19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER koşmamak, ınsan varlığına saygı, ınsanın insan olmaktan kaynaklanan hakları, ödevlen, sorumluluklan olduğuna inanmak, gorevi, yetkiyi kötuye kullanmamak... Bunlar kışıyı erdemlı, uygar, niteliklı kılan değerlerdır. Bu değerler toplumlarca, devletlerce de paylaşıldığı, topluma ve devlete mal edildiği olçude toplumların, devletlerin değer yargıları duzeyine ulaşır. Bu değerler ister dınsel açıdan, ister çağdaş insan haklan yonunden duşunulup ele alınmış olsun hepsi de kişilerin, toplumlann, devletlerin yüzunu ağartan, onlan yucelten, onurlu, erdemli uygar kılan nitehklerdir. Kişiyi, toplumu, devleti bu niteliklerın ölçeğinde değerlendirmek gerekir. Bızim bir andımız vardı, ılkokul sıralarında söylediğimiz... Şimdilerde de söyleniyordur. Yanlış ammsamıyorsam diyorduk ki "Turkum, doğruyum, çahşkanım. Yasam kuçuklerimi korumak, buyuklerimi saymak; yurdumu, budunumu özumden çok sevmektir. Ülkum yukselmek, ileri gitmektir. Varlığım Turk varhğma armağan olsun!.!' Kutsallık ölçusunde duygularımız, inançlarımız vardı. Yurt toprağı, Turk ulusu, Turkum, bayrağım dedıkçe yureğimız titrer, gözümüz yaşarırdı. Hak ve hukuk kavramlan yiıreğimize işlemişti; hakkımız olmayana el suremezdik. Bizim bir Mustafa Kemal'imiz, Atatürk'umuz vardı. Onu sade bir kurtancı, devlet kurucusu olarak gormez, duşuncelennı, ilkelerim yarınlanmızı aydınlatacak, elegune, yabana el açmaktan kurtaracak inançlarımız olarak benimser, öyle davranırdık; Ataturk sözümüzde değil, özumüzde, uygulamalanmızda, davramşlanmızda yaşardı. Bilimi, en gerçek yol gösterıcısı olarak benimsemiştik. Cumhuriyetçiydik, ulusçuyduk, halkçıydık, devletçiydik, laiktik, devrimciydik. YA ŞtMDt: TÜRKtSLAM SENTEZİ! "Köşeyi dönmek" imreniyle, beğeniyle, aferinle karşılanıyor. Nasıl olursa olsun, nereden gelırse gelsin; yasal olsun, töresel olsunolmasın umurunda değil toplumun, yeter ki koşe donulsun!.. Köşeyi dönerken batmak da suç olmaktan çıkanlmış; devlet, güçsuzun, yoksulun, varlıksızın değil, batan köşe donüculenn kurtancüığı görevini ustlenmiştir. Durust, doğru, haksever insana "aptal", "işbilmez", "beceriksiz" gözuyle bakdmaktadır. Rüşvet "işbitirme"nin " işbitiricıhk"ın işin çapına göre, "tarifeli" anahtan olmuştur. Bazıları alabildiğine guçlenirken, büyük çoğunluk, halk yoksulluğun, sonra da onun yarattığı topIumsal kokuşmanın batağına itilmektedir. Turklük bilincinin, Türklük kimliğinin yerine Türkİslam bilinci, ulusçuluğun yerine ummetçilik konmak istenmektedir. Turkiye Cumhuriyeti'nin yerine Turkiye lslam Cumhuriyeti'nin hazırlıkları yapılmaktadır. Türkü, Turkluk kimliğini, Atatürk ulusçuluğunu toplumun her kesimine yaymak, benimsetmek, yaşatmak görevi Ue yukumlu oğretim kurumlanmızda laikliğe aykın uygulamalar yapılmaktadır. Ataturk'un kurduğu, sureklilik kazanmaları ıçin vasiyetiyle gelire kavuşturduğu Turk Dil Kurumu, Turk Tarih Kurumunu çatısı altına alan "Ataturk Kultur, Dil ve Tarih Yuksek Kur u m u " n d a da "Turkİslam sentezi" duşuncesıne resmilik kazandırma çalışmalan sürdurulmektedir. Atatürk'ü, Ataturk ilkelerini, duşuncelerinin en buyuk engeli gören rejim duşmanları şeyhler, mollalar birleşmiştir. Dış kaynaklı şeriatçı, hilafetçi duşunce vakıflaşarak, şirketleşerek ekonomiyi, eğitimi, oğretımi, toplumsal yaşamı, devlet örgutunu denetimi altına almaktadır. Iç ve dış sıyasamızdaki kararlanmızı ulusal çıkarlardan çok denetimine girdiğimiz guçlerin yararları etkilemektedir. Tüm bu olumsuz gelişmeler, sapmalar, yozlaşmalar karşısında toplum genelde suskun, ulusalcı, Ataturkçu >Tirtıaşlar, örgutler dağımk, sesler kısılmış, meydan "şer kuwetleri"ne bırakılmıştır. O HALDE... Bu dağınıklık, böyle giderse, suskunluğu, yozlaşmayn, soysuzlaşmayı daha da güçlendirecek, Atatürk'ün başlattığı, gcliştirdiği, ulusalcı, uygarlıkçı, ozgurlukçu, çağdaş, devrimci siyasal kulturu yakın bir gelecekte butunuyle unutturacaktır. Çizilen tablo belki çok karamsardır ama gerçektir; gidiş de bu yöndedir. İlkeler, düşunceler, kitlenin, halkın desteğinden uzaklaşırsa silah gücüyle korunamazlar. Aslolan silahlı korumaya gereksinim duymadan kitlenin, halkın duşünceyi benımsemesi, kabullenmesi, onun gereğıni yapar duruma gelmesidir. Ataturk, ılke ve duşuncelennı siyasal bir partinın izlencesi durumuna boşuna getınnemiştir. örgutleşmeyen, örgütü giıçlenmeyen, kitleyı etkileme gucune ulaşamayan düşunceler kâğıt üzerinde kalırlar. Atatürk'ün partisi kapatılmıştır, ama şimdi bunun eksikliği görulür hale gelmıştır. Düşuncenin silahlı koruma ile ayakta durmayacağı anlaşılmalıdır. ... Ve tum inanmışlar, cumhuriyetçi, ulusçu, halkçı, devletçi, laik, devrimci yurttaşlar demokratik hukuk devleti için, Atatürk'un Cumhuriyeti için birleşmeli, bir yumruk, bir guçlu örgüt oluşturmalıdırlar. V ozlaMiıanın Sonu! Türkü, Türklük kimliğini, Atatürk ulusçuluğunu toplumun her kesimine yaymak, benimsetmek, yaşatmak görevi ile yükümlü öğretim kurumlarımızda laikliğe aykın uygulamalar yapılmaktadır. Atatürk'ün kurduğu, süreklilik kazanmaları için vasiyetiyle gelire kavuşturduğu Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu'nu çatısı altına alan "Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu"nda da "Türkîslam sentezi" düşüncesine resmilik kazandırma çahşmalan sürdürülmektedir. 2 NİSAN 1987 PENCERE Doğa Yasası Ismet Paşa'nın her yaz denize gırmesi gazeteciler ıçin bir haberdı. İnönü, tek omuzdan askılı eski biçım mayosu, çelımsiz bedenı, yaşlılığın biçımlendırdiği çızgilerıyle ılgınç ve güzel bir görüntü verir; sandaldan esas duruş yöntemıyle kendisinı suya bırakırken, fotoğrafçılara ış çıkardı Ertesı gunu birincı sayfalarda yayımlanan resımlı haberın başlığı da birdr "İnönü, meşhur çivılemesini yaptı." İnsan kendısını denize attı mı, dıbe doğru iner; bir süre sonra hız durma noktasına ulaştı mı su bedenı yukarı ıtmeye başlar; hıçbır çaba harcamadan yuzeye doğru çıkmaya yonelır Arşımet Yasasını bılen ya da bilmeyen için kural ışler. * Fizık kurallarını toplum olaylarına uygulamak olanağı var mıdır? Toplum yasalarını açıklamaya çalışanlar bilım adamları, ama o bir ayrı konu. Tarihte ve günümüzde siyasayı sezgilerle kavrayışın doruğuna tırmanan lıderlere "deha" dıyorlar Kımine karmakanşık, kimıne karmaşık gıbı gorünen gelişmelerın odak noktalarını, özünü, gerçeğını görebilmek ve sezebilmek kolay değil • 27 Mayıs gumbür gumbür yaşandı, 10 yıl etkısini sürdürdü. 12 Mart da aşağı yukarı 10 yıl toplum çalkantılarına bir çerçeve çızmişti 12 Eylül tam bir anarşi, terör, kargaşa ortamı üzerıne geldı Sağ ve sol bırbırıne gırmıştı, askerı yönetımın komuta mekanızmaları belirleyıcı olacaklardı, ama onların yönünü kım saptayacaktı? Dış güçler, ıç dengeler, generallerın kafa yapılan ve çevrelerındekı kadro 12 Eylul'e damgayı bastı. ^Amerıka, Anadolu'da "vesayet demokrasisı" ıstıyordu; "ucuz emekcenneti" kurulacaktı; askerı operasyondan sonra bir "merkez partisi"ne ıktıdar emanet edılecektı Vaşıngton'un ısted'kleri oldu Iktidar güdümlü bir seçımle ANAP'a aktarıldı, sozde sivıller ışbaşına geçmişlerdı, küçuk sapmalara karşın program uygulandı Ozal ne dıyordu"Bızım içımızde dört eğılım vardır." "Alternatifimiz yoktur" Açıkgöz çıkarcılar, ruzgâr horozu dönekler, yılgın solcular kokuyu alrntş, durumu kavramışlardı; Ozalcı kesıldıler. Yeni duzenin yerleşeceğı umuluyordu Pekı, şımdı yenı bir dönem mı başlıyor'' Amerıka'dan donen Başbakan Özal, ANAP grubunda yaptığı konuşmada dıyor kı: "SHP aşırı solu örnek alıyor Rabıta dıye bir mesele atıp Cumhurbaşkanı ile benım ıstıfamı ıstıyorlar. TKP, DevSol, Sol Bırlik aynı pankartı taşıyor" Ozal gerçek yuzünu bu kadar açık seçık göstermeye neden zorlandı? 12 Eylul sılındırı altında yamyassı olmuştu sol, denızin dibine doğru ınıyordu, hem de ellerı kolları bağlanmış, ağzına tıkaç konmuştu Meydan ANAP'ındı Sozde lıberalızm ıstedığı gibı at koşturuyordu, yedı yılda 20 mılyar dolar dış borçla desteklenmiş rahatlatılmıştı, ama gelınen nokta neresıydı? * Yenı dönem başlıyor Halkın muhalefetı bundan boyle sol partıyı aşağıdan yukarıya doğru ıtecektır Gerçek bir halk hareketının surgunlen boy verınce, sağda "malum edebiyat" başlar Şimdı Özal bu edebiyatın tekerlemelerını ortaya atıyor Demek kı Sayın Özal'ın iktidardan çekılmesını ısteyen komunısttır, Maoısttır, anarşısttır, Leninısttır. Pekı, çok partılı rejımde muhalefet neden oluşur 7 Sayın Özal'ın çekılmesım değil, ıktıdarda kalmasmı ıstemek için mi kuruldu SHP? Yoksa ANAP ıçındekı dort eğilımden bırisı olmakla mı yetınmelı sol? • Prof. Dr. SUNA KİLİ Boğaziçi Üniversitesi Atatürk'ün kurduğu Türkıye Cumhuriyeti, cumhuriyetçi, ulusçu, halkçı devletçi, laık ve devrimci temeller uzerine oturtulmuş demokratik bir hukuk devletidır. Bu temel ve ilkelerden herhangi birinden sapma cumhuriyeti sarsar, onun ve çağdaş demokratik düşuncenin amaçladığı toplum ve devlet duzeninin yön değiştirmesine yol açar. Cumhuriyetın amacı "Ulusal Ant" (Misakı Milli) sınırları içinde özgür ve uygar insan, özgür ve uygar bir toplum, özgür, tam bağımsız, laık demokratik bir hukuk devleti kurmak, yaşatmaktır. Son yıllarda Ataturk'ten, çağdaş demokratik düşunce ve uygulamalardan uzaklaştıkça sıklaşan, giderek yoğunlaşan sıkıntılanmızın nedenlenni bu çerçevede aramak gerekır. Ülkemizdeki süregelen gerçekçi eleştıri ve yakınmalann kaynağı beurttiğimiz bu sapma ve yozlaşmadır. Bu yozlaşma toplum ve devlet yaşamının hemen her alanında değer yargılanndan davranışlara, töreden yasaya, insanı, toplumu ve devleti uygar yapan hangi özellik ve nıtelik varsa tum bunlara kadar yayılmış durumdadır. Bu öylesine bir yayılmadır ki niteliğinı Atatürk ilkelerinin oluşturduğu cumhuriyetin özune ulaşmış, onu kemirmeye başlamış, bu kemirme ile bırlikte devletın niteliği de yörungesinden sapar olmuştur. NEDtR YOZLAŞMA? Sozlükler, yozlaşmayı "Kazamlmış iyi nıteliklerin yitırilmesı" olarak tanımlıyor: "Sonradaıı kazanılan iyı nitelikleri yitırmek, tereddi etmek" (T.D.K. Tiırkçe Sörfük). "Tereddi etmek"e de sözlukler bir başka anlam ekliyor: "Soysuzlaşmak" (Ferit Devellıoğlu, OsmanlıcaTbrkçe Ansiklopedik Lugat). Bir başka kaynaksa "Tereddı"yi "kötuleşerek değışme, soysuzlaşma, yozlaşma" biçiminde anlamlandınyor (Meydan Larousse). O halde "yozlaşma" ile "soysuzlaşma"nın anlam yonunden farklı sözcukler olmadığı ortaya çıkıyor. "Soysuzlaşma"nın anlamı ise açıkseçik: "Soyunun ya da özluğünun yuksek değer ve niteliğini yitirme, tereddi etme... aD.K. Turkçe Sozlük). KtŞİLtK KAZANDIRAN ONUR VEREN NİTELİKLER tnsanı toplum içinde, ulusu uluslar topluluğu arasında, devleti de öbür devletler karşısmda kişilik sahıbi, sözune guvenilir, uygar, bağımsız, ozgur kılan nitelikler, özellikler, değer yargıları, ilkeler vardır. Bu nitelikler ve değer yargılan kışilerin, toplumlann ve devletlenn davranışlarında, kararlannda, uygulamalannda yönlendirici etkenlerdir. Kişinin, toplumun, devletın ilkeleri, değer yargılan onların davranışlarının nasıl olacağımn önceden kestirilmesinin, bilinmesinin olduğu kadar, onlara karşı takımlacak karşı davranışlann da çerçeve ve dozunun ayarlanmasında da belirleyıcı ölçütlerdir. Örneğin rüşvete meylı bilinen kişıye rüşvet önerisi kolaydır. Yanağına tokat şakladığında öbür yanağını çeviren kişınm tokattan kurtulması olanaksızdır. Haksızlıklar karşısında du>rarsız, tepkısiz duruma duşen toplumlann haksıziıklardan kurtulmasına olanak yoktur. Bir başka devletın yönlendirmelerıne, kararlarına, siyasalanna boyun eğen, onların gudumune gıren devletlerin bağımsızlığın gereklerini yerine getirmesi olanak dışıdır. Durustlük, doğruluk, başkalarını küçük görmemek, hoşgöru, ınanç sahibi olmak, başkalarının inançlanna saygı duymak, özusözu bir olmak, iyilikseverlik, iyiliği başa kakmamak, başkalannı da duşunebilmek, zayıfı, güçsuzü korumak, ar duygusuna sahip olmak, kendımize yapılmasını istemediğimizi başkalarına uygun görmemek, haksızlık karşısında susmamak, özgurluğün herkesin hakkı olduğunu kabul etmek ve savunmak, yasal, töresel olmayan kazanç peşinde OKEVY AKBAL EVET/HAYIR "Gereken Şartlar" Nedir? OKURLARDAN Lcretler arasmdaki dengesizlik giderilsin Bizler Eııbank Beyşehir Barıt Işletmesi'nde 19808/ yıllannda asgari ucretle çalışan işçileriz. Hemen hemen hepimiz kalifîye elemanız. 1981 yılmdan bu yana yapılan butun toplu iş sozleşmelerinde yuzdeli zam verilmesinden dolayı, ucretlerimiz her yıl enflasyonun altında kaldığı gibi, asgari ucret duzeyini de aşamadık. Yevmiyelerimiz 1.7002.000 TL. bruttur. Kamu kuruluşlarında yapılan tum toplusozleşmelerde yuzde 35 dolaylarında zam verilmiştir. Bizim toplu iş sozleşmesi goruşmeleri de 1987 şubat ayında başlamış bulunmaktadır. Bize de yuzde 35 dolayında zam verilecek olursa, yine asgari ucret duzeyinde. yine enflasyon canavarının elinde açlık ve sıktntıiar içinde kalacağız demektir. Lcretler arasmdaki dengesizlik ne zaman giderilecek, sosyal adalet ne zaman sağlanacaktır? BİR GRLP 1ŞÇI meyveliklehmiz. tatil evleri yapma uğruna acımasızca yok edilmektedir. Ayrtca otoban yol yapımma başlanmasıyla pek çok değerli ova arazilerimiz daha yok olacak demektir. Oysa dunya demiryolu yapımma onem vererek saatte 400 km. hız yapabilen trenleri sefere koyarken, bizde Ataturk'ten bu yana demiryollarına bir ila\e yapılmamıştır. Acaba bu otoban yollarda Fak Fuk fon'dan gunluk yiyeceğini temin edenler mi araba surecek, yoksa varhkh kişiler son model arabalarını rahatça sursunler diye mi bu yollar açılıyor? Halka açılacak yollar demiryollan olmahdır. Memleketimizin ekonomisi de bunu gerektirmektedir. Ova arazderimız bu ruristik ve yazlık yerleşim alanları yuzunden parçalanmış. çoğunda artık ziraat yapılamaz duruma gelinmiştiı: Bugun orneğin Alanya'da muz bahçeleri bir samiye gorunumunu almıştır. Bir yanda ağaç dikme bayramlarında ve toprağı erozyondan koruma konferanslarmda her yıl Kıbrıs buyukluğunde toprağımızın denize suruklendiği, 1 cm. kalınlığında bir toprak tabakasmm bilmem kaç bin yılda oluştuğundan soz açarken, ote yandan en verimli ovalardaki topraklarımızı gozden çıkarıyoruz. EROL BERSAN/İZM1R Içışlerı Bakanlığı Musteşar Yardımcısı Sayın Rıza Gur'den bir mektup aldım Bakanlık adına yapılan bu açıklamayı, konuya aydınlık gettrmesı açısından olduğu gıbı yayımlıyorum "Gazetenızın 931987 tarıhlı nushasında, sutununuzda, 7bretle Okunsuri başlığı altında yayımlanan yazınız ılgılılere ıncelettınlmıştır. Buna göre, Malatya ılı, merkez ılcesı, Fırat mahallesı 23/0539 kutuğün 422/454 sayılı hanesınde kayıtlı Hasan Basn Aydın, devlet guvenliğı aleyhınde faalıyette bulunmaktan dolayı hakkında adlı mercılerce soruşturma açıldığı, adı geçenın yurtdışında olması dolayısıyla hakkındakı adlı soruşturmanın yurutulemedığı, bu sebeple 403 sayılı Turk Vatandaşlığı Kanunu'nun 25/g maddesı uyarınca ışlem yapılması ılgılı Bakanlıkça teklıf edılmesı uzerıne Bakanhğımızca durumu ıncelenmıs ve kanunun ongörduğu butun unsurlann tamam olduğu anlasılınca Turkiye radyolanndan, 22 91981 tarihınde ılanen, yurtdışında bılınen adresıne konsolosluk araalığı ile Turkıye'ye donmest gerektığı ve donmedığı takdırde Turk vatandaşhğını kaybettırıleceğı duyumlmuştur Munih Başkonsolosluğu'nun 24 12 1981 tanhlı yazısı ile ılgılının konsolosluğa davet edıldığı ve ıcabet etmediğının bıldırılmesı uzerıne 12 ay beklendığı halde kanunı sure ıçensınde yurda donmedığı anlaşılmış olduğundan, 403 sayılı Turk Vatandaşlığı Kanunu'nun 25/g maddesı uyarınca, Bakanlar Kurulu'nun 612 1982 tanhlı kararı ile vatandaşlığı kaybettırılmıştır Adı geçen, daha sonra yurda dönerek 2. Ordu ve Sıkıyönetım Komutanlığı Malatya Askerı Savcılığı'nca 13.2 1984 tarihınde ıfadesı alınmış ve hakkındakı tutuklama kararı 14 2 1984 tarıhınde kaldınlarak serbest bırakılmıstır Ilgılı, 9 4 1984 tarıhlı dılekcesı ile Istanbul Valılığıne muracaat ederek\enıden vatandaslığımıza alınmasını ıstemıs, Bakanlığımızda yapılan ınceleme ve değeriendırme sonucunda, gereken şartları taşımadığından dıleğının yerine getırılemeyeceğı hususunda ısteğının reddı ıçın Bakanlar Kuruluna teklıfte bulunulacağı Valılık araalığı ile kendısıne duyurulması uzerine, adı geçen bazı belgeler gondererek ret ışlemının kaldırılmasını ve durumunun yenıden ıncelenmesını ıstemıştır Bunun uzerine, dosyası tekrar ele alınmış ve ılgılı makamlardan goruş ıstenmıştır Kendısıne, dılekçesıne cevaben ıkıncı kez dıleğının ıncelendığı bu sebeple duyurulmustur llgınıze teşekkür eder, saygılar sunarım " Sayın Rıza Gur'e, gonderdığı açıklamadan ötüru teşekkür ederım Ne var kı verdığı yanıt gereken açıklıkta değil Hasan Basrı Aydın ıçın bir soruşturma açılmış, adı geçen kışı o sıra(Arkası 11. Sayfada) Tarlalarmıız olııyor wk Son ullarda ozellikle yeriesim bırimleri, sana\i tesisleri yantnda ozellikle turiznı bolgelerinde en \trimli topraklarımız, zeytinliklerimiz. İMZA GÜNÜ VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Çalışkanlığı ve dürüstlüğü ile temayüz etmiş değerli mesai arkadaşımız başmühendis HEVCAL ULUÇ Bugun (Perşembe) saat 1619 arası Işçıler sendıkalar gorev baş>na/Tevfik Çavdar Turklş Eylem programı ve tabanda bırlık Kaynayan Kazandakı Turkiye (2)'Mahmut Dikerdem SIA ya karşı çîkmak yurtseverlık gorevıdır/Fırat Eroğlu ANAP ın ışçı duşmanı oyları çabalan/Sururi Baykal Işçıler yasal sınırlamalan nasıl ışlemez hale getınyor'? Geleceğın ışçılerı çıraklar/Nur As Pa/laşım ve ucretler/Sadun Aren Buyrun ıkıncı mevkıye Çukurova tanm ışçısınm gerçeğı/Zeynel kmak Reklamlar ve Yalana Daır Zeynep Olcay Ozal m elinde 121 rehme var Beyaz saçlı bu kadın k m''/Soner Gürler MUSTAFA ŞAHAN'ı kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Merhuma Tanndan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve Erdemir camiasına başsağlığı dileriz. EREĞLİ DEMİR VE ÇELİK FABRİKALARI T.A.Ş. SARI KffiMIZILI KAŞKOL adlı \apıtını ımzalıyor AKADEMİ KtTABEVİNtŞANTAŞ DUYURU Turkiye Basın ve Yayın Işçılerı Sendikası (BASINlŞ)'in Tifdruk Matbaacıhk Sanayıı A.Ş. işyerinde 31.3.1987 tarihınde almış olduğu grev kararı, anlaşma sağlanması uzerine yönetim kurulumuzca 1 Nisan 1987 tarihinde kaldırılmıştır. Durum, 2822 sayılı yasa uyannca ilgilılere ılanen duyurulur. BASINÎŞ SENDİKASI YÖNETİM KURULU EV IŞLERINE YARDIMCI OLACAK YATİLI BAYAN ARANMAKTADIR. 586 07 82 Özgfirlükvemaceranıntadı 1979 YILIICRA PL 467 TEDBİR UYARINCA SİGARA SAĞLIĞA ZARARLIDIR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle