28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Sonuç olarak Turkiye'nin, uluslararası rekabetin en can alıcı noktalanndan biri olan teknolojik yarışta bugünkü durumundan kendini kurtarması ve 2000'li yıllara çok daha iyi bir konumda girmesi içitı bugünden teknolojiye, bilime ve bilim adamına yatınm yapması gerekmektedir. Bunun yollanndan biri, bilim ve teknoloji parklan ile ileri teknolojiye dayalı girişken işletmelerin kurulmasının özendirilmesi ve üniversitelerin teknoloji üretimine aktif katkılarının kolaylaştınlmasıdır. mınn ve 1 eRnoloji Parklan önemli bir adım Türkiye'de "bilim ve teknoloji parklan"run kurulması olacaktır. Başta ABD olmak üzere çoğu gelişmiş Batı ülkesinde ve teknoloji yanşına geç giren ancak büyük başanlar sağlayan Japonya, Güney Kore ve Tayvan gibi ülkelerde örnekieri bulunan bu uygulama çok yönlü yararlan olan ve başan olasılığı yüksek bir projedir. Doç. Dr. İSMET S. BARUTÇUGİL Uludağ Üniversitesi Çağdaş uygarlık duzeyine ulaşmak amacıyla ekonomik ve sosyal kalkınma sorunlannı çözmeye çalışan Türkiye, öncelikle teknoloji üreten bir ülke olmak zorundadır. Kararh ve sürekli bir kalkınmanın hemen hiçbir şekilde dışa bağımlı bir bilim ve teknoloji politikası ilegerçekleşemeyeceği kesindir. TEKNOLOJİNtN ÖNEMİ, SAĞlAYACAGl EARARLAR Toplumun üretime ilişkin bilgi ve beceri birikimi olarak tanımlanan teknolojinin uretilmesi, ülkede daha fazla mal ve hizmet yaratılmasına ve bunun sonucu olarak da daha yüksek gelir, istihdam ve refah düzeyinin sağlanmasına yol açacaktır. Teknoloji uretimi amacıyla yapılacak araştırmageliştirme (A + G) çalışmalan, dış ülkelere teknolojik, ekonomik ve siyasal anlamda bağımlılığı azaltacaktır. Dışandan alınan teknolojinin ekonomiye yarar sağlayacak biçimde özümlenmesine ve ulke koşullarına uyarlanznasına olanak sağlayacaktır. A + G çalışmalan, uJusal kaynaklann akıîcı ve etkin kuUammını kolaylaştıracak, ülke sorunlannın doğru çözümlerine yardımcı olacaktır. Bilim ve teknoloji üretiminde sağlanan başanlar ve gerçekleştirilen buluş ve yenilikler, ulusâl anlamda moral ve kendine güven duygusunu geliştirecektir. Bilim ve teknoloji üretimi, öncelikle yeterli kaynak ve uygun ortam sorunudur. Bilim adamlan ve araştırmacılara gerekli tüm araçgereç, belge (doküman) ve laboratuvar malzemelerinin sağlanması ve maddi endişelerden uzak bir çalışma düzeninin kumlması gerekir. Bütün bunlann ötesinde fiziksel ve entelektüel anlamda uygun ve uyarıcı bir ortamın varlığı da son derece buyük önem taşır. Bilim ve teknoloji üretimi için gerekli bu önkoşullann ikincisi yani uygun ve uyana bir ortamın yaratılması, maddi kaynaklann sağlanmasına oranla çok daha güç bir görevdir. Başarılı buluş ve yeniliklerin yapılabilmesi için entelektüel etkileşimin yoğun oldugu özgürlükçü, uyancı, özendirici ve ödüllendirici ortamlar gerekir. Ülke kaynaklarını ulusal amaçlar doğrultusunda bir bütün olarak düşünmek ve değerlendirmek isteyen devlet yöneticileri, kamu ve özel kesimde, üniversitelerde ve araştırma kurumlarında birbirinden kopuk, tek başlanna çalışan düşünsel güçlerin birlikte calışmaya özendirilmesini ve ayn ayrı elde edebileceklerinden çok daha fazlasını bir arada uyum içinde çalışarak elde etmelerini öngörmelidirler. Bu doğrultuda atılabilecek çok nm indirimi ve vergi ayncalığı gibi önlemlerin de alınması gerekecektir. Böylelikle, yenilikçi ve yaratıcı işadamlanna daha kolay iş kurmalan olanağı verilerek uzun dönemde yeni iş alanlan ve geniş istihdam olanaklan açma olasılığı yüksek teknolojiler yaratılacaktır. Devletin başlangıçta üstleneceği yukümlıilükler ve katlanacağı maliyet, uzun döBtR ARADA KL'RULUŞ nemde sağlanacak toplumsal ve ÖRGÜTLENMELERt ekonomik yararlar karşısında Bilim ve teknoloji parklan, fi son derece küçük kalacaktır. Özel kesim kuruluşlan risk ve ziksel planlaması ve altyapısı devlet tarafından gerçekleştiri belirsizlik düzeyi yüksek ileri teklen, devlet, üniversite ve özel ke noloji yatınmlan karşısında çesim işbirliğini en üst düzeyde kingen davrandıklan, üniversitesağlayarak araştırmaya ve ileri lerde araştırmalar amaçtan çok teknolojiye dayalı işletmelerin bir araç olarak görüldükleri ve devarada kurulmasıru amaçlayan let araştırma kurumlan burokrasi içinde bunaldıklan sürece "biörgütlenmelerdir. Bir bakıma, 196O'lı yıllardan lim ve teknoloji parklan", tüm bu yana Türkiye'de yaygınlaşan bu buluş ve yenilik kaynaklanve çoğu başanlı olan organize sa mn sorunlannı ve sakıncalannı nayi bölgeleri uygulamalarına ortadan kaidırabilecek bir çöbenzetilebilecek bilim ve tekno zum olarak görülmektedir. Bu loji parklan projesi, devletin tek uygulama ile bir yandan devlet noloji üretiminde açık ve aktif riske katılarak özel girişimcileri bir rol üstlenmesi anlamına gel cesaretlendirdiğlnden öte yandan mektedir. Devletin gerektiğinde da Üniversite ve kamu kesimi bölgesel kuruluşlarla işbirliğine araştırmacılarmın ve bilim girerek belirlenecek geniş alanlar adamlannın yeni fikir, buluş ve üzerinde tüm altyapısı tamam çalışmalan değerlendirildiğinden lanmış arsalan ya da inşa edilmiş teknoloji üretimi için son derebinaları, ileri teknolojiye dayalı ce uygun bir ortam yaratılmış ürilnleri üretmeyi ya da teknolo olacaktır. Bilim adamları ve jik araştırmalar yapmayı amaç araştırmacılar, çalışmalannın layan küçük ve orta boy işletme maddi ve manevi ödüllerini kalere çekici koşullarla kiralaması zanarak daha çok çalışmaya ya da satması öngörülebiür. Ay özendirilirken gençler de bilim nca, riskli yatınmlan özendir adamı olmayı ve üniversitelerde mek amacıyla ucuz kredi, yatı çalışmayı giderek daha çekici bu Jacaklardır. Böylelikle, üniversite ve araştırma kurumlarından dış ülkelere ve endüstriye beyin göçü bir ölçüde duracak ve yetenekli gençler üniversitelere çekilebilecektir. Ancak, bunun sağlanabilmesi için bilim ve teknoloji parklannın gelişmiş ya da gelişme potansiyeli çok yüksek üniversiteler çevresinde kurulması gerekir. Dunyada ve ozellikle ABD'de başarılı olmuş araştırma parklannın hemen tümu güçlü bir üniversitenin çok yakınında, hatta içindedir. Örneğin, Silicon Walley Stanford'a, Route 128 Massachussetts Institute of Technology*ye dayanır. Atlanta'daki uygulama ise birbirine yakın üç üniversiteye dayandığından "arastırma üçgeni" olarak tammlanır. Yakın çevresinde güçlü bir üniversite bulunmayan bilim teknoloji parkının yaşama ve başan sansı son derece düsuktür. SONUÇ Sonuç olarak, Turkiye'nin uluslararası rekabetin en can alıcı noktalanndan biri olan teknolojik yarışta bugünkü durumundan kendini kurtarması ve 2000'li yıllara çok daha iyi bir konumda girmesi için bugünden teknolojiye, bilime ve bilim adamına yatınm yapması gerekmektedir. Bunun yollanndan biri, bilim ve teknoloji parklan ile ileri teknojojiye dayalı girişken işletmelerin kurulrnasının özendirilmesi ve üniversitelerin teknoloji Üretimine aktif katkılarının kolaylaştınlmasıdır. CUMHURtYE OKAY GÖNENSİN Devlerin Krizi S EVET/HAYIR OKTftY AKBAL OKURLAKDAN AyazağaCendere yolunun acıklı hali Alibeyköy'de kömür deposu işletiyoruz. tstanbuVun yakacak ihtiyacımn önemli bir bölumünü biz karşılıyoruz. Daha önceleri Kemerburgaz 'dan aldığımız kömürleri Hastai yolu üzerinden naklederken, bu yol bir yıldır bize kapattldı ve AyazağaCendere yolunu kullanmamız istendi. Ancak bu yol hafîf bir yağmur yağdığmda çamur deryası haline geliyor. Her gün en az S kamyon bu yolda devrilmekte. Araçlann ömrü de bu yolda kısalıyor ve maddi yönden zarar görüyoruz. Bu bizim zaranmız olduğu kadar, araçlar milli servet olduğundan bir anlamda devletin de zaran olmak tadır. Yetkililere yaptığımız çeşitli başvurulara rağmen yol sorunu halen çözümlenmiş değil. Sözünü ettiğimiz yol, her geçen gün biraz daha kullanılmaz hale geliyor. Rica ediyoruz, bu yol en kısa zamanda kuUanılabilir hale getirilsin. KÖMÜR DEPOSU IŞLETÎCÎLERt İSTANBUL iyice daralıyor. Ustelik burada kaldınm da yok. Çamur banyosundan kurtulmak, duvarla arabalar arasında sıktşıp kalmamak, sürat tutkunu sorumsuz sürücülerin hızlanm kesmek için yolun burasına bir yukselti yapılmışn. Gel gör ki, İstanbul'da yaya olmanın güçlüklerini yaşamış bazı sayın vatandaşlar, geceleri burada fren yapan arabaların seslerinden uyuyamadıklanm ileri sürerek, bu yükseltinin kaldınlmasım istemişler. Bu akıl almaz benciIUk ve sorumsuzluk karşısında insanın kanı donuyor. Çocuklanmız pisi pisine ezilip ölsün, insanlar sokak kedileri gibi kaçışıp, köşe kapmaca oynasınlar, ama yeter ki, beylerin uykulan bozulmasın! Bir araç, bu yolda ani ve acı fren yapmak zorunda kahyorsa, şehir içindeki hız limitine uymuyor demektir. Yetkililer de süratle beylerin isteklerini yerine getirmişler. Oysa bu uygulama, tam bir trafik anarşisinin yaşandığı İstanbul'da oldukça yaygındır. Yükseltinin kaldınlması emrini veren yetkilinin, gelip yolu incelediğinde, yapılan yanlışı en kısa zamanda düzelteceğine inanıyorum. Umutla ve sabırsızlıkla bekliyoruz. SELAMt GÜNDÜZ BAK1RKÖY/İSTANBUL Ozgürlüğü Olmadan... "Türk hükümeti kulaklanm tıktyor, dunyanm seslerini duymuyorf Avrupa işçi Sendikalan Konfederasyonu Genel Sekreteri Mathias Hinterscheic böyle diyordu. Dünyanın sesini duymazsak, duymazlıktan gelirsek, elbet dünya da bizım sesimizi duymaz! Ama denecek ki Amerika var ya, o bize yeter... Ama ne kadar yeter, ne zamana kadar yeter? SHP'nin düzenlediği, •Demokraside İşçi Sendikalannın işlevferi ve Haklan' toplantısı 14 şubat cumartesi gunü Perapalas salonlannda yapıldı. Bir gün önce DİSK'in kuruluşunun 20. yılı dolayısıyla aynı yerde DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk bir kokteyl vermişti. Yurdumuza gelen yabancı sendika liderleri, politikacılar, gazeteciler, sendıkacılar, partililer görkemli bir kalabalık oluşturdular. DİSK, askerı mahkemece mahkum edilmiş, kapatılmtştı, ama karar daha Yargrtay'da irtcelenmekteydi, bu yüzden kesinlik kazarv mış gözüyle bakılamazdı. Hem DİSK kapatılsa bile yeni DİSK'ler kurulur, 'DİSKolgusu' yaşatılırdı. Emekci halkımtzın, emeğinin hakkını arama savaşımını önlemek olanaksızdı. SHP Genel Başkanı acış konuşmasında önemli bir gerçeği dile getirdi: "Türidye'de işçi haklannın konınması için geraken düzenlemeier bugun önde gelen konumuzdur. 1982de kabul edilen anayasa ne yazık ki bu alanda bir gerileme getimiştir. 198043 ara dönemmde çıkanlan iş yasalanndaki sendikalann çaJışmasmı zoriaştiran hükümler, grev hakjanı smırfayan, serbest pazarhğı etkisiz hale getiren düzenlemeler, sendikalann siyaseta ağırtıkJannı koymalannın engellenmesi, anayasanın verdiği olanaklardan yararianarak yürüriüğe girmiştir. Bu yasal çerçeve üzerinde 1983ten beri ikÖdarda olan hükumeün tek yanlı uygulamalan sendikalan hemen hemen etkisiz hale getirmişpr" Tbplarrtıda konusan Türkiş Genel Başkanı Şevket Yılmaz da bu kanıyi destekledi: "Demokrasiyi tüm kurul ve kurallan ile hayata getfmbflmek için aralıksız çaba sarfeden Türk işçisi buyük çıkmaz'aria karşı karşıyadır... Bugün gerek sendikalann mesleki amaçlı işevtarini ve gerekse siyasal amaçlı katiımct işlevlerini yerine getire'jilmelerinin önünde çeşitli engeller, sınıriamalar, yasaklamalar, tonıklıklarmevcuttur. Bugünkü siyasaliktidartçin sendikalhakiara m insan haklanna saygıyı görmek mümkün değildir. Hür ve demokatik bir toplum düzeninin varitğı için temel hak ve özgüriükler zauridtr" Batılı sendika liderleri, Türk iş:i liderleri aynı konuya parrnak «asryorlar, o da, sendikal özgürjklerin bugün Türkiye'de bulunl a d ı ğ ı . b u özgürlüklerin yer alladığı bir ulkede demokrasinin arlığından söz edilemeyeceği... »olayısryia Turkiye'nin Amjpa Orık Pazarı'na alınmasının otanakız olduğu... Dünya iş Konfederasyonu Geel Sekreteri Jan Kulakovski'rtin 9diği gibi, "Sendika ozgürlüğü madan Türidye'de demokrasi var tyriamaz. Sendikalann en geniş çimde politikaya katkıda bulunaları gerekir." Kulakovski, •İSK'li kardeşlerinin, emekçi sıfın haklannı yüreklilikle savuın DİSK yöneticilerinin ve Başrk'ün yanında yer alacaklannı her zaman da yanında olacaki n ı söyledi. Demokrasi demokrasi demekiş brtmryor Batı kafası boş sözfe ndınlamıyor. 12 Eylüi sonrasıı uygulamalannı, anayasaya ve salara koydurulan birtakım enlleri, önlemleri, yasakları çağş uygarlıktan yana insanlann lamalan, benimsemeleri olaksızdır. Hinterscheid'in dediği >i "Demokrasüerde işçiler memBtlerinin siyasetinde etkili olur' Batının tanıdığı haklar, özgürler en geniş bicimde verilmeı Türkiye'de demokrasiden söz ıek guçtür. kbdullah Baştürk de tonuşmada, ülkemizde ücret ve maaşn milli gelir içindekJ payının yılı yıla geriledtğini betirtti, şu sarı verdi: 1960'ta bu pay yüzde ıken, sendikal savaşım sonuıda 1977'de yüzde 37'ye, 9'da yüzde 4333'e yükseJmiş, Eylül'den sonra hak ve özgürerin kısıntıya uğraması sonubu pay yüzde 19'a düşmüş. i son altı yılda Türkiye'de üc»r gerçek anlamda yüzde 55 tyında azalmış... aştürk şöyle sürdürdü tonuş<nı: "Ülkemizde çağdaş deratik sendikal hak ve özgür)r tanınmadan Turkiye'nin Av1 Topluluğuna tam üye olabiŞini iddia etmek ya hayal görtir, ya da işi yokuşa surmekSK'in 20. kuruluş yıldânümü MSiyla düzenlenen 'Demok1e İşçi Sendikalannın eri' toplantısını halkımızın nlerini yansıtan anlamlı bir saymak gerekir. Küçük memurlara da lojman verilsin Uluslararası Konut Yılı 'nda bulunduğunuız şu günlerde, biz küçük memurlar için son derece hayati önem taşıyan bir konuda yetkililerin dikkatini çekmek amacıyla feryat ediyoruz. Diyarbakır Karayollan 'nın 80 civannda memur lojmanı mevcut olduğu halde, küçük memurlar olarak hiçbirimiz yararlanamıyoruz. Bunlar, birim amirleri ile mühendisle>e tahsis edilmiş durumdalar. Puanlama sistemi uyguutnmıyor. 1520 yıldır oturanlar var. Çıkmalan için, ya tayin olmalan ya da emekli olmaları gerekiyor. Ayrıca oturanlann çoğunun şehir merkezinde müstakil evleri var, kiraya vermişlerdir. Bunlann aylıklart da bizimkilerin 34 katıdır. Hemen hemen hepsinin eşleri de çalışıyor. Bununla beraber, fazla mesaisidir, giyim yardımıdır, yolluğu ve arazisidir. Kısacası bize göre ifade edilemeyecek avantajlan mevcuttur. Nüfuslan da az olduğu halde. Bilindiği üzere biz küçük memurların da durunut içler acısıdır. Ayhğımız 6080 b'uı arasında değişiyor. Bu parayla 810 nüfusa bakmak zorundayız. Maaşımızın yansı da ev kirası, elektrik ve suya gidiyor. Kalan miktarla nasıl geçineceğimizi bilemiyoruz. Buna rağmen bizlere birer lojman çok görülüyor. Sayın yetkililer, birazcık bu iki paragrafı birbiriyle karşılaştınn. Bunda adaletin zerresi de var mıdır? Bu mudur sosyal adalet, bu mudur ortadirek politikası? Çarpıcı bir diğer durum da şu: 80 lojmanm 18'i tek katlı, diğerleri ise bloklar biçiminde inşa edilmiştir. Şu sıralarda 20 dairelik yeni bir blokun inşası sürmektedir. Edindiğimiz bilgiye göre, bu yeni blok tamamlandığı zaman, tek katlı olan 18 lojman bloklann görüntüsünü bozduğu gerekçesiyle yıktınlacakmtş. Hatta bu konuda yıkım karan bile alınmış durumda. Lojmanlann çoğu da 150190 m1 arasında. Sayın yetkilileri şimdiden uyanyoruz. Bu tek katlılar yıkılacağına, biz küçük memurlara, puanlama sistemiyle tahsis edilirse, büyük bir sosyal adalet örneği verilmiş olur. Büyük bir sıkıntıdan kurtulacağımız gibi, işlerimize de daha sıkı bir şekilde sanlmış ohıruz. Ülkenin her tarafında inşaatlar yukselirken, büyük konut açığından söz edUirken, mevcutlann ihtiyaç sahibi olanlara verümeyip de yıktırılması, hem büyük bir israf hem de korkunç bir vicdansızhk olur kanaatindeyiz. DİYARBAKIR KARA YOLLARI 9. Bölge Memurları üyük uluslararası haber ajanslarınır, basın çevrelennde neredeyse 150 yıldı İkisi Amerikan (Associated Press, United P, bırı İngiliz (Reuters) ve biri de Fransız (Age, 4 dev haber a/ansı bütun dünyada uzun yıl haber kaynaklan olarak kullanıldılar, hem d\ habercilik tekelleri olarak suçlandılar. Daha gazetecilikle uğraşan ünlü yazar Balzac, Af Havas Ajansı ıçın şöyle diyordu: "Halk bırçc okuduğunu sanabilir, ama aslında tek bir g, Havas'ın gazetesı." Balzac bu sözleri söyk yalnızca Fransız gazetelerini haberle besliyc New )brk Times gazetesı Associated Press "Kollanyla bütün dünyayı saran ve vantuzlaı kadar büyük olan bir ahtapot..." Güçlenndeı hiçbir zaman vazgeçtlemeyen bu dev a/ansl tartışmalar arasında 197O'lı yıllarda UNESCC doğan yeni bir kuram geliştirildı: Veni ulusla düzeni. Kuramın temeli, bu dev tekellere kaı Dünya kaynaklı haber kuruluşlannın belli bin düzen kurmalan önerisine dayanıyordu. Anc çabalardan önemli bir sonuç alınamadı. Buı konusu Üçüncü Dünya kuruluşlannın da pol olmaları, bu yüzden de belli "tarafsızlık" ölç, yanaşamamalan olarak gösterildı. 1980'li yıll a/anslar, önemli bir kriz yaşamaya başladılaı döneminde gerçek anlamıyla ılk "batan" dev ve mali güçlüklerini aşamayan bu kuruluş H ülkesinin en büyük basın tekelinin sahibi ola Vasquez Rana tarafından satın alındı. Rana, mılyon dolar harcadı, ama ajansın inişini duı Meksikalı yayıncı habercihğe başta söz verdı ama geçen yıl sonunda New Ibrk Tımes UP ABD'nın önde gelen birçok gazetesı de yakıı aboneliklerinı keseceklerinı UPI yönetimine a özel ve bağımsız bir girişim olan UPI'nın çöl koşulda Associated Press'e yarayacağına kes Büyük Amerikan basın kuruluşlannın ortak g, Avrupalı ajanslaria rekabet için 1920'lerde işt dunyanm her yanında "Amerikanlığını" gizlerr vurgulayarak en büyük haber ağını kurmuş a gelıştiriyor. Yapısı gereği önemli mali sorunlaı AP'nin gelecekte, gerçek bir dünya tekeli olm şaşmayacak. Haber ajanslannın en eskisı sa] Fransız AFP övünçle 151 yaşına geldiğini scy büyük krizi atlatamamış durumda ya da buyı Sırtını devlete dayamış olmasına karşm, 1985 frank tutannda buyük bir zararia karşılaşan A yandan geniş tasfıyeler, yönetim düzenlemele tasarruf ve yeniden örgütlenmeye gıtmeye çaı da haberciliğinde genlememeye çalışıyor. Anc yöneticilen de ajansın artık etkın bir "dünya a özellığinın gerilerde kaldığını belırtıyoriar. Ingilt ise yıllar önce hizmet tercihinı ekonomik ve n kaydırarak doğru bir karar aldığını, son yıllard kârtarla göstermış durumda. ve şimdı Reuten gücüyle yeniden atılıma geçmiş durumda. ön bütün fotoğraf örgutünü devraldı ve ekonomı < guçtenme ve yayılma çabasmda. Uluslararası ozellikle ekonomik koşullardaki hızlı değışımin kriz ıçine girerken ülkemizde ikı özel ajans At\ çabalarıyla habercilik yarışını sürdürüyorlar. Aı devlet olanaklanna sahıp olmanın avantajını yt iyi kullanarak önemli atılımlara girişti. a.a.'nın < yeniliklerin bir yanını teknolojik değışımler, diğt "devlet ajansı" güçlüklerini zorlayarak haber u yapısında çeşıtlıhği sağlamak, gunün rekabet ı çabası oluşturuyor. BaktrköyA tışalanı/Köyiçi Caddesi'nde, bir ev caddenin içine doğru girdiği için yol Yol incelenirse yanlışlık düzeltilir Geçen hatta yayımladığımız yıllık satış ortale istatıstikçi bir okurumuz bir yazı gönderdi. Okt kıyaslamasında %17.6 oranında okur kazanmı< alırken, böyle bir kıyaslamanın ülkemızin nüfus kullanılarak yapılmasının daha anlamlı olacağn Okurumuza göre belli ıstatıstik formüller kullan hesaplama, 1985 yılında her bın kişıden 1,995 okuduğunu, 1986'da ise bu oranın 2,290'a yük gösteriyor. 'ianı okurumuza göre belli bir artış \ artışı da dikkate alındığında daha düşük olduğ Okurumuz aynca bu kaba hesaplamanın, gaze kitlenın yaş sınırlarıyla ilgili verilerin de hesaba durumunda daha doğru olacağını belırtiyor. bedava $lmdl OMOalan herkese LuxSabun Yıllardır üstiin temizleme gücüne ve kalitesine inandığınız ülkemizin lider deterjanı 0M0, bedavaLuxTuvaletSabunu veriyor. Şimdi dilediğiniz boy 0M0 kutularının arka yüzlerinden 2 adet "DÜNYALI 0M0 ŞEKLf'ni kesin, bakkalınıza verin, LuxTuvaletSabunu'nu (100 qr) bedava alın. Olay 2 kampanyamız 5 Nisan 1987 tarihine kadar geçerlidir. ınıımmntn Daha çok 'DÛNYAU OMO $EKÜ"kesin, daha çok Lux Sabun alın Beda
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle