19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 . 2 TEMMUZ 1987 Altın varak ve trafik müfettisleri ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Güvenlik Konseyi 21 Temmuz 1983 Sali gılııkü birieşımınde Kiiltür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Yasası'nı görüştü. Kültur varlıklannın korunması amacıyla yurtdışından getirilecek her türlü araç gerec, makinc, teknik malzemenin her tıirlü vergiden muaf tutulmasına ilişkin madde tanışüırken, Cumhurbaşkaıu Kenan Evren, altın varak ithalinin yasağı konusunda, "Bu şekilde kalsın. Bu, Topkapı Sarayı'nda harenı dairesinde vesairede çıktı. Benim iade ettigim koltuklar vardı. Tabanı alön varaktır. Gcri göaderdim, neme lazım" dedi. MGK'nin bu yasadan başka Karayolları Trafik Yasası ve Boğaziçi Yasasını görüştüğü toplantılardan da tutanaklara ilginç görüşmeler yansıdı: Tutanaklara göre MGK'de yasa tartışmaları MUSTAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTTLARI Abooovvv... Ankara'da ortalık, tozduman gibi görünüyorsa da değil. Turgut Bey, askersel konularda da, toplumun tepkılerinden yararlanıyor gibi... Herkes, her şeyi bilebilir mi, bilemez elbet. "Her şeyf ben bilirim!" diyenlerin zamanla nasıl tökezlediklerini görüyoruz. Cumhuriyet'te yayımlanan "Tutanaklara Göre, MGK'de Yasa Tartışmaları" ilginç örneklerle dolu Salı gunü çıkan "Türk Dili ve Demekler" tartışmasında yapılan konuş maları okuyun bir. Doğramacı bile, dil uzmanı kesilmiş ki, abooovvv... Kenan Evren, tutanaklarda bir yerde şöyle diyor: Atatürk'ün vasiyetiyle Türk Dil ve Tarih Kurumu'nda işçilerin maaşlannı veriyoruz. \etmezse bütçeden de para venyoruz. Bir de tüm personelin maaşlannı şimdi devlet venyor; ne anladım ben bu işten? Bir ozanımız, Evren'le ilgili bir dortlük yazmıştı, şöyle dıyordu: "Evren Paşa, Evren Pasa/Değışir bu devran Paşa/Böyle böyle bu iş olmaz/Oku biraz öğren Paşa!" Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumu ne oldu? Kimlerin eline teslim edildi? Şimdi öldü, Mehmet Kaplan'ın, Atatürk'e karşı çıkan, onu yeren yazılarını yayımlamıştım. Ne yankı gördü? "Canırrt, yazmış ama, taaa ne zaman?" deyip geçenler oldu. Mehmet Kaplan'ın sağkolu durumundaki kişiler, köşe başlarına getirildı, oturtuldu. Artık rahatça, "Türklslam Sentezi" TDK içinde savunulabilirdı. vaktiyle, "Dil Devrimi" adıyla bir kitap yazıp, Yunus Nadi ödülü bile alan birinin, sonradan nasıl 180 derece dönüş yaptığını bilmek gerek. Bu, Prof. Dr. Zaynep Korkmaz'dı. 196667 yıllarında Yunus Nadi Ödülü'nü almıştı. Ödül aldığı yapıtın adı: "Türk Devrim Tarihi Akısı İçinde Atatürk ve Dil Devnmi" (Ankara Üniversitesi, DTCF Yayını 1963, 85 sayfa). Yunus Nadi'nın son ödül törenınde, Korkmaz'ın da adı geçti vaktiyle aldığı ödül nedeniyle... Prof. Zeynep Korkmaz, şimdiki TDK'de, yürütme kurulu üyesi, "Gramer Kolu" Başkanı. Bu kolun adı daha önce "DilbiHm ve DilbHgısi Ko/u"ydu. Zeynep Hatun, 20 yıl önce "Türk Dil Devnmi" konusunda. hem de Yunus Nadi Ödülü gibi bir ödülü alıyor. Yapıtında, "deyrırn" sozcüğü başta olmak üzere, bugün yasaklanmış pek çok sözcüğü kullanıyor. Şimdi, ne yapıyor? "Devrim" sözcüğünü ağzınaalmadığı gıbı "inkılap" diyor. Prof. Korkmaz'ın, TDK'de, kol başkanlığı bile var 1978'de TDK üyeliğinden çıkarılmıştı. Çıkarılması, kurultay kararı ile oimuştu. Zeynep Hanım, Yunus Nadi ödülü aldığı yapıtında kı, bu yapıt, ko1 nuyu iyi bir biçımde ele alan yapıtlardan biri sayılır TDK nin, bir kamu kuruluşu değil, bir dernek olması gerektiğini şöyle savunur: "(Dil devnmi) devlet koruyuculuğunda bir dava otmaktan kurtulup, genç kuşağın ve aydınlar topluluğunun ortak bir sorunu haline gelmesı, milli dile yönelişin ve devrimın en büyük basanlanndandır." /fynı Profesör Korkmaz, 1984 martında yazdığı bir yazıdaysa, "düde devlet koruyuculuğunun gereklHiğim" anlatıyor. Zeynep Korkmaz'ın yapıtından, bazı bölümleri almak ilginç olacak: "...Atatürk, devrim (inkılâp) kelimesini Türk milletini son asırlarda geri bırakmış olan müesseselerı yıkarak yerlerıne, milletin en yüksek medeni icaplara göre ilerlemesini temin edecek yeni müesseseleri koymuş olmaktır' diye tanımlamaktadır. Devnmler bütününden beklenen amacı da şu cümleler ile beiirtmıştir...." (Sayfa 32) "...Görülüyor ki devnmler, yenüeşme ve BatMaşma yolundaki kesin atılımlar ve Türk ulusunun gelışmesine yüzyıllardır set çeken engelleri kaldırma savaşıdır..." (Sayfa 32) "...Osmanlı Imparatortuğu'ndan kalma 'Osmanlıca' bu iş için elverişli değildi. Üstelik bağımsız bir milletm milli şuur He geliştirdiği bağımsız bir dil de değıldır' (Sayfa 32) "..7679. yüzyıllar arası, imparatorlukta 'Osmanlılık' ve 'ümmet' telakkilerinin sebep olduğu gayri milli devirierdir. Bu gayri millilik 'Osmanlıca' ile dile de geçmiştır. Bu devir dili kendi özelliklerinden ve benliğınden uzaklaştırmış, ona bağlananlan miMİ duygudan yoksun bh rakmıştı. Devlet kavramı 'ümmet' ve 'Osmanlılık' kavramları ile biriikte yürüyordu..." (Sayfa 50) Kitabın "Dıt Devriminin Atatürk'ten Sonraki Evresı" bölümünde, TDK'nin 1940tan sonraki çalışmalan övülmekte, şöyle denilmekte: "TDK, 1940'tan sonra daha olumluteme/teredayanan bir çalışma yoIuna girmiştir... ...1940'tan sonra ele alınan özleştirme içinde, her geçen yılda biraz daha ilerieyen bir çalışma ile yüzlerce yabancı ketıme yerini Türkçe köklerden yapılmış kelimelere bırakmıştır... Son yıllann çalışma sonuçları öncekı yıllar çalışmalarından daha verimlı olmuştur. Türk Dil Kurumu, 19401963 yıllan arasında gerek dil özleştırmesi ile, gerek Tün\ dilinin yaşayan ve tarihi devırleriyle ilgili bulunan araştırmalar, sözlükler, kaynak metinler vb. olmak üzere yüzü aşkın eser yayımlamıştır... ...Demokrat ıktıdann Dil devrimine karşı gıriştiğı ve ezanın Arapcalaştırılması ile başlayan hareketin en baltalayıcısı, anayasa dilinin değiştinlmesı olmuştur. ...Bundan sonra devlet dilinde cumhuriyet öncesı yıllarının ağdalı dili yeniden ortaya dökülmüştür. Devlet büyüklerinin demeçlerinde ve radyo konuşmalannda kullandıkları Osmanlıca kelimeler, Dil devnmi ile ilgisi olmayan yurttaşları bile ürkütüyordu . " (Sayfa 73, 74, 75) Zeynep Korkmaz yapıtında, "gelenek. gereksınme, güç, gücün, gömü, dilekçe, güdümlü, özleşme, bildiri, yitik, tutsak, tutum, tanık, sayn, Odenek, toplam" gibi sözcOkterın "pek gOzeT o1duğunuyazarr"O(//n yaptsına uygun türetme yollannın benimsenmesi" gerektiğine değinen Zeynep Korl«maz, şöyle der: "...Dile karşı koyanlann, alışkanlıklardan kurtulamayanların. Türkçeleştirmeyi iş edinmeyenlerin, devrimdekı uygulama yotunu beğenmeyenlerin dirençlerini kıracak ve özleşUrmeyi sağlam temelde basartya ulaştıracak en kestirme yo/ bu ilkede toptanmaktadır. Dil devnminın amaa geçmişınden kopmuş bir dil değil, onu duru bir Türkçe olarak bıraktığımız noktadan alarak ve zamanın kattığı değişmeleri de gözönünde bulunduramk, geçmişine en uygun şekilde aşılarmış bir dil yaratmaktır. Böyle bir dil de onun yasama ve gelişme şartlanna en uygun yoldan yürümek ile elde edilir. Türk dilini aslındaki güzellığe ve zenginliğe kavuşturmanın ydntemi de budur. Bunun aksini iddia etmek Dil devrimini ve Atatürk'ün çızdiğı yolu inkâr etmek demektir..." Bunları demiş, Zeynep Hanım. Gelgelelim, köprülerin altından sular geçmiş, 12 Eylül olmuş. Askerler gelmiş Aynı Prof. 1984 martında Türk Dili Dergisi'nde yazdığı bir yazıda bu kez "dilde devlet koruyuculuğunun gereklHiğim" savunuyor. "Devrim" sözcüğünü artık atmıştır, "inkılap" olarak kullanıyor. Askerler gelınce, ytldızı çok parlıyor. YOK üyeliğj, TRT Yüksek Kurulu üyeliği, TDK'de kol başkanlığı, yönetim kurulu uyeüği. 1984'teki yazısı ibret vericidir Korkmaz'ın. Şöyle diyor: "...Bütün bunlann sonucu olarak dilde özleşme hareketi, fikır temeli ve uygulama yöntemi bakımmdan milli kültur poiıtıkasının gerekli kılan hedeften saptmlmış olduğundan, devlet Atatürk ilkeleri ve milli küttürün bes/eyıcı kaynakları durumunda olan dil ve tarih konularını da anayasanın teminatı altına almak zorunda kalmıştır. ...Böylece, Türk dili çalışmalan, ilmin öncülüğünde, devletin himaye, destek ve kontrolünde yeniden milli varlığımızın ve milli kültürümuzün gerekli kıldığı bir hedefe doğru yol alma imkânına kavuşturulmuş bulunmaktadır..." (Türk Dili Dergisi. Sayı 387, Mart 1984) 12 Eylül'den sonra, TDK kapatılıp, Atatürk'ün vasiyeti allak bullak edilince, Zeynep Korkmazlara gün doğdu. Hasan Eren'e de. Daha çoklarına da. Paralar nerelere harcanıyor, bunun hesabı bir sorulsun bakalım. İş yapmadan para alınan yeMere ben "arpalık" diyorum. TDK, bir "arpalık" olmamalıydı. Dün söyle söyleyip, bugün böyle diyenlerin yeri değildi oralar. Kiiltür varlıklan "Kultür ve Turizm Bakanı tlhan Evliysoglu: Sayın Cumhurbaşkamm, burada sadece sarayların restorasyonunda kullanılmak için ithal edilecek altın ve gümüş varak gümnik vergisi ile resim ve harçlardan muaf tutulmuştur. Bu altın varaklar sadece saraylar için değil, yalılar için de getiriliyor. tzin verirseniz buraya yalılan da ekleyelim. Başkan Kenan Evren: Yalılarda da var nu altın varak? Nurettin Yardnncı (thtisas Komisyonu UyesiKültür ve Turizm Bakanlığı Temsılcisi): Efendim, Boğaz'da birçok yalıda var. Şu anda Emirgân'daki Şerifier Yalısı'nı genel mudürluk olarak restore ettiriyoruz ve orada ihtiyacımız var; kanun çıkar çıkmaz hemen getirteceğiz. En eski yalılardan birisi. Çok önemlı bir mesele. Kültiir ve Turizm Bakanı Öhan Evliyaoglu: Sait Halim Paşa Yalısı da var Sayın Cumhurbaşkamm. Başkan Kenan Evren: 'Sadece saraylann ve yahlann restorasyonu için' şeklinde olsun, öyle mi? Kiiltor ve Turizm Bakanı tlhan Evliyaofcta: Evet efendim. Başkan Kenan Evren: Saraylar ve yalılardan başka altın ve gümüş varak kullanılacak başka taşınmaz kültur varlığı olamaz mı? Saray ve yalıdan başka bir yerde de olsa ne olacak? Tnggeneral Cumhur Evcil (thtisas Komisyonu Başkaru): Sarayların yanında sadece yalılanmız değil, camilerimiz de vardır mesela. Bu çok pahalı bir metadır. Ben arz ediyorum, sadece sarayda muhafaza etsek yeterli olmaz mı diye? Buna benzer eskiden kalnuş daha birçok şeyler de var; kapsamı genişletirsek çok büyük bir meblağ tutabilir. Çok değerli ve pahalı bir metadır. Başkan Kenan Evren: Camiler de var. Orgenenü Necip TorumUy (Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri): Sayın Cumhurbaşkanım, bir sınır çizmek lazım. Saraylar daha büyük ve daha önemli tarihi eserlerdir. Başkan Kenan Evren: Evet, eski metinde yoktu, biz ilave ettik. Nurettin Yardımcı: Bugün geleneksel Türk mimarisini devam ettiren eserler için arz etmiştik; saray, yalı, köşk... Bunlann bazıları da zaten kamu kuruluşlarının elinde. Bunlar eğer temin edilmezse aslına uygun onarılamaz ve bu gelenek surdürülmemiş olur. Bunu ihya etmekte büyiık yarar vardır, Türk mimarisınin devam ettirilmesi için. Başkan Kenan Evren: Hayır, ithali yasak değil. Sadece saraylar için getirtilenler gümrilk vergisi, resim ve harçlarından muaftu. Vergi resim ve harcıru ödemek suretiyle onlar için ithal edilebilir. Nurettin Yardımcı: Sayın Cumhurbaşkamm, altın varak üstünde arz ediyorum... Başkan Kenan Evren: 1yi ya, 'İthal edilecek altın ve gümüş varak gümrük vergisi, resim ve harçlardan mnaftır'. Diğerleri için bu vergi, resim ve harçlar ödenmek şartıyla ithal edilebilir. Biz saraylar için gümrük vergisi ve resim ve harçlar alınmasın, biraz daha ucuza mal olsun diye yaptık. Yoksa gene getirtilebilir. Bu muafiyetin sırurlarını genişletirsek, bu suiistimale de uğrayabilir. Onun için muayyen yerde keselim dedik. Otekiler vergisini vererek ithal etsin, yalnız saraylara yapalım, dedik. Orgenenü Tahsin Şahinkaya: Efendim, bakarüık belki bunun miktannı fazla tutar ve fazlasını köşklerde kullanabilir. Başkan Kenan Evren: Saraylar için ithal etmiştir, artarsa öbür tarafta da kullanabilir. Nurettin Yardımcı: Bizim geçen toplantı gündemınde arz ettiğimiz, sadece altın ve gümüş varak ithalinin yasak olması nedeniyledir. Tuggeneral Cumhur Evcil: Sayın Cumhurbaşkamm, bu yasak kanunlarla değil, Bakanlar Kurulu'nun aJdığı kararlarla oluyor. Çok daha iyi büirler bunu. Kotalar vardır. Başkan Kenan Evren: Bu şekilde kalsın bu. Bu Topkapı Sarayı'nda harem dairesinde vesairede çıktı. Benim iade ettiğim koltuklar vardı, tabanı altın varaktır. Geri gönderdim, neme lazım. Orgeneral Necip Tonımtay: Sonra altın her gün değer kazanıyor efendim. Altın varakın kullanılma sahası genişletilirse evvela Maliye Bakanlıgı itiraz edecektir. Başkan Kenan Evren: Eskiden çocuk doğduğu zaman hediye olarak herkes altın takardı. Şimdi takabiliyor mu? Şimdi kimse takamıyor. Orgeneral Tahsia Şahinkaya: Altın varak kullamlamaz demiyor ki efendim. tlhan Evliyaoğlu Org. Necip Tonımtay Kiiltür varlıklan nasıl korunur? B a k a n Evliyaoğlu: Sayın Cumhurbaşkamm sadece sarayların restorasyonunda kullanılmak için ithal edilecek altın ve gümüş varak gümrük vergisinden muaf tutulmuştur. îzin verirseniz buraya yalılan da ekleyelim. 1 Başkan Evren: Yalılarda da var mı altın varak' Nurettin Yardımcı: Efendim Boğaz'da birçok yalıda var. Tugg. Evcil: Camilerimizde de vardır. Çok pahalı bir metadır. Org. Torumtay: Sayın Cumhurbaşkamm sınır çizmek lazım. Saraylar daha büyük ve daha önemli tarihi eserlerdir. B a ş k a n Evren: Eskiden çocuk doğduğu zaman altın takılırdı. Şimdi takılabiliyor mu? Şimdi kimse takmıyor. Org. Şahinkaya: Altın varak kullanılmaz demiyor ki efendim... Orgeneral Tahsin Şahinkaya: 'Bisiklet' kelimesini hiç kullanmadan, 'motorsuz taşıtlan kullananlar' diyelim efendim. 'Motorsuz tasıtlan kullananlar ile hayvan surücülerinin 15 yaşını bitirmiş olmalan' diyelim, 'bisikltt'i koymayalım efendim. Başkan Kenan Evren: Zaten 'motorsuz taşıtlar' deyince bunun içine bisiklet de girmez mi? Hâkim Albay Feridun Balathoglu: Gıriyor efendim. Başkan Kenan Evren: Tamam; o zaman oraya neden ayrıca 'bisiklet' dedik? 'Bisiklet kullananlann 11' ibaresini çıkaralım oradan. 'Motorsuz taşıtlan kullananlar ile hayvan surücülerinin 14 yaşını bitirmiş olmalan' diyelim. 15 yaş çok geldi bana. Köylerde rahat kullanırlar o arabayı. Zaten onlar karayollanna pkmaz. Fahri Görgüüi.dçişleri BakanlıgıTemsilcisi):Yani 11 yaş kaydınıkaldınrsak. 15'e çıkıyor hu tefer. daha da büyüyor. Başkan Kenan Evren: İyi işte, ben de onun için sordum. İlmı bir şeyi var mı bunun, miUetlerarası bir yaş sınırı varmıdır ki, biz bunu koyduk? Böyle ceffelkalem 11 olmaz. \ Necdet Adıbelli: Yalnız ne var ki, bisiklet kullananların yaşını U'den 15'e çıkardığımız takdırde mahalle aralannda.. Başkan Kenan Evren: U'den 15'e çıkaralım demiyonım ben efendim. 11 de çok geldi bana diyorum, 7 yaş falan olabüir. tlkokula giden çocuklar bisiklete biniyor sokaklarda. Şimdi böyle 11 dedik mi, onlann hepsi cezaya çarpUnlacak; toparlar götürür zabıta orüan. Sonra köyden köye giderken çocuklar rahat araba kullanırlar. Hayvan güderler, her seyi kullanırlar yani. Orgeneral Tahsin Şahinkaya: Bisikleti 8 yapalım, öbürünü de 12 yapalım efendim. Başkan Kenan Evren: Evet. Başkan Kenan Evren: 'Bisiklet kullananlann 11, motorsuz taşıtlan kullananlar ile hayvan süriiculerinin 13 yaşını bitirmiş olmalan' diyelim. Fahri Trafik Müfettişliği Başkan Kenan Evren: Hangi ülkelerde var bu? Necdet Adıbelli: Başka ülkelerde olup olmadığını duymadık Sayın Cumhurbaşkamm. Başkan Kenan Evren: Yani, devlet aciz, kendi memuruyla tamamlayamıyor, fahri trafik müfettişliği veriyor. Fahri konsolosluk gibi bir şey bu. Bu belgeyi alanlar, sonra kendileri başlayacaklar suç işlemeye. İçişleri Bakanı Selahattin Çetiner: Sayın Cumhurbaşkamm, ben de aşırı taraftan değilim. 'Fahri trafik müfettişliği diye bir şey çıkardılar, başımıza dert oldu. Esas kendileri suç işliyorlar, bunu hiç gören yok. Onun için bu belgeyi aldılar' falan demeye başlarlar; bu sefer de öyle yazarlar. Siz basına bakmayın, şimdi böyle yazar, o zaman da bunun aksini yazar. İçişleri Bakanı Selahattin Çetinerr Hakkıâliniz var Sayın Cumhurbaşkamm. Müzakere edilmeye değer bir konu. Başkan Kenan Evren: Geçen sefer bunun üzerinde konuşurken de şüpheli kalmıştık. Hâkim Tümgeneral Muzaffer Başkaynak: Ozellikle bunlann görevlerini yapmamalan halınde para cezaları vardı, kaldıralım dedik. Başkan Kenan Evren: Kaldırdık. O zaman ne oldu bu? Bir ihbar müessesesi oldu. Para cezası kesse; o da olmayacak. Hâkim Albay Feridun Balatlıoğlu: Bir caydırıcılığı olur Sayın Cumhurbaşkamm. Hani arabamn içinde fahri trafik müfettişi olabilir diye belki bir caydırıcılığı olur. Başkan Kenan Evren: Herkes bilir onu zaten. tçişieri Bakanı Selahattin Çetiner Şoyle bir tahdit koyabilinz: Faraza yüzbin kişiye bir fahri trafik müfettişi olmak üzere illere kontenjan tanıyabiliriz. Başkan Kenan Evren: Fahri trafik müfettişiyim diye böbürlenir orada, kimseye de söz geçiremez. İçişleri Bakanı Selahattin Çetiner: Faydası da var, sakıncası da var. Orgeneral Nurettin Ersin: Efendim, fahri müfettişin de kimse tarafından bilinmemesi gerekır. Başkan Kenan Evren: Mümkün mü o? Muhakkak söyleyecektir o. Orgeneral Nurettin Ersin: Söylerse, o zaman memur olur zaten. Dediğiniz gibi böbürlenir ve birtakım şeyler çıkar. Kimse bilmeyecek ki onu, görsün ve yapsın. Itimat edilmiş bir kişi zaten. Başkan Kenan Evren: Nerede bizde öyle insan? Boğaziçi Yasası Yasa metni: Boğaziçi'nde faaliyette bulunan otel, motel, gazino, çay bahçesi, lokanta ve benzerlerinin tarifelerine eklenecek yüzde 10'lar. Org. Ersin: Otel, motel kabul, fakat çay bahçesi, gazino, lokanta gibi yerlere herkes gider. Org. Şahinkaya: Buna ne gerek var efendim. tstanbul belediyesinde para mı yok? Org. Ersin: Bu durum karşısmda Kanlıca'da yoğurt fiyatı iki misli artacak. Tngg. Evcil: Bu konuyu amiralimle görüştük. Amiralim alınmasını uygun buluyor. B a ş k a n Evren: Şimdi, çay bahçesine gelen adam çay içtikten sonra garsona, "çay kaç lira" diye sorar. Garson 10 lira yalnız 1 lira vergiden dolayı , 11 lira der. Adam 11 lira verir. Bir lira garsonun cebinde kalır. Tngg. Evcil: Sayın Cumhurbaşkanımız emir buyurursanız bu fıkradan çay bahçesini çıkartalım. B a ş k a n Evren: Gazino, lokanta olmaz Çünki onlar makbuz kesmezler. Büyük gelir olmadığı için herkesi tedirgin edeceğiz. Boğaziçi Yasası MADDE 15: Boğaziçi İmar Mudurluğü'nun gelirleri şunlardır: 'Boğaziçi alanında faaliyette bulunan otel, motel, gazino, çay bahçesi, lokanta ve benzeri eglence, dinlenme ve turisük tesislerde belediye ve Kültar ve Turizm Bakanlığı'nC" tespit edilen tarifetere eklenecek yuzde 101ar.' Orgeneral Nurettin Ersin: Otel, motel kabul; buralara herkes gitmez; buralara gidecek olanlar malumdur. Fakat çay bahçesi, gazino, lokanta gibi umumi yerlere herkes gider. Umuma ait böyle eglence yerlerindeki fıyatlar arttırılırsa kimse gidemez. Başkan Kenan Evren: Halbuki böyle eglence yerlerinden herkes istifade etsin isliyoruz. Orgeneral Tahsin Şahinkaya: Buna ne gerek var efendim, tstanbul Belediyesi'nde para mı yok? Orgeaeral Nurettin Ersin: Bu durum karşısmda yoğurduyla ünlü Kanlıca'da yoğurt fiyatı iki misli olacak. Tuggeneral Cumhur Evcil: Bu konuyu amiralimle de görüştük. Amiralim; otel, lokanta, çay bahçesi gibi eglence yerlerinden bu verginin alınmasını mali açıdan uygun görüyor. Yani, 'Bu vergi ılınabilir. mümkün bir sekilde taldp edilir* diyorlar. Soyulmuş müzeter Tnggeneral Cumhur Evcil: Sayın Cumhurbaşkamm, yüksek malumlan, çok değerli olan eserlerımizi yurtdışına gönderdiğimizde, her ne kadar ilgili ülkelerden sigorta ettirilmesi ve korunması hususunda gerekh garantileri alıyorsak da, uluslararası ilişkilerde kuvvetlinin haklı olduğu yüksek malumlan. Ayrıca eser kaybolursa, Başkan Kenan Evren: Ne demek 'kurvellinin hakkı oldugu', yani bir daha göndermez mi diyorsun? Tuggeneral Cumhur Evcil: Öyle olmuş Sayın Cumhurbaşkamm. Daha önce 1953 yılında göndermişiz, Paris'e sergiye göndermişiz ve Paris'teki sergiden incileri sökülerek yurdumuza geri gelmiş. Başkan Kenan Evren: Kuvvetli olarak değil, çaldırmışlardır. Zaten inci gitmez. Tnggeneral Cumhur Evcil: Eserin üzerindeki inciler alınmış. Başkan Kenan Evren: Onların gitmemesi lazım. Mesela, kocaman taşlı hançerler vardır, onlar gitmez; ama bunu böyle dedik mi, başka hiçbir şey gönderemeyiz. Bu maddeyi hiç yazmayalım daha iyi. Bu maddeyi çıkaralım. Tnggeneral Cumhur Evcil: Sayın Cumhurbaşkamm, şunun için arz ettim. Bugün için değil, geçmiş yıllarda da... Başkan Kenan Evren: Ona bakarsanız burada da, Türkiye'de de müzeler soyulmuştur; soyulmamış mıdır? Tnggeneral Cumhur Evcil: Diğer ülkeler, çok önemli olan eserlerin kopyalanm yapmak, onun fotoğraflarını çekmek suretiyle gönderiyorlar. Başkan Kenan Evren: Bu zaten sağlama bağlamış. Başkan Kenan Evren Selahattin Çetiner Fahri trafik müfettişleri B a ş k a n Evren: Biraz iskân edilmiş bir yer gördünüz mü, 50 km levhasını koymuşlar... Yani illallah dedirtiyorlar insanlara. B a k a n Çetiner: Çok şikâyet ediliyor efendim. B a ş k a n Evren: Hangi ülkelerde var? IVeedet Adıbelli: Başka ülkelerde olup olmadığını duymadık Sayın Cumhurbaşkamm. B a ş k a n Evren: Yani devlet aciz, kendi memuruyla tamamlayamıyor. Fahri konsolosluk gibi bir şey bu. Sonra kendileri suç işlemeye başlayacak. B a k a n Çetiner: Sayın Cumhurbaşkamm ben aşırı taraftar değilim. Başımıza dert oldu. Esas kendileri suç işliyor, bunu gören yok. Hakkıâliniz var. Müzakere edilmeye değer bir konu. Alb. Balatlıogln: Bir caydırıcılık olur. Hani arabamn içinde fahri trafik müfettişi olabilir diye. B a ş k a n Evren: Fahri trafik müfettişiyim diye böbürlenir orada, kimseye de söz geçiremez. Org. Ersin: Dediğiniz gibi böbürlenir ve birtakım şeyler çıkar. Kimse bilmeyecek ki onu, görsün ve yapsın. B a ş k a n Evren: Nerede bizde öyle insan. lar, sokak arasında kullandırıyorlar. Başkan Kenan Evren: Ya çıkarsa?.. Oramiral Nejat Tümer: Ara sokak da karayolu. Başkan Kenan Evren: Eğer bu 11 ise, ötekinin de 11 olması lazım. Diğeri 15 ise bunun da 15 olması lazım. Hâkim Tümgeneral Muzaffer Başkaynak (Hukuk İşleri, Kanunlar ve Kararlar Daıresı Başkanı): Veya ikisi de 12. Başkan Kenan Evren: Yahut ikisi de 12. Zaten bisikleti kimse almıyor ya, sokak aralarında falan da geziyorlar bunlarla. Hâkim Albay Feridun Balathoglu: 11 yaşında olan hiçbir çocuk Kızılay'a falan çıkamaz. Başkan Kenan Evren: Ötekinden de alınır; mesele alınıp alınmaması değil. Şimdi, bu fıkraya çay bahçesini koyduğumuz zaman şöyle bir durumla karşılaşırız: Çay bahçesine gelen bir adam çay içtikten sonra, garsona, 'Çay kaç jira?' diye sorar. Garson, 'On lira, yalnız bir lira da vergiden dolayı onbir lira' der. Adam, garsona onbir lira verir. Çay için makbuz kesilmediğinden, bu vergiden dolayı bir lira garsonun cebinde kalır. Aynı çay bahçesinde başka bir adam kahve içer; garsona, yirmi lira kahvenin parası olarak, iki lira da vergiden dolayı, toplam yirmi iki lira öder. Yine aynı şekilde buradaki vergiden dolayı iki lira garsonun cebine girer. Şimdi, burada vergi yüzde bir mi yüzde on mu nasıl bileceğiz? Bu dururau nasıl önleyeceğiz? Tnggeneral Cumhur Evcil: Sayın Cumhurbaşkamm, emir buyurursamz bu fıkradan çay bahçesini çıkaralım. Başkan Kenan Evren: Otel, motel olabilir. Tuggeneral Cumhur Evcil: Otel, motel, gazino, lokanta. Başkan Kenan Evren: Gazino ve lokanta da olmaz. Çünkü bunlar da makbuz kesmezler. Otel, motel olur; çünkü bunlann makbuzları var, deftere kaydediyorlar ve makbuz kesiyorlar. Orada yüzde iki, yüzde on gösterilmemişse belli olabilir. tmar ve tskân Bakanı Ahmet Samsunlu: 'Otel, motel ve turistik yerier' diyelim efendim. Başkan Kenan Evren: Bu vergiyi Adalar'daki otel, motel ve eglence yerlerinden almayacağız. Orgeneral Tahsin Şahinkaya: Sayın Cumhurbaşkamm, buna hiç gerek yok efendim, bu gibi yerleri gidilemez yerier haline getirmeyelim. Başkan Kenan Evren: Bu vergiden dolayı bu eglence yerlerinden yüklü bir para da gelmez zaten. İmar ve İskân Bakanı Ahmet Samsunlu: Zaten kısıtlarlar efendim. Başkan Kenan Evreo: O halde şöyle yapılabilir; lstanbul Belediyesi o bölgelerden aldığı vergileri oraya sarf etsin. Orgeneral Tahsin Şahinkaya: Tabii efendim. Bu böyle olursa, bu gibi eglence yerlerini, gidilemez yerier haline getirmiş olacağız. Başkan Kenan Evren: Sarıyer'de Bentler var; haik cumartesi pazar günleri buraya gider; bunlardan vergi alacağız dersek halkı böyle eglence yerlerine gitme>'e mı teşvik etmiş oluruz, yoksa gitmemeye mi? Tuggeneral Cumhur Evcil: Elbette gitmemeye teşvik etmiş oluruz efendim. Başkan Kenan Evren: O halde bu vergiyi niye koyuyoruz? Orgeneral Nurettin Ersin: Bu gibi eglence yerleri zaten fiyatlannı piyasaya göre arttırıyorlar. Tuggeneral Cumhur Evcil: Sayın Cumhurbaşkamm, bu büyük bir gelir de değildir Başkan Kenan Evren: Büyük bir gelir olmadığı gibi, herkesi de tedirgin edeceğiz" Trafik Yasası Başkan Kenan Evren: Samsun'dan Trabzon'a doğnı gidiyoruz. Her yer iskân edilmiştir. Yarın, öbürgün Ankaraİstanbul yolu da böyle olacaktır. Biraz iskân edilmiş bir yer gördünüz mü 50 km. levhasını koymuşlar. O zaman, Ankara'dan lstanbul'a gidecek bir otomobil 50 km. mzla gidecek demektir. Yani, illallah dedirtiyorlar insanlara. İçişleri Bakanı Selahattin Çetiner Çok şikâyet ediliyor efendim. Başkan Kenan Evren: Mesela karayolu bir ilçeden geçiyor, biraz sonra belediyesi olan bir köyden geçiyor, oranın da belediyesi yetkim var diye karar alıyor ve 50 kmJyi gösteren hız Uhdit levhasını asıyor oraya. Mütemadiyen 50 km. hızla gidiliyor. Olmaz ki bu böyle. İki tane bina vardır diye sürekli tahdide gerek yoktur. 'Bu yetkiyi de bunlara vermemek lazım' diye geçen sene söylemiştim. Bu bir devlet karayolu, her tarafının aym olması lazım. Bu yetkileri verelim mı, verrneyelim mi? Şimdi biz bu yetkileri valilere veriyoruz. Orgeneral Tahsin Şahinkaya: Sayın Cumhurbaşkamm, bu yolun geçmiş olduğu yerde hastane ve okul varsa ve Karayolları Genel Mudürlüğü de 'Buradan 90 kilometre hızla gideceksiniz' derse o zaman ne olacak? O zaman trafik komisyonunun, belediyenin ne alakası kaldı? Başkan Kenan Evren: Orada okul olursa başkadır, geliş gidişi çok olan bir yer vardır, geçit vardır; ama bu suiistimal ediliyor; karayolu ufacık bir köyden dahi geçerken 50 kilometrelik hız tahdit levhasını oraya koyuyorlar. MADDE 37: Bisiklet kullananların 11, motorsuz taşıtları kullananlar ile hayvan surücülerinin 15 yaşını bitirmiş olmalan, bedensel ve ruhsal bakırndan sağlıklı bulunmalan zorunludur. Başkan Kenan Evren: Niye hayvan surucüleri için 15 yaş dedik? Köylerde çok kimse kullanır yani, araba sürmesi bir iş değildir ki?. Hfikim Albay Feridun Balathoglu (İçişleri Komisyonu Başkam): Karayolu na çıkması halınde efendim. Başkan Kenan Evren: Köy yolundan gidiyor, o da karayolu sayılır. Hâkim Albay Feridun Balathoglu: Sayın Cumhurbaşkamm, büyük tehlike oluyor, arabaya sahip olarruyor, aniden yola çıkarıveriyor. Karayolundaki arabalar da birbirine gjriyor o vakit. Başkan Kenan Evren: Bisiklet kullanana niye 11 dedik, o da küçük? Hakim Albay Feridun Balathoglu: Bisikleti zaten karayoluna çıkarmıyor RAİFE YILDAR (Bulut) ile RECEP BULUT evlendiler. Kavseri2.7.1987 T.C. MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIGI İSTANBUL MUHAKEMAT MÜDÜRLÜĞÜ İLAN BEYOĞLU 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Davacı Maliye ve Gümrük Bakanlıgı vekili Av. Tülin Emirdağ tarafından açılan gaipliktescil davası sebebiyle; Yani oğlu Vasil Yamanidi oğlu Yani, Yorgi Kozmaoğlu, Sofya Kirişberger, Yani oğlu Vasil Theodara Apostalidis, Kamyonis Apostalidis Yani Apostalidis, Eleni Tomakidi, Tiryado Filos Tomakidinin Beyoğlu Galata Kemankeş Mahallesi, Akça Sok. 121 pafta, 74 ada, 5 parsel sayılı taşınmazın hissedarlarından olup, halen adresleri meçhul bulunduğundan haklannda açılmış bulunan gaiplik davası ile sözü edilen gayri menkulün hazıne adma tesciline dair dava dilekçesinin tebliği makamına kâim olmak üzere ilgililerin bilen tanıyan veya kendilerinin haklannı aramalan bakımmdan mahkememizin 986/511 sayılı dosyamıza başvurulması ilgililerin duruşmanm bırakıldığı 14.7.1987 günü saat 9.40'ta mahkemede hazır bulunmalan veya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri, ettirmedikleri takdirde duruşmanm gıyaplarında yapılacağı hususu davetiye ve dava dilekçesi yerine kâim olmak üzere ilan olunur. 21.5.1987 Basın: 23792 İLAN İSKENDERUN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 984/23 Davalılar: Mahmut Sabahoğlu ve Elide Sabahoğlu Pınarbaşı Cad. No. 23 Iskenderun Davacı Recep Ungan tarafmdan davalılar Mahmut Sabahoğlu ve Elide Sabahoğlu aJeyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşmasında, Duruşma gününü bildirir adınıza çıkarılan davetiyenin tanınmadığınızdan bahisle iade edilmiş olması uzerine zabıtaca yapılan adres tahkiki sonucunda adresiniz meçhul kaldığından adınıza ilanen davetiye tebliğine karar verilmiş olup duruşma 17.9.1987 günü saat 09.00'a talik edilmiştir. Mezkur gün ve saatte gelmeniz, gelmediğiniz veya sizi temsilen bir vekil de göndermediğiniz taktirde usulün 509 ve 510. maddesi gereğince davanın gıyabınızda bitirileceğinin davetiye yerine kâim olmak üzere ilan olunur. Basın: 23785 İLAN İST. 1. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Mahkememizde görülmekte olan muteveffa Ahmet Burhanettin Cem'in vasiyetname davasında: Müteveffaya ait Cağaloğlu, Ankara Caddesi, No: 99, Babıali Han'da bulunan muayenehanesindeki mahkememizce 15.4.1987 tarihli zabıtla tpspit ve kıymetlendirilen dişçi levazımatı, açık arttırma ve pazarlık suretiyle satışı yapılaeağından, alıcıların 7.7.1987 günu saat 1012 arası eşyaları yerinde görebilecekleri gibi satış tarihi olan 7.7.1987 gunu saat 14'te aynı yerde alacaklıların hazır bulunmalan, satış pazarlık suretiyle yapılacağı gibi, meskur eşyaları satıp satmamakta ve dilediğine satmakta mahkemenin muhtar olduğu ilan olunur. 22.6.1987 Basın: 6812 1727 yaşlannda bayanlar Ingiltere'de cocuğa bak, karşılığında tngilizce öğren. Tel: 158 53 42 (İLESAM) llim ve Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği'nden: Birliğe u>e kaydı devam ediyor. Gerek li bilgiler: ANKARA'da: İLESAM Strazburg Cad. 28/30 Sıhhiye (Tel: 22 99 761) lSTANBUL'da: GESAM Kuyulu Bostan Sok. 13/8 Nişantaşı (Tel: 145 46 45) Birlik merkezlerinden temin edilebilir. KADIKÖY 2. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Bahkesir, Burhaniye, Mahkeme Mah. cilt: 005/04, sahife: 4P, kütük: 33O'da nüfusa kayıtlı ve Kadıköy Muhürdar Cad. 105/5 Yaver Apı. Kadıkoy'de mukim Behlül Vodina'nın rahatsızlığı nedeniyle hacri ile daha once vasisi olup \efat eden Neriman Göktürk yerine kız kardeşi Rahşan Karamanoğlu vasi tayin edilmiştir. Keyriyet ilan olunur. 29.6.1987 Basın: 6819
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle