29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER nedenler birbirlerini tümleyici niteliktedir. Dinsel inançlarını, dünya görüşlerini yenileştiremeyen, çağdaşlaştıramayan toplumlar, değer yaratma yerine kaba güce başvurarak başkalarının emeği üstüne oturmayı yeğlerler ve bunun böyle gideceğine inandıklan için bilim yuvalannı gözden geçirmeyi bir türlü akıl edemezler. Burada önemie üzerinde durulması gereken bir durum da, bir toplumun, zarannı tarihte denediği böyle bir geri kalma nedenini yeniden canlandırmaya kalkması ve bu uğurda okullannı medreseleştirmesi, yeni medreselerde yetişenleri çok geniş bir eylem alanına yayması, ilerlemeyi, çağdaş kafayı, çağdaş davranışı dinsizlik sayması, kısaca başını kuma gömmesidir. Çağ sana sesleniyor ey adam, duymuyor musun? Geçmişini olsun düşünmüyor musun? İlle batma için çabalama seni hiç mi korkutmuyor? Yusuf Akçura, Osmanlı Devletinin geri kalma nedenlerinden biri olarak saptadığı yukardaki durumun bugün canlandırılmak istendiğini görseydi, geleceği eliyle tutar gibi olduğunu duyumsardı. Bizi batıran nedenlere yaşam vermek için bu ne körlemesine gidiştir! Batı ile bilim alanında, teknik alanda ve sanatlarda yarışa girileceği yerde, XV. ve XVI. yüzyıllardaki düzeyden de aşağı inmeye kalkmak hangi amaca yaraya"Şeriat esaslarına göre tanzim caktır. Hadi o zamanlar Reforolunan meklep ve raedreselerin, mation'un ve Renaissance'ın XVII. asırdan itibaren Garpte .farkına varılamadı diyelim, dainkişaf eden serbest ulumu be ha sonra Batıda buhar gücünün nimsemediğinden dolayı, Müslükullanılması neden hiç kimsenin man Osmanlılann medeni lekadikkatini çekmedi. Buhar gücümullerine kâfi derecede hizmel nü kullanmak günah mıydı yokedememesi. hatta bu mektep ve sa. Yusuf Akçura, 22. sırada yer r medreselerin XV . ve XVI. asır verdiği etmene sıra geldiğinde dilarda bulunduğu seviyeden aşayor ki: ğı düşerek ilim ve maarifçe Osmanlılann Garba nazaraıı geri "XVIII. asırda buhar kuvvekalmalanna sebep olması." tinin ve buhaıiı makineler imaDikkat ederseniz, sıralanan linin garpta keşfolunarak XIX. zamanki usullerle dahilden toplanah varidaün kifavet etmemesinden naşi, harb ve istilalann bir varidat menbaı sayılarak. sonu gelmeyen harplere girişilmesi." Osmanlı için yerinde olan bu saptamanın irkiltici yanı "istilâ ve tevessü" arzusunun Türklerde tabii bir haslet (qualite morale) sayılmasıdır. İstilâ tutkusu yalmz Türklere özgü değildir, bir dönemin ya da belli dönemlerin nerdeyse bütün topluluklan bu hevese kapılmışlar ve "hazıra konma" diyebileceğimiz bir politika izlemişlerdir: Kendin değer yaratmadan, değer yaratanları çalma. Bütün sorun, böyle bir politikayı sürgit uygulayabilmenin olanaklı olup olmadığındadır. Öyie bir dönem gelir ki, "hazıra konma"'cılık eskiyiverir ve onu uygulama ardında olan da böylece çağından geri kalır. İstilâ ve tevessü (genişleme) arzusu Türklerin tabii hasleti olamaz, çünkü doğasal olan değişmez, sosyal olan ise değişir. Doğa ile toplum arasında da neden sonuç ilişkisi ya da koşutluk böyle kurulmaz. Osmanlı Devletinin dağılması ve çökmesi kaba güce dayanmanm iflas ettiğini gösteriyorsa, "tabii haslet", yerini bilimsel görüşe bırakacak demektir. Şimdi yazanmızın 19. sıraya koyduğu bir başka etmeni ele alalınv. asır başlanndan itibaren garpta servetin tezayüt ve temerküze başlaması ve bu suretle garbın şarka karşı korkunç bir iktisadi tefevvuk kazanması, nihayet garpta büyük sanayi sermayesinin ve buharlı büyük sanayiin mütemadiyen inkişafı esnasından, şarkın küçük sermaye ve sanayi seviyesinden yükselemeyerek. sermaye ve sanayi sahasında, yani siyasi ve içtimai hayatın ruhu demek olan bir sahada, şarkın garpten çok geriye kalması." Ve şunu ekliyor: "Vukarda sayılan amiller, bir devletin inhitat ve inkırazına kâfi gelebilecek illetlerdir." O yüzyılların Osmanlısında yaşıyor gibi oldum ve korktum. Reformation'dan başlayıp buhar makinesine kadar gelen gelişim. dünyanın batısı ile doğusu arasında bir uçurum yaratıyordu; ortaya çıkan görünü, ilerlemiş ülkeler ve geri kalmış ülkeier ikizini sergiliyordu. Tarihin bunca net olarak gösterdiği gerçekler çok azdır. Ama bunu görmek istemeyenler gene de çıkabiliyor demek. Cumartesi günkü gazetemizde çıkan, her zamanki gibi akılcı ve doyurucu yazısında Sayın Ali Sirmen, benim bir yazımda geçen "Bizim en büyük sorunumuz, Rönesans'ı yaşamamış olmamız" sözümü alarak, Rönesans'ı (imlâ, yani yazım değişti) da, aydınlanma çağını da şu kısacık cumhuriyet tarihimizde bir arada yaşadığımızı söylüyor. Hak veririm Sayın Sirmen'e. Evet yaşadık, fakat bu süreçten Türk İslam Sentezi'nin çıkacağını kestiremedik. Bizim Rönesansımız ve aydınlanma çağımız, hem bizi hem onu ortaya çıkaramaz. Aydınlanmaya baştan başlamamız gerekiyor? Benim için kullandığı övücü sözler, hak etmediğim övücü sözler için Sayın Sirmen'e teşekkür ederim. 24 NİSAN 1987 Cumhuriyet'i Yaşadık mı? MELİH CEVDET ANDAY Geçende, yayınevi ve kitabevi sahibi bir arkadaşımı yoklamaya gitmiştim; benim Cumhuriyet'te çıkan "ulusça okurnadığımıza" ilişkin yazımı görmüş, "Ben eskiden okuryazarianmızın tarihe düşkiin olduklannı, tarih kitaplan okuduklannı sanırdım, meğer tarih düşkunluğü de yokmuş" dedi, "tarih dedikodusu imiş aranılan." Haklıydı, "Tarih dedikodusu" sözünü çok iyi anlamıştım, "Abdiilaziz kendini mi öldiirdü, yoksa öldürüldü mü?" ya da "Baltacı Mehmet P a ş a " türünden kitapların okunması, bizde tarih merakı olduğunu göstermez. Arkadaşım yerinden kalktı, raftan bir kitap aldı, gösterdi bana, "Örneğin bu önemli kitap okunmuyor" dedi, "Ahcısı yok." Arkadaşımın gösterdiği kitap, ilk baskısı 1940'ta yapılan, rahmetli Yusuf Akçura'nın "Osmanlı Devletinin Dağılma Devri XVIII. ve XIX. asırlarda" adlı kitabının ikinci baskısıydı (1985). Hemen satın aldım. Demek ben de iyi bir okuyucu değilmişim, bu kitabın ilk baskısını bilmememden belliydi bu. Bu kitabın ilk baskısına konan öndeyişi buraya olduğu gibi alıyorum. "Türk Tarih Kurumu tarafından Türk Tarihinin Anahatlan adıyla yazılması kararlaşan eserin, Osmanh Devletinin dağılma devrine ait kısımlarını bugün fani hayattan çekilmiş bulunan eski Başkanımız Ord. Prof. Yusuf Akçura hazırlamaya ba$lamış bulunuyordu. Kendisinin ölümü ile yanm kalan fakat mevzuu itibariyle bu devrin, Selim III. zamanı gibi mühim bir faslını toplu bir sekilde gözden geçirmiş bulunan bu tetkikı da tersine, bir yanda Batıya ilerleTürk Tarihinin Anahatları için me yollarının nasıl açıldığını, hazırlamp neşredilen materiyel Öbür yanda Osmanlılann nasıl ler arasında umumi istifadeye geri kaldığını açık seçik ortaya konulması uygun görüldü. Ese koyan önemli göstergelerdir. rin kurumumuzca tetkikı sıra Bunların l.'si şöyle: sında tadile rtıuhtaç veya noksan "Garp müverrihlerinin Reforgörülen kısımlarını kararlaşan mation ve Renaissance dedikleşekilde düzelterek ve tamamla ri fikri hareketin. XV. ve XVI. yarak basım işine nezaret etme asırlarda, Garpte zuhur edip yağe, üyelerimizden Maarif V'ekil yıldığı zaman, medeniyetçe Hıliği Neşriyat Müdürü Faik Reşit ristiyan Garbe mülefevvik buluUnat memur edildi. Kitaba ila nan İslâm. Şarkın ve onun akve edilen resim ve haritalar da samından bulunan Osmanh Kurumun karar vetasvibiyle yi Müsluman camiasının başka dilne F. Unat tarafından seçihp ila lerle konuşup, başka mezhepleve olunmuştur." re tabi bulunmasından dolayı, Osmanh lmparatorluğu neden bu harekete iştirak etmemiş oldağıldı? Neden çöktü? Bu soru ması." na koyacağımız tanı, bizim uygarlık düzeyimizi göstermeğe yeEvet, Yusuf Akçura "iştirak tecek denli önemlidir? Padişah etmemiş olması" diyor, demek larm haremde eğlenmelerinden dinde, bilimlerde ve sanatlarda mi, içkiye düşmelerinden mi? yenilik yapmamak, yapılan yeVezirlerin, beylerin rüşvet alma niliklere ve değişikliklere katıllanndan mı? Yoksa din buynık mamak Osmanh Devletini Batı larının gereğince yerine getiril karşısında geri bırakmıştır. Rememesinden mi? İşte bizdeki ta formation ve Renaissance, rih merakı, bu ve buna benzer XVII. yüzyıldaki bilim patlamasorulara yanıt bulmaya kalkan sının morai ve akılcı hazırlığı idi. ların merakıdır ve nedense hep Oysa Osmanlı, dinsel inançlarıönce ahlak bozulur, sonra çö nı değişmez saymakla kalmamış, küntü başlar. Peki, ahlak neden bu değişmez inançlarını, dünya bozuldu? Bunu kimse sormaz ve ıgörüşünün de temeli yapmıştır. araştırmaz. Imdi, bu durumda olan bir topRahmetli Yusuf Akçura, kita lum, Renaissance'ı ye Reformabının "Osmanlı Devletinin Da tion'u algılayamazdı ki uygulağılmasında Başlıca Amiller" yabilsin. Demek büyük bozulbaşlıklı bölümünde, işte yukan manın temelindeki etmen, kafada sözünü ettiğimiz, "tanı"ya nın özgür olmayışı idi, yoksa dil ilişkin 22 oluşturucıi neden sayı ve mezhep aynmı değil. yor. Biz bu 22 etmen üzerinde 6. sırada yer alan etmenlerden ayrı ayrı duracak değiliz, sade birinde ise şöyle deniyor: ce birkaçını ele alacağız. Bura"Türklerdc tabii bir haslet da şuncasını söyleyelim ki, sayın olan istila ve tevessü arzusunu, yazann ele aldığı bu etmenlerin ihtişam ve azamet emelini tatmin hiçbiri "ahlak bozuldu" türün ve gittikçe genişleyen memlekeden faso fiso şeyler değildir; tam tin mudil idaresini temin için, o PENCERE Batılı, Tiirke Niçin Tepeden Bakar? EVET/HAYIR OKT4Y AKBAL YENİCE İCRA MEMURLUĞU'NDAN Sayı: 1986/91 Bir borçtan dolayı: Memurluğumuzca haczedilip ve yine memurluğumuzca satışına karar verilen 7.500.000 TL. bedelle Emel Kazan Sanayif marka 2 tonluk saat buhar kapasiteli komple buhar kazanı ve santrah tüm otomatik cihazlar dahil, 4.500.000TL. beddlehava siknolu ve farzı komple, 150.000TL. bedelle Arçelik raarka buzdolabı. 3.5OO.OOOTL. bedelle fınn fonlan ve teferruatlan komple, 200.000 TL. bedelle Grundig marka renkli televizyon 14/5/1987 günü saat 16.0016.15'te Çanakkale Orman Ürünleri Sanayii A.Ş. Yenice Engece kö>ünde yapüacaktır. O günü kıymetlerinin V» 75'ine istekli bulunmadığı takdirde 15/5/1987 günü aynı yer ve saatte 2'nci açık arttırma yapılacaktır, ikinci açık antırraada mahcuzlara takdır olunan değerlerın r o 50'sin i bulması halinde ihale yapılacakıır, ihale bedeli üzerinden KDV, tellaliye ve damga vergisi alıaya aittir. Daha fazla bilgi almak isteyenlerin dosya numaraa ile birlikte memurluğumuza müracaatlan ilan olunuı. 2/4/1987 Basın: 4004 ILAN T.C. AKÇAKOCA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Esas No: 1986/134 Karar No: 1987/58 Davacı Hayriye Bekil tarafından davalı Salih Bekil aleyhine açılan şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davasımn yapılan açık yargılaması sonunda, mahkememizin 19 Mart 1987 tarih ve 1986/134 Esas, 1987/58 Karar sayılı hükmü ile Bursa ili Mudanya ilçesi, Mesudiye köyü 043/01 cilt no, 45 sahife no ve 16 kütük sıra noda nüfusa kayıtlı davacı Hayriye Bekil ile davalı Salih Bekil'in M.K.'nin 134. maddesi uyannca Boşanmalanna karar verilmiştir. Yayın tarihinden itibaren (15) gün içerisinde hüküm temyiz edilmedıği takdirde kesinleşeceği ilan olunur. 8.4.1987 Basın: 17879 Solda Bir Uzlaşmaya Vanlmazsa... Son ara seçimin sonuçlannı iyi değertendirmek gerek. ANAP yüzde 32 oy almış, DYP yüzde 24, Refah yüzde 6... SHP yüzde 23, DŞP yüzde 9... Sosyal demokrat eğilimli oy topluca yüzde 32... İktidar partisiyie eş... Bu gerçeği gözlemledikten sonra sağlam bir durum değerlendjrmesi yapılabilir Anlaşılıyor, Bay özal 1987 güzünde genel seçime gitmeyi kendi açısından yararlı görüyor. Yapılan bir araştırma, ANAPın bir erken seçimde yüzde 36.8 oranda oy alabileceğini gösteriyormuş. Bu da ona Mecliste yeterli çoğunluğu sağlayacakmış... Evdeki hesap bu! Bilmem çarşıya uyar mı bu hesap? Araseçimden bu yana akıp giden zaman içinde seçmen yığınında ne gibi değişimler otdu, genç seçmenler hangi çizgiye geldi, bunlar bilinmiyor Bilinen, sosyal demokrat seçmenlerin bir araya toplandıkları zaman, en kötümser bir hesaplamayla, oyların en az yüzde otuzunu, otuz beşini oluşturduklarıdır. ANAP, yüzde 36 ile kolaylıkla iktidar olabileceğini hesaplıyor. Sosyal demokratlar da aynı oranda oyla iktidar olabileceklerini niye düşünmesinler? Hem de biraz çabayla, biraz dayanışma, anlaşma ile ulus önünde iyiniyetin, dostça bir birligin örneklerini verdiklerinde bu oranın 1977'deki gibi yüzde kırk çizgisine varması da olanak dışı değilse... Sağda ANAP, DYP ve Refah kendi aralarında oyları bölüşecek gibi görünüyorlar. DYP'nin bu yarışta tek başına üstünlük kurmasını kimse beklemez ama özal'ın partisıne büyük ölçüde zarar vereceği de kuşku götürmez. Bunu Özal da biliyor, hesabını ona göre yapıyor. Yüzde 36 oranında oy yeter bana, önemli olan karşı yandakileri parçalamak, en başta da sosyaldemokratları diye düşünüyor... ANAP'ın oylarını ister istemez DYP bölecektir. Iki parti belki Mecliste çoğunluğu oluşturur, birlikte ortak bir hükümet kurabilirler. Böyle bir durum eninde sonunda gerçekleşebilir. Ama şimdi görünen, Demirelci DYP ile özalcı ANAP'ın 'düşman kardeşler' olarak birbirlerinin oylarını kapmak yarışına girdikleridir. önemli olan orta solun, demokratik solun, sosyal demokrasiye inanan, Atatürk devrimine bağlı olan, ülkemizde gerçekten demokrasi yönetiminin kurulmasını isteyen, çağdaş uygartık ölçütlerine uygun bir demokrasiyi özleyen seçmenlerin tek bir çizgide buluşabilmelerinı sağlamaktır. Yani iki sosyal demokrat partinin belli bir uzlaşmada, eski deyişiyle bir mutabakatta birleşebilmeleri... Soldaki ikili görünümün önümüzdeki seçimlerde ister istemez bir yenilgiye yol açacağı görüşü yabana atılmamalıdır. Bu yenilgiyi önlemenin çareleri vakit geçirmeden aranıp bulunmalıdır. SHP ile DSP'nin önde gelen kişileri, aklı başında, sağduyu sahibi yandaşlan bu kaçınılmaz sonucu nasıl görmüyorlar, şaşıyorum! İki yanda da dengeli, bilinçli, sosyal demokrasiye bağlı, sağın iktidardan uzaklaştırılmasının yurtseverlikle eş olduğu kanısına sahip insanlar olduğu inancını korumak istiyorum. Öyleyse ne bekleniyor? Önümüzdeki SHP ve DSP kurultayları bu sorunu çözümleyebilecek mi? Akıl için yol tektir. 0 da birleşmek, hiç değilse belirli ilkelerde bir uzlaşmaya varmaktır, diyecekler mi? DSP'nin lideri Ecevit'in doğallıkla Bülent Ecevit'in çizdiğim bu gerçekçi tabloyu görmemesine olanak yoktur. DSP'nin son araseçimde elde ettiği yüzde 9 oy, yurt ötçüsündeki yüzde onluk barajı aşmasına yetmemiştir. Tek Zonguldak'ta SHP oylarını aşmıştı ama o ilde üstünlük kurrnası durumunda bile ülke ölçüsündeki barajı aşamaması yüzünden aldığı yüzde 18 oranındaki oy, havaya uçacaktı. DSP'nin genel seçimde tek başına yüzde onluk barajı aşabileceği kuşkuludur. Alacağı birkaç yüz bin oy havaya uçup gidecek ne kendisine ne de sosyal demokrat görüşe bir yarar sağlayacaktır. Olsa olsa SHP'ye zarar verecektir. Böyle bir sonuç Ecevit'i ve yandaşlarını sevindirecek bir durum ise! Bakıyorum, her iki partinin lideıieri aşağı yukarı aynı savları yineliyorlar. Bu da çok doğaldır, çünkü ülkemizin, halkımızın sorunlarını çözümlemenin yolları sosyal demokrat anlayıştaki insanlar açısından büyük bir farklılık göstermez, Demek konu, 'senben' çekişmesidir! Sosyal demokratlık, hatta demokratlık, yurtseverlik savları nerde kalıyor, büyük bir boşlukta mı? İnonü gibi güvenilir, dengeli, aydın bir lider bu gerçeklerin bilincinde surekli bir uzlaşma, bir anlaşma çizgisi arıyor. Bu bölünmeye üzüntüsünü belirtiyor. Ama DSP liderlerindeki katı tutum, nasıl kırılacak? Sosyal demokrat halkımızın özlemleri, umutları solda yer alan her iki partide de sağduyu ve yurtseverlik anlayışının egemen olmasındadır. Bu özlemlere ters düşen parti ya da lider, kendini içinden bir daha çıkamayacağı bir batağa soktuğunu iyi bilmelidir. "Was ist mit Ihrer Selbstvenvirklichung? Es gibt eine Innere geistige Schule, in der dieser Weg gelehrt wird. Kostenlose Information bei Universelles Leben, Postfach 5643, 8700 tVürzburg (W. Germany) ILAN BORNOYA 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1983/406 Karar No: 1985/112 Davacı Melahat Bingöl tarafından davalı Mehmet Sait Bingöl aleyhine açılan şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanma davasımn mahkememizde yapılan açık yargüaması sonunda Eraınım ili, Hınıs ilçesi, Mezra köyü, cilt 038/01, sahife 24 ve 9 kütük sıra noda nüfusa kayıtlı Kadir kızı, Hatice'den olma, 1.3.1954 D.lu Melahat Bingöl il: aynı yerde nüfusa kayıtlı Emer ve Hatun'dan olma, 8.6.1952 D.lu Mehmet Sait BingOl'ün kendi kusurlu hareketi ile sebep olduğundan müşterek çocuklan, Berrin ve Bügen'in velayetlerinin davacı annesi Melahat'a verilmesine, davalı babası Mehmet Sait ile şahsi müna>iebetine karar verilmiş olup; Davalı Mehmet Sait Bingöl adına çıkartılan tebligatlann kardeşi ve babasına tebliğ olunduğu ancak babasımn mahkememize gönderdiği dilekçe ile davalı oğlunun yapılan tebligatlara muttali olmadığını, oğlunun nerede olduğunu bilmediğini bildirdiği ve zabıta marifetiyle de yaptınlan tahkikatta davalımn nerede olduğunun bilinmediği babasımn ve kardeşierinin yanına gelmediği bildirıldiğinden davalımn adresinin tesbiti de mumkün olmadığuıdau boşanma ilanunm davahya ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla, davalı Mehmet Sait Bingöl'e mahkeme ilamınm işbu ilanın ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra yapılmış sayılacağı ilanı tebliğ olunur. Basın: 1823618267 AVANpS ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİNDEN 1983/5 Davacılar Avanos Topaklı kasabasından Hava YUR, Hadi Y1LDIR1M ve arkadaşları tarafından davalılar Selahattin ÇAL1ŞKAN ve arkadaşları aleyhine mahkememize açılan bu tescil davasında; Davalılardan Selahattin Çalışkan adına çıkartılan davetiyenia adresinde olmadıgından bila tebliğ iade edildiği, yaplırılan zabıta tahkikatı sohunda da kesin adresinin tespit edilemediği anlaşılmakla; Davalı Selahattin Çalışkan'ın duruşma günü oian 17.6.1987 günü saat 09.40'ta Avanos Adliyesi'nde hazır bulunması veya kendisini bir vekille lemsil ettirmesi daveüye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 17196 Batılı, Türke tepeden bakar, azımsar, kuşku duyar. Bu yaklaşımın güncel ve tarihsel nedenleri vardır. HıristiyanGrek kültürüyle yoğrulmuş Batının geniş kesimine göre, Türk; Kıbns'ı askeri işgal altında tutuyor, demokrasiden uzak bir yönetimi yeğliyor, Ermenil&ri scykınmdan geçirmişör Ortadoğu'daki radikal İslam tehlikesini yapısında taşıyor. Yunanistan'a dönük savaş rüzgârlannı estiriyor. Sıradan Batıiının önyargıiarını değiştirmek kolay değil... • Ancak sıradan olmayan Batıiının da Türklere ve genellikle Ûçuncü Dünyaya bakış açtsına yerleşik bir değeriendirme sinmiştir. Nedir bu değeriendirme? İnsanlığın tümdengelim yönteminden tümevanma ulaşması için binlerce yıl süren uğraş gerekmiştir. Deneysel bilimin anayurdu Batıdır. Bağnazlığa karşı aklın ışığı ilk kez Avrupa'da dünyayı aydınlatmıştır. Önce "uyanış" (Rönesans) sonra "Aydınlanma" çağları Batıda yaşanmış, "İnsan Haklan Bildirisi" ilk kez Batıda kaleme alınmıştır. Eski Roma'da temelleri atılan hukuk yapısı Batıda oluşmuştur. Siyasal iktidar kaynağının gökten yere indirilmesini ve Tanrı'dan alınıp halka verilmesini Batılı sağlamıştır. Ne var ki Batının övünç kaynakları bu çerçevede kalmıyor. Çoksesli müzik yetkinliği ve mimarlıkta gelişmiş "tonoz", Batıda toplumsal yaşama katılmıştır. Resim sanatında üç boyutluluk ve renkler aracılığıyla derinlik duygusunun tuvale yansıması Batıda gerçekleşmiştir. "Matbaa"nın icadı ve kültür patlamasına yol açması süreci ilk kez Batıda yaşanmıştır. Çağdaş anlamıyla "üniversite" ilk kez Batıda kurulmustur. Pariamentarizmin, demokrasinin, hukuk devletinin kökeni Batıdadır. Sanayi kapitalizminin oluşmasıyla Batı, dünya uygarlığında lokomotiflik işlevini sürdürmüştür. Bugün 'bilimsel ve teknik devriniin insan hayatında yarattığı değişim de Batının başarısı sayılmaktadır. HıristiyanGrek kültürüyle yetişmiş Batılı, bilim düşüncesiyle de donanmışsa, tarihten gelen ve bugün var olan üstünlük duygusuyla Türke tepeden bakar. • Ülkemizde Batıya karşıt akımlar öteden beri vardır; bunlann başında geleneksel tepkilerı dile getiren İslamcı görüşler bulunmaktadır. Ne var ki, İslamcı görüş, akıl ve bilime dayanmadığı için inanç çerçevesine sıkışmaktadır. "Üçüncü Dünya"da bu tür tepkiler yeni değildir, toplumları bir yere götürmek gücünden yoksundur, geri kalmışlığı yırtabilecek gerçekçi yöntemlerden uzakta kalmaktadır, Batının egemenliğine hizmetten gayri bir işe yarayacağı kuşkuludur. Buna karşın İslamcı akımların yasaklanması, en azından demokrasiye ters düşen bir işlemdır. Gerçekte Batı, Batıya karşı özeleştiriyi kendi yapısında oluşturmuştur; Batının sosyalist ve kapitalist bloklara ayrılması bir başka anlam taşımıyor. Ne yazık ki, Türkiye'de sosyalist dünya ile ilişkiler alabildiğine kısıtlanrnış, 19'uncu yüzyılın ortasından başlayarak gelişen sosyalist kültür, felsefe, bilim ürünleri ülkemizde yasaklanmıştır. 12 Eylül 1980'den bu yana ise yasak düzenlemelerı, en katı bağnazlık ve baskı kurallarıyla pekiştirilmiştir. Aklın özgürlüğü ve bilim toplumunun gerekleri dışlanmakta, Türkiye, Batı (uygarlığının değil) kapitalizminin ekonomik sömürgesine dönüştürülmektedir. Bu durumda Batılı Türke niçin tepeden bakmasın? • Çağdaş uygarlığın bilincine ulaşamamış bir topluma Batılı küçümseverek bakacaktır. Türk insanı, uygarlık tarihinde Batının yerini eleştirel bir gözle saptayamazsa Batıiının sürekli oyuncağı olacaktır. Bugün Türkiye'de Batının yalmz bir yüzü gecerlidir, öteki yüzünü ortaya koyan bilim ve toplumbilim yasaklanmıştır; üniversitelerde, YÛK : te, basın yayinda, toplumsal yaşamda, siyasal düzende yasaklanmıştır. A(E)T'ye girerek Batılı olacağımızı sanıyoruz; oysa çağdaş uygarlığa sırt çevirerek hiçbir şey olunamaz. TEŞEKKUR Sevgili eşim ve babamız ILAN İZMİR 2. İCRA TETKİK MERCİİ HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1987/68 Alacaklılan ile konkordato akdetmek üzere mühlet talebinde bulunan Jzmir Necatibey Bulvarı No: 12/1 Çakır Iş Hanı Kat: l'de erkek ve bayan giyim sanayii imalatı işi ile iştigal eder Mehmet Gürakan'a 30.1.1987 tarihinde verilmiş olan ikiaylık muhletin konkordato komiserliğinin talebi üzerine ve yapılan inceleme sonucu İlK'nın 287. maddesi gereğince 3.3.1987 tarihinden itibaren İKİ AY DAHA UZATILMASINA, 30.3.1987 tarih ve 1987/6850 sayı ile karar verilmiştir. Keyfîyet ilan olunur. 30.3.1987. Basın: 17276 EKREM BOZOK'un vefatı nedeniyle yakın ilgilerini esirgemeyerek cenaze törenine katılan, telgraf ve telefonla ve bizzat ziyaretimize gelerek çelenk gönderen, TEV'na bağışta bulunarak acımızı paylaşan akraba, dost ve yakınlarımıza şükranlarımızı bildirir, teşekkür ederiz. İLAN ANKARA ASLİYE BEŞİNCİ HUKUK MAHKEMESİ 1987/93 Esas. Davacı Adnan Doğan vekili Av. Abdulkadir lnanç tarafından davalılar Kemal Çelikel ve Irfan Oran aleyhine açılan Müdahalenin Men'i davasımn mahkememizde yapılan duruşması sırasında verilen ara kararı uyannca: Davalı Kemal Çelikel, Ikiz Sokak No: 22/5 Sıhhiye Ankara adresine gönderilen dava dilekçesi, duruşma günü ile birlikte HUMK'nin 213. maddesini ihtiva eden açıklamalı davetiyenin bila tebliğ iade edildiği yaptırılan tahkikat sonucunda, davalımn tebligata yarar adresinin meçhul kaldığı anlaşılmakla dava dilekçesi, duruşma günü bildirir davetiye ile HUMK'nin 213. maddesinde öngörülen açıklamanın ilanen tebliğine karar verilmesi gerekmiştir. Karar geTeğince davalı Kemal Çelikel'in mahkememizde görülmekte olan Müdahalenin Men'i davasımn yapılacak olan duruşma günü 14.5.1987 saat: 10.00'a bırakılmış olduğundan duruşma günü saatinde gelmeleri veya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri, dava dilekçesi duruşma günü ile birlikte HUMK'nin 213. maddesini bildirir davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 15.4.1987 Basın: 18138 EŞİ: NURAN BOZOK ÇOCUKLARI: SELİM BOZOK, GÜLHİS BOZOK INGİLTERE İLE MEKTUPLA ÖGRENİM GELECEĞINIZE YOS VERMEK VEYA KONTMZIA ILC1L: DINYADAK1 EN SOS GEUŞMEIERI IZLEMEK IÇ!N 1CS tjm ffuay«ia uypüadtjı meilupia ojrctın: progrınıiar.n. Turkın de de blşlatn llft duyduîunıc alandd e$ıfım ^orprek nesJek sanibı olmak veyj aıeile^uiızdek] cz\ son ymdıklrn AvTapa duICTUKİe Lîirm^k ımjunınJ JınKfı u? ie uhıpsınıı • EJıtın lıunı ,ko(a>' anla^ıln srvrfed«< in^ilızrt oldu^ardan SVDJ zanunda :Ic: [VTERSATIONAL CORRESPONDENCE SCHOOLS " ' tn Temsdcılıi: Melın Menç EKSPO LTD ŞT] Euynkdîfr Cad VJla 5ok TJ 2 Ynu î Ap SO280 I nep^ ISTAVBVl 3 | İZMİR DEFTERDARLIĞI.NDAN GAYRİ MENKUL SATIŞ İLANI 1 Satışı yapılacak gayri menkul ilimiz Karşıyaka ilçesi (Bostanlı) mevkiinde dükkân olduğu, 2 Gayri menkul tapunun 1357 ada 41 parselde kayıtlı imar planı içinde 27 m ! olduğu, 3 Bu gayri menkule satış komisyonunca 5.400.000. TL (Beş milyon dört yüz bin TL.) kıymet takdiri yapıldığı, 4 Arttırmaya iştirak edeceklerin gayri menkulün kıymet takdiri olan 5.400.000. TL. üzerinden "» 7,5 değeri üzerinden 405.000.TL.'nin (para, banka teminat mektubu, hazine tahvil ve bonoları. hükümetçe belli edilecek milli esham ve tahvilat) kabul edileceği, 5 Gayri menkulün l'inci arttumasının 15.5.1987 günü saat 10.00 ile 11.00 arası gayri menkulün bulunduğu mahalde yapılacağı, 6 Gayri menkul şartnamesinin Karşıyaka Vergi Dairesi'nden alınacağı gibi, şartnamenin vergi dairesinin üan tahtaanda aynca İSTANBUL ve ANKARA Defterdarhklarmda görülebüeceği, 7 Vo 7,5 teminatm gayri menkulün satış saati olan 10.00'dan 1 saat evvel, yani saat 09.00'a kadar Karşıyaka Vergi Dairesi Müdürlüğü'ne yatırarak karşıhğında almacak emanet makbuzunun yine bu saate kadar satış komisyonuna ibraz edilmesi, aksi takdirde taliplilerin arttırmaya iştirak edemeyecekleri, 8 Gayri menkule l'inci arttırmada verilen bedelin gayri menkule biçilen rayiç değerinin V 75'ini bulmadığı veya antırılan bedel am» me alacağına rüçhan olan alacaklar tutan ile yapılmış veya yapılacak masraflan karşılamadığı takdirde satış yapılmaz, ancak en çok artüranın taahhüdü baki kalmak şartı ile arttırmanm 7 gün daha uzatılarak 22.5.1987 günü aynı saatte, aynı yerde ikinci arttırmaya çıkarılarak en çok arttırana ihale edılir. Ke^ıyet ilan olunur. Basın: 48482 ADİ TASFİYE VE İFLASIN AÇILMASI İLANI BORNOVA İFLAS MEMURLUĞU'DAN 1984/2 MÜFLİSİN ADİ SOYADI: Yongasan Yonga Levha Sanayii ve Tic. A.Ş. İKAMETGÂHI: Keresteciler Sitesi 421 Sok. No: 10 BORNOVA tFLASIN AÇILDIĞ1 TARİH: 16.7.1986 tarih saat 9.00. Bornova 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce iflasına karar verilmiş olan yukarda adı ve adresi yazılı müflis hakkında tasfıyenin şimdilik adi tasfiye şeklinde yapılması tensip kılınmış olduğundan 1 Alacaklıların ve istihkak iddiası sahiplerinın alacak ve istihkaklanru ve bunların dayanağı olan belgelerini veya örneklerini bu ilan tarihinden itibaren bir av içinde (Pek uzak yerlerde ve yurtdışında ikamet eden alacaklılar için bu süre uzatılabilir) Memurluğumuza kaydettirmeleri veya tevdi eylemeleri. 2 Müflise borçlu olanların aynı süre içerisinde kendilerini ve borçlannı bildirmeleri aksi halin l.t.K'nun 336. maddesi uyarınca cezai sorumluluğu gerektireceği. Müflisin mallarını her ne suretle olursa olsun ellerinde bulunduranlar o mallar üzerinde kanuni haklan saklı olmak şartıyla bunlan aynı süre içerisinde iflas dairesi emrine tevdi etmeleri, makul sebep olmaksızın vermezlerse cezai sorumluluğa uğrayacaklan ve rüçhan haklanndan mahrum kalacaklan. 4 12.5.1987 günü saat 14.00'de Bornova Adliyesi Baro salonunda ilk alacaklılar toplantısı yapılacağından alacaklıların bu toplantıya gelmeleri, müflis ile müşterek borçlu olanlar ve kefillerinin bu borcu tekeffül eden sair kimselerin bu toplantıda hazır bulunmaya hakları olduğu ilan ve tebliğ olunur. 14.4.1987 Basın: 17946 İLAN NAZİLLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ ESAS NO: 1986/29 KARAR NO: 1986/357 Davacı Arsa Ofısi Genel Müdürlüğü Vekili Av. Tuğrul Baran tarafından Nazilli Karaçay Mah. 764 Ada 5 Parsel sayılı taşınmazın cebri tescili nedeniyle, davalıîar Mehmet Karabarlas ve arkadaşları aleyhine açılan tescil davası nedeniyle, Davalılardan Mustafa oğlu Mehmet Güdesçi, Ali kızı Emir Ayşe Ulus, Halil kızı Ayşe Yurdakul, Ahmet oğlu Mevlüt Güntay, Nuri kızı Huriye Uygun'un adresleri meçhul olup, evvelce adlarına dava dilekçesi ile tescile dair mahkeme ilamı ilanen tebliğ edilmiş olup, davacı idarenin temyiz talebi reddedilerek, karar Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'nin 9.3.1987 gün ve 1987/18 9393489 sayılı karan ile onanmış olup, davacı idarenin işbu onama kararının düzeltilmesi talebi ile Yargıtay kararının tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 18239 İLAN ALTINDAĞ ASLİYE 2. HUKUK MAHKEMESİNDEN Dosya No: 1987/43 Davacılar Yusuf Perkiz ve Ibrahim Öztürk vekili Av. Hasan Dülgeroğlu tarafından davalılar Recep Özkaya, Mustafa Keleş ve ark. aleyhine açılan İrtifak hakkı davasımn yapılan muhakemesinde: Davalılardan Mustafa Keleş'in adresi meçhul olup tespit edilemediğinden kendisine dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiş olup, adı geçenin 20.5.1987 günü saat 9.05'te mahkememizde bızzat bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi gereküği, aksi takdirde HUMK'nin 509510. maddeleri gereğince duruşmanın yokluklannda devam edeceği davetiye yerine kaim . olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 18137 ANKARA İFLAS MEMURLUĞUNDAN İFLAS ALACAKLILARI SIRA CETVELİNİN VE 2'NCİ ALACAKLILAR TOPLANTISI İLANI Dosya No: 1986/45 Ankara Aşağı Ayrancı Meneviş Sok. 10/4'te mukim Y1LDIRAY ALTAN (Dört Yıldız Konfeksiyon Ticaret) hakkında yapılmakta olan iflas tasfiye işleminde, alacak ve istihkak iddialannın tahkik işlemleri bitmiş ve ÜK.'nin 206 ve 207. maddeleri gereğince düzenlenen sıra cetveli incelemeye hazır bulundurulmuştur. Sıraya, alacağın esasına ve miktanna ilişkin ilirazlann ılandan itibaren 7 gün içinde llK.'nin 235. maddesi gereğince yapılmasını, 2'ııci alacaklar toplantısımn 18 Mayıs 1987 tarihinde saat 14.30'da Ankara tflas Memurluğu odasında yapılmasına karar verilmiş olmakla, ilgililerin toplantıda hazır bulunmalan tebliğ olunur. Basın: 18136 İLAN 1981 Model 23 bin kilometrede bir adet temiz vaziyette Bedford kamyon satılıktır. Almak isteyenlerin 567 11 67 (9 hat) nolu telefona müracaatlan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle