19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER yerden ahp göğe çıkarmakta ve onda Tannsal bir nitelik görmektedir. Scheler'e göre kişiliği yaratan temel öğe sevgidir. Günümüz düşünurlerinden Erich From, Herbert Marcuse, A. Camus, L. Buscaglia v.b. sevgi konusunda çok önemli şeyler söylemişlerdir. Böyle kısa bir yaada yazık ki onlardan söz edemiyorum. ahlakının bize kazandırdığı kültürle ulaşıurf' Ülken, kurduğu Felsefe Cemiyeti'nde bu ahlakın bir uygulamasını da yapmak istemiştir. Sevgi Düşüncesi Semineri'ne gelince, özet olarak şunlan soyleyebilirim. Seminer iki ay kadar önce 6 ve 7 mayıs günlerinde Eskişehir'de Anadolu Üniversitesi'nde yapıldı. Benim de "Düşünce Tarihinde Sevgi Kavramı" başlıklı bildiriyle katıldığım böyle bir seminer Türkiye'de ilk kez yapüıyordu. 12 bildiri okundu. Seminere, Eskişehir Anadolu Üniversitesi öğre tim üyeleriyle, Istanbul, Ankara, Izmir, Çukurova ve Kütahya'dan cağnlan öğretim üyeleri katılmıştı. Konuya yalnız felsefı açıdan değil, bilimsel açıdan da yaklaşıldı. örneğin, "Sevgi ve Eğitim", "Yaşhlık ve Sevgi", "Çocuklarda Sevgi", "Eğitimde Teknolojik Kaynaklara Sevgi" başhğım taşıyan bildiriler ilgi ile dinlenip tartışıldı. öteki bildirüerde "Düşünce Tarihinde Sevgi Kavramı", "Felsefe Sevgisi", "İnsan Sevgisi", "Madde Sevgisi", "Atatürk'te Sevgi", "Yönetimde Sevgi" üzerinde dunıldu. Seminerin en güzel yanlanndan biri, öğrencilerin gosterdiği ilgi idi. Sevgi konusunun bilimsel ve düşünsel bir düzeyde ele alımp incelenmeye çalışılması onlar için sürpriz olmuştu. Her bildiriden sonra sorular sordular, düşüncelerini açıklarken, sorunlannı da korkusuzca ortaya koymaktan çekinmediler. Seminer bovunca hocalanndan büyük anlayış gördüler. Hoca ile öğrenci arasında, duygu, bilgi ve eleştirilerde sıcak bir yakınlık rahat bir diyalog kurulabiliyordu. 2 TEMMUZ 1987 Sevgi Duy^usundan Sevgi Düşumcesiııe İçeriği belirsiz bir sevgi kavramı kadar aldatıcı bir şey az bulunur. Örneğin însanlan seviniz!" denildiğini sık sık işitiriz. Kuşkusuz, insanlan sevmek önemlidir; sevgilerin başında insan sevgisi gelir. Ancak kimi, neyi, niçin, hatta nasıl seveceğimiz de önemlidir. Bu soruları sorup yamtını düşünmezsek, sevgi, içeriği belirsiz. kapalı bir kavram olarak kalır. PENCERE Necdet Öztoraıfun Başına Gelenler?.. Ordunun siyasal yaşamdaki rolü, evrensel bir konudur; siyaset biliminin kapsamındadır; yalnız Türkiye'ye özgü değildir; sınıfların değişimiyle dönüşür. Ne var ki tarihi ve günümüzü anlamak için yalnız sınıfsallığa bakmak eksiklik olur; kurumsallık kimi zaman daha ağır basıyor; belirleyici olabıliyor. Ordunun kurumsal yapısı da bu bakımdan önemlidir. Bir ülkede çıkan sınıfsal tartışma ve kavgalarda ordu, silahlı bir siyasal parti gibi davranarak son sözü söyleyebiliyor. Dünyanın her yerinde böyledir. Latin Amerika'da ordunun rolü klasik cunta geleneğinde tarihleşmiştir. Şili'de seçimle işbaşına gelen Marksist Allende'yi devirmek için Vaşington, General Pinochet'yi kullandı. Bu, bilinen yöntemdir. Şili subayları, Amerika'da eğitim görmüşlerdir. Moskova'da eğitim gören Afgan subayları da Kabil'de askeri darbeyle iktidara geçtiler. Polonya'da ordu olmasaydı, varşova'da Papalığın istediği siyasal iktidar kurulabilir miydi? Kimbilir, tarihin gelgitleri öylesine değişik ki... • İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Amerika, Türkiye'ye yerleşince askeri darbeler dönemi de başladı. 12 Mart, 27 Mayıs ile 12 Eylül arasında bir köprüdür. "Sivilasker aydınlar"\n bağımsız ve devrimci Türkiye özlemi, Orduda büyük bir ağırlık yaratmış, güç kazanmıştı. CIA, gelişmeleri gözetledı, hareketi istediği yörüngeye sürükledi. Daha o günden başlayarak Türkiye'de 12 Eylül'ün şablonu hazırlanmıştır Nedir bu şablon? Türkiye'de halkın uyanışı "tehlike" yaratıyordu. 12 Mart'ın Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç'a söylettıler: "Sosyal uyanış, ekonomik gelişmeyi aşmıştı." Durdurulması ve halkın "depolitize" edilmesi gerekiyordu. 12 Mart'ta "sivilasker aydınlar" bir araya gelememişlerdi. 12 Eylül'de "sivilasker seçkinler"i Amerika, Brüksel'de rahatça bir araya getirdi; "Bruksel Cuntası" doğdu. NATO görevteriyle Brüksel'de bulunan generallerie artık adlan ve kimlikleri meşhur seçkinlerimiz, Vaşington'un ve dışa bağımlı sermaye sınıfımızın istekleri doğrultusunda bir anayasa hazırladılar. 12 Eylül görünüşte "terör ve anarşi"ye karşı yapılmıştır. Bu gerekçenin göstermelik olduğu sonradan iki yönde kanıtlandı: 1) 12 Eylül terör ve anarşiyi durdurmakla kalmadı, yeni bir deviet rejimi kurdu, sermaye egemenliğinin isteklerini yerine getirdi. 2) Anarşi ve terör dönemındeki en önemli cinayetler karanlıkta kaldı. Acaba Vaşington, bir askeri müdahale ortamının oluşması için Türkiye'de "destabilizasyon" siyaseti mi uygulamıştı? 1979'da İran'da Şahının yıkılmasından sonra Vaşington, Türkiye'yi Basra Körfezi'ne yönelik stratejik alan olarak tam denetimine mi almak istiyordu? ilerde siyaset bilimcileri bu soruların yanıtlarını daha sağlıkh biçimde vereceklerdir * vaşington, Sovyet sınırında ve Ortadoğu'nun göbeğindeki Türkiye'de askeri rejimin uzun sürede ne tehlikeler yaratacağını bilir. Ülkemiz aynı zamanda Avrupa kapsamındadır. Bu bakımdan "12 Eylül'ün zamanlaması" dışardan yapıldı. Askeri yönetim çekilirken, yerine 12 Eylül düzenini ve 82 Anayasası'nı koruyacak bir "merkez partisi" bırakmanın planlamasını yapmıştı. Bütün siyasal partiler bu amaç için kapatıldılar. Ancak iktidar tatlıdır. 12 Eylül'ün mirasma kim sahip çıkacaktı? Brüksel Cuntası'nın bu noktada çatladığı görülüyor. Bir bölüm Sunalp'i yeğliyor, MDP'yi kurduruyor; ama vaşington devrededir; ANAP'ın sivil görünüm altında "ekonomik militarizasyon"u sürdüreceğini ve halk tabanına dayanabileceğini yoklamalarla anlam ıştır. Yol ayrımı başlamıştır. Kimi generaller MDP (Milliyetçi Demokrasi Partisi) üzerinde duruyorlar. Askersivil seçkinlerden oluşan Brüksel Cuntası, Sunalp'in yanında ve Turgut özal'a karşıdırlar; ama yenilgiye uğruyoriar, ANAP sivilleşme hareketi gibi görünüyor; oy patlamasıyla iktidara geçiyor. İş bitmiştir. ANAP Vaşington'un "en çok gözetilen" partisidir. • Ancak ordunun içinde gelişmeleri kavrayamayan generaller var. Bunların 12 Eylül döneminde tutumları özetle şöyleydi: "Biz askeriz, siyasal sorumluluk MGK'dedirf' Belki söylediklerine de inanıyorlardı. MGK (Milli Güvenlik Konseyi) iç ve dış sermaye çevrelerinin istediği anayasayı uygulamaya koydu, görevini bitirdi, çekildi. Peki, orduda kalanlar ne yapacaklardt? Oturup "2000 yılına kadar terfi ve tayinleri düzenleyen bir planlama" yaptılar. Bunu da askeri saflıkla herkese duyurdular; ama Brüksel Cuntası'run sivil seçKinlerınden Aanan Başer Kafaoğtu iteözal 1 ın 12 Eylül askeri yönetimı içindeki kavgası nasıl unutulabilir? ANAP, artık güçlüydü, özal abandı, Bakanlar Kurulu "takdir yBf<cıs/"ni kullandı, Genelkurmay Başkan adayı Sayın Necdet Öztorun kaydı. Siyaset biliminin gereği, yerine gelmişti; basın ve kamuoyu Özal'ın ve ANAP'ın yanındaydı, "sivilleşme" alkışlanıyordu. • Şimdi bu yazıya noktayi koyarken, Sayın Necdet öztorun'u düşünüyorum. Başına gelenlerin anlamını artık anlayabilecek midir? Doğrusu kuşkuluyum. Dogu dünyasında sevgi Sevginin Doğu düşünce dünyasında da çok yaygın bir yeri vardır. Onu Tannlaştıran ilk fılozof Farabi olmuştur. tbni Sına, Aşkın Mahiyeti Hakkında Risale adındaki kitabında bütün varlıklann özünde sevgi gücünün bulunduğunu öne sürmektedir. Bu filozofta sevgi de güzelh'k kadar önemlidir. Güzel sevildiği gibi, iyi de sevilir. Varlıklann yaratılmasının nedeni aşktır, sevgidir. Tann evreni, kendisine karşı duyduğu "aşk"ın sonunda yaratmış ve bu aşk, bu sevgi, daha sonra insanların ruhunda hep var olmuştur. Ibni Sina akılcı bir filozof olduğu halde, "aşk" konusundaki düşüncelerinde "tasavvuf'la ilgili öğeler vardır. Bilindiği gibi tasavvuf gizemci bir dünya görüşüdür. Bu özelliği ile bir yandan Plotinos'taki Yeni Platonculuğun, bir yandan da Budacılığın izlerini taşımaktadır. Tasavvufa göre sevgi, Tannya ulaşmanın en üstün, en kestirme yoludur. İnsan başka şeyle değil, sevgiyle yücelir. Bilgi de ancak sevgi sayesinde değer kazanır. Bu gizemcilik Türk düşünce tarihinde de etkili olmuş, Mevlâna, Yunus Emre ve daha nice kimse bu alanda eserler vermiş, katkıda bulunmuştur. Tasavvufun en önemli yanı verdiği sevgi mesajındadır. Sevgi mesajıyla birçok tarikatı etkileyen tasavvuf, kimi yerde her türlü toplum Ugisinden uzaklaşma biçiminde yorumlanmış kimi yerde de toplumla hesaplaşma eylemlerine önculük etmiştir. "Sevgi, felsefeciierin çoğu zaman ilgisini çeken bir kavramdır" dedim. Bu ilginin cağdaş düşünce tarihimizdeki bir örneğini Prof. Hilmi Ziya Ulken1 de buluruz. Onun Aşk Ahlakı adındaki kitabı, sevgi ile ahlak ilişkisinden yola çıkan bir kuram denemesidir. Ulken bu kuram denemesinde, din de içinde olmak üzere, birçok ahlak ve felsefe görüşünü bir araya getirmek istemiştir. Hilmi Ziya'ya göre, "AhJakta basamaklar vardır, bu basamaklann en sonuncusu aşk ahlakıdır. Aşk ahlakı aynı zamanda iş ahlakıdır. Adalete ve demokrasiye, aşk ARSLAN KAYNARDAĞ Felsefeci "Sevgi Düşilncesi", başanü bir seminere konu oldu. Bu semineri yazunın sonlannda anlatacağım. Daha önce, sevginin bir düşünce olarak taşıdığı önem üzerinde durmak istiyorum. Sevgi, ilkin bir içgüdüdür; daha sonra bir duygu olarak ortaya çıkar. Ama sevgi yalnızca bir duygu değil, bir düşünce, bir kavramdır da. Birçok sanat yapıtmın başlıca konusu sevgidir. Ancak o, yalnızca bir duygu değildir, aynı zamanda bir düşünce, bir kavramdır. lirsiz, kapalı bir kavram olarak kalır. Kavramlann belirlenmesinde toplumlann önemli rolü vardır. Bu nedenle, bozukluklarm arttığı, çelişkilerin çoğaldığı, bunalımlann patlak verdiği, paradan başka bir şeyin düşünülmedıği, iki de bir silah gösterileri yapıldığı gunlerde yukandaki sorular daha büyük bir önem kazanır. Böyle günlerde sevgi azalır ya da yapaylaşır. Nefret, kin ve korku çoğalır. Gercek sevgi asıl o gunlerde kendini belli eder. Ne var ki nice temiz sevginin sonu da bir dram olur. Sevgi, yukanda adlannı saydığım bilimlerin konusu olduğu kadar, felsefenin de konusudur. tlk çağ Yunan filozofu Empedokles'ten günümüze kadar Batıda ve Doğuda birçok düşünür, sevgi kavramı üzerinde durmuştur. Kimi onu, düşünce sisteminin merkezine yerleştirmiş, kimi de çeşitli yazüannda aynca ele almıştır. Filozof Platon'un ünlü Şölen diyaloğunda başlıca konu sevgidir. Daha sonra îskenderiyeü Plotinos, sevgiyi gizemci bir biçimde yorumlamış ve bu yorumuyla birçok felsefeciyi etkilemiştir. Yeni zamanlarda Schopenhauer Aşkın Metafizigi admda bir kitap kaleme alrruş ve Freud'dan yıllar önce sevgide cinselliğin etkisi üzerinde durmuştur. Freud, psikanaliz yöntemini kullanarak cinsel içgüdünün yaşamdaki belirleyici önemini ortaya çıkarmıştır. Ona göre cinsellik, bebeklikte başlamaktadır. Freud'un özgün yönlerinden biri de, sevgi ile nefretin bir arada bulunduğunu öne sürmesidir. Yüzyıhmızın başlannda yaşayan Alman füozofu Max Scheler ise, sevgiyi Sevgiyi somutlaştıran bilim dallan Sevgi, felsefenin ve sanatın konusu olduğu kadar çeşitli bilimlerin de konusudur. Psikoloji, sosyoloji, antropoloji, pedagoji gibi bilimlerin sevgiyi incelediğini büiyoruz. Bu kavramın soyutluktan çıkarak somutlaşmasında adı gecen bilimler yararb olmaktadır. Kavramlar soyut olarak kaldıkça yanlış kullanılmaya ve sömüriilmeye elverişlidirler. Bunu önlemek için, içeriklerinin iyice belli olması gerekir. Değişen ve değişmeyen yönleri ortaya çıkmaüdır. Ancak ondan sonradır ki somutlaşırlar, acıkseçikük kazanırlar ve sömürülemez olurlar. Sevgi kavramı da öyledir. İçeriği belirsiz bir sevgi kavramı kadar aldatıcı bir şey az bulunur. örneğin "İnsanlan seviniz!" denildiğini sık sık işitiriz. Kuşkusuz, insanlan sevmek önemlidir; sevgilerin başında insan sevgisi gelir. Ancak kimi, neyi, niçin, hatta nasıl seveceğimiz de önemlidir. Bu sorulan sorup yanıtını düşünmezsek, sevgi, içeriği be Gençlik ve sevgi Son sımf öğrencileri, düzenledikleri "Gençlik ve Sevgi" panelinde söz haklannı en olgun bir biçimde kullandılar, önemli şeyler söylediler. Gençler her şeyin farkında idi. önerileri vardı. Toplumun kendileri için bir şeyler yapmasını istiyorlardı. Kültürel ve toplumsal etkinliklerde yer alma özlemi içindeydiler. Gençler için üniversite içinde ya da dışında düşünce ve kültür kulüpleri oluştumlamaz mıydı? Örneğin UNESCO'nun amaçlan çerçevesinde bir şeyler yapılamaz mıydı? Anadolu Üniversitesi'ndeki seminer, sevginin hızla azalmaya başladığı şu gunlerde birçok şeyi gündeme getirdi. Sevgi kavramının içeriğine açık seçiklik kazandırmakta başanlı bir adım, iyi bir başlangıç oldu. OKTflY AKBAL EVET/HAYIR Hiç söz konusu etmeyecektim. Ama Kıbrıs'ın 'Halkın Sesi' gazetesinde yayımlanan bir yazı üzerine çaresiz düşüncelerimi yazmak zorunda kaldım. Kıbns, Türkiye'nin küçük bir ilçesi kadar nüfusa sahip bir yer. Bağımsız bir deviet sayılıyor. Elli kişilik bir meclisinde birkaç partinin temsilcileri görev yapıyor. Denktaş'ın Ulusal Birlik'i, Türkiyeli göçmenlerin partisi ile bırlikte iktidarı oluşturuyor. Muhalefetteki Cumhuriyetçi Türk Partisi ile Türk Kalkınma Partisi'nin 22 milletvekili bulunuyor. Kıbns'ta etkili muhalefet partileri, bir araya gelse ki bunu çok önceleri yapmaları gerekirdi belki de iktidarı alırlardı. Kendi aralarında anlaşamadılar, aynca 1980'den sonra Türkiyeyönetimi, hele 1983'ten sonra Özal yönetiminin Dentaş rejimine arka çıkması, Kıbrıs'ta muhalefetin gelişmesini engelledi. Bugün Denktaş yönetimi, Özal yönetiminin yolunda yürüyor. On yıl önce Kıbrıs'a ilk kez gittiğirnde, bütün parti liderleriyle görüşmüş, düşüncelerımi birkaç günlük bir diziyle bu sütunda yazmıştım. On yıl geçti. Kıbns'ta çekişme bitmedi. Muhalefet, dağınıklıkta kalmaktan vazgeçer gibi oldu. Üç parti ortak bir cephede anlaştı, ama Özal'ın etkinliğiyle Denktaş, hâlâ iktidarı elinde tutuyor. Yanındaki yardımcılan da göçmen Türklerin resmi yollardan oluşturdukları bir parti. Gecenlerde iki günlüğüne Kıbns'taydım. Bir davada uzmantanık olarak konuşmak için... Ana muhalefet liderinin deviet başkanıyla ilgili bir yazısından ötürü açılan birdava var. Denktaş, CTP lideri özker özgür'ün kendisine 'Mafya Babası' diye sataştığını iddia ediyor. Hem ceza hem tazminat davası açmış. özker özgür'ün avukatlan gazeteye geldiler, sözü geçen yazıyı, gösterdiler, bundan öyle bir anlam çıkıp çıkmayacağını sordular. 'Baba' sözünden ılle de mafya babası anlamınm çıkarılmasının yanlış olduğunu söyledim. Kımse Sayın Denktaş'a böyle bir yersiz suçlamada bulunamazdı. Nitekim Denktaş'ın duyarlığı üzerine özker özgür de 'özür dileme' anlamında mektup yazmış; öyle bir söz söylemediğini belirtmişti. Davada bu yazıyla ilgfli düşüncelerimi belirtmekten çekinmeyeceğimi söyledim. Aynca yanlış buldum, böyle bir davanın açılmasını... Üşjelik davalı da öyle bir niyeti olmadığını hem mektupla hem de^yayın yoluyla açıklamış ise bu konunun üstüne gitmenin ne anlamı vardı! Bu konuda düşüncemi hem mahkeme önünde hem de iktidarda ve muhalefetteki tanıdıklarıma karşı açık açık söylemek niyetindeydim. Ne var ki dava, Anayasa Mahkemesi'ne gönderildi. Ben de bu konuda gerekli tanıklığı yapmadan geri döndüm. Bu arada Kıbrıslı bir gazeteci de benimle konuşma yapmıştı. Orada Denktaş'ın vekili eski TKP'li bakanlardan Sayın Fuat Veziroğlu'na 'Denktaş'ın bu davadan vazgeçmesinin kendisi için çok daha iyi olacağını, üsteük de karşı tarafın gereken özür dileme davranışını yaptığını, böyle bir davayı ısrarla sürdürmenin 'komik' bir durum yarattığını, benim ne davacı ne de davalı ile bir yakınlığım olmadığını, oraya gelmemin salt bir yazı konusunda düşüncemi belirîmekten başka bir anlam taşımadığını söyledim. Hatta bu kcnuda gerekirse Denktaş'la da görüşebileceğimi sözlerime eklemiştim. Ne var ki Denktaş'ın avukatı Fuat Veziroğlu ki 1977'deki gezimds kendisiyle uzun uzun konuşmuş, Kıbns politikasının aynntılainı dinlemiştim bir yazı yazarak, beni oldukça ağır sözlerleha<sızcasuçlamış... "Bellikı tarafsız değil. Peşm hükümle gelmiş. Siyasalamaçla gelmiş" diyor. Benim Kıbrıs'ta ne gibi bir siyasal amacım olacak ki? Öyle bir amacı otuz yıllık köşe yazarlığm süresince kendi ülkemde bile taşımadım. Benim amacırr, bir yazıdaki bir sözcüğün ne anlama geldiğini, gelebileceğni söylemekti. Aynca Sayın Denktaş'ın ana muhalefet lider özgür'e karşı böylesine yanlış bir davayı açıp sürdürmesindeki tersliği belirtmek... Özür dileyen, 'Öyle demek istemedm' diye yazan birine hem de ana muhalefet partisinin liderine karşı ağır para ve hapis cezalan istemiyle dava açmak Sayın Denktaş'ın kişiliğine yakışır mıydı? Bir bırdak suda fırtına işte! Diyeceksiniz ki, sana ne Kıbns'taki tir anlarnsız davada tanıklık, bilirkişilik senin nene! Belki haklısırız, ama biı yazar okuduğu bir yazıdan ne gibi bir anlam çıloğını, ya da çıkmadığını yeri geldiğinde, kendinden istendiğirde yazmasın mı, söylemesin mi? Sayır Fuat Veziroğlu'nun yazısının bütününü okumadım. Kıbns temsilcimiz bir özetini gönderdi. Şaştım kaldım. Üstelik FualVairoğlu'nun 1977'da Denktaş'ın en hızlı muhaiiflerinden bir olduğunu da anımsadım, bu son yıllardaki değişimine de syrıca şaşırdım. Politika, demek böyle garip bir iş! Konu mahkemede hem de Anayasa Mahkemesi'nde olduğundardavanın özü üstünde konuşmak yanlış olur. Ama gerektiğirde mahkemede olsun, başında olsun, herhangi bir toplantıdaolsun; o yazı ya da başka bir yazı üzerinde görüşlerımi, düşJncelerimi açıkça belirtmekten hiçbir zaman kaçınmayacağmı bir daha belirtmek istiyorum. GENEL İSTEK ÜZERİNE Kıbns'ta Bir Olay... ÖDEME KOLAYLIĞI İLE BAŞLAYAN ELEGAN BERABERLİĞİ VE 6AYA KADAR JAKSİTLE DOME PEŞINAT TAKSIT PEŞİNAT TAKSİT PEŞİNAT TAKSİT 46.000.46.000.x 4ay 38.300.38.300x5ay 32 900.32.900,x 6oy CELEBRITY 44 400.37 000.37.000 x5oy 31.700.31.700.x6ay SALAMIS 42.20035.200.30.200.30.200.x 6oy PALM BEACH 42.80035.70030.600.30.600.x 8oy MARE MONIE 40.30040.300.x4ay 33.600.28.800 • 28.800.x 6oy DENIZKIZI 39.800.33.20033 200.x 5oy 28.500.28.500x6ay OTEILERDE KONAKLAMA KIBRIS GEZİLERİ ANT1OUE 26.500.22 10022.100.x5ay 18 900.18.9OO.x6ov 44.400.x 4oy 42.200.x 4oy 42.800.x4ay 39.800.x 4ay 26 500.x 4oy 35.200.x 5oy 35 700.x 5oy 33 600.x 5oy TEMMUZ AĞUSTOS EYLÜL (Yukandaki fiyatlara uçakla gidişdönüş, yarım pansiyon 1 hafta konaklama, Iransîerler dahildir) eleean REZERVASYONLAR BAŞVURU TARİHİNE GÖRE DÜZENLENMEKTEDİR. TURİZM Valikonağı Cad. Başaranlar Apt. 111/6A Nişantaşı Tel: 147 93 67148 93 00146 93 84 Telex: 27163 uak tr Elegan Turizm sunar Avrupa'nın sayılı otel işletmeciliği yönetiminde Palmiye Villa öe ** Kemer ** Her odası sıcak, soguk duşlu özel WC ve balkonlu. Özel çocuk havuzu ve oyun sahalaa Aynca özel hocalar eşlijinde 8 tenis kortu, ping pong, voleybol, basketbo!, dagalık, okçuluk, jiu jitsü, sualtı sporlan, diskotek, 1000 kişüık özel restaurant ile 150 kişilik alakart restauranlı, Turk kahvesi, yözme havuzu, 1 km'lik özel plajı, barian her ak^am özel gösterilerin yapddıgı amfiteatn, kuafâr ve dükkanlan ile arzuladığınız tatili yapabileceğiniz .......... taül beldesidir. f GÜLER ÜN (BARLAS) KAYIP ARANIYOR Yukanda resmi gorulen kardeşim EROL BARLAS evlendiler. 1.7.1987İSTANBUL ile OSMANNURİ YILMAZ uzun süreden beri kayıptır. Bulanlann veya görenlerin insaniyet narnına aşağıdaki adrese bildirmelerı rica olunur. Agabeyi: EMtN YILMAZ Adres: Harmanalan koyu KELES/BURSA TEŞEKKUR SSK Göztepe Hastanesi 2. Dahiliye Doktoru hemşire ve personeline, bana gösterdikleri özenden dolayı teşekkürlerimi bir görev bilirim. • : jlllllk 7 Gece Tam Pansiyon 235.000.TL. NEVZAT BAİAR'a NECtP DİVİTÇİOĞLU elegan Turizm Valikonağı Cad Başaranlar ApL 111/6A Nişantaşı Tel. 147 93 67148 93 00146 93 84 Tetet 27163 uak tr 1727 yaşlarında bayanlar Ingiltere'de çocuğa bak, karşılığında lngilizce öğren. 158 53 42 TEŞEKKUR Çok kıymetli eşim, biricik babamız Gameda gece amirlerinden MEVLİT Eşsiz, sevgili, biricik annemiz NİHAL AKTAŞ (Yılmaz) ile MEHMET YlLMAZ'm hastalığı ve vefatı sırasında bizleri yalnız bırakmayarak, acımızı paylaşan başta Gameda Genel Müdürü Sayın AHMET AKTAŞ evlendiler. Münster Konsoloslugu 2.7.1987 CAHÎTAKSOY olmak üzere bütün Gameda mensuplanna ve tüm dost ve akrabalarımıza teşekkürü borç biliriz. E. MEBRURE ULUÇ'u Ölümsüzlüğe uğurlayışımızın kırkıncı gününe rastlayan 4 Temmuz 1987 Cumartesi öğle namazından sonra Erenköy, Bağdat Cad. Galippaşa Camii'nde okunacak mevlidine yakınlanmızla din kardeşlerimizin katılmalannı dileriz. AİLESt EŞt VE ÇOCUKLARI Bölümümüz değerli öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Orhon'un babası, BAŞSAĞLIĞI Sevgili kardeşimiz, meslektaşımız Ziraat Mühendisi SABAHÂTTİN ORHON'un vefatıru üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Tann'dan rahmet ve yakınlarına başsağhğı dilerlz. BAŞSAĞLIĞI Şirketimiz gece amirlerinden etn bir trafık kazası sonucu vefatı bizleri derin üzünlülere loğmuştur. Ailesi, yakmiarı ve lum dosüarının acılarını paylaşır, başsağlığı dileriz. ASIM KORKMAZ'ın Antalya'daki meslektaş ve arkadaşlan MEHMET YlLMAZ'm vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Kendisine Allah'tan rahmet, ailesine ve yakınlanna başsağhğı dileriz. SATILIK ARSA Anadoluhisan'nda, içinde 2 katlı ahşap bira bulunan 230 m"lik arsa ihtiyacen satılık'ır. Tel: 332 07 02 ODTÜ MATEMATİK BÖLÜMÜ GAMEDA GAZETEMECMUA DAĞITIMI LİMİTED ŞtRKETt MENSUPLARI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle