28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER sinde?" diye yazmıştı. Şimdi kitaplan, yasa maddelerini bir yana bırakalım da rahat konuşalım: Bizde asıl yadırganan cinsel ilişkidir. Evet, aklınıza geleni söylemek istiyorum, kan koca arasmdaki cinsel ilişki bile yadırganır. Hele bu iş misafirlikte yapılırsa, ev sahibinin çok canı sıkılır, evinin namusuna dokunulduğunu düşiinecek olur adam. Böylece cinsel ilişki için ne vakit kalıyor, ne yer! ve benden aldığı kitaplara dayanarak aleyhimde rapor verdi. Ben de savunmam sırasında yargıca bu durumu anlattım, dedim ki, "Sizin seçtiginiz profesör bile benden aldığı kitabı okuyarak suçluyor beni, balk ne bilsiıı, nerden frfeüı? Böyle propaganda o M ^ ? " Şimdi de o kanıandanın gerekli dSFTeri ol^taaz, oluşamaz. Bir milli çünkü p len şey, Tuflmı bütün uluslardan daha cesuÇdaha kahraman olduğu inancıada toplanan akıl aJmaz bir şey&. Başka bir ı le, biz milli lara daha; yeni alışı; bunun yolunu Atatürk softalar kapatıyı yok, Müslü . Olmayan bir lirim? Şimdi gelelim müsadere edile;, kitapların kaderine. feuniar "imha" edilmek üzere SEKA'ya yollanmış. Bu durumda SEKA bir tür toplama kampı kimliğine girmektedir.'Zararlı bulunan bir kitap,'demek, iki türlü yok edilebiliyor: •'Yakarak, bir de kâ&t hamuruna çevrüerek. Yakma apnteminde kâŞıt denilen işlennpş maddenm içeEdiğ» elementlfe havaya kanşıp ğidiyor; ikinci yntemde ise, k^jıt olup yeniden kitaba dönüştüjOlmeyi bekleyecektir. tmdi bu^ikinci yöntemle yok edilen bir tıtabin kâğıdı, hamurdan geçerek ilerde gene kâolacağına göre, o kâğıda kim ilir neler yazılacak: Bilemeyiz ki! Bakarsınız aynı suçtan bir daha hamura girebüir. 'VÂzımın başındaki ceza maddelerinin sayıir gÖZ ataıaV nîıırsnnft, kân üveni bıiî .,..m on top kâğıttan oluşan bir kitap, "milli duyguları zayıflatıcı" bulunduğu için hamura çevrildi; aynı kâğıt dünyaya ikinci gelişinde, bu kez belki laikliğe karşı olma sakıncasını taşıdığından hamur kazanını boylayacaktır. Bunun bir çaresi bulunamaz mı? Çünkü bir kitabın toplatılması ve yok edilmesi için kullanılan ceza kanunu maddeleri hem sayıca çok hem de geniş kapsamlıdır. Alalım, Kanuna İtaatsizliğe Tahrik maddesini... Bana öyle geliyor ki, bir kitabın kanuna itaatsizliğe tahrik edici niteliğini saptamak hiç de kolay değildir. derseniz, önce, bu kanıan bilirkişinin kanunlara gelmesi gerekirdi. Eğer onun kanun saygısı zayıflamadı ise, kitabı suçlaması yanlıştır. Ama, "Efendim ben halkı düşiinerek»." diyemez, derse halka hakaret etmiş olur. Doğrusu, toplatılan, müsade edilen, sonra da imha edilen • V! kitaplardan kimin zarar görduğü kbflusu, bilimsel olarak incelenmeye^lgte^Spn bu kitaptan zaraı* ^ ^ ^ H B t t e y i m " di>erek elin^^^^^H^latıp atan binni f^^^^^^Knişimdir, "Aıtıan j ^ ^ ^ ^ M k y g u l a r ı m za> ıflıvor'^^^HEHe. Kulunç sanosı dejff^^/P Ne oluyoruz? Kitap toplumumuz için en korkulacak şey durumuna geldi^Aiü zararlı olan bu durumdMHHttan korku, herhangi bir k ^ ^ H vereceği sanılan zarardan^Kdaha zararlıdır. Kitap n e r ^ p e ortadan çekilecek gibi. Unutmayahm ki, biz az okuyan, çok az okuyan bir toplumuz. Kitabın zararları, tütünün zararları gibi ele alınırsa, korkarım kitap okuyanlar oraya buraya sokulmayacaktır. Belki kitap da unututup gidecektir; şöyle böyle tanımaya başladığımız kitap. 27 ŞUBA T 198 HamUT Kaıanı MELÎH CEVDET ANDAY Geçen hafta gazetemizde okuduğuma göre, son üç buçuk yılda 240 yayın hakkında toplatma karan verilmiş, "müsadere" kararı ile sonuçlanan dava konusu kitaplar ise "imba" için SEKAya gönderilmiş. Verilen bilgiler içinde, hangi kitaplann, hangi suçlama kararı ile toplattınldığına ilişlcin ad gösteren bir iiste de vardı. Tümiinü dikkatle okudum ve bir sayılama (istatistik) çıkardım. Bu sayılamanın yorumlanmasına gelmeden önce, yasa dilımizin Türkçeleştirilmesi zomnu üzerinde durmak istiyorum. Şu yukarıdaki "imha", "müsadere" sözcükleri ne tüyler ürperticidir! Düşünün ki, bu korkunç nitemler, uygarlığınuzın simgesi olan, daha uzun süre de simgesi olarak kalacak bulunan "kitap" için kullanılmaktadır. Dönelim benim sayılamanın yorumuna... Buna göre, 20 kitap, dergi ve ansiklopedi "müstebcen" (aynca 3 kitap edebe aykırı), 2 kitap laikliğe aykın bulunarak, 9 kitap komünizmin övülmesi, bölücülük ve milli duyguları zayıflatıcılıktan, 3 kitap dini tezyif ve tahkirden, 1 kitap kanuna itaatsizliğe tahrikten, 1 kitap devletin askeri veya emniyet kuvvetlerini alenen tahkîr ve tezyiften, 1 kitap Atatürk aleyhine olduğundan toplatılmış ve bunlardan birtakımı "misadere" edilmiş. Dergileri, sözlukleri, atlaslan, ansiklopedileri bu sayılamaya almadım. Korktum anlaşılan elimizde bir şey kalmayacak diye. Yukanda sergilenen duruma karşılaştırmalı olarak bakılırsa, bizde yayın yolu Ue en çok cinsel konularda suç işlendiği göriilüyor ve bundan da asıl suçun cinsellikte olduğu kuşkusu uyanıyor. Demek bizim hukuk dilimizde buna ya "müstehcen" denmekte, ya da "edebe aykın." Yoksa "edebe aykın'lık başka, "rnüstehcenlik" başka mıdır, bir şey diyemem. Müstehcenin "hücne«"ten, onun da "hedn"den geldiğini bilirim, ama o kök hangi kural uyarınca ve ne gibi bir anlama yönelik olarak "müslehcen" biçimini almıştır, bilmiyorum. Türkçesini uydursak iyi olacak. Bir sözün, bir eylemin "müstehcen" olduğunun bilinmesi için bir de "miistehcin" gereklidir. "Miistehcin" ise edebe aykın olanı bulan demektir. Bir tür bilirkişi, "ayıp"tan o anlıyor. Bizde "miistehcin" çok vardır. Boyuna ayıplarlar. Ama yukandaki olayda bu, Ttirk Ceza Yasası'nın bir maddesi ile oluşuyor. Artık onu yorumlamak mahkemelere, yargıçlara, huk«|kçulara düşüyor. Aricak "iedebe aykın olanı" yorumlamak gene de çok güç bir toplurı lum iç tam ülkele siz saklıs öpüşmesi oli ganır, ayıpl; Ben Fransa'c şenleri belli seyrederdim. Ne yapayım, aiışraamışım, ama böyle yaptığım için de utanırdım. Bizim büyük kentlerimizde bile, diyelim bir çiftin bir yolda, bir parkta sarmaş dolaş gezinmesi, çok değişik biçimlerde karşılanır; bu çifti hoş gören PENCERE Aykın Bir Yazı... Tuh, tuh, tuh, 41 kere maşallah!.. Bir yanda siyasal din v diyanet, namaz ve ibadet; öte yanda demokratik rekabet, fı huş muhuş. Bir yanda kârlar trilyonlara doğru göbek atarkeı öte yanda kârhanelerimiz kalkınmanın yükselen grafiğini vu guluyor. Sözüm meclisten dışarı, Büyük Millet Meclisi'ne CÎ mi yaptıran politikacı Atatürkçülükten dem vuruyor. Kargalî Mustafa Kemal'in heykel'erine tünemişler. ötüyorlar: Gak, gak gak; Atalürk'e bak! Bir tutam Türkislam sentezi atarsın tencereye, bir tutar Amerikancılık, çıkarcılık, kuyrukçuluk serpersin üstüne; vuru sun ateşe: Fokur, fokur, fokur • • • Türk Dil Kurumu'nun canına okuduk, Atatürk'ün özel vas yetnamesini çiğnedik... Ne gam! "Ya^ayan Törkçemiz" gelişiyor, yeni sözcükler ve uydurm tilçikler pıtrak gibi dilimize giriyor: İşte birkaç örnek: Aykın erkek... Aykın kadın... Şöyle böyle... Hötöröf... Şorolo... Nonoş... Dil bu! Dizgin vuramazsın; gelişir, hayatın gereksinmesir sözcüğe dönüştürür. Dilde devrime ve türetime öfkelenerel Atatürk'ün vasiyetnamesini çiğneyenlerin açtıkları parlak dö nemin karakteri "o biçim" gelişmeyle vurgulanıyor. Televiz yonda Türkislam salatasıyla birlikte nonoşların güneşi yurdu muzu aydınlatıyor. Ya demokrasi? Sorulur mu efendim? Oemokrasi dev adımlarla ilerliyor; a pazan, eşek pazarı, tavuk pazarı yanında milletvekili pazarın da hisse senedi ve tahvil piyasası, liberal ekonomi ve serbes piyasa sayesinde gelişiyor. Ülke ekonomisinde büyük atılın yaratan işbitirici ruh, Anadolu belediyeleri alım satım borsası nı da açtı. Yalnız belediye başkanları değil, belediyeler top tan satılıyor. Perakendecilikle kim uğraşacak! Toptancılık da ha kârlı değil mi? Parrraaa derler buna züttürük! Her ne ka dar bir Türk Lirası artık pula dönüştüyse de, hesabımızı Ame rikan Doları'na göre yapmıyor muyuz? Ne demek ulusal pa ra? Modası geçmiş bir tür kavram. Amerikan Doları varker Türk parasırtın esamisi mi okunur? Gazi Mustafa Kemal, başkentimizi istanbul'dan Ankara'ys taşıyarak Anadolu'nun göbeğine yerleştirmişti: İşbitirici part de Ankara'dan Houston'a taşıdı, Amerika'nın göbeğine taşı dı. Dünya eskisi gibi kavanoz dipli dünya değil artık; aç gözle rini! Dışa açılıp saçılırken öyle Batılılaşıyoruz ki, bir atılımda Avrupa'yı aştık. Var mı, yok mu Amerika! • Ya Avrupa? Bre insafsız, Avrupa insan Haklan Komisyonu'na kişisel baş yuru hakkını tanımadık mı? Tanıdık. Gazetelerimizin yazdığına göre alaturka dünyamızın yıidız larından Sayın Bülent Ersoy, Avrupa İnsan Haklan Komisyo flu'na başvuran ilk Türk olacakmış. İyi mi? Sayın Ersoy'un durumu ne? "Yasayan Türkçe"mizin yen tilcikleriyte nice "aykırı" erkek ve kadın, nice "şöyle böyle' yıldız, nice şorolo, hötöröf, nonoş, eğlence dünyamızın gökle rinde sanat güneşi gibi dolanır, sosyetemizde ve TV'de ba? edilirken, Sayın Bülent Ersoy gibi ameliyatını yaptırarat fimini ortaya koymuş sanatçımn günahı ne? ^Avrupa Konseyi İnsan Haklan Komisyonu karşısında bizirr demokratik rejimin hali de "aykın" değil mi? öyle bir rejim ki ne cin%olduğu belli değil; şorolo, nonoş, hötöröf demeye de dilim vârmıyor. ler olduğu gibi, "Burası genelev değü", ya da, "Evinizde yatak yok mu?" diye bağıranlar da bulunur. Neyi gösterir 6u? Kadınla erkeğin ancak yatakta buluşmasmın uygun olduğunu. Böyle bir toplumda müstehcene smır konulamaz, her şey müstehcen olur çıkar. Beh, "istibcan" davalan ne zaIzniir'in Kültür Parkı'nı yapan man açılsa, ya da bu davalar sıkDr. Behçet Uz'a, parkın planı laşsa, Mevlana'nın Mesnevi'sini üzerinde eleştiri yurütenlerden düşünürüm. Birkaç kez de yazbirinin, "Ama beyefendi, kuyln d(m, ondan daha açık saçık kiyerlere sıralar koymussunuz, butap yoktur bizim edebiyatımızda, ralara gelip öpiışmezler mi?" deama onu toplatmaya kalkmazlar mesi üzerine, Belediye Başkanı, nedense, belki de kalkamazlar da "tşte biz de onun için koyduk o ondan. Çünkü nerdeyse kutsal sıralan" demiş. Imdi, bu iki göbir kitap sayuır Mesnevi. Yoksa ruşten hangisinin doğru olduğu okunmadığı için mi aldırmıyorüzerinde birliğe varılabileceğini lar? Ama o zaman şu soru ortakestiremiyorum. Yalnız gitgide ya çıkar: Dedelerimiz bu müstehBehçet Uz'un anlayışından uzakcen kitabı nasıl bağırlarına baslaşıldığını söyleyebih'rim. Yazık tılar? Yoksa onların ki, cinsel konularda baskı ile so"müstehcen" anlayışı bizimki nuç almayı umut etmenin yanlış kadar dar mı değildi? olduğu bilinmiyor. Sevgililerin çoğu zaman saldınlara uğramaönce toplatılan, sonra mahkelan ne düşündüriicüdür! Edebin me karan Ue müsadere edilen kisavunucusu görevini üstlenenletapların başında "müstehcen" rin çoğu, basit, gözü dönmüş sayılmış kitaplar geldiği için, bu kıskançlardır. Yirmi beş, otuz yıl konuya yazımın başında yer ayıroluyor, adamın biri sevgilisini dım. Ama öteki konularda söyarabaya almış. Küçükçekmece leyeceklerim belki daha çok. önGölü'nün tenha bir kıyısına gitce şunu diyeyim ki, benim sanımiş, akşam karanbğını beklema göre, bizde kitap yolu ile suç miş... Derken dört bir yandan işlemek nerdeyse olanaksızdır. saldırı başlamaz mı? Hem kimNeden derseniz, bizim halkır ler? Bekçi^aaUs, jandarmagibi Jcitap okum bımdan ötürfflğB f i e r i . Meğer gjzmesine verilmistim.» izlerfcrmiş. Olay gabir prörtesörü bilirkişi s«çti, hiç unutmam, bilirkişi ile naip hâkim hanımıfl Doğan Nadi, "Bir odasında buluştuk. Benim şiirleDakika" sütununda, "Adamcarimden birinde Pir Sultan Abgız etinden geten kibarlığı gösterdal'ın adı geçiyordu, adam benmiş, otomobili ile uzağa gitmiş. den bu ozanımız için yazılmış kitenha bir yer bulmuş, göz öniintaplan istedi, demek bilmiyordu den çekilmiş... Suç bu işin nere ARADA BİR ŞERAFETTtN UZUNER Karayolları Eski Genel Müdürü OKURLAKDAN TekeVde ücret eşitsizliği Tekel yedekparça fabrikast, Tekel işletmeleri bünyesinde, Tekel fabrikalannın yedekparçalannı imal etmek için kunıhnuş teknik bir fabrikadır. tlk işçi altttu 1979 ythnda başuomşttr. Bugün 200'e yakın işçisi vardır. Bunlann %60'ını teknik eleman (Sanat Enstitüsü mezunu) diğer V*40'ım da onaokul ve tise mezunu işçiler oluşturmaktadır. tşyerinüıdeki işçi ücretlerinin düşük oluşu bizleri geçirn sıkmtısına düşürmüştür. Bu nedenden dolayı bir kısım arkada$lar iften aynlıp başka kamu ve özel işyerlerine yüksek ücretie işbap yapnuştır. Eğer bizlerin durumu da 1987 sözleşmesinde hayat standartlanna uygun olmazsa %40'a yakını da işten ayrüma düfünmektedir. en yüksek ücrete yakın bir rakam belirtip sonra sözleşme uygulanmah veya ücret durumu göz önüne almarak kademeli eşitleme usulü sözleşme olmalı ki, isyerütde huzur ortamı ve geçim sorunumuz az da olsa 1979 yıhnda işe girenlerin saat çözülebilsin. Vasıfsız ücreti 420. TL. olup; eUmanlar ise yukanda elimize geçen net maaş belirttiğimiz ücretlerin çok yakacak yardımı dahil altındadır. 65.000. TL., 1981 yılmda & Sözleşmelerimizin şimdiyeTî ife girenlerin saat ücreti kadar yüzdeli oluşu aradaiS ' 290. TL. yakacak yardımı farkı çoğaltıp aynı iş fakat dahil 48.000. TL., 1983 ytiında işe girenlerin saat değişik ücretler ortaya ücreti 280. TL. bugürtifçi koymaktadır. alınsa saat ücetti 210. TL. Mart 1987 sözleşthesi olacakttr. Hep iynı kapasüede fabrikamız işçiltrimn ve aynı işte çalışan bu * \ mağduriyetleri ğöz önüne elemanların dengesiı ücret V, aljjpuaA iyi bü" ştktlde dağtlımuu göz önümS&arak simttimmasınrveya fabrikamızdan bu dönem tazminath çıkış sağlanmasmı bekliyoruz. TEKEL YEDEKP4RÇA FABRİKASIIŞÇİLERİ Kaldınm Sök, Kaldınm Onar: İşleri BuL. Yaşamın giderek çağdaşlastığı bir âpnemde, başkentte yaşam, aksine, giderek ilkeUeşmektedfc, Hfcr nasılsa iş başına gelen başkentin iş brtirici yerel yöneticileri, görevieri gereği yükümlü olduklan hizmetteri bförecekterine, yeşamı kestirmeden bıtirmeye yönetmişierdir. Düne değin MriHik nedenfyte havasızlıktan bunalan Ankaralı sakinler, bir ara da susuzluktan kokmaya başlamışlardı. (Yağışlar başladı da kısmen kurtulduk.) Dış kaynaklı k&mürte havayı akhyacaklannı sananlar, başkentte yaşamı, yaşanmaz etmişlerdir. Günlük basın haberterirve göre, eskiden olduğu gibi hava kirHHği doruk noktasına çıkmaya devam etmektedir. Yazık dovizlerimize. Bu vurdum duymaz ve kaygısız gtdiş yaşamı etkileyecek yeni yıkımlara gebe görünmektedir. Anlaşılan odur ki, başfcentJiler, yeni sorunların ve sıkıntılann birbirini kovaladığı ve yanstdığı çağdışı bir yaşam sürecine sokulmak istenmekiedır. Böyle bir sOrecin eşlğinde havasızlığın ve susuzluğun oluşturduğu haŞâbkJarın, susuz hastanelerde nasıl iyilestirileceği bilinmezlerİBdoludur. Görünen odur ki, bu kez epey can gidecek. Sanki "ölen ölür, kalan sağlar bizimdir" iike) liberal ilke, Ankara halkına musallat otmuştur. insanı ekonomik mal kabul ederek, ekonomik ömrüne göre değerlendiren bu sistemin yandaşlan, etkin olduklan sürece, Ankara'da yaşam tatsıziaşacaktır. Dileriz Tanrıdan, gelecek günlerde de bol yağmurunu esirgemez de, başkent halkı kokmaktan, çürümekten, ölmekten korunur. Üst uste etkileşme ile belleklere yerleşen yerel vaadleri, halkın hayalgücünün ötesinde ayrınttlara varan yinelemelefie sunanlann ürettikleri ortadadır. içeriği sosyal anlayıştan yoksun Biyasalann sonucu hep böyle olmuştur. Eski yapılanlan kusuriu bularak, yapamadıklanna dayanak yapanfar bir kanş büe iterleyemezler. Burnunun ucunu göremeyenierin yapacakJan ilk iş, istifa etmektir. Parasal büyükJüklerle övünmek yerine, iş uretmek, özellikte yerel yöneticilerin kaçınılmaz yükümlülüğüdür. Propaganda arnaçh vaatterini olur olmaz zamanda ekranda dile getirenlerin az da olsa söyiediklerinden bazılannı yapmalan betdenir. Zaman zaman karşı çıktıklan ve yerdikleri bazı öz Türk?fl, ömegin, "çağdaşlık, uygariık" gibi sözcükleri ağızJardan »ksik etmeyenlerin içtensizlikleri uygulamaya olduğu gibi yan3imaktadır. Bu nedenle denebilir ki, ikilikli ve ikircilikli davraiış biçimini seçenler halkı, susuz da bırakır, havasız dal Ankara başkent olalı içinde yaşadığımız günler kadar hiznetsiz kalmamıştır. İş bitiriciler, bitiremedikleri işlerin kusuriainı birbirine postaiamaya başlamışlar bile. Başkentin yerel yöleticileri vaadlerinin aksine, ne ulaşımda, ne kanalizasyonda, ie su sağlanrnasında, ne hava kiriiliğinde gözie görülür bir ba?arı elde edememişlerdir. Tüm bu saydığımız kentsel gerekunmetorle ilgili attyapı yatınmlan eksik ve yetersiz konumlarıiı korumaktadıriar. Birkaç parkın pahalı ve propaganda amaçlı emelinin atılması dışında kakjınm sök, kaldınm onar, direk bo^a, saksı tak, saksı indir gibi incik boncukla uğraşan işbitirici rerel yöneticilerin, gerçek sorunlann üstesinden gelmeleri bekenilemez. Geçerii standartlara göre en çok 15 cm. yükseklike olması gerekfi kenar taşlannın (bordür) develerin bile zor aşa:agı yükseklikte inşa edilmelerinin nedeni anlaşılmazdır. Herıalde yaya kaldırımlarında insanların yürüyeceğinden haberJardırlar.Ummadıklan kadar parasal olanağa kavuşan işbitiri:i yerel yöneticiler, ücretlerini ve oturum haklannı katlamalanla karşın, iş üretmede kısırlaşmışlardır. Bir yandan ihale izendirilirken, öte yandan emanet inşaat için yığınla İş makiıesi alanların kararsızlığı, hizmetleri sanılandan da çok pahaılaştırmaktadır. Plansız programsız, gelişigüzel atılımların beielinin ulusca dişten, tırnaktan arttınlarak ödendiği unutulmanalıdır. Pahalı birim fiyatlı ihalelerin söylenti dolu yöntemlerini çimize sindirmekte zorluk çekiyoruz. 13 kez yurtdışına çıkan « en az 130 gün yurtdışında kalan Anakent Belediye Başkaıının, bir kova su için kuyrukta bekleyenlerin duygularından, lavranışlarından olumlu etkilenmesi elbette beklenilemez. Bazılarımız unutmuş olabilir. Ancak Ankaralıların çok iyi tnımsayacağı bir törenden söz etrnek istiyorum. Anımsatmak stediğim olay, Kınık Tuneli içinde bulunan yeraltı suyunun, Vnakent Belediye Başkanı tarafmdan cafcaflı bir biçimde telerizyondan müjdelenmesidir. 150 milyonluk ek bir harcama ile »Irnem kaç litre saniyelik yeraltı suyunu Sn. Başkan, kente veecekti. Törenler düzenlendi, Sn. Cumhurbaşkanı davet edilli. Kurdele kesildi. Bütün bunlar coşkulu bir biçimde televizlonla halka duyuruldu. Peki ne oldu bu yeraltı suyu? Yok mu idildi? Sabotaja mı uğradı? Yoksa komünistler mi kaynağı kuuttu? Elbette bunlann hiçbiri oimadı. Bir küçük su kaynağı bir türe aktı, sonra tükendi! Araştırma ve incelemeye gerek görneden, en yüce makamı, gösteriş ve propagandaya gereç yapnanın, sadece, saygı kusuru olarak kabulü olanaksızdır. Bu :üreti gösterenlerin, halkı sorunlarıyia baş başa bırakmada nerhametli olmalan umulmaz. Kitap isteği 19861987 öğretim yıhnda eğitimöğretime yeni açılmış okulumuzda öğrencilerimize ve halka hizmet verebilecek şekilde kitapstz bir kütüphanemiz vardır. Kütüphanelerin öğrencilerm ve halkın gelişmesindeki olumlu etkilerine inanan vatandaşlarımızdan, kamu ve özel kuruluşlardan yardım bekliyoruz. YÜCEL TAŞÇ1 lncedere tlköğretim O.Mı KARS/ARPAı T.C. MAltYE VE GÜMRÜK BAKANLIGI HESAP UZMAN YARDIMCILIĞI GtRİŞ SINAVI Maliye ve GumrÜk Bakanlıgı Hesap Uzmanlan KurÖtt* BaskanbgVnca 23, 24 ve 25 Mart 1987 gunlerinde Ankara, tstanbul ve lzmir'de fitaap Uzman Yardımcıhğı giriş sınavı SINAVA KATILABlLMÖatllÇlN; ... a) Devlet Memurlan Kau^ıa'jıjin 48'inci maddesinde yazılı ^îteüldere sahip olmak. . fX'~ bulunmak. . J>) 1.1.1987 tarihiade 35 y*swî* c) E&tim sflresi en az dört yıl < Siyasal Bilgfler, lktisat, Isletme, Hnkuk, tktisadfye td Fakülte ve Yüksek Okullan veya aynı süre ejitim ve bunlara eşitligi Yüksek öğretim Kurulu'oca kabul oluoao 1 i yabancı FokOlte ve Yüksek Okuüann birinden mezuo olmak gerekmektedir. Sınavlara giriş sartlannı ve sınav kojuttannı gösteren broşür Ue başvuru formu, yukanda belirlenen eğitinı kurumlan, Hesap Uzmanlan Kurulu Bajkank|j ve Kandnmttzal Ankara, Istanbul ve lzmir Gnıp Başkanuklarmdan saglanabilir.' tsteklilerin 6 Mart 1987 günü aksamına kadar Maliye ve GOmrUk Bakanlıgı Hesap Uzmanlan Kurulu Baskanhğı ANKARA adresine belgderi ile birlikte yazılı olarak başvurmalan duyunılur. Basın: 36437 * , • I ORHAN APAYDIN için (Jüzenlenen anma topla onur vermeniz rica olunur. Program: Açış Konuşması: jÜhan Selçuk Pancl* * ^ HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ Yöneten: Oktay Kurtböke Itatılanlar: Profj fert Aydm Aybay Avurcat Halit^Çelenk Yazar UğiiT.Mumcu 28 Şubal J987^aat: 14.00 YeV: Basın Sarayı Burhan Felek Konferans Salonu Cağaloğlu HUKUKI ESER YAZMA MÜSABAKASI 1) Vakfımız tarafından Vakjf Senedi gereğınce her uç yılda btr a^ılan Hukuki Eser Yazma Musabakası 1967 yılmda da açılmaktadır 2) 8u ytkı müa&bakanın konudu 'Mjtkıyet hakkının anayasa ceza ve medeni hukuk açıtanndan korunması' olarak belirlenmıştır 3) Bu konuda. musabaka suresı ıçınde yazıiacak ve |un '.arafından bınncı seçılecek olan esere 650 000 TL.mukatat aynca ıun lâyık göfdufiu takdırde 200 000 er TL. tutarında ıkı adet mansıyon venlcscektır 4) Musabaka |unsı. Istantıul Unıversıtesı Hukuk Fakultesı pratesortefinder oluşrnaktadır 5) Musabakaya katılacak olan eserlenn. Unıversıte proiesor. doçent veya asıstanı dışında bir ktşı tarafmdan yazılması tercume veya doktora tezı olmaması planlı bıblryografyaiı re^eranslı ve muhteva ıtıban ile onjinal ve ıimr defien haız bulunması gerekmeMedır 6) Musabakaya ıştırak edecek olan eserler aort nusrıa daktılo <ie yazılmış olarak en geç 31 Aralık 1987 akşamına kadar Vaktımız sekreten ve Istanbul Unıversıtesı Hukuk Fakultesı Personel Işlen Şefı Ayhan Oguze tevdı edılmelıdırter Bu dort nusha musabaka sonunda gen venlmeyecektır 7) Musabaka sonjcu 1 Nısan 1988 tanhınden ıtıbaren Vakıf sekreterınden oğrenılebılır PflOF TAHİR TANER VAKR YONETtM KURULU SEKA AFYON MÜESSESESİ MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN ÇAYAFYON Mttessesemizin ihtiyacı bulunan + «7»2O toleranslı 45 Kg.'lık 2200 adet propan gazı kapalı zarf teklif alma usulü ile sartnamesi esaslannda yıl içinde peyderpey doldurtulacakur. Bu işle ilgili şartnameler; 1 MUessesemizden mektupla, veya a) SEKA Genel Müdürlüğü Izmit, b) SEKA Alım Satını Madurlügü Selânik Cad. No: 3 KızüayANKARA c) SEKA Alım Satım Müdürlüğü Yalı Köjkü Cad. Yalı köskü t; Hanı Kat: 4 EMÎNÖNÜİSTANBUL. d) SEKA Aüm Saüm Müdürlüğü 27 Mayıs Meydanı Gümrük Iş Hanı Kat: 3 KONAKİZMİR adresinden bedelsiz temin edilebilir. 2 "Propan Gazı Dolumu" rumuzlu kapalı teklif mektuplan 27.3.1987 gunü saat 17.00'ye kadar Müessesemiz Haberlesme Şefliği'ne verilecektir. 3 Teklifle birlikte ihale tutannın ^o3'ü oranında geçici teminaı mektubu verilecektir. 4 Müessesemiz 2886 Sayüı Kanuna labi olmayıp, ihaleyi yapıp yapmamakta veya bölmekte veya dilediğine vermekte serbesttir. 5 Telexle verilen teklifler dikkate alınmayacağı gibi postada meydana gelen gecikmeler de dikkate alınmayacaktır. Basın: 13246 PANEL ÖLÜMÜNÜN 40. YILDÖNÜMÜNDE Katılanlar: Semih Balcıoğlu Ferruh Doğan Ali Ulvi Ersoy Turgut Çeviker Tan Oral Yakup Aydın 27 ŞUBAT CUMA SAAT 17.00 BUGÜN İSTANBUL TABİP ODASI TOPLANTI SALONU CAĞALOĞLU CEMAL NADİR VOY\GER SADJOR'S BAR BODRUM Gaziosmanpaşalı Serdar Kocak'ın yeri. 1 NİSANDA İÇKİLER BİZDEN Mustafakemalpaşalı Semih OYAK SİGORTA A.Ş. OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISINA DAVET Şirket Ortakları Olağan Genel Kurul Toplantısı 30 Mart 1987 Pazartesi günü saat 14.30'da Meclisi Mebusan Caddesi, Oyak İş Hanı, No: 319, Kat: 7, SalıpazarıİSTANBUL adresinde bulunan şirket merkezinde yapılacaktır. 1986 yılına ait bilanço, kâr ve zarar hesabı, yönetim kurulu raporu toplantı tarihinden onbeş gün önce şirket merkezinde ortaklanmızın incelemesine sunulacaktır. Sayın ortaklanmızın toplantıdan bir hafta öncesine kadar hisse senetlerini veya bunları kanıtlayacak belgeleri şirket merkezine ileterek giriş kartı almaları, şahsen katılmaları mümkün olmayanların bir vekâletname düzenleyerek temsilci tayin etmeleri rica olunur. BİLSAK'TA BUGÜN Dia Gösterisi: 19.00 SEMA ÜNDEĞER "KARİK.\TL"R DtALARI' BtLSAK Ti>atro: 19.30 •SAVAŞ O\XNLARI" Yazan: Edward BOND Caz Center: 21.00 EMIN FIND1KOĞLU DORTLÜSÜ CafeFoyer 10.0017.00 Çay, Kahve, Hafıf Içkiler, Yerli ve Yabancı Basın Lokanta: Ögle Servisi 12.0015.00 Akşam Servisi: 20.00 BÜLENTSUMRU (GitarVokal) BİLSAK Soğancı Sokak 7 Cihangir 143 28 79 143 28 99 Istanbul Teknik Okulu'ndan 1962 yıhnda aldığım 2207 nolu diplomamı kaybettim, hükümsüzdür. ALPA Y SAK T C. BURSA ASLİYE 3. HUKUK HAKİMLİĞİ'NDEN Esas no: 1986/1108 Davacı Hacer Pullu tarafmdan davalı Sezgin Pullu aleyhine mahkememize acılan boşanma davasında: Bursa Teleferik Teferruç Mah. Güvercin Çıkmazı No: 5'de ikâmet eden ve adres bırakmadan oradan aynlan, adresi meçhulde kalan davalı Sezgin Pullu'nun 24.3.1987 tarihinde saat 09.00'da mahkememizde hazır bulunması veya bir vekille kendisıni temsil ettirmesı gerekmektedir. Aksi takdirde yargılamaya yokluğunuzda devam edileceği vc bir daha adına davetiye çıkarılamayacağı hususu ve hukum verileceği hususu davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 18.2.1987 Basın: 13322 OVAK SİGORTA A.Ş. YÖNETİM KURULU GÜNDEM: 1) Başkan, Kâtip ve Oy Toplayıcıdan oluşan Başkanlık Divanının kurulması, 2) Yönetim Kurulu ve Denetçiler tarafmdan verilen raporlar ile bilanço, kâr ve zarar cetvelinin okunması, 3) Şirketin bilanço, kâr ve zarar hesabı ve kârın dağıtılması hakkındaki tekliflerin tasdiki veya değiştirilecek şekilde kabul yahut reddi, 4) Yönetim Kurulu üyeleri ile denetçilerin ibra edilmesi, 5) Yönetim Kurulu üyeleri ile denetçilerin seçimi, 6) Yönetim Kurulu üyeleri ile denetçilerin ücretlerinin belirlenmesi, 7) Genel kurul tutanaklarının imzalanması için başkanlık divanına yetki verilmesi, 8) Dilekler. KİRALIK Şişli'de 90 metre kare işyeri. İş saatlerinde KİRALIK DAİRE KarşıyakaDenizbostanhsı Yıldız Apt.'da kiralık daire Izm. Td: 14 26 74 lst. Tel: 571 30 33 147 46 27
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle