23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HAVA DURUMU M e t e o r o l o j i Genel Mudürluğu'nden alman bilgiye göre, yurdun guney ve doğu kesımlen parçalı bulutlu ötekı yerler parçalı az bulutlu gececek. Yurdun iç kesımlerinde sabah saatlerinde yer yer yoğun olmak uzere sis görülecek. HAVA SICAKLIĞI: Önemli bir degişiklik olrnayacak RÛZGÂR: Güney ve doğu yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Denizterde, ktbte ve gundoğusundan 35, zaman zaman 6 kuvvetinde, saatte 1021 zaman zaman 28 de niz mili hızla esecek. OENİZ: Mutedıl dalgatı olup goruş uzaktıöı 10 km dotayında bukınacak «an Göiünde hava parçalı bulutlu, sabah saatlerinde sisS HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE'DE BUGÜN 23° 13° Diyirtalar B 16° 7°Edime B 16° 3°Eroncan B 14° 4°Emınım B 0° 13°Eskişelw B 15° 4°Gaaame() B 22° 14° Giresun 8 20° 10° Gümuşhane B 18° 10° Hakkan 8 18° 8°ls|ana B 17° 9°|stanbul A 16° 8°ianir A 8° 0°Kars 6 6°1° KasSmontı B 14° 4°Kayseri B 17° 8°Kırfcardi B 18° 11° Konya B 15° 3°Kutahya 16° 6°Malatya B 16° 2°Manisa 15° 8°K.Maraş 7" 3° Merein 0° 13°MuJla 15° «°Muş 17° 3°Ni0de 17°13°0rt(j 10° 3°Rİ2e 13° 2°Samsun 14° 2°Sün 17° 12° Smop 20°tt°Swas 0° 10°Te«nlaC 14° 2°Trat)Z00 13° 0°Tuncef 16° 8°Uşak 14° 4°van 14 KASIM 1987 DÜNYA'DA BUGÜN Amrnan Amsterdam Y 10° Atna Bağıtat Barcekma Basel Belgrat Berfin Leningrad Londra Madrid Mttano ^t1 Bitlis geçecek. Rüzgâr guney ve doğu yönlerden hafif, ara sıra orta Bursa kuvvette esecek Göl kuçük dalgalı olup görüş uaklığı 10 km, ÇanaHole sis anında 2 km'nin altında olacak. Çonım DenizS ** yaSmuriu Bolu 11° 0°Zonguldak A B B A B B B B B B 8 B A B B B B B B 17° 8° 22° 12° 22° 12° 14° 6° 8°2° 14° 2° 18° 12°. 18° 12° 18° 12° 17° 5° 16° 10° 20° 2° 19° 10° 18° 12° 10° 0° 14° 4° 10° 0° 13° 1° 18° 12° A B A B B B 25° 20° 26° 16° 16° 13° Montreai Y Y Y Budapeşte Y B Ceoevre A Cezayir A Odde A Oubayi Y Frankfari A Sme Heteınkı Y A KaMne Bonn Bruksel X A aç* B Uuludu K Ort S ssi V UĞUR MUMCU GOZLEM Kahin» Kbçenhag Koln Lefkoşa Y 10° A 21° Y 11° 11° 10° 11° 14° 20° 18° 18° 14° 21° 6° 24° T» Moskova Munih New Yort Oslo Pans varşova venedk Viyana Prao Rıyad Roma Sofya Şam W Avıv İİFIUS K 2° Y 10° B T7° B 17° Y 8° K 2° Y 10° B 8° Y 5° Y 12° Y 12° A 30° B 21° B 12° A 26° A 22° B 20° POLİTİKA VE OTESİ MEHMED KEMAL Anadolu Uygaıiığı. •• Y 9° Y 16° B 16° Vfeshington Y 16° Zurih B 18° ITO seçiminde herkes (Baştarafı 1. Sayfada) komitede çift listeyle çarpıştı. Dündar Uçar'ın komitesi hariç bepsinde kazandık. İTO. tarihi bir secim günü yaşamış. Odada tabanın sesi duyulmuştur. Çağ atlayan Türkiye'de, lstanbul Ticaret Odası'na da çag atlatacagız. Niyazi Adıgüzel'e tam yetki verdik. Meclis teşekkül ettiğinde türo üyelerle leker teker görüşecek ve üyelerin çogunluğunun isteklerine göre bir yönetim kurulu belirleyecek. Artık Kuşçulu'nun Meclis başkanlıgı da kabulümüz değildir." Bu arada İTO Meslek Komitesi seçimlerinin yapıldığı sabah, tTO binasında kendisiyle uzun bir görüşme yaptığımız İTO başkan adaylanndan Niyazi Adıgnzd, gazetemizde ve diğer bazı basın kurulujlarında kendisiyle ilgili olarak yer alan iddiaları yanıtladı. Konuşmasında önce Bedrettin Dalan konusuna değinen Adıgiizel, "Ben Dalan'dan izin alarak girmedim bu işe. Benim kişiligirade cemiyetçilik var. Gecmişinıde de var. Birçok dernek ve partide çalıştım. Dalan, arkadaşım diye bu işe talip olmaktan vaz mı geceydim?.. O zaman ben kendi kendimi inkâr etmiş olurdum" dedi. Kendısinin İTO'ya başkan adayı olmasından Başbakan Turgut Özal'ın rahatsız olduğu yolundaki haberlerle ilgili olarak da Adıgüzel, "Normal olarak böyle bir göreve talip olurken hukiımetle iyi diyalog içinde olunması, hükumelin nzasının ahnması gerek. Ben bu nzayi aldıgım kanısmdayım. Sayın Başbakanın adayhgıma karşı olduğunu sanmıyorum. Kaldı ki ben bir partiliyim. ANAP'lıyım. Parti hiyerarşisine göre başkanım benim burada görev almamı istemiyorsa bunu emir lelakki ederim" dedi. Niyazi Adıgüzel, kendısinin Ekonomi Dünyası adlı televizyon programında yer almasından Başbakanın rahatsızlık duyduğu yolundaki haberle ilgili olarak da şöyle konuştu: "TV konuşmamın, Başbakan tarafından beğenilmemesine gelince... Ben bu konuşmamda özetle 'Biz bir vapur dolusu bez gönderip bunun parasıyla bir tekstil makinesi almayı sürdürdükçe lekslilde bir yere varamayız. Amacımız tekstil sektöründeki yatınm potansiyelini Türkiye'de tekstil makineleri imalat sanayiini kurmaya yönlendinnek olmalı' dedim. Bu sözlerimin hükümmet politikasıyia aynı doğrultuda olduğu kamsındayım. Eğer Sayın Başbakan begenmediyse, ancak ben kendimi eksik ifade etmiş olabilirim. Voksa fikir Başbakanımızm fikrine aykın değildir." Niyazi Adıgüzel'in MHP, Dokusan ve diğer konularda söyledikleri, kendi ağzından şöyle özetlenebilir: MHP VE PARTİCtLİK Ben öyle buralarda yetişmedim. Malatya'nın bir köyunden geldim. MHP ile ilgili olarak yazılanlar, 1969 yılına kadar doğrudur. MHP'nin çeşitli kuruluşlannda, gençlik örgütlerinde yer aldım ve hep liderdim. Sonra Dokumacüar Demegi başkanı oldum ve ticarete başlayınca politikayı bıraktım. Hiçbir siyasi grubun yanında yer almadım, ama siyasi görüşlerim değişti mi?.. Kesinlikle hayır. Nedamet mi getirdim, yine kesinlikle hayır. Türk milliyetçisi olmaya devam ediyorum. Üstelik Türk milliyetçiliği herhangi bir partinin patentinde değildir. Sol partüerde de Türk milliyetçiliği vardır. ODA SEÇtMLERt Seçimleri kaybedersem çok üzülmern, kazanırsam çok sevinmem. Meslek odaları bir külfet yeridir. Odalar tüm fonksiyonlanyla çalışmalı, ne Nuh'un ne Ahmet'in ne Mehmet'in tek başına yönetebilecekleri yerler olmamalıdır. Halbuki öyle göriinüyor ki rakiplerimiz sanki kaybetseler haysiyetlerini kaybedecekler ya da büyük menfaat kayıpları olacak. Düşmanlıklara, hasetlere, kavgalara lüzum yok. OLAyLARIN ARDBNDAKI (Baştarafı 1. Sayfada) rulara böyle yanıt veren işkencecilerin yüzlerine bir tokat gibi iniyor. Bir gün yatağa kurt köpeği getirdiler. önce kapı açıldı. Ardından köşke ilk getiritdiğim gün saçlanm kesilirken gördüğüm komando kılıklı adam zincire bağlı kurdu içeri soktu, yatağa yaklaştırdı: Sarı bir Alman kurdu, ensesi boğa gibi, gözleri çakmak çakmak... Ben zincirli yatakta... Köpek zincirli yatağın üstünde... Yüz yüze soluyoruz. Adam: Bıraksam parçalar, dedi, bunlar eğitilmiştir. İlhan Selçuk, işkence altında ifade vermeye zorlanırken "akrostis" denen yönteme başvurarak her tümcenin sondan ikinci sözcüğünün ilk harfleri ile "işkence altmdayım diye yazıyor. Ve İlhan Selçuk, bu "akrostis" ile o gündür bugündür, "işkence yoktur" diyenleri suçüstü yakalıyor. Sorgucu "Kel Eyüp"ün ne bilgisi ne görgüsü ne zekâsı yeter bu "akrostis"] anlamaya... Tümgeneral Memduh Ünlütürk ve Orgeneral Faik Türün apışır kalırlar bu "akrostis" ortaya çıkınca... Tabii Savcı Süleyman Takkeci de... Kendilerini bu "yüce devlefin "zabıt katibi" sanan sarı basın kartlılar da... İşkence kime yapılırsa yapılsın insanlık dışıdır. ister devrimciye, ister islamcıya, ister ülkücüye... Evet kime yapılırsa yapılsın ve kim yaparsa yapsın, işkence bir insanlık suçudur. Onceki gece Ankara'da devlet tiyatrosu, Altındağ sahnesinde "Gün Ortasında Karanlık" adlı oyunu izlerken bunları düşünüyordum. Macar kökenli ingiliz yazarı Arthur Koestler'ın "Darkness atNoon" adlı romanından Amerikalı yazar Sidney Kingsley tarafından uyarlanan oyun Stalin döneminde yargılanan Sovyet Devrimi öncülerinden Buharin'in yaşamını anlatıyor. Rubashov, 1917 Devrimi'nin öncülerinden biridir... Lenin'in çevresindeki birçok devrimci aydın gibi oyun kahramanı Rubashov da Stalin döneminde gözden düşmüş ve devrimci inançlarına karşın "karşı devrimci" suçlaması ile yargılanmış, işkenceli sorgulardan sonra kurşuna dizilmiştir. Bu tür suçlama ve yargılamalar, dünyanın her köşesinde başka başka rejimlerde de yaşanıyor. Büyüleyici oyunu ile 1917 devrimcisi oyun kahramanı Rubashov'u canlandıran Alp öyken, yalnızca Rubashov'u oynamıyor; Hitler ve Mussolini'nin zindanlarından Şili'na Arjantin'in ve albaylar yönetimindeki Yunanistan'a ve Türkiye'deki ışkencetere uzanan olaylan da anlatmış oluyor. Tabii, anlayana, anlamak isteyene, "yürekferinin kulaklan" sağır olmayanlara anlatılıyor bu dram... Yasamına bir "proleter devrimcr olarak başlayan ve sonra da "antiSovyef' düşünceleri benimseyen Koestler, 1983 yılında Londra'daki evinde eşi ile birlikte intihar etmiştir. Koestler'ın bu çelişkili ve dramatik yaşam öyküsüne bakıp, bu oyunu bir "antiSovyet propaganda" olarak nitelemek kolaydır. Eğer Gorbaçov, Ekim Devrimi'nin yetmişinci yıldönümünde Stalin'i Koestler'den de ağır biçimde suçlamasaydı, bu "slogan tetişizmi" yine de geçerliliğini koruyabilirdi. Gerçek şu ki, Stalin dönemi baskı, işkence ve cinayetlerle dolu kapkaranlık bir dönemdir. Sosyalist düşünceye hâlâ ağır faturalar ödeten bir dönem. Stalin dönemindeki baskı, işkence ve cinayetler, yalnızca Statin döneminde yargılanan Sovyet aydınlarına değil, aynı zamanda amacı "demokrasi, banş ve özgühük" olan sosyalist düşünceye karşı da işlenmiş suçlar değil midir? Bu gibi işkence ve cinayetler, diktatörlük rejimlerine özgü suçlar değildir. öyle olsa, "eh" denir, "Bunlar ne de olsa diktatörlük rejimleridir". Bizim gibi "hukuk devleti", "demokrasi" ve "insan haklannı" dillerden düşürmeyen ülkelerde işkencelerin en ilkelleri, en bayağıları, en acımasızlan yapılmıyor mu? Ve bu işkenceciler, devlet katında yükseldikçe yükselmiyorlar mı? Altındağ Tiyatrosu'nda 1937 yılı Moskova'sından bir yargılama sahnesi yaşanıyor Ama bizler, yıllardır demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları adına "Ziverbey Köşkü" gibi sahnelerde sanki bir "devlet tiyatrosu" izlemiyor muyuz? GERÇEK (Baştarafı 1. Sayfada) "daha demokratik bir Türkiye" amacına yaklaşılmış olur. Çünkü parlamentoculuk koşullanyla çağdaş demokrasi hukuku arasında organik bir bağlantı kurulamazsa, rejimin yozlaşması kaçımlmazdır. Abidin Dino: Sanatta (Baştarafı 1. Sayfada) zandıgı soylenebilir mi? A.DİNO Aydınlar arasında, yeni kuşaklar arasında göreceli bir yaygınlık var elbet. Galerilenn bunca çoğalması bir belirti. Bir bakıma, resim sanatı arz ve talep yastsına mı uyar oldu? A.DİNOEpey zamandan beri. Piyasa ekonomisi ve büyük sermaye Türkiye'ye yerleştikten sonra "bırak yapsın, koyver gitşin" kuralı sanat alanına da sıçradı ister istemez. Bugün dünya piyasalarının allak bullak oluşu, iflaslar, "kara pazartesi", dolann dibe dalışı, uzun sürecek ekonomik bir bunalımın habercileri. Bütün bunların etkisiyle işsizlığin daha da artması kaçınılmaz gibi. Sanat alanı bundan etkilenir mi? A.DİNOOlumsuz olarak etkilenecek ya da tersine gerçek sanat eseri dolardan, elmastan, şu ya da bu tahvilden daha emin bir yatınm sayılacak "erbabmca." Söylemeye hacet var mı, asgari ücretle kamını doyurmaya çalışan aile sahibi için vız gelir bu sorunlar. İçinde bulunduğumuz kriz ne ifade ediyor sizin için? A.DİNOÜlkeye göre değişen ölçü ve koşullarda, sosyal ve siyasal ortamın zıvanadan çıkmış bir teknoloji gerisinde bocalamasını yaşıyoruz. Yeni denkleşimler gerek, hele daha adil bir dünya, yeni arayışlar, çağ değişimine uygun ilişkiler. lçerde ve dışarda yeni dengeler az gelişmişle çok gelişmiş dünya arasında. Ya, bu arada Türkiye'nin dunımu?.. A.DİNOBelki aldanıyorum, anlayabildiğim kadarıyla Türkiye bir "retro" dönemi >laşıyor. "Retro" sözcüğü, malum geriye dönük bir moda anlamına geüyor. Sanki eski plaklar çalınıyor sil baştan, cızırtılı plaklar. Menderes tangoları filan. Sağda ve solda sanki tarihler, dene>ierden habersiz yaşanıyor. Karşüıklı duygusallıklar, hırçırüıklar içinde günler geçip gidiyor. Oysa etrafımızda dünya kıyasıya bir arayış içinde. Cbicago Boys'un reçeteleri tam deyimiyle para etmedi... O halde yeni çözümler aranıp bulunacak. Siz devletçilik ilkesini savunuyorsunuz.. A.DİNOMarksçı sistemin başlıca ereklerinden biri, klasik deyimle "devletin zayıflaması" erimesi, adım adım çözülmesi, yerini özgür ve sorumlu demokratik halk birimlerine terk etmesiydi.... Sosyalist ülkelerde somut koşullar ileri sürülerek bu erek yüiarca ertelendi, giderek aşırı devletçilik biçimlerine başvuruldu 60 yıldan beri. Garip değil mi, derken devlete, devletçiliğe kem gözle bakılması kapitalist dünyaca benimsendi. Başkan Reagan'ın hayranları birçok Ulkede ekonomiyi ve toplumu devletin elinden "kurtarmava" ant içtiler. Devlet suçlu iskemlesine oturtuldu sanki.. Bu duman perdesi dağıhnca belli oldu ki gerçek maksat, memleketleri doğrudan doğruya ve eli kolu bağlı olarak teslim etmekti finans çevTelerine. Bugün sonuç ortada. Daha doğrusu, sonucun başlangtcını yaşıyoruz. Karşı tarafta ise bencil, hantal ve somurtkan bir bürokrasi, yeniliklerden, ekonomik gelişmderden, halkın özgürlük özlemlerinden ürkek, tarihin acımasız gereklerini yerine getirmekten çekiniyordu. Yanılgılar tragedyası. Doktrinler gecerliliklerini yitirdi mi? A.DİNO Doktrinler gelişmeli, geçerli olmalı. Örneğin, Gorbaçov bu çaba içinde göriinüyor. Sovyeıler Birliği bir taka değil, dev bir petrol gemisi. Kaptanın gemiye biraz yön vermesi için dümene bütün gücüyle asılması lazım. Uzun sürecek bir çaba, banşı gerektiren bir çaba. Dünya için çok olumlu fırsat, hele ülkemiz bakımından. Bu yeni durum karşısmda, daha doğrusu ortasında, "rctro" ları bir yana iterek, çıkar yol bulmak zorundayız iç ve dış siyasette. Türkiye'de yeni görüşlerin belirtileri çoğalıyor. Demokrasi ismi üstündeemekçüerin, halkın "demos"un kendi kendisine sahip çıkması demek değil mi? tsterseniz yeniden sanata dönelim... A.DİNOAslında uzaklaşmış değilız. Sanat alanında da devletin ve ekonomik güçlerin baskısından annmış özgür bir alışveriş kurulmalı sanatçıyla halk arasında. Sansürlere, sorgu suallere, kovuşturmalara paydos demek lazım. 20. yüzyılın sonu kıyasıya bir koşu, bir yarış. Mehter takımı adımıyla hiçbir yere yetişeceğimiz yok, bunu söyledim Londra konuşmamda. Nasıl buldunuz Londra'yı? A.DİNOLondra kenti devrik koca ağaçlarla doluydu. Kimisinin kökleri dışan fırlamış, kimisinin kalın gövdesi kibrit çöpü gibi kmlmış. Borsanın çığlıklan, hafta boyunca dinmemişti. Gazete başhklan kapkara ve kocaman... Ingilizlerin "pub" dedikleri birahanelerde bira üstüne bira içen uyur gezerlere rastlanıyordu. Belki sabık Thatchercılardı bunlar... Bugünleri de görecekmişiz Londra'da... Kıbrıs zirve gündeminde (Baştarafı I. Sayfada) ABD Dışişleri Bakanlığı müsteşarlanndan Thomas Simons, SSCBABD ilişkileri açısından zirve arefesindeki en önemli bölgesel sorunlan Afganistan, Körfez, Afrika'nın güneyi, Orta Amerika ve Karayipler olarak saydı. Ama bunlar içinde en öncelikli olanların körfez, sonra Afganistan olduğunu kaydetti. Simons, Cumhuriyet ve Tercüman temsücilerinin davetli olduğu brifîngte Kıbns sorununun gündeme gelip gelmeveceği konusunda "Her şej gelebilir, şimdiden bir şey soylenemez. Ama Kıbns bu aralar ilginç degil" dedi. Simons, INF sonrası Avrupa'sında daha fazla göze batacak konvansiyonel dengesizlik konusunda ise şunları söyledi: "Herşeyden önce konvansiyonel dengesizlik açıstndan INF ertesi Avrupa'sının, INF öncesi Avnıpa'sından farklı olacagını sannuyorum. Muzakerelerin odak noktasıoj bu yüzden INF olustnracak. Evet konvansiyonel dengesizlik ek alınabilir zirvede, ama sadece deginüir." Simons, "Amerika ile Sovyetkr ne zaman iyi geçinmeye başlasa her iki kanadın muttefikleri endişeleniyor, çnnkü konvansijonel ibtiyaçlanmn ikinci planda kalacağım hissediyor. önıegin Türkiye'nin silah ambargosu dönemi, belki de tesadüf ama detant dönemine rastlıyor. Bu çerçevede INF anhşması sonrasmda özellikle konvansiyond açıgı olan münefiklerinize özei bir ilgi yöneltme konusunu hiç kendi ic toplantılannjzda ete aldınız mı?" sorusuna şöyle yanıt verdi: "Amerikan muttefikleri özellikle iki seyden çekinir. Birincisi Amerika ile Sovyetlerin çatışmasından, ikindsi de anlaşmasından. Bu sorunu, müttefiklerle, özellikle bu duruma hassas müttefiklerle yakın danışmalarda bulunarak aşmayı göz önünde bolundnnıyoruz." Aynı brifing çerçevesinde gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Dışişleri Bakanlığı silahsızlanma danışmanı ve aianının en önemli otoritelerinden Büyükelçi Paıd Nitze ise konvansiyonel dengesizlik ve kısa menzilli sistemlerin modernizasyonu konusunda şöyle konuştu: "NATO ve Varşova Paktı ülkeleri Viyana'da konvansiyonel istikrann saglanması konusunda görüşmelerde bulunuyoriar. Sovyetler bizi bu konuda ikili anlaşmalara dogru çekmek istedi. Fakat biz onlara ittifak sonımlnlugunda olan bir inisiyatife rakip inisiyatif olamaracagımızı söyledik. Konvansiyonel istikrar göriişmelerindeki amacınuz, NATO ve Varşova Paktı arasındaki güç dengesizligini gidermek ve Varşova Paktının sürpriz saldın olanağını ortadan kaldırmak. NATO'nnn konvansiyonel kapasitesini (bazı stratejistler kısa menzffli nükleer sistemleri konvansiyonel kapsam içinde inceliyor) yükseltmek arzusu uzun süreden beri NATO'nun ve özellikle Amerika'nın gündeminde. Bu yüzden INF anlaşmasımn, bn arzunuo daha da yfiksdmesine yol açacagını sanmıyorum. Ama yeni kuşak taktik nükleer silah konusuna gelince, bizim kadar NATO da bu zarureti hissediyor. Montebello kararlannın alınnuş olmas bu ihtiyacın teyidi." tnsan haklan ile sorumlu ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Schifter ise Sovyetler'e Bulgaristandaki Türkler'e uygulanan baskılar konusunun açılıp açılmayacağı sorusuna şu karşıhğı verdi: "Hayır, bu konuyu açsak hakarel olarak alırlar. Daha ziyade iki ülke topraklanndaki konulan görüşüyonız. Bulgaristan Türklerini Bulgaristan ile görüşüyoruz." Schifter, bu yanıtıyla Bulgaristandaki Türkler konusunun Sovyetlerin karşısına çıkarılması halinde Sovyetlerin de Amerikan etkisi alundaki bazı ülkelerdeki azınlıklarla ilgili insan haklan sorunlannı getinnelerinin doğurabıleceği sıkıntıları bu yanıtıyla dile getirmiş oldu. \abancıya zorunlu AIDS (Baştarafı 1. Sayfada) savvur halinde diyebilirim. Biliyorsunuz AIDS'le ilgili bir yüksek kurulumuz var. Sağlık Şuramız da çok yakında toplanacak. Bu konuyu Preston olayı paralelinde sıcak tutmaya çalışıyoruz. Böyle bir teklifi burada görüşeceğiz. Yönetmelik karan bu toplantıda alınabilir. Biliyorsunuz Preston bugün ülkemizden ayrıldı. Bu bir zorunlu gidiş miydi? TOKGÖZ Preston'u, ülkede her hangi bir kişiyle yakın ilişkiye girmişse adlarını tespit etmek için tuttuk. Zaten yasalarımıza göre bulaşıcı hastalığa sahip yabancı uyruklu bir kişiye ülkesine dönmesi için zorunlu davet çıkarma yetkimiz var. Siyah manken samimiyetle Türkiye'de hiç bir kimse ile ilişkisi olmadığını ifade etti. Kendisinin Almanya'da buluştuğu ve NATOda görevli iken tanıştığı Amerikalı bir sevgilisi varmış. Buna benzer iki deneyim Marmaris ve Izmir merkez ilçe beleBu bir sportif yanştır. diyelerinde sürüyor. DOKUSAN VE DİĞERLERİ Bilindiği gibi 12 Eylül'de düDokumacılar Derneği'ni organize zenlenen yeni yasalarda İçişleh ederek 1975'te Dokusan'ı kurmaya Bakanlığı'na yetki verilmiştir; başladım. 1979'da ise Dalan'la Türkbir belediyede yolsuzluk iddiaları men Kadife'yi kurduk. Ikisi de 800'er ortaklı kuruluşlardır. Dokuciddiyse Içişleri Bakanı Belediye san 50 milyarhk, Türkmen Kadife 25 Başkanım görevden alabilmektemilyarlık yatınmlardır. Şirketleri kudir. Ancak Belediye Başkanı da rarken Dünya Bankası'ndan Sınai bu karara karşı idari yargıya Kalkınma Bankası aracılığıyla döviz başvurabilir. kredisi kullandık. Kur garantisi kalANAP iktidarımn tçişleri Bakınca şirketlerimiz zor durumda kalkanlığı ne yaztk ki bu alandaki dı. Kur garantisi olup da bugün fayetkilerini siyasal amaçlarla kulaliyetine devam edebilen tek çokortaklı şirket yoktur bizden başka. Bu lanmış, Marmaris ve tzmir merolay İTO yönetiminde bulunmam kez ilçe belediye başkanlanm için dezavantaj değil, avantaj olmaciddiyet dışı yolsuzluk iddialarılı. Birçok kooperatif kurdum. Hana dayanarak görevden almıştır. len lstanbul Esnaf Vakfı'nın baskaMarmaris Belediye Başkanı nıyım. Dalan'ın ön ayak olduğu tsMuharrem Elgin idari yargıya tanbul Eğitim Kültür Vakfı'mn yöbaşvurmuş, tzmir Merkez İlçe netim kurulundayım. Uyum KoopeBelediye Başkanı Suha Baykal ratifı'nin marttan beri yönetim kuda aynı yolu seçmiştir. rulu başkamyım. Kooperatifin muamelelerinde, ne geçmişte ne de tşte aylardan beri bu alanda bugün bir kanunsuzluk gördüm siyasal iktidar ile idari yargı araBen de ortağım. sında bir çekişme sürüyor. tçişleri Bakanlığı, Danıştay'm kararlarını uygulamamak için çeşitli yollan zorlamaktadır. (Baştarafı 1. Sayfada) ANAP iktidarı mahkeme karanini öldürdüler, 9 kişiyi de kaçırdılar. rıyla başkanlık koltuğuna oturan Edinilen bilgiye göre, onceki gün Marmaris Belediye Başkanı'm 14.30 sıralarında 5060 kişi olduklan yeniden görevden alabilecek kasanılan PKK militanları Araköy'e gedar yasalara karşı "hiki şeriye" lerek yurttaşları köy meydamnda yöntemlerini uygulamaktan katopladılar. Bölgede öğretmen, imam çınmıyor. ve muhtarlann görev yapamayacağını, yapanlarm da kendilerinden Bu arada onceki gün tzmir olacagını söyleyen militanlar daha Merkez tlçe Başkanı Süha Baysonra köy ilkokuluna giderek Şenol kal'ın da Damştay kararıyla göAkar adlı öğretmeni öldürdüler ve reve başladığım gazeteler yazdıokuldaki eşyalan yaktılar. Mehmet lar. Kızü (12), Mustafa Işlek (II), Hasan Dileriz ki Marmaris Belediye Polat (13), Emin Polat (12), tdris Başkanına uygulanan "hfleişeAkyol (13) ve A. Kerim Sakıcı (14) riye yöntemi" tzmir'de yürürluadlı yurttaşları da yanlanna alarak kaçan PKK mılitanlan koruculann ğe konmasın, ANAP iktidarımn hukuk devleti kurallarına ters halk tipi telsizlerini de aldılar. düşen davranışlarına bir son veAynı gün, aynı saatlerde Şırnak'rilsin. ın Yoğurtçular köyü de aynı sayıdaki PKK müitanlannca basıldı. BuraÇünkü hukuksuz bir demokda da benzer konuşmalar yapan mirasi düşünülemez. litanlar Yoğurtçular köytinden de ANAP, UEylül'ün mirasına Beşir Zeybek (18), Veysi Erkol (17), sahip çıkan iktidar partisidir; HalU Kavaz'ı (15) kaçırdılar. ama 12 Eylül'ün yaptığı kanunlara bile saygı göstermezse ve mahkeme kararlannı çiğnemeyi göze alırsa, gelecek konusunda (Baştarafı l. Sayfada) kimse iyimserliğini koruyamaya nu, Küçükbakkalköy, Bakırköy ve Gültepe semtlerinde oturan 18 kişicaktır. •k • • yi PKK'ya ait yazılar, dokümanlar ve çeşitli malzemelerle birlikte ele geçirdiler. Sanıklar sorgulamalannda, doğu(Baştarafı 1. Sayfada) da katliamlar düzenleyen üyelerinRum tarafı bu konuda resmi bir den İstanbul'a kaçanlara yataklık etaçıklama yapmadı, ancak üst düzeytiklerini, örgüte kazandırdıkları eledeki yetkililer tarafından doğrulanan manlan eylem yapmak üzere doğu ilbu kararın alınmasına özellikle Bağlerine gönderdiklerini, mali kaynak lantısızlar Temas Grubu'nun rol oy'sağlayarak, PKK üyelerine giyecek, nadığı kaydediliyor. Edinilen bilgiyiyecek, tıbbi malzeme ve bazı gereçye göre Bağlantısızlar Temas Grubu leri ilettiklerini itiraf ettiler. New York'ta bulunan Rum Dışişleri Bakanı Yakovou'ya Kıbns konusunu, "belki bir ertelenmiş oturumda göriişmenin daha uygun olacagı" , önerisini getirdi. Yakovou'nun bu öneriyi benimsediği belirtiliyor. Bu durumda Rum tarafı istemedikçe konu eylül ayına değin genel kurula gelmeyebilir ya da tümüyle 43. genel kurula kalabilir. Rum Dışişleri Bakanı George Yakovou dün BM Genel Kurul Başkanı Peter Florin ile görüştü. Bu görüşKÖLN (Cumhuriyet) Köln mede Bağlantısızlar Temas Grubu'nun önerisinin görüşüldüğü bildirilSavalığı'nın geçen temmuz ve di. Nitekim Rum BM Daimi Delegesi ağustos aylannda PKK'yla ilgiConstantine Moushoutas görüşmeli olarak açtığı soruşturma sırade konunun ertelenmiş oturuma bısında yapılan aramalarda el korakılmasının tartışıldığını doğruladı. nulan 700 bin mark para ve ziyGenel Sekreterlik çevreleri ve Banet eşyası iade edildi. Türkiye tılı ülke diplomatları gelişmeyi daha önce söz konusu para ve "olumlu" olarak nitelediler. Bir yetziynet eşyalarının iadesinin kili, "Her şeyden önce önerilen ka"sakıncaJı" olduğunu ilgili Alrar tasanlannın işleri yokuşa sürecegi man makamlarına duyurmuştu. açıktı, böylelikie durum oldugundan Federal Alman anayasa konıma daha kötü olmaklan kurtuldu" dedi. raporunda da adı geçen PKK'ya Rum tarafının geri çekilmesinde ilişkin olarak Köln Savahğı'nca rol oynayan en önemli etkenin özelaçılan soruşturma sırasında örlikle Bağlantısızlar Grubu'nun tasagütle organik bağı olduğu sanınyı önerildiği biçimiyle onaylamalan bir dizi dernek ve evde araması ve 1983'tekinin aksine aleyhte ma yapılmıştı. Aramalar sırasmgörüşüleceği endişesi olduğu bildirilda 700 bin mark dolayında padi, Bağlantısızlar, tasarıdaki uluslara ve ziynet eşyasına el konulrarası konferans bölümüne itiraz edimuştu. PKK sözcüleri olay üzeyorlar. Bu arada BM Genel Sekrerine yaptıklan açıklamalarda, el teri Perez de Cuellar dün KKTC Dışişleri Bakanı Kenan Atakol ile gökonulan para ve ziynet eşyalarırüştü, Genel Sekreter'in görüşmede nın Kürdistan Komitesi'ne ait olAtakol'a Rum tarafının aldığı karan duğunu belirterek, "Paranın geilettiği belirtildi. ri odenmemesi halinde, zor yo PKKbir Yaşı 62, yazdığı kitap sayısı da 61, hemen her yıla bir kitap düşüyor. Tarikat ehli olduğunu sanırdım. Çünkü tarikat ehli olanların dervişçe, içlerine dönük tutumları olur. Yanılmamışım. Ortaokuldayken tarikat işlerine merak salmış. Bu yüzden üç yıllık ortaokul 6 yılda bitmiş. Bu yıllan şöyle anlatıyor: "... 794046 arasında tarikatlara merak saldım. Nakşibendi ve Halveti dergâhlanna devam ettim. Mevlevi muhibbi oldum. Şimdi Bektaşi muhibbiyim." İstanbul Universitesi'nde felsefe okurken, rahmetli Fuat Eroğlu ile birlikteymiş. O yıllarda İbnülemin Mahmut Kemal İnal'ın evine gidermiş. Bu ev bir dergâh gibidir. Zaten eski bir konak, babadan kalmış. Hasan Âli Yücel, bu evi ne güzel anlatır, kimler gelmezmiş ki oraya, nice ünlü edebiyatçı, sanatçı varsa orda. Ortada hizmet görenler de İsmet Zeki Eyuboğlu ve Fuat Eroğlu yaşında ögrenciler. İsmet Zeki Eyuboğlu 1925 yılının ekim sonlarında (kasım başları da olabilir) Maçka'da Konak mahallesinde doğuyor. Kıyı şeridi üstünde her uğrak yerinin bir adı var. Ailesi Ocaklı (İspela) köyunden. İlkokulu Maçka'da bitirdikten sonra, orta için kapağı istanbul'a atıyor. Tarikatçılık yüzünden çift dikişli okuduğu için dolaştığı okullar: Gaziosmanpaşa, Zeyrek, Yenikapt... Liseye Pertevniyal'de başhyor, Vefa'da bitiriyor. Çaksa da savsaklasa da içinde okuma ateşi var. 1948 yılında liseyi bitirince İstanbul Universitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Klasik Filoloji bölümüne giriyor. Burada tezli felsefe tarihi, sistematik felsefe, ilk çağ tarihi ve Latince ihtisas lisansı yaparak 1953 yılı haziran döneminde fakülteyi bitiriyor. Hemen askere gidiyor. Askerlikten sonra edebiyat fakültesinde doktora yapmak istiyor. Ama bu sırada karşısına bir burs çıkıyor. Dekan Prof. Takiyettin Menguşoğlu Almanya, Heidelberg Üniversitesi'nden fakülteye gelen burs sınavına girmesini öğütlüyor. Sınava giriyor, kazanıyor, ama burs iptal ediliyor. Demek o sıralarda bazı fincancı katırlarmı ürkütmüş olacak... Her felsefe öğrencisinin ardına birini takmazlar mı? Üstat biraz saftır. Sınav haksızlığının giderilmesini beklerken, bir süre sonra 516 lira yollukla Urfa Lisesi'ne felsefe öğretmeni olarak atanmaz mı? Atanacak, ama Urta'ya gitmeyecektir. İstanbul'da gazetecilik okulunda sanat tarihi ve felsefe hocalığına başlar. Edebiyat öğretmenliği yapmak için bakanlığa başvurursa da 'Türkotojimezunu değilsin" diye yapmazlar. Buna içerleyen üstat, bu kez bakanlığa bir dilekçe dayanır: "Maden mühendisi olan Behçet Kemal Çağlar nasıl edebiyat öğretmenliği yapıyor?" diye sorar. Dilekçesine yanıt alamaz. Şurada burada bazı işlerde çalışır, öğretmenlik yapar, gazetelere girer, sonunda İstanbul'a gelir, hiçbir işe girmez, serbest çalışır. Artık kalemiyle geçinmektedir. 61 kitabın her biri 61 konuyu içerir. Dilcilikten tutun da türlü tarikatların açıklanmasına değin. Duramaz, Türk şiirinde Tanrı'ya kafa tutanlan, divan şiirinde sapık sevgiyi konu alır. Atatürk ilkelerini anlatırken, beri yandan Türk dilini gözü gibi korur. Almancasıyla çevıriler yapar. Her türlü uygarlığın Anadolu topraklarından çıktığı kanısındadır. Sabahattin Eyuboğlu'nun toplantılarına, kültür aşısı için gider. Eski gibi görünse de, "kökü mazide olan ati"d\r. Kimi çevreleri yererken şu sonuca varır: "...Eskiyi savunanların en başarılı olduğu alan, halk inançlarını, özellikle dinle ilgili olanlan alabildiğine dillerine dolamalandır. Bu yolla aşılıyorlar halka çağdışı düşüncelerini... önce halkın inançlarını alıyoıiar ele, sonra eskiyi yaşatmak isteyen düşüncelerini onlarla yoğurarak sunuyorlar halka." Anadolu uygarlıkları demez Anadolu uygarlığı der. Uygarlıklar birbirinin izleyicisidir. Hitit, Urartu, Likya, Frigya, Luvi, Hurri gibi toplulukların hepsi çağdaş olarak yaşamamış, birbiri ardınca ortaya çıkmış. Eyuboğlu'na göre, uygarlıklar birbirlerini izleyeVı buluş evreleridir Bundan ötürü Anadolu uygarlıkları değil, Anadolu uygarlığı demek gerekir. İsmet Zeki Eyuboğlu'nun altmışıncı yaşında düşünlerini aktarmaya çalıştık. Bir bilim adamı ne denli anlatıtabilirse... Radyasyonlu çaya önlem (Baştarafı 1. Sayfada) Yaptıgınız kontrollerde bu firmalann çaylannda son rakamlar nasıl? ÖZMEN Lipton'da radyasyon çıkmıştı. O da, bu dediğimiz şekilde yoluna girdi. Kendi kendilerine topİuyorlar çaylannı. Eğer başka özel fırmalarda da çıkarsa, müey>idelerimizi onlara da derhal uygulayacağız. Başka finnalann çaylannda radyasyoB bulundu mu? ÖZMEN tstatistiki olarak çıkıyor. Mesela 20 numune ahyorsanız, bir tanesinde pkıyor. Bunu da, bir şekilde zorlayıcı bir tedbir alınacak bir şey saymıyoruz. İstatistiki olarak o, her zaman mümkün. Bu şekilde radyasyonlu çay nasıl çıkıyor? ÖZMEN Büyük ihtimalle geçen seneden kalan stoklardan. Bakkalda bir köşede kalmış olan, 1986 ilk ürünü çaylardan birisidir o. ÇayKur'un pakellerine benzetilmiş paketlerie, piyasaya radyasyonlu çay sürülmesi olayı, denetimden nasıl kaçıyor? Buna neden engel olunamıyor? ÖZMEN ÇayKur, bunu sürekli olarak takip ediyor. 4550 firma hakkında dava açmış. ÇayKur pakedinin taklit edilmesi hususunda. Radyasyon olduğu zaman biz müdahale ediyoruz. Gerisi bizim işimiz değil. Üzerinde 1987 damgası bulunan paketlerden, 1986 uriınü radyasyonu yüksek çay çıkması sizi ilgilendirmiyor mu? ÖZMEN ÇayKur markalı çaylarda rastlamadık buna. Yapılıyorsa, büyük ihtimalle, ÇayKur'un depoladığı çayları veya geçen senenin ilk mahsulü olan çaylan, başka adlar altında sürüyorlardır tahminim. Çaylarda, radyasyon denetiminizin çok ciddi olduğunu. radyasyonlu çayın denetimden sızamayacağını soyleyebilir misiniz? ÖZMEN Çok ciddi, ÇayKur çaylannda bir şey çıkmadı diyebiliriz. Çünkü ÇayKur'un paketlerinin değiştirildiğini, 1986 üriinü çayların ocak 1987'den itibaren piyasaya sürdürülmediğinı biliyonız. ÇayKur markalı çaylarda, müsaade ettiğimiz limitin üzerinde radyasyon yok. Özel finnalann ürettiği çaylarda denetim yapılmıyor mu? ÖZMEN Özel sektörün piyasadaki çaylannı kontrol ediyoruz. Piyasadan topladığımız çayların, hangisinde yüksek radyasyon tespit edilmişse, onlar uyarılıyor. Uyanlmanın yeterli olmadığı ortaya çıktı. ÖZMEN Onun ötesinde, söylediğim tedbıri uygulayacağız bundan sonra. Lipton, radyasyonlu çaylannı topluyor. Ancak bakkal rafındaki radyasyonlu çaylannı bırakırlarsa, bunun denetimi nasıl yapılacak? ÖZMEN Herhangi bir özel çay firmasının bunları dağıttığı yerler belli. Kendi dagıttıkları çayı toplasınlar. Ya toplamazlarsa ya da tümünii toplamazlarsa ne olacak? ÖZMEN Orada istatistiki bir olay var. Beş lane toplayıp, 50 tanesini bırakırsa, o hemen, ikinci kontrolde çıkar ortaya. Kontrolleri her ay yapıvoruz. Ama 50 tane toplayıp, beş tane kalırsa, bakkalın bir köşesinde kalmış çay diyebilirsiniz. Ama öbürü olursa buna, söylediğim tedbirleri derhal uygulayacağız. Toplatma ve kapatmadan başka cezalar olacak mı? ÖZMEN Hıfzıssıhha Gıda Yönetmeliği'ne göre, alacaklan cezalar da var. Bayağı cezai müeyyideleri var olayın. Diğer kuruluşlarla da işbirliği yapılacak. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Maliye ve Gümrük Bakanlığı, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, Sağlık Bakanlığı ile temaslanmız var. Sağlık Bakanlığı'mn gıda tüzüğünü uygulama yetkisi var. Belediyelerin bunları uygulama yetkisi var. Çıkaracağımız yönetmelik çerçevesine sokulduğunda, onlar da ilgilenecek. Alacagınız önlemler, bir yönetmelik biçiminde mi düzenlenecek? ÖZMEN Haynr, şu andaki mevcut yönetmelikler yorumlanacak. Mevcut yönetmeliklerle, değişik müeyyideler uygulama imkânı var. Şu an, radyasyon oranı yüksek ne kadar çay var Türkiye'de? ÖZMEN ÇayKur'un elinde, tamamen depolanmış vaziyette 47 bin ton radyasyonlu çay var. Bu çaylar kapalı ambarlar içinde bekletiliyor. Bize ulaşan rakamlara göre, özel sektör, Türkiye piyasasının ancak ytizde 8'ini kontrol ediyor. 1987 ürünü çıktıktan sonra, onlardan da pek fazla piyasaya sürüleceğini sanmıyorum. Ama bunu yapıyorlar... ÖZMEN Bir iki tanesinde çıkmış. Lipton'un depolanndan bir tanesinde yüksek oranda radyasyonlu çay bulundu. Bizim tarafımızdan ikaz edildi. Sonunda, bunun piyasaya sürüldüğü anlaşıldı. Onun üzerine, toplatılması gerektiği konusunda Sanayi Bakanlığı tarafından talimat verildi, uyanmız üzerine. Toplattıklan çaylan yeniden piyasaya sürebilirler mi? ÖZMEN Bunu yaparlarsa, yakalanmamalan mümkün değil. Piyasaya sürmemeleri lazım bu çayları. Cesaretleri varsa sürerler. Bu kadar şeyden sonra bir şey yapacaklarını sanmıyorum. Tamamen ticari bir olay bu. Özel sektörün elinde ne kadar radyasyonlu çay olduğu belirlendi mi? Hepsi şu an kontrol altında mı? ÖZMEN Tümünü tahmin etmek güç. Kesin bir rakam vermck mümkün değil. Çünkü en azmdan üç yüz bin tane ayrı yerde var. Bakkalda, depoda, toptancıda var. Fakat, özel sektörün payı yüzde 8 olduğuna göre, 1986 ürünü çaylardan maksimum 8 bin ton diyoruz. Bu 8 bin tondan bugüne intikal edenin de pek fazla bir miktar tutmaması gerekiyor. Miktan az diye önem verilmedi mi? ÖZMEN Önem verilmedi tabii, oran bu olunca. Oran küçük bile olsa bu tutum yanlış değil mi? Radyasyonlu çaylar piyasaya çıktıktan sonra önlem ahn( ması yerine, bunun önlenmesi gerekmiyor mu? ÖZMEN Müdahale yetkimiz yok açıkçası. Bir suç işlenmeden önleyici tedbir alma yetkisi diye bir olay söz konusu değil. Bir şey yapıldıktan sonra, alacağımız tedbirler onayr çıkar. PKK Kıbns KÖLN PKK'nın parasıgeri ödendi luyla tahsil edebileceUerini" dile getirmişlerdi. BEKLENEN PIYANO 1987 Frankfurt Milletleraraa Muzık Fuarında teshır edilen en son KAVVAI KONSOL PİYANO modeli (121 cm/sıyahj ve ayarlı taburesi 2 Taksit : Pesin /259.000 (1.800.000) Teslimde /170.000 (1.200.000) 429.000 Yen (3.000.000 TL) Aynca, 345 taksrtte ödeme olanaklan DONYANIN EN QNLÛ MARKALARINI Turkıye mumessilı olarak KDV 05031684 nolu ithalatçı belgemiz kaybolmuştur. Yenisini alacağımızdan eskisinin hükmü yoktur. HASA TtC. ve SAN NAKLİYAT A.Ş. Yatılı, 1315 yaşlarında çocukla ilgilenecek kız aranıyor. Lütfen 131 15 OO'dan Nigar Karaca'yı arayın. Galatasaraylıdan ortaokullulara Fransızca, fen dersleri 146 11 71 146 11 28 ev: 358 16 50 6O. Yıldönümünde Dunyaca Unlu Chopın (Polonya) Kralıce Elısabeth (Belcıka) Rubınsteın (Israıl) Tokyo (Japonya) Milleiferarası Piyano Yanşmalarında PROFESYONELLERİN MARKASI ıı IH H ııı n m ii m ıı IH H m ıı Anhoro / IÎ8I6O8 BrfontmCoddc/i 13. C.OJ>. Holo/kOfgoıl Coddc/I J O I / I SÜNAR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle