Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 ARALIK 1987 HABERLER CUMHURİYET/7 Ismettnönü İsmet tnönü, ölümünün 14. yılmda Anıikabir'de düzenlenen bir devlet töreniyle anıldı. ANKARA (Cumhuriyet Burosn) Turlriye'nin lkinci Cumhurbaşkam lsmet tnönii, ölümünün 14. yılında devlet töreni ile anıldı. Anıtkabır'deki törene, Cumhurhaşkanı Kenan Evren adına Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Sedal G«•end katıldı. GüneraJ, Uzerınde "Camhurbaşkam" yazan iki çelengi, Ataturk ve İsmet fnönü'nün kabirlenne koyarak, saygı duruşunda bulundu. Törene, ismet Inönü'nün oğullan, SHP Genel Başkanı Erdal İnonü, Ötatr IBÖDU ile kızı Özden Toker ve yakınlan da katıldı. Inönü'nün eşi, Mevbibe tnönü ise aşın soğuk nedeniyle törene gelemedi. Törene hükumet adına Devlet Bakanı Kizım Oksay, TBMM'yi temsilen geçici kâtip üye ve SHP tstanbul Milletvekili Mustafa Sangul, Anayasa Mahkemesı Başkanı Orfaan Onar, Yargıtay Başkanı Ahmel Cosar ile Genelkunnay Başkanlığı temsilcisi Genelkurmay Degerlendirme ve Denetleme Kurulu Başkanı Orgeneral Narif Oka ve eski başbakanlardan Ferit Melen de katıldı. Törende aynca, general ve amıraller de hazır bulundular. Devlet töreninden sonra Erdal inönü, ömer tnönü ve özden Toker, uzerinde "ailesi" yazıh bir çelengi Inönü'nün kabrine koyarak, saygı duruşunda bulundular. Bu arada SHP Genel Sekreten Fikri Saglar başkanlığında bir grup SHP mılletvekili Inönü'nün kabrinı ziyaretetti. anüdı ABD ile tath sert Diplomatik gözlemciler özal'ın gelişmeler karşısında zaman zaman ve gerekirse sert ifade kullanacağını, ancak Reagan yönetimi ile bir Yunanistan ya da Ispanya gibi çatışmaya girmekten kaçınacağını tahmin ediyorlar. SEMtH İDİZ ANKARA TürkAmerikan ilişkılerindekı ternel sorunlardan hiçbiri Ankara açısından henüz tatminkâr bir çözume kavujturulamamışken, Başbakan Turgul Oal'ın 2. hukumetı döneminde VVashıngton'a karşı u>gulayacagı politıka merak konusu oldu. ABD Kongresi'nde, Temsilciler Meclisi ile Senato'nun farklı tasanlannı "uzlaştıran" Uzlaştırma Komitesi'nde geçen hafta sonuna doğru 1988 yılında Türkiye'ye yapılacak askeri yardım konusunda vanlan karar, Ankara'yı başından berı rahatsız eden başlıca unsurları dolaylı veya dolaysız bir sekilde içeriyor. Yapılacak yardım bu sefer de, Türk Sılahlı Kuvvetlen'nm (TSK) modernızasyon gereksnimlerinin çok altında gerçekleşirken, yardımın "Kıbns koşulu"na bağlanması ve Yunanistan'a yapılan yardıma karşı orantılanması, TürkABD ilışkılennın "yabancı unsurlard»n" henuz anndınlamadığını bir kez daha ortaya koydu. 2. özal hükümeti döneminde, Washıngton'a karşı uygulanacak politika konusunda göruşlerine danıştığımız DışişleH Bakanlığı çevreleri, yeni bir bakan atandığından şu aşamada bir şey söylemek için zamanın daha erken olduğunu belirttiler. Ancak geçen mart ayında Dışişlen Bakanı Vahit Halefoglu ile ABD Dışişleri Bakanı George Shultz tarafından parafe edılmesinden sonra, nisan ayında Kongre'de Turkiye aleyhınde gelişmelerin bciirmesiyle, askıya alınan Savunma ve Ekonomik Işbirliği Anlaşması (SEİA) ek mektubun askıdan ındirılmesi içın gerekli şartlann daha oluşmadığını söylediler. Uzlaştırma Komıtesi'nde karara bağlanan ve Temsilciler Meclisi ile Senato'da onaylanmasından sonra önceki gün Başkan Reagan tarafından imzalanan dış yardım tasansı, Türkiye'ye 1988 yılı için 312 milyon dolan hibe, 178 milyon doları düşuk faizli FMS (askeri alım) kredisi olmak üzere 490 milyon dolar yardım yapılmasını öngöruyor. Başkan Reagan'ın imzasından sonra resmı karar halini alan dış yardım tasansı, yapılan yardım kapsamında temin edılen silahlann Türkiye tarafından Kıbrıs'ta kullamlamayacağına ılışkın bir maddeyi benimsiyor Ayru koşulun Yunanistan'a getınlmiş olması, Ankara ve Vvashington'da kimı çevrelerce bir yumuşama belırtısı olarak yorumlanıyor. Yardım paketmde ayrıca, Turkiye ile Yunanistan'a yapılan yardımda uygulanan 10/7 oranından açıkça söz edılmiyorsa da, bu oranın "ibtiyaç fazlası askeri malzeme" kaleminden ikı ulkeye >apılan yardıma uygulandığı goruluyor. Dışişleri Bakanlığı çevreleri, Başbakan Reagan'ın, Turkiye"ye 1988 yılı için önerdiği 913 milyon dolar tutanndakı yardırnın, Temsilciler Meclisı'nde ve Senattfda kırpıldıktan sonra, Uzlaştırma Komitesı'nde 490 milyon dolara bağlanmasırun Ankara tarafından hoşnutsuzlukla karşılandığını gızlemıyorlar. Hibe edilen bölumün geçen yıllara oranla arttırıldığını, aynca FMS bölümunün tıcarı oranların altında faizle verilmesinın "goreceli bir ilerleme" olduğunu bıldırmelerine rağmen, saptanan yardım duzeyınin TSK'nin modernizasyon gereksınimlerinın çuk altında kaldığını belfrtiyorlar. "Kıbns koşnlu" ile "10/7 oranı'nın Kongre nın gundemınden halen çıkmadığını kabul eden Dışışlen çevrelen, "SEİA'ya ek mektubun askıdan indirilmesi için gerekli şartlar henuz oluşmamıştır" diye konuştular. Dışişlen Bakanlığı'nın ust duzeyli bir yetkilisi, henüz çözume kavuşturulmamış olan temel sorunlar karşısında Başbakan Özal'ın 2. hukümeti döneminde VV'ashıngton'a karşı uygulanacak politıka ile ilgilı soruya, şu yamtı verdı: "Yeni atanmış bir bakanınuz var. Ankara hoşnutsuzluğunu çatışmaya girmeden, sert ifaçieyle bildirecek DUYDUK/GORDUK YALdNPEKŞEN Konulan biıtun a>nnülanyla incrleyecek ve vanlması gereken karariara, ondan sonra varacaktır. Şu anda ABD'ye karşı uygulanacak politika konusunda bir tespitte bulunmak, hen uygun olmaz bem benuz zaman erken." • Dıplomatik gözlemciler de, Başbakan Özal'ın bundan sonra Washmgton'a karşı çok katı bir sertlik politikası uygulayacağını sanmadıklannı bildirdiler. Ankara'nın yeni dönemde gelişmeler karşısında duyduğu hoşnutsuzluğu, zaman zaman ve gerekirse sert ifadelerle bıldıreceğini tahmin eden gözlemciler, "Ancak Başbakan Özal, Reagan yönetimi ile bir Yunanistan veya Ispanya gibi çatışmaya gilmekten kaçınacaktır. Bu da ek mektubun askıda olmasına rağmen, islerin yunıduğunu gören ABD'yi raemnun edecektir" d;ye konuştular. Kongre Uzlaştırma Komıtesi'nin birikmiş FMSborçiannın tasfıyesi konusurda Başbakan özal'ın önermiş olduğu bir formülü benimsemesi, Dışişleri Bakanlığı çevrelerince "goreceli ilerieme" çerçevesınde değerlendırılırken, dıplomaıik gözlemciler, "Kongre sonuçta kendi çıkarlan ile ilgili oldugu için, bu alanda kolaylık sağlamayı kabul etmiştir" gortışüne yer verdıler. Başbakan özal, birikmiş FMS borcunun tasfiyesı için anaparadan 1.6 mılyar doların tek taksitle ve ABD yönetiminin garantileyeceği ticari borçla kapatılmasını önennişti. Saim Akçıl muzığın ınsanlar ve toplum üzenndekı etkisini çok önemsiyor.. Bir toplumun ileriemesini, müzik tekı ılerlemesıne bağlayacak kadar . (Foto|raflar U§w fifnyüz) 55 siyasi tutuklu açlık grevînde Haber Merkeri Istanbul'da Sağmalcılar2 Cezaevi'nde bulunan 55 siyasi tutuklunun 3 gündür açbk grevinde olduklan öğrenildi. Açlık grevinin, duruşmada tek tiplerini yırttıkları ve siogan attıklan için DGM'ce hücre cezasına çarptırılan 26 tutuklunun hücrelere konuldukları 22 araiık salı günü başladığı belirtildi. öte yandan, bir grup tutuklu yakınının önceki gün başlattıkları açlık grevi de sürüyor. ANKA'ya göre Erzurum Askeri Cezaevi'ndeki tutuklulara işkence yapıldığı yolundaki iddıalar TBMM gundemine getirildi. SHP Kars MilletvekiU Mahmut Alınak Başbakan Turgut ÖzaJ'a yönelttiği sözlu soru önergesinde "hücreiere atılan tutuklulann zincire vurulduklannı ve sstemli olarak işkence yapddıguu" belirterek "bu iddialann araştınlması için bir komisyon kumlmasını" ıstedi. SHP Diyarbakır Milletvekili Fuat Atalay ise, Diyarbakır'ın Dicle ve Elazığ'ın Palu Uçesinin bazı köylerinde "guvenlik kuvvetkri tarafından gayri resmi olarak sokağa çıkma yasagı uygulandığım" söyledi. Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi gözâltına alınan kişilere "fmki işkence" yerine "Uaç kullanma" yöntemini öneren Dicle Universitesi Tıp Fakültesi tç Hastalıkları Ana BUim Dalı Başkanı Prof. Kemal Balcı hakkında "Tıbbi Deontoloji Tüzöğü" uyarınca işlem yapılması için YÖK Başkanlığı ile Dicle Universitesi Rektorluğu'ne ve Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'na bir yazı yazdı. Diyarbakır Tabip Odası da Prof. Balcı'yı onur kuruluna sevketti. Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Nusret Fişek imzasıyla gönderilen yazılarda Bala'nın açıklamasınm "infialle kaışılandığı" belirtiliyor. pımızı müziğe yansıttığımızda müziğimiz tek"Tek seslilik her durumda geri sesli oluyor. Veya müziğimiz teksesli olduğu kalmışlığı ortaya çıkarır. Biz için toplum yapımız teksesli oluyor. Bu da getoplum yapımızı müziğe ri kalmışlığı doğuruyor. Bu çok büyük bir iddia, değil mi Saim yansıttığımızda müziğimiz tek sesli Bey? Müziğin etkisini bu kadar büyütmek.. oluyor. Veya müziğimiz tek sesli olduğu için toplum yapımız tek Demokrasi ve müzik sesli oluyor. Bu da geri kalmışlığı Kesin öyle.. Çokseslilik olayını kabul etdoğuruyor." miş olan bir aile veya toplum, karşıt fikirleri "Çağ atlamak üç adımsa, ilk adımı müziktir... ^ Keman sanatçısı Saim Akçıl'la "müziğin anlamı ve işlevleri" üzerine... S on zamanlarda müzik konulanna sıkça girince, bu alanda uğraş veren gerçek sanatçılann zaten kanamakta olan yaralanna bir parmak da biz sokmuş olduk. Klasik Batı müziği sanatçılannın bugune kadar fazla çıkmayan sesleri yükselir gibi oldu ve birçok kişi harekete gecti. lstanbul Üniversitesi'ne bağlı devlet konservatuvarlarında öğretim üyesi olan keman sanatçısı Saim Akçıl da bunlardan biri. Bu hafta Akçıl'la müziğin anlamı ve işlevleri uzerinde konuştuk.. Sayın Saim Akçıl, siz Batı müzigi ile ugraşıyorsunuz, keman çalıyorsunuz. Bu müzik henüz bizim toplumumuzta istenen popülerliğe ulaşmadı.. Tüm gayretlere, batta Atatürk'ün bu yolda epey çaba harcamasına karşın.. Bizim bu müziğe ilgi duymamızın nedenlerini siz neye bağlıyorsunuz? Efendim bu bizde yeni bir olay.. Çoksesli müzik Avrupa'da 11. yüzyılda başlamış. Bize Atatürk tnkılapları ile gelmiş.. Osmanh devrinde bu müzik yok. 19. yüzyılda yurtdışından gelen tek tük sanatçılar var sadece. Bunlar da sarayda gösteri yapmışlar. Topiuma yansımamış. Atatürk'ten itibaren devlet konservatuvarı kurulmuş, devlet opera ve balesi kurulmuş, "Tabiat mahluk yaratır, sanat onu insan yapar. Müziğe gelince müzik yaşamın kopyasıdır. Yaşamı anlatır. Doğayı anlatır. Doğada ise çok seslilik vardır." devlet senfoni ve opera orkestrası, çoksesli koro bunlar hep Atatürk inkılaplanyla birlikte gelmiş.. Tabii ki çok kısa bir süre. Ama iyi bir politikayla hızlandınlabilirdi.. Ne yazık ki Atatürk'ten sonra devlet politikalan da olayı desteklememiş fazla.. Hep görüyoruz.. TRT'miz sanki yayınlarındaki teksesli müzik çok azmış gibi, TRT 3'e de kondu.. Şimdi bir de özel olarak 4. program yapıhyor. Bunu da "Halkın ihtiyaçlarını gidermek için yapıyoruz" diye kunımun başta gelenleri rahatlıkla basın toplantılarında söyleyebiliyorlar. Peki soranm size, kırsal kesimdeki halk nasıl çoksesli müziği tanıyacak. Onlara biz satranç öğretmezsek, onlar da ancak kahvelerde dama, pişpirik gibi oyunlarla yetinecekler ve hiçbir zaman çok boyutlu duşunmelerine, gelişmelerine yardımcı olunmamış olacaktır. Bence önemli olan, toplum böyle istiyor diye onlann ihtiyaçlannı karşılamak değil, toplumumuzu daha yüksek seviyelere yüceltmek, yükseltmek amacıyla hizmet vermektir. Bir toplum ancak boyle kalkınabilir. Çağdaş uygarlık seviyesine ulaşabilir. Çağ atlamak eğer uç adımsa, bunun ilk adımı müziktir. de kabul edebilir. O zaman da ortaya demokratik bir durum çıkacaktır. Çünkü demokrasi, karşıt fikirlerin de kabul edildiği ortamdır. Oysa demokratik bir durum, her zaman bir aile reisinin veya bir toplum otoritesinin işine gelmeyebilir. Çünkü ailede başlayan çokseslilik topiuma yansıyacaktır. Ve bu o toplumun demokratik bir toplum olmasını zorlayacaktır. Demokratik uluslarda çeşitli partiler, çeşitli görüşler vardır.. Bizde demokrasinin hâlâ tam olarak oturamamış olmasının müziğimizle ilgisi var, o zaman.. Bence çok etkisi vardır. Dikkat edilecek olursa demokratik ülkelerde çoksesli müziğe de önem verildiği ve o ülkelerde en ileri seviyede olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Fakat sosyalist ülkelerde demokrasi olmadığı halde, çoksesli muzik de çok ileri. Bunu nasd izah edeceksiniz.. Tabii bir de tradition dediğimiz gelenek, gtrenekler var. Sosyalizmin geçmişi de o kadar eski değil. Sovyetler Birliği'ni ele aldığımız zaman, bilemediniz 70 yılhk bir geçmiş.. On^lan önce son derece köklü bir çoksesli müzik anlayışı hâkim.. Büyük besteciler yetiştirmiş bir toplum.. Nasıl teksesliliği benimsemiş bir toplumun, örneği bizim çoksesliliğe geçmemiz guç oluyorsa, bunun tersi de geçerli. Neyimiz eksik? Saim Bey, müzik uzerinde konuşurken neredeyse sosyolojik bir konuşmaya geçtik. Ben yine müziğe donmek istiyorum. Nedir bizim eksiğimiz dive soracagım size. Parasızlık mı ilgisizlik mi sevgisizlik mi? Parasızlık diyemeyeceğım. Bizim hukumetlerimiz bu konuda buyuk fedakârlıklar yapmışlar ve yapmaktadırlar. Fakat sağlıklı bir kültür politikamız olmadığı içın bu harcamalar karşısında gerekli yaran sağlayamıyoruz. Bugün sanat kurumlarımıza milyarlar harcanıyor. Bir operaya verilen butçe milyarlarla ifade edilebilir. Oysa ilgi çok az bu tür çalışmalara.. Ve giderek azalıyor. Bundan 1520 sene evvel operaya gelen dinleyicilerin sayısı hiç de az değildi. Bugün nüfusumuz arttığı halde, o günlerdeki izleyici izdihamını göremiyoruz. Kalite mi düştü ne oldu? Bence bu kurumlann başında bulunanlann ve sanatçılann da büyük sorumlulukları var bu işte.. Bu yöneticilerin ve sanatçılann birbirlerini yemek yerine işbirliğine giderek, zaten çok az sayıda olan seyirciyi konser veya opera salonlanna nasıl çekebiliriz diye bir birlik içinde çahsmaları gerekir.. Çukurova'yı etkısıne alan taşmasına yol açarken, evierını Sel yüzünden okula sığındılar su basan ve Beydeğırmeni yaömur, Berdan çayınınyurttaşlar, beledıyenın ılgısızlığınllkokulu'na yerleştırılen den yakındılar. Evleri sular altında kaldığı için ilkokula yerleştırilen yurttaşlar, zor durumda olmalarına karşın, kendılerıne yiyecek ve battanıye yardımı yapılmadığım belirterek okulda elektriklerin kesık olmasından dolayı yollarını el yordamıyla bulabıldıklerını söylediler Eşi ve 3 çocuğuyla okula yerleştirilen Kemal Uçar, "Bu fakirtikte bu felaket çekilecek gibi değıl Zaten fakırdik, şimdı de rezıl olduk Ne yapacağımızı bilemıyoruz Bu akşam bir kuru ekmeği zor bulduk" diye yakındı 1968 yılından beri ilk kez böyle bir sel felaketıni yaşadıklarını belirten Tarsuslu yurttaşlar, Tarsus içın büyük tehlıke oluşturan Berdan ırmağı ve Keloğlu deresınin yataklarının genişletilmesıni ıstediler 3 gun aralıksız süren yağmur, Kelahmet, Halitağa, Mantaş, Akarsu, Çayboyu, Aliağa, Hasanağa, Zubeyır, Aliefendioğlu, Delıminnet köylerıyle Bahçe, Barbaros, Ismetpaşa, Gırne, Egemen, Mıthatpaşa, 82 Evler, Fevzi Çakmak, Yeşilyurt mahallelerinin sular altında kalmasına yol açtı Ayrıca 300 bın dekar ekıli arazinin sular altında kalması sonucu 1.5 mılyar lira zararın meydana geldiği bildirildı. (Fotoğraf: Vahap Şehltoğlu) Adalet Bakanı, tutuklu yakınlanna "sabır" diledi Sımgurlu: Tek tipe devam Oltan Sungurlu: "Tutuklu ve hükümlülere sevk zinciri vurulması bizim meselemiz değil, ama başka bir formül bulunmasını arzu ediyoruz" dedi. Sungurlu, cezaevlerindeki uygulamalar konusunda, Avrupa'da incelemeler yaptırıldığını söyledi. ANKARA (ANKA) Adalet Bakanı Oitan SungarİH, protesto ve tepkilere yol açan mahkum ve hükümlülere "sevk rinciri" takılması uygulaması yerine "başka bir formulun buiunmasuıı arzn ettiklerini" söyledi. "Tek tip elbise" uygulamasını kaldırmayacaklannı belirten Sungurlu, tutukhı ve hükumlu yakınlanna "sabır" dilemekle yetindı. özellikle Sağmalalar Cezaevi'ndekı tutukluların mahkemeye getirilişlerinde takılan "sevk zuıciri"nin kendı sorunlan olmadığını ifade eden Bakan Sungurlu, ANKA muhabırinin konuya ilişkin sorulannı yanıtladı. Sungurlu, "Sevk zincirini biz takfliıyonız, mahkumlara, bukumlıilerc, bu cezaevinden adByeye gotöriilen hökiimliUer için Jandarmaıun kendisi balanundan aldıgı bir ledbirdir. Bu ne bizim )etkimizde ne de mndabale sabamızda, lstanbul adliyesiode kalahalık koridorbrda, insan kalabahgı içerisinde tntuklulan muhafaza etmek için aldıgı bir tedbirdir" diye konuştu. Tutuklulann güvenüği ve sevklennin "branşlan dışında" olduğunu kaydeden Sungurlu, şöyle devam etti: "Bu mevzuda İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi, Jandarmaya acaba başka bir ledbir alabilir nıisiniz diye bir yazı >azdı. Bu suretle de bakanlığı mız defilse bile bizimle birlikte çahştığını kabul ettigimiz mahkeme, guvenlik makamlannı, Yargıtay'ı, jandarmayı ujarmış oldu. Yani biz adli merciler olarak da bir başka formulun bulunmasını arzu ediyoruz. Ama ne yetkimizde ne soramluluğumuzda olan bir mesde değil." Sungurlu, "Sevk zinciri"nin hatırlayamadığı bir tarihte cezaevınden mahkemeye "ikişerli kelepçeli" olarak sevk edilen tutukluların kalabalık arasına kanşarak kaybolmaları üzenne 'icat edildiğini" anlattı ve "Bu sebeple bojle bir yola başvurmuşlar. Ama bir başka çaresi var mıdır? Varsa, balledilebUir mi bUemiyonım" dedi. Tutuklulann cezaevlerinden naklinde kullanılan arabalar konusunda da şikâyetler geldiğini belirten Adalet Bakanı, Avrupa'ya giden bakanbk mensuplarına oradaki cezaevleri ve önlemlerle ilgili araştırma yapmalarını istediğinı, ancak kendisıne henüz bir rapor gelmediğini ifade ederek şunları söyledi: "Avrupa'ya giden arkadaşlara soylenüştim. Cezaevlerini tetkik edin, bu arabalar Avrupa'da nasıl tedbir alıyorlar? Şikiyetleri gidermek bakımından dunyanın başka memleketleri başka çareler bulmuslarsa biz de o caıdere basvuralım, dedik. Guvenlik, nasıl sevk edilir, nasıl ledbuier ahnır bunlar bizim branşımız dışında. Ama jandanna ile gorüşeceğim. Belki onlann da bir bildikleri vardır. Nasıl çare bulurlar, ne yapariar? Bakımz Avnıpa'dan bBe incdettiriyoruz. Bu işler nasıl oluyor, Nasıl gidiyor? Sevk mevzuu, asayiş me>zuu bizim dışımızda. Cezaevi kapısında bizim işimiz bitiyor. Cezaevinin dış guvenliği bile bizim değil." tşin zoru, kolayı Belki onlar da müzikteki çoksesliliği uyguluyorlar aralannda.. Evet olabilir, ama böylesi değil. Bir de tabii şunu söylemek gerekir.. Çoksesli müzik bir eğitim işi.. Bu muzik birdenbire hazmedilecek, anlaşılabilecek, kabul edilebilecek, öğrenilebilecek bir olay değil. Bir örnek vermek gerekirse, iskambil oyunlannda pişpiriği bilenlerin sayısı briç bilenlerden, dama bilenlerin sayısı satranç bilenlerden fazladır. Çünku briç veya satranç oynayabilmek eğitim gerektirir, daha fazla çaba gerektirir.. Ve insanların daha fazla düşünmeleri, yani beynin daha fazla gelişmiş olması gerekir. Müzik bir eğlence değildir. Ama bizde daha ziyade eğlence kabul ediliyor. Nedeni de işte bu eğitim eksikliği ve zorluğu... Hatta nota bilmeden bizde müzik yapan insanlar var.. O tabii ayn bir konu.. Doktor olmayan yerde halk sıhhiye memuruna veya muskacıya doktor diye dört elle sarılır. Beni asıl üzen, nota bilmeden eleştiri yapan, hem de en yüksek duzeydeki sanat olaylannı eleştiren eleştirmenlerimiz var.. Ve bunlar isim yapmış kişiler.. Bunlar bizim toplumumuzdaki değer yargılannın azlığından ve sahanın son derece boş olmasından yararlanarak isim yapmış kimseler.. Bence zararlı olmaya en yakm kimseler bunlardır.. Bunlar müziğin gelişmesine yardımcı olayım derken müzisyenleri ve muzik kurumlarını hedef alarak yıpratıcı hatta zararlı olabiliyorlar.. Kalemli: Jutandaşa eşit davranın Müzik yaşamdır Efendim nedir çoksesli müziğin önemi? Çoksesli müzik ne değişiklik yapacak veya teksesli müzik ne yapıyor şu anda? Yalçm Bey, birisi sanat konusunda şunu söylüyor: "Tabiat mahluk yaratır. Sanat onu insan yapar." Müziğe gelince, müzik yaşamın bir kopyasıdır. Yaşamı anlatır. Doğayı anlatır. Doğada ise çokseslilik vardır. Şöyle bir örnek vermek istiyorum: Çoksesli muziktekontrpuan dediğimiz bir olay var. Yani ses sese karşıdır. Halbuki teksesliiikte böyle bir şey yoktur. Teksesülik bir durgunluk veya aynı istikamete doğru bir veya birden fazla sesin monoton gidişidir. Bu doğaya uymuyor. Mesela kadın erkek olayı tabiatta mevcut ses sese karşı olayına benzer. Bir ailede çokseslilik olmalıdır. Bir aile fertlerinin hepsinin sesinin rengi başkadır. Düşünceleri, hisleri, sevinç ve üzüntuleri aynı değildir ve bunlar bunu ifade ettikleri anda düet, trio, kuartet gibi çokseslilik olayı ortaya çıkar. Bu bütün toplumlarda vardır. Anadolu'da kırsal kesimlerde bir aile yapısına baktığımızda çoksesli olması gereken bu olayda teksesliliğe indirgenmişlik göruyoruz. Bir aile reisi olarak evde erkek herkes kendisi gibi düşunsun, o ne isterse o olsun, karşısında başka bir düşünce, başka bir his, başka bir sevinç, ıstırap belirtisi gösterilmesin istediği zaman, tabiatta mevcut çokseslilik olayını teksesliliğe indirgiyor demektir. Evli bir çift, karı koca arasında ilişki teksese indiği zaman, erkek tarafından kadının ezilnıesi olayı meydana geldiğinde kadın erkek ilişkisindeki cazibe kalmıyor. Cazibe olmayınca o zaman monotonluk başlıyor. Yeni bir erkek bunu teksesliliğe indirgediğinde, kendi baskısıyla kendini bedbaht duruma düşurmuş oluyor.. Teksesülik her durumda geri kalmışlığı ortaya çıkarır. Biz toplum ya "Allah sabır versin..." katı kurallarından kaçan öğrenciler CPfMHIf" ^örenci yurtlannınfakültesi son sınıf öğrencileri Sultan, bir araya gelerek tutuyorlar Tıp Ayşegül, Nermın ev OCyUH ve Nitgün de 4 yıl yurtta kaldıktan sonra birlıkte ev tutmuşlar Ancak genç kızJar. ikı yıldan daha az bir sürede 4 ev değiştirmek zorunda kalmışlar Bunun nedeni de erkek arkadaşlar Şımüıw ev sahıplerı ıse da'.a toleranslıymış Sadece "erkek arkadaş iki saatten fazla oturamaz" kuralını getirmış Ayda 120 bin lıra kıra veren kız öğrenciler, yer şiltelerinde ders çalışmalarına rağmen özgür" olduklarını söyluyonar (Fotojraf: Asumaıt Abacıofilu) Tutuklu \e hukümlu yakınlanna "Allah sabır versin" diyen Sungurlu, ağırlık vereceği konulan ise şöyle sıraladı: • Yarıaçık cezaevleri ile iş yurtlannın organizesi. sı. • Icra takıplerinin kolaylaştınlma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanı Doç Dr. Mustafa Kalemli, bakanlık örgutüne bir mesaj yayımlayarak "Siyasi dıişnnce, bölge, din ve mezhep ayncabğı yapıldığı intibauu verecek her turtu tutum ve davranışlardan kesinliklc kaçınılması gerektiğini" söyledi. Bakan Kalemli mesajmda, vatandaşlara karşı ciddi, güleryüzlü, adil ve nazik davTaralmasını da isteyerek, "Vatandaşlannuzın devlete olan güvenlerini devam ettirmek hususundaki gorevlerimizin yerine gelirilmesinde hukuk kuraDan içinde ve eşit işlem tesisi başta gelen prensibimiz olacaktır" dedi. Atatürk ilke ve ınkılaplanna bağlı, hukuka, insan hak ve hürriyetlerine saygılı olacağının bilinmesi dileğinde de bulunan Kalemli 'nin teşkilatına yayımladığı mesajı şöyle: "Hizmette surat esas alınacak ve yasal dayanağı bulunmayan bürokratik alışkanlıklara son >erilecektir. Her turiu ihbar ve şikâyetler ile yolsuzluk iddialan ciddişetle lakip edilecek ve haksız işlemlere fırsat verilmeyecektir. Doletimizin ulkesi ve milliyetiyle bolunmez butunlugune yönelik terorist eylemlerle mucadde etmek görevimiz ota Teknedeki kemancı Saim Bey, son olarak. Siz keman çalıyorsunuz. Bize biraz bu aletten söz eder misiniz? Keman çok guzel bir enstrüman. Aynı zamanda çok zor.. Çok emek isteyen, sürekli çalışma isteyen bir enstrüman.. Günde kaç saat çalışırsınız? Bu hiç belli olmuyor. Ama muhakkak olan şu ki, bir kemancının benim gunde çalıştığımdan daha fazla çalışması gerekir.. Her gün öyle mi? Her gün, hiç tatili yoktur. Ben bir defa hayatımda tatile gittim. Yazın mavi yolculuk yapmıştım. Ve o arkadaşlar bir daha benimle kesinlıkle tatile gitmeyeceklerini söylediler.. Keman mı çalıştınız orada? Maalesef.. Ve o arkadaşlar artık benimle tatile çıkmıyorlar..