19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 6 NİSAN 1987 5 Mayıs 1949'da ABD, Türkiye'ye yönelik 'temel siyasetlerini' belirliyordu Türkiye, Sovyetler'e karşı 'kale' Gene Aynı Tangolar... MEHMED KEMAL 9 POLTTIKA VE OTESI 5 Mayıs 1949'da "ABD Dışişleri Bakanlıgı'nın Türkiye ik Ugili saptadıgı siyaset" günümüze dek hemen hiç değişmedi. ' "Hedefler" bölümü şöyle başhyor: • "ABD'nin Doğu Akdeniz ve Ortadoğu'daki başlıca amacı, banş ve 'istikran' arttırmaktır. Bu da, bu bölgedeki rekabet ve çıkar çatışmalannın sonunda üçüncü bir dünya savaşına yol açabilecek, açık düşmanlıklara dönüşmesini önlemeye çalışmamızı gerektiriyor. Türkiye ile ilgili olarak: Ülkenin bağımsızlığııu konımak, Orta ve Yakındoğu'da Sovyet genişleme siyasetine karşı bir 'kale' rolünü sürdünnesi amacıyla, banş zamanında askeri ve ekonomik yardım siyaseüni üstlenmiş bulunuyonız. Bunun sonucu olarak, Amerikan yardımının Tarkiye'nin askeri gücönöB getiştirüınesine yapacagı etki, bir savaş baliode bu olaganttstü stratejik bolgenin ABD ve müttefiklerimiz tarafından kulla•ıhn^ym saglayabaecek', Sovyetfcr Birligi ile peyklerinin bu topraklara ve kaynaklara girmesini engelleyecektir. ABD Belgelerinde Türkiye CÜNEYT ARCA YÜREK Sovyet etkisini önlemek Türkiye ile ilgili ikinci bir ABD amacı: Türk hükümetinin daha geniş bir demokrasi, daha verimli bir ekonomiyi geliştinnedeki azimli ve başanh çabalanna uygun biçimde yardım etmek ve böylece komünizmin ve Sovyet etkisinin 'yainız Türkiye'ye değil, bu ülkenin güneyi ve doğusundaki ülkelere de sızmasını' önlemektir." Saptanan siyasetlenn daha sonraki bölümünde, Türkiye'nin Sovyet baskısına ve tehditlerine karşı koyuşu yineleniyor, "Bu koşullar amnda Türkler bugünkü ekonominin taşıyabileceğinden çok daha fazla insanı silah altına almak ve bunları üretici güç dışında tutmak zorunda olduklanna inanıyorlar" deniliyor. ttlke arasında giderek yoğunlaşacak siyasal ve ekonomik baglar, ABD'yi TUrkiye'nin işbuiigini sağlama cabasına yöneltmeiidir. Birçok Türk, ülkekrinin ekonomik yaşamına bir yabancı 'iştirakcinin' dognracagı sonuçlardan korkmakta ve güvensizlik duymaktadır. Bu, hiç kuşkusuz Osmanh kapitülasyonlannın utanç verici sürecine kadar uzanan bir tepkidir. EgemenUklerüıe yönelik berhangi bir saldın olasıhguıa karşı, bu aşın hassasiyetleri de aabrda rutubnalıdu. Türkiye'yi, Amerika'mn ITO tüzüğü ile gümrük ve ticaret genel antlaşmalannda (GATT) desteklediği amaçlan ön planda tutmaya ve dünya sartlannın izin verdiği oranda, bu amaçlara uyan önlemler almaya kışkırtmalıyız. Dolar sıkıntısı nedeniyle ABD'den ithal izinleri sınırlandınlmış olmakla beraber, diğer ülkelerden ithalat sürdürülmüş, ikili anlaşmalar ya da takas anlaşmalan artmıştır. Dünya kosullannın bu ttiı aynmı gerçekte kaçınılmaz kıldığını kabul ediyoruz ve buna karşı çıkmıyoruz. Koşullar, Türk hükümetinin de dilediğine, inandığımız daha liberal ticaret siyasetleri kabul etmesine izin verdiğinde, bu durumun azalacağına inamyoruz. Ortadoğu'daki öteki ülkelerin tersine Türkiye, geniş alün kaynaklan elde edip bunlan saklayabilmiş, kambiyo ve maÛ sorunlan tutucu bir biçimde yurütebilmiştir. Ekonomik ve mali durumda herhangi bir gerileme Türkiye'nin Ortadoğu'daki stratejik durumunu zayıflatacağından mali istikrann sürdürülmesine yardım ve mali konularda Türk hükümetine yüksek düzeyde yardım sağlama bizim siyasetimizdir. Uluslararası Banka'dan, Ekonomik lşbirliğTnden, ABD hükümetinden yardım istemeden önce, ne derece kendi kaynaklannı kullanması gerektiğini saptarken, ivedi bir askeri dunım AMO'nin mmacu Amerikan yardımının Türkiye'nin askeri gücünün geliştirilmesine yapacağı etki, bir savaş haUnde bu olağanüstü stratejik bolgenin, ABD ve müttefiklerimiz tarafından 'kullamlmasını sağlayabilecek', Sovyetler Birliği ile peyklerinin bu topraklara ve kaynaklara girmesini engelleyecektir. "Siyasal" bölümde, ingUtere'nin 24 Şubat 1947'de Yunanistan ve Ingiltere'ye yapmakta olduğu yardunı durdunnasından sonra, "Türk hükümetinin çeşitli vesilelerle mali yardım için ABD'ye başvurduğu" belirtiliyor, 22 Mayıs 1947'den sonra bir yıl içinde Türkiye'ye tümüyle bağış biçiminde 100 milyon dolarlık teçhizat ve hizmet sağlandığma işaret ediliyor, ikinci yıl yapılan 5075 milyon dolarlık ek yardımlarla bu sttrecin uzatıldığı anlatılıyor. e geleneh: Amerikan Robert Kolej, misyoner hastane ve okullan, Amerikan Kız Koleji, Amiral Bristol Hastanesi gibi eğitim ve hayır kurumlan, Türkiye ile ABD arasmdaki anlayışa yıllardır önemli katkılarda bulunmuştur. Bunlar aracıhğıyla emparyalist olmayan politikamızın bilinmesi sayesinde, sayısı giderek artan Türk genci bunlann bazılan şimdi hükümette nüfuzlu yerdedir, Amerika'nın liberal geleneginin hararetli taraftan olmuşlardır. karşısında altın rezervleri bulundurması gerektiği yolundaki Türk savlannı kabul ettik." NATO'YA GİRME ÇABASI 11 Nisan 1949. Türk Dışişleri Bakaru Neaneddtn Sadak (sağda) ftashington'da ABD Dışişleri Bakaniığt Protokol Datrtsi şefl Staruey Woodward üe görüşuyor. Turkiye o yülarda NATO >B gtrmek için çaba harayor, ABDise Türkiye'nin Ortadoğu'da başka birpakt içinde yer almasını uygun görüyor. Aynı dönemde ABD, Türkiye konusurtdaki temel siyasetlerini beürtiyor ve "Ortadoğu'da istikrar unsuru " ve Sovyetler> karşı 'kale' olarak gördüğü Türkiye'nin desteklenmesi kararmı alıyor. masına karşm NATO'yu, 'Avrupa ülkelerine güven sağlayacak ve böylece bir savaşın önlenmesine yardım edecek' bir önlem olarak niteledi. Savaşa geç ginniş olmalanna karşın Türkler verimli tesislerinin mahvolmasından kurtuldular ve bu nedenle yeniden inşa etme sorunlan yok. Bununla birlikte katüımcı olarak Türkiye bazı mallann üretim ve ihracatını arttırarak Avrupa'nm kalkmmasuıda önemli bir rol oynama durumunda. Türkiye yağmalanmış altını teslim etmeli "Türkiye Merkez Bankasında, Belçika'dan, Almanya'dan sağlanınış 3.400.000 dolar değerinde külçe altın bulunduğu anlaşıhyor. lngiltere ve Fransa ile biz, Türk hükümetine Merkez Bankası'nda bulunan yağmalanmış altırun eşit ölçüde Altın Birliğine teslim edilmesini önermiştik. Bu notaya verdiği yanıtta Türk hükümetinin önerdikleri, yeterh' ve inanduıcı görüünedi. Bu nedenle, Ingiltere ve Fransa ile birlikte 1948'de Türklere, bu altuun geri verilmesi ile Türkiye'deki Alman mallannın ayıklanmasını görüşmek üzere dört ülke uzmanlan arasında bir toplantı önerdik. Bu notaya henüz resmi bir yanıt gelmedi. Uzun zamandır birbiriyle ilgili bu sonınlann Türk hükümeti ile kapsamlı bir biçimde çözülmesini sağlamak amaayla böyle bir toplantıda direnmeyi sürdüreceğiz. tliş işkilerde ciddi sorun yok Daha sonra: "ABD 0e Türkiye arasuda göze carpan ciddi bir sorun yoktur. Bazı 'yaolış anlamalara karşın', iliskUerimiz halen saglamdır ve ortak «mfimiTiıı bilincine d»yanıyor." Türkiye'nin BM sonınlanna faal biçimde katılmasını, tngiltere ve Fransa ile olan 1939 antlaşmasını sürdürmesini, Sovyetler dahil, olanağı çerçevesinde bütün ülkelerle dostluk kurma isteklerini kışkırttık. Bununla birlikte Türkiye, kendisini korumasız ve riskh' dunımda görüyor, bu nedenle sürekli güvence sağlamaya caüşıyor. Kuzey Atlantik Antlaşmasının acıklanmasından beri, Dışişleri Bakanı Türkiye'ye karşı sürekli ilgimize iki kez açıkça değinmiştir ve Başkan da NATO Antlaşmasının imza törenindeki konusmasında bundan yine söz etmişti. Halen yeni bir acıklama planlanmıyor. Ortadmğu'da ittikrar unsuru: Liberal geleneğin taraftarlan Türkiye'nin Ortadoğu'da bağımsız, istikrar Amerikan Robert Kolej, Ulerdeki misyoner hastane ve okullan, sağlayıcı bir unsur olarak hayatta kalması bizim Istanbul'daki Amerikan Kız Koleji ve Amiral Bristol Hastanesi giiçin çok önemli olduğuna göre, Batıya doğru bu bi eğitim ve hayır kurumlan Türkiye ile ABD arasmdaki anlayışa yönelişin sürdürülmesi zorunludur. Bu nedenle, yülardır önenüi katkılarda bulunmuştur. Bunlar aracüığıyla, emperyalist olmayan politikamızın bilinmesi sayesinde sayısı giderek aryardıma devam azmimizde duyacağı kuşku tan Türk genci, bunlann bazılan şimdi hükümette nüfuzlu nedeniyle Türkiye'nin karşı koyma niyetini yerlerdedir Amerika'nın 'liberal geleneğinin' hararetli taraftan olmuşlardır. Bölgede komünizmin bir ilerleme gösteremediği tek ülzayıflatabilecek herhangi bir durumun ortaya kenin Türkiye olmasının bir bakıma nedeni budur. SmithMundt çıkmaması için özellikle uyanık olmalıyız. Dışişleri Bakaru Sadak, ilke olarak NATO ittifakına benzer bir Akdeniz Antlaşmasını sağlamak için, sürekli araştırmalar yapıyor. 1949 şubatında Londra, Paris ve Brüksel'e gitti. Fakat Bevin, Schuman ve Spaak (bu ülkelerin Dışişleri Bakanlan) ile yaptığı görüşmeler çoğunlukla sonuçsuz kaldı. Şu sırada, böyle bolgesel bir gruplaşmanın lehinde ya da aleyhinde bir tutum almaya hazır olmadığınıızı Türk Büyükelçisine bildirdik. Sadak, Ortadoğu'da banşı korumak için ek bir olanak olarak, bir Akdeniz Antlaşmasına Türkiye'nin istekli oldugunu açıkça yineledi. Türkiye'nin ahnma Türkiye alttm teslim etmedi; Türkiye Merkez Bankası'nda, Belçika'dan, Almanya'dan sağlanmış 3.400.000 dolar değerinde külçe altın bulunduğu anlaşıhyor. tngiltere ve Fransa ile biz, Türk hükümetine Merkez Bankası'nda bulunan yağmalanmış altınm eşit ölçüde Altın Birliği'ne teslim edilmesini önermiştik. Bu notaya verdikleri yanıtta Türk hükümetinin önerdikleri yeterli ve inandıncı görülmedi. TUrkiye'nin ekonomik kalkmma olanaklanna sahip olduğuna inanıyoruz. Türk hükümetini üretimde ülkenin hazır olmadığı gösterişli maceralardan vazgeçinneye çalışmab, daha iyi tanm yöntemleri, gelişmiş ulaşım, Türk teknisyenlerinin ülke içinde ve dışında eğitiminin önemi üzerinde durmalıyız." "Siyasal değerlendirme"den: "ABD'nin maddi ve manevi desteği Türkiyc'nin karşı koymasımn sertleşmesinde gerekli bir etken olmuştur. Demokrasi diye çırpınmaya başladığımızdan bu yana, yani 1946'dan beri, iktidarlarcezayasasının maddelerini değiştiriyorum diye cezaları daha da arrtırırlar, muhalefet durmadan bundan yakınır. Eğer iktidar partisi maddeleri ağırlaştıracak, yeni cezalar getırecekse, safçasına davranır, bir ceza yasası maddelerini inceleme komisyonu kurar. Böyiece hem vakit kazanır, hem de ceza yasası maddeleri içine ne varsa onları sokusturmaya bakar. Böyle komisyonlarınüniversitevebarolardagediklimüşterileri (üyeleri) de vardır. Bu komisyon üyeleri Adalet Bakanlığı'nda.bakanlıkmüsteşannınbaşkanlığındatoplanır. Dışarıyabir şey sızdırmazlar. Sanki cezayasasındaki antidemokratik maddeleri ayıklıyormuşgibibirdavranış içine degirerler. Dahası var, buna çağdaş ceza yasası hazırlıyoruz diye bir süs de verirler. Ceza yasasına basın özgürlüğünü kısıcı maddeler yerleştirmek istiyorlarsa, bunaşerefvehaysiyetlerin korunmasıdiyebirkılıf geçirirler. Zaten hertürlü özgüriük, bizde basın yasasına bazı maddeler ekleyerek kısılır. Kişilerın özel hayatının korunması başta gelir. Demokrat Parti muhalefette iken, basının büyük desteği de arkalarındaydı. Kimi milletvekilleri, "Nedemeközel hayat?Gazetecileryatakodalarımızadeğingirecekler. hertürlü kötülüğü yazacaklar.." diye bağırıyorlardı. Ancak iktidara geldikten iki yıl sonra dayanamadılar, basın özgürlüğünü kısıcı maddeleri peş peşegetirmeyebaşladılar. Neredeyatakodalarınaginme, nerede kapılan sıkıca kapama? Her şey unutulmuştu. Basın yasasını değiştirmeyegiriştiklenndeodönemin Adalet Bakanı bindereden şöyle sugetiriyordu: "...Basınımızdayeryervezamanzamanyayınözgüriüğünün kötüye kullanıldığı, türlü yollarla şeref ve haysiyetlere, itibar ve vakarlara saldırılmakta, ailelerin gizlılığine girilerek özel hayatın sergilendıği görülmektedır. Kişıler şantaj altındadır. Yalan haber, yalan havadis yayımlamak, kamunun huzurunu bozuyor. Devletin yüce çıkarları bozuluyor, emniyet ve asayiş tehlikeyedüşüyor." Yasanın bunun için değiştirilmesi isteniyordu. Bu ceza yasasının ve çoğu maddelerinin faşist italya'dan alındığı, Musolini'nindevletikoruyacağımdiyediktatörlükkurduğuunutuluyordu. Oyıllardanbuyanaşaşırtıcıbirgözlemdir; iktidar partisi listesinden Meclisegirmiş olan gazeteci milletvekilleri de basın yasasının ağırlaştırılmasından yanaolurlar, hatta ağırlaştırmanın sağlanması için var güçleri ile omuz verirler. Basın yasasının değiştirilmesini istemeyenler, bir suç varsa mahkemeyegidilsin derken, iktidara bağ/mlı gazeteci milletvekilleri de, "Bazıdurumlarvardırki, kişi kolaylıklamahkemeyegider, ama bazı durumlar vardır ki gidilemez" diyorlardı. Yenısabah gazetesi ile Vatan gazetesi arasındaogünlerde başlayan bir tartışmayıörnekgösteriyorlar.Gazetenınbıri.ötekininbaşyazarı için "falan okulda iken, filan durumda yakalanmış" diye yazıyor. İştebuolayıgöstererek,"Nasılmahkemeyegider?"diyesoruyorlar. Ceza yasasının değiştirilmesi, basın yasasına ağır hapis ve para cezasının konulması istenirken, zamanın başbakanı da olayları tanıkgösteriyor, Meclis kürsüsünden bağırıyordu: "... yüz, yüzelli bin basılan veyurdun dört biryanına dağıtılarakevlerimizegiren, kızlarımızın, oğlançocuklanmızın okuduğu bu türlü müstehcen (o dönemde muzır yoktu) yazılann ortaya dökülmesini önlemek istiyoruz." Ardından, falan filan derken bellı ki kurt kuzuyu yiyecek. Birörnekverelim: OyıllardaÇetin Altan Ulus'ta muhalefetin sertleşmesi için bir yazı döşenmişti. İktidar gazetesinde bir bayanyazar, "Sertolsanneçıkar?' diyesoruyordu.ÇetinAltan'ın verdiği yanıt, "Sert olursa acıtır" olmuştu. Yasayı değiştirirken örnek olarak gösteriyorlardı. Gelelim bugüne, ceza yasasını değiştirmek isteyenlerin 35 yıl öncesinden ne aynmı var, gene aynı türküler söylenmiyor mu? ÇALIŞANLAR1N SORULAR1/SORUNLARI YILMAZ ŞtPAL "Danimarka'ya işçi olarak geldim" SORU Tiirkiye'de ilk sigortalüık başlangıcım mayıs 1956 olup, 1970 yılına kadar 3.900 gün hizmetim vardır. Mayıs 1970de Danimarka'yv işçi olarak geldim ve buradaki çauşma sürelerim olan 4^00 günü de 1982 yılında borçlandım ve borcumu da SSK'ya ödedim. Şu anda toplam 8.400 günlük sigortalılıgım var. Borçlandıgım 4.500 günün primlerini de tavan üzerinden ve döviz olarak ödedim. Şu anda ise uzun süredir işsizim, iş bulma olanagı yok denecek kadar az. Sosynl kurumlann verdikleri az bir para ile geçinmek zonındayu. Bu nedenle de Türkiye'ye dönüp emekliligimi yapmak arzusundayım. 1 8.400 gün sigortalılığım ve en son 5 yılın prim ortalaması 427.200 TL. Bu durumda ve 1987 yılı içinde SSK'ya emekli olmak için başvursam derece ve kademem ile aylıgım ne olur? 2 Önceki borçlanmamdan sonraki süreleri (1.1.1983 1.1.1987 toplam 4 yıl) 3201 sayüı yisaya göre borçlanırsam toplam gün sayım 9.840 gün edi\or. Buna karşüık 1.440 Amerikan Dolan karsılıgı doviz odemem gerekecek. Bu durumda derece ve kademem ile alacagım emekli aylıgı ne olabilir. 3 Türkiye'de emekli maaşı almakta iken yurtdışına gidip ve çalışmamak ve orada uzun süreli olmamak (6 ay gibi) koşuluyla ve geçici ikamet edenlerin emekli aylıgı kesilir mi? O.Ş. DANtMARKA YANIT: 1 1987 yılında 5 yıllık kazanç ortalaması 427.200 TL. olanlar "1987 Yılı Gösterge Tespit Tablosu"na göre 7.derece 3. kademe üzerinden ve 1.010 göstergeye göre emekli aylıgı almaktadır. 8.400 toplam prim ödeme gün sayısı ile size 7. derece 3. kademe ve 1.010 gösterge üzerinde % 74 oranında bağlanacak yaşılıhk aylığınm Sosyal Yardım Zammı ile birlikte tutarı ayda 73.329 TL. olacaktır. 2 1.1.1983 1.1.1987 arasında geçen 4 yıllık^alışma sürenizi borçlanmanız karşılığında size "aylık tahsisi yapılabilmesi için" yasa yurda kesin dönülmüş olması koşulunu aramaktadır. 4 yıllık süreyi yasanın öngördüğü biçimde borçlarur ve bu borcun tümünü de yatırırsanız (ki bu ödeme Amerikan Dolarına göre ve her gün için 1 dolar hesabı ile yapılacağından yaklaşık aylık 117.000 TL. üzerinden prim ödemiş olacaksınız) aylığınızın bağlanmasına esas almacak 1.208.640 TL. olan 5 yıllık ortalama 1987 yılında tavan gösterge karşılığı 5 yıllık ortalama olan 621.050 TLInin çok üstünde olacaktır. Bu nedenle size aylığınız 1. derece 9. kademe ve 1.400 gösterge üzerinden bağlanacaktır. 9.840 prim ödeme gün sayısı karşılığı bağlanacak aylığın oranı % 80 olacaktır. Buna göre bağlanacak aylığın tutarı ise 24.000 TL. Sosyal Yardım Zammı ile birlikte 97.920 TLÎdir. 3 Yasada, Yurtdışındaki hizmetlerini borçlanarak ayhğa hak kazananların bu ayhklan, Sosyal Güvenlik Sözleşmesi yapılmış olup olmadığına bakılmaksızın her hangi bir ülkede çalışmaya başladıkları tarihi takibeden aybaşından itibaren kesilmesi öngörülmüş, ancak kısa süreli ve çalışmaksızın geçen oturma süreleri için aylıklann kesilmesine ilişkin bir uygulamadan söz edilmemiştir. ile Fulbright Yasalan kesin olarak uygulamaya girer girmez, bu ve benzeri çalışmalan hükümetlerarası bir temel üzerinde sürdürme durumunda olacağız. özellikle, yerleşmiş ABD eğitim kurumlan, gerektiği takdirde mali yardım dahil, bizim tam desteğin.izi görmelidirlerf' "Ekonomi" bölümünden: "Türldye'dekl ekonomi siyasetimiz 'hnkmetmeden' ekonomik geUşmeyi arfarmak, çok taraflı dünya ticaretinin genişletflmesidir. Ortak uluslararası ekonomik kararların Amerika tarafından desteklenmesi ve finanse edilmesi, ortak bir tehUke karşuuda iki ABD'den sürekli destek Bizim bugune kadar Türkiye'ye karşı siyasetimiz, bu nedenle "geniş amaçlanmızın gerçekleşmesine yardım etmede başarüı" olarak nitelenebilir. Türkiye Batıh demokrasilere yöneliktir, siyasal bağunsızlık ve toprak bütünlüğünün sakh kalabilmesi için ABD'nin sürekli desteğinin gerekli olduğu bilincindedir. Türkiye'nin Ortadoğu'da bagımsu, 'istikrar saglavıcı bir nnsor olarak hayatta kalması' bizim için çok 'önemli' oldugnna göre, Batıya doğru bu yönelişin sürdttrülmesi zorunludur. Bu nedenle, yardıma devam azmimizde duyacağı kuşku nedeniyle Türkiye'nin karşı koyma niyetini zayıflatabilecek herhangi bir durumun ortaya çıkmaması için "özellikle uyanık olmalıyız." Sovyetler ile Türkiye'ye, başka ülkelerin ya da Ulkeler grubunun güvenliğine, TUrkiye'nin güvenliğinden daha yakın bir ilgi duyduğumuz duygusunu verecek herhangi bir hareketten kaçınmalıyız. Ekonomik siyasetimizi uygularken, Turklerden cesaret verici işbirliği gördük. Böyle işbirliği sadece ABD'nin, Türkiye'nin bağunsızlık ve ekonomik kalkınması için giderek artan öneminin kabul Fahrielçi: SatvetLütfl Tözan ABD belgeleri arasında Dışişleri Bakan Yardımcısı MacGhee1 nin, "Türk işadamı Satvet Lütfi Tozan" ile yaptıgı oldukça uzun bir görtlşme yer alıyor. Tozan adını ne bizim kusağımız ne de gunümüzün gençleri duymuştur. Fakat, Satvet Lütfi Tozan'ın özellikle İkinci Dünya Savaşı'nda Almanya ile "IdmiffiskDerdcönemli bir yeri" oldugunu bundan 1517 yıl önce yaptığımız bir araştırmadan sonra calıştığımız gazetede yayunlamışük. Savaş içinde Almanlann krom gereksinimlerini karşılamak için özellikle Türkiye,'de hem diplomatik hem de "ticarl" kimi girişimler yaptığı biliniyor. Nazi Büyükelçisi Von Papen'in dışında Alman fırmalannın Ortadoğu'ya yaptiğı ihracatı düzenleyen kişi olarak Kurt Zimmermann'ın adı da bu çalışmalar arasında geçiyor. Zimmennann'ın Türkiye'deki işlerini yürüten kişinin Satvet Lütfi Tozan olduğu öne sürülüyor. Türk kromunu Almanya'ya ulastınnak için o sıralarda garip bazı yöntemler kullamldığını ABD'li yazar Frank Weber kitabında açıklıyor. Bu yazara göre, kromun Türkiye'den çıkanlması için Çanakkale'de "kamuflaj" yapılacak, resmi gözlerden kaçırılacak; kromSelanik'e, oradan da Almanya'ya taşınacaktı. ras'ın kendisine Mr. Acbeson Dişisleri Bakanı için bir mektup verdlgini, aynca Mr. Acbeson için sözlii bir mesaj da geürdigini söyledi. Bakanın şn sırada olaganüsto isi oldngv Tozan'a izah edildi. Tozan, mektnbo bana verdigi takdirde bonn bakana olastırmaktaM memnon olacagımı, patrifin gönderdigi herhangi bir mesajı da bakana iletecegimi söyledim. Mr. Tozan bunn kabnı etrJ, nektnbn bana gönderecegiııl söyiedi. Mr. Tozan, aynı zamanda Türkiye Basbakaaı Günaltay'm bakana iyi dflekkrini getirdigim, kendisiiKİen Türkiye'nin dddi mali sormılan hakkmda bakana bflgj renneatad istedi{ini bfldirdi. Basbakan, Türkiye'nln ABD'den almakta oldntn yardıma ek olarak ordu için 200 milyon dolar ödünç paraya gereksinildigine inanıyordn. ABD belgelerinden ilginç bir bykü Başbakan (Günaltay), böyle bir isteği karşılamakta bizim karşılasacağımız zorluklan biliyordu. Fakat Türkiye'nin madenler ve petrol gibi bir ödünç vermeyi karşılayabilecek birçok kaynağı bulunduğundan, belki de ABD özel girişiminden bu ödünç paranın sağlanabileceğini umut ediyordu. Başbakanın bu sözlerini bakana ileteceğimi, aynca Türkiye'nin mali sonınlanna buytlk ilgi gösterdiğimizden Mr. Günaltay'ın kuşku duymamasım söyledim. Uluslararası Banka'yla, Exim Bankası kapılanmn Türklerin önermek isteyecekleri belirli proTmztmhn Syküaü; Savaş sırasında Almanya'ya krom gönderilmesine aracıhk eden Türk işadamı Satvetjeleri görüşmek için hiç kuşkusuz açık oldugunu ekledim. Mr. Tozan, Başbakanın Türkiye'nin NATO dışında bırakılLütfi Tbzan, savaş sonnm Türk yetkitilerine, "yakm ile Türkiye kişi' ve 'strdaş olarak', eîinde Athenagoms'ın mektubu masına değinilmesini ABD'nin, lngiltere ve FransaTürk isteğiarasında var olan ittifak anlaşmasına katılmasıyla, ile geliyor ve ABD Dışişieri Bakan Yardıması ile ni karşılayabilecek bir çare bulunabileceği ümidini ifade ettiğini gurüşup ekonomik ve siyasal konulan tartışıyordu... aktardı. Türkiye'nin bir anlaşma konusundaki görüşlerinin aklımızda oldugunu, sorunu genel olarak gözden geçirirken bunHatta aynı yazar, "Tozan'ın, kromun bu biçimde yurtdışına lan göz önünde tuttuğumuzu ifade ettim. çıkanlmasına bazı yüksek Türk yetkililerinin göz yummayacaMr. Tozan, Uluslararası Banka'nın Türkiye'ye bir heyet gönğına inandığım yazmaktadır. Weber, Zimmermann'ın Türkiye'dermesi için Başbakandan banka yetkililerine bir mesaj getirdideki turlannı maddi açıdan Alman Ordusu Yüksek Komutanlığini söyledi. Tozan'a doğrudan bankayla ilişki kurması salık veğı'mn desteklediğine inamyor. Zimmennann, "krom ahcısı" olarildi. rak surdürdüğü Türkiye gezilerinden birinde Türk polisince yaMr. Tozan, Türk hükümeti ile 'niçbir resmi ilişkisi' olmadıkalandı, yurtdışına çıkanldı. Olaydaki sorumluluğu Von Papen ğını belirtti. Hükümetin önde gelen resmi kişilerinden coğunu yüklendi. Weber bunlan da anlatıyor. çok iyi tanıdığını ve 'İkinci Dünya Savaşı sırasında Müttefık amaAma ABD belgeleri, bir başka "şey" daha anlatıyor... ana yaptığı bilinen hizmetleri ve kişisel durumu nedeniyle' yu15 Eylül 1949. Arşiv belge: 867.00/91549. kanda belirtilen mesajlan bir 'sırdaş' olarak iletmesinin kendiVVashington'daki toplantıya katılanlar: sinden istenildiğini söyledi." Türk işadamı Satvet Lütfi Tozan, Bakan Yardımcısı MacGBir insan. Adı Tozan. Elinde Patrik Athenagoras'tan mektupla hee, Bakan Yardımcısı Muavini Hare, Türkiye Yunanistan ve ABD'ye geliyor. tran Masasından Moore. Türkiye'yi 14 mayıs seçimlerine götürecek hükümetin başkaTutanak şöyle: nından mesajlar getiriyor. "ABD'nin, Türldye'deki Hava Kovvetleri Grubn eski BaskaGeçmişi elbette bizden çok daha iyi yetkili çevrelerce bilin•ı Geıeral Hoag, birkaç gün önce bana MacGbee'ye teiefon mesine karşın, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı ile görüşuyor, edcrek, Ortadofn dairesinden birinin Tozan'ı kabul edip etmesiyasal durumu, ekonomik gidişi tartışıyor, öneriler yapıyor ve yeceginl sordn. Mr. Tozan bu sabah Mr. Hare'ı ziyaret edecebunlann hepsi, "resmi kişilerle çok yakın" oldugundan ve bir tindea kendterjie kua Mr görösme plaBİadım. "sırdaş" olarak görev yapması istenildiğinden... Ttrkiye'nin karfi karşrya bnlundugu sornnlardan bazüannı Akıl almaz işler... gcnd biçimde göritytUctea fonra, Mr. Tozan, Patrik AthenagoABD belgelerinden gün ışığına çıkıyor. Türkipe'dc beceriktizllk: Türkiye'nin iş ilişkilerinde gözle görülür beceriksizlik olduğu, bu gibi yöntemlerin yeniden düzenlenmesi gerektiği hususunda Amerikan iş çevrelerinde bazı eleştiriler olmakla birlikte bu sorun, Türkiye'ye Amerikan yardımının dayandığı temel kurallan yeniden gözden geçirmeyi haklı gösterecek kadar önemli değildir. edilmesiyle değil, ekonomik siyasetimizin Türkiye'nin de çıkanna olacak koşullan yaratmaya çaüştığuun kabul edilrnesıne dayanıyor. Gözle görülür beceriksizlik ABD uluslararası ekonomik işbirliği alanında yapıcı liderlik gösterdiği sürece, Türkiye'nin desteğine güvenebileceğimize inanıyoruz. Türkiye'nin iş İKşldlerinde gözle görirar beceriksizlik oldngıı, bu gibi yöntemlerin yeniden düzenlenmesi gerektiği busosunda Amerikan iş çevrelerinde bazı eleştiriler olmakla birlikte, bu sorun Tnrkiye'ye Amerikan yardımının dayandığı temel karaOan yeniden gözden geçirmeyi haklı gösterecek kadar önemli degOdir. Bizim Türkiye ile ilgili bugünkü etkin siyasetimizi güçlendinnek için şu ana hatlara dayanarak daha fazla desteğin sağlanması düşünülmelidir: 1) Sovyetler'in Türkiye'nin toprak bütünlfiğüne ya da Boğazlar statüsünde Türkiye'nin durumunu ters yönde etkileyecek bütün diplomatik saldınlanna BM'de ahnacak kararlar ya da uygun başka yollarla karşı koymak. 2) Türkiye'ye askeri yardımın sürdürülmesi. 3) Türkiye'nin NATO'ya katılma isteğinin ya da Türkiye'nin dahil olacağı başka bolgesel bir savunma anlaşmasının yapılmasınm düşünülmesi. 4) Türkiye'ye ekonomik yardım sağlama çabalannın fiilen desteklenmesi. 5) Gerekli olduğunda Amerikan kamuoyunun Türkiye'yi desteklemesi ve bunun bizim ulusal güvenligimiz için ne demek oldugunu anlatmak ve Amerikan halkına sürekli bilgj vermek." (711.67/5549) İLAN A^KARA 5. İCRA HAKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 1986/430 Hâkimliğimizde görülmekte olan istihkak davasının açık dunışması sırasında; davalılar Arslan Çavulduk ve Yalçın Güler adlanna çıkarulan tebligaılar adreslerinde tanııunadıldaruıdan bahisle bila döndüğünden ve emniyetçe yapılan tahkikattan da bir netice alınamadığından, adresleri meçhul kaJan davahlara ilanen duruşma gününün tebliğine karar verilmiş oldugundan, her iki davalıya duruşma gününün 5.5.1987 günü saat 10.30 olduğu hususu davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 31.3.1987 Basın: 16071 SCFRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle