19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER lise, bir yazgı birliği içinde görüldü. Oysa Hıristiyanhkla, özdekçiliğe (maddeciliğe), faize, sırursız kâra ve sömürüye dayanan kapitalizmin uzlaşması güçtü. Kaçınılmaz olan çatışmayı halkın gözünden kaçırarak tartışma dışı tutacak bir düzen gerekliydi. Bu amacı sağlayabilecek duzende, dini toplumsal yaşamın tümden dışına atacak ve ekonomsal sistemin dine aykırılığı tartışmalarını da kilisenin ilgi alanı dışına çıkaracak ilkeler benimsendi. Laiklik bu ilkelerin sistemleşmesiydi. Batıdaki laikliğin, iskolastik duşünce yerine, akılcüığı, bilimi ve vicdan özgürlüğünü egemen kılma yanında, böylesi çok önemli bir nedeni de vardı. Batının kapitalistleşme sürecini yaşamayan Turkiye'de, laikliğüı doğuş nedenleri arasında sınıfsallık dürtusü etkin değil ve uygulanışı da değişiktir. Ozdeğerlerimizi, çağın görüş ve düşünuşleriyle bağdaştırarak, yeni bir dunya görüşünu (sentezbireşim) amaçlayan Kemalist devrimin temeli olan laikliğimiz, insan ve tapınım (itikat ve ibadet)'a devletin ve dünya işlerine de (muamelâı nas) şeriatın kanşmamasınt temel alır. Din politika ilişkileri, bu tarihsel bağlam içinde demokrasinin "olmazları" açısından Turkiye'de çok önemlidir. Dinde tevhidin ve politikada (efrikin (çoğulcu, partici) zorunlu olması, aynmı busbütün gerekli kılmaktadır. Çunku dinsel yön ağır basarsa, dınin tefrikçilige (bölünmeye) ve yozlaşmaya zorlanmasına yol açıhr. Din iie politika aynmı olmamasından en çok zarar görenin din olduğunu (politika onu alet eder) deneyimler gösteregelmiştir. Fıkıhtaki, " k u r a l l a r ı n zamanla değişimi" ile koşullara uydurma olanaksızlaşır. Çunkü, içtihat kapısı kapatılarak, şeriatın dünyasal sorunlarla ilgili bölumü 11 yuzyıl once dondurulmuştur. Kapatılan içtihat kapısı açılarak, 11 yy süre ile gelişip ilerleyen politik yaşamın her alanındaki sorunlar için yeterli yeni içtihatlar yapmaya kalkışmak ve yapılanlarda anlaşmaya çalışmak, sonu gelmez tartışma ve çekişmelerle Islam dünyasını allak bullak eder> Kim ya da kimler, butün ülkelerin her alandaki sorunlarına yeterli göruş uretebilir? Uzlaşmazlıklan kim ve hangi yetki ile giderecek? Böylesine bir girişim, eskinin halifenin "hırkasını kan ve koltuğunu kin" kokar hale sokan mutsuz olayların bundan sonra da yaşanmasına yol açar. Bu tarihsel ve bilimsel gerçek, din politika ayrımını zorunlu kılıyor. İslamın en yuce imamı da bu zorunluluğu açıkça belirtmiştir. GERİCİLİK = (İRTİCA) Eskiye, geçmişe özlem, var olan düzen yerine, geçmiş bir düzeni getirmek olan gericiliğin, çağına göre çok büyuk bir devrim niteliğindeki Müslümanlıkta yeri yoktur. Asıl gericilik dinde değil; sosyal, siyasal ve ekonomsal alanlarda soz konusudur ve bizde de bugün vardır. Bizdeki en zararlı gericilik örneklerinden birkaçı şöylece özetlenebilir: Tanzimatçılann fiyasko ile sonuçlanan ekonomsal politikalanru dıştan dayatmah ve denetimli 24 Ocak reçetesiyle yinelemeler; haklar ve özgürlüklere ağır kışıtlamalar; özerk üniversiteden YÖK mantığına dönerek, 1930'ların bile gerisine öykünme; özerk TRT yerine, iktidar borazanı TRT'ye dönuş; laikliğe ve eğitim birliğine büyük darbeler; politikaya ayetli destekler ve fetvalar türetmeye kalkışma; ve butün bu gericilikleri yürutecek kişileri de devlet aygıtına yerleştirmeler sürüp giderken, en önemli sorunun başortusu olduğunu sanmak buyük bir yanılgıdır. SONUÇ Devlet gucunden bile yararlanan gerici girişimleri; başörtüsu, sakal ve tespih gibi biçimsel belirtilere indirgemek sosyal, siyasal ve ekonomsal gericilikleri görmezlikten gelmek, bağışlanamaz bir vebal olur. Eğer gözlenen biçimsel belirtiler, salt inanç ve ahlak anlayışından kaynaklanıyorlarsa, bunlara kimsenin diveceği olmaz. Yok eğer bu belirtiler, gerici komplocu girişimlerin simgeleri iseler, göz ardı edilmeleri buyük aymazlık sayılabilir. Olayları, dış güçlerin stratejilerinin oluşturduğu bağlam içinde değerlendirmek de gerçek boyut ve amaçlannın belirlenmesini daha kolaylaştırır. 9 NİSAN 1987 Politika Din Gerîcîlik Bir kişiden bir devlet ve bir evden bir ülke oluşturarak, imparatorluğa dönüştürmeye öncülük eden ve her soruna çözüm bulmada da en üst kat yetkili durumundaki Hz. Muhammet'e karşıhk, Hz. Musa ve Hz. îsa'nın işlevleri salt dinsel ve edilgendi, dinsel ve dünyasal işlemleri bir bütünsellik içinde yürütme zorunluluklan yoktu. Bu nedenle, Müslüma ılıkta laiklik, o dinlerden daha güç ve daha da önemlidir. AHMET YILDIZ Eski Tabii Senatör "Din adamlan, politika ve devlet işlerine kanşamazlar." İMAMI AZAM Din, insanlann Tann'ya inanış ve bağlanışlan ile varlıkları ve davranışları, "kutsal kutsal dışı" diye ikiye ayırmaya dayanan tasarımlar ve işlemler sistemidir. Devlet yönetimi sanatı olan politika ise, "belli bir ereğe varmak ya da yurt yönetimini yürütmek için tutulan ölçulu yol" ve "karar almak, aldırmak, alınmışlan değiştirmek için girişilen uğraşlardır." TEKÇÎLİK ÇOĞULCULUK Tevhide (tekçiliğe, tekilciliğe) dayanan dinimiz, tanrısal ilişkileri ve kutsallık kavramını temel alır, tannsal yaptınmh ölümden sonraki mutluluğu öngörür. Demokrasideki politika tefrike (çoğulcu, partici) dayanır, ölümden sonraki mutluluğu değil ondan öncekini amaçlar, yaptırımı da ölümden önce uygulanır, tanrısal ilişkiler ve kutsallık söz konusu değildir. Açıkçası, din ve politika, temel nitelikleri, amaçları, yaptırımlan ve özgün işlemleri bütünüyle ayrı iki kurumdur. Laiklik, "devletin resmi dini olmamasını, inanç ve felsefi düşünceler karşısında kesin yansızhğını, din ve devlet işlerini ayırmasını" vurgular. Laiklik konusunda Müslumanlık ve Hıristiyanlıkta (bizde ve Batıda) özgün ve önemli ayrılıklar vardır. Din kuruculuğu, devlet kuruculuğu ve her alanda en üst kat yönetme işlevlerini birlikte üstlenen Hz. Muhammet'le baslayarak, dinsel inançlarla salt dünyasal gereklerin, bir bütünsellik halinde yürütülmesi geleneği Müslümanlıkta oluştuğundan, dinle hiçbir ilgisi olmayan ve dinsizlerce de zorunlu olan çözümlerin aranması ve yanıtlannın da dince yetkili olanlardan beklenmesi doğaldı. Bir kişiden bir devlet ve bir evden bir ülke oluşturarak imparatorluğa dönüştürmeye öncülük eden ve her soruna çözum bulmada da en üst kat yetkili durumundaki Hz. Muhammet'e karşıhk, Hz. Musa ve Hz. İsa'nın işlevleri salt dinsel ve edilgendi, dinsel ve dünyasal işlemleri bir bütünsellik içinde yürütme zorunluluklan yoktu. Bu nedenle, Müslümanhkta laiklik, o dinlerden daha güç ve daha da önemlidir. Tevrat'ın Yunancaya çevirisinde, kendilerİHİ Tann'ya adamış ve tanrısal kalıtın sahibi sayılanlara kleros kleroi ve bunların dışmJakilere de laos denmiş. Sonradan Latincedeki klerici (kiliseye ilişkin) ve laici (kilise dışı) deyimleri ile belirlenen ikili ayrımdan kaynaklanan laiklik sözü, Batının çağ değiştirme sürecinde (15. yy başlannda), gerçek anlamını kazanmış ve 1789'dan sonra da son uygulama aşamasına ulaşmıştır. Kapitalistleşmeye koşut olarak, halkın özlem ve eğilimlerine yaraşan çözümleri öneren ilerici solcular karşısında ortak hedef haline gelen burjuva ve ki PENCERE Düşman?.. 196O'lı yıllar... Karaköy iskelesinde vapur iskele babasına bağlı. Vblcular demir parmaklıklı kapıların ardına yığılrnış. Kapının açılacağı yok. Çımacı iskelede dolaşıyor. Kalabalığa bakıyor. Bir sigara yakıyor. Deniz emekçılerı grevdeler. Şehır Hatlan İşletmesi stop etmiş Vapuriar iskelelerde yatıyoriar. Yolcular iskelelere yığıldıkça yığılıyorlar. Kasımpaşalı bir işçi çımacıya bağırıyor: Aç ulan şu kapıyı!.. Çımacı sigarasından bir nefes çekiyor, umursamaz bir bakışla kalabalığa göz atıyor. Kasımpaşalı işçi akşama dek kan ter içinde çalışmış; karşıya geçip cehennemin dibindeki gecekondusuna gidecek; çoluk çocuğu görecek; Dİr çorba içtikten sonra yatağa devrilecek; ertesi sabahın köründe yola çıkıp yine Kasımpaşa'da işbaşı yapacak. Şehir hatlan grevi çıldırtıyor işçıyi: Ulan Allahsız, kitapsız, imansız!.. Aç şu kapıyı, evimize gideceğiz. Çımacı aldırmıyor. Kellifelli bir yolcu: Bunlar halk düşmanı, millet düşmanı!.. Bunlarda vicdan yok, vatan sevgisi yok. • istanbul'un sokakları çöplük. Belediye temizlik işçilerinin grevi sürüyor. Köşebaşlarında çöp dağları oluşmuş. Yoidan geçenler burunlarını tıkıyorlar. Kediler, köpekler bayram yapıyorlar. Temizlik işçileri ücretlerine zam istemişler; belediye "hayır" demiş. Çünkü belediyenin bütçesi nanay. Ankara'daki sermaye iktidarı, İstanbul'daki solcu belediyeyi bir kaşık suda boğmak için elinden geleni yapıyor; bütün gelır olanaklarını kısıyor. Temizlik işçilerinin ücret isteklerini istanbul belediyesi karşılayamıyor; belediye başkanı hükümet merkezindeki sermaye partisinin boğuntusunda çırpınıyor. Cibali'de fabrikadan çıkan ışçiler sokaklarda yürürken çöp yığınlarına batıp çıkıyorlar, yağmura çamura bulanmış pısiik tepelerini aşarken içlerinden biri bağırıyor: Ulan bu pislik daha ne kadar sürecek? Allahsızlar!.. Kim yapıyor bunu? Komünistler!.. Şişli'de yürüyen tatlısu solcusu, caddeye yayılan çöp yığınlarına bakarak konuşuyor: Bir daha sola oy verirsem, elim kopsun!.. Ankara'ya çöreklenmiş sermaye iktidarının kodamanları, ellerini ovuşturuyorlar: İşimiz iş... • 1980li yıllar... istanbul'da otobüs şoförleri işi yavaşlatıyorlar Yasalara göre kent içinde otobüslerin 30 kilometreden hızlı gitmeleri yasak. Şoförler yasalara uyarak yavaşlatıyorlar ışı. Duraklarda yolcular kalabalıklaşıyor, yığınlaşıyor. Otobüs içindekiler, şoför ağırdan aldıkça bunalıyor. Dördüncü Levent'teki bir ılaç fabrikasında çalışan işçi evine varmak için sabırsızlanıyor, sonunda patlıyor: Şoför efendi, yürüsene!.. Şoför susuyor. Bir yolcu: Bunlar yıkıcı, komünist, anarşist... Bir başkası: Bize askeri yönetim gerekli.. Duraklarda bekleyen dar gelirli emekçiler kızıyorlar otobüs şoförlerine ve önlerinden vızır vızır özel arabalar geçıyor. • Dar gelirliyı dar gelirliye, işçıye işçıye, küçük memuru küçük memura, rençberi rençbere, emekliyi emeklıye, emekçiyi emekçiye düşürerek ve düşmanlaştırarak ülkeyi yönetmek, kökü dışarda sermaye iktidarının geleneksel yöntemıdır. İngiliz sömürgecisi, yoksul ve bilinçsiz hakları birbirine kırdırarak Hindistan'ı yüzlerce yıl yönetti. Emekçilerde siyasal bilincin oluşmasını engelleyen antidemokratik yasalar Türkiye'de bu amaçla çıkarılmıştır; sendikalarla siyasal partıler arasındaki ilişkiler bu yüzden yasaklanmıştır. Emekçi halk bir siyasal partide birleşip bütünleşemeden toplum düze çıkamayacaktır. OKTM AKBAL EVET/HAYIR Halit Ziya'mn Başına Gelen OKURLARDAN saygı ve Atatürk<>€ Üsküdar Adüyesi "Sizi, Beyfendi görmek istiyorlar" der odaya giren bir adam... Halit Ziya şaşırır, odacıya sormadan içeri dalan bu kişi kimdir? "Beyfond/"nin mabeyinci olduğunu sanır. Aldığı yanıt şudur: "Zaptiye Nazırı beyefendi!" Ünlü romancımız Halit Zıya Uşaklıgil'in "Kırk Yır adlı anıları. Günümüz Türkçesine çevrilmiş, rahat okunuyor. ilgıyle izleniyor. Halit Ziya ilk kırkyılını kapsayan bu anılarda İzmir, istanbul sanat çevreleri, kişileri kadar o dönemin siyasal görüntüsünü de veriyor. Böyle önemli yapıtların günümüz Türkçesiyle okura sunulması yararlı oluyor. Halit Ziya'mn "Kırk W"ında pek çok ilginç olay var, kişi var Hangi birinden söz etmeli diye düşünürken, bu sorguya çağrılma olayını daha ilgi çekici buldum. Abdülhamit döneminde yaşanan bu olaya benzer nice olay günümüzde de yaşandı! Bu gıdişle daha da yaşanacak... Zaptiye Nazırı, yanı Emniyet Genel Müdürü niye çağırmak ister genç yazarı? Saf saf sorar: "Ne vakit, nerede kendilerini ziyaret edeyim." Görevlinin yanıtı kesindir: "Birlikte gideceğiz." Kuşkuya yer yoktur. "Herkesin, özellikle gençlerin, hele yazı dünyasmda da az çok tanınmışlarsa, her gün her saat beklediklerı olay benim için demeydana gelmiş oluyordu. Artık bu adamın isteğine bağlı bir variık olduğumu aklım kesmişti." Birdenbire olur bu tür işler!. Biri çıkar karşınıza, bazen iki, üç kişi... Gel derler, alır gotürürler. Niye, niçin diye soramazsınız, sorsanız da yanıt alamazsınız. Yüz yıldan bu yana Türk yazannın yaşadığı bir serüvendir bu. Halit Ziya'dan bugünün en genç yazarına dek... Halit Ziya Genel Müdür'den izin alacağım söyler. "Birhafiye gekfı, beni Zaptiye Nazırfna göturecek" der. Genel Müdür "KBHdinizden bir kuşkunuz var mı?" diye sorar. "Hayır, kesinlikle"... Yazar kendi kendine düşünür: "Çağnlmamm nedeni ne olabilirdi? Servetifünun dergisinde yazılmış üç beş küçük öykücük öyte masum şeylerdi ki, bunlarda bir neden aranamazdı. Aynca bunlar Encümeni Teftiş ve Muayene'nin özel iznini taşıyordu. O halde?" Bir atlı arabaya binerler, hafiye önde oturur. Halit Ziya düşünmeyi sürdürür, acaba izmir'le ilgili bir soruşrurma mı? Gençlik arkadaşı Tevfik Nevzat, Emrullah Efendi Avrupa'ya kaçmışlardır. Ama onun bunlarla ilgili bir bilgisi yoktur. Boyle düşünceler içindeyken bir de bakar ki Zaptiye Nazırlığı'na değil de Nazır'ın tonağına gidiyoriar. Bir odaya alırlar Halit Ziya'yı... Üç (Arkası 13. Sayfada) 13.3.1987 günlü Cumhuriyet gazetesinde Üsküdar Paşakapısı'ndaki adliye binası önündeki Atatürk amtındaki çirkinlikleri açıklamış ve bu yanlışlıklann bir an önce düzeltilmesini Üsküdar Adliyesi mensuplanndan beklediğimizi belirtmistik. Memnuniyetle belirtmek isteriz ki Üsküdar Pasakapısı Adliyesi yetkilileri bu yazunm derhal nazan dikkate almıslar ve bahsettiğimiz çirkin anıtı derhal değiştirmişlerdir. Eski çirkin anıtın yerinde şimdi kaidesi som mermerden ve üzerinde Atatürk'ün pınl pınl büstü bulunan bir anıt yer almıştu. Üsküdar Pasakapısı Adliyesi mensuplanna Atatürkçülük konusunda gösterdikleri yakın ilgiden ötürü kıymetli gazetemiz, Atatürkçü gazete Cumhuriyet sütunlanndan yürekten teşekkür etmeyi bir borç biliriz. Sağolsunlar, varolsunlar! ümarız ki onların gösterdikleri yakın ilgi, baskalarına da büyük bir ders olsun! M. SABİH ŞENDİL ı pastahanelerden sonra, yemeklerdeki lezzet, yemek çeşitleri giderek azalmakta, öğlen çıkan yemek ile akşam çtkan yemek birbirini tutmamaktadır. Üniversiteler içinde beiki de ın yüksek fîyatla yemek yiyen öğrenciler olduğumuz halde, böyle bir uygulama yapılması acaba bizleri bu yukandaki kuruluşlara gitmek zorunda bırakmak için mi yapılmak isteniyor. Ayrıca, şunu da belirtmek isterim, ekmeklerin bizlere bayatlatüarak verümesini hiç mi hiç istemiyoruz. Çünkü her zaman taze ekmek geliyor. Yukarıda saydığımız olumsuz hareketlerin giderilmesini rica ediyor ve bekliyontz, O. Altın / ANKARA AYGAZANONİM ŞÎRKETTNİN 31.12.1986 TARİHİNDEKİ BİLANÇOSU AKTIF i DONEN VARL1KLAR A Hızıı dejcrkr B Menkul Kıymetler C Kısa Vadeh Alıcaklır (Ncı) D Stoklar ! İlk nuddc « m ı l ı m c 240 4 U 2 Emıe» 1 575 297 E Dljcr Doncn Vırlıklar 11 DURAN VARL1KLAR A Urun Vtddt Al ve Fonlar (Ncı) B Ijlırakleı (Ncı) C ftgHİnuku Olan Yalınmla/ D Sabıl Degerler () Bınkmı; Ajnortıinunlaı () E Dıjcr Dunn VırtıMır AKTIF TOPLAM1 NAZ1M HESAPLAR AKTtF GENEL TOPLAM1 (000) TL. 1 3*8 765 828 0*8 6 293 554 1 815 783 37 349 I1O72S 496 575 201158 3I6">9 952 16.445 595 602315 10 123.539 PASIF 1 KISA VADELİ YABANC1 KAYNAKLAR A Uzuo Vadeh Borç Takutkn B Dıiet Kıs V,d Yıb Kay (Ncı) II ORTA VE UZUN VADELİ YABANC1 KAY III OZ KAYNAKLAR A ödcnmı; Sermayc B tcdek Akçclcr C Karsıhklar 1 >«ıırun ındınmı 2 Ö2d fonlaı D Yenıdtn DcJ D«t Anıj Fonu E tftınkterde De^cr Anı$ Foau F DOnem Kin PASIF TOPLAMI NAZIM HESAPLAR PASIF GENEL TOPLAMI (000) TL. 400627 921.194 1 J2I 821 16O32.107 9414 741 2.000.000 1 531.621 90.950 2.603.882 175 390 3.012 898 26.961.669 12.127 717 39.096.386 16645 130 4050 86.900 26.968 669 12.127 717 39 096 386 •ILANÇO DtP NOTLAR1: 1 Kayıth sermayt sısıemı uygulanmaınaktadır 2 Stoklar ve cnvantrr ortalama malıyet stsıemıne gdre, bına vc makına tesulcr hızlandırılmıv, dıier sabtı deterler normaJ amonııman usulu ile deterlendinlmektedır 3 Aktıf degerlCT azenndc I 75O000OOO, TL iDOtek ve 1J01T.729.646T TL leminat bulunnukudır 4 Aklıf deterlcnn loplam sıjona luurı 21 531 385.691 TLdır 5 Alacak ıçın 572 995 000, TL ıpmek. 561 335 165 TL lemınM almmıtıır. 6 Puıfte yer almıyan uahhül yoklur AYGAZ ANONİM ŞİRKETİ'NİN 1BRÜT SATIŞ HASILATI IYunıçi mamul satı^lan 2lhncal 3Dıger uti^Jar 4Hızm«t satt$ haulatı llHASILATTAN INDIR'.M IIINET SATIŞ HASILATI IVSATILAN MAL VE HlZMETlN MALİYETİ VSATIŞ GİOERLERI VE VERGİLER VIBRÜT SATIŞ KARI ' 11GENEL YÖNETIM GlDERLERI VIII IŞLETME KÂRI (+ ) 68.968768 614 905 189 947 1426 100 () (+ ) () () (+> ODTÜ kafeteryası yöneticilerine Ben ve benim gibi diğer yurtlarda kalan arkadaslanmızm çoğu kafeteryada yemek yemek zorundayız. Fakat şu son yıllarda, hele hele "Best Burger" ve "Best Chicken" adı altında açılan (*) (•) (+) (+ ) ( • ) I I.19M/3I 12.198C DÖNEM1 GELIR TABLOSU (O00)TL 71199 720 IX IŞLETME DIŞI KAR IUtıraklerden kar payUn 2Kur faıkları (•) 3 lilelme dıjı dıjer kârla/ (*) \ FİNANSMAN GİDERLERİ 237 091 1 Ona >e uzun vad kr faız 70962629 «gıd 2Dı|er nnansnıan gıderlerı ( ) 64494058 XI VERGİDEN ÖNCEKI KÂR ( * ) XII ODENECEK. VERGİLER 2 523 035 VE DIGER >AS YÜK () 3945.336 \ l l l DONEM KÂRI Dagıcılacak 1 lemcliL ıutarı 1437 586 Dagıttlacak Tapiam Temcilu2 50' 950 nun Sermayeye Oran. • 45 H 407 275 8999 545 122 417 759 38 689 1 071.751 I 941 147 H I Z I R G LY R. E İ O .. ARTIK BİLGİSAYAR PROGRAMLAMAK İÇİN İNGİLİZCE ANLAMAK / KURSA GİTMEK GEREKMEYECEK, TÜRKÇE BİLMEK YETER! Bahçelievler'de, sahibinden, acele SATILIK DUBLEX DAİRE Tel: 575 48 07 511 92 89 Dr. Cem Karacaoğlu 100000 NOT: 6 Nısan 1987 tarıhındc Cumhurıyeı Gzeıesınde yayımlanan Ayga2 Anonım Şırke.ı'ne a» bılanço ılamnda bazı sutunlarda kayma ncdcnıylc yanlışhklar .ncydana grlmıstır Bılanço >e gclir ublosunun dofrusu yukarıdakı gıbıdir DU2clnru PHILIPS Zevkler ve istekler farklıdır. Philips farklı zcvk ve isteklere uygun televizyonlar ürctir. Philips, 32 ekrandan 56 ekrana ürettiği her ebat televizyonla, size en geniş seçme imkanı sağlayan bir dünya markasıdır. İşte Philips'in ideal televizyon serisinden Philips 56 ekran. • Üstün Philips kalitesi • Otomatik frekans kontrolü • Uydu yayınlannı izleme imkanı • Ve Philips Servis güvencesi Gelin. Zevkinize uygun bir Philips seçin. Birinci kanalı, ikinci kanalı, uydu yayınlannı Philips kalitesinde izleyin. Philips'in üstünlüklerinden yararlanın. Philips alın. Geleceği yasayın. IŞTE PHÎtlPS 5 6 EKRAN HEMEN BİR PHIUPS BAYİİNE UĞRAY1N!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle