19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER propagandasının tema'sı, çok yuvarlak ifadelerle, "hukuki çözüm", Divan'a başvuru... siyasi pazarlık şeklinde cereyan etmiştir. Hiçbir ülke kendi çıkarlannı ilgilendirmeyen sorunlara dokunmak istememiştir. Ancak Manş Denizi'ndeki Ingiliz adaları ile ilgili hakem kararı, başka ülke egemenliğinde bulunan sahil adaları konusunda gayet açık bir içtihat getirmiştir. Bunlann karasulannı ve deniz tabanını, dar ölçütlere göre kısıtlamıştır. Biz bazı görüşlerimizi ortaya atabilecek durumdayız. Türkiye acısından, Ege anlaşmazlığı en önemli bir yanı ile Anadolu kıtası denizaltı uzantısının belirlenmesi ve bu uzantı Uzerindeki sahil adalarının özel statüsünün saptanması sorunudur. Bu husustaki görüşlerimizi etkili yöntemlerle dünya kamuoyuna duyurabilmek, artık kaçınılmaz bir siyasi tanıtma görevi olarak karşımıza çıkmıştır. SONUÇ Görünür gelecekte temaslar, müzakereler tekrar başlasa bile bunlann ilerlemesi beklenemez; daha uzun süre Ege anlaşmazlığı propaganda platformunda kalacaktır. TUrkiye bu aşamada davasının iyice anlaşılabilmesini sağlayabilmelidir. Ege sorununun şu gerçeğini ihmal edemeyiz: Hatınmızdan çıkarmamak gerekir ki, bugünkü koşullarda müzakereye olduğu gibi, Divan'a başvuru yollarına da fıilen kapalı olan bu davada, dünya kamuoyunun ve tabii özellikle büyük devletlerin tutumu, en önemli bir faktör olacaktır. "Ege, tümü ile bir Yunan denizidir" serabından Yunanistan'ın vazgeçebilmesi, ancak dünya kamuoyunun, büyük devletlerin, bu kadar aşırı iddialan desteklemeyecekleri hususunda alacakları açık tavrın yaratacağı etkilerle mümkün olacaktır. Uzlaşma zihniyeti içinde bir çözüm aramak mucizesi o zaman doğar. 18 NİSAN 1987 diyoruz, "uzlaşma ve hakça çözüm" diyoruz. Aricak dış dünyanın nasıl bir çözüm istediğimizi, bunu hangi kavramlara, Biz, Ege sorunu için resmi açıklamalanmızda "müzakere" diyoruz, SAÇMASAPAN SAVLARA hangi ölçütlere dayandırdığımıKARŞI SUSKUN zı iyice bildiğini ve anladığını "uzlaşma ve hakça çözüm" diyoruz. Ancak dış dünyanın nasıl bir çözüm OLMAYALIM söyleyemeyiz. istediğimizi, bunu hangi kavramlara, hangi ölçütlere dayandırdığımızı Siyasi tanıtmada karşı harekeAlışkanlıklan dolayısıyla fazla iyice bildiğini ve anladığını söyleyemeyiz, "legalist" (hukuki inceliklere te geçerek dünyaya kabul ettirilbağlı) tutumundan aynlamadığı meye çahşılan Yunan savlanndaHÂMİT BATU Emekli Büyükelçi için ülkemiz bu propaganda ki aşınlıği, mantık saptırmalannı, eelişkileri sergilemek gerekkampanyası karşısında Geçen ay Ege'de patlak veren getirdi? Yunan Başbakanı, bu paradokslarından biridir. olayların zorunlu kıldığı resmi mez mi? Bu karmaşık sorunda minibunalun'ı herhalde olumlu güne kadar belirsiz biçimde, biSiyasi realitelere, hak ve hu açıklamalar dışında suskunlu gözetlenmesi gereken temel kavbir gelişme olarak yorumlamak raz "geveleyerek" söz ettiği, kuka dayandınlması gereken bir ğunu korumuş; bu ramlan ortaya koyarak davamızı doğnı olur. Gerçi Türkiye, dün "hukuk yollanna başvurulma davada propagandanın etkisi ve "saçmasapan" savları yanıtla kolayca kavranabilecek biçimde ya kamuoyu önünde bir puan sı", Adalet Divanı'na gidilmesi rolü olur mu, sorusunu bu aşamak ihtiyacını duymamıştır. ve açıkça dünya kamuoyuna ankazanmış, davasını daha iyi an "çaresini" bu defa açık bir öneri mada kendimize sormamız gereHak ve hukukun kendinden ya latmak yolları bulunmaz mı? latmak bakımından ilerleme olarak ileri sürmek taktiğini de kiyor. Bizim ileri sürdüğümüz na olmasını yeterli saymıştır. Örneğin, Yunan açıklamalanna dikkatle bakıldığında, "adalara kaydetmiş değüdir: Yabana ba nemek istemiştir. Gerçekte Pa gibi, sorun dar anlamda hukuki Açıklanması uzun olacak çeşitli kıta sahanlığı tanınmıştır, demek sında, Yunan Dışişleri Bakanı' pandreu'nun, Ege'de Yunan sı bir dava olmayıp siyasal bir ninedenlerden ötürü, lkinci Dün Anadolu sahil adaları da kısıtlanın telaşla Sofya'ya gönderilme nın olarak gördüğü Türk kara telik taşıyorsa ve müzakere yoya Savaşı'ndan sonra ortaya çı masız deniz tabanına sahiptir, sulan çizgisinin saptanmasını is lu ile çözümlenecekse, dünya kasi gibi davranışlan yadırgayan kan değişik uluslararası ortam bu adaların kıta sahanlığı tüm yorumlar yanında, okuduğumuz teyen bir tahkimname ötesinde, muoyunun tutumu, tavrı, belki da Türkiye, bir tür "siper dip Doğu Ege'yi kaplar, bu durum" Türkiye'nin gerilediğini" ileri ciddi bir hukuki hal çaresi iste baskıları, sonucu etkilemeyecek lomasisi"ne bağlı kalmış; haya da Anadolu kıtasmın kıta sahanyebileceği tabii düşünülemez. mi? Bunu hesaplamamız gereksüren haberler bizi şaşırtmış ve ti çıkarlan yakın bir tehdit altın lığı yoktur..." şeklindeki "soüzmilş olabilir. Ancak kendi ka "Maksimalist" bir sava pek açık mez mi? Bu konuya biraz daha da görüldüğünde, gerçekten ya fizm'Mn, mantık saptırmasmın muoyumuzun, bunalırnın sürdü ve belirgin bir şekilde angaje dikkatli bakmalıyız. bancılann da hayret ve ölçüsüzlüğü ve kabalığı göze olan, tüm Ege'nin (Türk karasuğü günlerde ilgisizliğinden uyaYunan Başbakanı, uzun bir takdirlerini kazanan bir direnç çarpmıyor mu? narak bu hayati davanın ülkemi ları dışındaki tüm Ege, yani bu süreden beri, her fırsattan yararkudreti göstermiş, ancak bize za7 Yunan Başbakanı, dış politize nasıl bir gaile getirdiğini ve ül deniz tabanının * o 95'i) Yuna lanarak veya fırsat yaratarak man zaman indirilen ağır darbe ka açıklamalarında, M.O. 3. nistan'a ait olduğunu kesin ifa kendi görüşlerini dünya kamukemizden neler götürebileceğini leri önlemek için davalarını ön yüzyılda yaşayan ünlü sofist Zedaha iyi anlayabilmiş olması, se delerle ilan eden Yunan Başba oyuna geçirebilmiştir. "Yunavindirici bir sonuç olarak görül kanı, bu görüşünü hangi mahke nistan'ın Ege'de bir problemi ol ceden anlatmak, bunları siyasi no'dan pek geri kalmıyor. BilinBaşvunıtanıtma yöntemlerine göre for diği gibi Zeno, bir cismin aynı melidir. Seferber olan uzmanla meye tescil ettirebilir ? hakemler, madığını, buradaki egemenlik lacak yargıçlar veya rımız, basın ve televizyon yolu Türkiye acısından eksik veya ha haklanndan başka bir şey iste müle etmek ve görüşlerimizi yay anda iki ayn yerde bulunamayamak usullerine başvurmamıştır. cağını söyleyerek hiçbir şeyin kıile bu çetin anlaşmazlığın huku talı bir karar verseler bile, bunun mediğini"; "her tehlikeyi göze Oysa, ölçüsüz ve mantıksız açık mıldamadığını, hareket diye bir ki ve siyasal yanlannı açıkça or Yunan savlannın çok gerisinde aiarak Ege'nin ahdî statüsünü lamalarla yürütülen propagan şey olmadığını; örneğin çok hızlı taya koydular. Türk halkı bu kalacağından kuşku yoktur. koruyacağını", her vesile ile konuda bugttn daha bilinçli. Ama Türkiye, peşinen "siyasi açıklamış ve Atina'daki yaban danın bile, yaşadığımız dünya bir koşucunun bir kaplumbağanın özel koşullarında zihinleri yı geçemeyeceğini ileri süren Hatta uzun süreden beri biraz müzakere" yöntemine bağlı ka cı muhabirler aracılığıyla bütün bulandırdığıru, davranışlan etki mantık oyunlan ile anılır. Günüdalgın gözle izlenen, ancak sü lacağını açıkladığından, Yunan dünyaya duyurmuştur. Ege'delediğini gözlüyoruz. Bu durum müzde Papandreu, bu alanda rüncemede kalmasında büyük Başbakanı, "Türkiye Divan'dan ki normal uçuşlar, "Türkiye'nin sakıncalar bulunan bu anlaş kaçıyor" suçlamasından azami saldınsı" başlığı ile Atina mah da, NATO çerçevesinde Limni Zeno ile yarışıyormuş gibi konumazlıkta, "acaba gerçeğin saati ölçüde yararlanmayı tasarlamış reçli haberlerde suçlama konu Adası'nın silahlandınlması gibi şuyor! geldi mi?" sorusunun da hatıra "Sahil adalarının" çok istissu yapılmıştır. Papandreu, yeni bir konu ile karşılaştığımızda, tır. Bir hukuki çözüm aramak sorunu pek iyi anlaması gereken nai niteliğini ve statüsünü saptagelmesi, olumlu bir ilerleme sa bakımından gerçekte çok aşırı deniz hukuku adalara da kıta saGenel Sekreter Lord Carring yan bir hükmü, deniz hukukuyılmalıdır. bir savla kendi elini kolunu bağ hanlığı tanıdığından, Anadolu. ton'ın tutarsız, tereddütlü tutu na geçiremediğimiz bir gerçektir. lamış olan tarafın, propaganda "sahil adaların" Ege'nin tüm PARADOKSLARDAN BİRİ! sında Divan'a başvuru konusu doğu kısmına hukuken sahip ol munun bizi hayrete düşürmeme Yeni deniz hukuku müzakerelesi gerek! ri hak ve hukuku araştıran çalış"Gerçeğin saati gelmesine" nu bu kadar rahathkla kullana duğu savını açık ve tartışmasız Biz, Ege sorunu için resmi malardan çok, devletlerin belirbelki daha epey zaman var. Bu bilmesi, Ege sorununun bir gerçek olarak iddia etmekten açıklamalanmızda "müzakere" li çıkarlarını uzlaşmaya bağlayan yeni gelişme bizi hangi noktaya çekinmemiştir. Ve şimdi Yunan Siyasi Tanıtma PENCERE İkinci Tanzimat mı?.. Tanzimat ne? Batının zoru altında, bir yanıyla 'liberal ekonomi" denemesi, öte yanıyla "insan haklan"na giriş... 1838'de ingittere ile bir ticaret antlaşması imzaladık. Osmanlı paşalarına "serbest piyasa" ve "açık pazar"ın erdemlerini İngiliz diplomatları anlatmışlardı. Osmanlı paşasında akıl yoktu, koltuk hırsı vardı. 1849'da İngiliz Dışişlen Bakanı Palmerston bizimkileri övüyordu: Ticaret ilişkilerinde Osmanlı devleti, öteki devtetterden daha serbesttir" öteki Avrupa ülkeleriyle de 1838 reçetesine göre anlaşmalar imzalayıp köşeyi dönecegimizi sandık. 1839 Tanzimat Fermanı yine Batının zoruyla çıkarıldı; insan haklarına giden yolda küçük de olsa bir adım atıkjı; "Can güvenliği, adliyede soruşturma ve yargılamanın açık olması, mahkemede kararı olmadan kimsenin idam edilmemesi, din ve ırk aynmı yapılmadan herkesin yasa önünde eşitliği, vergi adaletinin sağlanması" gibi ilkeier kağıt üzerinde benimsendi. Tanzimat iyi miydi, kötü mü? • Tanzimat, "taklit" idi; ama bir aşamaydı, olumlu ve okımsuz yanlarıyla bir adımdı. Kırım Savaşı'ndan sonra imzalanan 1856 Paris Antlaşmasının 7. maddesiyie hgiltere, Avusturya, Prusya, Fransa, Sardunya, "Osman// dev/eön/n Avrupa devletleri haklanndan ve Avrupa Devletleri Konseyi'nden yararlanacağını" belirtiyorlardı. Ama ne Batılı olabildik ne Avrupalı. 1856 Paris Antlaşmasıyla birlikte çıkarılan "Islahat Fermanı" da bir işe yaramadı. Ülke, açık pazar ve serbest piyasa etonomisinde yarı sömürgeliğe dogru sürükleniyordu. Aradan yaklaşık yüz elli yıl geçmesine karşın, sanki 2. Tanzimatı yaşıyoruz. Tarih yinelenir mi? ' Yenilenir mi? 19. yüzyılın koşulları kuşkusuz 20. yüzyılın sonuna dogru çok değişmiştir. Değişmeyen ne? Tanzimat kafası!.. 1980'lerde Batılılaşmak için ne yapıyoruz? Bilimsel ve laik ögretim düzenini yıkıyoruz, medrese eğitimini canlandırıyoruz, yabancı tekellere "ucuz emek cenneti" yaratmak amactyla işçi haklannı ve sendikal hukuku ayaklar altına alıyoruz, sosyal devtet kavramına sırt çeviriyoruz, fıkir özgürlüklerini çiğnemek için elimizden geleni ardımıza koymuyoruz, demokrasiyi dışlamakta direniyoruz. içeriden dışarıya çıkmak isteyen yüz binlere pasaport yasağı var, Batıya sığınmış binlerce aydınımız var. Madalyanın bir yüzü bu... Ya öteki yüzü?.. Madalyanın öteki yüzünde bol "liberal ekonomi" edebiyatı var. "Serbest ticaret, serbest rekabet, serbest piyasa", yabancı tekeller ve yeıii büyük holdinglerin çıkarlarına dönen bir devlet çarkına dönüştürülmüş; küçük ve orta işletmelerle ulusal girişimler bu ağır çarkın dişlileri arasında Öğütülüvor. Türkiye'yi Batının açık pazarı ve serbest bölgesi yapmakla uygarlık düzeyine ulaşacağımızı mı sanıyoruz? Eğer iş bu kadar kolay olsaydı, Batının bütün somürgeleri bugün en ileri ülkeler olurlardı. Bilim ye kültürü dışlayarak, insanlığın binlerce yılda ulaştığı değerleri yadsıyarak, aklın egemenliğini hiçe sayarak, aldım sattım kafasıyla yükselebilen bir toplumu ne tarih yazıyor ne de güncel dünyada böyle bir ömek var. EVET/HAYIR OKT4Y AKBAL OKURLARDAN Telefon telleri kalaırıhın ve 114470 telefonlardan (bağlama ekipliği) netice hakkında tatminkâr cevap verilmediği gibi sorumlu bir merci de söylenmemektedir. Acaba vatandaş mağdur edilmekten ne zaman kurtarılacak, ilgililerin dikkatine sunulur. REMZİ KARAGÖZ T.C.D.D. Loj. Biga Sk. No: 22'A Gar/ ANKARA 1924'te Cıtmhurbaşkanhğı Senfoni Orkestrası Şefliği'ne getirilmiştir. Bu bir. İkincisi; geçen ay sonlarında İngiltere'de iken ölen, (O. Zeki Üngör'ün oğlu) Ekrem Zeki Ün de müzisyen, besteci ve eğitimci idi. Çok sesli, çağdaş eserleri bulunan, müzisyenler yetiştirmiş bir sanatçıydı. Belediye Konservatuvan 'nda emeği vardı. Ekrem Zeki Ün'ün cenazesi yurda getirilmiş ve 7 nisan günü Kadıköy'deki Belediye Konservatuvar binası konser salonunda yapılan bir törende anılarak eski öğrencileri, müzisyenler, sanatçılar ve eğitimciler tarafmdan Karacaahmet'te aile kabrinde babasının yanında toprağa verilmiştir. Anma töreninde TV için çekim yapıldığı görülmüşse de niceleri gibi o günün TR T haber yaymlarında ne duyurulmuş, ne de görüntülenmiştir nedense. Sayın TR T yetkilileri, bu nasıl haberciliktir böyle? Basmda çıkan eleştirilere aldırış etmiyorsunuz. Dilediğiniz sanatçıyı, yazarı ve politikacıyı, yabancıları konuşturuyor. uzun uzun görüntülüyorsunuz. Haberin 'haber' sayılması için sadece 'iktidar' yanlısı ve yönlüsü mü olması gerekiyor?.. Lütfen açık lar mısınız? KEMAL ÜSTÜN Kadıköy İSTANBVL Çevreyolu bağlantısı yapıldığından beri ise son durak, daha ileri alınacağına, birkaç yüz metre daha geriye almdı. Artık Dolapdere otobüs hattı kendi adını taşımadığt yerde, Yenişehir Dere Caddesi'ndeki top sahasmda bitmektedir. Hattm kısaltılması yüzünden yolcu bir hayli azalmış. Caddenin iki yamacında oıuran vatandaşlar bu otobüslerden yeterince yararlanamıyor. Oysa ki şehir trafiğini daha çok rahatlatabilmek ve daha çok yolcuya hizmet verebilmek için D.l ve D.2 otobüs hattı, Dolapdere caddesinin üst başına kadar uzatümalıdır. Pangaltı'da Dolapdere caddesi ile Yunusbey Sokağı kavşağında ve hemen karşısındaki fırın yanında otobüslerin kalkış durağı için uygun ve yeterli boş alanlar da var. Dolapdere otobüs hattının uzatılması ile hem üst anayollardaki kalabalıkltğı kısmen rahatlatır, hem de Dolapdere caddesinin iki tarafmdaki Kocatepe, tnönü, Ergenekon, Bozkurt, Eskişehir ve Hacıahmet mahallelerinde oturan halkın önemli bir kısmı da yokuş yukarı tırmanmaz, bu hat tan yararlamr. Kurtuluş, H. Gazi, Cumhuriyet ve Tarlabaşı caddelerini kapsayan anayol otobüs yolcularımn üvey evlat sayılan Dolapdere caddesine kısmen de olsa kaydınlması, ancak Dolapdere otobüs hattının önemsenmesine bağlıdır. İETT İdaresi'nden önerimizin gerçekleşmesini diliyoruz. H. TURGUT ARIĞ Kurtuluş /İSTANBUL PTT tarafmdan telefon havai telleri yeraltı şebekesine alınırken, henüz yeraltı şebekesine nakledilmemiş bazı semtlerdeki havai telefon telleri yere değecek şekilde "Bumda ne işimiz var? Hepsinin yanıtı var, hepsinin. Biliyorsun. sarkmış ve kopmuş durumda Buluyorsun. Dayanıyorsun. Bir yerlerinden güç geliyor. Yavaş ya bulunuyor. PTT'nin, çok vaş, birikiyor. Sen de şaşryorsun. Asıl buna mı şaşmalı? Yok, bu sayıda vatandaşm na da şaşmamalı. Kendini yormadan, sıkmadan, olabildiğince öy telefonlarımn arızalanmasına te yaparak dayanacaksın. Bulacaksın. Bilaceksm Yolu bu. Aklınla neden olan bu durumun giderilmesi için telefon dayanacaksın." tellerini kaldırması gerekecek. Bu öğüt bir gün herkese gerekli olur! Aklınla dayanacaksın! Her Esnaf, dükkânına girij ve şey akılla, her şey... Erdal Atabek de üç yılı aşan hapislik yaşaçıkışı engelleyecek şekilde mına akıl yoluyla katlandı. Burada ne işi olduğunu kendine sorsarkan telefon telleri için du. Yanrt aradı. Bulamadı. Ama direndi, dayandı. "insanoğlu alış"Kessek vatandaşa yazık, mak için mi yaratılmış?" diye sorarak kendine... "Hapishaneden kesmesek bize işkence" diyor. yazdığım ilk mektup bu sorunun yanıtryla başhyordu. Yüz milyon Bu duruma bir ömek vermek larca yıi, primattan insana gelirken, değişen koşullara uyarak gel gerekirse, Caziosmanpaşa miş. Doğadan yitip gitmesinin nedeni bu. Evrenin özü bu." Bereç semtinden Metris İnsan alışıyor, her şeye alışıyor. Bunu ben de yaşadım az çok. kışlasına kadar uzanan eski Hayır ben yapamam, ben katlanamam, ben haksızlığa, yanlışlığa Edirne asfaltı uzerindeki boyun eğemem! istediğin kadar böyle de, böyleyaz, boyle diren; telefon* telleri yerlerde ama alışıyorsun yine de haksızlığa, acıya, kapatılmaya... Ama hep sürünüyor. S hesabını yaparak, sorarak, arayarak her şeyin nedenini... "AlışıBİR VATANDAŞ yorsun dar yerde yaşamaya. Az su kullanmaya. Suçlanmaya. Haksızltğa Belirsizliğe. llgisizliğe. Daha kötüsüne. Geleceğin daha da kötü oiabileceğine. Alışıyorsun. Uyum gücün zorlanıyor. Dengele Karınca ezmez rin bozuluyor. Sonra yeni alanlarda yeni dengeler kuruyorsun. Onlar da bozuluyor. Yenilerini kuruyorsun. Zorunlusun. Teslim olmuyorsun." 2 Mart 1984'de 976168 "insan Sıcağı..." Sıcak mı sıcak bir kitap. Dost kitaplar derim makbuz ile 5.000 lira ben böylelerine. Dostça yaklaşırlar okura, ıçtenlikleriyle, yürekyatırarak Sincan PTT'den ten açılımlarıyla yer alırlar yanınızda. Uzun süre belleğinizde yer teiefona yazıldım. 5 Ocak ederler. Dr. Erdal Atabek'in Çağdaş Yayınlarda çıkan "İnsan I987'de Ankara Telefon Sıcağı" da kapatılmış bir aydın kişinin gündelik izlenimleri, duyBaşmudürtüğü'ne 565968 gulanmaları, düşünceleri... Hepimize yakın, hepimizle ortak... makbuz ile 703372 no ile Her biri ayn bir yaşanmış öykü. Kısa, özlü, anlamlı. Müsteşarçıkan telefon ücreti 60.500 lirayı lık, Genel Müdürlük, Türkiye Tabipler Odası Başkanhğı, uzman yatırdım ve Ankara'ya naklini hekimlik, yazarlık... Sonra da tutukluluk! Uzun mu uzun bir tutukistedim. Yapılan keşif sonucu luluk! Duruşmalar duruşmalar Suçlanmalar. savunmalar... Bir 13 Ocak 1987%de 102764 değil beş değil! Yıllar süren bir savaşım, bir savunma... Hapıshatelefon numarası verilerek nedeki gündelik yaşam. Parmak izleri, zula, kantin, af, sevk, zin579305 nolu makbuz ile cirlere bağlı gidip gelmeler, pencereden bir uçurtmayı seyretmek, 12.500 lira nakil ücreti mektup almak, yazmak, tahliye... Atabek'in bu kitabı bir lutukluyatırdım. Bugüne kadar hat nun üç yıl boyunca tuttuğu bir günlük... bulunntadığı ve hava şartları "Koğuşa yeni gelen birine bakarsın. Ürkek, çekingen, bir kıyıya nedeni ile çalışma imkânı ilişir. Nereye geldiğini anlamaya çalışır. Kimbilir nice süre yataca olmadığı için telefonun ğı insanlann, nasıl insanlar olduğunu bilmemenin tedirginliği var bağlanamadığı bildirildi ise de şimdi sudan nedenlerle 106923 (Arkası 13. Sayfada) İnsanın Sıcaklığını * Duymak... TRT'cilere... Ulusal Marşımızm söz yazarı Mehmet Akif Ersoy'dur. Marşm TBMM'ce kabulü; şairin doğum ya da ölüm yüdönümleri dolayısıyla her yıl anma toplantılan, törenler yapılır. TR T de bunları verir ve görüntüler. Elbette gereklidir. TRT ayrıca kendi acısından açık oturumlar düzenler; benzer güncel konuları ' 'Bir Konu'' yayınlarıyla değerlendirir. Ancak, TRT'de bir şarkmın bile ' 'icra' 'sından önce söz yazarının ve seslendirenin (bestecinin) aralarınm duyurulması kuraldır, yasal bir davranıştır. Oysa; ulusal Marşımızm şairinin yaşantılanndan, kişiliğinden söz edilir anuırken (anma toplantılan, yüdönümleri düzenlenmediği bir yana) bu marşı seslendiren (besteleyen) Osman Zeki Üngör'den tek sözcükle olsun niçin söz edilmez, anılmaz? Bu, ne denli kadirbilmezliktir! O. Zeki Cngör'ün babası da ünlü müzisyendir, bestekârdır. TRT'nin her gün açılış ve kapamşında saygıyla dinlediğimiz Ulusal Marşın bestesi (700) 'den fazla beste arasmdan yarışma ile seçiimiştir. Tarihsel açıdan bunun da değerlendirilmesi gerekmez mi? O. Zeki Üngör \ / INGILTERE İLE MEKTUPLA ÖĞRENIM PTT GtLECEGINIZE YON SERMEK VEYA KOMNUZLA İLGILI DINYADAKİ EN SON GEÜŞ.MELERI İZLEMEK IÇIN ICS tum dnnyada uş^uladıjı mektupla oirt'tım prcjramiarını Türkiye dc de başlaltı. İle: Juydujiunuz alanda eşıtıra görerek meslek sahıbı clmak veya mesleğinııdek; en son yenihklen Avrupa duzeyinde izlemek ırr.kanına şımdı sız de sahipsıniz. Eğiîım konulanndan bazılan İr.gilizıe GCE (O A Uvelsi Bilgısayar İs İdaresi \ç Dekorasyon BıçkıDiki; Beeienme ve Vucu: Bakımı Gu;eilik Makya1 ve Zerate: Gu;el Sar.aUar Anatomı Gaze'ecshk Teknık Resim Zıraat Cıcekçı'nk Gıtar Çalma Fotoğratçılık Personel Yonetımı Reklamc.lık Halkla İüşkiler Otel ve Tunzm Yonetimı Pazarlama Bankacılik Eğitim lısanı kolay anlajdır seviyedel İngılızce oldujundan aynı jamanua ılgı duyduşunuz konuda teknık ingılııce biig:nızı de geliştırroış olacakssnız. Muracaaîınızda lulien uç.ı duydugunuz konuyu, konuları belırîmız İngıltere den jelecek ICS Yetkılileri aşajıdaiu n:erke:lerdf tanılım '.oplantüan yapacakiardır İSTANBLL 21 J i 1987 OJIM SALONLARI 15.0017.00 aras: İZMİR23 04 1987 EGE ÜNİVERSİTESİ Atarurk Kültür Merkezı Salonlan 15 0017.00 arası ANKARA:25 04.1987 ANXARA KOLEJI Orta Kısım Toplaniı Salonu 15 0017 00 arası 1NTERNATIONAL CORRESPONDENCE SCHOOLS Turk.ye Temsılcihiı Metin Merıç EKSPO LTD ŞTİ Büyükdere Cad Villa Sok. 74/2 Yuva 3 Apl. 80280 EsenteptİSTANBUL DoUıpdere otohüsleri Dolapdere D.) ve D.2 hat otobusleri geçen yıla kadar Kurtuluş Akarcası ve Elmadağ Caddesi kavşağına kadar yolcu taşırlardı. Kasımpaşa î İ Ozgürlük ve maceranın tadı 1979 YILI İCRA PL 467 TEDBİR UYARINCA SİGARA SAĞLIĞA ZARARLIDIR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle