28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 AĞUSTOS 1987 44. ULUSLARARASI VENEDÎK FİLM ŞENLİĞİ KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR İSMAÎL GILGEÇ CUMHURİYET/5 Eric Rohmerle açılıyor, Stanley Kubıick'le kapanacak Festival bu akşam Lido Adası'ndaki Şenlik Sarayı'nda Eric Rohmer'in "Arkadaşımın Sevgilisi" adlı son fllmiyle açılıyor. ömer Kavur'un "Anayurt Oteli" adlı yapıtınm da yanşacağı festival, Stanley Kubrick'in "Full Metal Jacket" adlı fîlmiyle kapanacak. Alain Tanner, Louis Malle, Claude Goretta, Ermano Olmi gibi yönetmenler de Lido Adası'nm konuğu olacaklar. MEHMET BASUTÇU VENEDtK Eric Robmer KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK adını hiç duymamış genç bır sinema izleyicisi düşünelim. Sinemaya uzaktan yakından ilgi duyan bir gencin bu adı tanımıyor olması her ne kadar olanaksız gibi gözükse de, böyle bir kişiyi bulduğumuzu varsayalım ve onu alıp Rohmer ustanın bu akşam Lido Adası'ndaki Şenlik Sarayı'nda 44. "Mostra Internazionak d d Cinema"nın açıhşını yapacak olan on yedinci film "Arkadaşımın Sevgilisi"ni (L'ami de mon amie) izlemeye götureüm... Geçen yıl "Yeşil Işı«" (Le Rayon Vert) ile kazandığı Altın Aslan ödülünu almak için bile Venedik'e gelmeyen Fransız yönetmenin, bu yıl da salonda bulunması az bir olasılık taşıdığı için, bizim genç seyirci, sanatçının altnuş yedi yaşında "yaşlı" bir yaratıcı olduğunun bile İarkına varamayacaktır. "ARKADAŞIMIN SEVGlLtSt" Venedtk FOm Şenttği, bu akşam Fransız yönetmen Eric Rohmer'in ytnifilmi 'Arkadaşımın SevgWsi"yU açıhyor. Rohmer, geçen yıl VenedikHe "Yeşil Işrnla Altın Aslan ödülüne değer görübnüstü. başlı" gözuktü. Senaryoyu yazanla filmi yöneten, sakın iki değişık sanatçı olmasın? Biraz daha düşündükten sonra, aslında ilk saptamayı, o kadar kalın çizgilerle çizilemeyecek kadar karmaşık ve zengin bir yapıt üstüne yaptığının bilincine varacaktır. Evet, "Arkadaşımın SevgilisTnin yaşlarıyirmı ile otuz beş arasında değişen dört başkişisi, gerçekten, herhangi bir gelişmiş ulkenin genç insanlarının diliyle konuşmakta, cağdaş bir mimarinin ürünü büyük bir banliyöde yaşamakta, değişik sevgililer arasında bocalayıp durmakta, yaşam çizgikrine yeni bir yön getirecek insaru ya da insanlan aramaktalar. 1yi, güzel de biraz dikkatle bakıldığında, perdede izlediğimiz gönül ilişkilerinin sıradan görünümleri aJtında temel sorunlann uç verdiğini, belirli bir felsefi yaklaşımın günlük olaylara, daha yoğun anlamlar yukledi|ini, filmin kahramanlannın toplumsal çevreden soyutlanmadığmı, tersine, çağlanyla birlikte yaşadıklannı, insanlığın temel sorunlarına, kendilerine en uygun çözümü aradıklarını, yaşamlarını düzenlemeye ve kişiliklerini iyi/kötu yanlanyla denetim altına alarak hem kendi kendileriyle hem de çevrelerindeki insanlarla uyum içinde yaşamaya çahştıklanm gözlemliyoruz. Ote yandan, Eric Rohmer'in giderek tiyatrosal nitelikleri ağır basan dikkatli mizanseni, tüm klasik görünümü altında ince bulgularla bezenmiş, oyuncularla yaşadıklan mekân arasındaki dengeleri arayıp bulan doyurucu bir gelişme... Fransız "Ifeni Dalga" akımının esktmeyen adı Rohmer'in başansı işte burada. Hep aynı konuyu, genç kadınlarla erkekler arasındaki gönül oyunlannı ya da duygusal dalgalanmaları işlerken yeni kalabilmesi. Hep genç oyuncularla çektiği fılmlerinde diyalogların özenle yazılmış, anlatılan öykunün önceden uzun uzadıya düşunülmüş olmasına karşın, her şeyin o anda yaratılmışçasına doğal kalabilmesi, inandıncı olabilmesi. Özgün ve yalın sinema dilinin ana çizgisinden ayrılmadan kendini yenileyebilmesi... PÎKNtK PtYALEMADRA "Ahlaksal öyküler" Filmin ana kişisi, Paris'in neoklasik bir urbanizm anlayışıyla kurulmuş banliyölerinden CergyPontoise'a yerleşen Blanche'tır. Biraz içine dönük ve nazik bir yapısı olan bu genç kız, belediyenin kultür işleri servisinde çalışmaktadır. Yeni tanıştığı öğrenci Lea'nın çevresine girer. Yüzme havuzunda tanıdığı orta yaşlı bir mühendise tutulur. Ancak asıl sevgiyi, Lea'nın beraber yaşadığı Fabien'de bulacak ve sonunda yeni çiftler oluşacakttr... "Giildüriiler ve Özdeyişler" (Comedies et Proverbes) adını taşıyan yeni bir dizinin altıncısı olan "Arkadaşımın Sevgilisi". yıne düşundüren, güldüren, hüzunlendiren taptaze bir fılm olarak karşımızda. Böylece, 9 eylüle dek sürecek olan 44. "Mostra" başlamış olacak. Rohmer'in verdiği •*>aratıcı sineması" dersinden sonra, kapanış gecesi için başka bir maestro beklenmekte: "Fnll Melal Jacket" ile Stanley Kubrick... İkisi arasında, Fransızların "Cinema d'auteur" dedikleri, sanaı, deneme, yazar ya da yaratıcı sinemasının (aslında bu sözcüklerin ancak tümü "auteur" kavramımn karşıbğmı verebiliyor) belli başlı adlan Lido Adasfnın misarıri olacak! Alain Tanner,Louis Malle, Claude Goretta, Ermano Olmi, Jacques Doillon, diğerleri ve Ömer Kavur... Bu yıl daha derli toplu bir görunümu olan "Mostra"da (yan bolümlerle birlikte toplam yetmişseksen film) Altın Aslan peşinde koşacak. Filmler arasında, dar bir mekânda geçen, genellikle özel yaşam temasını işleyen, şaşırtıcı ve benzersiz öyküler anlatan filmlerin çoğunlukta olduğu dikkati çekiyor. "AnajTirt OteB" işte bu genel çerceve içinde yerini alacak. Gençlerin diliyle Ve filmin sonunda ne düşiındüğünü soralım kendisine. llk değerlendirmesi, kuşkusuz, ilginç bir "çelişki" yi saptamak olacaktır: Genç kuşağın gunluk yaşamına çok yakın, gerçekçi. Onlan iyi tanıyan genç bir yönetmenin rdmi olsa gerek ama akıa, ince ve ilginç anlatımı bana alabüdiğine akademık, "agır HIZLI GAZETECİ SECDET ŞEV BDlClİ VAR. • &OM0& Vit TuNÇ K ÇALâAU Bİ PBNIZ Ö A P A 0AWIN OSfÛ AÇii'R 7ATBN SİZ GEIMSPEN 5öz 0i NiNE 8V10UK' •• FAKAT Bi Ü MAPI Ç İ Z G Î L İ K K4MİL M.4S.4IL4CI kitabau müzik esUğinde okumak üzere kayıt stüdyosunagirdl Grass'ın Hindistan'da geçirdiği bir yılın öyküsünü anlattığı "Bir Zamanlar Bir Ülke Varmış" adlı kitabtn kaseti, sonbaharda, yazann altmısmcı doğum yıh kutlamalan sırasındapiyasaya çıkacak. Kasette, Günter Grass'a, muziğiyle Doğu Abnan perküsyoncu Günter Baby Sommer eşlik etti Günter Grass kayıt stüdyosunda %unJGzrz OLUMUNUN 5. YILEVDA ABDÜLBAKÎ GÖLPBNARU Gtintimüzde artık yetişmeyen biliııı adamlarından biri ATİLLA ÖZKIRIMLI Yıllar önce, Sahaflar'da eski kitaplan kanştınrken bulduğum bir kitabın Uk sayfalarını çevirdiğimde nasıl çarpıldığımı çok iyi ammsıyomm. "Divan Edebiyatını yeni bir görnşie inceleyen bu eser" nitelemesiyle sunulan kitabın uçuncu sayfasında şunları söylüyordu yazar: "Havat daintî bir oluştur ve yaşayan, her an kendi kendisini imal etmektedir. Kaya gibi yerinde duran, nabzı bile atmıyan, kaynayıp taşmıyan, köpiiriip coşmıyan, hayat ve hayatiyet eseri göstennryenİere şu kadarcık bir söztim var. Siz, durdugunozu sanıyorsunuz ama zaman akıyor ve siz de bu akışın içindesiniz." Ama doğrusu, bu sözler değildi beni şaşırtan. Sosyalizmin abecesini öğreten kitapların yeni yeni yayımlanmaya başladığı altmışlı yıllarda benzeri sözleri ezberlemiştik çoktan. Şaşırtıcı olan, bu sözlerin Abdülbaki Gölpınarlı'mn yazdığı "Divan Edebiyatı Beyanındadır" (1945) adlı bir kitapta yer almasıydı. Üstüne üstlük, beşinci sayfada Fuzulî'nin "Aşiyânı miirgi dil ziilfi pcrîşâmndadır/ Kande olsam ey perî gönlüm senin y&nındadır" beytiyle başlayan gazelini alıntılayan üstat, sayfa altına şu notu düşüyordu: "Belki güzel, fakat çevir bu yaprağı AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAH Abdülbaki Gölpınarlı, İslamTürk Tasavvuf Tarihi ve Edebiyatı alamnın aşılamamış tek adıydı. Hâlâ aşılamadı üstelik. Yalnız Gölpınarlı değil, Fuat Köprülü, Agâh Sırrı Levend, Mustafa Nihat özön ve daha kimler ölüp gittiler. artık!" Sonra sırasıyla Bâki, Nefi, NâUi, Seyh Galib de nasiplerini alıyorlardı bu gazel altı notlardan. Kuçümseyici, en önemlisi yoksayıcı bu notları okuyup da şaşırmamak elde değildi. Nitekim Abdülbaki Gölpınarlı'mn Divan Edebiyatı'na "reddive" sayabileceğimiz bu kitabı, her okuyanda değişik tepkilere yol açan, onun, hem en çok övülen, hem de en çok yerilen kitabı olmuştur. Ama şimdi, ölümünün beşinci yılında onu anarken, bu tepkileri değil de, 1945'ten sonra verdiği urünleri bu kitaba borçlu olup olmadığımızı duşünuyorum. Onu bu kitabı yazmaya yönelten düşunceleri yüzünden tutuklanıp yargılanmamış mıydı? On ay tutukluiuktan sonra aklanıp üniversitedeki görevine dönmesine karşın, gördüğu baskı üzerine emekliliğini istememiş miydi? 1949'da bu zorunlu emekliliği seçiş, bir boyun eğmeme, ödün vermeme anlamını taşıyordu aslında. Abdiilbaki Gölpınarlı "Divan Edebiyatı Beyanındadır" adlı kitabındaki tavrını sürdurmediyse, bu tavnnın yanlış olduğunu anladığı için sürdürmedi. Yoksa, yakın geçmişte birçok örneğini gördüğumuz gibi, önündeki olanaklan değerlendirip universitede yiıkselmesi işten bile değildi. Onun, emeklilik maaşıy la yetinerek kazandığı akademik unvanlan bile kullanmadan en iyi bildiği alanda çalışmayı seçmesi, dur durak bilmeden, bir kannca sabrıyla ve iğneyle kuyu kazarcasına çahşıp birbiri ardına iirün vermesi başka türlu açıklanamaz. Günümüzde artık benzeri yetişmeyen, yetiştirilemeyen bilim adamlanndandı Abdiilbaki Gölpınarlı. Düzenli bir öğrenim görmemiş, babasının ölümü üzerine Gelenbevi İdadisi'nden ayrılmak zorunda kalmış (1915), daha sonra bir yandan öğretmenlik, bir yandan öğrencilik yaparak Muallim Mektebi'ni, Darülfünun'un edebiyat bölümünü bitirmişti (1930). Daha ilk kitabı "Melâmilik ve Melâmiler"i yayımladığında(1931), "tdamTürk Tasavvuf Tarihi ve Edebiyatı" alanındaki uzmanlığını kanıtlamıştı. 1982 ağustosunun 25'inde ölduğünde elliye yakm kitabı, "İslam Ansiklopedisi"ne, "Türk Ansiklopedisi"ne yazdığı yüzlerce madde ve çeşitli dergilerde yayımlanan makaleleriyle aynı alanın aşılamamış tek adıydı. Hâlâ aşılamadı üstelik. TARİHTE BUGtnN MÜMTAZ ABIKAN 29 Ağustos BELGRAD'IN FETHİ.. 1521"P£ BUGUH, OSMAHU KOWETl£jef BELG&töl ELE GEÇlfSMiŞTİ. ASLIN&A BlR SIRP KEMTl OLAN BELGRAD, OŞMANLtLAK 'A KAGŞt YEre/SU GÜÇLEKl &ULUMMAPIĞMDAN ŞU AAACARISV4SJA SI&lfaLMfÇr/.pAP/Ş KAMUMİ &UL.TAH SuLEYMAN, TAHTA ÇJK/Ş/NDA\1 Blf?. YfL SONRA İLK SEFEfZlNf G£&ÇEKLEŞr/RiyOf?, HEPEF OLAfSAK DA MACARjSTAM'I SEÇtYOeOU. BELG&4&, KAHUUÎ'NiN OAJÜAJDS DURAM ENGELLEI2OEN Bi&İVDl.. KAZAÛAA/ VE GEMİLE&LE TUA/A NEHR/'A/DEAJ YAPtL/VV S4LD/RJLAR. 7XM 2.9 SÜN SÜe MUŞ, SOHUfiJDA, BELGgAD TESUM OLMÜfTU.PAPıŞAH KEUTE E&TESl GüM GIR.ECEKTİ. 50 YIL ÖNCE CumhurİYet İngiliz hükünıelinin Japonyuyrı notası Londra 28 (Hususi) Hariciye Nazırı M. Eden Çindeki İngiliz sefirenin yaralanması munasebetile almacak tedbirleri kararlaştırmışlır. Bu tedbirler hakkında hentiz resmı 29 Ağustos 1937 levdıinden sonra ncşredilecek tir. Japon Başvekılı Prens Kanoyi, biitun gazetecilere beyanatta bulunarak şun'arı soyleınışrir: " Çınle ihtılafımızı dıplomatık muzekareterle halletmek ırnkaıısızdır. Bızi'iı kaiı kanaatimıze gore. en ıvi çareyı hal Çini bir daha harb 19371987 hakkında duşunemıyecek halde mağtub etmektir." Acı olan da bu. Yalnız Abdülbaki Gölpınarlı değil, Fuat Köprulü, Agâh Sırrı Levend, Mustafa Nihat Özön ve daha kimler olüp gittiler. Ne yerleri doldurulabildi ne de bıraktıklan miras gerçek anlamda değerlendirilebildi. maltimaı alınamaımş oltnakia beraber bu tedbirlerin alalade protesto çerçevesını tecavüz eltiği anlaşılmaktadır. Çindeki İngiliz se/irine vaki taarruz dolayisile İngiltere hükumetinin verdiği nota Tokyodaki maslahatguzara telgrafla bildırilmıştır. Metin, notanın Japon hukumeime Otobüs tnrifeleri Emirganla Emınonu arasında işleyen otobusler Emirgandan Taksime kadar 15 kuruş atdıkları halde Yenimahalle ile Taksim araunda işleyen otobusler 2b kuruş almaktadırlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle