19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 HAZİRAN 1987 CUMHURİYET/7 Ümmü Gülsüm, öteki dünyaya göçeli yıllar olmuş, hâlâ 'gözde'; Greta Garbo'dan yaşlı bir dansöz, gençlere taş çıkartıyor Kadın özgürlüğü eylemlerinin Mısır'da 70 yıllık bir geçmişi var. Ama radikal İslam hareketi, birçok özgürlüğü yeniden tehlikeye sokmuş gözüküyor.. Kadınlar, erkeklerte "eşit işe eşit ücret" alıyorlar. Ancak çokeşlilik tümüyle önlenememiş. Cihan Sedat'ın getirdiği reform bile, "yeni zevceyi, eskisinin onayına bağlamak" olmuş... Nefertiti'ler, Hatşepsut'lar, Nefertari'ler, Kleopatro'lar, Samiye Gamal'ıar yetistirmiş bu ülkede, kadın hâlâ birçok toplumsal, ekonomik sorunun odak nokîası. 7 Kleopatra'nın ülkesinde kadının yaşıyok ATİLLÂ DORSAY Piramitler, Nil ve Kum Insanlığın Şafağı MISIR Gunumuz Mısın'nda kuşkusuz en ilgi çekici şeyler arasında kaduılar ve çocuklar var. Bu Müslüman toplumda kadının tüm erişilmezliği, dokunulmazlığı, hatta görülemezliği içinde yine de en önemli varlık olduğunu seziyor, toplum yaşamındaki önemini duyumsuyorsunuz. Çok çeşitli kıhklarda kadınlar gördük Mısır'da... Tümüyle baştan a^ağa kara çarşaflara burunmuş olanlar, başını ortu veya lürban'la onmüş olanlar, yalnızca gozlerini açıkta bırakanlar... Bunların yanı sıra, TV'deki kadın spikerler bir Avrupah'dan da daha şıktı, yollarda bazen aynı öğrenci veya genç kadın grubunun içinde başı örtulu olanların yanında tumuyle Batılı gibi giyinmiş, ustelik halleri ve davranışlanyla bır Batılı serbesthği içinde olanlar vardı... Mısır toplumunda kadınla ilgili gozlemlerimiz arasında şunlar vardı: Bır kez bu ülkede, kadının gerçekten de "yaşı yoktn". Mısırlı bir kez bir sanatçıya vuruldu mu, hele kadınsa, kaç yaşına gelse, ondan vazgeçmiyordu anlaşılan... Bu ülkede en çok dinlenen şarkıcı, çoktan öbur dünyaya göç etmiş olmasına karşın, hâlâ timmu Gülsüm'du. Onun yerini dolduracak kimsenin yetişmediğini söyluyordu Mısırlılar. Luksor'da "göbek dansı" görmek için gittiğimiz oldukça pejmürde kılıklı "tipik" lokalde gobek atan "hem de çok iyi atan" kadının yaşı ise Greta Garbo'nunki kadar olmalıydı. Kadının yaşı yoktu bu ülkede, o tıpkı firavun mezarları ve Ramses yontulan gibi sanki ebediydi... Aynca kadınlar alabildiğine boyamyor, surmeyi basıyorlardı gözlerine... Ve bu boyalar, kimi zaman kara çarşafın aralığından bile göze çarpıyordu. " K a d ı n özgürlüğü" eylemi ve vanlan nokta... Mısır'ın çağdaşlaşması, kuşkusuz her Müslüman toplumda oldu| u gibi, geniş olçude kadının çağdaşlaşması, ozgurleşmesi, erkeğin yanındaki yerini almasıyla bağıntılıydı. Ama bu, tutucu güçlerin iyice kımıldadığı sezilen bu ülkede oldukça zor olmalıydı. Mısır'da "kadın eylemi'nin başlangıcını 1919'a dek uzatıyorlardı. Kahire'nin bir meydanında yer alan ilgi çekici bir çağdaş yontuda, bir kraliçe başının öbur yanında, peçesini atmış (ama başörtüsünü henuz çıkarmamış) bir kadın görülüyordu. Nâsır devriminden sonra dikilen bu yontu, kadının özgürleşme isteğinin ve istencinin bir simgesi gibiydi. Ama kendi sınırlannı kendisi çizmiş bir simgesellik!.. Kımi öğrenci gruplarında, kızların erkeklerle birlikte rahat, özgür biçimde eğlenebildiğini gördük. Bir gece kulübünde bir gençlik grubu, sonradan anladığımız gibi aralarında bir kızın yaş günü için toplanmışlardı. Bir ara, orkestranın oldukça dejenere olmuş bir "Happy Birthday To You" çalmasıyla birlikte gençler piste doluştular ve ortalarına aldıklan gunün kahramanının önünde diz çöktüler. Bir genç kızın çevresinde diz çöken bunca delikanlı görüntüsü, doğrusu oldukça romantik ve etkileyiciydi!.. Ama aynı kentte, bir öğlenden sonra okul dağıbrken görduğumuz gencecik kızların birçoğunun başı örtulüydü... Kleopatra ve Samiye Gamal'ın ülkesi... Mısır, kadına önem veren bir toplumdu kuşkusuz. Arapça'da kadına komplıman yapan sayısız deyim olduğunu öğrendik. Kadın zanf ve inceyse "güzel"e benzetiliyordu. Ama tombul kadın da iltifattan yoksun bırakılmamıştı. Ona da "ordek" benzetmesi uygun goruluyordu. Bir kocanın kansına "devem" diye iltifat etmesi de sıradan sayılıyordu... Gerçekten de tarihe geçen kadınlar, Nefertili'ler, Hafşepsut'lar, Nefertari'ler, Kleopatra'lar, Ümmu GüUiim'ler, Tahiye Karyoka'lar, Samiye Gamal'lar yetistirmiş bu ülkede, kadın hâlâ birçok toplumsal, ekonomik, toresel sorunun odak noktasındaydı. Erkekle "a>m işe aynı ücret" gibi, kimi Batı ülkelerınde bile sağlanamamış modern bir hakka kavuşmuştu... Ama evlilikte şeriat kurallarının geçerliliğinden, çok karılılıktan hâlâ türnüyle sıyrılamamıştı. öyle ki merhum Başkan Sedat'ın, kadın hakları konusunda oldukça etkin ve çalışkan olduğu bilinen eşi Cihan Sedat'ın getirdiği bir yasa, erkeğin yenı bir eş almasını, ancak eski karısının iznıne ve onayına bağlıyordu!.. Cihan Sedat bile ancak bu kadarını yapabilmişti demek... Islam'ın radikal akımlarının etkisi elbette bu ülkede de geniş biçimde duyumsanıyordu. Yukan Mısır'daki rehberimiz Nagua, modern tavırh, serbest davranışlı hoş bir genç kızdı. Hayatını çalışarak kazanmaktan memnundu. Ancak kendisinden oldukça küçuk kızkardeşinin çevrenin etkisiyle başını örtmeye başladığını ve buna engel olamadığını belirtiyordu. Kahire'nin en modern semtinde oturan bir Mısırlı hanım, kocasından aynldıktan sonra eve biraz geç gelse veya bir erkekle birlikte göriilse, ertesi gun çevrenin, esnafın kendisine garip garip baktığını söyluyordu. Başlayalı 70 yılı bulmuş kadın özgürlüğü hareketi, anlaşılan Ortadoğu'yu etkileyen tüm Müslüman kökenli akımların yalnız cirit attığı değil, aynı zamanda doğduğu ülkelerden de biri olan Mısır'da gerçek bir sonuca ulaşmakıan henüz uzaktı. Bİ'YL'LL KEST KAHÎRE Kahire, sayısız camisi, anıtı, duvarları. gorkemli yapılarıyla, etkileyici bir kent... Her ne kadar gunumuz Mısm'nın sefaleti ile kuşatılmış olsada kentin etkileyiciliği azalmıyor, tersine sanki artıyor... olçülerde kalkınmış, ilerlemiş, ama yapacak daha çok şeyi olan bir ulke gibi gorduk... Nâsır doneminde tanm reformunu gerçekleştirmiş, eskiden bir avuç aüeye ait olan verimli toprakları köyluye 5 donüm, buyuk ailelere ise (en çok) 100 donum olarak dağıtmış bir ulke, elbette ki eskinin (krallık doneminin) ağır sömurusünü, eşitsizliğini önlemişti. Bir zamanlar tanm işçisine verilen "fellah" adı küçümseyici bir ad, nerdeyse bir hakaret sayılırken, bugün artık toprağın sahibi, çalışıp, ureten ve kazanan kişı anlamına geliyor ve hiç de kuçümseyen bir nitelik taşımıyordu. Turizmin son yıllarda dev adımlarla gelişmesi de Mısır'a önemli bir gelir kaynağı getirmişti. Yılda 2 milyon kadar turist, ustelik ortalama kalış suresi bir hafta olarak geliyor ve Ulkenin ekonomik dengesine ciddi bir katkıda bulunuyordu. Ama yine de Mısır, özellikle Kahire'yi gördukten sonra, tam bir "eşitsizlikler tılkesi" diye nitelenebilirdi... sanki bir Amerikan kenti görunümü veriyordu. Yoksulluğun üstünden giden yollar Ancak bu duş, uzun surmüyordu. Aynı ust yollar, daha sonra kentin çok daha alçakgonullu semtlerine ulaşıyor ve onların uzerinden akıp gidiyordu. Kahire'nin yöneticileri, bu kentin korkunç trafik sorununu çözümlemek için tüm kenti alt üst yollarla donatmışlardı. Böylece trafik kurtulmuştu gerçi... Ama Kahire kenti sızlere omür!.. Kent boyuncu gidip, kente inememek, kente kavuşamamak duygusu ne biçim bir duygu bilir misiniz? Yoksul bölgelere yaklaştıkça eski, harap, bir zamanlar belki güzel olan, ama şimdi tumuyle terk edilmiş, ışıksız yapılann yanından geçip gidiveriyordu ust yollar... Bunların kentin daha da yoksul, insanların barakalarda, gecekondularda, hatta mezarlarda yaşadığı bölgelerden geçmemesıne de özel bir dikkat gösterilmişti. Zengin batı yakası, yoksul doğu yakası ve aradaki adaların üstüne kurulu kentte, 2 yanı birbirine bağlayan 5 köprü, dığer yandan sanki 2 ayrı dunyayı da birbirinden ayırıyordu. 5 universitesi, nefis bir hayvanat bahçesi olan kentte, sinema salonları birer ikişer kapanırken, kentin gerçek bır gereksinmesi olan bir kultur merkezini de şu anda Japonlar inşa etmekteydiler... Kahire, kuşkusuz ki birkaç gün içinde kavranması, içine girilmesi zor, giderek olanaksız olan bir kentti. Gizlerini ve gizemini yabancıya kolay kolay teslim etmeyen... Bin bir ayrı yüzü olan, karanlık, urkutücu, ürkünç labirentler toplanu, yoksulluğun en koyusunu barındıran, ama aynı zamanda Nil'i, palmiyeleri'feUuk'lan, başkan Sedat'ın yüzünü Batıya çevirmesinden ve Camp David anlaşmasından beri buraya oluk oluk aktığı anlaşılan Amenkan sermayesinin katkısıyla modernleşmiş, çağdaşlaşmış yüzüyle de insanı şaşırtan gizler ve çeüşkiler toplamı bir kent... Bu kentte, sayısız kez gezilmekle doyulmaz olağanüstu bir müze vardı. Bunca insan emeğinin, yaratısınm aynı çatı altında toplanmasına her seferinde şaşmamak, bunca hazinenin, zenginliğın toptan sunulmasına minnet duymamak elde değildi. Bu kentte, daha gezemediğim birçok müze, gorkemli bir Selahaddin Eyjubi kalesi, ancak bir bölümunü gezebildiğimiz camıler, Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Kral Faruk. İran Şahı Rıza Pehlevi'nin etkileyici mezarları vardı. Bu kentte guzellik ve çirkinlik, zenginlik ve yoksulluk, gizem ve açıklık bir aradaydı. Bu kentte kuşkusuz herkes aradığını bulabilir, farklı tutkuların peşinde koşabilir, dinsel inançların veya sıyasal doktrinlerin doğrulanması için her türlu malzeme toplayabilir, değişik resimler çekmekten geri kalmışhk üstüne tezler hazırlamaya, firavunlann görkemi üstüne felsefeye dalmaktan, hiyerogliflere yeni anlamlar yakıştırmaya, her türlü tarihsel/bilimsel çabaya girişebilirdi. HanelHlİiG'de giıneş batı>ordu... Ama bu kenti duyumsamak için yapılacak en iyi şeylerden biri de, belki bir akşam vakti, tslam'ın en ünlu camilerinden ElAzhar'ı karşısına alarak HanelHalili'ye suı verip oturmaktı belki de... Kentin, giderek turn Mısır'ın yureği burada atıvordu... HanelHalili'den çıkmakta olan sayısız esfıaf, sayısız kuyumcu, derici, dövmeci, pirinççi, bakırcı, yorgana, antikacı, mobilyacı vb. birbirine karışıyor, gezginci satıcılar, çok seyrek olsa da rastlanan yosmalar, son işlerini tutmaya çahşıyorlar, ortalıkta tektuk kalmış olan biriki "aile kadım", yakmda tumuyle erkeklere terk edilecek olan meydandan kaçmaya uğraşıyorlardı. Otobüsler, tramvaylar, inanılmayacak kadar dolmadan kalknuyor, kimileri evlerine giderken, kimileri bir akşam çayı için ahbap anyorlardı... Şaşkın turistler, burda mı kalsınlar, yoksa daha guvenli ve daha Batılı semtlere mi kapağı atsıalar, kararsız dolanıp duruyorlardı. HanElHalili'de akşam oluyordu. Mısır'da akşam oluyordu. Güneş, kimbilir kaç yüz bininci kez piramitlerın, Luksor tapınağının, Ebu Simbel yontularınm üstünde batıyordu. Firavunların güneşi çoktan batmış, o benzersiz uygarhk tarihin derinliklerinde kalmıştı. Ama çagdaş Mısır, elbette ki çağdaş insanhk, o hazinenin mirasından yararlanmak durumunda ve zorundaydı. Artık yalnızca çöl fellahının değil, tüm insanlığın malı olan bu gorkemli, bu benzersiz uygarlıktan almamız gereken derslerin çokluğu, benim bu Mısır yolculuğundan edindiğim temel izlenim, çıkardığım temel sonuç oldu. Mısırlı çocuklar... ... Ve çocuklar... Yılda 1 milyon nüfusun gelip katıldığı bu ülkede elbette ki sayısız çocuk vardı. Sokaklarda, cami avlulannda, dükkân aralarında, her yerde çocuk, çocuk ve çocuk... Esmer derili, üzüm gibi kara gözlü, çoğu alabildiğine yoksul, kimileri yapışkan, ama hepsi de sevimli, canlı, cıvıl cıvıl çocuklar... Atlı arabalarda ekmek taşıyan, sokaklara yayılmış kasap dükkânlannda et kesen, Kahire çarşısının kuytu atölyelerinde bakır döven, piramıtlerin önünde hediyelik eşya satan veya sizi develere binmeye çağıran, bizim ulkemizde bile genelde daha büyumuşinsanların yaptığı her türlü ağır işe koşulmuş, kuşkusuz çocukluklannı yaşayamadan ka\Tulup kalmış, acınası ve sevilesi çocuklar... Mısır çocukları, bu ulkeyı gezen yabancı için belki de en büyük ilgi, ama aynı zamanda en büyük üzüntü kaynaklarından biriydi. Her geri kalmış veya kibarcası, "kalkınmasını tamamlayamamış ülke" için olduğu gibi, Mısır için de çocuk sorunu kuşkusuz büyuk, temel ve çetrefil bir sorundu... E k o n o m i k sonınlar... Kalkınan bir ülke miydi Mısır? Doğrusu, ekonomik ıstatistiklerı inceleyecek, yetkililerle konuşma yapacak ne vaktim oldu, ne de isteğim... Buradaki temsilcilikten de resmi sayılar, istatistikler isteyip bunları yayımlamak kolay. Ama bu yazj dizisinin genel esprisine uygun değıl... Elbette ki gezilen bir ulkenin şimdiki durumu da tarih ve kültür yönü kadar ilgî çeker, çekmelidir... Mısır'ı biz elbette belli Kahire: Bir çelişkiler kenti ...Ve yolculuğun sonunda, yeniden Kahire... Kanire... Devâsâ, muazzam, muhteşem bir kent (bu kenti anlatabilmek için bu Arapça sözcüklere sığınmaktan başka çare yok galiba!..) Bu kenti nasıl, neresinden başlayarak anlatmalı? Fatimîler'in 10. yuzyıl sonlarında, yeni başkent olarak kurdukları bu kent, bugun 15 milyon nüfusuyla duhyanın en kalabalık kentlerinden biriydi ve de en kalabalığı olmaya adaydı. Tarımdaki reformlara karşın, Kahire'ye göçu durduramayan ve nufus patlamasını önleyemeyen bir ulkenin başkenti, bir yanıyla Batının en luks kentleriyle boy ölçüşecek bir zenginlik görüntusü veriyordu. Cezire bölgesinde toplumun en zengin kesimi yaşıyor, yalnızca Kahire'deki 3 Sheraton oteli, Nil kıyısında yapılmış Hilton, Meridien vb. gibi luks oteller, geceleri Nil uzennde nazlı nazlı süzülen turistik lokanta gemiler, modern bir lotus çiçeği biçimindeki Kahire Kulesi'nin sanki denetimine aldığı dev kentte, Pıramitler Bulvarı boyunca sıralanan oteller, luks iokantalar, gece kulupleri ve diskotekler, sanki tuzu kuru bir Batı ülkesinin yaşamını anımsatıyordu. Bu luks semtleri boydan boya kateden alt ve ust geçitleı, kente Ç4RŞI VE KAD1SLAR Hanel Halili çarşısından gunun her saatinde buyuk bir kalabalık tasıyor. Içerdekiler dışarı çıkıyor, dışardakiler içeri giriyor.. Çalışanların, çıraklarm, zanaatkârların yanı sıra, yerli ve yabancı musıeriler de kalabalığın yoğunluğuna katkıda bulunuyorlar (solda). Bir cami avfusunda rastlanan kadınlar, bu ülkede kadın giyimindeki çelişkiyi yansıtıyor. A vrupai giyinmiş, saçı başı açık olanlar da var, uzun giysisi her yanını onmüş, ancak başı açık olanlar da başını ortmu'ş kadınlar da... Ve elbette, resimde gozukmeyen yuzunun her noktası kapalı olanlar da (sağda). BİTTİ elegan turizm sunar AVRUPANIN SAYILI OTEL İŞLETMECİLİĞİ Her odası sıcak, soğuk duşlu özel WC ve balkonlu. Çocuklarınız için kreş özel çocuk havuzu ve oyun sahaları. Ayrıca özel hocalar eşlığinde 7 tenis kortu, voleybol, ping pong. hertürlü su sporu, diskotek, 1000 kişilik özel restaurant ile 150 kişilik alakart restaurantı, Türk kahvesi, yüzme havuzu, 1 km'lik özel plajı, barları, anfi tiyatro, kuaför ve dükkanları ile arzuladığınız tatili yapabileceğiniz tatil beldesidir. ÖDEME KOLAYLIĞI İLE BAŞLAYAN ELEGAN BERABERLİĞİ ve 6 AY'A KADAR TAKSİTLE KIBRIS GEZİLERİ 00ME CELE8HITY 55S00 SALAMİS 53000 PALMREACH «AREMOMn DEMZKOI 53 500 ANTIOUE 33 100 » 3»» OTELLERE K Pâlmiye Village KEMER 7 GECE TAM PANSİYON YONETIMINDE • < < < z o z < X PEŞtNAT TAKSİT PEŞİNAT TAKSİT PEŞİNAT TAKSTT PEŞİNAT 57 500 57S00 50 an 4*M0 » 3>y 55 500 . ii> SJKOO > î r r 53500 U400 «2 200 > 3*« 50 300 > 3*r 4ttOO > 3a, 33100 40 300 39 n o TEMMUZ 46 000 4C000 42100 »500 > 4*y « U f 44 400 i Uy 42200 37 000 I 4ay 42100 > 4»» 40 300 « 4ay 3960S 33 600 > A*, » 5 0 0 IA 235.000.TL. e a 3» 300 35200 »700 33 200 22 100 > M? 3*300 « İ*1 37 000 u 32 90031 700 5*y 3SM> « 5ay 35700 > 5*| 33600 > 5a* 33.200 . 5 ^ 22100 2(500 ISTER BİZİMLE, İSTER ACENTANIZLA TEMAS KURUN GENEL SATIŞ ACENTASI 30200 3M00»100 > f, s n 2t«0 1(900 TAKSİT 32 900 > »*» 31 700 > Uv »200 « tf > t>y »soo . t*r 1(900 « *•» elegan turizm Tekx : 27163 uak tr. Valikonağı Cad. Başaranlar Apt. 111/6 A Nişantası Tel. : 147 93 6 7 1 4 8 93 0 0 1 4 6 93 8 4 (Yukandaki fiyatlara uçakla gidişdönüş, yarun pansiyon 1 hafta konakiama, transferter dahildır.) 26 HAZİRAN'A KADAR DEVAM EDECEK KAMPANYAMIZDAN YARARLANIN elegan Turizm y~s Valikonağı Cad. Başaranlar Apt. Tel: 147 93 67 • 148 93 00 146 93 84 111/6ANisantaşı .
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle