebildiği 34 kişi bulunduğunu söyledi. Aynı koğuşta bulunan tutuklular adına konuşan, Mahmut Tannkulu ise hazırladığı bir bildiriyi gazetecilere okudu. Tannkulu, "PKK örgütündenim ve örgütümün görüşleri doğnıltu Mehdi Zana Diyarbakır'ın eski Belediye Başkanı Mehdi Zana da PKK militanları ile birlikte kalmakta olduğu koğuşta gazetecilerle görüştü. Zana, kendisinin bireysel olarak yargılandığmı ve örgüt olarak "Özgürlük Yolu" diye bir örgütten cezalandınldığım söyledi. PKK eylemleri ile ilgili bir so Süper valinin 40 günti DtYARBAKIR (AA) Olağanüstü Hal Bölge Valisi Hayri Kozakçıoğlu bölücü eşkıyaya karşı mücadele veren güvenlik kuvvetlerinin görev yapma sisteminin değiştirildiğini bildirerek. "Bölgenin güvenliği konusunda önümüzdeki bir >ü içinde çok önemfi mesafe alacagız" dedi, OlağanüstU Hal Bölge Valiliği Teşkilatı'mn kurulmaya çahşıldığıru kaydeden Kozakçıoğlu, kendisi tarafından belirlenen "Olağanüstü Hal Bölge Valiliği Emniyet Müdürü"nün eylul ayında görevine başlayacağını söyledi, ancak isim açıklamadı: oranda gece araziye çıkmalarını sagladık. Şimdi de timlerin gece sabit bir yerde kalmaları yerine, değişik yerlerde gorev yapmalannı sağlamaya, ayrıca harekâtı çabuklaştıracak araçlan temine çalışıyoruz." Kozakçıoğlu olağanüstü hal uygulamalannı değerlendirdi Vurkaç sistemi Eşkıyanın vurkaç sistemini uyguladığını, 5 bin köy ve 7 bin mezranın bulunduğu bölgenin çıkanlan timlerle tamamen kapatılmasının ise mümkün olmadıgını kaydeden Olağanüstü Hal Bölge Valisi, eşkıyanın eylemden sonra nasıl kaybolduğu yolundaki bir soru üzerine şöyle konuştu: "Arazi çok taşlık ve kayalık, kaçmaya, saklanmaya müsait. Güvenlik kuvvetleri geliş gidiş yollan ile bazı güzergâblan tutuyor, fakat eşki)a bu kez başka noktadan kaçıyor. Sığınaklarda, mağaralarda ve boş binalarda saklanıyor. Kö>lülerin ise eşkıyaya yardım ve destegi yoklur. 01sa zaten köylüyü öldürmezler." Olağanüstü Hal Bölge Valisi Hayri Kozakçıoğlu, güvenlik güçlerinin bölgede görev yapma sistemini değiştirdiklerini, dar bölgelerde çalışma yürüten 20'şer kişilik timler olusturduklarını söyledi. Kozakçıoğlu 'önümüzdeki bir yıl içinde çok önemli mesafe alacağız' dedi. "Bütün örgütlerdereklam,yani varlığını dün^ya duyurma safhası vardır. Bu tür örgütler, değişik yöntemler seçiyor. Filistin Kurtuluş Örgütü, nasıl uçak kaçınyor ve kendisini dünjaya duyuruyorsa, bunlar da köye geliyor, kim varsa öldürüyor ve kaçıyor. tki aylık çocuğu öldürmemiş olsavdı. basın için ve TRT için belki haber olmazdı. Haber olmayınca da kendini duyuramazdı. Örgütün bütün amacı. haber niteliginde olaylar yaratarak kendi reklamını yapmaktır. Normal sa>aş yöntemiyle savaşsa zaten o an biter." çok önemli mesafe alınacağını söyleyen Kozakçıoğlu, eşkıyanın uzun zamandan beri bölgede yuvalandığını, yiyecek ve cephane stokladığını kaydetti. Kozakçıoğlu, güvenlik kuvvetlerinin yavaş yavaş ideal tertibe doğru yaklaştığını ifade ederek, "Önemli olan, olayı yaratanı yakalamak meselesidir. Geçen 40 günde, güvenlik güçleri reaksiyonu vardır. Biz de pusu kurmuşuzdur. Onlan yakalamaya calışmış ve yakalamışızdır. İyiye gitmedeki kıstas da budur" dedi. Son Milan mezrası katliamında bazı köy korucularmm eşk1.ya yanında yer aldığı yolunda haberler çıktığının hatırlatılması üzerine Kozakçıoğlu, konuyla ilgili soruşturmanın henüz ta mamlanmadığını, bu nedenle birşey sOyleyemeyeceğini bildirdi. Her yerde olduğu gibi bölgede de sorgulama ve ifade alımlarında yalan makinesi kullanıldığını doğrulayan bölge valisi, Diyarbakır'a yeni vali atanması konusunda da, "Bölge valiliği teşkilatı tam olarak kuruluncaya kadar her iki görevi birlikte götüreceğim. Ancak Diyarbakır'a ayn vali atanması konusu yine de hükümetin bilecegi iştir" şeklinde konuştu. Mezralann birleştirilmesi Olağanüstü Hal Böigesi'nde bulunan bölücü terörist sayısı, güvenlik kuvveti sayısı ve karakol sayısı konularında rakam vermekten kaçman Kozakçıoğlu, "Köy ve mezralann birleştirilmesi yetkinizi kullanmayı düşünüyor musunıu?" sorusuna şu karşılığı verdi: "Şu anda öyle bir şe>' uygulamayı düşunmü>orum. Bu konuda ilk prensibim vatandaşın rızası olmadan başka bir yere naklini düşünmememdir. Çünkü sadece ev vermekle bitmez. Arazi vermek, iş bulmak gerekir. Kolay bir konu değildir." Yurtdışında çoğu sürgün yaşamı sürdüren 104 sanatçı, yazar, oğretim üyesi, sendikacı, yurtdışından Türk kamuoyuna bir çağrı yaparak, 6 Eyül'de "evef" oyu verilmesini istediler. Çağrıda şöyle dediler: "Aşağıda adları yazılı bizler, 6 Eylül 1987 günü yapılacak referandumda oy kulanamıyoruz. Kimimiz yurtdışında çalıştığımız için, kimimiz 12 Eylül'den sonra yurtdışına çıkmak zorunda kaldığımız için; kimimiz yurttaşlıktan atılmışız, kimimizin pasaportuna el konulmuş. Gene de referandum hakkındaki görüşlerimizi açıklayacağız. Bunu 'yurttaşlık görevi' sayıyoruz. Oy verme hakkımıza engel olabilirler, ama görüşlerimizi açıklama hakkımızı kimse elimizden alamaz. Ülkenin yönetimine katHmak, seçmek ve seçilmek her insanın en temel haklanndan biridir. Bu haktan vazgeçilemez, bu hak başkasına devredilemez. ' İşte Türkiye'nin de imza attığı uluslararası sözleşmeler ve bildiriler, 'siyasi hakları' böyle anlatıyor. Bu sözleşmelere imza atmışız. )/ani dünya önünde söz vermişiz: 'Biz de ülkemizde bütün bu insan haklarına saygılıyız' diye. Bu sözleşmeler yasalann, anayasalann da üstünde, 'Insanlık yasaları'cta Uluslararası yasaların tanıdığı bir hakkı biz nasıl olur da 'filancaya verelim mi vermeyelim mi?' diye sandık kurup oylatırız? Bu, Türkiye için büyük bir ayıptır, yüz karasıdır. Türkiye'de yıllardır 'demokrasi' adı altında oynanan oyunlardan bir yenisidir. Ama demokrasiye gerçekten inanıyor ve istiyorsak, 6 EylüPde gene de sandık başına gitmeliyiz. 'EVET' oyu vererek bu oyunu bozmalıyız. Ve unutmamalıyız ki, Türkiye'deki siyasi yasaklann hepsi bundan ibaret değil. Düşünmeyi, konuşmayı, yazmayı, bir araya gelmeyı engelieyen bir sürü yasakla çevrilmişiz. Demokrasi mücadelesi, 'bütün yasaklann' kaldırıldığı bir Türkiye'ye ulaşıncaya kadar sürecektir." Kadriye Ezel Ağaoğlu (Seramik Sanatçısı), Tektaş Ağaoğlu (Yazar), Dursun Akçam (Yazar), İlhan Akel (Gazeteci), Nazım Alfatlı (TVRadyo), Dr. İsmail Apul (Tıp Doktoru), Yaşar Arıkan (Sendikacı), Dr. Cihat Arın (Şehir Bilimci), Turgan Annır (Avukat), Nizamettin Ariç (Ses Sanatçısı), Ömer Arslan (Sendikacı), TurhanAta (Sendikacı), ZekiAtsız (Sendikacı), Ekrem Aydın (Sendikacı), Garip Aydındağ (Sendikacı), YusufZiya Bahadınlı (Yazar), Aşkın Baran (Gazeteci), Ümran Baran (Gazeteci), Dr. Mustafa Banş (Pedagog), Özdemir Başargan (Yazar), Oya Baydar (Yazar), Fakir Baykurt (Yazar), Cahit Baylav (Sendikacı), Melih Bekler (Sendikacı), Nafiz Bostancı (Sendikacı), Fuat Bultan (Danışman), Erdem Buri (Besteci), Enis Coşkun (Avukat), Dr. Arif Çağlar (Fizikçi), Sümeyra Çakır (Ses Sanatçısı), Şafter Çınar (Sendikacı), Yavuz Çizmeci (Elektrik Mühendisi), ismail Çoban (Ressam), Yücel Çubukçu (Sendikacı), Kemal Daysal (Sendikacı), Melike Demirağ (Film ve Ses Sanatçısı), Yıldırım Denizli (Heykeltıraş), Metin Denizmen (Sendikacı), Yakup Drvrak (Oğretim Üyesi), Nihal Doğan (TV. Programcısı), M ESş (Gazeteci), Aydın Engin (Gazeteci), Emine Erdem (Yazar), Halit Erdem (Sendikacı), Hüseyin Erdem (Yazar), Bahtryar Erkul (Sendikacı), Ahrmt Erol (iş Müfettisi), Serpü EryOmaz (Gazeteci), Ayşe ErzanSilter (Fizikçi), Yücel Feyzfoğ/u (Yazar), Gültekin Gazioglu (ögretmen), İlhan Geçit (Sendikacı), Tülay German (Ses Sanatçısı), Dr. Yusuf Gökelma (Psikiyatrist), Gündoğan Görsev (ÇevirmenYayıncı), Naci Göleşir (Sendikacı), Necatl Görbaca (Sendikacı), Ulkü GürkanŞchneider (Sendikacı), Ender Hepsöyler (Öğretim Görevlisi), İsmail Kahraman (Sendikacı), Mehmet Karaca (Sendikacı), Aydın Karahasan (Ressam), Yılmaz Karahasan (Sendikacı), Ahmet Kardam (Gazeteci), Filiz Kardam (Gazeteci), Zülâl Kılıç (Psikolog), Mazlum Kiper (Tiyatrocu), Sait Kozacıoğlu (Mimar), Ayhan Kutlay (Sendikacı), Inanç Kutluer (İktisatçı), Eşref Okumuş (Sendikacı), Beria Onger (Avukat), ftecep Orduseven (Sendikacı), Eıfıan Ozçelik (Gazeteci). Doğan özgüden (Gazeteci), özlem özgür (Gazeteci), Demir oziü (Yazar), Ömer Polat (Yazar), Akat Sağıner (Sendikacı), Fuat Saka (Ses Sanatçısı), Fethi Sevaşçı (Yazar), Yüksel Sefek (ögretmen), Salih Taner Serin (Sendikacı), Orhan Silier (İktisatçı), Ahmet Muhtar Sökücü (Yer Bilimci), Ali Söylemezoğlu (Gazeteci), Necati Şahin (ögretmen), Dr Sargut Şölçün (Alman filol.), Şeyda Talu(Siyasal Bılim.), Prof. Server Tanilli(AnayasaHukuk), Murat Tokmak (Sendikacı), İnci Tuğsavul (Gazeteci), Dr. Enis User (İktisatçı), Benin Uyar (Gazeteci), Selahattin Uyar (Sendikacı), Kemal Uzun (Sendikacı), Süleyman Üstün (Sendikacı), Tekin Ûstün (Sendikacı), Özden YalımKutluer (Sosyolog), Dilriıba YBnen (Avukat), Aydın Yeşilyurt (Sendikacı), Hanefi Yeter (Ressam), Mehmet Yıldırım (Sendikacı), Şanar Yurdatapan (Besteci). Sayılan elbette buncağız değil. Belki zaman darlığmdan sınırlı imzada kalmışlar. Bu imzalar. yurtdışında Almanya, Hollanda, İsveç'te yaşayan, orada çalışan ya da oralarda yaşama zorunda olan Türklerden bir bölümü. Bu imzaların sayısı binleri, on binleri bulabilirdi gibime geliyor... Turgut Bey konuşmasında "Hayır, Demirel'ibitirir" demiş. Yanılıyor, oysa, "hayır" çıkarsa, yasaklılar daha bir kahraman olurlar! Bunu kaç kez yazdım. Yurtdışında bulunan yasaklılar da, yasaklılıklan sürdüğü sürece, onları yasaklayanların tepesinde dururlar. İnmezler. Türk kamuoyu, haksızlıklara sürgit gözyummaz da ondan. Günü gelir. o yasakları da kaldırır. Yurttaki sesler gibi, yurtdışından gelen seslere de kulak vermeli! Dar bölgeler 19 Temmuz 1987 tarihinde sıkıyönetimden sonra başlayan olağanüstü hal uygulamasının 40. gününde AA muhabirinin sorulannı cevaplandıran Hayri Kozakçıoğlu, geride kalan 40 gunü şöyle değerlendirdi: "Bu donemde öncelikle. mevcut durumu gözden gecirdik. Buna göre de güvenlik güçlerinin göreve çıkma, araziye dağılma şeklini, zamamnı ve sistemini değiştirdik. Oluşturulan dar bölgelerde, görevlendirilen 20'şer kişilik timler vasıtasıyla güvenlik güçlerinin yüzde 80901ara varan Değişik yöntem Kozakçıoğlu, eşkiyanın giriştiği eylemler ile amacının tamamenreklamve propaganda olduğunu bildirerek, bu konuda şöyle dedi: Çok önemli mesafe Bölgede bölucü eşkıyayla mucadelede gelecek bir yıl içinde Amasya CezaevVne saldırı AMASYA (Cumhuriyet) Amasya Kapalı Cezaevi, silahlı kişilerce tarandı. Önceki gece saat 02.00 sıralarında cezaevi bahçesine giren ve sayılan beh'rlenemeyen kişiler nöbetçi jandarma erinin "dur" ihtarma uymadılar ve ellerindeki otomatik silahlarla ateş açtılar. Cezaevinin siyasi suçlulann bulunduğu 2. kısmına yapılan silahlı saldından sonra saldırganların karanlıktan yararlanarak kaçtığı bildirildi. Olayda ölen ya da yaralanan olmadı. Adalet Bakanı, cezaevinde inceleme yaptı. ÇALISANLA1ÖN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL ÎZLENIMLER DiyarbakırBeyrut RAGIP DURAN DtYARBAKIR "Ashnda bizim bnrada işimiz yok. Biz böyle miüng bekçiligi yapmak için egitilmcdik. Yt şlmdi eşkıya, 3 adun ötedcki köyü basDağkapı'da Süleyman Denürel'in konuşmasını dinlerken, yanımızdaki "özel tim" komandosu böyle yakınıyordu: "Vali bcy Ankara'dan 60 milyar koparnuş, ama bizim maaşlara henüz zam yok. Araziye çıkryoruz, dürbün, telsiz yok ya da çok yetersiz." Adını, memleketini soruyoruz. Yanıt yok. Resmini çekmememizi rica ediyor. Türkçesi düzgUn, şivesi yerli olmadığıru ele veriyor. "Aramızda Kürtce, Zazaca, Kırmanço konuşan arkadaslar var. Köylü de ashnda Türkçeyi bal gibi bilir, ama şu ünifonnayı gördii mü, inadı tutar konnşmaz." Komando muhatabımızın anlattıkları, asbnda oldukça ilginç. Üstelik derin tahliller de yapıyor: "Neymiş, açbeş capulcu, Türkiye topraklan uzerinde Kürt devkti knracakmıs. Oimaz abi, olmaz. Bnnlar şimdiye kadar hiç devlet kuramamışlar ki, şimdi korsonlar. Baskınlara gittigünizde görüyonız, hep Rns, Çin ve Dogu Alman yapısı silah kullanıyor eşkıya. Dışardan destek var yani. Dahası Türkiye'nln gelişmesim istemeyen NATO ülkeleri bile eşkıyayı destekliyor. Belçika malı dlah yakaladık geçende" Bir kulağunız Demirerde, ötekisi güvenlik görevlisinde. Kalabalık coşkunca "Başbakan Demirel" diye slogan atıyor: "Bak jimdi agabey, şu kalabalıktan seç al on kiji. Eğer beşi referandnmun ne oldngunu, evet/hayır*ın ne oldngunu bflirse, kulagımı keserim. CaMkHr haik abkigim. Ba cehaktttr işte, PKK'yı des«ekleyen. Akh başında adam olsalar, eşUya 2 günde çöker." Elindeki otomatik tüfeği usulca okşayıp, sağım solunu koUadı. Demirel'in sesi Zübeyde Hanım alanıru inletiyor şimdi: "Bakın, dze gelip 'sen cahilsin, anlamazsın' dediler. Sid şöyle kenara İttücr. Benim vaUndaşımı kenara tttOer mi iş kötüye gider. Onun için öne çık vaundaşun, öne çık!" Komandoya baktım. Demirel'e pek yüz vermiyordu. Diyarbakır'da Bölge Olağanüstü Hal Valiliği, diğer adıyla "Süper Valilik" var. Ancak örgütlenme henüz yeni. Askersivil kurumlar arasında iletişim hâlâ yok. Yöre halkı ise Süper Vali'den çok umutlu değil. Çünkü Kozakçıoglu'nun göreve başlamasmdan bu yana tayin edici nitel veya nicel bir değişiklik yok. PKK hâlâ vuruyor. Diyarbakır'da halen olağanüstü halsizlik görülüyor. Cnmhuriyet Adana Bürosu'ndan Mehmet YapKi, Hazro'daki baskm sonrasını anlatıyor: "Bu jandarmanın tutumu halâ degişmedi. tlçe basdmış, bir asker ölmüş, bir sürü resmi bina kurşnnlanmış, Hazrolnlar üzgün ve tedirgin. Cenazeye gelmişler. Oradaki işgüzar bir jandarma çavuşa, toplanan kalabalıga küfür ediyor, katiller defolun buradan' diyerek sıradan yurttaşı azarlıyordu." Diyarbakır temsilcimiz Ziya Aksoy ise olayın gecmişine parmak basıyor: "Bunca yıl buralara hiç hizmet getirflmemiş. Sanki cezaiandınlmış. Şimdi şakır şukur adam vunnaya başladıiar. Devlet de acfl çözam arayışmda, anuu." İzmirli bir memurun görüşleri ise şöyle: "tki yıldır buradayun. Hakkâri'ye kadar, yani şimdi olaylann meydana geldiği bölğeye kadar her yeri gezdfan. Vallahi oralarda sörekli yaşasam, ben de bir hafta içinde Apocu olabilirim." 1978,1983 ve nihayet 1987'de Diyarbakır hep değişik izlenimler verdi. Bu kez insanlan dinledikten sonra umudum biraz törpülenir gibi oldu. Terör olayları günlük yasamın nasırlaşmış bir parçası haline gelmeye yüz tutuyor. Baskınlarda ölü sayısı 5'i geçmedikçe önemli sayılmıyor. Son 5 yılını Diyarbakır Cezaevi'nde geçirrniş, şimdi ise ticaret hayatına atılmış "eski bir devrimd" ise şunları söyledi: "Bence acı olan, terörü önlemek için resmi makamlann doğru takiil yapamamalan. Bu yüzden de gerçekçi ve somut politikalar uygulanamıyor. Diyarbakır, sonu bayıriı olsun, sanki yavaş yavaş Beyrutlaşryor." Neyse ki benim bulunduğum son 48 saat içinde Diyarbakır'da bir tek ateş sesi bile duyulmadı. 9 korucu silalılannı PKK^ya teslîm etmiş CENGİZ MUMAY SİİRT"Teröristler, köyü basarak sUahlanmızı aldı" diyen Şırnak'ın Anılmış köyünün 9 korucusunun otomatik tüfeklerini kendi istekleriyle PKK militanlarına teslim ettikleri ortaya çıktı. Kimlikleri açıklanmayan 9 korucu, gözaltına alındı. Bir süre Once eski Gl silahları yenileri ile değiştirilen Anılmış köyü koruculannın geçen salı gunü güvenlik güçlerine yaptıkları "PKK'lı teröristler köyümüzü basarak silah ve mermilerimizi aldılar" biçünindeki ihbarı araşuran yetkililer, bölgede operasyon başlattılar. Ancak köyde soruşturma yapan "üst sorgulama ekibi" ifadeleri değerlendirerek köyün basılmadığım belirledi. Köylülerin de olayı doğrulaması üzerine, koruculann silahlarını kendi istekleri ile PKK'ya verdikleri anlaşıldı. Olay üzerine gözaltına alman Anılmışlı 9 köy korucusunun silahlarını \erdikleri 15 kişilik PKK grubunun hafta içinde Toptepe köyünde kaçınlan 4 genci beraberinde goturen grup olduğu da belirlendi. Öte vandan, söz konusu 15 kişilik PKK'lı terörist grubunun Şırnak ile Silopi ilçeleri arasındaki Cudi dağında gizlendikleri belirlendi. Son derece sarp ve mağaralarla dolu Cudi dağında teröristlerin yakalanması için surdürülen operasyonlara havadan destek veriliyor, vurucu tim ve komando birliklerinin katıldığı operasyonlan bölge asayiş komutanı Korgeneral Hulusi Saym ile 70. Piyade Tugayı Komutanı Tuğgeneral HUmi Özkök de izliyor. Silahlı soygun, kız kaçırma, adam öldurme suçlamalarından sonra, köy koruculannın adı "adam kaçırma" olaylanna da karıştı. Çarşamba gecesi Baykan'ın Yarımca (Arbo) köyünde kaçınlan Ramazan Korkmaz'ın kardeşi Celal Korkmaz, ağabeyini köy koruculannın kaçırdığını ileri sürdü. Korkmaz, olayı bildirmek için gittiği Baykan Jandarma Bölük Komutanlığı'nda 24 saat süreyle gözaltında tutulduğunu ve kendisine " Agabeyini teröristlerin kaçırdığını söyle" şeklinde baskı yapüdığını öne sürdü. Konuyla ilgili olarak Cumhuriyet'e bir açıklama yapan ve ağabeyinin hâlâ kayıp olduğunu bildiren Celal Korkmaz, olayı şöyle anlattı: "Çarşamba gecesi saat 22.00 sulannda silahlı bir grup ağabeyimin evini bastı. Biz once kendilerini jandarma ya da terörist sandık. Oğlum kaçarak bana haber verdi. Ağabeyim ve aflesi dövüluyordu. Ben dışarı çıktım ve agabejimin süruklenerek 12 silahlı adamın zorujla goturüldüğünu gördüm. Bu arada itiraz edince silahlı adamlar tarafından dipçiklendim. Ancak evime dogru gidip lambayı yaktığımda bu silahlı kişilerden birini tanıdım. Bu kişi Şirvan ilçesinin Boylu köyunde koruculuk yapan Hüseyin Uluç'tu. Ağabeyimi köyün dışına kadar götürüp orada bekleyen bir minibüsle kaçırdılar. Bir ayağı sakat olan ağabeyimîn yaşamından endişe duyuyoruz." "Vekâleten atandım" SORU: 1985 yılında sağlık ocağı tabibi olarak görev yaparken daha sonra sağlık ocağının, sağlık merkezine dönüşmesi sonucu valilikçe, baştabiplik görevine vekâleten atandım. Daha sonra vekâletim Sağlık Bakanlığı'nca 657 sayılı Devlet Memurları Yasası'nın 86. maddesine göre onaylandı. İl Sağlık Müdürlüğu bu onaya göre benim vekâlet ucreti alama>acagımı belirtmektedir. Oysa benim dunımumda olan birçok kişinin bu vekâlet ücretini aldığını bili>orum. Bu vekâlet ücretinin bana da ödenmesi gerekmez mi? YANIT: Sorunuzun yanıtını Damştay 5. Daire'nin 28.5.1979 tarih, 1978/2797 esas ve 1978/1546 kararı verccektir. "Vekâlet görev ve aylıgı verilmesinin koşullannı düzenleyen 657 sayılı Devlet Memurlan Kanunu'nun 1897 sayılı kanunla degişik 86'ncı maddesinde 'memurların kanuni izin, geçici görev, disiplin cezası uygulaması veya görevden ayTilmaları halinde yerlerine kurüm içinden ve diğer kurumlardan veya açıktan vekil atanabilir' denilmekte, maddenin 2'nci fıkrasında da 'bir görevin memurlar eliyle vekâleten yürütülmesi halinde aylıksız vekâlet asıldır' hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır. 86'ncı maddenin 3'üncü fıkrasında ise aynı kurumdan atanan vekil memurlara vekâlet görevinin 3 aydan fazla devam eden süresi için, kunım dışmdan veya açıktan atananlara ise göreve başladıkları tarihten itibaren vekâlet ayhğı ödeneceği belirlenmekte. ancak bu odemenin birinci fıkrada sayılan ayrılmalar dolayısıyla yapılacağı hıikrae bağlanılmış bulunmaktadır. Davacının vekâleten atandıgı... Ana Çocuk Sağhğı Başhekimliği ve Dispanseri Başhekimliği görevinin kadrosu geçici bir aynlma üzerine boşalmış olmayıp, adı geçenin esasen açık bulunan bir kadroya vekâleten atandıgı incelenen dosya münderecatından anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle 657 sayılı kanunun değişik 86'ncı maddesinin l'inci fıkrasında yazılı nedenlerle geçici bir aynlma üzerine boşalmış olmayan... Ana Çocuk Sağlığı Başhekimliği ve Dispanseri Başhekimliği görevine vekâleten atanan davacıya vekâlet aylıgı verilmeraesinde kanunsuzluk bulunmadığı hakkında." 2000'e Doğru dergisinin dağıtum durduruldu İstanbul Haber Servisi 2000'e Doğru dergisinin son sayısının dağıtımının durdurulduğu bildirildi. Durdurma kararının, derginin son sayısında yer alan "Atatürk'ün Kürtlere özerklik vermek istediği" yolundaki yazıdan dojayı alındığı dergi yetkililerince ifade edildi. 2000'e Doğru dergisinden yapılan açıklamada, 30 Ağustos5 Eylül 1987 tarihli 35. sayısının basımı sürerken, öğleden sonra matbaada müdahale edildiği, 8 nüshaya el konulduğu, bunun kanunsuz olduğu öne sürüldü ve bu uygulamanın önlenmesi için ilgili yerlere başvurulduğu belirtildi. Derginin Sorumlu Müdurü Fatma Yazıcı ise, DGM Başsavcısı ile görüştüğünü, gece de DGM Savcısı Cemalettin Çetin tarafından derginin dağıtımının durdurulması yönünde bir karar alındığını söyledi. DGM Savcılığı'nın acil durumlarda aldığı bu kararın, 24 saat içinde mahkeme kararı haline dönüştürülmesi gerektiği belirtildi. SATILIK Cihangir'de 2 yatak odalı, bahçeli bodrum dairesi, aracısız. Tel: 149 01 35 tngiltere'de tngilizceyi ucuz öğrenme imkânını şirketimiz sağlar. Derın Limited. 158 53 42 KAYIP Hüviyetimi kaybettim, httkürasUzdur. DtLEK DURUAY Denizli / Buldon Nüfus cüzdanımı kaybettim, hükümsüzdür. YUSUF GÜRLEVÜK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle