19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 TEMMUZ 1987 CUMHURİYET/13 5. kattan düşenhamfle kadın öldü, kıza doğdu İstanbul Haber Servisi Tarlabaşı'nda 5. kattan düşen 7 aylık hamile bir kadın ölürken, çocuğu operasyonla sağ olarak kurtanldı. Hunldiye Ekinci'nin balkonda çamaşır asarken birden asağtya düştügü bildirildi. Taksim llk Yardım Hastancsi*ne ölü olarak getirilen Hamidiye Ekinci, derhaJ ameliyata aündı ve bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Doğumdan sonra yoğun bakıma alınan kız çocuğu, daha sonra Çapa Hastanesi'ne gönderildi. Boru hattında patlama Sapanca uciız kurtuldu ADAPAZARI (Cumhurtyet) Izmit'teki İPRAŞ rafinerisinden Eskişehir'deki Ana Jet Üssü'ne yakıt tasıyan petrol boru faattına Sapanca kesiminde bir greyderin çarpması sonucu patlama oldu. Sapanca ilcesi bu yüzden dün akşam büyük bir tehlike aüatü. Izmit'ten Ankara'ya uzanan ctoyol çauşmalan sürerken saat 19.00 sıralannda, yapımcı ttalyan fiımanın bir greyderi, Sapanca'ya 500 metre uzaklıktaki boru hattına çarptı. Patlama sonucu boru hattında yangın çıkarken dıjanya stzan akaryakitın asağıda bulunan Uçe merkezine doğnı akmaya başladığı gorüldü. Gazi ve Yenimahalle arasındaki caddeye yayılan petrol, halk arasında paniğeneden oldu. Emekli öğretmen Hüsamettin Kap'a ait Anadol marka otomobilin tamamen yandığı olayda evlerine teneke ile akaryakıt almaya çalışan iki kadın ellerinden ve ayaklanndan yaralandı. Sapanca'da paniğe yol açan yangın, halkın eline geçirdiği battaniye ve kıun gjbi maddelerle söndürülürken, boru hattındaki yangın, çevre belediyelerinin ve askeri birliklerin müdahalesi ile onlendi. llgililer, boru hattındaki patlamadan sonra vananın tzmit'ten kapatıldığını soylediler. italyan firmanın bir başka greyderi, daha önce de içme suyu borusunu patlatmıştı. Sapanca Belediye Başkanı Tnrgut Arapoglo da İtalyan firmayı sürveyan bulundunnamakla suçladı. Galatasaray üsesfne Fransız ovgüsu İSTANBUL (a.a.) FransızTürk Dostluk Grubu, Galatasaray Lisesi'ni ziyaret ederek yetkililerle görüştü. FransızTürk Dostluk Grubu'nun Başkanı Jean Vallcix, ziyaret sırasında yaptığı konuşmada, Galatasaray Lisesi'nin, iki ülke arasındaki ilişkilerde önemli bir yeri bulunduğunu söyledi. TBMM Parlamentolararası TurkiyeFransa Dostluk Grubu Başkanı Ali Tannyar da Galatasaray Lisesi'nin birçok siyaset adamı yetiştiren bir kururn olduğunu belirtti. 5 milyanncı y ya^ımZagrebkenÜnde dünyaya geldL 23 yaşmdakibt anneninikindçocuğu olarak dünyayageün kuçük Gaspar\ Birleşmiş MMttler Genel Sekreteri Javier Ptrtz de Cueilar ziyaret etti. Ktinik yetkilileri, erkek doğan 5 milyanncı çoeuğun sağhk durumunun iyi olduğunu bOdirdUer. Btrleşmis MMetler Nüfus Faaliyetleri Foruı 'nun bu amaçla düzeniediğifestival dolaymyla özel olarak Zagreb V gelen Genel Sekreter Perez de Cuettar, haberi ahr abnaz kliniğe giderek bebeği gördü. Perez de CueOar, doğumun banf çocuklan çağmın baflangıa obnaa düeğinde bulundu. (Telefoto: AP/a.a.J XS Abtumyo'hm Münffı kentbuk yokl p Porlammtosu kararm ve bötüculerm Güneydoğu Anodohı Bölgesinde gerçekleftbtBkieri kattiamUm protesto etti MünOt ve çevnsindeki70 7&* demegMn desteğiyie "Dfyonet lşleri Türk tslam Merked" (DÎTtM) tarafmdm düzenknen prousto yüruyüfünde, Almancave Türkfekonuşmalaryapüdı, AvrupaPUriamentoaı'ium TurktyealeyMndealdtğt karar M böücülerin kattiamian kmandu (Tüefota aa.) F t d e n d HABERLERİN DEVAMI Acı diıvannı aşmak CELAL BAŞLANGIÇ DİYARBAK1R Baskınlara gene gece karanlıklarında guneydoğunun kimsesiz köylerine üçlü beşli, onlu otuzlu ölüm geldi mı erkekler taş kesiliyordu, ağlayamıyorlardı bile. öldürülenlerden biraz uzağa gidip bir ağactn dibine çokuyor, öylece duruyorlardı. Zamanın bıçak gibi kesiJdiği bir anda yüzlerindeki anlatım donup kahyor acr mı, kin mi, intikam mı, çaresizlik mi olduğu kestirilemiyordu. Başlan üç kat örtülü uzun etekli kadınlarsa dövünmeyle kanşık bir ağlama tutturup sonra bunu uzun ve sızılı bir ağıta dönüştürüyordu. Taş gibi duran erkeklerle iki kat ağlayan kadıniar öylesine uyumlu bir görünüra oluşturuyorlardı ki, sanki kadıniar öyle donup kalmış, erkeklerinin yerine de bir kat fazladan ağlıyorlardı Son 20 günde 47 ölumün üzerine gitmiştik. 47 yer kazılmış, 47 insan toprağın altına konulmuştu gözlenmizın önünde Pınarak, Yuvalı, Kerman... Günlük ölum onaiaması 2TT57Herl>askınınardıridan güneydoğu insanının bu tavn kadınıyla, erkeğiyle hiç degişmemişti. Köyün ortasına serilen ölülerden biraz uzakta tas kesilen erkeklerle ölülerin basında iki kat ağlayan kadıniar acı duvarını aşan insanın en belirgin anlatımıydılar. Bir bağıran Halil'i gördük. Haninin Kınmlı Köyu'ne bağlı Kerman mezrası baskırunda kardeşini ve üç yakınını yiürmişti Halil Fidanay. Büyükçe bir çukur kepçeyle kazılmış, ölüler aynı yerde toprağa veriliyordu. Herkes Kerman mezrasının evlerinden daha fazla olar. mezarlığına toplanmıştı. Uykulu gözlü 11 asker başlannda bir astsubayla mezarlığın biraz uzağında bekliyoriardı. Gece baskınırun ardından gelmişler, sabaha dek uyuyamamışlardi. Tam baskında ölenler toprağa verilirken Halil küfretmeye başladı: "Ben bu devletin..." diye başlıyor, "Bu devtel bcnim ..." tçi yanmıştı Halil'in. Köylüleri ağzmı kapatıyor, Halil kendini tutanlara tokat atıyor, ağzını ellerinden kurtannca yanm kalan sövmesini sürdürüyordu. Halil'i tutmak olanaksızdı. Köye gece gelen askerlerin başındaki astsubay, oturduğu ağacın altından kalktı, erlerin başma gecerek teisize sanldı. Hani jandarma karakolunu anyordu: Ben bunlara ne raptım ki bu adam devlele kufrediyor bize dognı. Ben gece geldim, bunlann yanüılannı nastaneye taşıdım. Halil susmuyordu. Genç astsubay çıkü karşısına, "Sövme artık" dedı. Olabüdiğince yumuşak davranıyordu. Halil biraz durdu, acı duvannı aşmıştı. Yeniden başladı bağırmaya: Sana degil. size degil (askerleri gösterdi). Aliler, Mehmetler bunlar. Kjtrdeşlerim benim. Ben silahlanmm alanlara söviıyonım. Bize bir çakı bile bırakmadüar. Silahlan leslim edin, dediler. Törenle verdik. A> tufeğimiz bile yok. Kancık ettiniz bizi. Koy basüdığında bir avradın elinde bir av tufeği olsa birini vururdu hiç degilse. Madem korumajacakdnız bizi, neden aldınız silahlanmızı? Kerman mezrası ile bağlı olduğu Kırım Köyü'nde kan davası vardı. 12 Eylül'e kadar silahlıydı köylüler. Gerçi iki taraf da birbirlerine kız verip kız alarak banşmışlardı, ama ne olur ne olmazdı... Ancak silahlan devlet tarafından istenince geri vermişler, kendilerini devletin korumasına bırakmışlardı: Halil'in bağırtısından etkilenen bir köylüsü anlatıyordu: Daha önce bu köye istenmeyen bir kişi habersiz giremezdi. Herkes nazniıklıydı. Ama 12 EylüTden sonra silshlar teslim edilince korumasız kaldık. Kınmlı köylüleri korucu da almamışlardı. 'Neden" diye sorduğumuzda şöyle yanıtladılar: Korucu beBi hedeftir. Evini bastın mı bütün köy korumasını bitirdin gitti. Ama onceden her evde bir silah vardı. Köy korucusu alsak hetn (anımadığımız, bilmediğimiz kişilerin tıedefi olacagız hem de teröristier koyıi basıp korucuyu öldürdu mu köy yine savunmastz kalacak. Bunun için korucu almadık. Basılan Kerman mezrası, Kınmlı Köyü'ne bağlıydı. Kınmlı muhtarı Mehmet Yıldız, baskını ancak 12 saat sonra duymuştu. Köylüler hiçbir şey anlatmıyorlardı. Köye gelen teröristler, Fidanay ailesiıu hedef secmişti. Evlerini bulup taramışlar ve bombalamışlardı. Ama tarladan dönen Ahmet Fidanay'ı nereden tanıyıp yolun ortasında öldürmüşlerdi? Yine yol ortasında oldurdükleri, camiden dönen Alaaddin Fidanay'ı nereden biliyorlardı? Baskınla ilgili bircok soru vardı. Acaba teröristler köylülerce tanınıyor muydu? Hiçbir köylu konuşmadığı için ne muhtann arunda olaydan haberi olmuş ne de guvenlik güçleri baskınla ilgili somut bir belirtiye rastlamışlardı. Bağlı olduğu köyle mezranın arası 4 kilometreydi. Ne araç yolu vardı ne de araçları. Cenazeler toprağa verilirken muhtar Yıldız yakınıyordu: "Ne olacaksa olsun. Geçim yok, bir de terör var. Mezrayla köy arası köye bir saat. Hâkim olmak mumkün degil. Guvenlik de yok." Sadece basılan köylerin degil, bölgedeki nim köylerin yakınması a>Tiıydı. Basılan köylerin halkı guvenlik güçleri nın olaya aüında müdahale etmemesinden yakınıyordu. Midyat'ın Başyurt Köyü'ne bağlı Yuvalı mezrasında da guvenlik guçlerinin gecikmesi yaşanmıştı. Ortaköy korucusu Halil tş, baskının ardından köye ilk gelenlerdendi. Yuvalı'ya yakmdı köyü. Nobetteki koruculannı denetlemek için evinden çıktığında silah sesleri duymuştu. Hemen evine koşup teisize sanldı, bir uçta basılan Yuvalı mezrasına 6,5 kilometre uzaklıktaki Anıtlı karakolu vardı: "Silah sesi duydmn, bir se> var mı?" Karakol olayı öğrenmişti: "Baskın oldu, Nuri Dag'ın evini dağıttüar." Halil, eliyle kuzeyi gösteriyordu: "Tanyeri Köyü buraya yüruyerek 10 dakika. Baskın sırasında köyde 150 asker vardı. Ama zamamnda geiemediler. İki korucu geldi. Biraz ileride Efeler mezrası >ar. Baskın sırasında koyde 50 kişilik tim vardı, ama gelemediler. 4 korucu kendi başlanna çıkıp basılan koye geldi. Bizi kim koruvacak?" Askeri guvenlik gorevlilerinin köylere anında gitmemekte kendilerine göre bir gerekçesi vardı: "Hemen gitmek cesel toplamaya yarar. Terörislleri yakalamak için baskın yapılan köyden çıkış yollannı sanyonız." Yöreye inceleme yapmak üzere gelen ve 17 arabalık bir konvoy ile gezen SHP Genel Sekreteri Fikri Saglar da 50 kişiyle dolaştığı halde baskına uğrayan Yuvalı ve Peçenek köylerinde tek bir guvenlik görevlisine rastlamamıştı. Sağlar, "Biz de istesevdik bir iki köyü basabilirdik" diye anlatıyordu guneydoğunun köylerindeki gece güvensizüğini. Yöre insanının güvenlifi yoktu, sağlanması için atılan somut bir adıma rastlanmıyordu. Yine baskınlara gebe gece karanlıklarında kimsesiz bir güneydoğu köyü basılıp erkekleri taş kesilecek, kadınları iki kat ağlayacaktı. SHP'nin Güneydoğu atağı r Iııönü: Nutukla sorun çözülmez bunbal Haber Servisi SHP Genel Başkanı Erdal lnoaa, hükümelin dofuda can guvcnliğıni sağlamak için gcekli önlcmJeri almadığını, soruna yanlış yaklasıldığjnj beürterek, "Bir aalmatda nkıyönetimin yetküerini devam etörecek koordioalâr vall gttirmtkle iorsn çfariümiif o t e a z " dedj. tstanbul'da dUzenlediği basın toplantısında gazetecilerin çesiıli sorulanru yanıtlayan Iriönü, doğudakı terörist eylemlcre iliskin hükumetin teşhisinio yarüış olduğunu, konunun tam aynnülanyla Mecliste görüşüîmesı gerektiğjrü aniattı. !nönQ, hükumetin 'eşkıya' demekle sorunu çözemeyeceğinin arüasıldığını, olayı bir iki kijinin sorunu olarak görmediklerini belinti. tnönu jöyle konustu: "Olay büran Tijrkiytıun modesidir. Tarklye MtttataUdntenytaekonooik so«y«l acıdaa bu koaaya yMffrff»' taeamtaia. ÖBceükle cao gÖTCriitl «jtoMMMır. Ba nlye mfiutmtyor. PfNt*""" «Btak »öyle raeaiyle bo soraa cöıilatez. Baa Ufflerin förertcrisi yapvaâtgı apkör. ÖMeJftk tçişieri B ^ c u ı görertBİ yaşmıyor. Nc y»aıUMI«ceJtal idyfemek Jcte kotraya ırnstılajıyia araftuaak fcrtUr. Meaefe ordald vaUndajtenaum ctaBt aynhgı «efftfir. Valaaıta^r derlede bMtktcdir. Soruona çözammz otdnfBna kab«l etBüyoram." Yörede Kün varlığının kabul edilmesiyle ilgili bir soruyu da yanıtlayan Inönü, Kün varlığından bir şey çıkmayacağını, aynro;ılık ve bölücuiuk yapılarak sorunun cözümJenemeyeceğini, oradaki varandaslan ikinci sınıf insan muamelesi yerine 1. sınıf insan gibi yaşatmak gerektiğini söyledi. j ' ı ' Î Köylüler, Sağlar'a dert yandı: » d e k i v e v l t a g ü i o l a n k * v e r d i k l t r i u k U f l n y k a b u l t d a m g m Güven ve îlgi HASAN UYSAL DİYARBAKIR "Yazık oldu. Sayın Bajbakanıraız çok uzuldü. Bo>le guzelim se^ahal, çıkan ola>Uri» berbat oldu. Şanssızlık, vaJlahi çok uzuldü Semra Hanım da, o da." Diyarbakır ANAP il örgütündcn bir kişi, Başbakanın ardından böyle diyordu. Başbakanın 146 kişilik "mubteşem GAP çıkannası" tam anlamı Ûe bir fiyasko ile sonuçlanmıştı. Basbakan, Mardin, Şanlıurfa ve Diyarbakır'da hiç beklenmedik ölçüde küçük kaJabalıklara hitap etmek durumunda kalmış, Mardin'de teröristlere yöndik tehditleri, hemcn 5 saat sonra teröristlerin 31 kişiyi öldurmeleri ile yanıllanmışlı. Aslında Basbakan Turgut özal bölgeden aynlmasına karşın, Özal ile ilgili konuşmalar yörede surüyor. Bunların basında Mardin'de kahvesinin camlanna Özal'ın resminin asılmasını kabul etmeyen "Hicran Çayevi" sahibi Abdülkadir Kırmızjer geliyor. Resim asılmasına "Aslıramam, kahveye her partiden miişteri geöjor" diye karşı çıkan Kırmızıer'in kahvesinde oturanlar, önce guvenlik görevlilerince boşaltüacak ve kahveden çıkartılanlar, karşıdaki Özal'ın konuşacağı alanda toplanacaktı. Derviş Yücedağ isimli belediye zabıtası ise, Abdülkadir Kırmızıer'i, kahvenin camlanna Özal'ın resmini asm a n zorlamak amacıyla tekrar geIecek, Kırmızıer, buna karşı çıkınca da karakolluk olacaktı. Güneydoğu Anadolu'da gözle görülen zaten tek bir şey var. O da her şeyin baskı ve zorlama ile olması. Bu yöntem adeta Güneydoğu Anadolu'da bir gelenek olmuş. Baskı yapma yetkişini kendisinde gören herkes, işlerini baskı ile tehdit ile yürütüyor. Baskı yapılması uygun bulunan herkes de bütün işleri ancak baskı ile yapıyor. Gittikçe yoğunlasan Güneydoğu Anadolu'daki olaylar, bu olayların önlenememesi ve her şeyin baskı ve tehditle yapılma alışkanlığı, yöre haJkı ile guvenlik güçleri arasında gözle görülür bir aynlık yaratmış. Guvenlik güçlerine göre yöre halkı, teröristlere yataklık ediyor, yardım ediyor, hatta bir bölümü birlikte militanhk yapıyor. Yöre halkına göre ise, devlet kendilerine sahip çıkmıyor ve kendilerini teröristlerin karşısında güçsüz bırakryor. Buna en iyi örnek, Diyarbakır'da önceki gün 4 kişinin öldurüldüğü köy gösteriliyor. Yakınlannı kaybeden 50 yaşlanndaki vatandaş, köyün meydanında bas bas bağınyor. "Bizi avrat gibi çıplak bıraktınız. EUmizden çakımızı bile aldınız. Bizim anamızı beUediuiz. Böyle " Gece baskından bu yana uyku uyumayan görevli timin başındaki astsubay postaüanru çıkartmış, üniformasını göbeğine kadar açmış, ağaç altındaki gölgeliğe uzarup uyurken, küfürle uyanıyor. Şaşkm şaşkın gözlerini ovuşturuyor "Acaba rüyamı göriiyomm" diye. Sonra telsizle merkezi anyor, "Komutanım, devlele kiifrediyor, De yapayım" diys. Bu guvensizlik, bir başka köyde daha degişik ve çarpıcı biçimde gözleniyor. Bir tarafta komutan, bir tarafta muhtar, oturuyoruz. Muhtar komutanı gosterip "Allafa razı olsua ondan. O olmasa bizi kim koruyacak, her şeyimizi ona borçlu>uz" derken, komutan da muhtarı gösterip "Burda çok kaçakçılık yapılırdı. Muhtar getdi, kaçakçılık bitti. Muhlanmızdan çok memnunuz" diyor. Aradan 5 dakika geçiyor, muhtar kulağımıza eğiliyor ve "Sen demin bakma böyle dediğime. Bu komutan hepimizi kırdı, geçirdi" diyor. Aynı güvensizliğin çok açık biçimde görülduğünü, yörede inceleme yapan SHP Genel Sekreteri Fikrı Sağlar da "Halk sahipsiz, ya bdkumetcyada eşkıyaya hesap vermek zonmda kalıyor. Hertıalukârda yöre halkı zararlı çıkıyor. Yore halkı gittikçe devletinden uzaklaştınlmaya itiliyor" bıçımınde dile getiriyor. Kısaca gelınen nokta çok urkuntü verici. Guvenlik güçleri yöre halkına, hatta herkese şuphe ile bakıyor. Gazetecilerin bir bölümunu "muhbir" sanıyor, yöre halkımn yataklık yaptığına, hatta bir bölümunün katliamlara katıldığına inanıyor. Yöre halkı ise tumü ile sinmiş durumda. Artık olay çıkan yöreye gittiğimizde pek konuşmuyor, konuşmaktan korkuyor, bilgi vermiyor, "Görmemişeın" deyip kesiyor. Hatta "Vallah ben olayı görmemişem" diyenlerin arasında saldında yaralananlar da var. Kısacası bu işleri kim yapıyorsa yöre halkını sindirmeyi başarmış. Saldırıya uğrayan 3 köyde de silah yok, korucu yok. Köy halkı devletin kendilerini korumadığını soylüyor. Guvenlik güçleri ise tersine, yöre halkını kendilerine yardımcı olmamakla suçluyor. Işte giderek artan bu guvensizlik, gittikçe yoğunlasan bir kopukluğu getiriyor. Açıkca görülen bu kopukluğun mutlaka ve mutlaka giderilmesi gerekli gözüküyor. Bu yeni bir yaklaşımla mı, yoksa yeni bir politika ile mi, yoksa insanların bannması mümkün olmayan Hititler döneminden farksız durumdaki yörenin, insana uygun hale getirilmesi ile mi çözülür? Ama mutlaka bir yolunun bulunması gerekiyor. Yörede devletin elinin uzanamaması nedeniyle inanılmaz bir yoksullukla ve inanılması güç koşullarla karşılaşıyorsunuz. Hatta saldınya uğrayan köylerdeki evleri gördüğunuzde, "Bu evlerde bu insanlar mı olurnyor" diye soruyorsunuz. Çok ilginç olaylar da yaşanıyor yörede. Belki konu ile fazla ilgisi yok, ama Basbakan ile Peçenek köyüne gittiğimizde Hürriyet gazetesinden Uğur Dündar, olayda bacağı kopmuş bebeğin kopuk bacağım sokak ortasında buluyor ve bacağı naylon torbaya koyarak Diyarbakır'a getiriyor. Dıyarbakır Hürriyet Bürosu'nda otururken çalınan kapıyı, Diyarbakır bürosundan Raşit Kısacık açıyor. Gelen asker, "Sizde bir bacak varmif" diye sorduğunda, Kısacık şaşkın, " N e bacağı kardeşim" diye yanıt veriyor. Ama sonradan olay ortaya çıkıyor ve bir masanın üzerinde duran bacak, askere teslim ediliyor. Sahibimiz yok MARDtNSHP Genel Sekreteri Fİkri Sagiar, 12 Eylül müdahalesimn türo gerekçeleriyle iflas ettiğini belirterek "12 EyiaJ'on, 240 blni askıa iasanı jöıalOıu almak, 10 blai ajkıa iatuu bapJsnauelenle çnriitmek. jüıicftc İBMBM kcyboteMua, yttıtera i dai vt bİBİerce hw»nı« »alaıııl^lıtrııı a f ı h n f •t « { i f M t içte yaoddıp ortaya çıknujtır. 12 EyloJ, dcaoknutaia aakıya «ksmaa IfSm yapfhtufür" dedi. G«nel Sekreter Yardımolan Erol Afaffl ve Edip Drrrbad ile birlikte bolgeye gelen SHP Genel Sekreteri Sagter, ilk olarak Peçenek köyünde köylolerden Yusnf Istik ve M a h m t Morta ile görüşttl. Teröristler tarafından öldürtllen muhtar Norl tıtft'in oglu olan Yusuf Istik, olayı aynntüan üeaniattı. Köylüler, SağJar'a, "SakBıteiz yok. Bize onun için laidırddar. D«ha önce terörbtier u r a f n t e a teMh edllijnrrtıılı liıııııı rtffıtıımilınıHt lııııılfcılııı ••t>n ıııılft ftriıımln ıınııııı iılııffl ııı A hijltk nıiım •IIIIIBIIII •mlı whfaıj» t ' ^ " dediler. Daha sonra Peçenek köyü yakıntndaki Bereketli köyflne de uğrayan Sağlar'a köylüler, hiçbir guvenlik öniemi oünamaıından ve devletin sahip çıkmamasından yakındıjar. Sakbnya uğrayan Yuvalı mezrasına da uğrayan SağJar, burada da benzeri şikâyetlerle karşılastı. Daha sonra Mardin SHP it örgütunde bir basın toplantısı düzenleyen Fikri Sağlar, Doğu ve GOneydoğu Anadolu'da vatandaşm can ve mal güvenliğinin hükümet tarafından sağlanamadığını, özellikle hava karardığında köylerde yaşayarüann hayatırun bölgede drit atan teröriıtlerin insafına bırakıldığını belirtti. Sağlar şöyle dedi: •'Jtorucnlok âsteminia otaylan aoleyemediti, akstee otaylan otaftırdegn; yoırniB özel k n y f l f M m M* SOSOCD oiao «oc rt afiret çekişateleriadt, k u davalaruı kortklesede, <H|maBİıHan daba d* akvleadirdigi oruya cıkBuştir. Aynea H t a r a h || w ÖjesdirBmesinin de Wr soanc g ş ^ » H B d H v e m e d ^ |6»MMa1nHr. Ba yörede O B gflveaHtl yoktar." Sağlar, olaya çok yakın bir bölgede KıziUy'tn hac konvoylan bazubgını yaptığına da işaret ederek, " ö t e yamlan Semr» Özal'm papatyalan, Avmpa'da w»yete gttleriae anda^niar voirkca, FakF«kFon putizM asaçiarla knjfaunbrfcn, küktaMt d U « , U&r dertet o i f w , im auaaianı takip pk»e ba iasuuu, devlettes azalüaftmİBiakiutır" dedi. ğ r , basın topiantısından sonra saidında yaralanarak Mardin Devlet Hastanesi'ne kaldınian yaralılan da ziyaret etti Özal: Eşkıya daişi bilmiyor, biz de». İsUnbul Haber Servisi Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile haftalık olağan göruşmesini yapan Basbakan Turgut Özal, güneydoğuya atanacak koordmatör vali konusunu ele aldıklarım söyledi. Özal, koordinatör valinin atanmasıyla ilgili kararnamenin yakında Meclise verileceğini belirterek, bu bölgede çalısan devlet memurlarına en yuksek devlet memuru maaşırun yüzde 10'uyla yüzde 25'i arasında değisen bölge tazminatı verileceğini açıkladı. özal, koordinatör valiyle ilgili isim üzerinde durulmadığını söyledi. Bölgede guvenlik güçleriyle korucu sayısının arttınlacağını belirten özal, polise helikopter ve zırhlı araçlar verileceğini de bildirdi. Cumhurbaşkanı Evren, dun saat 15.30'da Başbakanı Florya Köşkü'nde kabul etti. Yaklaşık iki saat süren görüşmeden sonra gazetecilere açıklamalarda bulunan Özal, soruları oldukça sinirli bir havada yanıtladı. Moralinin çok bozuk olduğu gozlentn Basbakan, Cumhurbaşkanı'yla, GüneydoğVda meydana gelen olaylann ve bölgey Î aıanacak koordinatör vali konusunun göruşüldüğünü söyledi. Güneydoğudaki teröristleri "Eşkıya, Allahsız. dinsız" olarak niteleyen özal, SHP Genel Başkanı Erdal İnönü'nün hükumetin tulumayla ilgili eleştirilerini '"siyasi polemik" olarak değerlendirdi. özal, "Konuyu siyasi bir polemik haline getirmek. memlekete zarar getirir. Kendisinin bu işten hiç anlamadığını zannediyorum. Bolgeye de gitmedi. Bir kere bolgeye gitsin bakalım. Ondan sonra gelsin konu>sun" dedı. Gazetecüerin çeşitli sorularını da yanıtlayan Özal, Türkiye'nin ilk kez böylesine bir sorunla karşılastığını, Fransa'da, trlanda'da da benzer sorunlann bulunduğunu ve bunun kısa dönemde çözümlenemeyeceğini söyledi. Teröristlerin, yöre halkına korku vererek devlete yardımcı olmalarını önlemeyi amaçladıklannı kaydeden ÖzaJ, "Eşkjyanın daha çok kayıp verdiğioi" öne sürdü. Özal, 'Deraek ki onlar da işi bilmiyor. Onlar da ögreuecek, biz de öğreneceğiz. Bu mucadele farklı bir mücadele degüdir. Kimse de bunu farklı görmesin" diye konuştu. mesi halinde bu tesisUrin kapattlacağuu arumsattı ve "Kendilerine verdiğtmlz süre yann (bugün) dobnaktadtr. Haberteri olsun " dedi. özal dün lETT'nin tkiteUi'deki otobüs garajuu hiımete oçarken yaptığı konuynada, "Baa sendlkaağalanntnfazla ahnz diye ifçiytOau etmeye kaaatUanm" 6nesürdükten sonra, "Biz zaten Seydifthlrin kul/etinden bıkmışn" dedi. Bafbakan öıai, gece de StUüyet Gazetesi sahibi Aydm Doğan "m kvanm nikâh törtninde tanıkhk yaptı. Arvthan Doğan ve Mehmet Ali Yalçmdağ çtftinin Emirgân Beyaz Kösk teU nikâhm Dalm ktydı. özal daha sonra Dif Tkaret Demeği Bafkanı Mustafa Suzertn 10 yajmdaki Udzleri Hasan ve AU'nbı tunnet töreninde, yine Dalan 'b birükte kirve oldu. Bu arada fotoğref çekmek isteyen bir muhabir tartakbuub. Koruma polisleri tarafından gömleği ytrtıian Bulvar Gazetesi muhabirt Mevlüt Aydm"»yamna çağtran özal, "Onlar çekme diyorsa çekmeyeceksin" dedi. öte yandan Turktş Genel Başkanı Şevket Yıbnaz, özal'm sendika ağaktn tte ügOt sözlerine değinirken, ' 'Biz ağa olsaydık, toplusözleşme masasmda istedikierimizi söke söke ahrdık'' diye konustu. Muhalefetin eleştirilerini dikkate almadıklanru, özellikle Cindoruk ve "onündeki kagıdı okuyan bayanm" eleştirilerine kulak asmadıklarıru söyleyen özal, Inönü'nün de ana muhalefet partisi olarak kendileriyle munatap olacağı yerde, küçük partilerle işbirliği yaptığını kaydetti. özal, yöredeki etnik farklıhğa ilişkin bir sonı üzerine de, KürtTOrk aynraı yapılamayacağıru, kendisinin Malatyalı olduğunu, soruyu soran gazetecinin de aslının KünTürk olarak belirlenemeyeceğini söyledi. Yöredeki eylemleri gerçekleştirenleri, "Kızü yıldız altında birleşenler" olarak niteleyen Özal, "EJbiseierini gördük. Üzerinde lazıl yıldız vardı. Örgnt, Marksist orgüttür. Aslında kendi kardeslerini bizim kardeşlerimizi öldürdügu için de Musluman degildir. Allahsızdır: ya ateşe tapıyorlar ya dinsizdirier" dedi. Meclisin olağanüstü toplantrya çağnlmasmı da "polemik" olarak değerlendirdiklerini söyleyen özal, gerekirse kendilerinin toplantıya çağıracaklannı bildirdi. Dış basında güneydoğu olayları Haber Merkezi Güneydoğu Anadolu'da teröristlerin bu hafta içinde arka arkaya yaptığı katliamlar, dış dunyada geniş yankılar uyandırmaya devam ediyor. Fransa Başbakanı Jacqne$ Cbirac ve Dışişleri Bakanj JeaaBenuutl Raymond, Ankan'ya birer bas sağhgt mesajı gönderdiler Yabana basın .da olaylara önemli yer ayırmaya devam ediyor. . Bonn muhabirimiz Ulya üeer'in büdirdiğine göre Alman gazeteleri, güneydosudaki terörist baskınlannı farkb eie aldılar. Kirni gazete, haberi taü olaylar arasında. kimisi de birinci sayfadan yorumlu olarak okurlanca Uetti. Almac gazeteleri, "Karticr U koys daka basö", "Ktrt ba*kw: 5 öW" gibi başlıklaria verdiler. a^run haberine göre katliarnia ilgili haberler, Yunan gazetelerinde "B6lucBİer, Öttri*] boabalsrfaı kaifdadı" başhklan ile yayınüandı. Papandreu yanhsı Etaos gazetesi, "Arük beyük oyBuuya tasİMUar" derken, EfefUMTOt^ı gazetesi, Güneydoğu Anadolu'daki bölücü faaliyetlerinin arttıfını kaydetti. PKK'ye kıskaç (Baştarafı 1. Sayfada) Burhanettın Bıgalı yönetiyor. Operasyonun en yoğun olarak sürdüğu uç bolge bulunuyor. Buntardan birisi, Mardin'e bağlı Midyat, İdil ılçeleri arasındaki Cehennem Deresı adı verilen bölgede. Kaçmaya ve saklanmaya son derece eherişli olan Cehennem Deresi bölgesinde teröristlerin çok gusenli bir sığınağı olduğu tahmin ediliyor. SiirtMardin sınırını belirleyen Dicle Nehri'nin Çelik kesirninin de teröristlerin geçiş yolu olabileceğine dikkat çekildi. 8 temmuz gecesı Mardın'in İdil ilçesine bağlı Peçenek ve Midyaı ilçesine bağlı Yuvalı mezrasını basarak lb'sı çocuk toplam 29 kişiyi kaıleden teröristlerin Dicle kıyısını izleyerek Siin'ın Eruh ilçesine bağlı Çelik köyu çevresine geçtiği sanılıyor. Bolucu leröristlerin 8 temmuzdaki saldınsından sonra 9 temmuzu 10 temmuza bağlayan gece Çelik koyu çevresınde bir er şehit edılmiş, 3 er de yaralanmışlı. Jandarma timleri ile teröristler arasında burada çıkan çatışmada bir terörist de ölü olarak ele geçfrilmişti. Bidav adlı Tunceli Pertek doğumlu eski sağlık memuru PKK militanının (27) ölü olarak ele geçirildiği Bağgöze bucağj, bir erin şehit edildiği Çelik köyü çevresi ve bir süre önce basılan Hista Kaplıcası çevresine komando birlikleri ve vurucu timler gönderildi. Komandolar ve vurucu timler, anılan bölgelerde mevzilenirken, Dicle Nehri kenanru da tarıyorlar. Teröristlerin Siin bölgesinde ele geçirilmeleri için Dicle kıyısında baslatılan operasyonun paraleli de eşgüdtimlü olarak Dicle"nin Mardin bölümünde gerçekleştiriüyor. sürdüğü üçüncü bölge ise Eruh ve Şirvan ile Dicle Nehri arasında yürütülüyor. Diğer operasyonlann yürütüldüğü bölgeler olarak ise Hakkâri, Şemdınli, Çukurca ve Uludere bölgesinde Aynca Diyarbakır, Hazro, Nice, Ergani, Eğin ilçesini içine alan bölgede Tunceli'nin hemen bütününde, Adıyaman'ın ise Çelikhan, Samsat, Kâhta, Gerger ve Ş.Urfa'mn Siverek ilçesini içine alan bölgede operasyon sürdürülüyor. Kıskaç operasyonu adı verilen operasyonda belirlenen hasas bolgelerin guvenlik güçlerince sarıldığı ve güvenlik gaç. lerinin, adım adım sardıkları bölgeleri daralttıkları belirtiliyor. Öte yandan, guvenlik güçlerince 3 ayn grup oldukları ifade edilen teröristlerin Suriye ve Irak'a çıkışlarını engellemek amacıyla Güneydoğu Anadolu sınır bölgesinde tam anlamı ile bir askeri yığınak gerçekleştirilmiş bulunuyor. Sınırın çok iyi tutulduğunu ve teröristlerin bu sınır bölgesinden dı^arıya çıkmalarının olanaksız olduğunu ileri suren guvenlik güçleri, teröristlerin güneydoğudan kuzeye doğru ilerlediğini ve sürekli yer değiştirmelerinin söz konusu olduğunu kaydediyorlar. topr \nsan\ar\ MEHMET ŞAKİR • U/umun, luıunun, ınann, pannjğun, zeytının, kompırin ve toprakîagureşcn msanların övküsu. • Ege'de uretıcı sorunları ve kooperatıfçılık • Kırsal ke^ımde ahernatıf poiuika toprak insanları Biılün kitapçıiarda! DÖNEMEÇ YAVINLARMZMİR Köprü yapılacak Bu arada, bölücu teröristlerin SiirtMardin arasında bulunan Dicle Nehri'den geçişlerinin de ancak "sal" ile gerçekleşebileceğine dikkat çekiliyor. Yapımına iki yıl önce başlanan Çelik köprüsu, bölgede GAP dahilinde yapüması düşunülen İlsu baraj göİU altında kalacağı için yarıda bırakılmıştı. Özel İdare Müdürluğu'nün mulkiyetinde olan ve yurttaşlara bir yıl isletilmek üzere kiralanan sallann kullarulmaması halinde Dicle yoluyla MardinSürt arasınaa geçiş sağlanamıyor. Söz konusu sallar, Siirt'in Çelik köyu ve Hista Kaplıcast'nda bulunuyor. BEKLENEN KİTAP ÇIKTI Mevzuattaki Son Değişikliklerle Öğretide ve Uygulamada flZEN FhJHn Mylk gayr Dicle yöresi Idil'in Peçenek ve Midyat'ın Yuvalı baskınını gerçekleştiren teröristlerin Dicle yoluyla Siin'e geçmiş olabilecekleri savıyla geçen yıl Nevruz saldınlannda 9 kişinin yaşamını yitirdiği Siirt'in Eruh ilçesine bağiı Fındık bucağı çevresinde geniş guvenlik önlemleri almdı. Geçen hafta Ekrem Pasomu kaybettim. Hükümsüzdür. GULUN ADI MISSION "GÛUEY" Nmme Of Tht R o v " FAİZ HUKUKU Av. M.Tevfik Evren Faizin hukukî yapısını ve sorunlarını irdeleyen, hukukçular ve bankacılar için kaynak eser. Büyük boy 288 sayfa 3500 TL. Sipariş adresi: Receppaşa Cad. 14/7 Taksim / İSTANBUL Hazin tören Öte yandan Siirt'in Eruh ilçesine bağlı Fındık bucağı yakınlannda bölücüler tarafından şehit edilen jandarma eri Ramazan Turan, dün raemleketi Gerze"de düzenlenen cenaze töreniyle toprağa verildi. Törende konuşan Sinop II Jandarma Alay Komutanı Albay Hami Yıidınm, "Silah arkadaslanmızı şehit edenJer er veya geç hak ettikleri cezajı bulacaklardır" dedi. Kıskaç daraldı Diğer hassas bölge ise Diyarbakır, Bismil, Mardin'in Ömerli, Kızıltepe ve Mazıdağı ilçeleri arası bulunuyor. Operasyonian yürüten guvenlik güçlerinin iki ayn gruptan Dicle nehrinden asağıya, diğer grUbun ise Mardin'den Dicle nehrine doğnı ilerledikleri ve kıskacı daralttıkları ifade ediliyor. Operasyonun çnyoğun olarak F. '""na* c«*N€s «ıw \ İ efSJrw*tı \ fc En nfl h(m 1966 CaCMWS SOYLEV (Belgeler Bölümü: Cüt 3) Hıfzı V. Veüdedeoğlu 2. bası 1100 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğluİstanbul *b ovuwcu OOULU ^ MMft M RMB Sem 196' cn fyı ÖOOtiı N1LGÜN TANPOĞAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle