17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 KASIM 1987 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ UTAN.) TÇNtkKîN& ^ VALlAVu CUMHURİYET/5 Asla durıılınayan değişim tutkıısu Andre Masson, Salvador Dali'yle birlikte, yaşayan iki büyük gerçeküstücüden biriydu Fransız ressam Masson, "Resim Zevki" adlı kitabında, "Biz 1924'ün gerçeküstücülerinin gözünde, en büyük orospu mantıktı" diye yazmıştı. "Hani o, insanhğı bütün savaşlara son vermek amaayla savaşa yönelten serinkanlı mantık!" Kiiltür Servisi Andre Masson, 28 ekim günu Paris'teki evinde 91 yaşında öldüğünde, ardında gerçeküstücülüğün son büyük temsildsi olarak Salvador Dali'yibıraktı. 1924'te Paris'teki gerçeküstucü harekete katılan Fransız ressam Masson, 1950'de yayımladığı "Resim Zevki" adh kitabında, "Biz 1924'ün gerçeküstüciileri için, en biiyük orospu manbktı" diye yazmıştı. "tnsanlıgı butün savaşlara son vermek amacı>la savaşa yönelten, serinkanlı mantık değil miydi?" Andre Masson, gerçi 1928'de Andre Breton'un "buyurgan öndertiginden ' bunalarak gerçeküstücülerden kopmuştu, ama sanat eleştirmenleri onu her zaman bir gerçeküstucü olarak tanımladılar. Yine de, yaşamı boyunca sanatı çeşitli evrelerden geçen Masson'un en belirgin özelliği, "bir türlü dunılmayan defcişme isteği" oldu. Once Belçika'da Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi'nde, sonra Paris'te Güzel Sanatlar Okulu'nda öğrenim gören Masson, 1914'te 1. Dünya Savaşı'na katıldı ve ağır yaralandı. Savaş deneyimleri, sonradan yapıtlarını derinden etkileyecekti. Özellikle, 1. Dünya Savaşı'nın ünlü siper çarpışmalannda karsılaştığı olaylar, Masson'un, insanın doğası ve yazgısını sürekli merak etmeşine yol açacaktı. Masson, resminin en çarpıcı evrelerinden birinde, savaşın yıkımma uğramış bir çağın dehşet ve trajedisini fantastik boyutlarda dile getirecekti. 1896'da Paris yakınlanndaki Balagny'de doğan Andre Masson, savaştan sonra 1922'de Paris'e gittiğinde ilk önceleri Kubizme yöneldi. Ama 1924'te Galerie Simon'da açtığı ilk sergisinden sonra, gelişmekte olan gerçekustücülüğu kendine daha yakın buldu. Ozellikle Miro, Ernst ve Breton'Ia tanıştıktan sonra, gerçeküstucü akımın "otomatizm" kavramından etkilendi ve bilinçaltınm özgürlüğüne ve ça|nşımlann egemenüğine dayanan yapıtlar gerçekleştirdi, aynca resme düş öğesini soktu. Bütün bunlan, bilincaltını irdelemenin tek yolu olarak gördü. Bu döneminde Masson, ünlü "kum resimleri"ni yaptı. Tuvalin üstune zamk sürüp üzerinı kumla kaplıyordu; bu işi aynı yüzey üstünde birçok kez tekrarladıktan sonra elde ettiği rasgele biçimleri, fırça vuruşlarıyla yorumluyordu. Bunlar, genellikle, hayvan yaşamından kaynaklanan, vahşet ve şiddet dolu konu Gerçeküstücülüğün son büyük temsilcilerinden Andre Masson öldü P İ K N İ K PİYALE M4DRA OBâNIN OLDUÛUNU SANA GU ELMAyi GÖPÜ>OESUN DBSfL HIZLJ GAZETECİ NECDET ŞEN yİN£ OB ÇOK MVANıR. IHME.İİP, &B$ YlL YANı 6ı &BCE, Pı3/Noe /AŞAPI&IM 0V ARA VGRİP. o eve NMIL KlMCA Ö KoNiJUA \U\Si \J&(? ÇÜHKÛ 0i 0AM Oft ı LMM Oıh) 5'JlTAhî 'd iÇİfOCK/K UER ŞB1 ÇCK APRGPı7İAkT< , uee İ OOEON TtYATROSU'NUN UVANI Fransız ressam Andre Masson, belki de en olgun ve verimli dönemini 1960'lardan sonra yasadı. 1964 yılında Paris'teki Odeon Tiyatrosu'nun tavanına yaptığı resim, bırçoklannca Masson'un en ustalıklı yapıtı olarak kabul edildi. lardı. Nitekim Masson, bu eğilimini iç savaş sırasında bulunduğu Ispanya'da da sürdürecek, vahşeti simgeleyen ve aynı zamanda erotik anlamlar taşıyan resimler yapacaktı. Masson, yapıtlarım, Andre Breton'Ia anlaşmazlığa düştüğü 1928'e kadar gerçekustücülerie birhkte sergıledi ve bu süre içinde gerçeküstucü akımın .gelişmesine buyük katkıda bulundu. 1930'larda Almanya'ya gitti, New York'ta sergj açtı, iç savaş sırasında Katalonya'da yaşadı, Franco'nun iktidan ele geçirmesi üzerine Fransa'ya geri döndü, ama Nazilerin Fransa'yı işgali Masson'un ülkesini bir kez daha terk etmeşine yol açtı. 1940'tan sonra çalışmalarını ABD'de sürdüren Masson, büyük ölçüde kendiliğindenliğe dayanan özgür biçemini burada geliştirdi. Bu dönemde ozellikle biyolojik konulara yöneldi, yapraklan ve bitkileri işledi. Jackson Pollock gibi genç Amerikalı ressamlar, ülkelerine gelen bu Fransızdan etkilenmekte gecikmediler. Nitekim, Pollock'un "hareketli soyut" resımleriyle Masson'un " k u m resimleri" arasında benzerlikler bulmak mümkundür. 1946'da Fransa'ya geri dönen Masson, daha önce kendisine sahne düzenlemeleri yaptığı ünlu tiyatro adamı Jean Louis Barraolt ile Artaud, Bataille ve Leiris'le birlikte ilişkilerini tazeledi, artık etkisini iyice duyurmaya başlayan Jean Paul Sartre'la tanıştı. Sartre'ın gazetesi "Les Temps Modernes"de Masson'un "Resim Zevki" adlı kitabından bölümler yayımlandı. Bu dönemde daha iyimser sayılabilecek bir resme yonelen Masson, aynca birçok sahne duzenlemesi yaptı, Malrau\ ve Gertrude Stein'ın kitaplarıru resimledi. Daha sonra Masson, yaşamının birçoklannca "en iyi" sayılan dönemine girdi ve 1962'den başlayarak yaratıcı gücünun doruğuna erişti. "Balık Cümbüşii", "Derisi Yüzülmüş Erkekİer ve Zırhlı Kadınlar", "Kötu Niyetli Mucize tşcileri Halkı V ukardan Tehdit Ediyor" gibi yapıtlan, sanatçının belki de en ustalıklı yapıtı olan Paris'teki Odeon Tiyatrosu'nun tavanına giden yolu açtı. 1955'te Fransa'da Ulusal Sanat Büyük Odülu'nü kazanan Andre Masson, gerçeküstücülüğün temel özelliklerinden sayılan "otomatizm"e ya da özgürce içgudülere dayanma düşüncesine bütün resmiboyunca bağh kaldı. Bu niteliğiyle, gerçekustücülerden çok önceleri ayrılmış olmasına karşm, birçok sanat eleştirmeni tarafından Dali'yle birlikte günumuzun iki buyük gerçeküstucü ressamından biri sayıldı. YunusF.mre The \\'jn<ierıng Fool ÇİZGİLİK KÂML MASARACI AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAS ctecKm kr,de(.ihaal* (A, a bende Rd KOKOSCHKAHIN ÛZSOllBASKILARI 1 . Uluslararası Istanbul Çağdaş Sanat Sergıleri kapsamında Astceri Müze'de Oskar Kokoschka1 nın özgünbaskılan da sergiieniyor. Yetmiş yılı aşkın yarattcılığınm her döneminde özgünbaskı çalışmalarını sürdüren Kokoschka'nın yapıtlan 11 kasıma kadar Harbiye'dekı Askeri Muze'de görülebilecek. "Li Adlı Kız ve Ben" adlı renkli taş baskı da Avusturyalı sanatçının sergilenen yapıtları arasında. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIILAN 131İ 'OA 8U6ÜN, ZAMANtNfN EN TANINMtŞ SfLAU ATtCtSI AMIS OAKLEyfeNi OKC/) 66 YAŞtNDA ÖLOÜ. fCÛÇÜfC >*~ LAROA ATICILI6A SAfCAYAA/ OAKCEY, İLK KEZ B'K. >*»*' JkX MAOA APINI DurueMUŞTU. ÜA/LÛ N\ Umlu Ameritalı ^&PŞANCI FRANK 6UTIEE. 'LA NİŞANClLlK. TA yAIZlŞMlŞ VE TEK PUAKI FAfZKLA ONU Y£A/MifTİf OAHA SOMGA OA 8ıfZ8İIZL£&*JE j AÇ/K OLUP EVLENMİŞLERDİ•• S'ttAÇ Y(L BE, RABEZCE GÖSTS& YAPAN ÇİFT, AZD/MPAtJ, BUFf* LO 6/LL'İM "VAHŞİ 8ATJ" SiHICİAJE &177LA&Vİ OLAĞAAİÜSTÜ İLGÎ TOPLAKAlÇiARDI. ÖPJJESİN, AMNIE, KOCASIhJlAJ ASZIKJOAKl S/GA&4YA A7EÇ EOiYOR. YEYA HAVAYA AT1LAM BİG. OYUAJ KAeT/A// ySJBj <P£A/ PEUYO/SDU/ SİRKLE &P77Ğ/ 6EZİLE&. ONUN TÜM OÛNYADA TANfUMAStMI SAGLAA4/ÇTI... 3 Kasım "ANNIE SİlAMNf KAPTff" Kazaııcakis şenlikle aıııldı Kiiltür Servisi Girit'in Heraklion kentinde doğan ünlü Yunanlı yazar Nikos Kazancakis'in 30. ölüm yıldönümü dolayısıyla Atina'da bir şenlik duzenlendi. Birçok yapıtı dilimize de çevrilen Kazancakis'in anısına bir kapalı stadyumda düzenlenen şenliğe ozellikle 6 bin kadar Giritli katıldı. Dört saat süren şenlik boyunca, Giritli oyuncular, Kazancakis'in yapıtlarından bölümler okudular, aynca Girit şarkı ve danslarından oluşan gösteriler sunuldu. Şenlik, Atina kenti çevresindeki Attika bölgesinde yaşayan, ama Girit Adası'nın geleneklerine . Yaşamı boyunca Özgürlüğün anlamını sorgulamıştı sıkı sıkıya bağlı kalmayı sürdüren 300 bin kadar Giritliyi temsil eden yerel demekler tarafından gerçekkştirildi. Yaşamımn büyük bir bölümunü Girit'ten uzakta, sürgünde geçiren Kazancakis, 26 Ekim 1957'de Federal Almanya'nın Freiburg kentinde 70 yaşında ölmüştü. Ozellikle olümünden sonra, Kazancakis, Giritlilerin yerel dayanışmasının güçlü bir simgesi haline gelınişti. Nitekim, birçok yabancı dile de çevrilen Kazancakis'in romanlan, bugün Girit'te oldukça yaygın bir biçimde okunuyor. Kazancakis için düzenlenen şenliğe katılan tanınmış Giritli politikacı ve sosyalist hükümetin eski Adalet Bakanı Hefteryos Verivakis, "Sanınm, her Giritli, biraz Kazancakis okumuştur. Belki felsefesini değil ama, bir iki romanını okumuslardır," dedi. Öncelikle "Aleksi Zorba", "Ya Hürriyet Ya Ölüm", "Kardeş Kavgası", "Yeniden Çarmıha Gerilen İsa", "Allahın Fıkarası", "Günaha SonÇağn" gibi yapıtlarıyla unlenen Nikos Kazancakis, bütün yaşamı boyunca bir ajayışı surdürdu. Bergson'dan Mara'a, Darwin'den Nietzscbe'ye, Hıristiyanhktan Budacılığa kadar çok çeşitli görüşlerle ilgilenen, bunlann hepsinden de bir ölçüde etkilenen Kazancakis, aynı arayışı edebiyatta da sürdürdü, denemeler, gezi yazılan ve son dönemlerinde yazdığı romanlar dışında tiyatro oyunlan ve şiirler de yazdı. 24 kitaptan ve 33 bin 333 dizeden oluşan "Odysseia" adlı yapıtını Homeros'un aynı adlı destanına yeni olaylar ekleyerek yazan Kazancakis, simgeleme ve betimleme açısından büyuk zenginlikler içeren bu yapıtmda, duşüncelerini olanca çeşimııgıyie ortaya koydu. Kazancakis'in bu yapıtında, kimi zaman bir kral, kimi zaman bir savaşçı, kimi zaman da bir âşık olarak okurlann karşısına çıkan Odysseus, geçirdiği seruvenler boyunca, uygarbkları yıkan, yenilerini kuran, kendi ruhunu ve Tanrı'yı araricen her zaman özgürlüğün anlamını sorgulayan bir kahramandır. Kazancakis, kendisine asıl ününü sağlayan romanlarının çoğunu 194656 yılları arasında yazdı. Başrolünde Anthony Quinn'in oynadığı filmi yıllar önce ülkemizde de gösterilen "Aleksi Zorba", bun'îr içinde en tanınanı oldu. Kazancakis, bu romanında, Zorba'nın efsaneye dönüşen kişiliğinde büyük bir yaşama gücünu ortaya koydu. Savaş yıllarının yılgınlığı içinde geleceğe bakan Kazancakis için Zorba, direncin ve arayışın simgesiydi. I tırkısiı l Kr\ S,ıtı i'u<.ım ol .ı I I m t a m l ı 11ııııırv 50 YIL ÖNCE 3 Kasım 1937 Başkumandamnın ağzmdan dinledik. Sakaryadan avdetini müteakib Başkumandana intibalarını sormuştuk da verdiği cevab şu olmuştu: Bu millet, çok büyük bir millet; ona layık kumandan olabilmek lazım. Davanın burada hallolunacağma kanaat getiren Başkumandan bütün tedbirlerini ona göre almış ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin kendisine verdiği fevkalade selahiyetlerle doğrudan doğruya millete hitab ederek ondan malca ve canca büyük fedakarhklar istemişti. Türk milletinin kendi ruhundan kopma bir timsal olan Başkumandanın bu davetine bütün Türk milleti tarihe heyecan verecek bir tehalükle icabet etmişti. Başkumandanın ilk defa bu harb sahrasmda icad ve tatbik ettiği: Hattı müdafaa yok, sathı müdafaa var! Düsturunu belki anlamakta yavaşlık göstermiş kumandanlar görülebildi, fakat ordu, fakat nefer, fakat Türk köylüsü Başkumandamnın bu dahiyane usulünü kendi kalbinde köklü bularak onu harfiyen ve kolaylıkla tatbik ettı. Bu kolaylığm sırrı şundan ıbarettir: Hayatını fedada gö'z kırpmıyan cesaret. Şarki Romayı istihlaf eden ondan daha kuvvetlı ve daha büyük Türk imparatorluğu 19371987 Yunus Emre'nin şiirleri ABD'de yayımlandı KUltür Servisi On dörduncü yuzyıl halk ozanımız Yunus Emre'nin şiirleri, ABD'nin San Francisco kentinde Cadmus Yayınevi tarafından yayımlandı. "Yunus Emre: The Wandering Fool" adıyla yayımlanan kitaptaki şiirleri İngilizceye, Giizin Dino'nun katkılanyla Edouard Roditi çevirdi. Kitapta, Yunus Emre'nin şiirlerinin yanı sıra, ozanı tanıtan bir önsöz ve "Yunus Emre'nin Şiirlerindeki Doğulu ve Batılı Temalar" konulu bir araştırma da yer alıyor. Kitabın çevirmeni Edouard Roditi, Yunus Emre'nin bazı şiirlerini çef irirken dil güçluklerini ve şürlerin içeriğindeki Islam mistisizminden kaynaklanan zorluklan Prof. Güzin Dino'nun uzmanca yardımıyla çözebildiğini belirtiyor. lurk höyuilerı arasında karşüaşdan hakikatler Türkün milli dehasından henüz yontulmamış örneklerin çok güzellerıni görmek için Türk koylulerinin içine girmek, Turk köylüsünün harimine kadar sokulmak, emniyet ve samimiyet şartlannın bütün huzur ve itminam içinde Türk köylüsuyle konuşmağa imkan ve fırsat bulmak lazımdır. Atatürk bu hakikatin en yüksek teceltilerile Sakarya harbinde karşılaşmıştt. Tarihin meydan muharebesi olarak en çok uzunluğa malik olmakta ilk kaydettiği bu harb, icra usul ve şartlan iübarile Türk tarihine ve Turk milletine şeref veren derin hususiyetlerile temayuz eylemiştir. Orada tabiyecilik nokıasmdan en yuksek kumanda dehasının tebarüz ettiği görülür, bir de canını dişine almış btiyuk bir milletin fedakarhk harikalarını oyuncak gibi tahakkuk ettirmiş olmasile karşılaşılır. Bin kere söylensede bin birinci defa tekrar yazılmağa başlansa asla çok görulmemek lazım gelen bir hakikatı biz Sakarya dunüşü bizzat muzaffer Türk M T İ B)N GİRtTLİ SAUMIU DOLOUROU Nıkos Kazancakis'in 30. ölüm yılı dolayısıyla Atina'da bir kapalı stadyumda düzenlenen şenlige 6 bin kadar Giritli katıldı. ŞenHkte Giritli oyuncular Kazancakis'in yapıtlanndan bölümler okurken, Giritli muzisyenler de ada havalarını seslendırdiler. (Fttofraf: AP) işte hiç bir zaman kendi bilgisi, köy düğünü, köy oyunu, kendisinden bahse tenezzül bıle köylülerimizin kendi etmiyen bu büyük ırkın eşsiz samimiyetlerine girilince insanı cesareti üzerine kurulmuştur. kucakhyan sıcak kanı ve tmparatorluğu fena idare nihayet köyun buralarda edenler onun inhilal ve asırlarla değil, binlerle yıllarla izmihlaline sebeb olmakla ancak ölçülebilecek kendi halis beraber Türk millet ve muhlis Türklüğü hakkındaki memleketinin herabhğına da • sarsılmaz kanaati... meydan vermişlerse bunun Köy ihtiyarları profesör mesuliyeti asla Türk milletine Bayan Afete haber veriyortar ki raci değildir. yalnız Ankara vilayetinde beş Altı asırlık imparatorluk tane Peçenek köyü vardır ve tarihinin hususile son yılları o bunlar başı belli olmıyan çok kadar fena ıdare olunmuştur ki eski tarihlerden beri buralarda bu tahribkar idareden bilahare mekan tutmuş Türklerin malum olan harikaları obalarıdır. Biz Peçenek yaratacak kadar kuvvetli bir Turklerini yalnız Karpat dağları Türk milletinin arda kalmış üzerinde Tuna boylarına ve vasati Avrupaya yayılmış olması bile gene Türk milletinin sanıyorduk. tşte Anadolunun dahiyane varlığının yeni bir içinde iki üç adımlık bir gezi bürhanı diye alınmakta hata koca bir tarihi kendi ziya tasavvur olunamaz. şellalerile aydınlatıyor. *** Anadolunun ve Rumelinin Profesör Bayan Afet, aşağı köyleri üzerinde ve içinde Peçenek köyüne tarihi yapılacak müşahade ve teıkikler antropolojik ve antropometrik şüphesiz bize Türklük tarihini bazı ölçüler almak için gitmiş. ve hatta cihan tarihini Yazıda ziyaretin asıl maksadı aydınlatacak çok kıymetli ve olan bu işten yalnız şöyle boyle hatta pek orıjinal belgeler bir iki işaretçik var. Onlardan verecektir. anlıyoruz ki arayerde o iş de görülmüştür. Fakat bu maksatla Turk koylulerinin içtimaı yapılan ziyaretin o resim hayatma gelince o aynca ve bir halindeki tafsilatında en çok ve hemen umumen baska işlerden değil, bin ttakale ile şerh ve bahsolunuyor. Köy evleri, köy izah olunmak lazım gelen kadınlan, köy gelinlerinin kendi başlıbaşına bir alemdir. elışlerinden mürekkeb çehizleri, köyün kendi menşei hakkında YUNUS NADt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle