Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURtYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ğerlendirilmiştir. Batı dillerindeki af tümcesinin kökeni olan AMNİSTİA sözcüğü, "geçmişin unutulmasi" anlamına geliyor. Ülkemiz "12 Eylül" gibi olağanüstü bir dönem yaşadı. Bu dönem toplulumumuzdaki bunalımları daha da arttırdı. Bu bunalım özellikle adalet, hukuk ve yargılama alanında kendini gösterdi. 12 Eylül'ün siyaset ve felsefesi, hukuk ve yargılamalara egemen kıhnmaya çalışıldı. 12 Eylül'un birinei yıl dönüınünde, açılan davalar sürürken, MGK başkanı tarafından kimi kişi ve kuruluşlar suçlu ilan edilerek, yürürlükteki anayasanın "Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz" (Mad.138) hükmü bir kenara itildi(4) Böylece mahkeraelere telkin ve tavsiyolerde bulunuldu. Ankara sıkıyönetim komutanlığı askeri savcısı Albay Nurettin Soyer'in Cumhuriyet gazetesinde yer alan açıklamaları, hâkim ve savcılar üzerinde baskılar yapıldığını, sağ ve sol görüşlü kişiler arasında ayınmlar yapılarak çift standart uygulandığını bir kez daha ortaya koydu. 12 Eylül döneminde 250 bin dolayında insan gözaltma alındı. Işkence, bir sorgulama yöntemi olarak yaygın biçimde uygulandı. Bu işkenceler, emniyet binalannda olduğu gibi cezaevlerinde de sürdürüldü. Bu işkenceler sonunda 200'e yakın insan öldü, binlerce insan sakatlandı ve sağlığını yitirdi. Açılan davalar, yargının bağımsızlığı ilkesine aykın olarak kurulan, siyasal iktidara bağımlı mahkemelerde görüldü. Savaşta olmadığımız halde, bu mahkemelerde "savaş hali" hükümleri uygulanarak savunma hakları kısıtlandı. tşkenceli anlatım tutanakları kanıt sayılarak ölüm, ömürboyu ağır hapis ve değişik hapis cezalan verildi. İnsanlar asıldı. Çıkarılan yasalarla, sanık durumunda bulunan kişilere cezadan kurtulma olanaklan sağianarak jurnalcılık, ihbarcüık devlet eliyle teşvik edildi. Itirafçı sanıklann cezadan kurtulmak için başkaları hakkmda verdiği içtenlikten yoksun ve maksatlı anlaiımlar kararlara dayanak yapıldı. Adalet ağır yaralar aldı. Önceleri üç yıl, daha sonra altı ay süre ile verilen hapis cezalarında temyiz hakkı kaldırıldı, bu kararlar bir üst mahkemede incelenmeden kesinleşti. Yan tutma nedeniyle hâkimi ret hakkı geri alındı. Gözaltı süresi 90 güne kadar çıkanldı. tşkenceciler, işkence kalıntılannın geçmesine olanak sağlayan bu süreden yararlanarak, insanlık dışı ve insan onuru ile bağdaşmayan suçlannı kolay işleme koşullanna kavuştular. Cezaevleri yönetimlerince verilen keyfı disiplin cezalanyla şartlı salıverilme hakkı ortadan kaldırıldı. Böylece cezaevleri yönetimlerine dolaylı biçimde adetâ yargı görevi yapma hakkı tanınarak ağır cezalar verme yetkisi tanınmış oldu. Sağ ve sol görüşlü kişiler arasında gerek sonışturma emri verilirken ve gerekse yargılamalarda ayınmlar yapıldı, değişik ölçüler uygulandı. Böylece adaletten uzak tutulması gereken politika, adalete ve yargıya kanştınldı. Bütün bu uygulanvlar ve siyasal baskılar, verilen kararların adalete uygunluğunu kuşkulu hale getirdi. . Yurtiçinde ve yurtdışında yaşayan yurttaşlanmızın birçok haklan ve bu arada vatandaşlık hakları hukuka aykın yöntemlerle ellerinden alındı. Genel Af Birçok karar ve uygulama, kamu vicdanmda derin yaralar açtı. Bugün kamu vicdam rahatsızdır. Bu rahatsızhk, değişik düşünce ve görüşlere sahip tüm kişi ve çevrelerde yaygın olarak gözlenmektedir. Siyasal iktidar sözcülerinin, infaz yasasında yapılan değişikliği anımsatarak "Biz af çıkardık, artık yeni bir af yasasma gerek yoktur" anlamındaki sözleri, kamuoyunu doyuracak ve genel affın zorunluluğunu ortadan kaldıracak bir nitelik taşımamaktadır. Günümüzde genel af konusu, îoplumdaki rahatsızlıkların, yapılan haksızlıkların unutulmasını sağlama açısmdan yaşamsal bir gereksinme olarak önümüzde durmaktadır. PENCERE 12 KASIM 1987 HALİT ÇELENK Ankara Barosu Avukatlarından "Devlet, değişik toplumsal ve siyasal düşüncelerle kimi kez, geçmişte işlenmiş olan kimi suçlann artık izlenmemesini uygun görür; toplumsal yarar bunlann unutulmasında görülebilir. Ceza vermek hakkı özellikle toplumsal yarara dayalı olduğu gibi, kimi kez ceza vermemek de toplumsal yarann bir gereği olarak görülebilir. Kamunun huzur ve sükunu için kimi suçlann artık hiç söz konusu edilmemesi doğru görülebilir... îşte bu nedenlerle toplumsal düzeni çok yakından ilgilendiren olaylann doğurduğu gerekçelerle genel af ilan edilir" 0 1 Sayın hocam ünlü ceza hukuku uzmanı Tahir Taner, Ceza Hukuku derslerinde biz öğrencilerine genel af konusunda bunları söylüyordu. Gerçekten gerek Avrupa'da ve gerekse ülkemizde af yasalan, kamu yararı açısından ele alınmış, kimi dönemlerde yitirüen barış ortamına yeniden kavuşmanın koşulu olarak değerlendirilmiştir. 2223 şubat olaylarından sonra çıkarılan af yasasına ilişkin hükümet gerekçesinde şu düşüncelere yer verilmiştir: "27 Mayıs devriminden bu yana memleketimizde normal demokratik rejimi bütün icaplanyla ve bütün teminat müesseseleriyle gerçekleştirmek ve yerleştirmek yolunda büyük gayretkr gösterünuştir. Normal demokratik rejime geçiş yolunda karşılaşılan güçlükler ve sarsıntılar 15 ekim seçimlerinden sonra da zaman zaman kendisini göstermiştir. 2223 şubat olaylarının hangi şartlar altında zuhur ettiği ve nasıl sonuçlandığı herkesçe bilinmektedir. Bu geçiş dönemi sarsıntılarının düğüm noktasını ve son tezahürünü teşkil eden 2223 şubat olaylan ile ilgili fıil ve hareketler ile bu olaylara esas teşkil edebilecek mahiyette bulunan ve asker kişiler tarafından işlenmiş olan fiil ve hareketler için ceza kovuşturması yapılmamasında cemiyetin yüksek menfaatleri vardır..." ( 2 ) Yine bu af yasasının görüşülmesi esnasında "50 sayılı kanun, baa hadiseleri unutmak, bunlann açtığı yaralan kapamak, sulh ve sükunu tesis için, bu gayeleri tehakkuk ettirmek için çıkanlmıştır" denümiştir. Sonuç Îşte bütün bunlar ve bir inceleme yazısında açıklanması mümkün olmayan birçok karar ve uygulama, kamu vicdanında derin yaralar açtı. Bugün kamu vicdanı rahatsızdır. Bu rahatsızhk, değişik düşünce ve görüşlere sahip tüm kişi ve çevrelerde yaygın olarak gözlenmektedir. Siyasal iktidar sözcülerinin, infaz yasasında yapılan değişikliği anımsatarak "Biz af çıkardık, artık yeni bir af yasasına gerek yoktur" anlamındaki sözleri, kamuoyunu doyuracak ve genel affın zorunluluğunu ortadan kaldıracak bir nitelik taşımamaktadır. Günümüzde genel af konusu, toplumdaki rahatsızlıkların, yapılan haksızlıklann unutulmasını sağlama açısından yaşamsal bir gereksinme olarak önümüzde durmaktadır. tnancımıza göre, seçimlerden sonra oluşacak parlamento için genel af sorunu, çözülmesi gereken en öncül ve önemli sorundur. (1) Neden genel af? Ülkemizde yargı organlan da afa bu açıdan bakmışlardır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu bir karannda "Ammenin menfaatı (kamunun yaran) noktasında ittihaz edilmiş siyasi bir tasarruf olan umumi af ile bazı suçlann unutulmak istendiğini" kabul etmiştir (3) Ünlü ceza hukuku uzmanı Jering'in "Hukukun emniyet supabı" olarak nitelediği af; dünyanın ünlü düşünür, hukukçu ve politikacıları tarafından da, toplumlann gecirdiği siyasal bunalım dönemlerinden sonra normale dönüşün koşulu olarak de Ceza hukuku. sa: 101102 <2>M.M.T.Der.l top. 1962. S:5 sa: 145 (3) 11/12/1933 T.355/351 S.K. (4) 12 Eylül MGK.Gen.Sek.1981.sa: 300. OKT4Y AKBAL EVET/HAYIR "Dost Dost Diye..." "Bir gün birtakım kişiler koşup geldiler, 'Blaise, sana karşı bir darbe hazıriıyor' dediier. Hepsi telaş içinde idi. Onlara şu yanıtı verdim: Blaise bana karşı bir hükümet darbesi hazırtamtşsa bundan kimsenin haberi olmaz, siz de bunu bana bildirmekte çok geç kalmış olursunuz. Vön/ iş işten geçmiş olur. Benim hakkımda o kadar çok şey biliyor ki o bana saldırmak isterse kimse beni ona karşı koruyamaz. Elinde bana karşı kullanacağı sizlerin bile bilmediği öyie silahlar var ki!.." Bu sözleri söyieyen Thomas Sankara en yakın arkadaşı Blaise Compaore'nin böyle bir işe kalkışacağını hiç mi hiç düşünmüyordu. Onatam birgüven besliyordu. Isviçreli gazeteci Philippe Rapp bir süre önce Burkina Faso (eski Yukan Vblta) devlet başkanı Thomas Sankara ile görüşmüştü. İşte o konuşmada böyle diyordu Sankara: "Compaore çok zeki ve çok nazik bir insandır. Bir toplantıdayız, çoğunluk bir karar almak istiyor, oysa ben bunun karşısındayım, nerdeyse azmlıkta kalacağım. Bir devlet başkanının azınlıkta kalması hoş olmaz. Blaise o sırada hemen işe karışır. Benim gibi düşünmese bile benden yana çıkar, çünkü benim göruşümü içtenlikle savunduğumu bilir. Onunla pek çok ortak yanımız var, bir gun ondan aynlmak zorunda kalsam büyük acı duyanm." Oysa 15 ekim günü Compaore arkadaşı Sankara'yı öldürterek yerine geçecekti. Isviçreli gazeteci bu konuyu sormuştu da: "Bazılan diyorlar ki Compaore isterse sizi devirebilecek güçte imiş." Sankara'nın yanıtı şu olmuştu: "Böyle bir korkum yok. Ben, ya yaşlı bir adam olarak ölürum, bir kitap okurken; ya da pek çok düşmanım olduğu için öldürülerek... Bu olasılıklan kabul ettikten sonra sorun yoktur, işi zamana bırakmak gerekir. Bir gün nasıl otsa ölüm karşımıza çıkacak. Şurıa inanıyorum, birgün 'İşte bu Burkina Faso eski Başkanı' diyemeyecekler. Şunu diyecekter: Bu gördüğünüz mezar eski Burkina Faso'nun eski başkanının mezan diyecekleıf' Compaore, üç yıldır Adalet Bakanlığı göreyindeydi. Sankara'nın öldürülmesinden kısa bir süre önce söylediği gibi Başkanın en güvenilir adamıydı. Yakın dostu, arkadaşı... "Eğeristese benidevirebilir, ama yapmaz" sandığı kişi!.. Oysa hep böyle yanılmalardır acı sonları hazırlayan... Özellikle politika alanında sık sık rastlanır dost ihanetlerine.. Hitler de en yakın arkadaşı Albay Roehm'i ve adamlarını uzun bıçaklar gecesi' adı verilen kanlı bir olayda ortadan kaldırmamış mıydı? Daha dün Tunus Cumhurbaşkanı yaşlı Burgiba'yı bir ay önce başbakanItğa getirdiğı güvenilir adamı Bin Ali devirmedi mi? Yalnız politikada degil, yaşamın her alanında görülür dost ihanetleri... En tehlikeli düşman kimi zaman en yakınınızdakidir. Dostunuz gecinendir. Çünkü ummazsınız, beklemezsiniz. Sanırsınız ki, dosttur, arkadaştır, destekçinizdir, yardımcınızdır. Oysa bir de bakmışsınız, o dost dediğin gizliden gizliye kuyunu kazmış, ya da seni yerinden etmek için son darbeyi hazırlamış!.. Geri kalmış ülkelerde böyle beklenmedik darbeler, devletin başındakini öldürerek yerine geçmeler, ya da emir kulu mahkemelerden kjam cezalan almalar sık görülen durumlardır. Burkina Faso, 1960da bağımsızlığına kavuşmuş, yirmi yedi yıl içinde tam beş darbe yapılmış... Bu arada seçimler de oluyor, ama kim aldırış ediyor seçim sonuçlanna!... Kafası kızan bir yüzbaşı, bir binbaşı birkaç yüz kişiyi toplayıp, daha önce yine bir darbeyie işbaşına geleni öldürüp yerine geçiyor. 1966'da ordunun başındaki Laminaza, Başkan Yameogo'yu devirmiş, 1980'de Albay Zerbo, Laminaza'yı alaşağı etmiş; bir halk kurtuluş komitesi başkanı komutan Udraogo, Zerbo'yu iktidardan düşürmüş; 5 Ağustos 1983'te de yüzbaşı Sankara ki Başbakan imiş o sırada Ulusal İhtilal Konseyi'nin başı olarak iktidarı eline geçirmiş... Son darbe de, 15 Ekim'de, Sankara'nın en yakın arkadaşı Blaise Compaore'nin başardığı!.. Ne diyormuş Sankara: "Compaore ile pek çok ortak yanımız var. Bir gün ondan aynlmak zorunda kalırsam büyük acı duyanm." Bu denli güven, bir bakıma büyük bir aldanıştır. Kişi, hep kuşku içinde mi olmalı? Çevresindekilerden, yakınlarından 'bana ne zaman bir darbe gelecek?' diye huzursuzluk içinde mi yaşamalı? Dostlara güven duymak, insan olmanın bir gereğidir. Dostluklara inanmak, bağlanmak... Amatersiyle de karşılaşırmışız, ne yapalım. İnsanoğlunu tanımak zor! Gündelık yaşamın içinde yaşamımızı zehir etmek olur her an tetikte yaşamak, her an bir darbe beklemek... İyisi mi, dostluk en büyük güçtür demek, dostlara, dostluklara inançla bağlanmak... Günün birinde yanıldığımızı anlasanız bile!.. "TASARRUF SAHÎPLERİNE YEPYENÎ, KARU BÎR FIRSAT DAHA".. Temmuz 1987 de Borsa'da satışa sunulan ve büyük ilgi gören; Baskı yönettminin her şeyi denetim altında tutması kolay değil; arada gözden kaçanlar oluyor. Televizyonun 2'nci kanalında bir program izledim. KİT'leri (kamu iktisadi kuruluşları) özelleştirme üzerine ANAP'tan Adnan Kahveci ile SHP'den Onur Kumbaracı tartıştılar. Bildiğiniz gibi Kahveci Başbakanlık Başdanışmanı; ProfesörOnur Kumbaracı bilim adarr ,12 Eylül'den sonra SODEP'le politikaya girdi, SHP'nin milletvekili adaylarından... Tartışmanın sonucunda Sayın Kahveci en hafif deyimiyle "perişan" oldu. Ne var ki yenilgisinin sorumunu Kahveci'ye yükleyemeyiz. ANAP öyle bir iktidar ki zarar eden (iflas eden) özel şirketleri kamulaşbnyor, kâr eden devlet kuruluşlannı özelleştihyor. Bu çarpıklık, neresinden tutarsan tut, savunulamaz. "Batan holdingleri kurtarma" siyasetiyle "kâr eden kamu kuruluşunu yabancı kumpanyaların paravanası holdinglere satmak" politikasının trafik komiseri Amerikan Morgan firmasıdır. Profesör Onur Kumbaracı, konuyu ve ne söylediğini bilen kişinin yetkinliğiyle ekranda parlayıverdi. SHP'de toplanan kimi değerleri televizyonda tanımak fırsatını halk bulabilse, çok şey değişebilecektir; eşit koşullarda yapılacak sekiz on TV tartışması seçimlerde oy ağırlığını büyük çapta muhalefete aktarabilir. Ancak TRT, Özal'ın borazanıdır; muhalefete olanak tanımasını bekleyemeyiz. * 29 Kasım seçimieri eşrtlikten, adaletten ve demokrasiden uzak koşullarda yapılıyor. 12 Eylül askeri yönetiminin getirdiği antidemokratik yasalara ANAP da yenilerini kattı. Renkli televizyon köy kahvesiyle gecekonduya girdiğinden beri birinci derecede belirleyici siyasal silah olarak görünüyor. Vaşington, Özal'ın arkasındadır; ANAP'ın büyük holdinglerden sağladığı parasal propaganda gücü de sınırsız gibidir. Peki Türk halkı bu kuşatmayı yarabilecek kadar bilinçli bir tepki gösterebilecek mi? Yüzde 50 enflasyonla yaşayan bir halkın tepkisizleşmesi için toplumun Latin Amerika bataklığına dönüşmesi gerekir. Bu öyle bir "model"d\r ki generaller ile sol partiler düşmanlaşmışlardır. Siyasette Amerika'nın icazetini alamayan iktidar, ekonomide dış kuşatmanın çemberine girer. Ancak Vaşington'a bağlı sermaye partisinin yönetimi alttnda daha büyük tehlikelerden kcrunabileceğine halk kitleleri inandırılır. Çünkü bu şemsiyenin altından çıkıldığında terör, anarşi ve ardından askeri darbe gündeme girecektir. Televizyon, bu yolda sürekli "felaket tellallığı" yapar; halk yığınları Amerika'ya bağlı iktidarlarca sürekli tehdit altında bulundurulur. •k 29 Kasım Seçimlerinde Televizyonun İşlevi!.. DENİZLİ CAM, KÖYTAŞ, DOĞUSAN hisse senetlerine gösterilen ilgiden dolayı sayın halkımıza teşekkür ederiz. Şimdi de; Kâr eden ve ortaklarına temmettü dağıtan iştiraklerimizden ikisinin daha hisse senetlerini İSTANBUL MENKUL rçjYMETLER BORSASI'nda satışa sunuyoruz. f \ f f " | " i " Ö 13 Kasım 1987 tarihinde Borsa'da başlıyacak satışlardan yararlanmanızı dileriz. ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^^^^H ^^^^w ^ ^ ^ MAKSAN (Malatya Makina Sanayii A.Ş.) Üretim Konusu : Dağıtım Transformatörleri Kapasite : 2.656 adet/yıl : 1.200.000.000 TL. (Tamamı ödenmiş) Sermaye : Elazıg Karayolu 8. Km. MALATYA Adres Tel : (821) 12 846 Telex : 66 136 MMKSTR YİBİTAŞ (Yozgat İşçi Birliği İnşaat Malzemeleri Tic. ve San. A.Ş.) Üretim Konusu : Çimento Kapasite : 550.000 ton/yıl Sermaye : 2.500.000.000 TL. (Tamamı ödenmiş) Adres : Merkez : Cumhuriyet Meydanı Sakarya Cad. No. 12 YOZGAT Tel : (4731) 1342 Telex : YIBI42 957 TR. Fabrika: SarayköyYOZGAT Tel : (4876) 1128 1 7 4 4 2 3 7 1 12 Eylülcü ANAP'm televizyonda sürekli olarak yaptığı da başka şey değil. Bir yandan her gün "ANAP usulu" temel atma töreniyle mutlu bir gelecek vaat edilıyor; öte yandan da sürekli bir tehdidin propagandasıyla toplumsal psikoloji işleniyor: 29 Kasımda 12 Eylül'den öncesine mi dönmek istiyorsunuz? Kan ve anarşi mi istiyorsunuz? Eskiye dönmek terörün yine kapımzı çalması demektir. Bakın şimdi sokakta rahat dolaşabiliyorsunuz, parkta gezebiliyorsunuz, can güvenliğiniz var. Seçin bakalım: Can güvenliği mi? Pahalılık mı? Sorulur mu canım? Halk elbet yüzde 50 enftasyonu sineye çekecek; yoksulluğu, ezilmişliği yeğleyecek; demokrasiymiş, insan haklarıymış, hukuk devletiymiş, nesine... Yaşamak kadar güzeli var mı? ANAP'ın 29 Kasım seçimlerinde halkın başında dolaştırdığı Demokles'in kılıcı, az gelişmiş çoğu ülkede uzun yıllar seçim sandıklarının üstünde sallanmıştır. Muhalefetin önce bu tehdidi yok etmesi, ANAP'ın şantajtnj boşa çıkarması gerekiyor. ^TTS ^^^^A ^ B ^^^^r En tutarlı yaşam deneyimleri, En canlı arkada;lık, Muhakkak kı zor bir uğraşıda Bilınçle oluşuyor.. Insanın insanı ezmesinç, sOmürmesine vc do|aya karşı verilen Amansız savaşımda İnsan ve doga se.gisiyle Yogrulup lürkuleşen TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI Eski Başkanı SEÇKEV YEVCEEFE'yi Yıürdik. Kaybımız ve acımız büyük TMMOB YÖNETİM KURULU MURACAAT: m DEVLET SANAYİ VE İŞÇİ YATIRIM B.ANKASI A.Ş. BÜYÜK KAYBIMIZ Yurtsever arkadaşımız, kardjfimiz DESIYAB Menkul Kıymetler Müdürlügü İzmir Cad. No: 43 Kızılay/ANKARA Tel 118 65 17117 12 20/291, 292. 294 Telex 42 457 dsybtr. Telefax 118 39 67 DESİYAB İstanbul Şubesi 2. Taşocağı Cad. 4/1 Urfalı İşhanı Mecidiyeköy/İSTANBUL Tel : 166 69 59 166 23 16 Telefax: 166 04 42 Seckin Y.tnceefe 19461987 Maden Yüksek Mühendisi SEÇKİN Y. İNCEEFE'yi ODTÜ'deki öğrencilik yıllarında başladığı mücadelesini günümüze kadar yılmadan sürdürdü. Odamızın her faaliyeti içerisinde yer alan ve 19841986 yılları arasında başkanlığımızı yapan sevgili arkadaşımızı gecirdiği kalp krizi sonucu 10 Kasım 1987 günü kaybettik. Cenazesi 11 kasım günü Karşıyaka mezarlığında toprağa verildi. Acımız sonsuzdur... Tüm maden mühendislerine, madencilik topluluğuna, ailesine ve mücadele arkadaşlarına başsağhğı diler, anısı önünde saygıyla eğiliriz. ADALET BAKANLlCl'NDAN DUYURU Daha önce 28 Kasım 1987 olarak ilan edilen Adli ve ldari Yargı Hâkimlik Sınavı; 29 Kasım 1987 tariHinde yapılacak olan genel seçim nedeniyle, 12 Aralık 1987 Cumartesi günü aynı saatte yapılacaktır. Sınava giriş kartları da 9, 10, 11 Aralık 1987 günleri aynı yerlerden alınacaktır. Duyurulur. beçkın bir ga/etenin Abonc kampunyasında çalışacak Kültürlü, insan ilişkilerinde başarılı Valı^mayı seven, baybayan ELEMAN lara Yüksek gelir olanağı îjahscn nuıraaı.ıl: Alayköşkü CadEryılmaz Sok. No: 13 CağaloğluİST. I TURK HAVA YOLLARI A.O. Ortaklığımız, lstasyon Hizmetleri Müdürlügü ihtiyacı için uçaklarda kullanılacak 2.500 adet yolcu battaniyesi kapalı zarfla teklif alma usulü ile satın alınacaktır. Anılan işin toplam tahmini bedeli 27.972.000 TL. olup, konuya ilişkin geçici teminat tutarı 1.118.880 TLIdir. Kapalı zarfla verilecek teklif mektupları en geç 24.11.1987 günü saat 17.00'ye kadar tstanbul, Şişli Abidei Hürriyet Cad. Vakıf tş Hanı B Blok Kat. 5 adresinde mukim THY A.O. Alım Satım Kurulu Başkanlığı'nda bulundurulacaktır. Anılan gün ve saatten sonra elden verilen veya posta ile gönderilen teklif mektupları kabul edilmeyecektir. Konuya ilişkin ihale 25.11.1987 günü saat 14.00'te yukarıdaki adreste yapılacaktır. Tahmini bedeli aşan teklifler değerlendirme dışı bırakılır. Şartnamede istenilen tüm belgelerin aslı veya noterden tasdikli suretlerin ibrazı gereklidir. Şartnameler yukarıda belirtilen adresten temin edilir. Ortaklığımız 2886 sayılı Devlet thale Kanunu'na tabi olmayıp, ihale konusu 2500 adet yolcu battaniyesini satın alıp almamakta veya dilediğinden almakta tamamen serbesttir. Basın: 33342 İLAN KAYSERİ İCRA TETKİK MERCİİ HÂKİMLİĞİ'NDEN 1985/573 Alacaklı Ibrahim özfelek vekilinin borçlu lrfan Cabbar aleyhinde, Kayseri 2. Icra Memurluğu'nun 1985/1118 sayılı dosyası ile yaptığı takibe karşı imza inkarında bulunması nedeniyle, itirazın kaldırılması için açılan iş bu dava üzerindenborçluya davetiyenin tebliğ edilemediğinden. Borçlu Irfan Cabbar adına, Abdi tpekçi Cad. 32. Sokak No: 1 Yeşilova Izmir adresine ilanen tebliğine, 16.12.1987 tarihli ve saat 9'da yapılacak olan duruşmaya gelmeniz, veya vekil göndermeniz, aksi takdirde takip konusu senetler altındaki imzanızı kabul etmiş sayılacağınız ilanen tebliğ olunur. 4.11.1987 TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI ZONGULDAK ŞUBESİ VEFAT ve BAŞSAGUĞI Zekeriya Dino ile Jnayet Dino'nun kızları, şairgazeteci Necdet Rüştü Efe'nin eşi, aile büyüğümüz, teyzemiz, halamız, değerli insan KAMURAN DİNO EFE'yi 10 Kasım 1987 tarihinde yitirdik. Sevenlerin başı sağolsun. SABRİ DİNO SUPHİ NURİ İLERİ B İ L G E S U E R E N U S kaset ve ki&plannı M U Ş T A K E R E N U S şiir kıtaplarını imzahyor Gün. 13 Kasım 1987 Cuma 15 Kasım 1987 Pazar Yer: 6. TUYAP Kıtap Fuarı. Broy Yayınlan Slandı