21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
GUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER landığına tanık olmuş bulunmaktayız. Yüksek bir mahkemenin karannı beğenmeyen çok Sayın Başbakanımız, mahkeme üyelerinden birinin ana muhalefet partisine "tiyö" vermiş olacağını ileri sürerek, siyasal edebiyata, at yarışlarında kullanılan sözcükleri getirmiş bulunmaktadır. Aynı Başbakan, mahkeme kararlarının ne olduğunu bugüne dek öğrenemediği için Anayasa Mahkemesi'nin birinci Erken Seçim Yasası'nı iptal etmesi karşısında, birazcık düşünmeden miting alanlarında avaz avaz bağırarak seçimlerin yine de 1 kasımda yapılacağını söyleyebilmiş ve "hodri meydan" biçiminde pehlivanlık gösterileri yapabilmiştir. Mahkeme kararlarındaki salt çoğunluğun ne olduğunu bilip öğrenmeden, ters yönde düşünce açıkladığı için, sonunda hukuka yenik düşmüştür. Ne var ki hıykuk karşısında iki kez yenik düştUğü halde, parlamentodaki çoğunluğuna dayanarak, hak, adalet ve eşitlik ilkelerini de çiğneyerek ikinci Seçim Yasası'nı da çıkarabilmiş, zafer kazanmış bir komutan çalımıyla istedığini yeniden elde edebilmiştir. Bu yanlışbklar, bu ciddiyetsizlikler, bu kendini beğenmişlikler karşısında gelin de anımsamayın Atatürk'ü. Gelin de devlet yönetimi konusunda nerelere geldiğimizi düşünmeyin kara kara. Atatürk, büyüklüğünden hiç kimsenin kuşkusu olmayan o büyük insan, her şeyi ile büyük olduğu gibi alçakgönüllülUğü ve kendini tanıması ile de büyüktü. Sakarya Savaşı'nda gösterdiği başarı bütün dünyanın gözlerini kamaştırmasına karşın, en gösterişsiz sesiyle "Zaferi Anadolu halkına borçluyuz" diyordu. "Mutlu olanlar hizmetlerinin tüm kuşaklarca gizli kalmasını isteyecek karakterde olanlardır" demek suretiyle gönül tokluğunun ve alçakgönüllülüğünün en güzel örneğini veren Atatürk, ün ve onuru kendisine bağlamak yardakçılığını gösterenlere şöyle sesleniyordu: "Hangi ün, hangi onur. Eğer bağlı olduğum ulusun ün ve onuru varsa, ben de ünlü ve onurluyum demektir. Aksi takdirde içinizden biri çıkar da ün ve onur peşinde koşar ve sivrilmek isterse, biliniz ki başmıza beladır, beladır, beladır." Kendini herkesten üstün gören, her şeyi bildiğini sanan, üstelik bilmediğini de bilmeyen kişi, hiç kuşkusuz beladan başka bir şey değildir. Böyle bir kişi toplum için zararb, insanlık için yararsızdır. Çünkü "bir insan bir işi bilmezse, bilmediğini de bilmez ve bilene danışmazsa ülkeyi yıkar. Bir insan bilmezse, bilmediğini anlar ve bilene danışırsa ülkeyi yüceltir" Son aylarda erken seçim nedeniyle ciddiyetten yoksun politikacıların sergilediği melodramın iki perdesini hep birlikte ve heyecanla izlemiş bulunuyoruz. Oyun henüz bitmemiştir. Nereye varacağı da belli değildir. Ama artık şu gerçek anlaşılmabdır ki, bir ülkede demokrasi ya vardır ya yoktur. Var olduğu savunuluyorsa, onun kuraüarına da uyulmalıdır. Demokrasi, "Ali Cengiz" oyunlanna yer vermeyen bir rejimin adıdır. Bir erdem rejimi olan demokrasilerde, en gür seslerin yanında en cılız seslere de yer verilir. İnsan düşüncesine saygı duyulur. Orada hiçbir parti, çoğunluğunu kaba kuvvete dönüştürerek istediği yasayı parlamentodan çıkaramaz. Demokrasiyi ve ülkeyi tehlikeye atacak davramşlara yönelemez. Yönelirse, önce muhalefet partileri tarafından durdurulur. Orada, kendisinde insanüstü bir erk bulunduğu kuruntusuna kapılarak iki dudağı arasından çıkan sözleri yasalaştırmak isteyen politikacılar ortaya çıkamaz. Çıksa bile, karşılarında demokratik kitle örgütlerini bulur. 25 KASIM 198 Devlet ve Ciddiyet Devlet, ciddi bir olgu, devlet yönetimi ciddi bir uğraştır. Devletin temelinde ciddiyet, ağırbaşlılık ve disiplin vardır. Aldatmaca ve kandırmaca yoktur. Devlet, bir ulusun toplumsal yaşam bilincine ulaşarak tüzelkişilik kazanması sonucunda meydana gelmiştir. Bu nedenle devleti yönetmek de bir akıl, bilinç ve yetenek işidir. M. İSKENDER ÖZTURANLI İzmir Barosu Bir insan yanılabilir. Yanılmak insan içindir ve yanılan insan, cezasını kendisi çeker. Bir insan, bilgisizliği, dikkatsizliği, tutarsızlığı ve her şeyi hafıfe alması nedenleriyle yanlış yollara sürüklenebilir. Sağlığı, mutluluğu, esenliği tehlikeye düşebilir. Bunun cezasını çekecek olan gene kendisi ve yakınlandır. Ama bir devlet adamı yanılacak ve yanlışbklar içine düşecek olursa, zarara uğrayacak olan yalnız kendisi değil tüm bir ulustur, lüm bir toplumdur. Onun içindir ki devlet adamının yanılgısı kolay kolay bağışlanamaz, bağışlanmamalıdır. Devlet adamı sıradan bir kişi değildir çünkU. Koskoca bir devleti yönetmek kolay bir iş de değildir. Bu işi başarmak için her şeyden önce tarih bilmelidir bir devlet adamı. YaJnız kendi ülkesinin tarihini değil, dünya tarihini de okuyup öğrenmelidir. "RedKit" romanlan okuyarak devletin yönetilemeyeceğini bilmelidir. Sonra da sosyoloji bilmelidir bir devlet adamı. İnsan ve toplum psikolojisinden anlamalıdır az çok. Hukukun ve hukuk devletinin ne olduğunu bilmelidir. Bir devlet adamının önemli niteliklerinden biri de, tarihten ibret alabilmesi, özdeş olaylarla karşılaştığında daha önce yapılan yanlışlan yinelememesidir. Devlet, ciddi bir olgu, devlet yönetimi ciddi bir uğraştır. Devletin temelinde ciddiyet, ağırbaşlılık ve disiplin vardır. Aldatmaca ve kandırmaca yoktur. Devlet, bir ulusun toplumsal yasam bilincine ulaşarak tüzelkişilik kazanması sonucunda meydana gelmiştir. Bu nedenle devleti yönetmek de bir akıl, bilinç ve yetenek işidir. Devlet adamı çok şey bilmek zorundadır, ama her şeyi bilmek zorunda değildir. Kendini bilmesi PENCERE Hüsmen, Balkan muhaciri... İriyarı. Sapsarı. Gözler masm£ vi. Nereden kalkıp gelmiş? Yugoslavya'dan mı? Gelmez ola\ mış. 12 Eylül'ün heyheyli günlerinden birinde alıp götürmü: ler. Gidiş o gidiş. Nereye? Ne sen bilirsin, ne ben söyleyebil rim. Hani insanı gözleri bağlı sorguya çekiyorlar ya!.. Artık Hü; men'in adı var, sanı yok. Aradan aylar geçmiş variığından umı kesildiği bir günde adamcağız mahalle kahvesinde görünm< sin mi! Ne var ki Hüsmen eski Hüsmen değil; çökmüş, solmu: bitmiş, alçak sesle konuşuyor, arada sırada dalgınlaşıyor, çr reye kuşkulu gözlerle bakıyor. Kahve ocağına bir sade kahve söyler Hüsmen; gençler m< rakla sandalyelerini yaklaştırıp sorarlar: Hüsmen amca neredeydin? Ses yok. Herkes biliyor ki Hüsmen'i bir sütübozuk ihbar etti, yok yer alıp götürdüler. Kahvesinden bir yudum aldıktan sonra Hü: men, yavaş sesle söylenmeye başlar: Ah, o türküyü bileydim.. Gençler sorarlar: Hangi türküyü Hüsmen amca? Ah, o türküyü bileydim; bütün bu işler başıma gelmey< cekti; ah o türküyü bileydim... Hangi türküyü Hüsmen amca? Korkma sönmezî... Meğer Hüsmen'i içeri aldıktan sonra 'soyle ulan İstikl Marşı'nı" demişler; garip kıvıramamış, sesi gırtlağında boğu muş, yatırmışlar; yer misin, yemez misin; işkencecilerden bi demiş ki: Ulan tüyü bozuk! Sen ancak Enternasyonal'i bilirsin; v; tan haini... • ^. Elhamdülillah, hepimiz çok milliyetçiyizdir; burnumuzdan \ aldırmayız; bu nedenle cezaevierinde bütün 12 Eylül süresiı de milli marş söyletildi. Peki, dışarıda ne oldu? "24+12 ekı nomisi"ri\n uzmanları aynı sürede milli parayı pula çevirmec ler mi? Hele bu yolda ağzınızı açmaya görün; yanıt hazırd Ne demek milli para? Milli para Türk lirası demek... Bırak canım modası geçmiş değer yargılarını, ulusal p< ra öyküsü artık geride kaldı... 12 Eylül'den sonra mahpushaneleri dolduran tutuklular m li marşımızı iyi soyieyemedikleri bahanesiyle falakaya yatınlı ken, dışarda da milli paranın canına okundu; Türk Urası'n değeri Amerikan Doları karşısında yirmi misli düşürüldü. Art Türkiye'de Türk parası mı geçerli? Mark mı? Dolar mı? Ev a hipleri kira anlaşmasını dolar üzerine yapıyorlar, fuhuş piy; sasında mark geçerlidir. Tahtakale'de doviz karaborsası maş£ lah tıkır tıkır işliyor. Türk parası pullaştıkça Türkiye ekonomis nin daha iyiye gittiği söyleniyor ki, bu da yeni bir ekonomi kı ramıdır. * Naim, geçenlerde arkadaşının ayağındaki kundurayı beğeı miş, fiyatını sormuş: Kaça aldın? 12 bin... Çok ucuz... Ama 1985'te aldım. Öyleyse çok pahalı. Artık ucuz ve pahalı kavramları karmaşıklaştı. 1984'ün p. rasına göre ucuz olan 1985'in parasına göre pahalı; 1987'n parasına göre pahalı olan 1986'nın parasına göre ucuz. Pan ları piyasaya sürerken, ilaç şişelerinde olduğu gibi üzerlerir geçerlilik tarihini de yazmalı... Ne var ki, pıyasada en ucuz şey şimdi milliyetçiliktir; iki m tuk, üç palavre yeterli... İsçiier arasında enternasyonalizm vatan ihaneti, patronl; arasında enternasyonalizm vatanseverlik... Ülkenin altını ü tünü, fabrikalarını, yotlarını. her şeyini Morgan firmasıntn kı misyonculuğuyla gayri milli kumpanyalara satmak en büyC vatanseverlik olduğuna göre İstiklâl Marşı'mız ne ania taşıyor? Artık İstiklâl Marş/'nı da yoksul vatandaşa eziyet olsun dij zorla okutuyorlar. İstiklâl Marşı. Avukatlarından yeterlidir. Aslında bir kişinin her şeyi bilmesi olanaksızdır. Kendini bilen bir kişi, her şeyi bilmese de devleti yönetebilir. "Bilmediğini bilerek", çevresine danışarak, bir ekip oluşturarak başarabilir bu işi. Yasadığımız çağ bilimsel yönetim çağı, birlikte yönetim çağıdır. Tek adama bel bağlamak doğru bir davranış biçimi de değildir. Bu nedenledir ki ülke yönetiminden sorumlu olanlar, ekip çakşmasına değer vermek, uzmanlığı gerektiren konularda uzman kişilere başvurmak gereğini duymalıdırlar. Böyle bir davranış biçiminin küçültücü değil, yüceltici olduğunu göz önünde tutmalıdırlar. tktidar ve muhalefet arasındaki diyalog da ancak böylesine tutum ve davranışlarla kurulabilir. Hiçbir lider, hiçbır devlet adamı yalnız kendi düşüncesine, yalnız kendi gücüne dayanmamalıdır. Çünkü peygamberler bile tek başlarına hiçbir şey yapamamışlardır. Sonuç Ne yazık ki yurdumuzda böylesine güçlü kitle örgütleri yoktur. 12 Eylül rejimi, yalnız kökleşmiş partileri darmadağın etmekle kalmamış, demokratik kitle örgütlerinin sesini, soluğunu da kesmiş, kısmıştır. Siyasal iktidarların keyfi davranışlarına "dur" diyebilecek güçlerin çanına ot tıkamıştır. "Yepyeni bir politikacı tipi yaratmak" savı ile ortaya çıkan 12 Eylülcülerin şimdi sevinip sevinmedikleri belli değildir. Belli olan bir şey varsa o da, Türkiye'de yeni bir politikacı tipinin yaratılmış olduğudur. Bu prototip, günümüz Türkiyesi'nde el üstündedir ve siyasal arenada tek başına at koşturmak istemektedir. Son seçim yasası ile anayasayı değiştirecek çoğunluğu sağladığı anda yapacağı ilk eylem de, Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerini bir kez daha kısmak, hukuk devletini ve demokrasiyi yeniden ameliyat masasına yatırmak olacaktır. özdeş düşüncede olan muhalefet partilerinin akıl almaz zıtlaşmalan karşısında düşünen insan "Tanrı Türk ulusunu korusun" demekten başka söyleyecek söz bulamamaktadır. Bu nedenle umut ve kurtuluş şimdilik çok uzaklardadır. Caka yerine ciddiyet gerek Eski Yunanlılar Delphi Tapınağı'nın kapısına "Kendini Tanı" diye yazmışlardı. "Bir şey biliyoram, o da hiçbir şey bilmediğimdir" diyen Sokrates, "Ey insan, kendini bil" diye seslenmişti tüm insanlara. Platon, okulunun kapısına, "Buraya georaetri bilmeyen giremez" diye yazmıştı bir zamanlar. Atatürk'ün kurduğu ve Türk ulusunun yaşatmaya çalıştığı TBMM'nin kapısına, günün birinde "Buraya kendini bilmeyen giremez" diye bir levhanın asılmasıru istemiyorsak, devlet adamlanmınn ciddiyetten uzak davranışlardan en kısa zamanda vazgeçmeleri gerekmektedir. Çünkü son günlerde devletin en yüksek katlannda bulunan kişilerin, ülkemizin değerli ve onurlu yargıçlan için "Baykuşlar ve bukak cambazlan" deyimlerini kul EVET/HAYfR Televizyon ekranında parti liderterini izliyoruz. Konuşmalannı dinliyoruz. Halkımıza, 'yeni' neler söyiüyorlar, yedi yıl öncesine göre ne gibi değişiklikler geçirmişler, anlıyoruz. Görünen şu: Erbakan, Türkeş, Demirel 1980 Eylül'ünde bıraktığımız yerden bir adım öteye geçememişler. Hatta Erbakan daha da gerilere düşmüş, Türkeş ise daha da ürküiücü olmuş. Aşın sağm bu iki liderinin yedi yıllık sürede, tutuklanmalar, mahkemeler vb. durumlaria bir değişime uğradıklarını söylemek zor. Türkeş, bildiğimiz MHP lideri, bozkurtların, ülkücülerin önderi! Erbakan da ülkemize şeriat düzenini getirmek heveslisi bir Türk Humeynisi! Türkeş hiçbir sıkıntı, üzüntü, pişmanlık duymadan, açık açık solu suçluyor. 12 Eylül öncesinin bütün kanlı olayları, bütün cinayetler hep 'sol'un işiymiş! MHP yandaşları, kendilerini savunmaktan başka bir şey yapmamışlar, devletin yanında yer almışlar, yoksa ülkemiz Afganistan'a dönecekmiş! Sanki hepimiz o günleri yaşamadık, sanki öldürülen sayısız genç insan, sayısız öğretim üyesi, aydın, öğretmen, aşırı sağcı kıyım çetelerinin kurbanı olmadıl İnsan bu denli yalanları nasıi söyler, bu gerçeklere bu denli nasıl ters düşer! MHP, şimdiki adıyla MÇP neyse ki 1980'dekinden daha güçsüz, daha etkisizdir. Erbakan da MNP'den MSP'ye, Refah Partisi'ne dek uzanan bir şeriat özlemciliğinin, şeriat savunmacıhğının önderi... Fatih Sultan Mehmet'ten söz ediyor, ardından da Sakarya'dan!.. Atatürk dese, sanki günaha girecek! Sakarya'daki Mehmetciklerin komutanının Mustafa Kemal Paşa olduğunu o unutsa da, bu ulus unutmaz. Refah Partisi ve lideri sanırım önümüzdeki seçimde Atatürk Cumhuriyetine sahip çıkan bilinçli halkımızdan bir ders daha alacaktır. Islahatçı Demokrasi Partisi lideri Edibali'ye gelince... Önce kim bu lider bilmiyoruz. TV'de söyledikleri az çok Erbakan'ın, Türkeş'in, Demirel'in karması! Bu partinin ülke barajının çok altında kalacağına kesin gözle bakmak gerekir. DYP lideri Demirel'e gelince... Yedi yıl önceki Demirel'de geçen zamanın verdiği çöküş dışında hiçbir değişme göremediğimi belirtmek isterim. Demirel, o bildiğimiz Demirel. Doğrusu ikjinç eleştiriler yapıyor, uzal'a karşı duyduğu öfke kıskançlık mı demeli yoksa çok, ama çok belli oluyor. Ekonomik alanda sayılar veriyor, hepsi doğru biliyoruz. Çünkü içindeyiz bu yaşamın... Ama toplum belleğinin on yıl süren iktidar dönemini unuttuğunu sanıyorsa yanılıyor. 'Bana sağcıların cinayet işlediğini söyietemezsiniz' deyişi kulaklarımızda. Körce bir inatla muhalefetle hiçbir uzlaşmaya girmeyerek, Cumhurbaşkanı seçimini bile isteyerek istemeyerek baltalayarak 12 Eylül olayına yol açanlann başında oiması da! Ya DSP lideri Ecevitl Güzel konuşmasıyla yeniden halkımızın karşısında... Şimdi de duygusallığı deniyor Baş düşmanı SHP olduğu için fırsat bu fırsat, bir kez daha saldırılarını yineliyor. SHP'nin Türkiye'deki gelişmesi, tarihsel CHP'nin tabanına oturması, önümüzdeki seçimde halkımızdan büyük oranda oy alma ihtimali, Ece^it'i iyice ürkütüyor, bunu da çok belli ediyor... inandırmıyor, çünkü içtenlikli değil, çünkü kendi dediklerine kendisi de inanmıyor. DSP'nin tabandan kurulduğu savianna nasıl inanabilirsiniz, nasıl! SHP lideri Erdal İnönü'nün her sözünün tam bir içtenlikle söylendiği belli oluyor. İnandıncılığı da buradan doğuyor, ictenliğinden... Gizlisi, saklısı yok, inandığını söylüyor. Eleştirilerini de duygusal ve kışkırtıcı yoldan değil, akılcı bir biçimde yapıyor TV konuşmalarını dinleyen bilinçli yurttaşların İnönü'nün soylediklerine öteki liderlerin sözlerinden daha büyük bir önem vereceklerini sanırım. Başbakan Ûzal'ın konuşmasına gelince, hiçbir yenilik, değişiklik yok. "İcraattn içinden'in bir eşü... Yumuşak bir sesle konuşan, hep kendisi haklı, başkalan haksız olan bir lider görünümü. Beş yıl daha istiyor. Beş yıl daha sürdürecek dört yıldır yaptığı 'icraatı!'. Yıllardır seyrettiğimiz bu 'icraat'a seçmenlerin nasıl bir yanıt vereceğini pazar günü göreceğiz. Halk karşısında liderlerin konuşması, milyonlara gerçek yüzleriyle görünmeleri çok iyi oluyor. Kim içtenlikli, kim inançlı, kim değil, seyirci ister istemez anlayacaktır. Bir de bütün bu liderieri yan yana izlesek, karşılıklı tartışmalarını dinlesek, hiç değilse iktidar lideriyle ana muhalefet liderini uygarca bir tartışmada bir arada seyretsek... Ama iktidar liderinin böyle bir şeye yanaşması beklenebilir mi? Nedenini, niçinini siz bilirsiniz. tZNİK SULH HUKUK HÂKİMLtGİ'NDEN 986/389 Esas 987/178 Karar Davacı Kurşun Keser Vekili Av. Mehmet Hasbioğlu tarafından davalı Hanife Keser ilsyhine ikame olunan Iznik ilçesi Selçuk Mahallesi Garip Sokakta kain tapunun ada 214 parscl 38'de taraflar arasında 1/2 hisse itiban ile kayıtlı arsa vasfındaki tasınmazın taksimi davasının yapılan duruşmaları sonunda: Taraflar arasındaki bu tasınmaz tapuda 1 /2 hisse davacının, 1/2 hisse davalının adına kayıtlı olduğundan tasınmazın tapudaki hisselen nisbetinde açıkarttırma suretiyle satılarak satış bedelinin davaa ile davalıya yaklaştınlmasına mahkememizin 22/5/1987 tarih, 986/389 Esas, 987/178 karar verilmiş olduğundan davalının adresi tesbit edilmemiş ve tebligat da yapılraamış bulunduğundan işbu ilanın karar yerine geçerli olmak uzere ilancn tebliğine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün sonra 15 gün içinde yasal yollara başvurulmadığı takdirde kesinleşecegi ilanen tebliğ olunur. TVde Liderieri İzlerken... OKTİff AKBAL ANMA Değerli insan, canım eşim, çok kıymetli babamız, arkadaşımız, eski Dışişleri Bakanı, Profesör Doktor GU1NDUZ OKÇUN'ti ölümünün birinci yıldönümünde, özlem, saygı ve sevgiyle aruyoruz. •• Nezihe, Emre, Barış ÖKÇÜN SBF, Mülkiyeliler Birliği ve Dışişleri Bakanlığı'ndan arkadaşları "g ıSr>8D !'.• >{!£3 '!' 3 î £'•£•• 26.11.1987 (perşembe günü) saat 13.OO'te Cebeci (4. Kapı) Mezaılığı'ndaki kabri başında arulacaktır. S.S YEŞİM SAHİL KONUT YAPI KOOPERATİFİ B 0 D R UM ' D A ! Kendi Koyunuzda Kendi Villanız. TEŞEKKUR M.Zeki BERKKURTun vefatı dolayısıyla telefon ve telgrafla üzüntümüzü paylaşan lskenderun Demir ve Çelik Fabrikalan Müessesesi mensuplanna teşekkür ederiz. Em. Kd. P. Albay AİLESİ Halı sektöründe gelişmekte olan fınnamız için deneyimli, dinamik, insiyatif sahibi • İŞLETME MÜDÜRÜ, • FENANSMAN MÜDÜRÜ anyoruz. Ucret tatminkârdır. Tel: 528 48 98 522 38 90 * SS YEŞÎM SAHİL KONUT YAPI KOOPERATİFÎ'ıün 144.300 m'lik aısası Ege'nin en güzel koyu olan Bodnım Güvercinliktedir. * Ulaşun ve altyapı sorunu yoktuı. * Arsaıruz denizle iç içedir * Arsarraan tapusu S.S.YEŞİM SAHİL KONUT YAPI KOOPERATİFİ üzerine kayıtlı * Her noktası deniz manzaralı.. * Resmi imar planh * Türkiye'nin ikinci büyük oteli MAYA ve MAVİ TUR Ziraat Bankası tesisleri komşunuz olacağı * İnşaata 1988 Nisan'ında kesin olaıak başlanacağı NASIL MI? SİZİ ZORLA KONUT SAHİBİ YAPACAĞIZ KEMALÎZMÎN DRAMI Vedat Nedim Tör 2. bası, 550 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39/41 CağaloğluIst. İŞTE GÜVEN BELGENİZ TEŞEKKUR Emekli Kd. P. Albay M. ZEKÎ BERKKURT'un uzun süren rahatsızlığı süresince yakın ilgi ve bakımlarını esirgemeyen * Size en yakın büromuza uğrayarak arsamızın yerini görevli arkadaşlanmızon izleteceği video filmlerinden, maketlerden ögrenin • Mektup veya telofonla broşür isteyin * Arsaruzı, imkanlannızı tanıdıktan sonra ARSA BEDELİ: 4.700.000.TL 2.500.000 TL PEŞİN KALAN MİKTAR 11 AY TAKSİTLE İÇİN DE DEĞİL! OYLEYSE ZORLA KONUT SAHİBİ YAPMAK DA NE DEMEK OLUYOR? TEK S.S. MERAM ELEKTRİK DAĞITIM MÜESSESESİ AMPUL SATIN ALINACAKTIR. 1) 25.000 adet 240 V. 75 W. Akkor Flamanlı ampul, kapalı tekUf usulü ile satın aiınacaktır. 2) thaleye katılmak için şartname almak mecburidir. Şartnameler; TEK S.S. Meram Elektrik Dağıtım Müessese Müdürlügü thale ve Satınalma Kom. Bşk. Servisi tstanbul yolu 12. km. Kat: 4 Oda No: 418 TEL.: 83006 KONYA adresinden temin edilebilir. 3) Teklifler en geç 1.12.1987 gunü saat 12.00'ye kadar aynı adreste, zemin kat 06 nolu odadaki Muhaberat Servisi'ne verilmelıdir. 4) Kurumumuz, 2886 sayılı Devlet Ihale Kanunu'na tabi olmayıp, ihaleyi yapmamakta veya dilediğine kısmen veya tamamen vermekte serbesttir. SİZ BİZİ ZORLAYACAKSINIZ MÜRACAAT ADRESLERI ib. Mehmet DANACFya TbP Aib Nafiz DİLEK'e Astgm. Yümaz ÇOLAKOĞLU'na ve Kasımpaşa Deniz Hastanesi subay dahiliye servisi hemşirelerine, hastabakıcılanna ve ilgili bütün personele teşekkür ederiz. BANKA HESAP NUMARALARI • YAPI KREDİ DENİZÜ MERKEZ ŞB: 0028 415 • AKBANK DENİZLİ MERKEZ: 24 01 28 SOKAK AYDEVLATMA ARMATÜRLERİ ALINACAKTIR 1 500 adet 2 x 40 W. ile 400 adet 2 x 20 W. Flouresan (Kolsuz Ampulsüz) armatürler kapalı teklif usulü ile satın aiınacaktır. 2 thaleye katılmak için şartname almak mecburidir. Şartnameler TEK ONDOKUZMAYIS ELEKTRİK DAĞITIM MÜESSESESİ' Irmak Cad. Gökçehan No: 80 Kat: 3 Oda No: 26 Samsun adresinden temin edilebilir. 3 Teklifler en geç 3.12.1987 Perşembe günü saat 15.00'e kadar aynı adreste 6. kattaki 53 nolu odadaki müessesemiz muhaberat servisine verilmelidir. 4 Müessesemiz 2886 sayılı Devlet Ihale Kanunu'na tabi olmayıp, ihaleyi yapmamakta veya dilediğine kısmen veya tamamen vermekte serbesttir. AtLESt VERKE2 Berknan Istıam Ka;: 3 Mc: U Denzli Tei 20 197 tSTANBLL Hoca Rüsîen Mektesı Sonak 13/2 Cağaloğiu Te): 5209006 BODRUM Hasan KayaGîıvefcmlik 9 (614112850 veya 2851den 30 numara İZMİR Tel 130987 ANKARA: Ruzgarlı Sokak Özier Han 7/32 ULUS Tei' 32419393123683 FRANSA: Route De Lagresle Bç De Thızy 692iD FRANCE Tel 9.9.33 74644416 ALMANYA: En;er Sandı Munctıener Str 13 80*7 EDKsbetç Tel: 9 349 8092 23*61 HOLLANDA Recep Türk Koekoestrart 123815 SJ Amerstrol Tel9 931 33723 921
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle