Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 HAZİRAN 1987 •••• CUMHURİYET/15 Cindoruk'a tepki Hacıhüsrev Mahallesi sakinleri, düa bir basın toplantısı düzenleyerek, Başbakan Tlırgut Özal ve çevresini Hacı Hüsrevli çingenelere benzeten DYP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk'u kmadılar ve "Çingene" sözünü Cindoruk'a "aynen iade ettiklerini" söylediler. Cindoruk'un sözlerini eleştiren muhtar Ali Gergin, "10 bin nüfuslu bir mahalle toptan suçlanmıştır. Bu, hepimize yapılmış bir bakarettir. Her mahalle veya semtte olduğu gibi bizim mahaUemizde de köttt niyetli kişiler olabilir. Fakat nüfusumuzun yüzde 97'si namuslu, dürüst, ekmegİDİ alnının teriyle kazanan kişUerdir" dçdi. (Fotoğraf: UĞUR SANER) İnönü ve Ecevitler cenazede ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Solda birleşme konusunun askıya alınmasından sonra SHP Genel Başkanı Erdal tnönü ile DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit ve eşi Biilent Ecevit, dün ilk kez karşılaştılar. SHP'nin son dönem Genel Yönetim Kunılu üyesi Nusret Aydın'ın Maltepe Camii'ndeki cenaze töreninde karşılaşan İnönü ve Ecevitler el sıkıştılar, hal hatır sordular, başkaca bir konuşma yapmadılar. Ecevit'in daha once katıldığı cenaze torenlerindeki tavnnın aksine bir kenarda durmayıp, törene katılanlar arasmda dolaşıp birçok kişiyie el sıkışması dikkati çekti. Onların daartık diplomasıvar ABD'nin Cleveland eyaletinde, okul A öncesi eğitimini ^ tamamlayan küçük öğrenciler, diplomalanm aldılar. Yapılan diploma töreninde giydikleri giysiler, aynı ağabeyleri ve A ablalannın, hatta K anne ve " babalannın giydikleri mezuniyet elbiselerine benziyordu. Küçük zenci ,Bryton'un kulağına diplomasıyla " m üfleyen kız jfarkadaşı da 1 törendeki bu güıel • görüntüyü oluşturuyor. (Fotoğraf: AP) Diyanet'e yeni başkan ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tayyar Altıkulaç'ın görevden ayrılmasıyla uzun bir süredir boş bulunan Diyanet tşleri Başkanhğı'na Doç. Dr. Mustafa Said Yancıoğlu getirildi. Diyanet işleri Başkanhğı'na getirilen Yaacıoğlu'nun " 4 . Murat" lakabıyla tanınan Tokat Valisi Recep Yazıcıoğlu'nun kardeşi olduğu bildirildi. Atama, Resmi Gazete'de yayımlandı. Adalet Bakanlığı Müsteşarlığına da, uzun bir süredir bu görevi vekaleten yürüten Arif Yüksel atandı. Kadıköy Adliyesi'nde daha önce bulunduğu hâkimlik görevi sırasında hakkında açılan bir dava nedeniyle Yüksel'in bakanlık müsteşarlığına getirilmek istenmesi tepkilere yol açmıştı. 'Çıraklık şöleni' yarın ANKARA (UBA) Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı çıraklık ve yaygın eğitim faaliyetlerini tanıtmak amacıyla "Çırakhk ve Halk Eğitimi" şöleni düzenlendi. Yarın Beşevler Şura Salonu'nda yapılacak şölen, Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürii Ahmet Erdoğan'ın açış konuşmasıyla başlayacak. Şölende Ankara ftnimahalle Halk Eğitimi Merkezi Turk halk muziği, tstanbul Zeytinburnu Halk Eğitimi Merkezi halk oyunlan grubu, Kadıköy Halk Eğitimi Merkezi Türk sanat müziği grubu birer gösteri sunacaklar. HABERLERİN DEVAMI Güney Kore'de 7 bin (Baştarafı 1. Sayfada) destek bulduğu vurgulanıyor. AP Ajansının haberine göre resmi çevreler, geçen çarşamba gününden beri gözaltına aünanlann sayısının yedi bini aştığını açıkladılar. Güney Kore'de gözaltında tutma süresi 29 gün. Yetkililer gözaltına alınanlann büyük bölümünün çok yakında serbest bırakılacağını belirtirken, muhalefet çevreleri bir an önce herkesin salıverümelerini taJep ediyor. Iktidardaki Demokratik Adalet Partisi ve hükümetin diyalog çağrüan da muhalefet tarafından reddedildi. Insanlarm demokratik haklannı kuUanmalannın polis tarafından engellendiğini, polise bu yüzden karşı koyanlann ise gözaltına alındığıru belirten ana muhalefet partisi durumundaki Birleşik Demokratik .Parti'nin lideri Kim Young Sam, basına yaptığı açıklamada şunlan söyledi: "Ükin şu noktayı açıklıga kavuşturayım: Hükümetin demokrat insanlan kitle halinde tatukladığı koşullarda bir diyaloğn kabul etmemiz soz konusu olamaz." Kim Young Sam, daha sonra mücadelelerinde gerilemeyeceklerini ve önümüzdeki günlerde bütiin ülkeyi kapsayacak bir "banş yiiriiyüşü" düzenleyeceklenni açıkladı. Kim, bu yürüyüşün ABD'deki siyahlann eski liderlerinden Martin Lutber King'in ülkesinde ırk ayrımını protesto etmek ve siyahlaıa eşit haklaı sağlamak amacıyla düzenlediği ünlü yürüyüşün bir benzeri olacafcnı behrtti. Ancak ajanslar bu açıklamanın üzerinden çok geçmeden Kim Young Sam'ın da gözaltına alındığma ilişkin yoğun söylentiler çıktığını kaydediyorlar. Kesinlik kazanan haberlere göre, muhalefetin önde gelen liderlerinden olan ve iki aydır evinde göz hapsinde tutulan Kim Dae Yung'un evinin önünde toplanan üçü parlamenter 20 kişi tutuklandı. Görgü tanıkları, Kim Dae Yung'un evinin önünde toplanan Birleşik Demokratik Parti lideri Kim Young Sam önderliğindeki 200 kişüik bir gruba polisin müdahale ettiğini anlartılar. (Baştarafı 1. Sayfada) rinio durgunlukla ve dikkatle izledikleri konuşmasında yeni yönetimin biçimi konusundaki görüşlenni açıkladı. SHP Genel Başkanı, sorunun, SHP'nin savunduğu demokrasi uygulamasmın önümüzdeki dönemde daha sağlam bir şekilde yürümesini sağlamak olduğunu kaydederek şöyle konuştu: "BDDU sağlamak için partinin yüksek organlan arasında uyumu meydana gelirmek için Meclis ile MKYK arasında surekli bir köprü meydana getirmek gereki>or. Bu köpriiyü her iki kurulda bulunacak insanlar yapacak. Cenel başkanın köpriı vazifesini gönnesi yetersiz oluyor. ANAP'ın kapkaç doneminde birkaç yasa geliyor, ne olduğunu anlamak ve gereken konuşmayı yapmak ancak oradan ilgisi olanlann yapacağı bir durum. MKVK'nin buBn nzaktan vapması mümkün olmuyor. MKYK, partinin en yüksek politik organıdır. Partinin politikasuu etkileyecek kararlar almalıdır. MecUs grubu da bu kararian yunıtör. Hem parlamentoda hem MKYK'de bulunan insanlann sayısının artması gerekiyor. Partamento grubu ile MK\K arasında daha iyi bir iletişim sağlamak şarttır. Bunu sağlamak için de gerekü yol, sayı arttınnaktır. Kimsenin bundan ters yorum çıkarmasına gerek yok. Mesele partinin görevini daha iyi yapmasıdır. Bunu yaptagımız zaman hiçbir şekilde partinin politikası değişmiş olmaz. Tam tersine politikası daha iyi uygulanır hale gelir. inönü sert Muhalefet neistiyor? (Baştarafı 1. Sayfada) tktidar partisinin kendi genel başkamnı başkanlık seçimi için aday göstermeyi kararlaştırması kadar doğal ve olağan bir şeyin ülkede bu denli öfke ve şiddet yaratması, işin içyüzüne bakınca son derece anlaşıhr bir şey oluyor. Çünkü eğer aralık ayına dek anayasada muhalefetin istediği yönde değişiklik yapılmazsa Güney Kore'nin yeni devlet başkanı geçen çarşamba gününden beri belli demektir. Iş, arahk ayında toplanacak Yüksek Seçici Kunıl'un adaylar arasından Roh'u resmen seemesine kadar beklemeye kalıyor. Çünkü anayasa uyannca Güney Kore'de devlet başkanı bir seçici kunıl tarafından belirleniyor. Ve bu kurulda da çoğunluğa iktidardaki Demokratik Adalet Partisi yandaşları hâkim. Bu koşullarda muhalefet anayasanın değiştirilerek devlet başkanının halk tarafından doğrudan seçilmesini talep ediyor. Muhalefetin itirazı yalruzca seçim yöntemiyle sımrh değil. Tersine söz konusu olan, Güney Kore'deki rejimin geleceği, gerçekten demokratik ve sivü bir yönetime geçilip geçilemeyeceğı. Güney Kore'de devlet başkanlığı makamında şu anda 1979'daki askeri darbenin lideri Cnun Doo Hwan bulunuyor. Cunta liderliğinden devlet başkanlığına geçen Chun, general üniformasını çıkartmış olduğu gibi 1979'dan bu yana askeri yönetimde görünüş olarak oldukça "srviBeşti." Ancak Chun, kendilerinin yaptığı anayasa uyannca 1988 şubatında başkanlıktan ayrıldığında gözünün arkada kalmasını hiç istemiyor. 1948'den beri ülkede devlet başkanbğı, hep ya bir darbe ya bir suikast sonucu el değiştirmiş. Chun, ilk kez bu işin barış içinde ve anayasaya uygun bir biçimde gerçekleşeceğini vurgulayıp duruyor. Biçimsel olarak bakınca doğru. Ama adayın kimliğinden dolayı gerçekleşmesi halinde şimdiki yönetim iie gelecek yönetim arasındaki hemen hemen tek fark da bu kadar biçimsel olacak. Demokratik Adalet Partisi'nin de genel başkanı ve yeni devlet başkanı adayı Roh Tke Woo emekli bir general ve darbe sırasında Chun'u destekleyerek darbenin başarüı olmasında beürleyici bir rolü var. Harp okulu yıllarından beri de Chun ve Roh, içtikleri su ayn gitmeyen iki arkadaş. Bir başka deyişle, Chunun gidip Roh'un gelmesi rejimin yapısmda bir fark yaratmayacak. Muhalefetin büyük öfkesinin gerisinde yatan da bu. Kurultaya yardımcı olacağım Bunlar için eH>et kurultay iradesi egemendir. Yeni MKYK'yi kurultay sececektir. Ben de bulun uyeler gibi fikrimi söyteyecegüa. Bekledigimiz sonuca, yani genel seçimlerde başanya götürecek olan heyet, eğer daha önce kurultay yapümayacaksa, erken seçime gidilmesi dunımunda şimdiki kurultaydan çıkan beyet bu seçime göturecektir. Bu kurulun başan gösterraesi kuruitayın elindedir. Ben kunıltaya yardımcı olacağım. Elimden gelen gucu ve iradeyi göstereceğim. Mesele vasal çerceve içinde balkımıza umul >erecek genel seçimlerde başan sağlayacak bir genel merkezi bu kurultay da oluşturmakbr. Yardunınızı bekliyorum. Üyelerin ve kuruitayın yardımını bekliyonım." Erdal tnönü, MKYK üyeleri arasmda suskunluğa yol açan bu açıklamasından sonra MKYK toplantısını basına kapalı olarak sürdürdü. tnönü, toplantı öncesinde açıklamalannda Iran Başbakanı Mir Huseyio Musavi ile Başbakan Torgut Özal arasında yapılan görüşmelere de değindi ve Özal'ın bu görüşmelerde Türkiye'nin laik bir devlet olduğunu açıkça söylememesini eleştirdi. Erdal İnonu, tran Başbakaıu'mn Başbakan Turgut Özal'la göruşürken laikliğe aykırı düşünceler dile getirdiğiıu ve "kendi devletinde gecerii olan laik olmayan devlet anlayışını kabul ettiğimiz takdirde iki ülke arasındaki ilîşkilerin gelişeceğini bildirdiğini" anlatarak, buna karşılık Başbakan Özal'ın "devletlerarası ilişkilerin içişlerine kanşmama temeUnde gelişeceğini soylemekle yetindiğini" belirtti. Başbakan Özal'ın, Iran Başbakanı'na karşı "İçişlerine katışmamak esasür" demekle neyi kastettiğini açıkça soylemediğini kaydeden inönu şöyle konujtu: "Demek ki Ozal tran Başbakanı'nın laikliğe ayktn bir düşünce açıklamasım kabul etti. Buna karşı bir göriışumuz olmadığı havasını yaratO. Başbakanın böyle bir izlenim vermeye hakkı yoktur. Başbakan'ın yaptığı inanılmaz batayı kabul etmiyorum. Özal açıkça 'fürkiye Cumhuriyeti laik bir de>lettir° demeliydi. Bu söylenmedikçe. Iran'la ilişkiler sağlam bir temele oturamaz. Bu hatanın duzeltümesi Türkiye Cutnhuriyeti'nin laik bir devlet olduğunu tran'a açıkça ifade etmekle olur. Bunu yapmayan bir başbakan cumhuriyetin temel ilkelerini savunduğunu soyleyemez. Bunu yapmayan bir insan başbakanhğa devam edemez." SHP Genel Başkanı, TRT'nin Musavi'nin temaslan Ue ilgili yayını ve SHP'nin Başbakanhğa siyah çelenk koymasıru yayunlamamasıru da eleştirerek, TRT Yüksek Kurulu'nun Genel Müdür Tunca Toskay'ı görevden almasıru istedi. Erdal tnönu, DYP ve ANAP arasındaki tartışmalara da değinerek, iki partinin yolsuzluk iddialarını hesap sormak ve sorumlulan meydana çıkarmak için ortaya atmadıklannı bildirdi. İnönü, iki partinin amacının karşılıkh suçlamalarla seçim kazanmak olduğunu bildirerek, "Bizün ve kamuoyunun beUedigi, yolsuzluklara bulaşmamış bir iktidannr. Yolsuzluklann iizerine gidilmesini saglayan bir iktidardır. Bunu yapacak olanın sosyal demokrat iktidar olduğunu bütiin kamuoyu biliyor. O nedenle bu kurultaya önem veriyorlar. Bu kurultaydan adeta bir mucize çtksın ve hemen iiç gün sonra bizi iktidara gelirecek bir göriinüm çıksın istiyorlar" diye konuştu. tl başkanlarından sonra MKYK üyelerine de milletvekUi ağırlıklı bir yönetim isteğini açıklayan ve bu konuda kurultayda çaba harcayacağım bildiren SHP Genel Başkanı tnönü, kurultaya sunacağı liste konusunda önümüzdeki günlerde yoğun temaslar yapacak. Înönu'nün hafta başından itibaren kurultay hazırlık çalışmalan için Ankara'ya gelecek il başkanları ile baş başa görüşmelerde bulunacağı, aynca eski CHP'liler ve MKYK'nin bazı üyeleriyle de temaslar yapacağı belirtildi. Bu arada Înönu'nün milletvekili ağırlıklı liste oluşturma isteğini, Ilkeli Yaklaşım Grubu ile "Baykalalar"ın karşı çıkmasımn yanı sıra, Genel Başkan Yardımcısı Aydın Güven Gürkan ve arkadaşlannın da tedirginlikle karşıladıklan belirlendi. Gurkan'a çok yakın olan bazı milletvekiUeri, tnönü'nün oluşturacağı listeye, Gurkan'a karşı olan milletvekillerinin alınacağı yolunda kuşkuları olduğunu dite getirerek, "Milletvekili agıruklı bir liste oluşturma isteği aslında Gurkan'ı perdeleme harekâtıdır" göruşünü öne sürdüler. tnönu, MKYK toplantısının basına kapalı olan bölümünde, Kurultay'a liste sunması durumunda başkalannın da liste hatırlayabileceğini belirterek, "Önemli olan kurullay iradesinin özgur biçimde oluşmasıdır. Benim liste hazıriamam başkalannın liste hazıriamasına engel değildir. Liste sunmam, başka türlu algılanmasın" dedi. Özkayu SHP'de A.NK.\RA (Cumburiyct Bürosu) SHP Genei Baikanı Erda; Inonu'rıun miîlenekili ağirhkh bir hsıe stınmak i>iedığ: kurulta> oncesınde eskı HPIi bafımsu İstanbul NJıileivekıji Günseti Özkaya SHP'jc arerken, SHP Kay«ri Milletvekiiı Mehmet taer partisinden istıtaetsı. Ö7kaya"nm dun sabah ani bir sorenle panıye ahnması. Genel Merke/'de ve \\dın Gu\en Gurkan'a \akin olan müieîsekillerı arasında ıcpkı\e yolaviı. O?.kava'nın gın>i>!e SHP'nin mılleiveki'.ı sa\ısı 64'c > ukseldi Ozkaşa'nın panıye gıns bildirgesini Erdal İnonu im^aladı .L bunu "mullu bir ola>" olarak nıîeied» înonu, özkaşanın SHP'ye alm muMnı oğieden sonra MK'V K'nın ona>ma sundu Genel Başkan Yardımcıst Banş Can le MKYK uyeieri Eşref Erdeıu iie Tttlay Öney. ö/ka\a'nin pani\e ahnma.sma katşı ^ıkarak, SHPîşe hakaretler yagdırdığmı aniatular. Avnca, înönu'nün. bu konuda MKYK'de daha once kar>ı çikıtmasına karşın Özkav'a'yı bir emnvaki ı!e panişe aimaM da eieşurî konusu yapıld: Oaha sonra yapılan oylamada Gunselı Özkaya'nın partıse alınmaM a/ bir oy farki ile kabul edıldi. Bu o>îamada Genei Baskan Yardımtıss Gürkan \eba?ı MkA'K u>eleri çekimser kaiırken. ılkeli yakSa^ım grubunda \er alan MKYK uveteri 'ref o\u kullandılar. A\rı».a C»cnd Başkan Yardımci'ı Can \e MKYK'nin mille£\eki]i uyeieri !brahim Tasdemîr ıle Tula\ Oney de O7ka\a'nın partive aimmaması i v ın ov verdıier. Baykalcı olarak bilinen NÎKYk u\eler> i'.e. Ozkava'nm partışe ahr.maMna kabul o\u kuilandılar trdal İnonu. Ozka\a'dan sonra parîiye 34 tmüenekilmın daha kaniacağım bîldırdı. BugUn buyük bir oiasılıkSa t^lanbui Bajımsı/ Müleîvekili e^kı HP'li Bilal Şişman'ın SHP'ye girtne«.! bekienıyor. KuKslerde daha once '(.unseli Ö/kaja partUe almırsa ben aynlınnı" dediğı one >uruien Aşdm Gu\en Gurkan i*e, Özkaya'mn SHP've girisı Ue fîgılı >orııları şamıiamakıan ka>md] Ourkan bu konudaki ^orubra "«»oylejecek birşej yok" karşıhğtnı \erdı. özkaya'nın partiye jlnıtUMna kar^ı sıkan!ar. bu mıliei\ekılınin daha once Meclis kur^ı^unde SHP'\e kutreıuğir.ı \e ıhbarlarda buiunduğunu dîle geıire:ek. "(iun»eii Uzka>a°nın son anda parıite atınması Genel Başkanın oltışlurmak istedigi milleoekili ağırlıkh li>tenin naMİ olacağı konu%unda da inaomak Ulemedigimi/ ipuçiarı verijor" Ji>e konuşiuîar. SHP Kavsen ıımk!\ekıiı Mehmel l nerde dun ıtıia dilekçftını SHP sıenei Başkanı Lrdal İnonu ıle TBMM Bajkanlığir.a gonderdı Bo\kce SHP'nm u>e >a\,sı h3"de kaldı Genel Başkan tnönü dün akşam bir rfvwta yemegi" verdi. Hö'dan eleştiri (Baştarafı 1. Sayfada) Jisi vardır. Birçok ülke, isçi ve bükümet temsilcilerini aynı dilde konuşturuyor. Türkiye içjg bu böyle değil. Bu da Turkiye'deki demokrasinin en canlı ispalıdır " cumleleriyle değerlendirdiler. Tartışmalarda, Tilrktş'i temsil eden Genel Başkan Daruşmam Önder Aker ise, değerlendirmesini yaparken, Türk hükümetinin ağır eleştirilere uğradığına işaret etti ve özetle şöyle dedi: "Hükümet temsilcileri olayı yorumlark^n, 'Bekledigimiz gibi' demişlerdir. Doğrudur. lşçi hak ve özgurlüklerine saygı göstermeyen, sendikal haklan kısıtlayan ber uye devlet, böyle bir muameleye manız kalır. Hele devlet adına söz verilip gerekJerine hiçbir haklı neden olmadan uyulmanuşsa. İç politika oyunlan, uluslaransı platformlarda. devlel olarak üstlenilen vecibeier göz ardı edilerek tekrarlanmaya kalkışılırsa, sonuç böyle olur. Ciddiyetle bagdaşma>an hareketlerden ozenle kaçınmak gerekir. Komite, en kısa süre içinde ILO ilke ve normlanna uygun düzenlemelerin yapılmaMnı, verilen taahhütlere uyulmasını beklediğini ifade etmiştir. Hukumet, oyalama iie hiçbir yere vanlamayacagını anlamış olmalıdır." Türkiye tartışılırken Cenevre saati ile saat 10.00'dan sonra Aplikasyon Komitesi'nin tartışma gündemine gelen Türkiye, sendikacılar tarafından beklenenin ötesinde eleştiri yağmuruna tutuldu. Bir saati asan tartısma sonucunda da varılan sonuç ve görüş aynen şöyle cldu: "Gönışmeler: Uzmanlar ve konferans komitesi tarafından ele alınan 98 ve 111 Nolu sözleşmder konusunda isçilerin komite tarafından da paylaşılan ciddi ilgisini açıkça orta~ ya koymuştur. Gelişme sağlanacağı yolunda verilen sözler sonrasında iş yasalan ve uygulanması ile ilgili olarak ciddi fikir aynlığı metcut bulunmaktadır. Verilen sözlerin çok kısa süre içinde ve tam olarak gerçekleştirilmesi beklenmekte olup. bunun yapılmaması halinde, komitenin gelecek (oplantısuda daba etkin baskı araçlannın gerekli olacağı ortaya çıkacaktır." ILO kurallarına göre, Uygulama Komitesi'nin sonuç karan, zabıtlara geçen tartışmalar ile birlikte, o ülkenin durumuna ilişkin raporu oluşturuyor. Bu nedenle yapılan tüm eleştiriler, söylenen sözler, suçlamalar, sorular bir ülkenin genel durumunu ağırlaştırmış ya da hafifletmiş oluyor. Türkiye tartışılırken, işçi gruplanmn arka arkaya yönelttiği suçlamalar, Türkiye'yi tartısma öncesinden çok ağır bir konuma sokmuş bulunuyor. Gündeme Türkiye geldiğinde ilk sözü tsveç işçi delegesi aldı. Türk hükümetinin her seferinde mevcut yasalann ILO sözleşmeleri ile ters düşen maddelerini değiştireceğine dair söz verdiğini ve sözünu yerine getirmedıgini söyledi. Yürürlükteki yasalarla, özgür toplu pazarlık ve grev hakkının varlığından söz edilemeyeceğini, ILO'nun Turkiye'deki bu durumdan hiç hoşnut olmadığıru ve yasalann en kısa süre içinde değişmesini istediğini belirtti. tkinci sözü alan Yunan işçi delegesi, bozuk Türk Yunan ilişkilerinin dışında, Türk işçisinin dostu olarak konuştuğunu vurgulayarak, toplantıda temsil edilemeyen başka sendikalann varhğına değindi. DtSK Genel Başkanı Başturk'ün pasaportunun zamanında verilmeyişine değinerek, şerefıne verilen kokteyle ka DYP'li Resuloğlu, Meclisi karıştırdı tılamadığına işaret etti. Türk hükümet delegesi, Dışişlerinden Daire Başkanı Bilge Can Korel, Yunanlının sözunu usul açısından keserek, konunun tartışılan gündem dışında kaldığuıı ileri sürdü. Yunanlı delege ise yanıtında, DtSK'in yargılanması ve faaliyetinin durdurulmasının, DtSK yöneticilerine uygun görülen muamelelerin gündem kapsamında, sendikal hak ve özgürlükler kapsamında olduğunu belirtti. Fransız işçi delegesi, Türk hükümetinin verdiği sözleri yerine getirmediğini söyledi. Türktş'in parlamentoya dilekçe vermek istemesmin dahi engellendiğini, DİSK'in illegal ilan edildiğini bildirdi. Türkiye ile Polonya arasında uygulamalarda p>aralellik bulunduğunu belirtti. Türkiye'nin AT'ye üyelik başvurusunu anımsatarak. şöyle konuştu: "AT, yalnız ekonomik bir topluluk değil, aynı zamanda siyasi bir orgüttür. Ve demokratik hak ve özgurhıkler konusunda kesiıı kurallan vardır. Bu kurallara mutlaka uyulmalıdır. Türkts temsilcisi Önder Aker, Aplikasyon Komitesi ne suuulan rapora işaret ederek, Türk hükümetinin geçen yıl burada verdiği taahhütlere uymadığını, gereklerini yerine getirmediğinj belirtti. Hiçbir olumlu gettşmeden soz edilmemesinin buyük bir talihsizlik olduğu yolundaki uzmanlar raporuna kaoldıklannı bildirdi. ILO Genel Direktoru'nun temsilcisinin sözleri ile 2*212822 sayılı yasalar, sendikalann kendilerini içinde bulduklan bir hukuksal deli gomlegi olmakta devam etmektedir. Sendikalann normal şartlar altında hiçbir devlet mıidahalesi olmaksızın sıirdurebilecekleri her faaliyete kanşılmakta, çalışmalar konlrol altına alınmaktadır." ILO sözleşme ve ilkelerinin çiğnendiği konusunda çeşitli yasa hükümlerinden örnekler veren Türktş sözcüsü Önder Aker, "Söz soylenmiş, taahhütle bulunulmuş, hiçbir sey gerçekleşmemiştir. Yaklasık 7 yıl geçmiş, 18'i askın sayıda raporda Türkiye'nin hiçbir şekilde degişmeyen dnnımu ele alınmışür. Bize göre, artık bu komitenin somut bir biçimde Türk hükumeünin verdiği sözleri yerine getirmeye hazır olup olmadıgını öğrenmek zamanı gelmiştir" dedi. Daha sonra söz alan Amerikan işçi delegesi, Aker'in sozlerini tamamen destekledigini belirterek, sendikalara getirilmiş siyaset yasağı uzerinde durdu. Geniş açıklama yaptıktan sonra durumu, "Olmaz böyle şey" diye yorumladı. Norveç işçi delegesi, 1982"den beri bütün gelişmeleri izlediğine ve Türkiye'de sendikal hak ve özgürlüklere uyulmadığma işaret etti. Orgütlenme Özgürlüğünün nasıl engellendiğine ilişkin çeşitli örnekler vererek ağır eleştiri getirdi. Komitenin işçi grubu sözcüsü Hutoys, "Sanmayınız ki işçiler olarak biz şu odanın dışında bir araya geldik ve buradaki tablo ortaya çıktı. Hayır, buradaki tablo normal bir biçimde, mantıklı bir biçimde gelişti. Bu neyi gösterir? Turkiye'deki gelişmeler karşısında duyulan memnuniyetsizliği ve kaygıyı gösterir" sozleri ile konuşmasvna başladı. Turkiye'deki gelişmeler ve sozleşme ilkeleri ile çelişen yasal duzenlemelere de değinen Hutays, şöyle devam etti: "BeUrtmeliyim ki, geçen yıl son derece kınldım. Ağır kelimeler kullanmak istemiyorum. Şöyle ifade edeyim; işçiler olarak gösterdiğimiz iyi niyete saygısız davranıldı. Olay neydi? Hükümetten yazılı bir cevap geldi, taahbütler ihtiva ediyordu, komite başkanı ve jardımcüan bir araya geidik. Zaman kBillıydı. Kalktık 'Somut taahhutler vardır, görelim gelecek yıla kadar ne yapacaklar' dedik, iji niyet gösterdik. Sozlerini lulmadılar. Bundan daha vahim bir olay oldu. Bakan bir basın toplantısı düzenleyerek, 'ILO, Turkiye'deki şartlardan son derece memnun. Türkiye'yi bu sebeple gündeme almadılar. Teklif de işçilerden geldi' dedi. O zaman kınldık. yaptığınuza pişman olduk. Şimdi gene açıklamalar var. Okumayacagım, ancak şu bilinmebdir ki, bu davranışlar, sonınlann çözümü için gerekü olan diyalogu zaafa ugratır. Sıhhatli yapmaz. Kamuoyuna gerçek dunımun yansıülmaması, saptırma eylemleri hatah davranışlardır. Uzmanlar Komiteg'nin sorduğu sorulara doğru dürusl cevap yok. Sözler, taahhutler. açıklamalar sadece bunlar var. İsçilerin istekleri. eleştirileri dikkatle değerlendirilmeti. Cevaplarda ve tututnlarda açıklık bekliyoruz." Türk hükümetinin, görüşlerini açıklayan Bilge Can Korel, komiteye bilgi verirken, Türkiye'nin içinde bulunduğu politik ve sosyal koşullann göz önünde tutulması gerektiğini söyledi. Hükümet adına, Çalışma Bakanı tarafından verilmiş olan taahhüt mektubu uzerinde durdu. Türk hükümetinin politik, ekonomik, sosyal şartlar elverdiği ölçüde ILO sözleşme ve ilkeleri ile çelişen yasa hükUmlerini değiştirmeye hazır olduğunu söyledi. Baştürk ile ilgili pasaport eleştirisi üzerine, "Bastürk tmrsda" yanuını verdi. Semra Ozal'a ithanı ANKAR\ (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu, yasadışı eylemlere katılan eylemcilerin yakalanmasına yardımcı olanlara para ödulü verilmesini öngören bir yasa önerisini kabul etti. Genel kurulda aynca Kultür ve Tabiat Varhklannı Koruma Yasası'nda değişiklik yapan bir yasa onaylanırken, Taşdelen Menba Suyu ihalesiyle ilgili olarak verilen Meclis araştırması reddedildi. DYP'li Resuloğlu'nun, özal'a 'yılın annesini boşayacak mısınız?' şeklindeki sorusu Meclisi karıştırdı. Korunması gereklı kultür varlıklanmn belediyelerce kamulaştınlmalarına olanak saglayan yasa önerisi de TBMM'de göruşulmeksizin benimsenerek yasalaşü. 2863 sayılı Kültur ve Tabiat Varhklannı Koruma Yasası'nda değişiklikler öngören yasa uyannca söz konusu eserler, onanlması ve külturel amaçlarla değerlendirilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın görüşü alınarak belediyeler tarafından kamulaştırabilecek. Arkeolojik ve doğal SİT alanı da vergi muafıyeti kapsamına alınırken, SİT alanı içinde kalması nedeniyle kesin inşaat için başvurulması halinde bu parselin bir başka Hazine arazisi ile değiştirilebilmesi de yasada yer aldı. Etnoğrafık nitelikte kültur varhklannın yurtiçinde alım satun ve devrinı serbest bırakan yasaya gore, Osmanlı padişahlarından II. Abdülhamit, Adbülmecit, Abdülaziz, II. Murat, V.Mehmet Reşat ve Vahdettin devirlerinde tedavülde bulunan altm sikkeler alınıp satılabilecek. TBMM Genel Kurulu'nda dün aynca DYP tstanbul MiUetveküi Yümaz Hastürk ve arkadaşlan tarafından verilen, Taşdelen Menba Suyu'nun ihalesi ile ilgili Meclis araştırması açılmasına ilişkin önerge reddedildı. Önceki gün yapılan oylamaya bazı ANAP'Uann katılmaması uzerine kuliste ve bahçede tartışmalara yol açan önergenin bugün reddedilmesiyle ilgili olarak DYP'li Ahmet Sarp, dun bir basın toplantısı yaptı. Sarp, dun Başbakanın bazı ANAP'lılan arayarak, oylamaya katılması için baskı yaptığım öne sürdü. DYP'li Yılmaz Hastürk, Istanbul Taşdelen Menba Suyu'nun ihalesinde yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla verdiği Meclis araştırması onergesinın. Genel Kurul'da reddedilmesi üzerine düzenlediği basın toplantısında, "600 milyon liranın uzerindeki para ANAP Kırsehir Milletvekili Mehmet Budak'ın mı, arkadaşım dediği müteahhitin mi cebine girecek?" diye sordu. Öte yandan TBMM'nin dünkü oturumunda gündem dışı söz alan ve bir süre önce ANAP'tan DYP'ye geçmiş olan Abdullah Necat Resuloğlu, Keskin'de bir fabrikanın Semra Özal'ın yakın arkadaşına satıldığı yolundaki iddialan dile getirdi ve "Şayet bu işin altında Semra Hanımın oMuğu ortaya çıkarsa. yılın anasını boşayacak mısınız?" dedi. thbar Yasası ANAP Şanlıurfa Milletvekili Osman Doğan tarafından verilen ve "devletin ülkesi ve milletiyte bölünmez bütünlüğünü bozmak ve cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek. anayasa düzenine ve genel güvenliğe aykırı suçlarla" ilgili kişilerin yakalanması için yardımcı olanlara para ödülü verümesine olanak saglayan yasa tasansı, dün genel kurulda ele alındı. tçişleri Bakanı Yüdınm Akbulut, yasa tasansı Ue ilgili eleştirileri yanıtlarken, "Pişmanlık Yasası diye bilinen yasa uygulamasından olumlu sonuç alındığını ve bu yasadan da olumlu sonuç alınacağım" umduğunu söyledi. Buyıl (Baştarafı 1. Sayfada) kisi altına aldığım belirterek şunlan söylediler: "Mart ayından itibaren kuzey yanm küre ısmmaya başladı. Kış çok sert geçti, ancak baharı göremeden yaza kavuştuk. Aslında geçen yıla göre önemli bir sıcaklık artışı gözlenmiyor. Çunkii İstanbul'da bugünku (dün) sıcakhk geçen yü 29 derece. Bugün ise 33 derece. Sadece 4 derecelik bir f ark var. Tabii bu yü sıcaklıklann Ekvatoral kusak üzerinden Türkiye'ye gelmesi, etkili olmasının nedenidir. Yurttaşlanmızı çok sjcak bir yaz bekliyor. Hem de eylüle kadar sürecek. İstanbul'da sabah saatlerinde nem oranı yüzde 80'e kadar çıkıyor. Ancak öğle saatierinde bu oran yüzde 45 civarında kalıyor. Bu da bizim normal seyrimizin biraz nstünde." Bu arada doktorlar, yurttaşlann aşırı sıcaklardan kendilerini korumalan için bazı uyanlarda bulundular. Dikkat edilmesi gereken önemli noktalar şöyle: • Özellikle nemli sıcaklann insan saglığı üzerinde ısı kaybı mekanizmasının çalışmasını guçleşrJrici etkileri vardır. • Bu etkilerin giderilmesi için, çok sıcak saatlerde güneş altında dolaşmamak doğrudur. Sıcaklarda olabildiğince az hareket etmek, hareket etmeyi ısımn daha düşük olduğu saatlere bırakmak doğrudur. • Sıcaklarda beslenmenin yeniden düzenkoraes gereldr. Yağh yiyecekler, sindirimi guç kızartmalar, ağır hamur işleri bir yana bırakılmalı, yemekler miktarca daha az, sindirimi koiay ızgara, haşlama ve çtğ yiyeceklere yönelmelidir. • Alkol mümkünse hiç içilmemeli, içiliyorsa az miktarda hafıf içkiler yeğlenmelidir. • Içeceklerin en iyisi su ve ayrandır. Özellikle yeterii miktarda tuz konulmuş ayran, >"azın ideal içecekür. Sodalı içeceklerin, bira, gazoz, kola türü içeceklerin kısa bir zaman sonra terlemeyle bedenden atılacağı dikkate ahnmalıdır. • Yazm, terle birlikte su ile tuzun da kaybolduğu unutulmamalıdır. Bedenin tuz eksikliği, bacaklarda kramplara, yorgunluk ve bitkinlik duygusuna yol açar. Bu durumda tuz almması gerekir. Aşm tuz alımının da kalp ve böbrekler için yük olduğu bilinmeli, alınacak tuz miktan kaybedilen tuzla dengelenmelidir. • Giysiler pamuktu, taava geçirir cinsten bol ve rabat olmalı. Baş, güneşten korunmalı. Yaka ve kemer gibi bedeni sıkan giysi biçimlerinden kaçınılmalıdır. • Sıcak havalarda memurlann, görevlilerin kravat takma yukümlülüğü kalduümahdır. Çünkü beden ısısırun kaybına yol açacak ve insana sıkıntı verecek bu giyinme biçimleri sağlığa zarar verebilir. • Sıcaklar böyle devam ettiği takdirde resmi daire ve diikkânların çalışma saatlerinin değiştirflmesi, ögle acaklannda tatil yapdması ve çalışma saatlerinin kısaltılması düşünülmelidir. Evlenme cuzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ECMEL TANYEL Serunıda (Baştarafı 1. Sayfada) serumlann satışının serbest bırakıldığım belirtti. lngiİLz VVelcome fırmasının test sonuçlannı dün bir basın toplantısı yaparak açıklayan Tokgöz, Dr. Duncan'ın imzasıyla kendilerine gönderilen kesin test sonucunu açıkladı. Tokgöz, bakanlığa verilen bilgide, "immnnoglobuUn preparanıun H1VI antijeni için abbott antijeni testi kullanılarak analiz ettik. Sonuç negatiftir. Bunun yanı ara konlrol amacıyla kullandıgımız biıtiin immunoglobulin preparaüan da negatiftir" dendiğini bildirdi. Bu sonucun baştan beri beklendiğini kaydeden Tokgöz, serumlann Londra ve Paris'te test ettirilmesinin nedeninin bakanlığın halk sağlığuıa gösterdiği özenin bir sonucu olduğunu ifade etti. VVelcome laboratuvarlannda önceki gün yapılan ve Türkiye"de yapılan testlere benzer yöntemlerle yapılan antikor testlerinden pozitif sonuç çıktığına dikkat çeken Tokgöz, "Ancak Londra'daki laboratuvar bizi uyararak. 'Bu test sonucu dünyarun her yerinde aynı sonucu verir. Bir başka test yapılması gerekir. Bu da antyen testidir. Ancak bu sağhklı sonuç verir' demişti" biçiminde konuştu. Tokgöz, "Bugün (dün) aldığımız bir teleksle, laboratnvann yapmış olduğu tahlil bize korktuğumuz netkeyi ulaştırmamış ve yüzümiizü de giıldürmüs bulunmaktadır" dedi. Laboratuvarda, yalnızca lzmir'de toplatılan Gamma Globulin'lerin değil, piyasada çeşitli adlarla satılan serumlarda da antijen testi yapıldığjnı kaydeden Tokgöz, tüm Gamma Globulin seruınlannda AIDS virüsü bulunmadığını bildirdi. Tokgöz, kesin test sonuçlannın negatif çıkması nedeniyle serumların piyasada satümasının serbest bırakıldığını ifade etti. Cem Karaca (Baştarafı 1. Sayfada) Başkonsolosluğu'na başvurarak yurttaşlığa kabulünu istemişti. O zamandan bu yana girişimlerinden bir sonuç alamayan Karaca, sonunda Türkiye ve sevdiklerinin hasretine dayanamayarak bazı riskleri de göze alıp dönmeye karar verdi. 29 hazjran pazartesi gunü Ataturk Havaalanı'ndan Türkiye'ye gelmesi beklenen Cem Karaa'nın avukatı Turgut Kazan İçişleri Bakanlığı'na ve Kültur ve Turizm Bakanı Mesut Yılmaz'a birer dilekçe yazarak "Cem Karaca'ya yurttaşhğının tanınması ve kendisi ile ilgili yasakların kakunlması" için ilgilerini ve desteklerini beklediğini bildirdi. 1979 yıhnda bir konser vermek uzere Federal Almanya'ya giden Cem Karaca ile ilgili 30 Ocak 1981 tarihli "Hafta Sonu" gazetesinde yayımlanan bir haber, Karaca'mn yurttaşhktan çıkanlmasına neden olmuştu. Gazetede yer alan fotoğrafta sanatçı Selda Ue birlikte gorulen ve elinde megafon bulunan Cem Karaca'mn "Garip hesaplar peşinde olduğu ve liderliğe oynadup" yönünde iddialar yer alıyordu. Fotoğrafın altında ise "Geçenlerde yapılmış bir yürüyüş" diye bahsediliyor ve yürüyüşün tarihi belirtilmiyordu. Bu gazetenin haberi esas alınarak tstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı'nın 4 Şubat 1981 tarihli emriyle soruşturma başiatıldı. Genelkurmay Askeri Hizmetler Koordinasyon Başkanlığı soruşturma nedeniyle 10 Şubat 1981 tarihinde Cem Karaca'ya "ynrda dön" çağrısı yaptı. Karaca'mn bu çağrıya yanıt vermemesi üzerine Bakanlar Kurulu 6 Aralık 1982 tarihinde "yurttaslığı yitirme" karan verdi. Karaca ile birlikte "yurda don" çağrısı yapılan Selda'nın ise çağnnın yapıldığı tarihte Türkiye'de olduğu saptanıyor ve açılan soruşturma sonucunda da beraat ediyordu. Karaca ise Türkiye'de olmadığı için dosyası ayrılarak soruşturması sürdüruldü. Selda ile ilgili davada Hafta Sonu gazetesi sorumlu müdürü Orhan Olcay ile gazetede yayımlanan fotoğrafı gazeteye satan Demir Kurtoğlu tanık olarak dinlendi. Sorumlu Mudur Olcay, fotoğrafı Kurtoğlu'nun getirdiğini ve haberdeki bilgileri de ondan temin ettiğini, aynca Orhan Demir'in eşi Meral ile Cem Karaca arasındaki ilişkiden bahsettiğini söylemiştj. Demir Kurtoğlu da fotoğrafı bir Alman gazeteciden satın aldığım, kendisinin olay yerinde bulunmadığım ve fotoğrafı satan gazetecinin Türkçe bilmediğini söylemiş ve mahkemenin sorusu üzerine eşi ile Cem Karaca arasında bir ilişki olduğunu kabul etmişti. Karaca'nın avukatı Turgut Kazan "Fotoğrafı gazeteye getiren Kurtoğlu yürüvüşü görmemiştir. Bu bakımdan muvekkilimin Türkiye aleyhinde faaliyette bulunduğu iddiası gerçeğe aykın düşmektedir. Fotoğrafı çeken kişi Türkçe bilmedigine göre megafonla söylenen sozü ve atılan sloganı anlayabüecek durumda degildir. Ve bu kadar dolaylı bir tanıklık kabul edilemez. Ustelik Demir Kurtoğlu eşiyle Uişkisi yuzunden muvekkilime husumet beslemektedir. Kendisine guvenilmez" diyor. Turgut Kazan tçişleri Bakanlığı'na yazdığı dilekçede "Cem Karaca Türkiye aleyhine hiçbir faaliyette bulunmamışür. Pişmanlık duyacagı bir eylem >apmamışbr. Kendisi seçkin ve ozgun bir sanatçıdır. Bizim sesimiz, bizim sözümıiz, bizim insammızdır. Kimse Türkiye'yi, Cem Karaca'dan, Cem Karaca'yı Türkiye'den koparıp atamaz" diyerek muvekkilinin bir an önce yuntaşlığa kabulünu ve daha önce başlatılan mallarıyla ilgili tasfıye işlenünin durdurulmasıru istedi. (Baştarafı 1. Sayfada) deki yiıkümlüleri kapsamaktadır. Genelkunnay Başkanlığı'nca belirlenecek Turk Silahh Kuvvetleri'nin ihtiyacı dışındaki her yükümlü, isleğine bağlı olarak bu haklan yarartanacaktır. Normal olarak yoklama kaçağı. bakaya ve sakldar bu haklan yararlanamamaktadır. Ancak, getirilen geçici maddelerie yasanın yüriirlüğe girdiği 28 Nisan 1987 urihinden önce, yedeksubay adayı ve er statasundeki ıstekli yükümlüler bu uygulamadan yararlanabileceklerdir. Kanunda goriilen uygulama ile ilgili Bakanlar Kurulu karan hazırtığı tamamlanmakta olup, yakın bir süre içinde cıkanlacakur. Bu karara göre, uygulamanın hangi ceip doneminde baslayacağı konusunda, askeriik şubelerinden bilgi almalan uygun olacaktır. Bakanlar Kurulu kararuun çıkanlması süresinde, yoklama kaçagı, bakaya ve sakiı dunımunda bulunup da bedelli askeıiikten istif ade etmek isteyen yükümlülerin, kaçak dnrumlannın kaldınlmasını sağlamak maksadıyla; dilekçelerinin işleme ahaması konusunda askeriik şubeterine emir verilnüştir. Bu konuda askeriik şubelerine müracaal edilerek bilgi alınabilecektir. Aynca, emir verilmedea evvel sevkleri yapılanlann bedeUi askerlikten yararlanabilecekleri, ilgili makamlara bildirilmiştir." BedeUi