Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 TEMMUZ 1987 DünyaFındık Bîrligi kuruluyor ORDU (Camhuriyet) Türkiye'nin öncülüğunde Dünya Fındık Birligi kuruluyor. Dünyanın başlıca fındık üreticisi ulkeleri arasında kurulması için ilke karanna vanlan birlik Ue ilgili çalışmaların son asamaya geldiği bildirildi. Türkiye'nin teklifı üe kurulacak Dunya Fındık Bîrliği'nin organizatörlüğünü Karadeniz Fındık ve Mamulleri Ihracatçılan Birliği üstlendi. Karadeniz Fındık ve Mamulleri Ihracatçılan Birliği Başkanı Coşkun Köksal, kurulacak tındık birliğine Türkiye'den başka Ispanya, Italya, Yunanistan ve ABD gibi üretici ülkelerin ortak olduklannı söyledi. Dunya Fındık Birliği'nin amacının, daha istikrarh ve üretki ülkelerin çıkarlannı koruyucu bir ihracat politikası izlemek olacağı belirtüdi. öte yandan, fındıgın denizaşın Olkelerdeki tüketimini arttırmak ve yeni pazarlar bulmak amaaylakampanyabaşlaulacağı açıklandı. Adalei Bakanı: 108 hâkim ve savcı açığı var Agrı Dağı'ndan uçtu ERZURUM (».a.) F. Alman dağcı Kari Heinz, kanaüı uçurtmayla Ağrı DagVnın beş bin metre olan kesiminden uçarak yere inmeyi başardı. Bir F. Alman ve iki Türk rehber dafccı ilc Ağrı DağVna tırmanan Heinz, bu yflkseklikten kanatlı uçurtmayla inişe geçti. Alman dağcı, 10 kilometre uçarak GOlyuzu Köyu'ne inmeyi başardı. Genç dağcı Heinz, ilk defa gerçekleştirdiği bu uçuşu, gelecek yıl da tekrarlamayı duşündüğünü söyledi. ANKARA (a.a.) Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu, "Hâkim ve savcı açıgımız var. Davalann gecikme nedenlerinden biri de"bu açıktan kaynaklamvor" dedı. Sungurlu, 108 dolayında hâkim ve savcı açığı olduğunu kaydederek, bu açığı doldurmanın kolayolmadığını söyledi. Uyuşturucu satmak isterken yakalandılar tstanbul Haber Scrvfei İstanbul Narkotik Şube Müdürlüğü ekiplerinin Kumkapı'da gerçekleştirdikleri operasyonda, İran'dan yurda soktuklan 2 kilograrn eroini, şube elemanlanna satmak isteyen İhsan Ateş ile tran uyruklu Sayed Zai Raiszadeh, Kharacani eroinle birükte yakalandılar. 26.6.1987 günü Topkapı semtinde yapılan ikinci bir operasyonda Rıza ÖndU ile MusUfa Tuncil, 3 kilogram eroini satmak isterlerken suçustü ele geçirildiler. Birkaç gun sonra son olarak Zeytinburnu'nda gerçekleştirilen bir operasyonda doğu illerinden getirdiği 1.5 kilogram esrar maddesini satmak için evinde bulunduran Emine Sayılgan, yakalanarak gözaltına almdı. (Baştarafi I. Sayfada) GOZLEM Üstündağ anıldı KONYA («.«.) Kapatılan CHP'nin genel başkan vekili ve genel sekreteri, eski Milli Eğitim bakanlanndan Mustafa Üstundağ 0lü raünun 4. yılında mezan başında anıldı. Anma törenine, kapatılan CHP'nin bazı milletvekilleri, SHP yöneticileri ve aileâ kauldı. ANKARA (a.a.) Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Diyan« tşleri Bakanı Mustafa Sait Yazraoglu'nu dun Çankaya Koşku'nde kabul etti. Cumhurbaşkanlığı Basın ve Halkla tüşkiler Muşavirliği'nden verilen bilgiye göre bu göreve yeni atanan Yazıcıoğlu, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e • nezakel ziyaretinde bulundu. Evren Trkzıcıoğlu'ıiu kabuletti tran 'dan ve doğu Ulerinden getirdikUri eroin ve esran istanbulda pazarlamak isteyen Mehmet Emin Saytlgan, Rıza Ondtt ve Mustafa Tuncil yakalanarak gözaltına ahndılar. HABERLERİN DEVAMI Bir Atama ve Demokrası (Boftamfı 1. Sayfada) üstu" kılan bazı hususlar da yok değildir. Bunların başında Sayın özal'm o kendine özgü "paldırküldür" üslubu gelmektedir. Oysa daha zarif ve diplomatik bir davranış bV çimini benimseyebilse, bu, deviet^aşamının ckjdiyetine çok daha yakışacaktı. Ustelik böylesine nazik bir konuda kimi odaklarda haklı haksız bazı duyarlıklann oluşumu da önlenebilecekti. Ne yazık ki olamadı. "Olağan" bir yetki kullanımının "olağanustu" özelliklere bürünmesinin bir başka nedeni de, hiç kuşkusuz, Türkiye'nin demokratik yapısında yatmaktadır. Eğer ülkemizde demokratik hukuk düzeni öteden beri geçerli olsaydı, herhalde siyasal iktidann Genelkurmay Baskanlığı'na ilişkin ataması bu denli hareket yaratmazdı; demokratikleşme ile sivilleşme açısından bu kadar abartılı değerlendirmelere konu olmazdı. Özalın attığı adımın bu bakımlardan altj mutlaka çizilmelidir, ama abartılmamalıdır. Ülkemizin demokrasi gündemi çok yüklüdür. Seçilebilme ve politika yapabilme gibi en temel demokratik bir hakkı referanduma götürebilen ve bunun için "hayır" kampanyasına yönelebilen Sayın özal, demokrasi konusunda rüştünü henuz ispatlayabilmiş değildir. Başbakan Özal'm, Genelkurmay Başkanlığı'na ilişkin bu tasarrufunda kamuoyunu, özellikle basını neredeyse tümüyle yanında bulması da ilginç bir başka noktadır. Bu tavır alışın, bir bırikimin sonucu ortaya çıktığı ve bunun da altında bir bakıma 12 Eylüi'ün, bir askeri yönetimin yattığı söylenebilir. Bu nokta üzerinde hem sivil hem de asker kesimin özenle durmasında yarar vardır; durulmazsa, geleceğe dönük olumsuzJukların tohumlan ekilmiş okır... Sivil siyaset kadroları ile Silahlı Kuvvetlerimiz arasında öteden beri varlığına inandığımız "guvan bunalımf'mn artık aşılması gerekir. Siville askerin dünyasını birbırinden ayıran Çin Seddi zamanta yıkılmalıdır. Yapıcı bir diyalogtan başka çare yoktur. Sorunlarımızı, birlikte inşa edeceğimiz bir demokrasi çerçevesinde, olağan yollardan ve sivil asker ayrımı yapmaksızın hep birlikte çözebilmeliyiz. Bu vatan hepimizindir. NAIDldan aynlmak isteyene güle güle (Baştarafi 1. Sayfada) rerek, onlann ekmeğine yağ sürüyorsunuz. Adeta onlarla ortakmış gibi davranıyorsunuz. AT: Türkiye'nin AT üyeliği, Türkiye'yi, ABD Kongresi karşısında da güçlendirir. TnrVYunan ilişkileri. Yunanistan bizim için önemlı, ama Türkiye daha önemli. 10/7 oran» 3/1 olmalı. Evren'in NATO ile ilgili sözkri: NATO'yu bırakmak isteyen her ulkeye benim cevabım: Güle güle. ABD kendisine şantaj yapılrnasına izin veremez. Eğer örneğin Yunanistan ittifaktan aynlırsa, San Francisco Amerika'nuı olmaya devam eder, ama Selanik Yunanistan'ın olmaya devam edebilir mi? Türkiye'nin gelecegi: GCvenlik alanınız, önumuzdeki 10 yıl içinde dünyanın çatışma odağını olusturacak. • 'Amerikan askerlerini nerede konuşlandınrdıruz' sorusu çıksa, aklı başında kimse, '350 bin Avrupa'ya, 40 bin Japonya'ya yerleştirirdim ve Ortadoğu'da hiç asker bulundurmazdım' yanıtını vermez. Gerçi bugünkü dunım, savaş sonraa sartlar yuzunden ortaya çıkmıştır, ama 10 yu içinde guçlerimizi yeniden konuşUndınnak zorundayız. Bugua balunduklan yerde kullanamayacağımız askerier besliyoruz. Avrupa'daki birlikleri. örnegin Ortadoğu'da kullanamıyoruz. Ekipmanlan ağır. hantal biriikler bunlar. Örnegin İran konusunda Türki>e'den yardıra islesek, Türkiye izin venneyebüir. Oysa bulunduklan yerde bugün işe yaramajan bu biriikler, Amerika'da konuşiandınlıp hızlı misilleme yapabilecek organizasyondan geçirilirse, ani gelişmelere tepki verebiliriz." Avrupa Muttefik Kuvvetleri Komutaru (SACEUR) Bemard Rogers'ın son günlerde dıte getirdiği kaygılan, "anlamakla birlikte, onunia aynı fikirde olmadıgım" kaydeden Brzezinski, Rogers'm süresinin uzatılmaması konusunda da "Amerika'da bizim sistemimiz, hir askerin ne kadar göre\dc kalacağına, askerlerin karar vermesine izin vermez" diye konuştu. Bir gazetecirün, "Kürtleri öıgürlik savaşçısı mı, yoksa terörisl olarak mi nilejedigi" sorusuna Brzezinski, şöyle yanıt verdi: "Bu sizin sorununuz. Sorunn sloganlara indirgeyecek yomm yapmam. Eger birisi size 'Niye onlara bağımsızlık vermiyorsunuz' diye soruyorsa. sizin de onlara, 'Neden Bolonya'ya, Galler'e bağımsızlık vermiyorsunuz?' diyt sonna hakkınız var. Ama ber NATO üyesi, iç sonınUnnı kendi çözer. Bununla bâşa çıkabilecek deneyiminiz var. Biz giıçlii bir Türkiye isleriz, çünkii Türkiye bizim Doğn Akdeniz'ieki en önemli mutlefikimiz. Ama bu, iç sonınlannıza bulaşmamızı gerektirmez." Avrupa Parlamentosu'nun, Ermenilerle ilgili karar tasansı konusunda, "Bu tasanyı gecirenler, sizin için ttayatı güçleştiriyor, ama kendi hayabnızı siz de guçleştiriyorsunuz" diyen Brzezinski, şöyle devam etti: "Çok beyecanlısımz. Bu karar tasanlannı çıkarttıranlann amacı sizi rahatsız etmekse, amacına ulasıyor. Çünkü histerik tepki veriyorsunuz. Karariara onem vererek, onlann ekmegine yağ suniyorsunm. Benim tavsiyem. biraz serinkanlı olmaruz. Gereksiz tepkiler vererek onlarla adeta ortakmış gibi davranmaya gerek yok." ABD yönetiminin Kuveyt gemilerinin Amerikan bayrağı ile korunması karannı desteklediğini belinen Brzezinski, "İran ve Irak, birbirierinin istedigi kadar gemisini batırabttir. Ama 3. partilerin batıramaz. Bana haklan yok. Bu haraketle ABD'nin tüm muttefiklerinin çıkarlannı komduğunu düşünüyoruz." Bir soru üzerine, Türkije'nin AT üyeliğinin onu Kongre nezdinde guçlü kılacağını kaydeden Brzezinski, Türkiye'nin üyeliğinin, "toplulogu Doin Akdeniz'de de güçîendirecegini" söyledi. TürkYunan ilişkileri konusunda, "10/7 oranını hiç adil bulmadıgını" kaydeden Brzezinski. şöyle konuştu: "Çünkii bu oranda, iç siyasi kaygılar var. Eğer oran tamamen stratejik kaygüarla beurlenecekse 3/1 olmalıdır. Yunanistan bizim için önemli, ama Türkiye çok daba öaemli." Brzezinski, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in NATO ile Uişkilerin gözden geçırilmesi konusundaki çıkışını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de şöyle konuştu: "Her ülke, istediğini yapmakta serbestür. Eger NATO'dan aynlmak menfaatinize uygunsa böyle yapmaya hakkınız var. Eğer arzu ederseniz muttefik oluruz, arzu etmezseniz de biz ber halukârda ayakta kahnz. NATO>u bırakmak isteyen her ülkeye benim cevabım: Güle güle. tntihar etmek isteyen varsa. onun sonınu. Fakat böyle konuşmam, stratejik ve jeopolitik açıdan, Türk ABD ittifakının ber iki ülke için de hayati olduğunu duşünmeme engel değil. Eger faridı duşunuyorsaıuz, bu üzüntü verici, ama yapabileeegimiz bir şey yok. Amerika kendisine şantaj yapılmasına izin veremez. Örneğin Yunanistan ittifaktan aynlsa bile, San Francisco Amerikan kenti olmaya devam eder, ama Selanik, Yunanistan'ın olmaya devam edebilecek mi? Biz Yunanistan'la muttefik olmak isteriz, ama Atina'tun duygulanna kapılmaanı da onleyemeyiz." Zbigniew Brzezinski, Türkiye'nin önümüzdeki yülarda bölgede dunımunun ne olabileceği sorusuna da şöyle karşıiık verdi: "Dünyanın manzarasına baküdıgında Afganistan, Pakistan, İran'dan Körfez'c uzanan şerit, dünyanın siyasi çabşmalannın odagı olacak gibi görünüyor. Bu yüzden sizin güvenlik alanımz, potansiyel istikrarsızlık bölgesi olacak. bu çercevede Amerika ile ilişkileriniz ise, bölgeye karşı manifesto niteiiği taşıyan bir önem kazanacak." Sorolaryanıtlar Ortadoğu'daki gelişmeler, hipotetik sonuçları ve dünyanın değişen stratejik manzarası üzerine analizlerini açıkladıgı "M> Game Ptan" adh kitabı, geçen yıl dunyada büyük yankılar uyandıran Brzezinski ile söyleşi, Avrupa'daki Amerikan askeri varlığının geleceğine ilişkin sorularla başladı. Brzezinski, bu konuda şunlan söyledi: "Son aylarda bu konuda tarbşmalar başlaması bile iyiye işartt. Franazlar ve Almanlar, şimdiyt kadar görülmemiş biçimde iist diizeyde bn konuyu konuşuyorlar. Hatta Schmidl, Avrupa'daki liim Amerikan askeri birlikleri çekilse bile bu trajedi olmaz. Çünkii boşlugu Almanya doldunır" dedi. Eğer Amerika Başkanı olsaydınız ve bugünkü global strateji çerçevesinde önünüzc, Bankalar (Baştarafi 1. Sayfada) medıkçe geçerli olacak ve bu oran üzerinde pazarhk yapılamayacak. Bankalarla faiz pazarlığı ancak 10 milyon liranın üzerindeki miktarlarda hamiline yazılı mevduat sertifikası alınması halinde mUmkun olabilecek. Elinde 10 milyon lira ya da daha fazla parası olan bir kimse 1 aylık, 3 aylık, 6 aylık ya da 1 yıllık "isimsiı hesap" açtığı, yani mevduat sertifikası aldığı takdirde bankayla serbestçe faiz pazarlığı yapabilecek. katmaları gerekiyor. Bankalann tüm bu hesaplamalar sonucunda bir yıl vadeli mevduata uygulayacaklan brüt faizin yüzde 50 dolayında olabileceği tahmin ediliyor. önde gelen bankalann belirleyecekleri oranın bu rakam dolayısıyla değişebileceği sanılırken, faiz yarışında öne çıkmak isteyen bazı marjinal bankalann daha yüksek bir oran uygulayabileceği belirtiliyor. Türkiye lş Bankası'nın alacağı karar, tüm bankalarca merakla beklenirken, Akbank Genel Müdürü Hamit Belli, hiçbir bankanın 1 yıllık mevduat faizini bugünkü düzeyinde (yüzde 43'te) tutamayacağmı, Akbank'ın uygulayacağı oranın ise son kararlarm toplu bir değerlendirmesi yapılarak belirleneceğini söyledi. Yapı ve Kredi Bankası Genel Müdürü Hüsnü Özyeğin, kendi uygulayacaklan oranı belirlemekte acele etmeyeceklerini, faiz düzenine getirilen yeni serbestinin, "şuursuz bir faiz yanşma" yol açacağını da sanmadığını belirtti, özyeğin, "Interbank pryasas" ve "açık piyasa işlemleri" gibi mali sisteme getinlen yeniliklerin 1981 sonrasında görülen türden bir faiz yarışına gerek bırakmadığını kaydederken, Garanti Bankası Genel Müdürü tbrahim Beül de serbest faiz kararırun bankalann yoğun bir likidite sıkıntısı içinde bulunmadığı bir dönemde ahnmasının, "herkesin panik içinde birbirini ızleyeceği" bir faiz yanşma gerek bırakmadığını belirtti. Dövize ve altına etkisi lktisat Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Erol Aksoy ise, üç yıl Önce alınması gereken serbest faiz karannın en olumlu etkilerinden birinin döviz talebini azaltıcı yönde olacağını belirterek, "Serbest faiz pazarlığı yapabilme imkânı, kişüeri Türk parası tutmaya itecek \e dolayısıyla dövize olan talep azalacaktır. Bu durumda döviz fiyatlannın artış hızı da azalabilecektir" dedi. Serbest faiz uygulamasının iç talebi düşüıeceğini ileri süren Aksoy, "Bu uygulama. gayri menkul fiyatlarını da aşağı çekebilir, hatta altın fİNUtlan bile dünya fiyallannın biraz altına inebilir" diye konuştu. ANKARA'dan YALÇlft D06AM (Baştarafi 1. Sayfada) sini "Genelkurmay Başkant" olarak kutluyorlar. Öztonın 'un makammda... Yani, "Bu iki bakanın Özal'm düşüncelerinden haberleri yok." Taa ki 24 haziranda özal'm Bakaniar Kurulu'nda ilk kez konuyu açmasına dek... Aynca bu iki bakanın galiba "bir başka şeyden daha haberleri yok". Genelkurmay Başkanının atanması Bakaniar Kurulu karanyla gerçekleşir yasalara göre. Yani Genelkurmay Başkanlığı 'na kim atanacaksa, atanacak orgeneralin atama kararnamesmin altında tüm bakanlann imzası bulunuyor. Elbet, bu arada "bakan" sıfatıyla Karaevli ve Turel'in de imzalarmm bulunması gerekiyor. Yetkilerindn haberleri yok ya da kendi yetkilerini "nasıl kullanacaklanndan" haberleri yok. Çünkii, atamanın Bakaniar Kurulu tarafından yapılmasını "basit ftir/ormoffre" sanıyortar. Atacaklanimzayı "Yüklenecekleri sorumluluktan çok basit bir formalite olarak görmek" yanılgısına düşüyorlar. Kaldı ki, daha atama gerçekleşmeden neden gidip Öztorun 'u kutlamak gereğini duyuyorlar. Neden bu kadar "sabtrsız" davramyorlar? Neden? Bundan sonra Özal'm uygulayacağı "birplan daha var"yalmz, şu anda "henüz düşünce aşamastnda". Henüz kâğıda, kaleme dökülen bir şey yok. Olaylann gelişmesine göre "bir zamanlama yapacağına" kuşu yok Özal'm. "Kafasındaki planın'' ayrmtıları neierden oluşuyor? özetle şöyle: • Milli tstihbarat Teşkilatı'mn (MtT) başına bundan böyle "sivil bir sorumluyu'''' atamak. MtT'in başına 1960 yılından bu yana "müsteşar" olarak sürekli askerier atantyor. 1960 başlannda Koramiral Bahattin Özıilker, sonra sırasıyla Korgeneral Fuat Doğu, Korgeneral Nuretün Ersin, Korgeneral Bülent Türker, Korgeneral Burhanettin Bigalı, şu andaki müsteşar da Korgeneral Hayri Ündtil... Zamam henüz belli değil, ancak MlT'in başına bir süre sonra "sivil bir kişi müsteşar olarak" atanacak. • tllerde görev yapan "jandarma komutanlan valilerin emrine girecek." Jandarma KomutanJannın "sicil amiri, valiler" olacak. 12 Eylül öncesindeki uygulamada valiler yine jandarma komutanlanmn sicil amiri ve illerdeki jandarma komutanlan valilere bağlı. 12 Eylül askeri müdahalesi ile bu kural değiştirlliyor. Valilerden alımyor bu yetki. Şimdi yeniden eski sisteme dönmenın hazırlığı yürütülüyor. "Terörün daha kolay ve koordineli bir çaltşmayla önlenmesi" gerekçesine dayanarak jandarma komutanlarının illerde valilerin emrine girmeleri öngörülüyor. • "Birplan" da Milli Savunma Bakanlığı çerçevesinde düşünülüyor. Yulardır ve belki de kurulduğundan bu yana Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarlığı ile müsteşar yardımalıklarını hep askerier yürütüyor. Bu makamlara hep askerier atanıyor. "Zamaıu henüz belli olmamakla birlikte, halen tasarı biçiminde" olan plana göre Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarlığı ile müsteşar yardımcılıklarının da "siviller tarafından yürütülmesi" üzerinde duruluyor. Konuyla ilgili bilgisine başvurduğumuz bir bakan, "Bunlar düşünülüyor, ama hepsinin zamam var" biçiminde karşıiık veriyor. özal'ın çevresi, Orgeneral Torumtay'm Genelkurmay Başkanlığı'na atanması karannın açıklanmasından ve bu yönde fıili adımlarm atılmasından bu yana çok dikkatli. Gerek en yaktn çevresi, gerekse bakaniar kullandıkları üslupta son derece dikkatli. Dikkâtleri de "Orgeneral Üruğ 'un bir şerzenişinden " kaynaklamyor. Özal'm geride bıraktığımız pazartesi günü "Biz Öztorun'u istemedik, biz Torumtay'ı istiyoruz, olaylann bizim dısımızda gelişmesine hükümet seyirci kalarnaz" türündeki sözlerinden Üruğ'un "alınmış olduğu" ortaya çıkıyor. Bunun üzerine önceki gün Başbakan Turgut Özal, ANAP Başkanlık Divanı 'ndan sonra yaptığı açıklamada, Üruğ'a "çiçek atıyor" ve Üruğ'un 12 Eylül sonrasındaki seçimlerle birlikte "demokrasiye katkıstm" vurguluyor. Kendisinin gönlünü alıyor. Orgeneral Torumtay'a Genelkurmay Başkanlığı yolu açılmasıyla birlikte özal, önemli bir konuyu çözümlüyor. Ancak, herkesin aklına benzer sorular geliyor: özal, bundan sonra kendisini "demokrasi kahramanı" olarak görmez değil mi? Genelkurmay Başkanını "değiştirdiği sıra" kendisine aşırı bir guven vermez değil mi? Bu güvene dayanarak, " Türkiye 'de ben istediğimi yaparım" hastalığına yakalanmaz değil mi? Aldığı ve uyguladığı karan "kendiiçinde"değerlendirir değil mi? Çevresi de "Sen aslansm, sen kaplansın" diye kendisini aşırı ve gereksiz bir güvene iterek "olumsuz bir çember" oluşturmaz değil mi? özal'ı bekleyen en büyük tehlike galiba bu olsa gerek. Kim yararlanacak? Bu uygulamada elindeki para 10 milyonun üzerinde olanlar, parasının miktarıyla ve pazarhk gücüyle orantıh bir faize kavuşurken, tasarrufu bu miktann altında kalanlar bankalarca belirlenecek ve ilan edilecek 1 yıllık mevduat faiziyle yetinmek zomnda kalacaklar. Türkiye Bankalar Birliği'nin verilerine göre, 1986 sonu itibarıyla 10 milyon liranın ustünde vadeli mevduata sahip olanlar, vadeli mevduat sahiplerinin yüzde l'ini bile oluşturmuyor, 6 milyon liranın üzerinde banka mevduatı olanların oranı ise >11zde l'i ancak geçiyor. Hangi banka, ne yapacak? Önde gelen bazı bankalann genel müdürleriyle dün yaptığımız görüşmeler, bankalann ilan edecekleri 1 yılhk mevduatm faizini belirlerken topluca hareket etmelerinin >a da bir "centümenlik anlaşması" yapmalarının hiç değılse şimdilik söz konusu olmadığını ortaya koyuyor. Ancak her banka, diğer bankalann nasıl bir oran belirleyeceğini merak ettiği için herkes birbirinin karannı öğrenmeye ve kendi karannı ona göre belirlemeye çalışıyor. Arkadaşımız Bilal Çetin'in Ankara'dan bildirdiğine göre, kamu bankalanrun bu konuda acele etmeyecekleri, Türkiye Iş Bankası'nın ise, tıpkı 1981 şubatında olduğu gibi, kendi belirlediği oranı açıklayarak "lider banka" rolünü oynayabileceği tahmin ediliyor. Corea şöleni (Baştarafi 1. Sayfada) hissediyor musnnuz" ve "lstanbula bir kez daha gelmekten hoşnut musunuz" sorularına, "Herhalde odama yerleşip duşumu aldıktan sonra, hem buraya gelmekten memnun olacagım hem de bu akşamki konser için kendimi formda hissedeceğim" yanıtını veriyorlardı. Geçen yıl ünlü sanatçılara "limousine Senice"ten bir otomobil kiralayan İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, bu yıl çok daha ekonomik bir yol seçmişti. Bu nedenle iki sanatçı, havaalanından kiralanan yerli mah bir taksi ile otellerine doğru yola çıktılar. Bu arada Gary Burton'ın vibrafonu da bir kamyonete yüklendi. Yola cıktıktan az sonra kamyonetin arka kapağı düştü. Görevlileri korkutan bu olay, sanatçıların neşesini pek de bozmuşa benzeraiyordu. Zira tstanbul'un yoğun sabah trafiğinde zar zor ilerlemeye çabalayan taksi içinde Chick Corea, Italyanca "Amoremio" adh şarkıyı mınîdanıyordu. Yolculuk başladıktan bir süre sonra konuşma, Miles Davis üzerinde dönmeye başladı. İstanbul Festivali'ne bu yıl kimlerin geldiğini soran Corea, "Herbie Hancock" adını duyunca, "Hancock, Ron Carter ve Ibny VV'illiams başh başına birer ekoldürler" dedi ve şöyle sürdürdü: "Üçünü de yanında yetişmelerine karşın Miles Davis'ten ayrı tutmak gerekir. Miles, adam kovmayı sevmez. Olgunlaştıgını gördügii an gitmesi gerektiğini hissettirir. Bir oknl gibidir Miles." tstanbul, turnelerine tskoçya dan başlayan Corea ve Burton'ın, ttalya ve tsrail'den sonraki dördüncii duraklan. Sanatçılar tstanbul'da bugiin verecekleri son konserden sonra Yunanistan'a, oradan da Doğu Avrupaya geçecekler. Chick Corea'nın uçaktan indikten oteline kadar sordufcu tek 1 Kredi faizi ne olur? Bankalann ilan edecekleri 1 r yülık me\ duat faizini belirlerken, Merkez Bankası'nın kısmi faiz serbestisi karanyla birlikte açıkladığı diğer kararlarm maliyetlerine yapacağı etkiyi hesapladıkları belirtiliyor. En büyük bankalanmızdan birinin genel müdürü tarafından yapılan kaba bir hesaplamaya göre, 1 yıllık mevduat faizinin 5 puan dolayında .artması halinde bankalann kredi faizlerini yükseltmeleri gerekmeyecek. Mevduat faizlerindeki artış sözgelimi 10 puanı bulursa, bu artışın kredi faizlerini yükseltici etki yapması da kaçınılmaz olacak. Ancak bankalara mevduat akışııun birden hızlanması ve kredi kaynaklannın bollaşması halinde bunun da kredi faizlerinin yükselmesini önleyebileceği belirtiliyor. bir soru vardı: "Piyano nasıl?" öylesine ki, bir ara, "Otelden önce konser salonuna gidelim" diye tutturdu. Sonrasında kendisine, "Hamburg yapımı bir Steinway and Sons" marka bir piyano olduğunu, geçen yıl aynı piyanoyu Keith Jarrett ve Oscar Peterson'ın da çaldığı belirtilince, "Keith çaldı ise sorun yok. O memnun kaldığına göre ben haydi hajdi memnun kalırun" diyerek, kaprisli bir sanatçı olarak biHnen Jarrett'a da taşını attı. Kaldıkları Sheraton Oteli'nde duş alan sanatçı, bir saat sonra salona gitmeye hazırdı. Ayağında şortu ve ıslak saçlan ile Corea pi>'ano üzerinde ilk çalışmasını yaptı. Çıkan sesi çok iyi bulan sanatçı, "Bu piyanoda benden önce bir Avrupalı çalmış. Çünkii akordu 442 olarak yapdmış" dedi ve kendisi için 440 akor yaptırdı. Salonu inceledikten sonra doluyken sesin nasıl yayıldığuu merak eden Corea, bir ara, "tyi bir konser izleyicisi nasıl olmalı" diye sorangazeteciye şu alaylı yanıtı verdi: "Sejircilerin hepsine birer bardak soguk süt dağıtın. tçine parmaklannı soksunlar. Parmaklar siitii karıştınrken kulaklannı da müziğe versinler." Bu arada konserin verileceği Spor ve Sergi Sarayı'nın güvercinlerine de takılan Corea, "Konseri onlann da dinlemelerinde bizim için sorun yok" derken, Burton ise "Uslu uslu izlemezlerse bir tiifekle vurabilirsiniz" diyordu. BurtonCorea ikilisi, gazetecilerden gelen söyleşi isteklerini genelde geri çeviriyor ya da konserden sonrası için randevu veriyorlardı. "Yann oimaz mı" diyen bir gazeteciye, Chick Corea, "Yann doluyum, telefon konuşmalanm var" diyordu. Telefonun nasıl olup da bir gun sürdüğüne ise şu yarutla açıklık getyiyordu: "Ama eşim Gavyn Morgan ile de konuşmam gerekiyor." mıştı. Yardımcılanndan biri de bugün Genelkurmay Başkanı olacağı kesinleşen Necip Torumtay'dı. Namık Kemal Ersun, 29 Mart 1976 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanı oldu. 1935 yılında Kara Harp Okulu'nu, 1944 yılında Harp Akademisi'ni bitirmiş; 12 Mart döneminde Ankara'da sıkıyönetim komutanlığı da yapmıştı. Ersun'u Kara Kuvvetleri Komutanlığına Demirel hükümeti getirrnişti 29 Mart 1976 günü Demirel hükümeti, tıpkı bugün Özal hükümetinin kuilandığı gibi "takdir hakkını" kutlanarak Ersun'u emekliye ayırmıştı. Neydi bu kararın nedeni? O günlerde, Ersun'un "bir ihtilal hazırlığı içinde olduğu" söylenmekteydi. Kanıtvar mıydı? Hayır yoktu. Birtakım kaynaklar ısrarla böyle söylentiier yaymaktaydılar. Ersun, bu karar aleyhine Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne dava açtı. Milli Savunma Bakanlığı, Ersun hakkındaki bu karar için bir gerekçe bulmuştu: Sağlık nedeni! Yüksek mahkeme, bakanlıkça ileri sürülen nedenleri haidı görmedı ve işlemin iptaline karar verdi. Bu durumda ne olacaktı? Bu arada hükümet de değişmişti. İktidarda, MC hükümetini "mahkeme karaıiannı çiğnediği" için elestiren Ecevrt hükümeti vardı. vardı, ama nasıl uygulanacaktı Ersun ile ilgili karar? Teorik olarak uygulanması gereken kararın önünde bir engel vardı. Kara Kuvvetleri Komutanlığında Kenan Evren oturmaktaydı. Evren, ılımlı kişiliği, sevecen tavırlan ve hiçbir ihtilal öyküsüne karışmamış adıyla, Ecevrt hükümetince de demokrasi için bir güvence sayılıyordu. Kara Kuvvetleri Komutanlığında böylesine ılımlı bir komutan varken CHP, niçin Evren'i bu koltuktan kaldırıp Ersun'u oturtacaktı? Ecevit, o gün Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin kararını uygulasaydı belki Evren bugünkü konumunda olmazdı. Ama 12 Eylül önlenebilir miydi? Gidiş öyle bir gidişti ki, olayları önlemeye olanak yoktu. Ülke bir iç savaşa sürüklenıyordu. Bir yönetim boşluğu doğmuş, iktidar sivil hükümetlerin elinde çoktan kayıp gitmişti. Bu koşullarda askeri müdahale, "yağmurun yağması gibi" kaçınılmaz bir olaydı. Genelkurmay Başkanı kim olsaydı ister Ersun ister Evren, isterse bir başkası ordu, yönetime yine el koyacaktı. Karar uygulansaydı, bugün Çankaya Köşkü'nde, Evrer^ in yerinde belki de lş Bankası Yönetim Kurulu üyesi emek11 Orgeneral Ersun oturacakiı. Kim bilir! Bir başka dosya Orgeneral irfan Özaydınlı ile ilgilidir. Yıl 1976, Hava Kuvvetleri Komutanı Emin Alpkaya'nın, hakkında açılan bir soruşturma nedeniyle görevinden aynlıp yasalara göre Kuvvet Komutanlığı'na Özaydınlt'nın getirilmesi gerekmektedir. Ancak Başbakan Demirel, Ozaydınlı'nın 12 Mart dönemindeki sıkıyönetim komutanlığı günlerinde İslamcı çevrelere karşı açtığı savaşı unutmamıştır. "Takdir hakkı"n\ kullanarak, Kuvvet Komutantığı'na Korgeneral Cemal Engin'i getirir. özaydınlı, bu karann iptali için Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne dava açar. Dava dilekçesinde, Hava Kuvvetleri Komutanlığı kadrosundan, orgenerallikten korgeneralliğe indinlmesı işleminin de iptali istenir. Mahkeme istek uyarınca karar verir. Demirel hükümetine karan uygulamak düşer. Düşer ama Demirel, ozaydınlı'nın Kuvvet Komutanı olmasına karşıdır. Bu kez, komutanlığa Ethem Ayan'ı getirir. özaydınlı, kendi isteği ile emekliye ayrılır, daha sonra da CHP'ye girer. Milletvekili ve bakan olur. Hava Kuvvetleri Komutanlığı sırası, böylece Orgeneral Ayan'dan sonra Orgeneral Tahsin Şahinkaya'ya gelir. 25 Ağustos 1978 günü Şahinkaya, Hava Kuvvetleri Komutanlığı görevine başlar. Şahinkaya, bu görevini 6 Aralık 1983 gününe kadar sürdürür. Bu iki örnek gösteriyor ki, özal'ın bugün yaptığı "ordu ope» rasyonu"na daha önce Demirel tarafından da başvurulmuş; ancak operasyonlar "sivilleşmeye" yol açmamıştır. Üstelik her iki operasyona da "sivilleşme" amacıyia başvurulmuş değildir. Amaç, ordu üst yönetimine, kendtlerinin hiç de "sivü ve demokrat" olmayan siyasetlerine uygun kuvvet komutanlan getirmektı. Bugün için Orgeneral Sayın Torumtay'ın, özal ile görev ilişkisi dışmda "siyasal" sayılacak bir ilişkisi yoktur. Torumtay'ın Genelkurmay Başkanlığı'na oturtulması için ANAP iktidanna yakınlık gibi bir siyasal neden de söz konusu olamaz. Çünkü, Atatürkçülük, TürkAmerikan ilişkileri ve NATO gibi sorunlarda Öztorun ve Torumtay'ın birbirlerinden farklı düşünmedikleri de bellidir. Özal'ın son operasyonu, bir "sMldarbe" midir? Sivilleşme yolunda atılmış bir adım mıdır? Karann gerçek nedenleri açıklanmadan bu sorulara irvarv dırıcı yanıtlar bulunamaz. Eğer özal, bugün değilse bile yann için ileriye doğru, "kendi iktidarlanndan yana bir ordu yönetimi" planı yapıyorsa ve şimdiden bunun hazırlıklarına girmişse, hemen belirtelim, bu çok yanlış ve tehlikeli bir plandır. Sanırız Kennedy'nin sözüdür: Aslanın sırtında hüküm sürenler, er geç o aslana yem olurtar... Orduya iktidar eliyle siyaset bulaştırmak, Türkiye'yi sonu nereye varacağı belli olmayan serüvenlerin içine sürükler. Bu gerçek, "tecrube ile sabh" değil midir? VEFAT Kemah Yukarımahalle eşrafından merhume Zekiye ve merhum Bozaliağa Göktürk'ün kızları, Mehmet Tan'ın eşi, Ahmet, Abdullah Deniz, Fethiye ve Gülçin'in anneleri, Fatma San ve Hediye Mengüç'ün kardeşleri, ANAPOrtaköy yönetim kurulu üyesi (iokındırıcılıktan ttıtuklandı NİĞDE/AKSARAY (Cumhuriyet) ANAP Ortaköy Yönetim Kurulu üyesi ve üçe örgütü kurucusu dolandırıcüıktan tutuklandı. ANAP NiğdeOrtaköy İlçeÖrgütü Yönetim Kurulu üyesi Niyazi Doğu, karşıiıksız çek vererek 2.5 milyar liradolandırdığı iddi . asıyla tutuklandı. ANAP Ortaköy İlçe Yönetim Kurulu Üyesi ve kurucusu Niyazi Doğu (49), Niğde, Nevşehir ve Konya illerinden toplam 250 üTeticiden canlı hay'van satın alrp, karşıiık olarak verdiği çeklerin karşılıksız çıkması sonucu alacaklılann şikâyeti ve takibi sonucu yakalanarak çıkanldığı Aksaray Sulh Ceza Mahkemesi tarafından önceki akşam tutuklanarak ile cezaevine kondu. ZEY1NEP 1 temmuz günü vefat etmiştir. Cenazesi, 2 temmuz perşembe günü (bugün), ikindi namazından sonra, Çengelköy Yıldınm Bayezıt Camii'nden kaldırılacak, Çengelköy Kabristam'na defnedilecektir. AİLESİ Arkadaşımlz Ahmet Tan'ın annesi ZEYNEP TAN'ı yitirdik Acısuıı paylaşır, merhumeye rahmet, ailesine başsağhğı dileriz. CUMHURİYET ÇALIŞANLARI Gene faiz yanşı mı? Bankalann bir yıl vadeli mevduata uygulayacaklan faizi belirlerken alternatif yatırım araçlannın, örneğ^n özel tahvillerle kamu kesiminin ihraç ettiği menkul değerlerin getirilerini de hesaba Mahkememizden verilen 29.6.1987 tarihu karar gereğince hastalığı sebebiyle Feride Ekebay'a kızı Sabriye Kandur'un vasi tayinine karar verilmiştir. İlan olunur. 29.6.1987 İLAN İSTANBUL 1. SULH HUKUK HÂKİMLtCİ'NDEN acılanndan kurtularak 1 temmuz günü sonsuz uykusuna daldı. Rahmet ve sevgiler üzerine olsun. Eşi: MEHMET TAN Çocuklan: GÜLÇtN, FATMA, ABDULLAH, DENÎZ, AHMET TAN ZEinNEPlAN Değerli eşim, sevgili annemiz,