18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 AĞUSTOS 1987 • • • * CUMHURİYET/13 Afetzedelere misafirhane tsUnbnl Haber Servisi Doğal afete uğrayanlar için tstanbul Anakent Belediyesi tarafından Üsküdar Nuh Kuyusu'nda yaptınlan misafirhane dün hizmete açıkn. tstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan tarafından hizmete açılan misafırhaneye ilk olarak İstanbul'da şiddetli yağışlar sonucu zarar gören 128 kişi geçici olarak yerleştirildi. Açüış töreninde konuşan Dalan, plansız kentleşmenin bu tür doğal afetlerde mal ve can kaybını arttırdığını, dere kenarlanna ve yataklarına yapılan gecekondulann sel felaketine yol açtığını belirtti. Dalan öteki felaketler için Tozkoparan'da yapılacak 310 konutluk inşaatm temelini perşembe günü atacaklannı, kısa zamanda misafirhanede kalanlann konut sorunlanmn çözümleneceğini belirterek, felaketzede vatandaşların misafirhaneye girmelerine yardımcı oldu. Daha önce jandarma karakolu olarak kullanılan ve 170 milyon liraya misafirhane olarak düzenlenen bina, 128 yatak kapasiteli olup mutfak, yemekhane, çamaşırhane, DALAN Plansız kentleşme, dinlenme ve banyo bölümlerinden oluşuyor. doğal afetlerin nedeni. Pavyoncu zabıtaya ödül ŞANLIURFA (Cumhuriyet) Gittikleri pavyonda hesap odemeyerek tartışan 3 zabıta memunından ikisi hakkında RP'li Belediye Başkanı İbrahim Halil Çelik tarafından soruşturma açılırken, diğerinin ise soruşuırma geçirmediği gibi ödüllendirilerek zabıta miidür vekilliğine atandığı öne sürüldü. 19 ağustos gecesi pavyona giden zabıta memurları Mahmut Üçbudak, Remzi Cömert ve Mustafa Altıngöz, gelen hesabı odememek için garsonlarla tartıştılar. Üç belediye zabıta görevlisinden ikisı hakkında pavyon sahibinin şikâyeti üzerine RP'li Belediye Başkanı Çelik tarafından soruşturma açtırıldı. Mahmut Üçbudak ve Remzi Cömert adlı memurlar soruşturmaya alınırken, diğer zabıta memuru Mustafa Altıngöz ise RP'li olduğu için soruşturma geçirmediği gibi ustelik zabıta müdur vekilliğine atandı. Konfeksiyon işçilerinin boykotu GAZİANTEP (Cumhuriyet) Kentin çeşitli yerlerindeki 500 konfeksiyon atölyesinde çalışan yaklaşık 5 bin dolayındaki işçi, "zam isteklerinin işverenlerce kabul edilmemesi" üzerine topluca işi bırakarak boykota başladılar. Parça bası kazanç oranının yüzde 25'ten yüzde 50*ye yükseltilmesini isteyen işçiler, bu isteğe karsıhk işverenlerin yüzde 30'dan fazla zam vermemeleri üzerine işi bıraktıklannı açıkladılar. Konfeksiyon işçileri, direnişin bir grev anlamına gelmediğini de vurgularken, SSK ve sendika gibi sosyal guvencelerden yararlanamadıklarını da bildirdiler. Işçiler, fason çalışan çok az sayıda terzinin demeğe kayıtlı bulunduğunu ve Terziler Derneği'nin de bu soruna çözüm bulmakta yetersiz kaldığını söylediler. işçiler, " Hakkımızı alıncaya kadar boykotumuz surecektir" dediler. Kanseri yenmek için 400yıldır ilk kez buluştular ™^ 1 Sovyttler Birtiği gezisi sürüyor. Patrik Dimürios, Leningrad 'da Rus Ortodoks Metropoüti Aleksey tarafından karşüanırken, Fener ve Rus Ortodoks küueUrinin baslannm 400yüdır ilk kezgerçekleştirdikleri bulusma büyük ilgi uyandırdu serle mücadelelerinin bir parçası olarak Mont Blanc zirvesine tırmandılar. Zirveye "Anlamlı hayat terapisi organizasyonunun" bayrağını diken 2 erkek 1 kadın dağcı, zirvede yanm saat kadar kaldılar ve resim çektiler. Yola 7 kişi olarak çıkan kanserli dağcılardan ancak üçü, zirveye ulaşabildi. Yoğun kar yağışı altında zirveye ulaşan dağcılar, zirveye ulasmanın sağlıklt insanlar için bile yeterince güç olduğunu söylediler. HÂBERLERİN DEVAMI Washington Nasıl Bakıyor? (Baştarafı 1. Sayfada) ile ilgili araştırmalar yayımlamış otan uzmanlardan biri, özel bir kurumda Ortadoğu analizcisi, diğeri de Oışişierı Bakanlığı'nda çaltşıyor. İlgi çekici ortak bir özellikleri, her ikisinin de 6 Kasım 1983 seçimlerini doğru tahmin etmiş olmalan. Ufuk'un bildtrdiğine göre, 6 Eytül'den her ikisi de "heytr" sonucunu bekliyor. Neden "evet" değil de "hayır"? Bu sorunun karşılığı ise şoyie: "Türhye'de halk rgferandumu bir haksızlığın kaldırUması mücadelesi olarak değil de, başanlı oiduklan şüpheti iki politikacının, tekrar hukumete talip dma mücadelesi olarak görduğu için, referandumu sanki seçimmiş gibi oyiayacak." Amerikalı iki uzmanın "hayır" beklerttisi, gonullerinde yatan bir özlemi mi, yoksa gerçekçi bir öngörüyü mü yansrtıyor, bilemeyecegiz... Ufuk Güldemir'in VVashington'daki nabız yoklamalarını içeren teleks notunda şu satıriar yer alıyor: "VVashington'daki Türkiye göziemcilerinin kafasmı meşgul eden sorulardan bazrian da şunlar: 1. Halkoytaması "evet ile sonuçlantrsa, bu, özaTın siyasal getoceğini nasıl etkHer? 2. 'Evet He sonuçlanırsa, Türkiye'nin ekonomlk gehceği nastl etkilenir? İkinci sorudaki kaygı, daha ziyade özal'm referandum Oncesinden başlayarak, ekonomik önfemteri eskisi kadarfcararMfctauygulamaya koymadığı izfenimini edkvniş oirnalarmdan kaynaktantyor ve özafın bu tavrmt daha ne kadar surdurBceği hesaptanmaya çalışılh yorT Ufuk'un, nabız yoklamalanndan çıkarmış olduğu genel bir iztenime göre, bugünkü ortamda sol, Türkiye'nin siyasal gündeminde ağırlıklı bir faktör olarak görüimüyor; dikkatler tümüyte sağa, Özal'la Demirel'e çevrilmiş durumda. Gönüllerde ise, Özal'm yatttğı anlaşılıyor. Bir uzman görüşünü şöyle özetlemiş: "Hayır oylarının daha fazla çıkmasını, biz özal için mutfak bır zafer, Türkiye için ise yeni bir dönemin tesdli olarak yorumlayacağız." '"İsni bir dönem" evet, ama "nasıl" bir dönem? Bu sorunun karşılığını, Amerikalı uzmanın sözlerinden açık biçimde çıkarmak kolay değil. Ancak "hayır"m ülkemize hayır getireceğini sanıyorsa, çok aldanıyor bu sayın uzman. Bu bakış açısı, bir bakıma, Amerikan yönetiminin 12 Eylül'den bu yana siyasal yasaklar dahil bazı konularda sergilemiş olduğu kısa vadeli ve kısır politikalarının bir uzantısı olarak gözükiü. Son yedi yılın deneyimi acaba bu bakış açısının yanlışlığını yeterince gostermedi mi? • "Istikrar" yasaklarda aranamaz, toplumsal bansın yolu bütün yasaklardan annmış bir rejimdir, yani demokrasidir. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu hocamız, dün ikinci sayfamızdaki yazısını ne de güzei bağlamış: "Her ne otursa olsun, Türkiye'de gerçek, çağdaş demokrasin'ın kurulması yolunda adım atimasmı isteyen bütün seçmenler sandık başma kosup EVET oyu kullanacaklardır ve kuHanmahdtriar. Evet oyWmm çoğuniuk kazanması, eşit oimayan koşullar altında yapttan bu ha/koyiamasmdaki haksızltk ve adaletsizliğe ve bu adaletsizllği işleyen ya da hoşgörenlere Türk halkı tarafından indirilmiş bir şamar oiacak ve Türk halkının dış itibannı da yvkseftecektir. Bursaspor: 1 Demirel: 2 ÖzaVdan "firça yiyerT danışmanlar HASAN UYSAL ZONGULDAK Başbakan Turgut Özal'ın Petek otobüsünde önemli değişiklikler var. En önemli değişiklik, Özal'dan "ağır fırca" yiyen danışman Günes Taner ile diğer teknik danışman Erkal Zenger. Üzerlerine giydikleri turuncu tişörtleri çıkarttılar. Bir diğer önemli değişiklik ise ANAP'ın kurulduğu günden bu yana her turlu anonsu yapan Zenger'in elinden bu görevin almması. Zonguldak'ta bu gorevi Zenger otobuste olduğu halde eski Genel Sekreter Mustafa Taşarla, AP'nin, sonra MDP'nin milletvekili olup, bir süre önce ANAP'a geçen Adana Milletvekili Yılmaz Hocaoğlu... Buna • karşılık Devlet Bakanı Ahmet Karaevli'nin eşi tümüyle turuncu olan bir tuvaletle otobüsun ön sıralannda oturdu. Otobuste birlikte oturduğumuz eski Genel Sekreter Mustafa Taşar, özellikle Güneş Taner*in çok eleştirilen turuncu tişörtüne değinerek, şunları söylüyor: "Necdet Öztorun olayında yüzde 10 oy karanmıştık. Güneş Taner'in yaptığı bu olaydan sonra bizim bu yüzde 10 o> gitti. Kendisinden de yüzde 90 gitti..." Taşar konuşurken, Türkiye gazetesinden ANAP'ı izleyen muhabire dönüp, "Sizin gazetede adı Ahmet midir nedir bir köşe yazan var. Doveceğim onu, Ijusan O l a l Güzelk ve Mustafa Tasar'la konuşmayı zul addederim diye yazmış..." diyor. Gazetecinin nasıl tepki göreceğini merak ederken, kendisi tam tersine, "Vallahi çok iyi olur abi. Eline sağlık derim. Zaten dengesiz beriftir" karşılığını veriyordu. Taşar da "betli herifin manyak olduğu" diyordu. Taşar'a, "Siz Mediste elkrinizi kaldınp evet dediniz. yasağı kaldırdınız, şimdi halktan hayır verin diye propaganda yapmanız biraz ters değil mi" diye soruyoruz. Taşar'ın yanıtı şöyle: "Biz Mecliste yasak falan kaldırmadık. Dedik ki millet yasak kalksın derse kalkacak. Biz yasağı kaldırmayız ki bu kendi kendimizi inkâr olur. Bize onlar gayri meşru parti ve milletvekili dediler. tkincisi, bizim halka böyle bir taahhüdumüz yok. Üçüncüsü, biz yeniyiz. Kalkıp eskileri isteyemeyiz. Yüzde 92 çoğunluk bu yasağı koyrouş. Vebal millete aittir." Başbakan Özal'ın hiçbir zaman referandum için "hayır oyu verin" diye açık açık konuşmadığını anımsatıyoruz... Taşar bunun üzerine, "Başbakan tarafsızdır. Ne evet der, ne ha>ır, o sadece evetle hayınn ne anlama geldiğini anlatır. Onun hayır, ya da evet demesi çok yanlış olur..." diyor. ANAP II Başkanı Samim Sırn Yücel, Başbakan Özal'a şu iddialı yanıtla referandum sonucunu veriyor: "Sayın Başbakanım, size daha önce söylediğim gibi referandumda en iyi sonucu Zonguldak alacak." KEMAL GÖKHAN BALIKESİR'den HİKMET ÇETİNKAYA (Baştarafı 1. Sayfada) aıga nasıı yansıyacagımn nesabım yapmıyoniu, ama "Eğer önümüzde seçim olsaydı, oyiarm yüzde SO'sini alırdık" diyordu DemireL îşte gazetecilerle sohbetin tam koyulaştığı ve Demirel'in "yasaksız Türkiye" tablosunu çizdiği sırada, uzun boylu genç bir meslektaşımız "efendim"deyip bir soru yoneltti: 141, 142 ve 163... Demirel sorunun kimden geldiğınt sesinden anlamıştı. Şöyle başını sağa sola çevirip cevap verdi: Aman bee Musa... Gecenin bu saatinde olur mu? Cuzeteci: Efendim TCICnın 141, 142... Sözünü yine yarıda kesti genç meslektaşımızın Demirel. Yani lokmasını ağzından aldı. Yahu Musa bee... Şimdi futbol oynanıyor, sen geliyorsun tenis koyuyorsun içine. Strtımızda beş bıçak, şeyimizde kazık, onu çıkanyoruz şimdi... Sırası mı bunun Musa! Biz de diğer gazeteci arkadaşlarla birlikte gülmeye başIıyoruz... Soruyu yönelten genç meslektaşımız Milliyet'ten Musa Ağacık, Demirel'in yanıtını yakalamaya uğraşıyor. Daha sonra Genel Yaytn Mudürumüz Hasan Cemal ile bize anlatıyor Musa Ağacık, "141, 142 ve 163"un öyküsünü. Süleyman Demirel'i nerede yakalarsa sorarmıs bu soruyu tam 1.5 yıldan beri. Ama her defasmda da hep aynı yanıtı alırmış: Aman bee Musa! Musa Ağaak kardeşimizin he E Bahçe'ye (Baştarafı 1. Sayfada) (Baştarafı Spor'da) (Boftarafı Spor'da) dan bir değerlendirme. kada Yüksel, cezaalanına giren dakikada Fenerbahçe 10 öne Zonguldak'ta dün yer yerinMehmet'i güzel gördü. Onun vugeçti. Bu dakikada Şenol'un den oynadı. Özal'ın turunculu ruşunda top az farkla auta gitti. pasıyla sağdan Necdet kaçtı. konvoyu alandan aynldıktan yaİkinci yanya Feyyaz'ın yerine Bu oyuncunun ortaşut kanşınm saat sonra Demirel'i karşılaSaffet, Zeki'nin yerine de Gökmı vuruşunu kalece Erhan almaya gelen mavili konvoy, bütun han'ı alarak başlayan Beşiktaş, tından kaçınnca Fenerbahçe cadde ve sokaklan neredeyse isilk dakikalardan itibaren çok suhiç beklemediği bir anda 10 tila etti. ANAP'ın "Petek" otoratli bir oyun oynarnaya başladı. öne geçti. büsunden "Size Selam özellikle de Metin ve Ali'nin 19. dakikada Bursaspor beGetirmişem" surekli olarak çamükemmel oyununa Sinan da raberliği yakaladı. Bu dakikalarken, Demirelciler ise "Mavi eşlik edince, SiyahBeyazlılar, Alda BiyediçBeyhan paslaşmaMavi Masmavi"yi çalarak ortatay karşısında bir anda üstünlüsından Beyhan'm Fenerbahçe lığı gurültüye boğdular. ğü ele geçirdiler. Beşiktaş, savunmasımn arkasına gönderDemirel ve Özal'ın konuşma 78. dakikada öne geçti. Yıldızladiği ara pasa, Şenol atak yapyaptıkları alanlar 600700 metre şan oyunuyla takımın hücum gutı. Bu futbolcu kaleci Murat ile uzaklıktaydı. Hükümet meydacünü iki katına çıkaran Metin, karşı karşıyakaldığı anda, sol runda Özal, saat 15'lerde konuşbu dakikada cezaalanı içine giayağımn içiyle o'aptığı akılu masım tamamlarken, iki saat ren Sinan'a al da at dercesine guplaseyle topu filelere gönderdi: sonra Bahkesir'den helikopterie zel bir pas çıkardı. Bu futbolcu 11. gelen Demirel, 17.00'lerde kursukaleciyle karşı karpya kaldığı po26. dakikada Bursaspor, Ahye çıkıyordu. zisyonda topa sert vurarak ağlamet'le bir gol kaçırdı. bu oyunEski AP liderini en çok kızdıra gönderdi: 01. Oolden sonra cunun Murat ile karşı karşıya ran Bahkesir'de olduğu gibi ZonSiyahBeyazlılar tüm hatlanyla kaldığı anda yaptığı vuruş, kaguldak'ta da kendılerine ana alaAltay'ın İcalesine gelmeye başlaleciden döndü. Topu kapan Femn verilmemesiydi. Mavi "evet"li dılar. 80. dakikada Beşiktaş farnerbahçe, karşı atağı geçti. gençlerin coşkulu gösterileri arakı ikiye çıkardı. Metin'in bu kez Bursaspor savunmasını az sında, "bize o meydanı vermedisağdan ortasına defans dokunaadamla yakalayan ŞenoL, kaleci ler ama bu meydan da dolup mayınca, geriden gelen Ali doErhan'ın sağına yaptığı vuruştaşıyor" diyordu. Demirel'in kokundu: 02. Farka karşın BeşikIa, Fenerbahçe'yi bir kez daha mışması "hukukun üstünlüğütaşhlar sürekli golü düşünen oyuöne geçirdi: 12. 'nden "zulmiin saltanatlığf'na nuyla Altay defansını iyice bu85. dakikada Durmuş'un yerine kadar uzamyordu. "Vitrinler donalttılar. 87. dakikada SiyahBeBilal oyuna girdi. 88. dakikada luymuş, vatandaşın cebi boş, vityazlılar güzel oyunlanna yakışır F.Bahçeli Müjdat sağdan ortalarinleri al başına çal" dediğinde skora ulastılar. Metin'in pasıyla dı kaleci Erhan'ı geçen topu Ön"Kurtar bizi baba" sloganları cezaalamnda topla buluşan Ali, der filelere gönderdi: 31. yükseliyordu. estetik bir hareketle topu fileleDaha sonraki dakikalarda soÖzal'ın Zonguldak turu uzunre gönderirken, kendisinin ikinnuç değişmeyince karşılaşma Fedu. Karadeniz Ereğlisi'nden başci, takımının üçüncü golünü kaynerbahçe'nin 31 ustünlüğü iie ladı, Bartın'da sona erdi. Konvodetti: 03. Bu dakikadan sonra sona erdi. >Tin bazısı belediye, karayolları, Altay forveti Beşiktaş defansımn DSİ ve Ankara plâkalı resmi basarısı karşısında gol atamayınaraçlardı. Demirerin konvovTjnu ca, SiyahBeyazh ekip karşıtını özellikle çevre ilçe ve köyierden 30 gibi farkü bir skorla yenerotobüslerle gelenler oluşturuyor(Baştarafı Spor'da) ken, şampiyonluğun da en budu. Bir ANAP'h, "Biz üç büyük vardılar. Ama dertli annebaba >1ik adaylanndan olduğunu belkibarca kapı dışarı edildiler. Zatoplantı yaptık. Konvoyumuz az geliyordu. ten Ankara bu işe "evet" dese biolabilir, ama DYP'liler hepsini le Rıfat Yıldız'ın Sanyer Mersinli Zonguldak'a yığdı" diyordu. Ahmet Tesisleri'nde bulunan enSHP Zonguldak ll"Başkanı gellerı aşması gerekirdi. Çünkü, (Baştarafı Spor'da) Burhan Karaçelik'i bularak, her artık emekliliği yaklasan 57 kirine bana gelenleri çağırdım. 'Siiki toplantıyı değerlendirmesini loda Serhat Karadağ, Milli Taze fabrika vereyim, yol vereyim, istedik: kım antrenörleri tarafmdan el okul vereyim. Yalnız benden 21. "Özal'ın ve Demirerin mitingiistünde tutuluyordu. takım olarak lige girmeyi lerini yüksekçe bir yerden seyretistemeyin" dedim... Top işine tim. Demirel'inki çok daha canSonuçta Rjfat Yıldız boynu devlet kanşmaz, kurallan vardır. lı ve çok daha kalabalıktı. Demioükük bir şekilde Fransa'da AiSponı niye yapıyorsunuz? Karerin mitinginde 'evet' oyu verenan kartalı ile birlikte mindere zandımz, hile>le, şunla bunla kacek SHPIiler de vardı. Öldukça ;ıktı. İnanılmaz sonuçlar aldı. zandınız, neye yaravacak?" kalabalık ve coşkulu olması Mina'daki sırtı minderden kalk"evet'in destekleyen herkesin kaErzurum'da Doğu Anadolu nayan güreşçi gitmiş, yerine tüımıyla gerçekleştiriimesindenGazeteciler Cemiyeti'nde basın iünya minderlerinde fırtmalar di. Özal'ın mitingi ise cansız ve toplantısı düzenleyen Necmettin sstiren bir gureşçi gelmişti. Orarubsuzdu. Bu da gösteriyor ki reErbakan da konuşmasında, ligia bulunan bizimkilerin de yüferandumda Zonguldak'tan evet riinü görmeyin. Duyduklanmıza lerin ertelenmesinin politik bir çıkacak." oyun olduğunu şöyledi. Erbakan ;öre hepsi şaşırmış kalmış. So"Bunlar Sayın Özal'm aküsız bir ıuçta Rıfat Yıldız, sakat sakat Zonguldak turıannda ıkı lıdepolitik karandır. 3 takunı bir üst :ıktığı final maçında Fransız rarin konuşmalannın "dozunun" lige çıkarmakla aklı sıra o böiabine yenilerek 57 kiloda dünbiraz daha arttığı, 6 Eylül'e kagedeki halkı 6 eylülde yapılacak >a ikincisi olmayı başardı. Aynı dar bu kampanyanm daha da referandumda "hayır" dedirtme:ilodaki güreşçimiz Serhat Karasertleşeceği artık apaçık ortaya ye çalışıyor" biçiminde konuştu. lağ da 9. oldu. çıktı. Beşiktaş Zonguldak'ta YARllL Neolur nüz yaşı çok genç. Onünde yıllar var. Bizim kuşak tam 25 yıldır spruyor Demirel'e bu soruyu. Üstelik bıkmadan, usanmadan. Neyazık ki yanıtını çeyrek yüzyıldır alamıyoruz. Bundan sonra da alacağımızı sanmıyoruz. Dün sabah Bursa'dan ayrıldığımızda yağmur yağıyordu. O saatlerde Süleyman Demirel, Celal Bayar'ın mezarı başında bir fatiha okumak için, geceyi geçirdiği işadamı Cavit Çağlar'ın vıllasından Urnurbey 'e hareket etmişti helikopterie. Karacabey ovasından geçerken yağmur dinmişti. Bir gun once Cumhurbaşkanı Kenan Evren bu yöreyi dolaşıyordu. Sağımızda ve solumuzda ayçiçeği, pancar alanları yer alıyordu. Trafik hayli sıkışıktı. Cavıt Çağlar 'ın ' 'Nergis'' adlı helikoptehyle saat 12.00'de Değırmen boğazına indi Demirel. Elinde şapkasıyla konvoydakileri selamladı. "ISasısımz, eyimisiniz?" diye sordu. Konvoy az sonra kent içine hareket etti. Kentin dışında bir alan verilmiştı mıüng için. Stadın tam karşısında dikdörtgen biçimindeydi. Vali Fevzi Yetkiner, Cumhuriyet alanını vermişti DYP'lilere. İnsanlar dar vesınır Devlet (Baştarafı 1. Sayfada) na doğru uzatarak "yol" işareti yapıyor. Hafta sonu, Bursa ve Bahkesir'de Süleyman Demirel'in açık hava toplantılarındaki yadsınamaz başarısına tanık oluyoruz. Bu başanya katkıda bulunan önemli ayrıntılardan birinin "şapka"sı olduğu artık su goturmez bir gerçek. Toplantılarda kullanıian şapkalar, konuşmanın tonu ve kitlenin duygulanmn yani sıra, dönemin koşullarına gore renk de değiştiriyor. "Karanlık bir sis perdesi" hâlâ ağır ağır dağılma belirtileri gostenyorsa Süleyman Demirel'in elindeki şapkanın rengi kurşuni oluyor. Ya da hafta sonundaki gibi "mavi oy" çağnsı yapacaksa, bu kez kullanılan, lacivert bir şapka. Peki ama Demirel bu kadar Borsalino çok ve çeşitli şapkaları nerelerden sağlıyor. DYP yöneticilerinin bazıları "şapka" konusunu merak etmedikleri için neyin ne olduğunu aa bilmiyorlar. Kurcalaya kurcalaya, sonunda oğrendim. Şapkalar, dunyada bu yuzyılın başlarından beri saltanatını surduren ünlü İtalyan şırketi "Borsalino"nun etiketini taşıyordu. Bir DYP yöneticisi Süleyman Demirel'in 1964 yılından beri elinden duşmeyen "şapka"sıyla ilgili olarak şunları anlattı: "Süleyman Beyin dostları yurtdışına gittiklerinde kendisi ne şapka getirirler. Süleyman Beyin başı 60 numara. Türkiye1 de o kadar büyük şapka yok. Onun için dışardan getirtiyor. En son bir dostu 56 şapka hediye etti. Hepsi de Borsalino marka." Bu marka. bana vıllar oncesinden pek çok şeyi çağnştınyor. Çocukluğumda, Istanbul sokaklarında gördüğüm erkeklerin hiçbirinin başları açık gezmediğini... Mutlaka şapka giydiklerini... Şapkanın o dönem bir statu sembolü olduğunu... Sonra daha yakın tarihte oynayan bir film... Başrollerini JeanPaul Belmando ile Alain Delon'un paylaştıklan film... Adı "Borsalino"ydu. * * • İki alanda da insan kalabahğı "kum gibi" kaynıyor. İçleri helyum gazı doidurulmuş mavi, armut biçimı balonlar havaya uçuruluyoı. Bacak kadar kuçukler yerçekimine uyumsuzluk gösteren gök mavisi üzüm salkımlarını andıran balonlann iplerini yu kan asağı çekip dunıyorlar. Avaz avaz bağıran bir erkek sesinden "mavi mavi masmavi" türküsünü dinliyoruz. Ve kursude Demirel... Bazen hırçın, bazen yumuşak. Özal ve iktidardan soz ederken kaşlannı çatıyor, sesini sertleştiriyor, sağ kolunu hırsla boşluğa uzatıyor. DYP'lilerle konuştuğumuzda kendi bölgelerindeki açık hava toplantıları bir göstergeyse "bu işin bittiğini" söylu>orlar. Ama ya bir de "hayır" çıkarsa? Hepsinin aklına bu sorunun çengel gibi takıldığı da seziliyor. Ve lacivert renkli Borsalino, kum gibi kaynayan insan kalabahğı arasında, Demirel'den mesaj verircesine sallanıyor. // bir alanın içine sokulmuşTardı. Çevrede dolaşanları ise polisler "ortalıkta gezinmeyin^ diye uyarıyorlardı. Pankart asacak doğru dürüst bir yer yoktu alanda. Mcrvi renkteki "evef'li afışler apartmanların ı e kamyonların üzerine gerilmişti. Araçların üzerinde beyaz^ üzerine mavi harflerle yazılı afış ise şöyleydi: Toplantı alanının yeri ve sının valilikçe tespti edilmiştir. DYP'liler bir anlamda ANAP'a yakınlığı ile tanınan . Vali Fevzi Yetkiner 'i protesto ' ediyorlardı. Çünkü Başbakan Turgut Özal, bir hafta önce Cumhuriyet alanında konuşmuştu. Vali ise bu alanı DYP'lilere vermemişti. Tum bunlara karşın Süleyman Demirel'in Bahkesir mitingi, Bursa'daki gibi görkemli ve heyecanlı geçti. Demirel, demokrasiden, özgürlükten, birlikten, eşitlikten söz etti. Kırsal kesim insanımn özal iktidannda elindekini ve avucundakini yitirdiğinisöyledi. Yine Özal'dan hesap sorulacağını yineledi. Alanda yine kasketliler çoğunluktaydı. Çevre kasabalardan ve köyierden gelmişti çoğunluğu. Hemen hemen hepsi "ürünümüzün değeri pul gibi'' diyorlardı. Soruyorduk onlar a: Evet mi, hayır mı? Elbet evet. Özal'a dur demek için evet diyeceğiz. Niye? Her şey ateş pahası. Gübrenin, ilacın yanına yaklaşılmıyor da ondan. Bu sırada Demirel kursude Türkiye'nin ekonomik tablosunu çiziyor. AP iktidannda Bahkesir'in kaç köyune elektrık, su, yol, telefon getirildiğini, kaç fabrika kurduklarmı anlatıyor. Demirel konuştukça alandaki topluluk dalgalanıyor: Bunlar kimdir? Bunlar bizim emrimizde çalıştüar yıllarca. Küçümsemek için değil, bir gerçeği anlatmak için söylüyorum. Yaptıklanmız, yapacaklanmızm teminatıdır diyorlar. Haydi söyleyin ne yaptılar. ne yaptılar? Demirel Bahkesir'den Zonguldak 'a geçiyor helikopterie. Zongulak'ta Başbakan özal da var. Bugün Afyon 'da iki saat arayla konuşacak Özal ve Demirel. Bahkesir'den Afyon'a doğru yol alıyoruz. Demirel'in kafasındaki yasaksız Türkiye, insan hak ve özgürlüklerini düşünuyoruz. Ne demişti Musa Ağacık'a Demirel: Aman bee Musa. Gecenin bu saatinde bu olur mu? Gerçekten ne düşunüyor Demirel, merak ediyoruz demokratik hak ve özgürlükler bakımından?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle