18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER nun hep tersi olmuştur. Tarih bize bunu öğretiyor ve bunu gösteriyor. Ne Ingiltere "Magna Charta" yı (1215), ne Amerika "Virginia İnsan Haklan Bildirisi"ni (1776) ne de Fransa însan ve Vatandaş Haklan Bildirisini (1789) kabul ettikleri için ilerleme ve sağlıklı toplumlar oluşturma yollanndan alıkonuldular. Daha yakın geçmişte bu olgunun sayısız başka örnekleri de var. İnsan Haklan Evrensel Bildirisi bir sozleşme, bir antlaşma değildir. Bu konu genel kurulda uzun tartışmalara yol acmış, hatta bir bildirinin kabulü bile bir dizi ödünden sonra mümkün olabilmiştir. Birçok devletin tereddütlerinin başlıca kaynağı, öngörülen hakların uygulanmasının sağlanmasında iç hukuk bakımmdan karşılaşabilecekleri güçlükleri yenebilmek kaygıları olmuştur. Fakat bildiri bir sozleşme değildir, hukuksal bir bağlayıcılıgı yoktur ama bir öneri bir kuramsal saptamanın da ötesinde bir nitelik taşımaktadır. Tüm eksikliklerine karşın, İnsan Haklan Evrensel Bildirisi, denilebilir ki, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ile ayru önemi ve değeri taşımaktadır. Dünya kamuoyu tarafından benimsennüştir ve uluslararası hukuk açısından yeni bir çağın başlangıcı olmuştur. Aslında, biçimsel niteüği ne olursa olsun, (sozleşme, antlaşma, öneri, bildiri, bildirge gibi) bir uluslararası belgeye katılmak, devlet olarak onu benimseyip altına imza koymak bir yükümlülüğü içerir. Hukuksal bağlayıcılıgı olmayan Evrensel Bildiri, gücünü dayandığı ilkelerin değerinden, insan onurunu yansıtmasından ve benimsemiş olduğu eşitlik ve adalet ilkelerinde somutlaşan ahlaktan almaktadır. II. Dünya Savaşı'ndan sonra İnsan Haklan Evrensel Bildirisi, çağımızın en çok etkiye malik bir belgesi oldu. Hukuksal açıdan bağİayıcı bir yanı bulunmamasına karşın, gerek ulusal gerek uluslararası alanda güçlü bir hareket yarattı. Birleşmiş Miletler içinde olduğu gibi Birleşmiş Milletler dışında da insan haklarına iliskin yeni belgelerin oluşturulmasında başta gelen bir etki yaptı. Bir yandan birçok ülkenin anayasalannı derin bir biçimde etkileyip yönlendirirken, bir yandan da ulusal mevzuatın ve birçok mahkeme kararının kaynağı oldu. Birçok durumlarda, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Evrensel Bildiri'den "nlaşılraası gereken ortak bir ülkü" diye söz etti ve insan haklanna ve özgürlüklerine saygı ve uygulanırlık sağlamak için onu temel bir kaynak olarak gösterdi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, daha 1949 yılında Barışın Temel Ögeleri adı altında kabul etmiş olduğu belgede, bütün uluslan, insan değerinin ve onurunun ana bir önem taşıdığının tanınmasına ve güvence altına alınmasına çagırırken, bir yandan da düşüncenin banşçı yollardan tam bir serbestlikle ve korkusuz olarak acıklanması, korkusuz siyasal muhalefet ve tnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nde duyunılan öteki temel insan haklanna ve özgürlüklerine tam olarak uyulması düşüncesini ve gereğini yineledi. Evrensel Bildiride neler var? Hangi haklar ve özgürlükler içeriğini oluşturmaktadır? Bunları d ö n ana demete ayırarak incelemek mümkündür. Birinci demet yaşam hakkını, insan güvenliğini ve onurunu koruma, kölelik ve kulluktan masun kalma, işkence gönneme ve onur kmcı cezalara çarptınlmama haklannı kapsar. Bunlar toplumun bir üyesi olmak niteliği ile bir toplumda yaşayan insanın temel kişisel haklan olarak kabul olunmuştur. Ikinci demet, herkesin aile mırma, mal ve mülk edinme, vatandaşlık, başka bir ülkenin topraklannda serbestçe dolaşma ve yerleşme haklannı içerir. Bunlar insanın bir topluma mensup olmasından doğan haklandır. Üçüncü demet içinde, insamn düşünsel haklan ve özgürlükleri yer alır. Düşünce özgürlüğü; duyunç özgürlüğü, din özgürlüğü, banşçü toplanü, dernek kurma ve katılma, seçme ve seçilme özgürlükleri bu demeti oluşturur. Dördüncü demet ise, Evrensel Bildirinin çağdaşlığını sağlayan ve ona ayn bir nitelik ve etkinlik kazandıran ekonomik, toplumsal ve ekinsel haklan kapsar. Az GeKşnıişliğiıı Yenî Bîr Olçütü: tnsan Hakları Ülkemizin saygınlığı ve itibarı uygar ve demokratik ülkeler arasında onurlu bir yere oturması, irtsan hakları konusuna göstereceği dikkat, özen ve saygı ile doğrudan bağlantılı ya da orantılıdır. Ülkemiz insan haklarına, her günkü yaşamında önde gelen bir yer verme becerisini gösterebilirse, yitireceği hiçbir şey olmayacak, buna karşılık, istemlerine ve özlemlerine şimdi kapalı olan kapılar birden sonlarına kadar açılabilecektir. PENCERE 10 ARALIK 1987 Onlar Komiinist!.. Her ceza davasında bir adalet üçgeni oluşur. Üçgenin bir köşesinde yargıç, ikinci köşesinde savcı, üçüncü köşesinde avukat vardır. Avukat, çağımızda yargıç ve savcıyla eşdeğerli sayılır. Çünkü uygar toplumların karmaşık dokusunda çeşitlenen yasaların hukuk mantığında yorumlanması, uzmanlık isteyen bir iştir. Sanığın kendisini avukatsız savunması gün geçtikçe güçleşmekte, olanaksızlaşmaktadır. Avukatlık mesleği binlerce yıllık bir geçmişe dayanır. Eski Yunan'dan sonra Roma'da başlayıp gelişen avukatlık, 20'nci yüzyılda hem devlet yapısında kurumsallık, hem de evrensel boyutlar kazanmıştır. Bu boyutlar "insan Haklan Evrensel Bildirgesi"y\e eşanlamlıdır. "İnsan Hakları Sözleşmesi", üyesi bulurv duğumuz Avrupa Konseyi'nin temel hukukudur. Sözleşmenın 6'ncı maddesi der kı: "Kendisine suç yüklenen herkes, yasaya göre suçluluğu kanıtlanıncaya kadar suçsuz sayılır. Kendisine suç yüklenen herkes seçeceği bir yasal savunucuyla kendisini savunmak hakkına sahiptir." Türkiye'nin imzaladığı bu "sozleşme" Meclisten geçtiği için yasa anlamı taşır. TBKP (Türkiye Birteşik Komünist Partisi) yöneticileri Haydar Kutlu ve Nihat Sargın Batı Avrupa'dan Türkiye'ye geldiler. 16 kasımda uçaktan iner inmez gözleri bağlanarak başkent emniyetinde "aynalı oda"ya götürüldüter. Sonra Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne çıkarılarak tutuklandılar. Ardından Kutlu ve Sargın'ın avukatları Atilla Coşkun ile Rasim öz gözaltına alındıktan 24 saat sonra salıverildiler. Bu davranış avukatlara gözdağıdır. Uluslararası Af örgutü (ki Bulgaristan'daki Türklerin insan haklannı savunmaktadır) Cumhurbaşkanı Evren, Başbakan Turgut Özal'a birer mektup göndererek Kutlu ve Sargın'a işkence yapıldtğını, aynı ışkencelerın avukatlara da yapılmasından kaygı duyduklarını belirtmiştir. Denebilir ki: Uluslararası Af urgütü (Amnesty International) işkence yapıldığını nasıl ögrenmiş? Bir insanın gözlerinin bağlanması ve "aynalı oda'iarda sorguya çekilmesi, Avrupa Konseyi ve girmek için kapısında beklediğimiz AT'de "(^rence"den başka sözcüklerle yorumlanamaz. insan Hakları Sözleşmesi'nln hukuk anlayışında, bir sanığın böyle sorguya çekilmesi adaletin ayaklar altında çiğnenmesi anlamına gelir. Kişinin hakkını savunmayı üstlenen avukatların sorgulama sürecinde gözaltına alınmaları, çağdışı zulüm ve korkutma yöntemlerinin gündeme girmesi demektir. Üstelik Batı dünyasında komünistlik, suç değil parlamentarizmin bir parçasıdır. • insanlık tarihinin karanlık dönemleri ve kanlı süreçleri vardır; günümüzde de nice adaletsizlik, nice cinayet göz göre göre yaşanıyor. Söz gelimı Güney Afrika'dan başlayarak dünyanın kimi yerinde ırkçılık geçerlidir. Irkçı beyaz nasıl düşünüyor: Madem ki senin tenin siyah, benimki beyaz; sen insan haklanna layık değilsin!.. İlk Hıristiyanların Roma'da aslanlara parçalatılması, ilk Müslümanların hor görülmesi, kâfirlerin kılıçtan geçirilmesi, Prctestanların canına okunması, Yahudılerin gaz odalarında yok edilmesi, sosyalistlerin zındanlara tıkılması, komünistlerin şeytandan beter sayılması, insanlık tarihinin hüzün ve ders verici sayfalarını oluşturur. "Onlar komtnisttir, onlara işkence edilebllir, avukatlan da cehennemliktir" diye düşünenler, Güney Afrika'daki ırkçılardan daha beter bağnazlık batağında yüzmüyorlar mı? Prof. Dr. CAHİT TALAS Hiçbir insan artık dünyamızda yalnız değildir. Çağınuzda hiçbir devlet istediği doğnıltularda yasalar çıkararak ve düzenlemeler yaparak insan haklannı bozmak hakkına artık maİik bulunmuyor. İnsan hakları konusunda devletlerin birbirlerinin içişlerine kanşmama ilkesi eski geçerliliğini günümüzde geniş ölçülerde yitinniştir. Bu alanda sınırlar daralmış ve silinmiştir. Bundan böyle her insan, bu niteliğinden ötürü bütün insanlığın konıması aJtındadır. Böylece çağımız, bir insaa haklan çafcı olma özelliğini pekiştirip geliştirmiştir. Şimdi bu çağda ve bundan böyle, geri kalmışlığın ölçüsü ekonomik bağlantılı, kişi başına düşen ulusal gelir ölçülü olmaktan çıkmış bulunuyor. Bunların yerini günümüzde her ülkede insan haklarına saygı, insan haklarına bağhlık ve nereden gelirse gelsin, insan haklarına yapılan saldırılar karşısmda, halklann bir bütün olarak gösterdikleri duyarlılık ve tepkiler geçmiştir. Şu halde Sayın Başbakanın durmadan yinelediği ve çok da hoşuna gittiği anlasılan ça£ atlama deyimi öyle görülüyor ki, anlamını ve çekiciliğini yitirmiş bulunuyor. Türkiye ekonomik açıdan çağ atlayadursun, bilmemiz gerekiyor ki, ülkemizin saygınlığı ve itiban uygar ve demokratik ülkeler arasında onurlu bir yere oturması, insan hakları konusuna göstereceği dikkat, özen ve saygı ile doğrudan bağlantılı ya da orantılıdır. Ülkemiz insan haklarına, her günkü yaşamında önde gelen bir yer verme becerisini gösterebilirse, yitireceği hiçbir şey olmayacak, buna karşılık, istemlerine ve özlemlerine şimdi kapalı olan kapılar birden sonlanna kadar açılabilecektir. Böyle bir atılımın herhangi bir maliyeti olacağını da sanmıyoruz. Eğer Sayın Başbakan, bu durumu kavrama çabasını gösterir ve bir zihniyet değişikliğine varabilirse, Türkiye o zaman çag atlar ve bunu gerçekleştirmeye katkıda bulunanlara bütün insanlan ile şükran duyar. Bilindiği Ozere 10 Aralık tnsan Haklan günüdür. Bütün dünya insanlan, halkları her yıl bugünü kutlar ve insan haklannın neresinde bulunduğumuz konusunda hep birlikte düşünülur ve olaylann ışığı altında değerlendirmeler yapüır. 10 Aralık 1948'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu "İnsan Haklan Evrensel BildirisP'ri kabul ettiği zaman bu bildirinin dünya halklannm duyuncunda (vicdanında) bugün ulaştığı derinlikte bir yer edineceğini hayal bile etmiyor, Evrensel Bildiri'nin çağımıza damgasını vuracağını hiç ummuyordu. Fakat, 1948 yılından bu yana günümüze doğru uzanan yıllara bir göz atıp her şeye karşın, umulanın çok ötesinde, ilerisinde ortaya çıkmış olan sonuçlara baktığırruzda, gelecek için çok daha iyimser olmarun bütün öğelerini farkedebüiriz. Birçok şeyle birlikte şu durum doğmuş bulunuyor. Bugün dünyada gelişmiş ya da az gelişmiş herhangi bir ülke insan haklarına karşı olmak ve insan haklannı yadsımak, insan haklarını açıkça ihlal etmek cesaretini gösteremez. Başka bir deyimle böyle bir duruma düşmek istemez. Buna her günkü yaşamda taruk oluyoruz. Ne var ki, bu dünyada hâlâ kendi özel koşullannı öne sürerek ve birtakım tehlikelerden kuşkulanmak gibi durumlann arkasına sığınarak insan haklarına saygıdan, ona uymaktan uzak kalabilen yönetimler bulunabiliyor. Ama açık olarak şu da gözlenebiliyor. Artık karşı tavırlar, kuşkucu değerlendirmeler değişmekte ve doğru olana ulaşma yollan, çareleri engellerinden arındınlmaktadır. Baglayıcı Yeni Gelişmeler Fakat insan haklanna ve temel özgürlüklerine saygının yalnız uluslararası ahlak kurallan yolu ile sağlanmasının güçlükleri zaman zaman ve özellikte Ulkelerin ekonomik ve siyasal bunalımlara düştükleri dönemlerde görülmüştür. Bu nedenle Evrensel Bildirideki ilkelerin etkinlik kazanması ve daha somut işlerliğe ulaşabilmesi için bir adım daha atılmış ve 1966 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda hukuksal bağlayıcılıkla donatılmış iki sozleşme kabul edilmiştir. Bu sözleşmeler 1976 yılında yurürlüğe girmiştir. Söz konusu olan sözleşmeler Ekonomik, Toplumsal ve Ekinsel Haklar Konusunda Uluslararası Sozleşme ile Medeni ve Siyasal Haklar konusunda uluslararası sözleşmedir. Aynca bu sonuncu sozleşme için bir ek protokol da oluştumlmuştur. Bu protokolun amacı, uygulamayı gerçekleştirmek, ihlalleri ve şikâyetleri görüşüp karara bağlayacak kurul ve mekanizmalan kurarak bu yoldan uygulama etkinliklerini sağlamaktır. Böylece, bu son sözleşmelerle İnsan Haklan Evrensel Bildirisi'nde yer alan birçok temel hak ve özgürlükler bir yandan daha da geliştirilmiş, bir yandan da açık belirlemeler ve tanımlara kavuşturulmuşlardır. Hukuksal bağlayıcılık ayn bir güç yaratmıştır. Evrensel Bildiri tnsanlık tarihinde herhangi bir toplum daha çok özgürlükçü, daha çok hukuka bağlı ve düşüncelerin serbestçe ifade edilmesini benimsediği için ilerleme yolunda engellerle karşılaşmamıştır. Bu EVET/HAYIR OKTAY AKBAL "Hiçbir Batı ülkesinde böyle basın yok. Bizrtemleketirafare etmeye çalışıyoruz, bunlar da bizi idare etmek istiyorlar. Böyle şey nerde görulmüş? Özel hayatımız diye bir şey kalmadı! Vfen/ çıkartacağımız basın kanunuyla bunların önüne geçeceğiz. Nedir bu yahu? Meclis açılsın Ilk işimiz bu olacak." Bu sözleri Bay Reşit, gerçekten söyledi mi? Söyiemese, gazete sütunlarında niye yer alsın? Kimin akltna gelir yoksa Bay Reşrt'i bu türlü konuştuımak? Kim mi bu Bay Reşit?. Eski CHP'li, 12 Eylül sonrasında Halkçı Partili, yıllarca CHP'de ve HP'de milletvekilliği yapmış Bay Reşit Ülker! Tam 16 yıl CHP'nin miHetvekili olarak parlamentoda bulunmuş eski p©>itikacıyı şimdi ANAP milletvekilleri arasında görüyoruz. Geçmiş dönemlerin zabıtlarını azıcık karıştırırsak, Bay Reşit'in Mecliste ya da parti toplantılarında AP'ye, ANAP'a karşı ne ateşli çıkışlar yaptığını saptarız. Böyle oluyor hep, bir yandan öte yana geçen kişiler, çok daha ateşli, çok daha partizan oluyorlar. Yeni siyasal liderlerine kendilerini beğendirmek için mi? Beş yıl sonrasını şimdiden hazırlamak için mi? Belki de Bay Reşit'in gözü bakanlık koltuğundadır! Olur olur, CHP'de, HP'de bulamadığını ANAP'ta bulur! Yetmiş yaşa dogru belki de biraz geçerek muradına erer! Basına kızmak, basından öc almak, yeni yasalar çıkartarak gazetecileri, yazartarı susturmak. Sonları karanlık görünen iktidarların her zaman gerçekleştirmeye kalkıştıklan şey budur. Menderes'ten, ANAP'ın Ozal'ına kadar hep böyle!.. Basın eleştirir, 'yaptığınız yanlıştır' der, o zaman iktidar partisinin lideri başlar basını susturmak için yeni yeni düzenler hesaplamayal.. Özal'ın basına ağır para cezalan getireceği söyteniyor. Türlü yönlerden basını ezmeye çalışması yetmezmiş gibi, bir de ağır para cezalan, giderek yazarlara, gazete sorumlulanna hapis cezalan!.. Atatürk: "Basın, ulusun ortak sesidir" mi demişti? O ortak sesi nasıl kısacaksın, kendinden yana bir basını nasıl yaratacaksın? Bunları düşünmeye başlayan bir iktidarın sonu hep karanlık olmuştur, o iktidar hep çıkmazlara girmiştir. Menderes dönemini anımsayalım, DP kendi yandaşı gazetecilere bol yardım sağlayarak gazeteler çıkartmıştı. Oysa o gazetelerin biri bile ayakta kalamamıştı. Örtülü ödenekten verilen paralar bir işe yaramamıştı. Halkımız, bu partizan organları değil, bildtği, saydıöı, güvendiği gazeteleh okumayı sürdürmüştü. Üstelik Menderes ve partisi işbaştna gelmeden gerçek bir basın özgürlüğünden yana olduklannı kaç kez açıklamışlardı. Birkaç yıl geçmeden Basın Yasası yeniden tek parti dönemindeki, hatta o dönemi de aratan bir sertliğe dönüştürülmüştü. Herkesin bildiği gibi basını susturmak, ezmek çabalan DP iktidarına hiç de yararlı olmamıştı. Bunları en az bizim kadar Bay Reşit de bilir. DP iktidanna karşı savaşım veren genç CHP'lilerden biriydi o günlerde... Basını susturmakla hiçbir olumlu sonuca varılmayacağını öğrenmemiş oimasına şaşılır! Basına karşı böylesine düşmanca bir tutuma giren kişinin eski bir DP'li, AP'li ya da ANAP'lı olmayıp CHP'den transfer bir kişi olması ibret vericidir. "Yeni çıkartacakları basın kanunu ile bunların önüne" geçeceklermiş! Zaten ıktkjarlannın ilk günü basından öçlerini aldılar, kâğıt fiyatına yüzde elli zam yapmakla... Bu kadarla kalacaklar mı? Yoksa yeni yeni baskılar, yeni yeni önlemler bu kâğrt zammını izleyecek mi? Ne samıiar acaba, demokratik kurallara aykırı bütün bu tutumlar kendilerine yararlı mı olur, zaraıiı mı? Unutulmasın, basının dördüncü güç sayıldığı... "Basının ulusun ortak sesi" olduğu... Başbakan uzal, 1983'te iktidara gelir gelmez gazeteleri tek tek ziyaret etmiş, yazarlarla, gazete yöneticileriyle söyleşilerde bulunmuştu. 'Cumhuriyet'e de geldi, bir süre oturup konuştuk, resimlerçekildi. Uygar, basına saygılı bir kişi görünümündeydi. Belki de o günlerde böyle bir görünüş vermeyi kendisi için yararlı buluyordu. Aradan dört yıl geçtikten sonra karşımızda bambaşka bir Özal mı bulacağız dersiniz? Eleştirileri hoşgörüyle, anlayışla karşılayan, öfkesiz konuşmaya çalışan, demokrasi çizgisinde bir politikacı gibi görünen Turgut Özal, dört yıl içinde bambaşka biri mi oldu? Yoksa onu, Bay Reşit gibi dönme polıtikacılar mı etkiledi? Basınla uğraşmak tehlikeli bir oyundur. Bunu yüzde 36 oyia işbaşına gelebilmiş bir iktidar hiçbir zaman unutmamalı... Basınla Uğraşmak Tehlikelidir Türk ekonomisine yıllardır hizmet veren, ülkemizin gelişmesine ve elektrik sanayiine katkıları bulunan firmamızı, son günlerde HAKSIZ VE HUKUKA AYKIRI olarak kötülemeye çalışan meçhul şahıslar ortaya çıkmıştır. Bu şahısların hareketlerine itibar edilmemesini ve şirketimizin adı karıştırılarak yapılan muamelelerden hemen şirket merkezi yöneticilerinin haberdar edilmesini kamuoyuna saygıyla açıklarız. ELEKTRİK SANAYİ A.Ş. ZORUNLU AÇIKLAMA DÜŞÜNÜYORUM, ÖYLEYSE VURUN PERA 1469738 SAMAT 6ALEBİSİ 15. BASISI ÇIKTI GALERİ ÎLHAN SELÇUK tlk basısı 1984 Nisanında yapılan bu kitap, ortalama üç ayda bir yeni basılan yapılarak 15. Bası'ya ulaştı. 1500 üra (KDV içinde) Çağdaş Yayınları: Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğlulstanbul Gonca Sezer ResimSerğsi 9Aıabk 1987 8 Onk 1988. 9.00 1800 (OMnaaeavepioargünkndtsnla! • ModorıSanat Galerisi MS<«T<SI ÖFlCa NİMETULLAH GERASİM 1904 1986 Yağlıboya Suluboya Abdı Ipekçı Cad 75 Maçka Tel 131 28 32 BİRLEŞİK RESIM SERGİSİ 323 Aralık 1987 AMurratıman OZTOPRAK Adnan VAfllNCA Alı DEMIR Avm ARBAŞ Aytian TURKER Burtıan UYGUR Cavit ATMACA Cıhat BURAK FıKret K0LVBDİ Gurdal DUYAR LeylaGAMSIZ MutisinKUT Oktay GUNOAY Sahh ACAR Salıh ZEKt Selim TURAN Tarık CARIM Tekın ARTEMEL Unsal TOKER Vaşar YENICELI HOsrev Gerede Cad 126 Teşvıkıye Meydan 141 2? 11 GARAKnEANKAaN6şanta^Subesi."Cey.ltogCaddea 141 Td. 133 0120 TEM SANAT GALERİSİ AYDIN ÜLKEN Resım Sergısı ADTBAN Mehmet Güleryüz Resım Sergısı 219 Aralık Orıakm, Mtle Sokak ,So S DESEN 1967 GALERİ LEBRIZ VEFATLAR İÇİN Yurttçi. yurtdışj cenaze nakledilir, cenaze ilaçlama, malzeme. tabut, bütün işlemter hassasiyetle. süratle yapılır. Işletmede aynca 18 ambulans mevcuttur. Cenaze ilanlannda hizmet bedeli alınmaz. lArobk23 Aralık 1987 AudıoVısud tonıtım 17 30 Pazardcsındahergünll 001900 Kuyuluboston Sok. 44/2 Nışontoşı Tel: 147 08 99 147 97 56 İGEVHER BOZKURT Resım Sergısı 9 Aralık2 Ocak 1388 tvam Cad 16 «cmluva Aoı 0 2 HıMnU$ı 140 22 82 Mahmure OZÇEÜK Resım Sergısı 1228 Aralık 1987 tsMoaı CaOOesı Pasabahçe yjm lethcn Vapıkuı Han M i No 27 5t ıST le '44 % r. SAITSOKMEN SANAT MERKEZİ • Jımnasttk Esletık • Rıtmık Jımnastık • Jazz Oance • Tap Dance • Modern Oance • Bale Neşe Erberk ve Saıt Sökmen yonetımınde mankenllk lotomodellık kursları açıtmıştır Koruken! A! Blok Levent Tel 175 12 2627 SEVENLERİNI Resım Atölyesine BEKLİYOR Her CumartesıPazar Tel 142 16 42 Buyükdere Zıraat Bankası yanı Hamam Sokak No 1 Kat 3 İSLAM CENAZE İŞLERİ 147 20 06140 68 86 Ş a h i n TUNEL SANAT GALERİSİ k a y g u n ARAUK'87 SANAT GAJ.BÎSI 9 ARAUKS OCAK DERISHOV/ IHUMUR rEŞILÇltlE» SOKAK 91 BE$IKT«$ TEL 160 25 46158 29 80 Ba$ka hıVbır bale ve ıımnastik okuluyla ilişkımiz yoktur T.C. AKÇAKOCA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Esas No: 1987/112 Karar No: 1987/258 Davacı Akçakoca Belediye Başkanbğı ile davalı Meliha Güler ve arkadaşlan arasındaki tapuya tescil davasının yapılan yargılaması sonunda, davalı Meliha Güler adresinde bulunamadıgından ilan yoluyla hükmün tebliğine karar verilmiştir. Mahkememizin 8.10.1987 tarih 112258 esas ve karar sayıh karanyla Akçakoca Yukan mahalle, 264 ada, 9 parsel sayıh : taşınmazın 15.32 m. 'lik kısmının davacı belediye adına Kamulaşurma Yasası 16. maddesi uyannca tapuy» kayıt ve tesdliIK dair karann yayın tarihinden (15) gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı ve temyiz edilmedigi takdirde kesinleşecegi ilan olunur. 17.11.1987 Hamit GÖRELE 12 Aralık5 Ocak Resim Sergisi CEV06T PASA CAD 376 BEBEK 166 7< 96 ÜRÜN Asmalımescıt Sok Çağın Han i3/3Kat2Tunel Niyazi Tt SANAT GALERİSİ Resim ^^ Avni ARBAŞGSrdal DUYAR Leyla BAMSIZSelim TURAN Burtıan UYGUR Karma Resım Sergısı 21 Kasım20Aralık TCnei Solyalı S 26 BeyoOiu Tel 143 63 94 145 19 96 931 Aralık SOYAH Aralık SERAMİK DALYA ANTER (Paris G.S.Akd.) DİLEK BAŞARAN (M.S.Ü.G.S.F.) Temel eğitim, Artistik tasarım, Dekor teknikleri, Torna teknikleri, Sır teknolojisi, Fınnlama, TAKI MÜCEVHER TASARIMI Gelen istekler değerlendirilerek açılan bu atölyede; takı tarihi tasanm ve temel sanat eğjtimi uygulamah olarak verilecektir. Maçka cad. Tcşvikiyeİstanbul Adnan Çoker Ozdemır Altan Omer Uluç Neşe Erdok Tomur Atagök Şükrii Aysan Mustafa Ata Ergin Inan Hale Arpacıoğlu Zekai Ûrmancı Yusuf Taktak Kemal önsoy Bedri Baykam Büyükdeıe Cad 38 Mecıdıyeköy 166 72 35 tursem İNGİÜZÜSANOKULLARI OANIŞMA MERKEZİ Cumhurıyet Cad 173 1BEImadağ 80230 Istanbul Hılton Olelı Karsısı Arei5Fetcc uyesıdtr BTA Sergi "MAVİ DÜNYA'YA GÖNÜLVERENLER... istasyon sanat evi Maçka cad. Teşvıkıveİstanbul ELEMAN ARANTVOR 10 parmak daktilo bilen, lise mezunu, IBM dizgi ve bilgisayarda çalışmış veya yetiştirilmek üzere bayan eleman aj^nıyor. Tel: 511 74 09 140 56 50 tTALYANCA A grubu seyahat acentesi için tTALYANCA bilen bayan elemanlar araruyor. Randevu için: 342 83 47 (Sevil Hanım) istasyon sanat evi ırrerra 140 56 5U TCDD'den aldığım 121051 nolu kimlik kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. SAADETTtN ERDEM Askeri kimlik kartımı kaybettim. Geçersizdir. BAŞAR ÖZGÜL Duyurutarımz İçin İ469738 Tel (1) 148 39 77 148 79 431329684 T!x 27498 TUSMTR Fax (1)132 97 29 Nüfus kâğıdımı kaybettira. Hükümsüzdür. DOĞAN GÜLLÜOĞLU Kimliğimi ve sağbk karnemi kaybettim. Hükümsüzdür. tSMET CAN Gö'zyaşlarına çiçek açtıran insanlık onuru, hiçbir gün "YORGUN" olmayacaktır. BernaTaremen m SULUBOYA YAĞUBOYA VE PORSELEN SERCİSİ * * ı " tW7 S Ocak 1*M ARALIK 1987 SAYI:44 "Denizde ve Evinizde" Kavaku So* T«t 339 3107 1727 yaşlannda bayanlar, tngiltere'de çocuğa bak karşılığında tngilizce öğren. 158 53 42 GÜLHAN Yeni kaseti yakında plakçınızda GALERİ MİGE Mine Özman Hsltaıçı U00'19 30CM« UX19.30 Cmrali Cad 62/2 Çmkıy* Ankan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle