19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 NİSAN 1987 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/11 Huylu Huyundan. (Baştarafı 1. Sayfada) Yunanisten'ın 10 millik hava sahası ve karasulanm 12 mile çıkarma hakkı vardır. Bunlar Yunanistan'ın egemenlik haklarıdır. Türkiye bu haklarımıza karşıdır diye onlardan vazgeçecek değiliz. Türkiye diyalog istiyor. "Daha önce de söylediğim gibi, Türkiye bizim egemenlik haklarımızdan ne verecegimizi görüşmek istiyor. Ulusal egemenlik haklarımızdan vazgeçemeyeceğimiz için bu yöndeki bir diyaloga giremeyeceğimizi defalarca açıkladım " Görüldüğü üzere Sayın Papandreu'da herhangi bir değişiklik yoktur. Bilinen tutumundan en ufak bir sapmayı bu satırlardan çıkarabilmek, bize kalırsa, diplomatik dilin inceliklerini de zorlamak anlamı taşıyacaktır. Ancak Ankara'da Dışişleri çevreleri diyebilirler ki, "Kamucyuna dönük olarak böyle bir konuşma yapılsa da, önemli olan kapalı kapılar arkasındaki tuîumdur. Şimdilik Papandreu'dan gelecek resmi yanıtı bekliyoruz." Ankara'da Papandreu'nun bu konuşmasının rahatsızlık yaratmadığı söyienemez. Ama bugün için genel beklenti "diyaloga dönük diyalog süreci"n\ Papandreu'nun şimdilik koparmayacağı noktasında toplanıyor. Bu aşamada Ege'de oluşan yumuşama havasının bozuimasında yarar görülmüyor. Şu da söylenebilir: Her iki taraf da, birbirini kendi oyun alanına çekebilmek amacıyla, diplomasinin inceliklerinden yararlanıyor olabilirler. Bu da bir olasılıktır. Ancak kapalı kapılar arkasında ne olup bittiğini henüz bilemediğimizden, şimdilik Papandreu'nun Larissa konuşmasını Atina'nın resmi tutumunun açık işaretı olarak kabul etmekten başka çaremiz yoktur, Bu konuşmanın çizdiği çerçeve çok belirgindir. Papandreu, birtakım önkoşullarla birlikte, Ege kıta sahanlığını bir "hukuki sorun" olarak Lahey Adalet Divanı'na götürmek istiyor; vazgeçemeyeceği en temel önkoşulu ise, ülkesinin bir "egemenlik hakkı" olarak gördüğü "12 millik karasuian"öu. Yunanistan Başbakam'nın Türkiye'ye yönelik görüşme önerisinin çerçevesi ve mantığı bundan ibaret gözüküyor. Kapalı kapılar arkasında farklı bir hava esiyorsa, o başka bir durumdur. Ama işler Papandreu'nun Larissa'da söylediği gibiyse, değişen bir şey yoktur. Ege'de gerilim değil yumuşama, çatışma değil barış olsun; sağduyu sahibi herkes bunu arzular. Ama bunun yolu, Ege'de bütün TürkYunan sorunlannın iki tarafın da içine sindirebileceği, hakkaniyete uygun çözümlerden geçer. Başbakan Papandreu'nun Larissa konuşmastndaki mantığı kabul etmek olanaksızdır. Yanılmayı isterdik, ama huylunun huyundan kolay kolay vazgeçeceğini sanmıyoruz. Dışişleri SHFden destek istiyor \ahit Halefoğlu, Erdal înönü'yü telefonla arayarak, yarın Roma'da başlayacak olan Sosyalist Enternasyonal toplantısmda Ege sorunu için destek olmasmı istedi. (Baştarafı l. Sayfada) feshedilmesidir. Şu anda karşımızdaki asıl mesele, ABD ile aramızda, NATO savunma anlaşması içindeki karşılıklı yükumloJiikleriınizin nasıl yüriitülecegidir. Önemli olan, ABD Kongresi'nin aldığı tavırdır." ABD'nin bu tavrı karşısında VVashington'la aynı ittifak içinde bulunmamn yararh olup olmadığı sorusuna da fnönü, "Bu safha ilerierse tabü olmaz. ABD Kongresi'nin bu tarz, ittifaka sıgmayan yaklaşımına karşı açıklama yapmaya çalışıyorum" yanıtını verdi. Inönü: ABD'nin tutumu rının ortaya çıktığını belirtti ve askeri yardımın Kıbrıs'ta kullanılmamasına ilişkin kararın kesinleşmesinin getireceği doğal sonucun SEİA'nın feshi oldugunu kaydetti. Inönü, Kıbrıs'ta fiili bir barış oldugunu belirterek, sorunun çözümü için BM Genel Sekreterini kabul etmeyen Rum tarafına baskı yapılması gerektiğini belrrtti. Sıvas'ta, partisinin 5. bölge toplantısına katılan İnönü, toplantıda örgüt tarafından ortaya konulan görüşleri açıklarken de ANAP'ın nartİ7anlı2ının demokrasi tarihinin görmediği düzeylere vardığını bildirdi. İnönü, iktidann gittikçe artan partizan davranışlannın, her yerde öfke ve haksızlığa uğramanın şiddetli tepkisi ile anlatıldığını söyledi. ANAP iktidarının işsizlik sorunu ile hiç ilgilenmediğini de kaydeden İnönü, SHP'nin, bugünlerde tartışmaya açılacak programmda demokrasi içinde ekonomik ve toplumsal gelişmenin yollarını açacağını bildirdi. SHP Genel Başkanı, hükümetin, devletin külfetlerini herkese yükleyip, nimetlerini yalnızca ANAP'a oy verenlere dağıttığını da bildirerek. "Vatandaşlar bunun hesabını elbet genel seçimlerde soracaklardır. O zamana kadar bütün duriist, namuslu devlet yöneticilerini, yargı organlannı ve özel kesimi partizanlığa alet olmamaya çağırıyorum" dedi. SHP'nin yeni seçim otobüsü Güneş1 ile yaptığı ilk gezide, Sıvas bölge toplantısına katılan İnönü, orada çeşitli illerden gelen örgüt yöneticileri ile de görüşmeler yaptı. Sessiz (Baştarafı 1. Sayfada) yetkili, "Cumhuriyet"e, "Biz ba aşamada Yunanistan Başbakanı Papandreu'nun Sayın Özal'ın mesajına verecegi yanıtı bekliyoruz. BD yanıt gelmeden bir değeriendirmede bulunmak istemiyoruz" dedi. Resmi bir yarut verilmemesine karşın, Papandreu'nun açıklamaları, dün Ankara'da geniş bir şekilde değerlendirildi. Bu değerlendirmelerde, başlıca asağıdaki iki olasılık üzerinde duruldu: Birinci olasılık: Papandreu'nun bu açıklamayı Yunan kamuoyunu Türkiye karşısında geri adım atmadığı ve "sıkı durdugu" konusunda ikna etmek amacıyla yaptığı. Papandreu, böylelikle Türkiye'ye ödün verdiği yorunda muhalefet tarafından getirilen eleştirileri de etkisiz hale getirmeyi amaçlıyor. tkinci olasılık: Yunan başbakanının açıklamalarının, Özal'ın mesajına bir "ön yamt" niteliği taşıyabileceği noktasında toplanıyor. Papandreu, bu açıklamalanyla Türkiye ile girilecek diyalogdan ne anladığvnı belirterek, müzakere pozisyonunu da kesin bir şekilde çizmiş oluyor. AÇIKLAMALAR MESAJDAN FARKLI Bu noktada dikkat çeken husus, Papandreu'nun kamuoyuna yaptığı bu açıklamayla geçen hafta Başbakan Özal'a gönderdiği mesajın içeriğinin belirgin farklılıklar göstermesi. Papandreu, söz konusu mesajında kıta sahaniığı uyuşmazlığının Adalet Divanı'na götürülmesi önerisinde ısrarlı gözükmekle birlikte, Türkiye ile divan dışında genel bir diyaloga yanaşabüeceği yolunda önemli işaretler vermişti. Ankara'nın bu mesajdan aldığı izlenim, "Papandreu'nun katı tutumunu korumakla birlikte, genel bir diyaloga kapıyı araladığı" yolundaydı. Bu açıdan bakıldığında, Ankara, Papandreu'nun kamuoyu aracıüğıyla verdiği mesajlar yerine, kapalı kapılar ardında, "gizli diplomasf' yöntemiyle yürütülen temaslarda vereceği işaretleri görmek istiyor. Bir yetkili, "Papandreu, gecen çarşamba gunü Atina Büyükdçimiz Akıman'la göriişürken, yanıt mesajmı en kısa zamanda kendisine ulaştıracagını soylemişti. Biz şimdi bu mesajın gelmesini bekliyoruz" diye konuştu. PAPANDREU DAHA DIKKATLİ .Ankara'da yapılan değerlendirmelerde üzerinde durulan bir diğer husus da Papandreu'nun kıta sahaniığı uyuşmazhğında katı bir tutum takınması. karasularının 12 mile çıkarılabileceği iddiasından geri adım atmaması ve hava sahası sorununu da görüşme konusu yapmayacağını belinmesıne karşılık, açıklamalarının tonunun geçmişe kıyasla "dikkatli" bir çizgiyi yansıtmış olması. Papandreu'nun "Türk tebdidi" iddiasını tekrarlamaması, Türkiye'ye eskisi gibi suçlamalar yöneltmemesi ve hepsinden önemlisi Bern Anlaşması'nı tanımasa da uygulamada bu anlaşmaya uyacağını, bir başka deyişle ihtiİaflı sularda petrol aramalarına çıkmayacağuu belirtmesi, Papandreu cephesindeki yeni unsurlar olarak göze çarpıyor. Ancak, Papandreu'nun tutumundaki olumlu işaretlerin, olumsuz işaretlerle "atbaşı gitraesi" Ankara'nın değerlendirmelerindeki başlıca güçlüğü oluşturuyor. Papandreu'nun "Der Spiegel" dergisine verdiği bir demeçte, "Türkiye'nin AET'ye tam üyeliğine karşı çıkmaya devam edeceklerini" belirtmesi, ayrıca Avrupa Parlamentosu'ndaki Yunan üyelerin Ege krizi nedeniyle Türkiye'yi suçlayan bir karar tasansı hazırlamaları, bu güçlüğün başlıca göstergelerini oluşturuyor. Papandreu'nun Türkiye ile girdiği diyalog sürecinde ne kadar samimi olduğu, diyaloğun kopup kopmayacağı bugünlerde Özal'a vereceği yanıtla belli olacak. Ebu NidaTın iddiası için araştırma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ebu Nidal örgütünün, kendilerine ihaneı eden iki Filistinliyi İstanbul'da "yargılavarak" öldürdüklerine ilişkin açıklaması, Emniyet Genel Müdürlüğü'nce araştırılıyor. Emniyet Genel Müdürü Saffet Ankan Bediik, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün kayıtlarında, Ebu Nidal'ın açıklamasındaki gibi iki Filistinli'nin öldüğüne ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığını bildirdi. Genel Müdür Bedük, iki Filistinlinin öldüriildüğüne ilişkin açıklamanın Ebu Nidal örgütünce "çıkanlmış" bir iddia oldugunu belirterek. "tstanbul Emniyet Müdurlüğü'ne yansıyan hadiseler arasında boyle bir hadise yok, Kayıtlarda, iki Filistinlinin ne öldüriildügü ne boğuldugu ne de inlihar ettiğine ilişkin hiçbir şey yok" dedi. Genel Müdür Bedük buna karşın, Ebu Nidal'ın açıklamasıyla ilgili gerekli araştırmalara başlandığını da kaydederken, öncelikle öldürüldükleri öne sürülen iki Filistinlinin, Türkiyeye gelip gelmediklerinin araştınlacağını bildirdi. HAKKI ERDEM SIVAS Hükümet, Ege krizi ve TürkYunan sorunları konu1 sunda Sosyalist Enternasyonal den destek arayışına girdi. Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, SHP Genel Başkanı Erdal lnönü'den yarın Roma'da başlayacak Sosyalist Enternasyonal toplantısında Türkiye'ye destek sağlanması için girişimde bulunmasını istedi. Dışişleri Bakanı Halefoğlu, partısinin bölge toplantısı nedeniyle Sıvas'ta bulunan Erdal Inönü ile telefon bağlantısı kurarak, Sosyalist Enternasyonal'in desteği için çaba talebini iletti. Edinilen bilgiye göre Halefoğlu, SHP lideri fnönü'ye, Sosyalist Enternasyonal'den Türkiye'ye Yunanistan ile sorunlarında böyle bir destek sağlanmasının önemini belirterek, bu ulusal konuda yoğun çaba harcaması ricasında bulundu. Halefoğlu, tnönü'ye Sosyalist Enternasyonal toplantısında, Ege sorununun yanı sıra Türkiye ile Yunanistan arasında ihtilaf konusu olan Kıbrıs ve FIR hattı gibi konuların da gündeme getirilmesi gerektiğini bildirerek, Roma'ya hareketinden önce kendisine bu konuda Dışişleri uzmanlarınca hazırlanmış bir dosyanın sunulacağını söyledi. Hükümetin isteğinin SHP Genel Başkanı Erdal tnönü tarafından da olumlu karşılandığı belirtildi. Sosyalist Enternasyonal toplantısına Yunanistan'dan da Devlet Bakanı Akis Cokapulosun katılacağı öğrenildi. Cokopulos ve Inönü'nün karşılıklı çabaları nedeniyle, Sosyalist Enternasyonal toplantısının Ege krizinin yoğun biçimde tartışılacağı bir foruma dönüşmesi bekleniyor. Sosyalist Enternasyonal'in bu toplantısının gündeminde konuyu yakmdan ilgilendiren "Akdeniz'de barış" konusu bulunuyor. Sosyalist Enternasyonal'in bu toplantısına, SHP'den Genel Başkan lnönü'nün yanı sıra Genel Sekreter Yardımcısı Yakup Kepenek de katılacak. Kepenek, Türkiye'de uygulanan "istikrar tedbirieri" konusunda toplantıva bir de bildiri sunacak. AET: Normal süreç işleyecek (Baştarafı 1. Sayfada) iye'nin Avrupa Topluluğu'na yapacağı lam üyelik başvurusunu ele aldılar. Bu bağlamda Belçika Dışişleri Bakanı ve Onak Pazar Konseyi Dönem Başkanı Leo Tindemans, geçen pazartesı gunü Türkiye'nin AET işlerinden sorumlu Devlet Bakanı Ali Bozer'le gercekieştirdiği ikili temas ' hakkında bilgi verdi. Tindemans Türk bakanın Ankara'run nisan ayı içinde tam üyelik müracaatı yapacağı mesajmı ilettiğini. buna karşılık kendisinin de "cesaret verici'" bir tutum içinde oltnadan bu başvuru yapıldığı takdirde Türkiye'ye karşı bir ay rımcılık gözetilmeksizin .normal prosedurün uygulanacağını bildirdiğini söyledi. Diğer bakanlar, BeleikaJı diplomatın bu tutumumı esas olarak onaylarken, mevcut şartlarda Ankara'nın AET'ye tam üyelik başvurusu yapmasnın "gercekçi olmayacağım" ifade ettiler. Ancak, Türkiye yi "gocunduracak" bir yaklaşım içine gırmemek için de başvuru ertesinde normal prosedurün uygulanması, yani müracaatın "mütalaa" için yurutme organı Brüksel komisyonu'na havale edilmesi konusunda "ilke biriiği"ne vardılar. Bu, gözlemcıleregöre, Ankara diplomasisini bu aşamada tatmin edecek bir gelişme oluşturuyor. Bilindiği gibi, Türkiye'nin şu anda esas istediği tam üyelik başvurusunun ilk başta veto edilmeyerek, "araştırma" için AET komisyonuna iletümesi. Öıe yandan dünkü oturumun bitiminden sonra bir basın toplantısı düzenleyen Leo Tindemans, ısrarlı sorulara rağmen, başvurunun "gerçekçi olmayacagı" konusunda herhangı bir yorum getirmedi ve "şu iyi bilinsin ki. riırkjye'ye karşı herhangi bir aynmcıhk gözetUmeyecek ve Belçika dönem başkanlıgı, anlaşmalara uygun. normal pros«dürii yürürlüge koyacaktır" şeklinde konuştu. Ali Bozer'in kendisine Ankara'run nisan ayı içinde tam üyelik başvurusu yapacağını söylediğini de ifade eden Tindemans, normal prosedurün yorumlanmasına ilişkin hukukçular raponınun da henüz hazır olmadığım duyurdu. Leo Tindemans, tam üyelik başvurusunun "gerçekçiliği" konusunda bir yorum yapmaktan kaçınırken. kendi ülkelerirün gazetecileriyle göriişen Fransa ve Ispanya dışişleri bakanları ise bu yorumu açıkça ifade ettiler. Fransa Dışişleri Bakanı Jean Bernard Raimond, "TürkiyeAET ilişkilerinde daha atılması gereken çok adım var. lspanya ve Portekiz genişlemesinden dolayı AET'nin Türkiye yi hazmetmesi zor ve bu yttzden de Ankara'nın başvurasuna bu aşamada olumlu cevap vermek hiç kolay değil. Fakat AET'nin yaklaşımı yine de 'cesaret kırıcı' olmayacak ve her halukârda Avrupa Topluluğu bir bütün halinde Türkiye'ye cevap verecek" şeklinde konuştu. lspanya Dışişleri Bakanı'mn bu konuda verdiği demeç de Fransız bakanla hemen hemen aynı doğrultuda oldu. Gözlemcilere göre, gerek Tindemans, gerek Raimond'nun beyanatlarından çıkan sonuç, Türkiye'nin başvurusunun AET taraf ından "hoş karşüanmadıgı", fakat bu aşamada Ortak Pazar'ın Ankaıa'yı gücendirecek bir yaklaşım içine girmeyerek, başvuruyu yürütme organı komisyona havale edeceği. Diğer taraftan, Fransız Dışişleri Bakanı'mn AET'nin "ortak tavır" alacağım açıklamış olması. bir anlamda Yunanistan'm ilk aşamada bir itiraz getirmeyeceğinin ya da itiraz etse bile bunun fazla sorun oluşturmayacağının göstergesi. öte yandan hafta sonundaki AET siyasi danışma toplantısının gündemine Ege'deki son gerginlik de Yunanistan Dışişleri Bakanı Karolias Papulyas tarafından getirildi. Yunanlı Bakan, "fazla sert olmayan" bir konuşma yaparak ülkesinin bu konudaki tutumunu açıkladı ve AET'nin Ege sorununda "adalet ve hukuk kurallarma uygun" bir tutum almasını istedi. Diğer bakanlar konuya ilişkin kaygılarını bildirmekle yetindiler ve Papulyas'ın sözlerine herhangi bir yorum getirmediler. Bu arada basın toplantısı sırasında "Ege konusu tartışıldı mı?" sorusunu "hayır tarnşılmadı" diye yanıtlayan Leo Tindemans cevabını "tartışılmadı, ama birisi bu konuda göriişlerini bildirdi" şeklinde tamamladı. Bu cevap ise Yunanlı diplomatın diğer bakanlardan tatmin edici bir cevap alamadığı şeklinde yorumlandı. Hükümetin, ABD'nin tavrı karşısında sessiz kalmasını, "Çaresiz dunırndalar, anlaşma imzaladılar. şimdi ne yapacaklannı bilemiyoriar" diye değerlendiren İnönü, Başbakan Özal'ı "propaganda makinesi" olarak niteledi. İnönü, Özal'ın ABD gezisinin ardından böyle bir gelişimin ortaya çıkmasının dikkat çekici oldugunu kaydederek, "ABD'ye tedavi için gidiyor, bunu bir raemleket meselesi olarak gösteriyor, ondan sonra memleket meselesi tam tersine bir sonuçla karşılaşınca, madem orada bulunuyordunuz niye bunu çözemediniz, sorusu haklı olarak gündeme geliyor. Tedavi için de ikide bir ABD'ye gitmemeli. Ülkenin her şeyi ile hemhal olmalısınız. Her sıkıntınızı burada çözecek olanaklan j'aratmalısınız. Onu yapmazsanız böyle içinden çıkamayacağınız kanşıklıklar ortaya çıkar" dedi. ABD Kongresi'ndeki Ermeni tasansı ile ilgili gelişmelere de değinen İnönü, SEİA'nın erken imzalanmasınm sakıncala Ankara'da operasyonu ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) Siyasi polis ekipleri öveçler semtinde yaptığı operasyonda toplam yedi kişiyi gözaltına aldı. Huzur Mahallesi muhtarı da bir gece gözaltında tutuldu. "Gizlenmiş sflalıten bulmak" gerekçesiyle başlatılan operasyonlarda Genelkurmay Başkanlığında görevli memur Bahattin Yollu, Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde görevli memurlar Erdal Yollu ve Haydar Yıldız ile Ayten Yollu adh bir genç kızın gözaltına alındığı bildirildi. Halen gözaltında bulundunılanlardan 3'ünün ise kimlikleri açıklanmadı. Operasyonlan yürüten emniyet birimlerinin gözaltına aldığı kişilerin yakınlanna da "gizlenmiş silahlan" sorduğu öğrenildi. Polis, sorgusu yapılan ancak kimliği açıklanmayan bir kişinin bahçesinde paslanmış bir av tüfeği ile bir tabanca ele geçirdi. Operasyonlar sırasında bir gece gözaltında tutulan muhtar Muharrem Baloğlu'nun gözaltına ahnma gerekçesi "rnhsatsu silah kullanma" olarak açıklandı. Ecevit: Ege sorunu siyasal (Baştarafı 1. Sayfada) sonra yapılan toplantıya Merter'de oluşturulan bir araç konvoyu eşliğinde geldiler. Ecevitler, Zeytinburnu'nda büyük çoğunluğunu işçilerin oluşturduğu dinleyici kalabalığı tarafından alkışlarla ve sevgi gösterileriyle karşılandılar. Seyit Nizam Caddesi'ndeki Dostlar Kıraathanesi'nde ilk konuşmayı yapan DSP Istanbul Milletvekili adayı Murtaza Çelikel. "Anayasanın yok saydıgı bir partiye sahip çıktınız. Böylece rejime sahip çıktınız" dedi. Daha sonra söz alan DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit geçen yıl eylül ayında yapılan ara seçimleri değerlendırdi. DSP'nin ara seçimlere, "büyök olanaksızfaklarla" ve "hanrlıksız bir biçimde" katılmasına karşın, Türkiye'de dördüncü parti durumuna geldiğini anlattı. SHP'nin seçim sırasında DSP'ye yöneuk değerlendirmelerini eleştiren Rahşan Ecevit, "Zongnldak'ta DSP, SHP'nin oy bölmesi vüzünden mBletvekilligini yitirdi." dedi. DSP'nin önümüzdeki seçimlerde, "Türkiye'nin en güçlü partisi" durumuna gelebileceğini savunan Rahşan Ecevit Hazine yardımına da değinerek. "Bazı etkili çevrelerin engellemesi hâlâ sürüyor. Hakkımız olan yardım Meclisteki engelier aşüıp sağlansa bile, ana muhalefet partisinin almakta olduğu Hazine yardımının altıda birini bulamayacak" diye konuştu. Eşinden sonra alkışlar ve büyük tezahurat arasında kürsüye gelen Bıilent Ecevit, konuşmasına enflasyon hızındaki artışı eleştirerek başladı. Ecevit, 1987 yüının ilk üç ayında enflasyon hızının yüzde 10'u aştığını vurguladı. Bunun 1987'de yüzde 4O'ı bulacağı anlamına geleceğine işaret ederek, "Sayın Başbakan bunun sonımluluguna kışa yükledi. Oysa ANAPIı bazı belediye başkanlan, iktisadi hayatın ağır hava koşullanndan hiç etkilenmediğini, söylemişlerdi" şeklinde konuştu. Bülent Ecevit, "demokratik işçi baklan yüzünden enflasyonun hızlandıgı iddiası" bulunduğunu belirterek, "Demokrasiyi ve demokratik işci haklannı kısmak ekonomiye bir yarar saglamamıştır" dedi. Şiddet eylemlerinin bazı yörelerde yeniden tırmamşa geçtiğini savunan Ecevit, "Demokrasiyi kesintiye ve kısıntıya oğratmanın bir başka gerekçesi şiddet eylemlerinin demokrasiyle onlenemeyeceği iddiasıydı. Güneydoğuda şiddet eylemleri 12 Eylül rejimiyle artmaya başladı. Hâlâ artıyor. Neye ragmen, o yörede skıyönetimin hâlâ sürmesine rağmen" dedi. Demokrasiyi kısıntı ve kesintiye uğratmanın bir başka gerekçesi olarak, "irtica lehlikesi" iddialan üzerinde duran ve bu konuda en yetkili ağızdan açıklama yapıldığına değinen Ecevit şunları söyledi: "Oysa iaiklikten en büyük ödünlerin 12 Eylül askeri yonetimi döneminde verildiği, o yuzden de cumhuriyel tarihimizde ilk kez irticarun tehlikeli boyuüara vardıgı, artık tüm kanıtlanyla ortaya çıkmışUr." Süleymancılar'ın yurtlannın kapatılması konusunda mahkemelere gidildiğinin belirtildiğine değinen Bülent Ecevit, CHP'nin kapatılmasına da değinerek. "İnsaf editein At>türk'un kurduğu parti kapatıhrken, hangi mahkemeden karar aldınız? TTK ve TDK kapaülırken hangi mahkemeden karar aldınız? Hakkımda dava açılırsa bundan mahkemeler degil yasalar sorumludur" şeklinde konuştu. Demokrasiden uzaklaşmanın, Türkiye'yi uluslararası alanda da zayıf duruma düşürdüğünü savunan Ecevit, Ege ve Yunanistan konusunda da şunları söyledi: "Türkiye, Ege'deki ulusal haklannı izleyebilmek konusunda 1974 yılının gerisine düşmüştür. Türk gemileri artık ancak karasulannuzda boy gösterebilmektcdir. ÜsteUk 1980den bu yana Ege'de verdigimiz onca ödün yetmezmiş gibi, şimdi de bir uluslararası mahkeme macerasına sürüklenmek üzeredir. Gözü kapalı Adalet Divam'na gitmek son derece sakıncalıdır. Hükümeti uyanyorum. Bu sorun siyasal iradeyle çözülür. Yabancı hâkimlerin vereceği kararla degil. Ege sorunu bir bütündür. Bunun içinde kıta sahaniığı, hava sahası, adalann uluslararası anlaşmalara aykın olarak silahlandınlması vardır. 12 Eylül rejiminin dünyadaki en büyük destekleyicisi olan ABD, şimdi Ege konusunda da Kıbns konusunda da Türkiye'ye baskılanm ağıriaştınnakta, yeni ambargo uygulamalan tezgahlamaktadır." Pangalos: Bozer'le Avrupa'da görüşetim STELYO BERBERAKİS ATİNA Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AET sorumlusu Teodoros Pangalos, Devlet Bakanı Ali Bozer'in şu sıralarda Atina'ya gelmesinin zor oldugunu soyleyerek Bozer ile herhangi bir Avrupa kentinde göruşebileceğini belirtti. Pangalos son gelişmelerden sonra ortaya çıkan atmosfer nedeniyle şimdilik bir Türk bakanın Yunaıustan'a gelmesinin doğru olmayacagıru öne sürdü. Papandreu yanlısı "Eleflberotipiya" gazetesine bir demeç veren Pangalos, son TürkYunan krizinin, Ortak Pazar'ın, Türkiye'nin gerçek yuzünü görmesine de neden oldugunu ifade ederek, "Avrupa'ya, Türk saldırganhğını defalarca anlatmıştık. Ancak anlatmak başka, uygulamada görroek başka" dedi. Pangalos demecinde, son TörkYunan krizinin, Ankara'nın nisan sonunda AET'ye üyelik için başvuruda bulunacağı bir döneme denk düşmesinin, Ortak Pazar içinde Türkiye aleyhinde "olumsuz" bir hava yaratılması için çaba harcamaya gerek bırakmadığını belirtti. Yunanistan Başbakanı Andreas Papmadren da Federal Alman Der Spiegel deıgisine verdigj demeçte "Yunaalstan'ın tebdit cdildifti mrecc" Türkiye'nin AET üyeliğini veto edeceklerini yineledi. Yunan hükümetinin, Kuzey Ege'de Taşoz Adası yakınlanndaki petrol yataldanru işleten Kuzey Ege PetroUeri Şirketi'ni millileştinnek için hazırladığı yasa tasansı bugun Yunan Parlamentosu'nda ele alınıyor. Parlamemoya geçen ay sevk edilen tasarı şirket hisselerinin yüzde 51'inin Yunan hükümetine devrini öngörüyor. Tasarıda ayrıca hisselerin değerlerini belirlemesi için çokuluslu şirkete iki ay süre tamnırken şirketin konuyla ilgili olarak hükümetle müzakereyi reddetmesi durumunda "cebir yoluna" başv'urulacağı hükmü yer alıyor. Şirket, hükümetin millileştirme isteğini ancak çok yüklü bir tazminat ödenmesi durumunda kabul edeceğini açıklamıştı. Yunanistan Başbakam Andreas Papandreu, çokuluslu Kuzey Ege Petrol Şirketi'nin de\let denetimi altına alınmasını öngören yasa tasarısının "Türkiye i e Ege'de bir çaoşmayı önlemek amaayla hazırlanmış oldugunu" söyledi. Öte yandan TürkYunan Halkları Dostluk Komitesi Yunan Heyeti Başkanı ünlü besteci Mikis Tbeodorakis, Türkiye ve Yunanistan'm Lahey Uluslararası Adalet Divam'na gidip bir anlaşmaya varmaları durumunda Ege petrollerini ortaklaşa işletmeleri çağnsında bulundu. Theodorakis, Kathimerini gazetesine verdiği demeçte, Türkiye ve Yunanistan'ın bir anlaşmaya varmalan halinde barışçı ilişkiler içine gireceklerini, böylece dünyanın en önemli stratejik bölgelerinden birini kontrolleri altında tutacaklarım ifade ederek, "Türkiye ve Yunanistan, Lahey'de anlaşıp ortak bir petrol şirketi kurarlarsa hisseler de Labey l luslararası Adalet Divanı'nın Ege kıta sahaniığı için belirleyecegi oranlara göre kararlaştınlabilir" dedi. Ekonomide (Baştarafı 1. Sayfada) dan kaynaklandığı da belirtilerek, açığın daha da büyümesinin önüne geçilebilmesi için, kamu yatınmlanndaki kısıtlamaların yanı sıra personel dışı cari giderlerin asgaride tutulması, lojman, sosyal tesis, araç alımı ve benzeri zorunlu olmayan harcamaların ertelenmesi önerildi. 3) KİT zamlan: Toplantıda bazı KtPlerin yatınmlannı finanse etmek amanyla ürünlerine zam hazırlığı içinde olduğu da belirtilerek, enflasyonun hızlandığı bir ortamda KİT zamlanna izin verilmemesi, gerekirse yatınmlanrun durdunılması istendi. Bu anlamda ekonomi kurmaylannın bu göriişleri, parti yetkililerinin seçim ekonomisi ile ilgili isteklerini destekler nitelik taşıyor. 4) Ödemeler dengesi ve dış borçtar. 31.5 milyar dolara ulaşan dış borçlann da henüz herhangi bir tehlike oluşturmamakla birlikte, dış borçlanmada daha dikkatli hareket edilmesi gerektiği üzerinde duruldu. 1986 yıhnda 1.5 milyar dolara ulaşan cari işlemler açığı konusunda gerekli önlemler süratle alındığı takdirde, bu yü da 975 milyon dolarhk program hedefınin tutturulmasının zor olacagj kaydedildi. Dış borçlardaki hızlı büyümenin yavaşlatılması ve cari işlemler açığının daraltüabilmesi için özellikle kamu kesimi ithalatımn kısılması göriişü savunuldu. Buna göre, KÎT'ler ye mahalli idarelerin yeni proje kredisi alımlanna zorunlu haller dışında izin verilmeyecek. Cari işlemler açığırun küçültülmesi ve dış borç ödemelerinin düzenli bir biçimde gerçekleştirilebilmesi için, ihracat teşviklerinin geliştirilerek sürdürülmesi, ithalata ise 1986 yılı temmuz ayında getirilen kısıtlayıcı önlemlerin sürdürülmesi gerektiği vurgulandı. Ekonomi zirvesinde belirlenen bu görüşler, metin haline getirilerek Kaya Erdem tarafından Başbakan Özal'a sunuldu. Özal, bu görüşler üzerinde gerekli değerlendirmeyi yaptıktan sonra, Bakanlar Kurulunun, parti yönetiminin ve Meclis grubunun göriişlerini de alacak. Aynca yatınmcı bakanlarla yapacağı ikili görüşmelerde de konuyu değerlendirecek. Başbakan Özal, bütün bu görüşme ve değerlendirmelerini tamamladıktan sonra, ekonomi yönetiminde bundan sonra izlenecek ana strateji ortaya çıkacak. Özal'a yakm çevreler, Başbakamn ekonomi kurmaylannın önerdiği "katı istikrak programını" aynen kabul etmeyeceğini ifade ediyorlar. Aynı çevreler, Özal'ın 1988 seçimlerini de dikkate alarak "seçmtni hoşnut etme" ile "ekonomik islikrarı saglama" arasındaki en "optimum" dengeyi belirleyeceğini kaydediyorlar. 3 bölücü (Baştarafı 1. Sayfada) sıralannda Diyarbakır Tali Bölge Komutanlığf na bağh emniyet kuvvetleri, Diyarbakır Ui merkez ilceye bağlı Eğil bucagı daglık kesiminde icra ettikleri aramalar esnasında, bir grup bölücü terörist ile silahlı müsademeye girişmiş, müsademe neticesinde Uç bölücü terörist, silahlan ile birlikte ölü olarak ele geçirilmiştir. Teröristlerle birlikte bir adet Gl, bir adet G3, bir adet Kalaşnikof piyade tufegi, bir adet tabanca ile çok sayıda menni, patlayıcı madde ve örgütsel dokiiman ele geçirilmiştir. Bölgede operasyonlara devam edilecektir." CUMHURtYETTE/V OKUKLARA... OKAY GÖNENSİN (Baştarafı 2. Sayfada) sotda dolaşıyoruz. Tangüner, bir gece boyu kendini bir kurnazltğa hazırlamış. Ankara'da, o sıralar, Ulus'tan başka, muhalefeti tutan "Kudret" gazetesi çıktyordu. Ön sayfası siyasal haberterte, demeçler ve siyasa! yorumlaria doluydu. öteki sayfalara fazla özen gosterilmiyordu. Kudret, ikinci sayfasında yer alan kerrt haberleri bölümüne, Akşem Haberteri'nde ne haber bulursa aktarıyordu. Sinirleri gergin Tangüner, uykusuz bir geceden sonra, sabahın saat attısıoda Ulus alanına koşmuş, bir Kudret gazetesi almış. Kudret'çiler, bizdeki Çemberlitaş haberini soruşturmadan makaslayıp kent haberleri bölümüne büyükçe koymuşlar. Tangüner'in önune dilediği fırsat çıkmış. Hemen gazeteye gelmiş, bir yazı döşenmiş, o gün yayımlandı: "... Muhalefet organı Kudret gazetesini suçOstO yakaladık. Her haberimizi makaslayıp gazeteye aktardığını ortaya çıkarabilmek için biz, dunkü sayımızda Çemberlitaş'ın Ankara'ya getihleceği gibi akı! almaz, inandırıcı olmaktan uzak, tümOyle yalan bir haberi manşette göstermiştik. Kudret gazetesi bu haberi de olduğu gibi alıp kullandı..." u n sayfada çerçeve içinde çıkan yazının özeti, böyleydi. Nihat Tangüner beraat etti. Uran da hukümet de rahatladı. Olay kapandı, ama Tangüner haklı olarak artık bizterie çalışmak istemediğini söy!emisti. Birkaç gün sonra Geoçosman bizi çağırttı. Çok ciddi bir şey söyleyecek gibi duruyordu. Biz de nasıl bir savunma yapacağımızı hesap ediyorduk. "Sizi", "dün yarattığmız rezillikten sonra." Durdu, kısık sesiyle, olaylan ciddi konuşma düzeni içinde alaya almaya bayılan üslubuyla, "Bu rezillikten sonra" diye yineledi. "Tangüner de sizinle çalışmak istemediği için ikinizi Ulus gazetesi ne aktardık" dedi. "Olay da kulağınıza küpe olsun." Yanından çıkacağımız sırada, "Haa, maaşlarınıza da bir ölçude zam yapmışlar" dedi. Bizi Akşam Haberieri'nde bırakmış olduğu için bir sorumluluğun bedelini ödüyor gibıydi Gençosman. Aynı kondora açılan bir odadan çıktık, karşı odaya girdik. Gazete degiştirmiştikl Haberle, kamuoyu ile şaka yapılamayacağı dersini almıştık almasına ama, Çemberlitaş'ın Ankara'ya nakli yalanlanmıştı yalanlanmasına, ama Istanbul basınında bu konuda yer yer tartışrnalar sürdü. Kimi köşe yazaıian ömeğin ibrahim Alaaddin Gövsa Boğaz'ın güzelliğini kapattığı savını öne sürerek, Kız Kulesi'nin başka bir yere taşınması gerektiğini tarihsel açıdan bilgiler vererek yazdı. Yıllarca sonra, Çemberirtaş otayını anımsadığımız zaman Çetin "Vahu, Cüneyt, biz basına damgamızı vurmuş insanlanz" der, ardından kahkahayı koyuverirdi. Yalana, yanlışa dayalı haber, yazı, röportaj yazanlann meslek yaşarrtılanna "geçersiz" damgasmın vurulacagı günler, gecikmeksizin geiecekti. Çemberlitaş olayından çakardıgım dersten sonra, bir daha mı?.. Doğrusu ya, Çemberlitaş olayı nedeniyle içimde hâlâ bir kuşku yaşamıyor değil. Çemberlitaş olayıyla Çetin Altan saytsız muzipliklerinden birini benim aracılığımla mı yapmıştı? Yoksa Tangüner'e bir türtü ısınamadığı. bir yumruğunun bin kik) çekmesine, bir günde yedi gazete hazırlayacaöı savına bir tepki olarak, bu olayı daha bir kışkırtmış mıydı?., Içimdeki bu kuşkuyu doğrulayacak bir yanrt alırım korkusuyla, o gün bugündür Çetin'le her karşılaşmamızda kpnu açılsa da bu soruları kendisine yoneltmekten kaçınıyorum. Ûzerinden otuz yılı aşkın zaman geçmesine karşın, bir yerde enayi yerine konulduğumu öğrenmek istemiyorum. Sinema şöleni başhyor (Baştarafı 1. Sayfada) 1985'te "Cannen" ve "Kanlı Düğün'Men sonra üçlemeyi tamamlamak üzere çevrilen filmde yine Saura'nın gözdeleri Antonio Gades, Christina Hoyos ve Laura del Sol oynuyor. Sinema Günleri'nin ilk gününün en önemli yapıtlanndan biri de Fransız yönetmen Bertrand Tavernier'nin 1984 yapımı "Kırda Bir Pazar" adlı fümi. 1985 Cannes ŞenliğTnde Tavernier'ye en iyi yönetmen, Sabine Azemaya da en iyi kadın oyuncu ödüllerini getiren film, aynı yıl en iyi kadın oyuncu, uyarlama senaryo ve görüntü dallannda da Cesar ödülü almış, Fransız Sineması Büyük Ulusal ödülü'ne değer görülmüştü. Macar sinemasmın büyük ustası Istvan Szabo'nun "Aşk Filmi" adh yapıtı bugün Gazi Sineması'nda izlenebilecek. Szabo'nun 1%8'de çevirdiği film, Macaristan'daki 1956 olaylanm bir aşk serüveni cevresinde, biraz da dolaylı bir biçimde perdeye getiriyor. Oyun yazan olarak ünlendikten sonra sinemaya geçen David Hare'in yönettiği, başrolde Vanessa Redgrave'ın oynadığı 1985 tngiliz yapımı "Wetherby"yi Kent Sineması'nda izleme olanağı bulacağız. Küçük kasaba yasamını alışılmarruş bir yaklasımla ele alan film, 1985'te Berlin Film Şenliği'nde Altın Aslan kazanmıştı. Moda Sineması'nda bugün Italyan yönetmen Massüno Mazzucco'nun geçen yıl gerçekleştirdiği "Romans" adlı film beyazperdeye gelecek. İtalyan sinemasının popüler oyuncusu Wüter Chiari'nin oynadığı film, bir babayla oğulun, iki farklı kuşağın çatışmasını işliyor. Bugün Atatürk Kültür Merkezi'nde sinemaseverler üç film izleme olanağı bulacaklar. "Mavi Yolculuk", Zafer Par'm yönettiği, Banu Alkan, Hakan Vural ve Salih Kırmızı'nın oynadıklan 1986 yapımı bir film. "Billy WUden Yüzde Altmış Miikemmel Bir Adamın Portresi", ünlü Amerikalı yönetmen Billy WUder*ın sinemasmı ve önemli filmlerini tanıtan, büyük ustanın yapıtlannın arka planını sergileyen bir belgesel. Michel Ciment ve Annie Tresgot'nun yönettikleri filmde Jack Lemmon ve Walter Matthau'nun katkıları da yabana atılacak cinsten değil. "Fanny ve Atouındre Belgeseli" ise İsveçli sinema ustası Ingmar Bergman'ın "Fanny ve Alexandre" adh yapıtının çekimi sırasında saptanmış görüntülerden oluşuyor. Bergman, "Fanny ve Alexandre" için "Fdm yönetmeni olarak yaşamımın toplamıdır" diyor. Bugün sunulacak belgesel de Bergman'ın bir film yönetmeni olarak yaşamının toplamını belgeliyor. Bugün SinemaTV Enstitüsü salonunda, "ParisTexas" adlı filmiyle tanınan Alman yönetmen Wim Wendefs'in 1972'de çevirdiği "Kalecinin Penalü Korkusu" adlı filmi sunulacak. Wendersin ilk uzun metrajlı filmi olan "Kalecinin Penalü Korkusu", Avusturyalı yazar Peter Haendke"nin diumize de çevrilen aynı adlı romanının bir beyazperde uyarlaması. (Baştarafı 1. Sayfada) AJınan bilgilere göre din adamlarının ancak Yunan kilisesinin yönetim kurulu olan Kutsal Sinod'un yannki toplantılarından sonraki bir tarihte Istanbul'a gelmeleri büyük olasılık. Başdiyakoz Komatas da konuyla ilgili olarak bu safhada kesin bir açıklama yapamayacaklarını belirtti. "Patrikhanemizin bu konuya karşı tutumu ve karannın ne şekilde olacagı, ancak başvunınun yapümasından ve Kutsal Sinod Meclisi'nce karar alındıktan sonra belli olacaktır" dedi. Yunanistan'da din adamları dün Selanik'te yeni bir gövde gösterisi yaptılar. Hükümeü protesto etmek için Selanik şehir merkezinde düzenlenen mitinge yüzbinlerce kişinin katıldığı bildirildi. Mitinge tstanbul Fener Patrikhanesı'ne bağh olan Aynoroz, Oniki Adalar ve Girit'ten gelen din adamları ve keşişlerde katıldı. ANKARA SESSİZ Öte yandan Türk hükümeti, Papandreu hükümetinin mal varlığını kamulaştırmaya girişmesi üzerine Yunan kilisesinin Istanbul'daki Fener Patrikhanesi'ne bağlanma yolundaki isteği karşısında "sessiz kalmayı" tercih ediyor. Yunan 26 bin kişiye (Baştarafı 1. Sayfada) e bendine göre "Silahlı Kuvvetler mensubu ile askerlik yapanlann görev, izin, hava degişimi gibi nedenlerie yurtdışına çıkıp da mazeretsiz olarak üç ay içinde geri dönmemeleri" nedeniyle 8 kişi, Özal hükümeti döneminde vatandaşlık hakkını yitirdi. 403 sayılı yasarun g bendine göre ise "yurtdışında T.C'nin iç ve dış güvenliği ile yasaların suç saydığı biçimde aleyhte faaliyet gösteren veya yurtiçinde bu tür faaliyet gösterip yurtdışına kaçan ve hakkında yapılan yurda dön çagrısına uymayanlardan" Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaşlık hakkı kaybettirilenler: Ulusu hükümeti dönemi: 81 Özal hükümeti dönemi: 120 Toplam: 201 Öte yandan 403 sayılı yasaya göre, Bakanlar Kurulu karanyla 12 Eylül 1980 tarihi ile 1 Nisan 1987 tarihleri arasında geçen 6.5 ay içinde "yurda dön çagnsı" yapılan vatandaşlann sayısının 26 bini aştığı da belirlendi. Yurda dönmeleri için üç ayhk süre verilen yurttaşlardan da önemli bölümüne, bu çağrıya uymamaları nedeniyle Bakanlar Kurulu karanyla 403 Sayıh Türk Vatandaşlığı Yasası'nın 25. maddesi uyarınca vatandaşhk haklanrun kaybettirihnesi bekleniyor. tçişleri Bakanhğı kayıtlanna göre, aynı yasanın 20. maddesi uyarınca, hükümetten izin alarak başka bir devletin yurttaşhğına geçmelerine Bakanlar Kurulu karanyla izin verilenlerin sayısı da 4 bin 177'ye ulaştı. Söz konusu kişilerin 785'ine Ulusu hükümeti döneminde, 3 bin 392'sine ise özal hükümeti döneminde yurttaşlıktan çıkma izni verildi. Rumlar, ABD'nin tutumundan memnun İZZET RIZA YALIN LEFKOŞA ABD Temsilciler Meclisi Dışilişkiler Komisyonu'nda Türkiye'ye yardımın, Kıbrıs'taki Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sayısında indirim yapılması ve Maraş'ın statüsünün belirlenmesine bağlanması, Rum bölgesinde memnunlukla karşılandı. Kıbrıs Rum sözcüsü, konuyla ilgili açıklamasmda, "Komisyondan çıkan kararlara göre Türk Silahlı Kuvvetleri işgal kuvvetleri olarak tanımlanmaktadır" diyerek, karar metnine kendine göre bir yorum getirdi. Valıkonafiı Cad Pasaf 85 Tel: 146 72 81 Bahçelievler'de, sahibinden, acele SATILIK DUBLEX DAİRE Tel: 575 48 07 511 92 89 Ünsal Toker Resim Sergisi 28 mart 13 nisan APARTMAN YÖNETİCİLİĞt Suadiye, Erenköy, Göztepe semtlerinde her türlü güvence verilerek yöneticilik yapılır. Tel.: 356 10 43352 14 37
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle