19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
JBAT 1987 KÜLTÜRYAŞAM YAYIN DÜNYASINDA SANAT EDEBIYAT HAYVANLAR tshuih GÜLGEÇ ıılluk ve tiranbk üstüne bir deneme ttllü Kulluk Üzerine Söylev / Etienne de la ie / Çeviren ve sunan: Mehmet Ali jğullan / BFS Yayınlan Felsefe Dizisi 4 / sayfa. OET CEMAL yüzyıl, zorlamalarla bile : açısından verimli diye niirilebilecek bir yüzyıl değilîeyinler üzerinde baskın :nlik, tannbilimindir henuz nç, akıl ve mantığın dizgingenellikle elinde tutar. Başyişle, lam anlamıyla ozgür lenlerin ve ateistlerin mumndıkları bir çağdır 16. yüzjna yine de rastlanır böyıe. Örneğın bir Guillaume 1,1552'de Tannlara Karşı" tra Atheos) diye bir kitap ılar, fakat tek başına böyle ıtapçık, ateist diye bağımsız ıvram oluşturmaya yetmez. Bonavenlure Desperiers, de kaleme aldığı "CymbaMundi"sinde Incil'deki çeerle ve mucizelerle alay eder. ika alanında ise, örneğin lne'de Piskopos John Ponet Mary Tudor'un ıtlanndan biri çıkar, "Siya>k Üzerine Kısa bir İncele,inde zaman zaman krallann larını, tiranlann da canlarıtirmelerinin, tannnın istençok uygun duştuğünü, hüıdarlann yetkiyi halktan alınnı, dolayısıyla bu yetkinin ırdan geri istenebileceğjni saur. Aynı yüzyılda kralın ern kaynağını halkta görenlerbiri de Iskoçyalı bir profesör ı John Major'dır. Ama dediiz gibi, aanlığın da azınlığıluşturur bütün bu ve benzeişiler. lynı çağın mutlakiyet karşıtlan arasmda belki de en ilginç kişi ise genç bir Fransız Katoliği olan Etienne de la Boetie'dir. l Kasım 153O'da Fransa'nın Perigord bölgesinde, Sarlat kentinde doğan, Orleans Üniversitesi'nde hukuk öğrenimi goren ve çok genç yaşta Bordeaux Parlamentosu'na danışman olarak giren La Boetie, sonradan ölümsüzlüğe kavuşacaktır, ama bunu siyasal göruşlerinden veya kaleme aldığı "Gönüilü Kulluk Üzerine Söylev"inden çok, dostluk üzerine kaleme aldığı ünlü denemesini kendisine adayan Montaiggerçekten yadırgatıcıdır: "... Onlan korumak için biiyttk bir öngöriisii, savunmak için büyük bir ustalığı ve yönetmek için buyıik bir özeni olduğunu sınama yoInyla kanıtlamış büyuk bir kişiyi bulan bir ülkenin sakinlerini ele alalım; eger bu insanlar daha ileri gidip kendi kendilerine ona boyun egmeyi kabul ederlerse... Bunun pek bilgece bir iş olduğunu soyleyemem: Onu, iyilik vaptığı yerden alıp kötıilük yapabilecegi bir yere goturmekten bsşka bir şey değildir bu." bu yükten de kurtulrauş olacaklardır. Kendi kendini kuDaştıran, kendi boğazını kesen halk, özgürliık ve kulluk seceneği karşısında bagımsızlıgıru terk edip boyunduruğu kabul etmiş ve bu kötiı dunıma razı olmak şoyle dursun onu arzulanuşür." Eşitsizliğin kaynağı Yapıtın ozgun adı daha sonra, tek kişinin kitle üzerindeki diktatörlüğünü daha iyi dile getirmek için "Contr'un" (Tek'e Karşı) diye değiştirilmiştir. La Boetie'nin görüşleri, genelde Rousseau'nun ve Tom Paine'in ilerde savunacakları göruşlerin bir öncelemesi gibidir; örneğin La Boetie'ye göre insanın özgürlüğe duyduğu özlem, doğal bir duygudur ve tum eşitsizlikler yalnızca yapaylıktan, rastlantılardan kaynaklanabilir ve tüm insanlar, aynı Tannnın, aynı hamurdan yoğurmuş olduğu kardeşlerdir. "Gönüilü Kulluk Üzerine Söylev"in çevirmeni Mehmet Ali Ağaogullan, siyasal diışunce tarihinin bu çok önemli belgesini, onemini tümuyle yansıtan çok yetkin bir duzenlemeyle sunmuş. "Yazar ve Yapıtı Üzerine Kısa Bilgiler" başuklı girişte, La Boetie'nin goruşlerinin kitabın yazılışından bu yana geçen yuzyıllar boyunca kimi zaman nasıl yozlaştınldığı ve hangi ideolojilerin kılıfına sokulmaya çalışıldığı özlü biçimde anlatılıyor. Yine Ağaoğullan'run çevirinin sonunda ver alan, "La Boetie ve Siyasal Kulluk" başlıkh uzun incelemesi ise, kısa deyişle "Gönüilü Kulluk Üzerine Söylev "i yazılışından günümuze uzanan tarihsel süreç içersinde tam anlamıyla güncel kıhyor. KİM KİME DUM DÜMA BEHİÇ AK Ozgüriük ve kuüuk La Boetie, ağırlıklı olarak okuduğu eski Yunan ve Roma yazarlannın cumhuriyetçi göruşleriyle yoğrulmuş bir kişilikti. Bu nedenden otüru "Gönıillü Kul ! « . yüzyıl, zorlamalarla büe felsefe açtsından verimli diye nitelendirilebilecek bir yüzyıl değildir. Beyinler üzerinde baskın egementtk tannbilimindir henüz ve inanç, akıl ve mantığın dtzginlerini genetlikie elinde tutar. Ozgür düşüncelerin ve ateistlerin mumla arandığı bir çağdır 16. yüzyıl. Ama yine de rastlanır böylderine. Aynı çağın mutlakiyet karşttton arasında belki de en ilginç kişi, genç bir Fransız Kaiçiiği olan Etienne de la Bottk'dUk % ne ile tanışmasına borçlu olacaktır. Montaigne'in "Zamanımızm en biiyttk adamıydı" diye nitelendirdiği La Boetie, büyük bir olasıhkla 1549 dolaylannda, " G ö n ü i l ü Kulluk Üzerine Söylev" ("Discours sur la Servitude Volontaire") başlıkh minik bir yapıt yazar. îçinde bulunulan çağda, hükümdarlann erklerinin kaynağını Tanrıda bulduklan görüşunün, gucünden henüz hiçbir şey yitirmemiş olduğu duşünüldüğunde, yapıtta ileri surülenler luk L'zerine Söylev" dikkatie okunduğunda, yazann tiranizm adı altında bütünüyle monarşiye karşı çıktığını görmemek olanaksızdır: "Ulke ona kulluk etraemeye karar versin bir kere, tiran kendiliğinden yok olup gider. Ondan herhangi bir şey eksiltmek gerekmez. ona hiçbir şey vermemek yeterli olur... Demek ki halklardır kendilerini teslim edenler, daha doğrusu kendilerini ezdirenlen çunku kuttuk etraeye son verdikleri an üstlerindeki P t K N I K PİYALE HADRA SAVAŞ ÇIKAPSA f VE ecati Güngör'ün yeni öykü kitabı: "Unutulmaz Bir Kadın Resmi" loğanın kızdığı ve güldüğü koşuUar utulmaz Bir Kadın Resmi / Necati Güngör / özgür yın Dağıtım / 111 sayfa. xati Güngör, sanki yazı masasını dışarda bir yerde, ğanın kızdığı ve güldüğü koşullara yerleştirmiş gibidir. eydana gelen her kıpırtıyı, her devinimi, her değişmeyi gelişmeyi ayrıntılı bir çalışmayla izlemiş, izlemlediklerini, saptadıklanm bir bir not etmiş gibidir. UZAFFER BUYRUKÇU Ilk kitabı "Yokuşun Başı" ile natçılarla okurların dikkatleriuzerine çekmeyi başaran Neti Gungör'ün son kitabı "UnuImaz Bir kadın Resmi" bugünrde yayımiandı. Hep Boyle Uzun Yollar, Maıl Kuşu, Satıhk Ev, Vaat Edilıiş Bahar, Nazile Hoca, Unutullaz Bir Kadın Resmi, Bir İnce [üzün hikâyelerini içeren kitap, •nadolu'nun köy değil kasaba E kentlerinde yaşayan insanla,n ilişkilerine, savaşımlarına ve ramlarına eğilmiştir. Hikâyeler, genellikle kırazlann içek açmasını, yağmurun, karın yağmasını, bahar aylanndaki uyanışı betimlemeUe başlamaktadır. Bu betimlernfer canlıdır, birbirinden çarpıcıdmrenkli resimlerle bezenmiştir. flki, hemen kendilerine bağlayacakye o durumlan varlığımızın bütunuyle yaşadığınuz gunlere, mevsimlere sürukleyebilecek bir büyüyle örülmüştür. Beümlernelerin, sonradan hikâye yapısı içinde sıralanan olayların okuru şaşırtması, sevindirmesi ya da üzmesi için kurulan tuzaklarla bir ilişiği yoktur. Okunacak hikâyenin yaşamın, yaşamların çeşitli böİumlerinden fışkırdığını, gerçek olduğunu kanıtlamak, belli zamanlarda da mekânlarda geçtiğini benimsetmek amacıyla kullanılan bir tekniktir. Necati Gungor, sankijizı masasını dışarda bir yerde dpğanın kızdığı ve güldüğü koşullara yerleştirmiş gibidir. Meydana gelen her kıpırtıyı, her devinimi, her değişmeyi ve gelişmeyi aynntıh bir çahşmayla izlemiş, gftzlemle<Uderini, saptadıklanni^bir bir not etmiş gibidir. S, ğu'daki ülkeleri, Anadolu'yu karış karış dolaşan, gördüklerini, tanıklıklarını coşkulu, ilgi uyandıran bir dilk beyinlere sokmayı beceren âşıkları, ozanları, dervışleri, masalcıları anımsatır. . . . . Tanıdık tıpler Anlatıcı bazen anlatıcılık işini surdurürken bir yandan da nikâyeyi yürüten, sorumluluklan üstlenen kişilerin arasına karışır; ne yaşanıyorsa, ne yaşanacaksa hepsinde rol alır, olumlu ve olumsuz her şeyi bölüşür, dramların oluşmasına imzasınıatar. Her hikâye, okurları uyarma ve çağnştırma yönteminin içine sokarak geçmışin hüzünlu, acılı, pişmanhklarla, hiçbir zaman kapanmayan, kapanmayacak olan yaralarla sıkıştırılmış bir evrende gezdirmek, yaşatmak isteğiyle seçilmiş gibidir. Necati Güngor'ün tipleri, hepimizin çevresinde, ailelerinde bulunan tanıdık tiplerdir ve Anadoluludur. Sözgelimi terzi Kamer... Budalalıkla ve saflıkla bir tutulan durustlüğu, fılozofluğu, kanaatkârlığı, tutkuyu önemseme yuceliği... Ekonomik durumlardan çok kafaların değişmesine, ruhların arınmasma onem vermesi ve çağa ayak uyduramaması yüzünden gitgide yabancılaşması, yalnızlaşması... Anadolu insanının dünyası Acının yoğurduğu, yeniden yarattığı, guçluklerin hepsiyle hesaplaşma azrnine daha buyuk güçler eklediği Nazile Hoca. Durust, soylu, alın terine inanan, en yoksul gunlerinde bile hükümet yardımını elinin tersiyle iten Nazile Hoca, benzerlerinin artması istenilen onemli bir tiptir. "Lnutulmaz Bir Kadın Resmi"ndeki zahireci Müslim, Hacı Osman, Kel Vahit, "Duvar gibi dilsiz oluşundan başka, aklı, yüreği, bilinci kaskatı donmuş bir yaratık halinde ortalıkta dolaşan" kadın gerçekıen akıldan çıkmayacak tiplerdir. Hele kadın... "Unutulmaz Bir Kadın Resmi" Anadolu insanının Necati Güngör de onlardan biridiryuzyıllardan beri geleneklerle, göreneklerle, yaşamdan oğrenilenlerle zenginleşen dunyalarını; çok ağır değişen ama ortadan kalkmayan birtakım kara sorunların baskıları altında ezilen kişilerin çabalamalannı; ekonomik ve sosyal fırtınaların devirici sertliğini goğusleyememelerini; kişisel ilişkilerdeki iniş çıkışları, çukurları, uçurumları iyi bilen Necati Güngor'ün "Bu Sevda Ölmek"ten sonra yazdığı en onemli yapıttır. Ve "Llnutulmaz Bir Kadın Resmi"ni okuyup bitirdiğinizde buruk bir huzun kalacaktır yureklerinizde. NÖTRON 6OMBA SINPAN MÜSUKJ f pl'KMİK'l DE KORUR AAUSUSİ? ONA SÖZ VECEAAEM HIZLI GAZETECİ SECDET ŞES ABİOİCJ kuyrük sokumunöa takma a o s ı , kralbinde hicran yöraâı vtz caoinöa 500 + 10 bin lirosıyla (tvinin yolunu tuttu . iST/lNBi/L un bolç/k içinöeki eokakkınna sopohtn ilk ış lan düştf?<zy*z t>aşlo<nıştı .. Birazöan onun aczçtiği yoHaröan çöpçükır, işçiler va ifsı qcç^> bir yarlenz aittiter.. ZEYNŞL A yotmodan önaz ZDNET'Î dövmayi ihmal atma ' di.. Sonra sakinlaştt vtz uyudu •.. Hep bir anlatıcı Ayrıca belleğin ve sorunların da ortasına koymuştur masasını. Bu betimlemelerden sarkan iplikleri, konuların özlerindeki ipliklerle birleştirmiştir. Necati Güngor'ün hikâyelerinde öteden beri bir anlatıcı vardır. Bu anlatıcı çoğunlukla bir erkektir, bir delikanlıdır, bir çocuktur. Konuyu ya da durumu olanca ağırlığıyla omuzlarında taşıyan kişinin, kişilerin yakınıdır, dostudur, arkadaşıdır, sozlerine guvenilen birisıdir, kimi vakit de kendisidir. Anlatıcı biraz da, eskiden, Do BU OVKUNÖNSOHU ÇİZGÎLİK KÂML MASARACI FAY1N RAPORU KADIN1N ADI YOK Yazan: Duygu Asena / 4/g Yayınlan / 232 sayfa. "Kadının Adı Yok", 1972'den DU yana yazarlık ve yayınalık uğ•aşını gazete ve dergilerde sürdu•en Duygu Asena'nın ilk kitabı. ksena, "Kadının Adı Yok"ta, kendi güçlulüğunü oluşturmaya çalışan bir kadının çelişkilerini, savaşımını anlatıyor. "Cinsiyeti kadın olarak belirlenmiş" herkesin tanık olabileceği ortak bir seruveni, bir kadının ağzından aktarırken, erkekler kadar kadınları da sorguluyor. çocuklara, bizim çocuklarımıza adadım, utanarak..." SASAT VE EDEBtYAT DERGİLERÎ Yazan: Vedat Gunyol / Alan Yaymcılık / 83 sayfa. Vedat Gunyol, bu yeni ve ilginç denemesinde Osmanlı'dan bu yana sanat ve edebiyat dergilerinin bir dökümunu yapıyor. Bu dergilerde egemen olan akımları, görüşleri sergiliyor. Günyolun çalışması, bir anlamda kısa bir kultur ve duşün tarihi ozelliği taşıyor. GEÇMİŞLE GELECEK Yazan: Sabahattin Kudret Aksal / Çağdaş Yayınlan / 230 sayfa. Sabahattin Kudret Aksal'ın ilk kez 1978'de yayımlanan denemelerinin ikinci basımı. Sabahattin Kudret Aksal'ın denemelerinde, tiyatrodan sinemaya, edebi>attan eleştiriye, Yahya Kemal'den Cahit Sıtkı'ya, Sait Faik'ten Celal Sılay'a çok zengin bir sanat dunyasında ve çok çeşitli edebiyat adamları arasında keyifli, duşunduren, bilinçlendiren bir geziye çıkıyor okur. "Geçmişle Gelecek", çok yonlu bir sanatçı olan Sabahattin Kudret Aksal'ın günlerce iç dunyasında yoğurup sorunlaştırdığı, giderek köklu çozumlere ulaştırdığı duşuncelerden oluşuyor. ğu bulamayan bir insanın dramını işliyor. Muzaffer Buyrukçunun deyişiyle, "Miıthiş bir dramdır bu. Birini istemeyeceksin, ama o istemediğinle, yasalar ve çevre "hayır' dedigi için, ilişkini surdüreceksin. Neden? İşte bu 'neden'in ve daha bir sürü sorunun karşılığı \erilmekle bu romanda." İCRAATIN İÇİNDE AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAM A\SEKİLİMCİ HABABAM SINIFI İCRAATIN İÇİNDE Yazan: Rıfat Ilgaz / Çınar Yayınlan / 192 sayfa. Rıfat Ilgaz'ın, Demokrat Parti yonetiminin son dönemlerinde "Dolmuş" dergisinde öykülemeye başladığı "Hababam Sınıfı", giderek çağdaş Turk mizahında eşı az gorulmuş bir kitleselliğe ulaştı, birçok sinema ve tiyatro yapıtınada kaynaklık etti. Rıfat Ilgaz, "Hababam Sınıfı İcraatın İçinde" adlı yeni kitabında, Hababam Sınıfı uyeleriyle yeni toplumsal koşullann baskısı altında yeniden buluşuyor. Ilgaz'ın yeni yapıtı, Turhan Selçuk'un çizgileriyle butunleniyor. Kâ TARtHTE BUGÜÎS MÜMTAZ ARIKAS 19 Şubo Amdri Gide., ANDRB GIDE OLDü.. gvıçlik y 19S1'D£ BU6UN, ÜMLÜ FKAHSI2 YAZARI AMOKE GlDEÇJÎD),82 larında • SEVGİ YET1M1 ÇOCUKLAR Yazan: Ayşe Kilimci l Bilgı Yayınevi / 223 sayfa. "Sevgi Yetimi Çocuklar", Ayşe Kilimci'nin uçüncu kitabı. Kilimci, daha onceki kitaplarında olduğu gibı, yeni oykulerinde de sorunları gerçekçi bir yaklaşımla dile getiriyor. Kitabına başlarken şoyle diyor Kilimci: "Bu hikâyeleri, sosyal hizmet kuruluşlarında depo edilmiş sevgi yetimi çocuklara, hüzun ustası özurlü çocuklara. suça mecbur, fişlenmiş çocuklara, çalışır çalışmaz, dil bilir bilmez, ille de umudu hiç bilmez, duş yetimi, sokağın ustası çocuklara. anaları babaları yanında dahi korunmaya muhtaç çocuklara, eğitemediğimiz, besleyemediğimiz kurban çocuklara, acılarını avutmayla deeis lokus ettieimiz arka»la>ım OklayAkbal İNSAN BİR ORıM V\1)IR WŞtNPA ÖLOÜ. YİRtoİHCİ YÛZYILIM İLK YARISINPA, BATI DE&IYATININ EN ONEMLİ KİŞILER.İ ARASIMOA YEfZ ALAN GlPE VA/ BtÇAKTTĞI YAPITLAR, COK. ÇEÇlTLİ TÜI2<JEf£ı ICAPZAMAKTAPlg: ROMAN, ÖYKÜ, ELEŞTlSI, YOLCULUK AAJI LARI, OTVBlYOGBAFi, Ç£VlR.İ VE MEK7VP G'B'. AMPg£ 6IDE, BAŞKALAHINIM YAZMA(CTAN KAÇlNOlĞı KONU' HrÇ ÇEKJNMEDEN KALEME ALMIfTI EŞClNSEL OLOUĞUMU AÇIKLAMASt, SUHA İYİ Slft ÖfZNEKTIR. &EÜKLI ÇEV&ELEfZCE UZUN SÜBE AFAGOZ £OİL~ 1ESlfJ£ &HSŞIN, DAi/f?ANlÇLAtSlNI D£ĞİŞTİGMEM/fTf. AMDSE GIDE, YAŞAMININ SON PA, NOSEL EDEBİYAT ÖOÜLUNÜ ALMlŞTf. CUMHURİYET KİTAP KULUBÜ^NDEN HABERLER A YIN EN ÇOK SATAN ŞttR KİTAPLAR1 15.1.198718.2.1987 Ryatı: Kod Sn INSAN BİR ORMAND/R Yazan: Oktay Akbat / Can Yaytnları / 117 sayfa. Oktay Akbal'ın uçuncu romanının uçünciı basımı. Akbal, 1974 yılında yazdığı "İnsan Bir Onmandır'Ma. c\!iliktc mutlulu1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 004 049 021041 102.053 152.316 022 007 002.296 152 035 152.031 038 026 038 025 Solda, çalışırk.efi görülüyor. 50 m ÖNCE Cumhuriyet 19 Şubat 1937 Hariciye Vekillerile Başvekil Metaksasın ayrılması çok samimi olmustur. 1937m muhtemel görülmektedir. Milli Müdafaa vekili Kâzım özalp dün sabah Ankaradaı şehrimize gelmistir. Kâzım özalp Haydarpaşa garında şehrimizdeki askeri ve mulk erkan tarafından karşılanmı bir müddet sonra Dolmabal sarayına giderek Başvekilim mülaki olmuş ve sonra Atatürke tazîmlerini arzetm lialkan Konseyi rfağıhlı Atina 18 (Hususi) Balkan Antantı konseyinin muzakereleri hitam bulması üzerine Turkiye Hartaye Vekıli Tevfık Riıştu Aras, Yugoslavya Başvekıli ve Hariciye Vekıli Antonesco bu akşam hususi trenle Selaniğe harekel etmışlerdir. Hariciye Vekilteri isiasyonda Şafak TMdsamenat Çtflk B i t i ı ŞHrteri/OrhM Ve« HafcM BoMjVBartait Bncat K u i u Km> T«k*MBfN»M Hftseyi* Batun Mrt!Md«rflten»n Snlyv 0« ÖNtM Be* Kalsf Aziz Medn K m V H a t M KösaytR Hazinada OtMk Zor/Nasan Hisaytn Sn ÇuriMilAMMt TaH DArâMn Antotun/Ahımt TeW 1150 650 800 900 660 650 550 800 367 367 Başvekıl Metaksas, buiun Vekiller, ordu kumandanları, Atina belediye reisi, sivil ve askeri erkan ile Türkıye, Yugoslavya ve Romanya elçilen tarafından teşyi edilmışlerdır. İstasyon da mahşer gibı kalabalıktı. Ej'zun numune alayma ınensub bir kıt 'a bandosile selarn resmini ifade ediyordu. Misafir Vekiller Heyeti Bugün Sarayda Toplanacak Vekiller Heyeti bugün Dolmabahçe saraymda bir toplantı yapacaktır. Bu toplantıya büyük onder Atatürkun rıvaset etınesı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle