19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 TEMMUZ 1987 CUMHURİYET/7 Küba 87 NİLGÜN CERRAHOĞLU Düşler ve Gerçek m n m% 'nin Küba'ya karşı /\M3MJ 1961'de "Domuzlar Körfezi" çıkarmasıng girişmesi Castro'nun biraz daîspanyol macho kültürüyle yoğurduğu "Her emperyalist saldırıya bir devrimci darbe" politikasını daha da radikalleştiriyor. Havana bir daha geriye dönüşü olmayan bir dönemece, Moskova yoluna sapıyor. Kimlik kartıKüba Nüfusu: 10.105.000 Baskenti: Havana Resmi dilL tspanyolca ulkedeki etnik gruplar: Îspanyol asıllılar ve Afrikalılar Dint Nüfusun % 42 'sı Katolık, % 49'u ise herhangi bir dıne bağlt değil. Hükümet tipi: Sosyalıs' devlet Devlet Başkam Fidel Castro Kişi başına düşen milli gelir: 1590 dolar Başlıca urünleri: Şeker (ihracatmm % 75'i), tutun, kahve, ananas, muz, hindıstancevızı. Okuryazar oranu % 96. C astro'nun tüketim sorununa yanıtı: Deyrimin başından beri 'karne sistemi* olmasına rağmen, Kübalıların karneyle dağıtılan yıllık 3 ayakkabı ve 4 gömlekle yetinmediği belli oluyor. "Donna Summer", "Sassoon" gibi markalı jeanleri yeğleyen her 5 kadından 4'ü besbelli bunları eşya depolarını andıran, ' 'Obispo'' Sokağı 'ndaki dükkânlardan almıyor. Personel fazla, çalışma yavaş 1 Bana ilk sorduğu sonı Akdeniz'in rengi oldu. En sevdiği kitap Jules Vernes'in "80 Günde DevriaknT'i idi. Oysa yaşamı boyunca bu adadan dışan adımını atmamıştı. Gözleri galiba griye bakan bir yeşildi. Rüzgâr, tuzlu su ve güneş cildini tamamen kurutmuş, bunışturmuştu. Hemingway'in burada yazdığı "YaşJı Adam ve Deniz"deki balıkçının ta kendisiydi sanki. Gcrçi Juan da devrimden önce, Küba'daki yüzlerce balıkçıdan biri olduğunu söylüyordu. Devrim, ona okuma yazma öğretmiş, Juan kısa bir kursun ardından kaptan olmuştu. Şündi Küba'ıun turizm cenneti Varadero'da tekne kiralayan turistleri gezdiriyordu. Hayatından memnundu. "Eskiden" diyordu, "Tek bir gömlegiın vardı. Gece yıkayıp, sabah giyiyordum. Şimdi dolabımda 8 gömlek asılı..." Juan gibi, özellikle belli yaşın üstündeki Kübalılar için yaşam, önce ve sonra diye ikiye aynlıyor. Devrimden önce ve devrimden sonra... "Yeni Köba"yı değerlendirirken, Kübalüann çogu "eski Küba"yı kıstas alıyor. Kimse adadaki yaşamı, Karaiblerdeki komşulan, karşı kıyıdaki ABD ya da Sovyet Bloku ülkeleriyle karşılaştırmayı düşünmüyor. Bunun nedeni Kübalılann dış dünyaya karşı duyduklan ilgjsizlik değil, üzerinden henüz 30 yıla yakın bir sürenin geçtiği, "önceki Küba"nın bellekJerden silinmeyen anısı... Havana'nın 35 kilometre ötesındeki San Antonio de los Banos'ta, bu yıl açılan "Ulusiararası Sinema ve Televizyon" okulunda çalışan Patrida W: "Dlktatör BaÜsU zamanında" diyor, "Küba'da inek bile yoktu. Küçüklügüınde, gayet iyi haüriıyonım, siıt her gün Miami'den uçakla gelirdi. Florida'dan hareket eden bir arabalı vapura, içi ABD'de iiretilmiş ilkel ihtiyaç maddeleriyle donanmış bir vagon yüklenir, bu vagoD sonra Küba'da yerel bir trene baglanır; mallar adaya öyle dağıtılırdı. Ada ekonomisi üzerinde ABD'nin mutlak hflkimiyeti o denliydi ki, Küba sutanada tutubnuş bahklar bile, ülkeye böyle girerdi..." satı) kampanyası ile herkese şeker kamışı kestiren ve şeker kamışı ile de ekonominin belini doğrultamayacağını anlayarak 80'li yıllarda bu sınırlı özel girişim deneyimlerine giren Castro'nun zigzaglanna Küba halkı alışık. Ancak bir taraftan "Gorbaçov'dan sonra ne olacak" sonısunun çengeli, bir taraftan da özellikle Havana'da hissedilen frenknmesi güç bir tüketim eğilimi, Castro'nun bu dönemeçten de geri dönmeyeceğini garanti etmiyor. Küba'da işsizlikyok, ama Batıda 1 kişinin yaptığı işi 34 kişiyapıyor, karneli alışveriş sürüyor Karne ve jeanler Fidel Castro ve hükümetinin tüketim sorununa cevabı, devrimin başından beri hâlâ "karne sistemi" olmasına rağmen, Kübalılann karneyle dağıtılan yıllık 3 ayakkabı ve 4 gömlekle yetinmediği daha yolda yürürken belli oluyor. "Donna Summer", "Sassoon" gibi markalı jeanleri yeğliyen her beş kadından dördü, besbelli bun'ırı, gıyim mağazalarından çok eşya depolannı andıran, Havana'nın "Obispo" sokağındaki dükkânlardan almıyorlar. Giyim mağazalan gibi, camekânlannda en ufak bir reklam izine rastlanmayan, kokusuz ve renksiz bakkallar da, karanhk depolara benziyor. Bakkallann karneyle alışveriş yapılan kısımlarında ayda adam başına yaklaşık 2,5 kg. pirinç, 2 kg. şeker, Vi kg. tereyağı, 250 gr. yağ, 250 gr. kurufasulye, 125 gr. bezelye, her 2 günde bir 5 kişije 1 litre süt, 7 yaşından küçük çocuklara günde 1 litre süt, 100 gr. kahve, 4 paket sigara, 4 puro (sadece erkeklere), 1 konserve kutusu domates, 600 gr. et, 400 gr. tavuk, Vi kg. patates, muz ve bulunduğu zaman 100 gr. soğan, gene bulunduğu zaman bir o kadar sanmsak ve pratikte sadece çocuklar için temin edilebilen Vı kilo portakal verüiyor. Bunlann yanı sıra, dükkânlann gene devlete ait olan "serbest satış"lı bölümlerinde ise, yumurta, tereyağı, Çekoslovak bisküvileri ve Polonya'dan gelen hazır çorbalar görece ucuz fiyatlarda bulunabiliyor. Her ne kadar tropik bir ülke için meyve ve sebze darlığı (en lüks otellerde bile önünüze ananaslar ham, yenmeyecek kadar kalın posalı portakallar geliyor örneğin) şaşırtıa boyutlarda ise de, Kübalılar yiyecek konusunda hiç sıkıntı çekmediklerini söyluyorlar. Adam başına düşen kalori miktannın artık 2950'yi bulduğunu belirten Havanalı bir ev hanımı "Sorun yiyecegin karneye baglı olması degil. Örnegin bizim evde çok sut tuketiliyor. Fakat ben yemedigimiz pirinci, komşulardan aldıgım sütle takas ediyorum" diyor. ovyetler Birliği, Küba ile yakın dostluğun faturasını daha balayının ilk aylarında çıkartmakta gecikmiyor. 1961'de "Ekimfüze krizi" olarak bilinen olay sırasında Kruşçef, Kennedy ile yaptığı anlaşma sonucu, Küba'daki füzeleri Castro'ya haber vermeden çekiyor. îki süper güç arasındaki bu pazarlık, bugün dahi "Bağımsız devrimci Küba"nın ilk büyük düş kırıklığı olarak hatırlanıyor. Patricia'mn söylediklerini rakamlar tamamlıybr. Devrim öncesi Küba'sına aıt istatıstikler halkın yüzde 96'sının hiç et yemediğini, yüzde 89'unun süt içmediğini, nüfusun yüzde 41'inin okuma yazma bilmediğini, yüzde 30'unun işsiz olduğunu ortaya koyuyor. ABD'nin ulkedeki bankaların, tütün sanayisinin, gaz, elektrik, ulaşım ve telefon şirketlerinin yüzde 90'ını kontrol altında tuttuğu, devrim öncesi Küba'sını yakından tanıyan gözlemciler tarafından hemen hatırlatıhyor. Yüzyılm başından, Castro devriminin gerçekleştiği 1959 yüına dek, ABD'nin neredeyse Yunanistan büyüklüğündeki (111 000 km.) bu adada böylesine sınırsız at koşturması önce liberal bir hareket olarak başlayan devrimin birkaç yıl içinde nitelik degiştirerek radikal bir yapıya kavuşmasının da nedenlerini hazırlıyor. Nitekim devrimin giderek nasıl nitelik değiştirdiğini, belgeler tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Batista'nın devrildigi 2 Ocak 1959 tarihinden tam 4 ay sonra Fidel Castro'nun ABD'de basın mensuplan karşısında yaptığı konuşma bu bakımdan çok üginç. Castro bu konuşmada "Ben komiinist degüim" diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: "Biz özgürlüğe, kisisel haklann garaatisine, özgiir girişime ve insan haklanna inanıyoruz. Fakat insanlann her şeyden önce yaşam, çalışma ve makul derecede kannlannı doyurma Laklan garanti edilmeli..." g%£h'lerin başında kurulan O İ F " ö z g ü r çiftçi pazarlan"nda çiftçiler "kapital birikimine" gitmişler. Yılda 200.000 doları bulan gelirler söz konusu olunca, Castro bu çark içine girenleri "Devriminin çıkarları yerine kendi çıkarlarını ön plana almakla" suçlamış ve pazarlar geçen yıl kapatılmış. "Karne" sistemine rağmen, belli bir beslenme düzeyinin sağlandığı anlaşılan Küba'da en büyük sıkıntı kendisini dayanıklı tüketim mallannda hissettiriyor. Otelde masama servis yapan garsonun "Devrimin ilk yülannda hiçbir şey bulıımnuyordu. Plastik şişekri kesip, bardak yapıyorduk. Şimdi çok şükör her şeyimiz var" demesine rağmen, "Komiinist Parti Programı'' na şöyle bir göz atmak, siyahbeyaz televizyonun, ancak Kübalılann 3/4'üne ulaşabildiğini, nüfusun ancak yansının evinde buzdolabı bulunduğunu, evlerin yansmdan fazlasmda ise çamaşır makinesi olmadığını ortaya koymaya yetiyor. Belediyede çahşan bir memurun, "bir kahvemizi için" diye davet ettiği eski Havana'daki evinde ortalama bir Kübalımn nasıl yaşadığı hakkında bir fikir edinebiliyoruz. Tüm eski Havana evleri gibi, devrimden bu yana boyanmadığı için bombardımandan yeni çıkmış izlenimi veren evin karanlık avlusu ve rutubet kokan dar merdivenlerinden çıkarken, bir an için kahveyi içmeden geri dönmek arzusuna kapılıyorsam da, kapıyı açan genç hanımın sevecen gülümsemesi tüm tereddutlerimi unutturuyor. KÜBA'DAN ÇİZGİLER Küba VIOT kendine özgü havası değişik tablolar sunuyor 1) Kame ile alışverij yapüan bir devlet mağazası 2) ABD'nin Domuzlar Körfezi Çıkartması'nın yenügiye uğratıldığı yerde zafer afişi 3) Hemingyvay'in arkalarında 7 ölü, 53 yaralı bırakmasından tam bir gün arayla yapılıyor. Fidel Castro'nun 16 nisan konuşmasının ardından ise, devrim sırasında adadan ABD'ye kaçan ve CIA tarafından desteklenen paralı askerler Giron plajına bir çıkartma yapıyorlar. Şimdi lüks bir motelin bulunduğu bu ince kumlu Karaib plajında tarihe "Domuzlar Körfezi" çıkarması olarak geçen 1200 paralı askerin Kübalıların eline düştüğü noktada, şimdi "Girona plajı, Latin Amerika'da emperyalizmin ilk büyük yenilgisi" sözlerini taşıyan dev bir ilan duruyor. Bu ilaoın karşısındaki müzede ise, çıkarma sırasında ele geçen ABD yapımı Sherman tanklan, Küba topraklannda Washmgton'un Castro'yu devirmek için yaptığı tarıhi girişünin sessiz tamkları olarak hâlâ tnuhafaza ediliyor. "Domuzlar Körfezi" çıkarması, Fidel Castro'nun o dönemde, biraz da Îspanyol macho kultürunün hamuruyla yoğurduğu "Her emperyalist saldınya karşı, bir devrimci darbe" olarak özetledıği politikasım daha da radikallaştiriyor. Ve nihayet aynı yıhn sonunda, Fidel Castro'nun televizyon kameralan önıinde yaptığı, "Ben MarksistLeninistim ve omrümiin sonuna dek de MarksistLeninist olarak kalacağım" deklarasyonuyla, Havana bir daha geriye dönüşü olmayan bir dönemece, Moskova yoluna sapıyor. Olgun bir meyve gibi, Moskova'mn kucağına düşen Küba bundan böyle, Kennedy'den Reagan'a dek tüm Amerikan yönetimleri için Latin Amerika'nın "çıban başı" olarak görülüyor. Sovyetler Birliği ise, tüm gücunü devrimin ayakta kalabilmesine harcıyor: Ülkenin petrol ihtiyacım çok makul bir fıyattan karşıhyor, şekerini siyasi fıyattan satın alıyot, ekonomisine döviz pompahyor ve adayı en son teknolojiye ait silahlarla donatıyor. "Yaşlı Adam"ını anımsatan baükçı, 4) Devrim öncesiyoksuüuğu unutmayanlardan bir yaşlı kadın SJ Astronomik fıyatlanyla irtizan pazan 6) At arabalanrun ağır çekimli nareketlerinde tutuklanan zaman. (Fotoğraflar GIANPAOLO) liyor. Ancak normalin üstünde çalışanlara, ek kazanç olanaklan sağlamyor. "çalışkan işçi" ya da "önıelt işçi" olarak sımflandınlan bu ışçilerin fotoğraflan, işyerlerinin girişine asılıyor. Bu örnek işçilere, televizyon, buzdolabı gibi elektrikli ev eşyalan temininde öncelik veriliyor, ülkenin en güzel plajlannda tatil yapmak fırsatı ya da tiyatrolara, kaberelere gıriş sağlayan biletler dağıtıhyor. Tkbii bu olanaklar sağlanırken, işçinin siyasi disiplini ve militanlığı daima göz önünde tutuluyor. Cumartesi gunleri öğleden sonra, eski Havana'nın merkezinde Katedral meydanında toplanan "artizan pazan" da, gene 80'lerin başında "ek teşvik" kaygılanyla yaratümış. lnisiyatifı alan Havanalılar, her cumartesi akşamüstü tahta tezgâhlan üzerinde sergiledikleri el işi ürünierini burada satabiliyorlar. Fakat görünüşe bakılırsa, burada da, merakla tezgâhların üzerindeki mallan inceleyen birkaç turistin getırdiği hareketten başka, hummalı bir alışveriş havası sezilmiyor. tspanyol sömürgecüiğinden, Amerikan emperyalizmine, Amerikan emperyalizminden de Moskova'mn kucağına düşen Küba için, bir supergucün diğerinden daha iyi olamayacağının kamtı, daha devrimin ilk yıllarında böylece kendini belli etmiş oluyor. Ne var ki, o ana dek 90 mil ötedeki ABD iie tüm ilişkilerini kopartmış olan bu ülkeye, Sovyetler Birliği ile de bundan böyle hiçbir manevra olanağı kalmıyor... Bugün git, yann ge? MadridHavana arasını normaı olarak 10 saatte kat etmesi gereken Küba Havayolları'na ait Rus yapımı Iliushin uçağının, son dakikada Paris'e "önemli bir hasta almak için" uğrayarak 14 saate çıkardığı yolculuğun yorgunluğu, palmiyeler görününce biraz olsun unutuluyor. Jose Marti Havaalanı'nda, Havana'ya adım atar atmaz, klasik Doğu Bloku ülkelerinden farklı bir dünyaya indiğinizi hissediyorsunuz. Daha gümrükten geçmeden, DutyFree dükkânlann camekânmda göze çarpan, artık hafif solmuş "mutlu yeni yıl dOekleri" ve aylardır kaldınlmamış olan yübaşı susleri, Ispanya'dan ayrılmadan az önce bir meslektaşın söylediği sözlen akla getiriyor: "Küba 5 yıllık kalkınma planı olan bir bugün git }<arın gel ülkesidir...." Bu yargıyı, Havana'ya doğru ilerlerken, yollarda görduğüm dev siyasi slogan panoları da pekiştiriyor: Neredeyse her 5 slogandan ikisi çalışmanın ve verimi arttırmamn, devrimin başansındaki temel unsur olduğuna dikkati çekiyor. Oysa ekonomiye ait tüm veriler, Küba'da işsizük sorunu olmadığını vurguluyor. Ancak otelinrestoramnagirer girmez, bunun nasıl gerçekleştiği anlaşılıyor: "Kaplan" denilen baş garson kapıda yemek biletinizi veriyor, müşteri bu bileti az ilerdeki bir ikinci garsona uzatıyor, ikinci garson açık bufenin ardındaki şefe bileti iletiyor, şef nihayet fışi seçtiğiniz yemeği tabağımza koyan ve tabağı elinize veren garsona havale ediyor. Anlaşılan Batıda normal olarak bir kişinin yaptığı işi, Küba'da üç ya da dört kişi yapıyor. Bu sistem, Havana'nın göbeğindeki "Coppelia" dondurmacısı için bile geçerli. Fakat ıçerde çalışan sayısız müstahdeme rağmen, dondurmacının restoranlann, barlann önündeki uzun kuynıklar kesinlikle önlenemiyor. Inisiyatif almaya teşvik etmeyen sisteme, tropik güneşinin rehaveti ve tevekküllü bir halk da eklenince, her yerde ağır kamera çekimi bir tempoda çalışan personelle karşılaşıyorsunuz. Bu sorunu gidermek için yaklaşık 10 yıldan beri uygulanan ek teşvik yöntemlerinin de pek netice vermediği anlaşılıyor. Bu yönteme göre, herkese ne kadar çalışırsa ^alışsın işine göre sabit bir ücret garanti edi Mütevazı ev dekoro 2 çocuklanyla birlikte paylaştıklan yatak odası, banyo, oturma odası ve mutfaktan oluşan evde ilk dikkati çeken ozellik, üzerinde oturduğum 2 yeşil plastik bahçe koltuğu, bir sedir ve 4 iskemleli bir masadan başka mobilyası olmaması. Üzerinde biblolar dizili ve içine oturtulduğu altın yaldıza boyanmış tahta mobilyadan evin en önemli eşyası olduğu anlaşılan siyahbeyaz televizyon ise baş köşede duruyor. Kapı yerine bir perdeyle bu bölümden aynlan mutfakta ise 50'li yıllardan kalma bir "General Electric" buzdolabı ve aynı döneme ait olduğu belli olan bir havagaa ocağı var. Bu mütevazı şartlara rağmen ev sahibi, geçün sıkıntısı çekmediklerini söylüyor. 'Yiyecek ve giyim gereksinimlerimizi karneyle karşılayabiliyoruz. Eğitira ve saglık hizmetleri de devlet tarafından bedava karşılanıyor. Maaşımızın sadece yüzde 10'unu kira olarak yatınyonız" diyor ve ekliyor: "Su paramızı büe devlet ödıiyor. Biz sadece elektrik faturasını ödüyonız." Erişilen bu "minimura refah düzeyini", tanımak fırsatını elde ettiğim için Kübalıların büyuk kısmı şükrediyor. Tatminsızlikler, bu eşiğin aşılmasıyla başgösteriyor. örneğin, "devrimdeD öncekinden daha fazla para kazandıgını" söyleyen bir mühendisin sıkıntısı parasını nereye harcayacağını bilememek. Karaborsada satılan elektrikli ev eşyalan ya da markalı blucinlerin dışında, gerçekten para harcayacak yer bulmak zor. Erişilmeyecek kadar çok pahalı olan dış seyahat olanakları Bulgaristan, Romanya ve Sovyetler Birliği gibi Doğu Bloku ülkeleriyle sınırlı. Gece dışarda yemek yemek olanaklan ise, Havana'mn genellikle aynı menüyü veren birkaç restoramnın turundan sonra cazibesini yitiriyor. Tüm Doğu Bloku ülkelerinde olduğu gibi Küba'da da sorunlar, birinci dereccdeki gereksinimlerin halledilmesinden sonra başbyor. Telefon iicreti kısıtlanınca Gerçekten de, hükumet başkam olarak işbaşına geldiği ilk yıl boyunca, Castro adada bulunan çok sayıdaki ABD şirketlerinin çıkarlanna dokunmuyor. Fakat Castro'nun politikasında radikal değişiklıklere yol açan tırmanma, "Cuban Telephona Co." (Amerikalılara ait Küba telefon şirketi)'nin ücretlerine, devrim liderinin uyguladıgı kısıtlama ile ortaya çıkıyor. Bunu küstahlık ve kendilerine karşı bir meydan okuma olarak algılayan Washington, bu jesti Kübalı liderin ABD'ye yaptığı ilk seyahatte kendisini karşılamaya kimseyi göndermemekle yanıtlıyor. Bunun karşılığında, 1960 yılımn şubat ayında Sovyetler Birliği Başbakan Yardımcısı Anastas Mikoyan, ülkesiyle Küba arasındaki ilk ticaret anlaşmasuu imzalıyor. Çok olayh geçen 1960 yılımn ilk aylan geride bırakılırken, ABD ve Küba arasındaki gerginlik gitgide doruk noktasına yaklaşıyor. 2 temmuzda ABD Küba'dan şeker alımını kesiyor, buna karşın küba hükümeti 6 ağustosta 36 şeker rafınerisini ve elektrik, petrol ve telefon şirketlerinden oluşan 26 ABD şirketini kamulaştınyor. Kamulaştırmalann cevabı Oriente'de 5 ekimde Castro'ya karşı yapılan bir çıkartma ile veriliyor. Küba hükümeti, bu çıkartmayı bastırdıktan sonra, 13 ekimde devletleştirmeleri, bankalara ve diğer 382 şirkete uzatıyor. 19 ekimde ABD, adaya yönelik tüm mal sevkiyatına ambargo uygulamaya başlıyor. Havana bunu Küba'da geri kalan Amerikan şirketlerini devletleştirerek yamthyor ve nihayet 4 Ocak 1961'de iki ülke arasındaki ilişkikr tamamen kopuyor. Castro ilk kez devrimin sosyalist niteliğini, 16 Nisan 1961'de Havaiia'nın "FJ Vedado" mahallesinin 23. ve 12. sokakJanmn kesiştiği bir kavşakta ilan ediyor Bu konuşma, Amerikan uçaklannın Santiago, San Antonio ve Libertad kentlerini bombalayarak, Pazarda astronomik rakamlar Çünkü fıyatlar Kübalılann keselerine göre hayli astronomik. 600 pesoya satılan bir şile bezi elbise, en yüksek maaşın 500 peso olduğu bir ulkede yanına yaklaşılamayan bir lüks olarak görülüyor. Pazara Küba'dan artizanal bir hatıra eşyası almak için koşan turistler de, tezgâhların üzerine yayılmış; plastik saç tokalan, plastik kemerler, tahta üzerine oyulmuş Afrika maskeleri, işporta işi kolyeler, hippy yuzükleri, bilezikler, birkaç küçük ev bitkisi ve üçüncü sınıf espadrillerle karşılaşınca, düş kırıkbğma uğrayıp uzaklaşıyorlar. Kubah yöneticilerin, çok küçük çaplı da olsa, bu artizanal pazarlarla başlattıklan "özgür giiişim" denemesinde gösterdikleri cesareti, "özgür çiftçi pazarlan"nda devam ettiremedikleri anlaşılıyor. Artizanal pazarlar gibi, gene 80'lerin başında kurulan \e çok kısa bir süre içinde Küba'nın her tarafında mantar gibi biten bu pazarlarda, hükumet kotalarımn üzerine çıkan üretim artıklarını satabilen çiftçilerın "kapital birikimine" gıtmesi, bu pazarların geçen yıl kapatılmasına yol açmış. Yılda 200.000 doları bulan gelirlerin söz konusu olması, Castro'nun bu çark içine girenleri, "Küba devriminin çıkartan yerine kendi çıkarlannı ön plana almakla" suçlamasına yol açmış ve geçen yılın nisan ayında benimsenen bir "düzeltme politikası" ile bu pazarlar ortadan kaldırılmış. 60'larda Che Guevara'mn "agır sanayi" düşüne saplanan, 70'Ierin başında o Unlü "zafra de los 10 milliones" (10 milyonluk Küba'nın şeker kamışı ha Sovyetler'in faturası Ancak Sovyetler Birliği de, bu yakın dostluğun faturasım, daha balayının ilk aylannda çıkartmakta gecikmiyor. "EkimFüze Krizi" olarak hatırlanan bu krizin başlangıa, Havana ve Moskova arasında yapılan bir anlaşma ile Sovyetler BirliğTnin Küba'ya yerleştirdiği füzelerden kaynaklanıyor. 22 ekimde adayı abluka altına alan ABD Cumhurbaşkaıu Kennedy, nükleer başlıklı bu füzelerin Küba'dan derhal çekilmesini istiyor. Dünyanın boşlukta sallandığı birkaç gün sonunda, ABD Küba'yı istila etmeyeceğine dair teminat veriyor ve Nikita Kruşçef, Kennedy ile anlaşarak adadan füzeleri çekiyor. Fidel Castro'ya hiç haber verilmeden, iki süper güç arasında sonuçlandınlan bu pazarlık, hâlâ bugün dahi "bağımsız devrimci Küba'nın ilk düş kırıklığı olarak haürlanıyor. StRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle