19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/12 1 HAZİRAN 1987 ANKARA (a.a.) Rize ikinci dönem milletvekili Dr. Mazhar Basa. Ankara'da öldü. Mazhar Basa için bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde bir tören düzenlenecek. Basa'nın cenazesi Maltepe Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verilecek. 1909 yılında Rize'de doğan Mazhar Basa, Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra Rize Devlec Hastanesi'nde göz hastalıkları mutehassısı olarak çalıştı. Rize'den ikinci dönem milletvekili olarak parlamentoya girdi. Ote yandan geçen hafta ölen DSP Trabzon Milletvekili Yusuf Ziya Kazancıoğlu da bugün törenle toprağa verilecek. Kazancıoğlu ve Basa toprağa veriliyor Denizyollarında yaz tarifesi tSTANBUL (uba) Türkiye Denizcilik îşletmeleri Şehir Hatlan Jşletmesi'nde bugünden itibaren yaz tarifesi uygulamasına başlanacak. Kınalıada, Burgazada ve Bostana arasında ring seferleri yapüacak. Edinilen bilgiye göre, bugünden itibaren Kabataş'tan Adalar ve Yalova ile Çmarcık'a karşılıklı olarak günde 14 sefer yapılacak. Her gün saat 7 ile 21 arasında ise Kınalıada Burgazada, Bostancı arasında ring seferleri düzenlenecek. Köylüler birbirlerini esir aldılar HAVZA (a.a.) Samsun'un Havza ilçesine bağh Beybören köyü ile Yeni Çeltek köyü halkı arasında bir çatışmanın çıkması, jandarmanın zamanında aldığı tedbirle önlendi. Beybören ve Yeni Çeltek koyluleri arasında uzun yıllardır devam eden sınır anlaşmazlığı, tüm uğraşlara rağmen çözülemedi. Köylülerin, iki köy arasındaki sınıra taş ve sopalar yığarak birbirlerine saldırmaya hazırlandığını haber alan jandarma kuvvetleri, tedbir olarak köylüleri evlerine gönderdi, Bu arada Yeni Çeltek köylüleri, evlerine gitmekte olan Beybören köyünden 10 kişinin yolunu keserek esir aldı. Jandarmalar, esir aiınan köylüleri herhangi bir zarar gelmeden kurtardı. Bu kez de köylerine giden Yeni Çeltek köyünün yaşlılarını Beybören köylüleri esir aldı. Jandarma ekipleri, bu köylüleri de kurtardı. Jandarma uzun bir uğraştan sonra köylüleri yatıştınp evlerine gönderdi. Olayda yaralanan olmadı. Deniz otobüslerinin seferleri İstanbul Haber Servisi "Umurbey" ve "Çakabey" adlı deniz otobüsleri 8 hazirandan itibaren BostancıKabataş arasında seferlere başlayacak. Yolcu taşıma ücretleri kişi başına bin lira olacak ve bir yıl süreyle zam yapılmayacak. İstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, bir süre önce Norveç'ten Jstanbul'a getirilen deniz otobüslerinden Umurbey ile ilk deniz seferini önceki gün yapıı. Umurbey ile Çakabey aynca PendikAdalar arasında da hız denemesi yaptılar. İstanbul Gemi Sanayi ve Ticaret A.Ş. yetkilileri ile basın mensuplarına tanıtılan deniz otobüsleri ortalama 32 mil yapabiliyorlar. Kötü hava koşullarında da çalışabilen deniz otobüsleri ortalama 450 yolcu kapasitesine sahip. Önceki giinkü hız denemesinin ardından Kabataş'a yanasan Umurbey adlı deniz otobüsü, BostancıKabataş arasını 14 dakikada aldı. Bedrettin Dalan, özellikle Boğaz Köprüsü trafiğini önemli ölçüde rahata kavuşturacağını ileri sürdüğü deniz otobüsleri bilet fiyatlarının bin lira olacağını ve fiy,atlara bir yıl süreyle zam yapılmayacağını bildirdi. Karadeniz'de evler turizme açılıyor tSTANBUL (a.a.) Yerli ve yabanct turistlerin son yıllarda yöneldikleri Karadeniz Bölgesi'nde konaklama tesislerinin yetersizliği nedeniyle, yabancı turistler, tarihi Türk evlerinde konuk edilecek. Uygulamaya, gelecek ay Trabzonun Çaykara ilçesinde başianacağı bildirildi. Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı AIi Osman Ulusoy, yaptığı açıklamada, geçen yıldan bu yana Karadeniz Bölgesi'ne turistlerin ilgisinin arttığını ve konaklama tesislerinin yetersiz kaldığını belirtti. Tanilli'nin konferansı Prof. Dr. Server Tanilli, Türkiye'de, siyasi, sosyal ve dinsel gericiliğin ayyuka çıktığı yeni bir dönem başladığını söyledi. Federal Almanya'nın Munih kentinde faaliyet gösteren Eğitim Bilim Sendikası tarafından Türkiye'deki aydınlarla dayanışma gecesinde bir konuşma yapan uygarlık tarihi ve anayasa hukuku profesörü Tanilli, laikliğin ne anlama geldiğinin altının iyice çizilmesi gerektiğini de belirterek, "Laiklik, bizim kendi aramızdaki ilişkilerde söz konusu olan bir şeydir. Devletin, bu kendi taşıdığımız inançlara müdahale etmemesidir" dedi. (Fotoğraf: YILMAZ AKAR) HABERLERİN DEVAMI Evet mi, Hayır mı? (Baştarafı 1. Sayfada) kukun en temel kuralının, "Kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkesinin hiçe sayıldığını vurgulamıştık. Üstelik bu tür yasaklann, pfatikte bir işe yaramayacağına, sadece potitikayı normal yörüngesinin dışına iterek hırçınlaştıracağma işaret etmiştik. Pek dikkate alan olmamıştı ne yazık ki. Bugün yine, demokrasinin en temel kurallarından biri, "evet mi, hayır mı?" tercihiyle karşı karşıya bırakılmıştır. Tüm uyarılara karşın Sayın Özal bu yo)a gidebilmiştir. Olan olmuştur bir kere, geçelim. Artık bu aşamada sağduyunun ve demokrasi anlayışının geregi nedir sorusunun karşılığı şu noktalarda toplanabilir: 1) 12 Eylül Anayasası'nın geçici dördüncü maddesinde yer alan siyaset yasağı kaldırılmaltdır. Cumhurbaşkanı Sayın Evren, bunu zorlaştırıcı bir tutumdan kesinlikle kaçınmalıdır. ANAP lideri ve Başbakan özal, temenni edelim. toplumu demokrasi konusunda "evettfrhayırcı" kampiara ayırabUecek bir yaklaşımdan uzak durabüsinl Çünkü dikkat ediyoruz, toplumun çok değişik tesimlerinde bu konuya donük duyarlıklar, yağmur bulutlan gibi gittikçe yoğunlaşmaktadır. 2) Dördüncü maddenin kaldırılması, hem demokrasi yotunda yeni bir adım olacak hem de politika yaşammın normalleşmesine katkıda bulunacaktır; Demirel de, Eceyit de partilerinin başına geçip diledikleri gibi siyaset yapabileceklerdir. 3) 12 Eylül öncesinden kaynaklanan duygu ve düşüncelerie Ecevit'e, Demirel'e veya öteki siyasal kadrolara kızanlann, bu tepkilerini referandumda değil, ilk genel seçimde oylanyla gostermelerinin demokrasiye daha uygun düşecegine inanıyoruz. 4) Geçici dördüncü maddenin kaldırılmasıyla ültomize demokrasi tam anlamıyla gelmiş olacak mıdır? Kuşkusuz hayır! Ama demokrasiye geçiş yolunda bir adım daha atılacaktır; politika nomnal yorüngesine oturmaya başlayacaktır. Siyasal haklar için yapılan mücadelentn, demokrasiye dönük bir mücadele olduğu yadsınamaz. Ama ne var ki, ülkemizde demokrasiyi kısıtlayan yasaklar, sadece geçici dördüncü maddeyle sınırtı değildir. Gerek 1982 Anayasasf nda, gerekse bazı temel yasalarda demokrasi kanallarını tıkayan birçok engel bulunduğu açıktır. Demokrasi için mücadele hiç şüphesiz durmayacak. İspanya Başbakanı ve Sosyalist Partisi lideri Felipe Gonzalez, geçen hafta Cumhuriyet'e verdiği demeçte, "Dsmokrasiyi her seferinde yeni özgürfük alanlannın fethedilerek bunlann sağlamlaştınlması olarak görüyorum. Demokrasi bir devamlılık sürecidir" diyordu. Evet, demokratikleşme bir süreçtir; ülkemiz bu sürecte yol altyor. Dördüncü maddedeki siyaset yasağının kaldırılması, bu süreçte yeni bir ileri adım olacaktır. Tabanda destek arayışı MEHMET YAPICI EMEL SERİNKAYA GAZİANTEP Devlet Bakanı ve HUkümet Sozcüsü Hasan Celal Güzel'in geçen çarşamba gunu Gaziantep'te düzenlediği basın toplantısında Genel Sekreter Muslafa Taşar'a yönelttiği eleştirilefle ANAP içinde başgösteren "çatlak" kapanmadı. Güzel'in delege seçimlerine ilişkin suçlamalarını, "hilafı bakikal" olarak niıelendiren ANAP Gaziantep örgutü, Başbakan Özal'a telgraf yağdırdı. Hasan Celal Güzel de bayram süresince örgütü dolaşarak destek aradı. Hasan Celal Güzel'in yakın çevresinden sağlanan bilgilere göre Güzel, bir yakınının evinden ÖzaJ'ı aradı. Devlet Bakanı Güzel ile Başbakan arasında şu konuşma geçti: GÜZEL Sayın Başbakamm görevden alınmama ilişkin beyanatınız doğru mu, size mi ait? OZAL Bu teşkilat bizim parçamızdır. Bu meseleyi burada konuşurduk. Basının önünde neden açıkladınız? GÜZEL Politikada düriistüm. Benim saklım, gizlim yok. Size söylediklerimi başına da söylerim. Ben daha önce size bu meseleyi arz etmiştim. Bu görüşmeden sonra Hasan Celal Gü'el Ankara'ya gitmek üzere hazırlandı. Ancak daha sonra bu kararından vazgeçti. Hasan Celal Güzel, Ramazan Bayramını Gaziantep'te geçirdi. Güzel, Gaziantep Belediyesi'nde yurttaşlann bayram mı kutladb. Buradaki bayramlaşmaya il başkanı Nazmi Başel, il ikinci başkanı Kadir Deniz ve yönetim kuruüanmn baa üyeleri de katıldı. Devlet Bakanı ile parti yöneticilerinin bayramlaşırken birbirlerine soğuk davrandıkları izlendi. Bu arada Hasan Celal Güzel, Gaziantep'te bulunduğu sırada parti merkezi . ne hiç uğramadı. Hasan Celal Güzel'in il ve merkez ilçe binalanna asılı fotoğraflan bayramın birinci günü parti yöneticileri tarafından indirildi Bu arada, il ikinci başkanı Kadir Deniz imzasıyla partililere dağıtılan ve Hasan Celal Güzel'in örgüt ve Genel Sekreter Taşar'a yönelik suçlamalarının eleştirildiği bir yazıda da şöyle deniliyor: "Bu agır ve mesnetsiz suçlamalar, bulunduğu makamda sarf edilmeyecek hilafı hakikal beyanlardır. Dag taş gezerek kendisini seçtiren bir leşkilata bu şekilde suçlamada hulunmak her namusJu vatandaşın yüregini sızlatır. Yönelttigi suçlamalarla nezdimizde partinin manevi sahsiyeti zarar görmüştür. Partimizin genel politikasını etkileyecek boyutlara ulaşmış bu talaz olayın degerlendirilmesi genel başkanımmn hassasiyetle yapacağı düşuncesi bizi huzura sevk eden esas nedendir." Bu yazı aynca parü binasında herkesin görebileceği duvar ve camlara da asıldı. Hasan Celal Güzel'in bayram süresince tüm ilçe ile kimi kasabalara yaptığı geziler, tabanın desteğini almaya yönelik olarak değerlendiriliyor. Güzel'in bu gezilerine parti örgütünden kimse katılmadı. Gaziantep'te bulunan Gaziantep millenekillerinden Ünal Yaşar da katılmayanlar arasında yer alıyor. Bayramın ikinci gunü gelen milletvekili Ata Aksu, Hasan Celal Güzel'in son iki günkü ilçe gezilerine eşlik etti. ANAP Gaziantep İl Başkanı Nazmi Başel, Devlet Bakanı Güzel'in gezilerine neden katılmadıkları yolundaki soruyu yanıtlarken, "Gezisine yönetim kurulu olarak kalılmadık. Nicin gezdigini ve ne yaptığını da bilmiyonız. Aynca kendisi katılmamızı istemiyor" dedi. Hasan Celal Güzel'in gezilerine eşlik eden Gaziantep Milletvekili Ata Aksu, Hasan Celal Güzel'i sonuna kadar desteklediğini açıkladı. Cumhuriyet'in konuya ilişkin sorulannı yanıtlayan Ata Aksu, şu görüşlere yer verdi: "Taşar olayı bir yara idi. Bu yaraya neşler vurulmuştur. Ama şöyle, ama böyle. Neticesinde yara teda\i olacaktır. Hem Hasan Celal Güzel hem de Vehbi Dinçerter namuslu, durusl, fazilclli, Allah nzası için hizmel yapan arkadaşlardır. Beni bunlarla işbirliği yapmakla suçluyoıiar. Ben bu nitelikli arkadaşlanmla istririigi yapmaklan seref duyanm." Milletvekili Ata Aksu, bu kavgadan kimin kârü çıkacağı yolundaki soruya. "Bu kavgadan ANAP kârlı çıkacakhr" biçiminde yanıtladı. Bu arada Mustafa Tasar'ın da önümüzdeki günlerde Gaziantep'e gelerek bir gövde gösterisinde bulunacağı belirtiliyor. Hasan Celal Güzel dün akşam Ankara'ya döndu. Hasan Celal Güzel dün gittiği Araban, Yavuzeli ve Nizip'te coşkulu topluluklarca karşılandı. Güzel'i Nizip'te karşılayan kalabalık bir partili topluluğu, "Hırsızlara yer yok" diye slogan attı. Güzel, burada örgütunce karşılanmamasına karşın ilçe merkezine gitti. Burada yaptığı konuşmada, "Politikayı durusl, namuslu ve fazilelli insanlarla yapmalıyu" dedi. Güzel, büyük bir olasılıkla erken genel seçimin 8 kasımda yapılacağım da anlattı. Yavuzeli'nde DYP ilçe örgütü de toplu olarak karşılama törenine katıldı 7 HAZİRAN SONRASINA KADAR KONUŞMAYACAGIM Hasan Celal Güzel, geçen hafta salı günü geldiği seçim bölgesi Gaziantep'ten dun saat 18.00'de aynldı. Aynlmadan önce Gaziantep Havaalam'nda Cumhuriyel'in son gelişmelere ilişkin sorulannı yanıtlayan Güzel, "Bu konuda simdilik bir şey söylemek istemiyorum" dedi. Güzel şöyle devam etti: "7 haziranda 84 yerde belediye seçimi var. Öyle zannediyorum ki. sccimde en çok görev almış bakan da benim. Yansına yakın kısmını gezecegim. Sanıyonım ki, bir hafta içinde 5 bin kilomelre yol katedecegim. Onun için Sayın Basbakanımtn da dedigi gibi 7'sinden sonra oturup kendisiyle konuşuruz. Evvela sayın Başbakanla konuşayım." Devlet Bakanı Hasan Celal Güzel, Gaziantep ve ilçelerinde partililer tarafından çok iyi ve candan karşılandığını ve bundan da mutluluk duyduğunu söyledi. 1h*nr İvtfinhilPfln ANAP Genel SekretertiğTnden ıuşur ıstanouı aa ^ Taşar, bir süredir bulunduğu Büyükada'da dün ANAP ilçe binasında partMlerle bir toplantı düzenUdi. Sabah saatlerinde Buyükada, Burgazada, Heybeliada ve Kmalıada'daki ANAP üyeleriyle ilçe binasında bayramlaşan Taşar, daha sonra beraberinde getirdiği 3 dosya ile birlikte partiüUrle yaklaşık 4 saat süren bir toplantı yaptı. Taşar toplantı konusunda, "Biz siyaset adamıyız. Partililerimizle her zaman görüşürüz tabii ki'' şeklinde konuştu. tstifasını geri ahp almadığı konusunda kendisine yöneltilen sorular üzerine Taşar, "Şu anda tatildeyim. Her şey bayramdan sonra belli olur. Yorum yok'''' dedi. (Fotoğraf: UYGAR GÜRKAN) ettiğini hMiren fomtafa Taşar: Ozal öl dese ölürüm Haber Merkezi ANAP Genel Sekreterliğinden istifa ettiğini bildiren Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar, "Başbakamm öl derse ölürum, gel derse gelirirn, git derse giderim" dedi. Bayramı İstanbul Adalar'da bir yakınının evinde eşi ve çocuklanyla geçiren Mustafa Taşar, De\let Bakanı Hasan Celal Güzel ve Vehbi Dinçerler'in iddialarıüzerine kendisine yöneltifen ısrartı sorülâr'Varşısıtıöa "Hiçbir şey için yorum yok" karşıIığını verdi. Taşar ile Cumhuriyet muhabiri arasındaki konuşma şöyle geçti: Sayın Taşar, bayramı ilk kez mi adalarda geçiriyorsunuz? TAŞARHayır, burada arkadaşlarım var. Arada çoluk çocuk geliriz. Kaçmış değiliz, herkesin gittiği her yerdeyiz. Bakın yanımda arkadaşlanm var, Adalar Belediye Başkanı, ilçe başkammız, arkadaşlarımız. Bayramı styasetsiz geçirdik, bir şey söylemeyecek misiniz? TAŞARBeni tarilde siyasetin içine sokmayın. Bunlann hiçbirini şimdi takip etmiyorum. Başbakanla istifa karanıuzdan sonra göriiştunuz mü? * TAŞARBaşbakanımın bayramını Ankara'dan ayTilmadan önce elini öperek kutladım. Bugün (dün) evlilik yıldönümüdür, onu da kutladım. Kendisine sevgimi, muhabbetimi, saygımı ilettim. Bunlann hepsini arife günü yaptım. Hatta yaş gününü kutlarken, "Taşar, ben unutmuşum, bak halırlamışsın" dedi. Devlet Bakanı Dinçerler. size ^^^ •• Ecevit: SHP'yle birleşme (Boştarafı 1. Sayfada) İerden yana demektir. Yasaklara hayır diyen ise hukuktan adalelten ve ulusal iradeden yana demektir" dedi. Bazı kurucuların alınmadığı toplantımn iptali istenirken, Ecevit ve DSP yöneticileri için cumhuriyet savcılığına suç duyurusu yapıldı. Toplantıya katılan 3 kurucu üyenin içeride kurucu olmayanların bulunduğunu ve toplantıda çoğunluğun olmadığını savunan ve kimlik kontroİU yapılmasını isteyenlerin dilekçeleh yırtıldı. Toplantıda MKYK üyelerinin seçimi yapılırken, MKYK'ye 8 milletvekili ile işadamı Murteza Çdikel seçildiler. DSP 4. Kurucular Kurulu dün Eti Sanat Merkezi'nde saat 10.00'da başladı. Girişte bazı kurucuların "iiyelikten düşüriıldükleri" gerekçesiyle içeriye girmeleri engellendi. Ancak, büyük bir tartışma olmadı. Girişi engellenenlerden kurucu üye Liitfı Yanar , Rahsan Ecevit'i ve yöneticileri suçlayarak, "tçeride kurucu sayısı 50'yi geçmiyor. Tüm şakşakçılan toplanuslar. 600'ü aşkın kurucu üyeyi bu elli şakşakçı mı temsil edecek?" derken, partinin gecekonduya benzediğini, askeri kışla gibi yönetildiğini söyledi. DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit, toplantıyı açıs konuşmasında son siyasi gelismeler hakkında bilgi vereceğini, tüzükte değişiklik yapılacağını, yeteri kadar çalışmayan üyelerle istifa eden iki uyenin seçiminin gerçekleştirilecegint, bu ncdenle Kurucular Kunılu'nun toplanmasına gerek duyulduğunu söyledi. Parti olarak anayasada köklü değişiklik istediklerini, Özal'ın ise aksine anayasa değişikliğini zorlaştırmayı amaçladığını belirten Ecevit, şöyle devam etti: "Eşim Bulent Ecevil, öniimüzdeki günlerde yaz boyunca partimizin düzenleyecegi toplantılara konuk konuşmacı olarak katılacaktır. Ancak, yasaklann kalkması konusunda ve kendisi için hiçbir şey istemeyecektir. B«nden de yasaklara deginmememi istemişlir. Dogal olarak eşimin bu islegine uyacagım. Sayın Ötal, 'Yasaklann kalkmasına e\et derseniz 12 Eylül öncesine evet demiş olursunuz, bu kadar basit' diyor. Bu kadar hasit degildir. Onun bu göruşune demokrelik solcu geçinen baa kös« yazarları da katılıyorlar. Bizc« yasaklar kalkmı^tır. Mecliste oylama yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi'ne referandumun iptali için başvurulmuştur. Saygıyla karan bcklı>oruz. tptal karan çıkarsa Özal kendi kazdıgı kuytıya düsecektir. Referandum. kişilerin seçime girip girmeyeceklerini, nasıl seçileceklerini ve nereye seçileceklerini ulusal irade mi, yoksa yönetime el koyan Silahlı Kurvetler mi kara'r versin oylamasıdır. İnsanlan mahkemeler mi yargılasın. yoksa silah gücü mü yargılasın bunun oylaması olacaktır. Yargı gücüniı hukuk ve adaleti isttyenler, ulusal iradeden >sna olanlar yasaklar kalksın diyecekler." BASIN DIŞARI ÇIKARTILDI Bu konuşmalardan sonra bas:n mensuplan dışarı çıkartılırken, kurucu üyelerden Ekrem Tuncer, Hasan Türksöz ve Muhittin Oral ayrı ayn birer önerge vererek salonda kimlik kontrolü yapılmasını istediler. Önergelennde, salonda yeterli çoğunluk bulunmadığını, kurucu olmayanlann içeriye ahndığını, buna karşılık birçok kurucunun kapıdan içeri sokulmadığı belirtilen önergelerde, toplantıda alman kararlann bu nedenle geçerli olamayağı ifade edildi. Ancak, okunmadan önergeleri yırtılan kurucular, daha sonra konuşmak istedilerse de kendilerine söz verilmeyince toplantıyı terk ettiler. Toplantıda diğer söz isteyen kuruculara da "sürenin kısalığı ve çalışmaların yogunluğu" gerekçesiyle söz verilmedi. Kurucular Kurulu sürerken toptantıya alınmayan bir grup, bitişik pastahanede oturarak basın mensuplarına dert yandüar. Parti yönetimini ve Rahşan Ecevit'in tutumunu kınadılar. Bu arada toplantıya ahnmayan kurucu üye Lütfi Yanar ise toplantının iptali için cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundu. Parti yönetiminin, Siyasi Partiler Yasası ve pani tuzüğunu çiğnediğini ve bilerek hile yaptığını, toplantıda yeterli üyenin bulunmadığını ve kuruculara toplantı için çağrı yapılmadığı ileri sürülen suç duyurusunda, toplantıda aiınan kararlann iptali istendi. MKYK üyelerinin sayısının yetmediği, bazı üyelerin ise yeterli çalışma yapmadığı gerekçesiyle kurucular kurulu toplantısıda MKYK üyelerinin seçimi yapıldı. Daha önceden hazırlanmış tek liste uyelere verildi ve üyeler bu listeleri sandıklara atarak ittifakla yeni yönetimi belirlediler. Buna göre, eski Genel Sekreter Adana Milletvekili emekli kurmay albay Nuri Korkmaz, avukat Yaşar Mengi, genel sekreter yardımcısı mühendis Haluk Özdalga, gazeteci ve çevirmen Sırma Ercan, avukat Selçuk Sönmez tekrar yönetime seçilirken, Balıkesir Milletvekili Davut Abacıgil, Samsun Milletvekili Hasan Altay, Amasya Milletvekili Savaş Arpacıoglu, Kırklareli Milletvekili Şükrü Babacan, Kocaeli Milletvekili Salih Güngörmez, Izmir Milletvekili Fikret Ertan, Manisa Milletvekili Salih Ertan ile İşadamı Murteza Çdikel, ziraat yüksek mühendisi Necdet Karaba, ekonomısı Nihat Taşdcmir, emekli general Şerafettin Ugur, eczacı Nadir Yavuzkan ve ekonomist Tanju PoUtkan yönetime seçilen yeni üyeler oldular. Toplantıda dısiplin kurulu üyelerinin seçimi de yapıldı. Öte yandan muhalit kanat adına Celal Kürkoglu tarafından yapılan açıklamada Kurucular Kurulu toplantısı "çadır tiyvtrosunda bilc göriilcmeyecek ilkel bir komedi" olarak nitelendirildi. Kürkoglu, 14 Haziranda gerçek kurucular kurulunun toplanacağını, dün yapılan toplantının 50 kurucu uye ile toplantığını belirterek, "Bizim loplannmız başına acık olacaktır. 612 kurucu üye arkadaşımıza da davetiye gönderilmiştir. Sayın Ecevit'i de gerçek kurucular kurulu toplantısına, eger bir parça demokratik inancı varsa kurucular karşısında hesap vermeye, kendini savunmaya çağmyoruz" dedi. CUNEYT ARCAYÖREK yazıyor (Baştarafı 1. Sayfada) leri için yakın ya da uzak dostlarla az mı söyleşileryapılmıştı? Nitekim Semra özal, Göcek'te gazeteciterden lisanı münasıpie uzak durmalarını isterken, "Geçtn yıl sayenizde denize giremedik" diye latlı serı çıkışmış. Daha sonra "Bu ytl da bizimle dolafirsanız ve bize aman vermezseniz denize giremem" demiş. Fethiye Belediye Başkanı Muzaffer Dontlu, Özallar'ın yatla denize açılacaklarını elbeı biliyor, ama zaman zaman onıki adadan birinde konaklayacaklanndan habersiz, "Hanunefendi bütün koyiar sizin, istediğiniz yerde denize girebilirsiniz" diyor. Fethiye iskelesindeki kahvelerden birinde oturmuş, çevremizi alan gençlerle soyleprken, içlerinden biri "Ama Sayın özal, iktidcra gelmeden önce ve sonra deniz ortasında basın toplantıları düzenlerdi" dedi. Yusuf, dalgalı siyah saçlarını eliyle tarayarak, "Semra Hamm'ın denize girerken basının olayı gorünlülemesini istememekte haklı nedenleri olduğunu" söyledi. Dokunduruyu anlamazltkıan geldim, ama çevredekiler birbirine bakıp gülümsediler. Yağmur yağıyordu, mavi yolculuk kapalı, iç sıkıcı bir havaya donuşmüştu. Semra Hamm herhalde bir kıiçuk adadan, o guzelim tesislerden ya da herhangi bir koydan denize giremiyordu. Kırk yılın başında denizin tadım çıkarmak isteyen Özallar için doğanın bu oyunu gerçekten talihsızliktı. Ama Özal'ın denizden çok, partide hukumette esen fırtınalara çözüm arayan kafası durmadan çalışıyor olmalıydı. Anlatıldığma göre beraberinde getirdiği müşavirterini dinliyor, kimi iş adamlanyla ekonominin gidişi üzerinde söyleşiyor, yeni çözümler için taşları yerine koyuyordu. Oysa o sırada 2025 bin nüfuslu Fethiye'de değme politikaanın pabucunu dama atacak irdelemeler, iskelenin bir çay bahçesinde yaptlıyordu. Mustafa Tasar'ın istifasına yol açan demeci Hasan Celal Güzel, Özal'dan habersiz mi vermişri? Yoksa Güzel, Özal'dan özel izinle mi bir solukta Gaziantep'e gidip, bardağa son damlayı bırakıvermişti? A.\'AP'ta Özal 'ın haberi olmadan hiçbir girişim yapılamayacağını bılenler, Tasar'ın "kendi rızastyla istifa etmesinin"allmda Özalvari bazı incelikler ofâbileceğini öne sürüyorlardı. ANAP'ın dört büyük sayfalık propaganda broşuru Bayram Gazetesi'nin parasız eki olarak dağııılmışlı. Bir gazeleye iki broşür veriyordu bayiler. Bol bol al, istersen guneşte, istersen yağmurda başını korumak için bol bol kullan. Amaç özal'ın sesinı bayram günü de duyurmak. Başbakanı n yazdığı "Özal'ın kaleminden" yazısındaki satır başları yukseköğrenim görmüş, ama işsiz, lise sonlarında geleceğini tartışan genç insanların elinde lime lime ediliyordu. Özal, Göcek'ten mavi yokuluğa açılırken, kahvedeki gençler bu yazıyı okuyor, "Enflasyonun dizginleri devletin elindedir. Bundan kimsenin kuskusu olmasm" diyen Basbakana, denize doğru dönüp sesleniyorlardı: "Öyleyse bu dizginleri neden çekmiyorsun?" Sigara almak için başına iş açarlar diye adım vermıyorum tanıdık bakkala uğradım. Fatura fıyatlannın bir gunünün ertesi güne uymadığını söylüyor, yakın dostlarınm bile kendisine olur olmaz zam yaptığını irdeleyen kuşkulu gözlerle baktığım üzülerek anlatıyordu. Bu küçük kıyı ilçesinde özal'ın "Bir memleketin ekonomik göstergeleri iyiye giderken, vatandaşın gündelik geçimi kotüyt gitntez" sözleri, başta esmer renkli vatandaşlar arasında, seralarda işçilık yapanlarda aklımza gejebilecek sözcüklerle karşılanıyordu. Fethiye zengin bir yöreydi, ama seralardan domates kaldırıp kamyonlara burada kilosu 500 liradan teslim edenlerle çalışan kesimin kazancı arasında büyük farklar vardı. Sokaktaki adam, hemen her yerde olduğu gibi, makro rakamlarla değii, günlük yaşamını çekilmez duruma getiren fıyatlardan yakınıyordu. Fethıye'nın varlıklı kesimlerinde ise, butün yurdu kanser gibi saran ruşveı olaylarından büyük yakmmalar gozleniyordu. Fethiye'de hemen her kesimin kendine özgu nedenlerle ASAP'tan şikâyetçi olacağı bir olay, bir gelişme yaşanıyordu. Parası olan rüşvetten, olmayan fıyatlardan söze başlıyor sonra örneklere geçiyordu. 1983 'te Fethiye 'de kolay zafer kazanan ANAP'ın yerinde yeller estiğini, çarşıda pazarda kiminle konuşursak dinliyorduk. SHP ve DYP'nin varlığı artık tartışılmaz bıçimde ön plana geçmişti. Özal, seçim öncesi giden oylardaki gidişi durdurmak için hangi marifetler lezgâhlar, elbette bugünden bilinmiyordu, ama kimileri bankaya yepyeni paraların aktığım. kimileri MilasFethiye çizgisinin ANAPkoşutundan çıktığını kesin dille söylüyordu. özal ise son yazısında: "Benim sizden tek ricam, ev sohbetlerinde, kahve sohbetlerinde, yalnız artımızdaki külfetlerin değil, biraz da sahip olduğumuz nimetlerin döku'münii yapalım" diyordu. Başbakanın buyruğuna uyarak sahip olduğumuz nimelleri gençler kahve söyleşilerinde sıralıyorlardı: "Rüşvet ve pahalıltk" KAYIP ÇANTA Şükrü Erzincanlı ile Hüseyin Yıldırım'a ait senetler, Yapı ve Kredi Bankası çek defterim, Cennet Yıldız'a ait nüfus hüviyet cüzdanı, Mehmet Yıldız ile Nazife Diyaroğlu adına kayıtlı telefon başvuru dilekçelerinin bulunduğu çantam kaybolmuştur. VELt YILDIZ ANAP'ta (Baştarafı J. Sayfada) Özal, istanbul ve Ankara Gazeteciler Cemiyetleri'nce a>Ti ayn yayımlanan bayramgazetelerinde yer alan parab, "21. yüzyıladogru Türkiye" reklam ekinde, dar gelirli, sabit gelirli, işçimemur ve emeklinin şikâyetininin hayat pahalılığı olduğuna işaret etti. Özal, göruşlerini şöyle dile getirdi: "Her sabah temiz gömlek, ütulü pantolonla işi gitmek zorunda olanın, işindeki konumuyla orantılı bir hayat sürdüremeyen üst duzey yonelicisinin dahi şikâyeti aynıdır: Enflasyon. Şunu hemen söyleyeyim ki, enflasyon Türkiye'nin kötü kaderi değildir. Enflasyonun dizginleri devletin elindediT. Bugün Türkiye'nin en büyük sorunu hâlâ işsizliktir. tssizligin tek çaresi Türkiye'yi büyulmek. yani yatınmlara girişmek, kalkınma hızım arttırmaklır. Şunu rahatlıkla ifade edeyim, biz bugunlerde enfiasyonu yüzde 1015 civanna indirmiş olurduk. Ama issizi çığ gibi büyüyen ve dipten gelen bu lazyikle huzunı kaçmış bir ulke olurduk. Bunlar ekonomik tercihlerdir. Bir kraat. turfanda erigin 2000 lira olmasından da sorumludur. Doğuda hayatında erik görmemiş çocuğa sağlık hizmeti götüriilmesinden de... Biz ise bu açıdan bakıyonız. Evvd Allah Türkiye ekonomisi cumhuriyel tarihinde görmediğiraiz bir büyümenin eşiğindedir. Turfanda erigin, turfanda sebzenin kilosu 2000 liraya çıktı diye, birbirimizin moralini bozmayalım. Bir memleketin ekonomik göstergeleri iyiye giderken, vatandaşın geçimi kötiiye gitmez. Benim sizden tek ricam ev sohbetlerinde, kahve sohbetlerinde yalnız sırtımızdaki külfetlerin değil, biraz da sahip olduğumuz nimetlerin dökümünu yapalım." DIŞ BORÇLAR Özal bayram gazetelerinde yayımlanan reklam ekinde dış borç konusuna da değindi. Başbakan konuya ilişkin şu görüşleri ifade etti: "Şunu bir bayram gününde ifade etmekten rahatsız oluyorum ama, hâlâ ekonomimizin sırtında bir kambur vardır. Bu kambur 1980den önce alınmıs, hesapsız kitapsız kullaruldıklan için Türkiye'yi Avrupa'nın hasta adamı haline getirmiş dış borçlardır. 1980 ve 1981de odeyemedigimiz dış borçlan ben ertelettim. bu borclan alanlar değil... Bu yıl 5 milyar dolar borç ödüyoruz. Bunun 4 milyar dolan bize 1980 öncesinin bıraktığı miraslır." yönelik konuşnulannı surdüruyor. TAŞARTatildeyim. Burada partililerle, delegelerle beraberim. Anadolu Kulübune çıkıyoruz, dinleniyoruz. Sayın Dinçerter'e de yorum yok. hiçbir yere yorum yok... Başbakan hemen yann (bugün) Ankara'ya gei derse gidecek misiniz? TAŞAREmri olur, kalkar gideriz. Öl derse ölürüm, gel derse gelirim, git derse giderim. > Genel Sekreterlikten istrf«J» karariı mısınu? TAŞARYorum yok. Hakkında gıyabi tutuklama bulunan kardeşinizle hiç olmazsa bayramlarda görüşuyor veya tdefonla konuşuyor musunuz? TAŞARSiz ne diyorsunuz, biz onunla 1978'den beri konuşmayız. Neredeyse bilmiyorum, isterse cehennemin içinde olsun. Yerel seçim çalısmalanna bir bafta kaldı, siz tatildesiniz? TAŞARArkadaşlarımız çalışıyorlar. Bize gerek yok. Muhalefet partileriyle mücadele bize düşmez, onlan ilçe başkanlanmız halleder. Önlarla baş edecek güçtedirler, o işi bize bırakmazlar. Mustafa Taşar, bu arada kendisi hakkında "asılsu" iddıalarda bulunulduğunu, bunlar hakkında dava açmayn surdüreceğini bildirdi. Taşar, "Sabah gazetesi bana takü. Yaoyorlar, cevap veriyoruz. yazmıyorlar. Her söylediğimin belgesi elimdedir. Sabah gazetesi gibi suya çizgi çekerek konuşmam. Mesnetsiz konuşmam. Onlar mesnetsiz yazdıklan takdirde dava açmaya devam edeceğim." dedi. • İnönü:ANAP (Baştarafı 1. Sayfada) mak isti\or. Bugüne kadar yasaklan uygulayamayan Özal, vatandaşa hayır dedirterek onlardan güç almayı amaçlıyor. Demokrasilerde yasaklamak için halka gidilmez, bu ilkel bir davranış" diyekonuştu. İnönü, bazı belediye başkanlarının görevden alınmasmı da "icişleri bakamnın seçim öncesi hava basması" biçiminde değerlendirdi. înönü, gazetecilerin "çivilemeti" resim çekme isteğini önce, "Babamın ber yaptıiını yapmak zorunda degilim" diyerek kabul etmedi. Ancak İnönü, ertesi gün gazetecileri kırmadı ve kıyıdan uzak bir koyda hava sıcakhğırun mevsim normallerinin altında olmasına karşın, denize girdi. Eşi Sevinç İnönü ile birlikte geçirdıği bayTam tatılinde sorulannuzı yanıtlayan tnönu, "hükümetin üıetimi olmadıgı" görüşunü savundu. İnönü, bayram oncesi, Devlet Bakanı Güzel'in suçlamalan ve Tasar'ın istifası ile ilgili gdişmeleri söyle değerlendirdi: "Bugüne kadar bizim söylediklerimizi, şimdi birbirlerine söyluyorlar. Tasar'ın yobazükla ilgili suçlamalan. Güzel'in delege oyunlannı, sahte üye kayıdannı dile getirmesi, bunun bir örnegi. Bizim bir şey söylemeınize gerek yok. Kendileri her seyi açıklıyorlar. Bir iktîdar, sonu gelince en olmadık şeyleri yapar. Özal, herkesi silahlandıracağız dedi, enflasyonun zaran yok dedi. Başbakan, bunlan söylerse yanındakiler ne yapacagını bilemez. Birbirlerini suçlar, her yerden yardım ister. Durum o kadar açık ki benim bir şey söylememe gerek yok. Bu iş burada biter. Artık iş seçime kalmıştır. Vatandaş bu gidişe dur diyecektir." İnönü, 6 eylülde yapılması planlanan ve dört yasaklı liderin siyasi geleceğini belirleyecek olan referanduma hâlâ karşı olduğunu, DYP'nin Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvurunun referandumdan yana bir kararla sonuçlanması halinde dahi bu görüşünü değiştirmeyeceğini açıkladı. Ozal kadar bUe MSPIi (Baştarafı 1. Sayfada) süre kalmanın yollanru arayacağım" dedi. Politikanın "asli meşgalesi \e meslegi olmadığını" vurgulayan Devlet Bakanı Vehbi Dinçerler, açıklamasını şöyle sürdurdu: "Benim normal hayatımın 10 yılı memuriyetle, 10 yılı da ozel sektörde geçti. Büyük bölumü politika dışındadır. Benim için asıl olan iş hayatıdır. İstisna olan politik hayatbr. Politik hayata da Sayın Başbakanın emriyle girmişizdir. Dolayısıyla ben aslıma geri dönmek istiyordum. Şu anda karanmda ısrariı degilim, yeniden değeriendirmem lazım. Bilhassa bize karşı acılan mucadeleler var ise, o mücadeleleri yaptıktan sonra. o güreş,i tuttuktan sonra artık bırakıp bırakmama karannı verme mecburiyetinde hissediyorum. Açılan mücadele;! ve açılan resti görmek mecburiyetindeyim. Politikanın icabı budur. Politikayı bırakmaktaki kastım, lamamen politikaya başladığım eünde verdiğim karardır." ANAP Genel Sekreterliğinden istifa eden Mustafa Tasar'ın kendilerine karşı açacağı mücadele sözlerini de eleştiren Devlel Bakanı Vehbi Dinçerler, bu konudaki görüşlerini de şöyle belirtti: 29.5.1987 günü 34 H 2710 plakalı arabamda bulunan çantadan aşağıda belirtilen senet ve çekler: Ikbal Abla 5 Ağustos 200.000 çek İkbal Abla 15 Ağustos 200.000 senet İkbal Abla 15 Eylül 200.000 senet Civan Giyim 15 Ağustos 97.500 senet Hasan Akhan 15 Ağustos 200.000 senet Hasan Akhan 30 Eylül 200.000 senet Abdullah Kerim Gökdemir şahsi imzalı 780.000 Zümrüt Konfeksiyon 30.10.1987 900.000 çek Ayrıca: Yapı ve Kredi Bankası'na ait bir adet cüzdan, 3 milyon nakit para ve araba ruhsatı çalmnuştır. ÇALENTI EVRAK "Sayın Taşar, mücadele açacağım diyor. Mücadele açan kişiler neye ve kime karşı mücadele açtıklannı açıklamak mecburiyetindedirier. Her şahsiyetli ve haysiyeüi insanın, hangi şartlarda mücadele edecegini acıkça söylemesi lazım. Vehbi Dinçerler olarak şahsımı sapık fikirle itham eden bir arkadaşımız genel sekreterlik koltuğunda kalsa bile her haffikârda yerini dolduramayan birisidir. 4 senedir beraberiz. Bana sapık fikirii diyecek kadar aklını yitirmiş bir arkadaşımız tasavvur edemiyorum. Herhalde yanlış bir anlaşılma vardır. Bir sürçü lisan vardır. Veya maksadı aşan bir kelimeler topluluğu vardır. Miunkün değil böyle bir şey. Bunu kesinlikle kabul etmiyorum. Çünkü yakışıksız ve isabetsiz laflardır. Bizi MSP artığı olarak suçjuyor. Arkadaşımız eger MSP artıgı anyorsa böyle iki fersah veya iki kilometre uzağa gilmeye gerek yok. Gaziantep'tın istanbul mUletvekilligine kadar da uzanmaya gerek yok. Her gün yanında. beraber oturdugu Keçeciİer var. Keçeciler'e mücadele açsın. Tavsiye ederim. Eğer akıllı bir mücadele açıyorsa, daha onemlisi Sayın Başbakan var. Sayın Başbakan, geçmişte MSP'nin milletvekilligi adaylığıru yapmıştır. Ben onlar kadar bilc MSP'li olamadım." Işverenin (Baştarafı JÖ . Zsyfada) "Sendikamıza üye olan Giirok İşletmesi'ndeki 206 işçiden 80 iiyemiz, işverene ait lojmanlarda oturmaktadır. Üyemiz olan bu işçilere işveren, PTT aracılığt ile tebligat gondererek evlerin tamirat yapılacağı ve 5 yıldan fazla oturduklan gerekçesi gibi sudan sebeplerte boşaltmalannı isiemiştir. Bu küçük köyde işçiler lojmanlan boşaltırsa, başka konut bulamayacaklarıından kendi istekleri ile işi de bırakmalan gerekecektir. Olen işçi urkadaşunız 8 \ıldan beri loj manda oturuyordu" dedi. İşveren temsilcisi Himmet Ünal ise, "tşçi evlerini tamirat yapacagımız için tahliyelerini istedik. Başka art niyetimiz yokıur" dedi. Maden işletmesinde 350 işçiden 206'sı sendikaya üye olmasından sonra işveren, 38 işçiyi işe. geç geldikleri gerekçesiyle işten çıkarmış, bu işçiler de 6 mayıstan itibaren açlık grevine baş!amışlardı. Sendika ile işveren arasındaki görüşmeler devam edi ABDULLAH KERİM GÖKDEMİR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle