19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 18 TEMMUZ 1987 POLJT1KA VE OTESI MEHMED KEMAL Bir Şiiri Açıklamak Bundan bir süre önce "Cahit Srtkı'da Ölüm' başlığı altında yazdığım fıkra epeyce ilgi topladı. Cahit Sıtkı, ">fe$ otuz beş yolun yansı eöer / Dante gibi ortasındayız ömriin" diyordu. Yani Dante yttmişıne değin yaşamış, Cahit de yaşamak istiyordu. Oysa gelen uyarı mektuplarına göre, Dante yetmiş değil, elli altısında &lmüştü. ilk uyarı şair Kenan Harun'dan geldi. Yıllar var, ne görüyor ne de sesini duyuyordum, iyi oldu. Diyor ki: "... Dante yetmiş yaşında ölmüştu de Cahit onun için yolun yansı eder demışti otuz beş yaşa, diyorsun. Doğnı değil. Dante elli altı yaşında idi öldüğünde. Ben rahmetli Tarancı'nın bu yanlışlığa nasıl duştuğünü oldum olası anlayamadım. Ne dersin?" İzmir Karşıyaka'dan Behçet Dedeköy, tartışmaya katılıyor: "öyleyse ya Cahit Sıtkı, Dante'nin elli altı yaşında öldüğunü bilmiyor ya da başka şeyier anlatmak istiyor Doğal olarak birincisipek akla yatkın gelmiyor. Yani Cahit Sıtkı, otuz beş yaşı Dante'nin ömrijnün ortası olarak düşünmüyor. Sanınm burası tarttşılmaz. Ancak ne demek istediği, neden böyle söylediği tartıştlabilir. (...) Virgilius'la uzunbirgeziye çıkar; Cennet, Cehennem ve Arafı gezer Bunlarm içinde en korkuncu Araftır. Bir anlamda orta olmakta. öyleyse Dante'nin Araftaki durumuyla insan ömrunün ortası sayılan otuz beş yaşındaki bir kişinin durumu arasında benzerlik kuruluyor." Şimdı bu otuz beş yaş konusunda gelelim en önemli yoruma... Kıbrıs'tan kültür tarihi doktoru Bekir Azgın'ın açıklayıp yorumlamasına: ".. Haddim olmayarak, Türk literatürunde yaygın olan bir hatayı duzeltmek istiyorum. Dante Alıghierı, 12651321 yılları arasında yaşamış ve elli altı yaşında ölmüştü. O da bizim Cahit S/Öw gibi yetmişin yuzunü görememişti. öyleyse, 'Yaş otuz beş yolun yarısı eder / Dante gibi ortasındayız ömrün' ne demek oluyor? Bunun sırrını İlahi Komedya) nın giriş kısmında aramak gerekiyor. Dante, Cehennem, Araf ve Cennefe önce Vırgilius, sonra Beatrice Onculuğünde yaptığı yecü günlük gezıyı 1300 yılında, yani otuz beş yaşında iken yapmış. Kendisi öyle diyor. Ve bu geziye ömrunün yansında çıktığını ifade ediyor. Her halinden koyu bir Hıristiyan olduğu anlaşılan Dante'nin, ortalama insan yaşamının yetmiş yıl olduğunu K/tabı Muteddes' ten aldığı samtmaktadır. Kitabı Mukaddes'in 90 numaralı mezmurunda şöyİ3 deniyor: Yıllanmızın günleri üç yirmi ve on (yani uç çarpı yinvi artı on eşrtt/r: yetmışj yıldır! (Holly Bible, s. 655). Sözün kısası, Cahit Sıtkı Tarancı, Otuz Beş Yaş şiirindeki ünlü dizeleri, Dante'nin yaşam yıllarına bakarak yazmamış; ilahi Komedya'nm ilk dizelerinden ilham alarak yazmıştır." Sanınm sayın kültür tarihi doktoru Bekir Azgın'ın yaptığı bu yorum, yeterli olabilir. Benim ekleyecek bir sözüm yok. Yalntz şiir yorumlannda nasıl titiz davramlmast gerektiğine Tarih ve Toplum dergisinin kırkıncı sayısında Orhan Şaik Gökyay üstadımızın "Yunus Emre'yi ve Halk Şairlerini Anlamak" başlıklı makalesini salık verırım. Dizelerde geçen her sözcüğün nasıl bir ömür törpüsü olduğu anlaşılıyor. Şoyle bir örnek verelım. Pir Suttan Abdal, bir dizesinde, "EceItm yetişti, yıldızım ındı" dıyor Sen misin bunu söyieyen, bakın üstat, "Yıldızım indi" üstüne neler söylüyor. "Yıldızla ilgili deyimler dilde çok yaygındır. Bugün bile gazetelerde burçlarla ilgili ayrı bölümler yer almakta, kitaplar yazılmaktadır. inanan da inanmayan da bunları merak etmektedır. Yıldızların, insanlann kaderleri uzerinde bir etkisi olduğuna dair olan bu inanç, günumüze kadar sürüp gelmiştir ve dilde 'yıldızı parlamak, yıldızı sönmek, yıldızı kararmak, yıldızı inmek' deyimlerinde bu inanç yaşamaktadır. Bu sonuncu deyim 'ölmek" anlamındadır. Gökyüzünde zaman zaman yıldız kayması veya yıldız ağmasının da bir yerde bir insanın ölümüne işaret olduğuna inanılır." Şair Kenan Harun'un mektubundan bir parça daha alacağım: "... Bir yazında Kemalettın Kamu'nun şiir kitabından söz ediyordun. Kamu'nun Atatürkçü bir şiiri vardı, hatırlarsın. "Ne mucize, ne füsun / Ne örümcek, ne yosun / Kâbe Arabın olsun / Çankaya bize yeter. Acaba bu şiir kitapta var mı? (Var) Bugunku politikaya çok uygun düşüyor. Şairin Çankaya'sı İle gunümüze değin uzanan Çankaya'nın da çok renklı dönemler geçirdiğini bilmiyor muyuz? Atatüric'ten sonra varsın kımin olursa olsun! Nice günler gördük öyle değil mı aziz şairim!.." FUet vt parti ile 2000* doğnı aflşL Ya FideVden sonra?.. Devrim öncesinden (5O'li yıllardan) kaian bir ABD Oldsmobin Olanaksız düşün yetimleri idel yine televizyonda konuşuyor, yine halka moral veriyor. Oysa televizyonda bu konuşmalarını izlediğim Fidel, beklediğim FideVden çok farklı. Yıllar, imajının ayrılmaz bir parçası olan zeytin yeşili devrim üniforması içindeki iri cüssesini bükmeye başlamış, sakalları kırlaşmış. Sesi eskisi gibi gür çıkmıyor. 7 Güçlü spot ışıkları Fidel Castro'nun omuzuna birdenbire konan iki beyaz giivercini aydınlattığında, Küba devriminin lideri y^ptığı konuşmayı yeni bitirmişti. 1959 yılının 8 ocak f«sinde devrimin zaferinden sonra, başkomutaran Havana'da kendisini bekleyen binlerce Kübalının karşısında yaptığı ılk.konuşmaydı bu. Beklenmeyen beyaz guvercinler, saatlerce "Devrim Meydanf'nda bekleyen Havanalıların iliklerine işleyen bir sembol olmuştu. Şafağın sokmeye başladığı saatlerde, tüm meydanı "Fidd! Fidel!.. Fidel!.." çığlıklannın doldurmasında bu sembolizmin de payı vardı. Dini inançlan ve batıl saplantılan guçlu olan Afrika kökenli Kübalıların gozunde, efsanelerinde yaşamı temsil eden güvercinlerin birden "başkomutan"ın omuzlarına konması, Fidel'in özel bir himaye altında olduğu kanısım iyice güçlendirmişti. Işte Fidel Castro'nun etrafında beyaz guvercinlerle başlayan bu "efsane bulutu" bugune dek hâlâ sürüyor. Örneğin Castro'nun nerede oturduğunu, nerede yasadığını, nerede uyuduğunu kimse bilmiyor. Geçmişte pek çok defalar, Kuba liderine karşı CIA kökenli suikast girişiminin ortaya çıkarılması, Castro'nun her gece yerini değiştirmesine yol açıyor. Fakat Kuba devrimi liderinin yaşamı etrafındaki esrar perdesi, Castro'nun adresini saptamaktaki güçlüklerie suurlanmıyor, "başkomutaıTın özel yaşamının tüm aynntılanna uzanıyor. Kimilerine göre, Küba devriminin başarısızlığını fark eden Castro da gelecekten kaygılı F, K üba liderini yakından tanıyan uluslararası siyaset dünyasına mensup çevrelerde, Fidel'in de bir düş kırıklığı yaşadığı söyleniyor. Küba rejiminin kurumsal yapısının zayıf olduğunu, Güney Amerika ülkelerindeki demokratik gelişmelehn kendisini arkada bıraktığını biliyor. Küba 87 NİLGÜN CERRAHOĞLU Düşler ve Gerçek Havana'da bir bakkal dükkâmnın anü Özlemler ve nostalji. ler Birliği ve Latin Amerika ülkeleri uzerinde uzmanlaşan bir Batılı diplomat ve ekliyor: "Küba detrimi başansızlıga uğramıştır. Bugün devriminin başarı hanesine >azılabilecek en bu>uk artıları saglık ve eğitim seklorlerinde gerçekleştirilen hamlelerdir. Ancak bu sosyalizmse o zaman, Luksemburg'u dünvanın en sosyalist ülkeleri arasında anmamız gerekir. Vok eğer, Kuba de>rimi bir sos> yalist model değil de Latin Amerika ülkeleri için az gelişmişlikten bîr çıkış yolujsa, o zaman Küba ancak Haiti ya da Puerto Rico gibi ulkelere bir ornek teşkil edebilir. Kuba, diğer Latin Amerika ülkeleri için bir model olamaz, çunku ne gerçek anlamda bir sosyalizm modeli gerçekleştirebilmiştir. Ne de gerçek anlamda bağımsızlığtna kavuşabilmiştir." Gerçekıen de bugun içm Kuba ekonomisi ancak Sovyetler Birliği'nin adaya akıttıgı doîarlar sayesinde ayakta kalabilivor. Kuba'nın Sovyetler Bırliği'ne bağımhlığı. sadece Sovyetler'in Kuba'ya >aptığı yılda 4 milvar dolarlık yardımla sınırlı kalmıyor. Yaklaşık olarak her Kübalının Sovyetler'den gunde 1 dolar yardım alması anlamına gelen bu desteğin yanı sıra, Sovyetler Birliği Kuba'nın petrol ihtiyacını çok makul bir fiyattan karşıhvor. Kuba, kendi peırol ihtivacını karşıladıktan sonra. bu petrolun artan bolumunu, serbest pivasada, başka ülkelere ihraç ediyor. Bu Kuba'nın ihracatından sağladığı doviz kaynaklarının yüzde 42'sini teşkil edivor. Küba ekonomisi, ancak Sovyetler Birliği'nin adaya akıttıgı doîarlar sayesinde ayakta kalabilivor. Yılda 4 milyar dolarlık yardım, her Kübalının Sovyetler'den günde 1 dolar yardım almcsı anlamına geliyor. Küba, Sovyetler'den makul fiyatla aldığı petrolü dünya piyasasında satıyor. Bu da Küba ihracatımn yüzde 42'sini oluşturuyor. kararlanna her zamankinden çok bağlı görunüyor. Bu nedenle Kuba'nın lider kadrosu, özellikle güçlü komünist partisi ve Moskova'ya sıkı sıkıya bağlı olan ordu mensupları, Gorbaçov politikasının gelişmelerini ilgiyle izliyorlar. Sovyetler, son 30 yıl boyunca olduğu gibi hâlâ ada ekonomisine her yıl milyarlarca dolar akıtmaya devam edecek mi? Küba için ABD ile olası bir çatışmayı göze ahr görünmeyi sürdurecek mi? Reagan'ın ardından gelen başkanının bu konudaki tutumu ne olacak? Castro'nun karısı ve kızkardeşleri ABD'de 60 yaşına gelmesine rağmen, halk arasında hâlâ "Fidel" olarak anılan Castro hakkında bilinenler, hemen hemen bir kez evlenip aynlması ve 40 yaşlarında bir oğlu olmasından ibaret. ABD'ye giden eski karısı gibi Miami'de bir eczane sahibi olan bir kızkardeşinin de Amerikan vatandaşlığın seçmiş olması, bilinen fakat uzerinde fazla konuşulmayan konular Guzel kadınlara olduğu kadar, dalgıçlık ve baracuda, kılıçbahğı avı gibi sualtı sporlarma olan merakı ise "başkomutan"ın cesaretine ilişkin oykülerde ballandıra ballandıra anlatılıyor. K Amenkan ekonomık boykotunun belirlediği yalnızlık, 10 milyonluk bir ulkenin iç piyasasının darlığı ve dış piyasalann uzaklığı, adanın gelışme olanaklannı boğuyor. Bu şartlar altında Küba, ticaretının 4/5'ini, 1972'den beri uye olduğu COMECON ulkeleriyle,vapıyor. Bu da gelişmiş ulkelerden knowhow ya da yeni teknolojiler satın alabilmesi için gereken doviz birikinıini gerçekleştırmesini büsbütun guçleştiriyor. Son on yıldır şekerpancan fiyatında gorulen duşme eğilımi ve Amerikan ekonomık ablukasına rağmen, Kuba'nın ihracatımn bir kısmını dalgalanmakta olan dolarla yapması da, doviz gelirlerinin busbütün duşmesine sebep oluyor. Bu nedenlerle son bir yıl içinde 600 milyon dolarlık bir doviz kaybına uğrayan ada ekonomisınin, içinde bulunduğu kriz, özellikle Havana'da kendini açıkça belli ediyor. Olanaksız düşiin yetimleri Şimdiki halde bu küçük tropik adası, 'irihin denizınde çalkalanıyor. Liderleri gibi ada halkı da, kendilerini yalnız ve yalnızlıkları denli olanaksız bir düşun yetimleri hissediyorlar. Bu his öylesine guçlu, öylesine yoğun ki, neredeyse fiziken duyulabiliyor. Havana'da, bir gün batımında "Malecon" denılen kordon boyunda yaptığım o son yurüyüş boyunca rastladığım gençler, sevgililer, bir kayanın ustüne tüneyip saatlerce oltalanna bir balık takılmasım bekleyen amatör balıkçılar, hep bu hissi besliyordu. Birkaç kilometre boyunca kenti saran ve üzerinden çok seyrek geçen bir Sovyet Lada'sı ya da 50'lerden kalma bir Oldsmobile için fazla geniş olan bu bulvar uzerinde ruzgâr ve tuzlu suyun badanalannı kemirdiği somurge döneminden kalma binalar bile renkleri uçmuş eski bir düş gibi duruyor. Derin bir maviye bürünen denizin ucunda, ufukta tutuşan kocaman bir topmuşcasına kaybolan guneş, sanki bu adayla dünyanın en guçlü ulkesi arasındaki o aşılamayan, görunmez hattı belirliyor. Sanki kaybolmasa, orada durduğu yerde erise, bu kadar guzelliğin ortasını delip geçen o hat da yok oluverecekmiş gibi. Ama guneş kayboluyor. Batıyor. Sinemaların, bulvar kahvelerinin, barların, restoranlann, butiklerin, reklamların, neon ışıklannın olmadığı deniz kenarındaki bu geniş bulvar boyunca, evler ağır ağır çoken kalın bir karanlığa karışıyor. Artık "Malecon"un yalnızhğını, kayalara çarpan iri dalgaların sesini dinlemeye kalan birkaç sevgili bile dolduramıyor. ÇAUŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILHrtAZ ŞİPAL "Süper emeklilik konusu" Soru Uzun bir süredir kamuoyunu ystkından Ugilendiren bir konu var. "Super emeklilik" konusu. Ve biz çakşanlanıı kafasında bu konuya ilişkin birçok soru asılı duruyor. BUmek istedijimiz soralardan birkaçı şnnlar 1) Super emekliükten yararianmak sigortaluun istefine mi bırakıInuşUr? 2) Süper emeklilik tablosundan hesaplanacak prime esas ucrete yakacak yardınu da ekknecek midir? (Üst gösterge % katsayi + yakacak yardımı = Prime esas ücret mi olacakür?) 3) Süper emeklilik tablosundan prim ödeyerek emekli olmaya hak kazananlara r o 50 oranında emekli maaşı baglanacagı, yaygın haberier arasında yer alıyor. Acaba sigortalının 5.000 günden fazla her 240 günlük çalışması bu % 50 oranını 1» l'er arttıracak mı? N.T. ANKARA Y A N r e 1) Kamuoyunda "Super Emeklilik Yasası" olarak tanımlanan, "506 Sayıh Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddekrinin Degişürilmesine ve Bu Kanuna Ek ve Geçici MaddeJer Eklenmesine Dair Kanun" 9 Temrauz 1987 günlü Resmi Gazete'de 3395 kanun No ile yayımlanmıştır. 3395 sayıh bu yasa ile Sosyal Sigortalar Yasası'mn "günlük kazanç sımrlan"na ilişkin 78. maddesinde de değişiklik yapılmış, ancak süper emeklilikten yararlanma, sigortalıbgın istegine b<rakılmış ve zorunlu dunıma getirilmiştir. Böylece, sigorta primine esas almacak ücreün tavaru "üst gösterge UMosundald en yiiksek göstergenin katsayı ile çarpımı" sonucuna baglanmıştır. 2) 3395 sayıh yasa ile prime esas aiınan üst sırur olan tavanın "gösterge tablosundaki en yüksek göstergenin katsayı ile çarpımına" sosyal yardım zammırun eklenmesi kuralı kaldırümıs, bunun yerine "üst gösterge tablosundaki en yüksek göstergenin katsayı ile" çarpılması sonucu bulunan ücretin Uvan ücret olacağı kuralı getirilmiştir. Buna göre de: 9 Temmuz 1987'den önce: 1.400 (En yüksek gösterge) x katsayı + sosyal yardım zammı = prime esas alınacak tavan ücret. 9 temmuz 1987'den önce: tist gösterge tablosundaki en yüksek gösterge x katsayı = prime esas alınacak tavan ücret. 3) Süper emeklilikte, "Kadın ise 50, erkek ise 55 yaşuu doldurmamakla beraber, kadın ise 20, erkek ise 25 yıldan beri sigortalı" bulunan ve bu süre içinde "en az 5000 gün nuüullük, yaşlılık ve ölüm sigortalan primi ödemiş durumda olanlara" Ust gösterge tablolanmn tavan göstergesine göre % 50 oran üzerinden aylık bağlanacaktır. Ancak, süper emekli aylıgı, "Sigortalının kadın ise 50, erkek ise 55 yaşından sonra doldurduğu her tam yaş için ve 5000 günden fazla ödedigi her 240 günlük malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalan primi için" de °7o 50 oranı yüzde (l)'er arttınlacaktır. üba'nm lider kadrosu, özellikle güçlü Komünist Partisi ve Moskova'ya sıkı sıkıya bağlı olan ordu mensupları, Gorbaçov politikasının gelişmelerini ilgiyle izliyorlar. Sovyetler, son 30 yıl boyunca olduğu gibi hâlâ ada ekonomisine her yıl milyarlarca dolar akıtmaya Şekere politik fiyat devam edecek mi? 30 yıl öncesine dek kolelik sisteminin artıklari}la, dikta rejimleri altında yaşamış Kübalılar, Fıdel'de sadece bir "ulu lider" değil, aynı zamanda yüzyıllık cehaletlerinden çıkış yolunu gösierecek bir "ögretmen" buluyorlar. Buna Fidel'in kitleler karşısında yaptığı konuşmalar iyi bir örnek. Bazen saatler süren bu konuşmalarında kaydedilen ılerlemelerin ve karşılaşılan sorunların dokümünü yaptıktan sonra, Fidel konuşmalarını hemen her zaman oğutlerle bitiriyor. Ve kendisine işlerin iyi gittiğinin söylenmesini isteyen halka sürekli moral veriyor. Yollarda gorülen siyasi slogan posterleri de bu "moral verme" sürecinin bir parçası: "Vamos bien. Socialismo." "Sosyalizm. İyi gidiyoruz." Oysa televizyonda, bu konuşmalarından birini izlediğim Fidel, beklediğim Fidel'den çoi f.rk.li. Yıllar, imajının aynlmaz bir parçası olan zeytin yeşili devrim üniforması içindeki iri cüssesini bukmeye başlamış, sakalları kırlaşmış. Her zamanki gibi Fidel konuşuyor. Fidel yuceltiyor. Fidel bağınyor. Fidel saldmyor. Fakat Fidel'in sesı, eskisi gibi gür çıkmıyor. Kimi Fidel'in sağlığının iyi olmadığını söylüyor. Bu yoldaki söylentileri makul bulanlar, "başkomutan"ın. yanından hiç eksik etmediği o ünlü "Cohiba" purolarını bileartık terk eıtiğinı ileri süruyorlar. Oysa Küba liderini yakından tanıyan, kendisini oldukça sık görmek fırsatına sahip olan, uluslararası siyaset dünyasına mensup bazı çevrelerde söylenenler farklı: Devrimin başarıya ulaşamadığının farkında olan Fidel Castro'nun kendisi, bir düş kırıklığı yaşıyor demyor. ABD'de detant mi? Bu krizden bir çıkış yolu \ar mıdır? 6O'lı yıllardaki onemini yitirmekle birlikte ABD'nin etki alanı altındaki Orta ve Latin Amerika ülkeleri arasında hâlâ bir "çıbanbaşı" olarak gorülen Kuba'nın yakın gelecekteki çizgisi ne olabilir? "Bu soruların vanıtı büvük ölçüde Gorbaço\'un \e Reagan'dan sonraki ABD cumhurbaşkanının ne yapacağına bağlı" dıyor Kuba'yı yakından tanıyan bir Italyan gazetecisi, "Ancak Kuba için geçerli olabilecek tek çozum, ABD ile gerçekleştirilebilecek bir "detant" (yumuşama) politikasıdır. Bu ABD için de akıllı bir seçenek olur. Amerika'nın ticaret ve turizme kovduğu bovkotu kaldırması, Kuba'nın yavaş yavaş Amerikan sisteminin içine girmesine yeter. Adada Amerikan tar/ı yaşama olan ha>ranlık gozönune alınırsa. ABD'nin bu ülke uzerinde oyle yoğuıt bir çekim gucu olabilir ki, CIA'va hiç gerek kalmaz. Ama galiba Castro'nun asıl korkusu da bu. Böyle bir >umuşama politikası içinde Kuba siyasi ağırlığını >itirebilir ve kendi öz kız kardeşivle, eski karısı bile Amerika'da olan Hdel Castro adada tek başına kalabilir' diyor. Fakat Kuba, neredeyse 30 yıldır ışbaşında olan liderinin buyük planlanna rağmen, başka alternatifleri olamayacak kadar kuçük bir ulke. Kubanın geleceği, Fidel Castro'nun demokratik Latin Amerika'nın efsanevi lideri olması duşünü yitirmesınden berı, ıki süper gucun yazgısı üzerındeki Bunun ötesinde, Sovyetler Birliği, Kuba'dan aldığı şekere de "politik bir fiyat" veriyor. Bütun bunlar Kuba'nın gunluk ekmeğı ve enerjisi için Sovyetler Birliği'ne tam bir bağımhlık içinde olması anlamına geliyor. Küba devriminin en büyuk zaafı bu noktadan kaynaklanıyor. Bugunün Kuba'sı Castro'nun surgundeyken ve Sierra Maestra dağlannda geriüa savaşını örgütlediği yıllarda duşlediğı özgur ve ilerici toplumdan çok uzak bir noktada bulunuyör. Kendisi bir ozgurluk savaşı verdikten sonra I968'de Sovyetler Birliği'nin Çekoslovakya'ya mudahalesini kabul etmek durumunda kalan Küba, bugün içerde de ekonomisini devrim oncesinde olduğu gibi şekerpancan uretimi bazmdan çıkartamıvor. BİTTİ GALERILER 520 19 06 BİLSAK BÎRLEŞİKSANATEVLERİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTELERİ YETENEK SINAVLARINA HAZIRLIK KURSLARt Mres Ac •üöem CaO Sıle Carjsı No ! 7 IMarmaıa Unnersrtesı Gu«ı Sanatlar FakuUesı ka'sıstı Tel Î39 83 79 (sabar 9 00 a«şan 2? 00 aras GÜZEL SANATLARA GİRİŞ KURSLARI kurslarımız 20 TEMMllZ'dan başlayarak haftalık donemlef halınde uyeulanacakıır. Restm Heykel Sahne \e Goruntu (Tiyatro) K Mımarlık Endustri Urunlerı ve Tasanm Tekstıl Seramık Grafık Foıoğraf CIHANCİR ISTANBU • GÜZEL SANATLAR FAKÜLTELERİNE GİRMEK İSTEYENLER ! Resım atelyelefinde çalışmalarımız ba^lamıştır. SANAT MERKEZI Şışlı ADıöeı HümYet Cad 220 5 fel 148 63 16 I Fidel de kaygılı Castro sonrası Kuba'nın nereye gideceği konusunda, Fidel de kaygılı. Çünku Küba rejiminin kurumsal yapısının zayıf olduğunu, devrimin şimdiye dek en guçlü dayanağımn kendisi olduğunu biliyor. Modern dünyanın Simon Bolivar'ı olma duşünü, bir daha yakalayamamacasına yitirdiğini de biliyor. Güney Amerika'daki gelişmelerin kendisini arkada bıraktığını görüyor. Demokratik rejimlere geri dönen belli başlı Latin Amerika ülkelerinde Alfonsin gibi Alan Garcia gibi karizmatik yeni liderlerin çıktığını da göruyor. "Hangi açıdan bakarsanız bakın" diyor, SovyetDOĞAN CANKU Pop Gltar KlasıK Gıtar Flamenko Gıta Toplıı ve oze\ derslerı Yaz donemı kurslarımız devam etmektedır Bartatus Bul/aı Akdogan S •'.9;2 Besınas 'e! 161 H 6ı Vakko Sanat Galerüeri sunar: 7TEMMUZ30AĞUSTOS 1987 SELDA BAĞCAN S'öytüyor i4! :t ^ y^ Ressam CULCUL ve SONYA TANRISEVER yonetımınde GÜZEL SANATLAR FAKÜLTELERİNE HAZIRLIK KURSLARI Baslama ta'ıhı 27 Temmuz Tel 3.88882 3616167 No i Suadıyp Vakko/Beyoğlu GÜZEL ! SUIAVI Vakko/ İzmir wAy.rRT.TV &AMAT ATOLYKSI Fikret Mualla Resım Sergısı ÎM M 41 Adnan Vannca Resım Sergısı Bu kaset arsıvinizde mutlaka bulunmalı '" StiMya: D»|M<" ' $•"* M C M TMMisteıtor YIIRUZ Kanyatanı. Mtte Akkaı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle