24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HAVA DURUMU l l l e t o o r o l o ü Genel MüdüriuOunden altn » Hgiya g t a . yunlun k u a y v e do0ukeanüBri p n p t buhıtlu. Dofiu Anadotu'nun doOusu, Trakya, ktarmaıa'mn kuzeyi, Bat> ve Orta Karadeniz i « Iç Araddt'nun kun y t a f t a yer yer yaOmunu. «tofci yerier az buhrtlu vc a ç * geçacak Yvırtun iç ketimtorirefe sabah satferinde â s g M t o c e k H W SCAKLIĞ1: » n l u n k u s y b * İBSimM m t e biraz a u l a c r t , («4er yennde de««mgyKek. RÛZGAR Kusy ve doOu y«nletden bafif arasıra orta kuvvene, yunlun kuaytafi kesimferinde zaman zaman kuvveflice esecek. Oenizlerde. yıkjız ve gundofrjsundan 35, zaman zaman 6 kuvvefinde saatte 1021 denizmili h a U esecek DENtZ: M a n r a n te Kaıadeniz çok buluOu v« yaOmurtıj geçeok. Öteki densfcr az bukıUu ve açık geçccek Dena mutedıl dal * A B Y Y Y B 26° 12° ftyartater 17" 15° Edîrne 17° W Erancan 16° «°Enurum 9° 0 ° Esloşehir 16° 2°GaaanlBf> 24° 14° Grasurı HABERLERİN DEVAMI TÛRKİYE'DE BUGÜN A 17° 7°Mar»sa Y 19° 9°KMarjs Y 12»1° Menan B 10° 1° Muflla A 17°1" Mus A 18° 8°NıJde B 18° 12° Onfu 27°ît»GumüşhaneY 16° 3°Ria! 17" 11° Hattiri Y 13° efsamsun 25° 9° Ispjrta B 16° 1° Sart 18° 3° Isonbui Y 18° 11° Sinop 16° 4°lznw A 24°10°Stvas 10° 3°Kare Y 6°2° TelontoO 13° 6°KasBmonu Y 16° 3°Tratam 16° 2°Kjysen B 17° 4»Kıtt)lıe« Y 18° 18° 7°Kpnp A 14° 1°VJn A 18" CVteBa 15°5°Kuttty» A 20° 10° ZonguMak 18° 7°MaMya A A A A A A B B B 20° 22° 25° 23° 12° 14° 17° 18° 18° 2° 11° 11° 10° 4° 3° 9° 8° 7° 27 EKİM 1987 DUNYA'DA BUGUN ArnstGflltfn Heltmki Leningrmö galı olup. ouruş uzaMıQı 10 kıiometre dotayında buhjrncak. Van g6lunde hava çok bıiullu ve yajmuriu geçecek. Rüzgâr kuzey ve doOu ytinlerden orta kuvvete esewk. G « kuçuk O * g * olup, Böriiş uzaküjı 10 kilometre yajış anında 25 kikımetre dafymda bubnacak Buna Canakkale Çonjm Deni2f A B A Y Y B B A Y S Y A 4^bP Amman Afena Baflflat Y Y Y Y B Y 8 Y B B 18° 10° 16° 9° 15° 2° 17° 9° 16° 10° 15° 4° 19° 3° 12° 5° 15° 4° 16° 9° Kahin, *•* '**'*' * S a mur * J «** A aç* B bıiulu K Ort S sei Y yagnunu Bvokra B 22° S 14° Bsel Y 13° Mgra S 8° Bonn Y 7° A 8° Bnjksel Budapeşte B 12° Onevre B 13° Cray» A 29° Oddt A 32° A 33° Oubv FranMurt S 12° Gime A 28° Hdanta S 5° K*>re A 25° KopeıVag B 6° KMn Y 7° A 26° Y 7° A 35° A 24°A 30° 5° 10° 18° 17° 0° 2° 9° 7° Oslo 3» Paris 11° Pug 7° ftyad 28° Roma 23° Sofya 13» Şam 24° felAnv 26° imus 25° VWSOA 7° VenrfıK 18° Vıyaıu B 11° WashnolD(i V 8° Zürih S 12° linınflrad Londrs Madnd Mtano Montnol MoskOM Munh S B B Y K S B B S Y S A B Y A A A S S IJONDRA MUSTAFA EKMEKÇt NOTLARI Türkiye Dısardan Nasıl Görünüyor? Londra'da Orhan Suda'y\ gordüm. Oturup konuştum Fransa'dan sonra İngiltere'ye geçmiş. Londra'da çalışıyor, yaşamını sürdürüyordu. Orhan Suda daha çok çevirileriyle tanınır Türkıye'de. 1951 tutuklamasına karışmış, hapis yatmıştır. Londra'da şimdi, büyük boy bir "Frans/zcaTürkçe Sözlük" hazırlıyor Sözluk, Türkıye'de bastırılacak. Orhan Suda geçmiş yıllarda "Tercume Bürosu"nda çalışmış, 1970'lerde, "Ybm Adımlar" dergisini çıkarmış, o yıllar ilk kez "Sabahattin Ali ödülü"nu koymuş aydın bir kişi. Ne yazık ki ansiklopedilerde, sĞzlüklerde adı yok. Orhan Suda'ya, "Yurtdışından Türkiye nasıl görünüyor?" diye sordum. Şöyle başladı konuşmaya: Tabii bu insanma göre değişebilir aslında. Bana kalırsa, dtşardan daha duru, daha berrak görBbiliyorsunuz. IçerdeykBn, ister istemez olaylann, çevrenin, koşullarm etkisiyle, koşturmaca içindesiniz; sezinleseniz bile, tam aydınlığa çıkarmak vaktini bulamıyorsunuz. O olmuyor Vfe de çevre etkisiyle, genellikle yonımlamalarda, değerlendirmelerde bulunuyorsunuz. Dışına çıktığınız zaman o uzaklık size adeta bir dinginlik veriyor. Geçmişi, yaşanmakta olanı daha den'nlemesine, çok daha aynntılarıyla ele alabiliyorsunuz. Yine, başta da söylediğim gibi, bu kişiye göre değişir. Burada bulunan kişinin tutumuna, çalışmasına, anlayışına, amacına göre değişebilir. Burada, düşündüklerinizi daha fazla geliştirebilmek olanağınız var; çok açık bir gerçek, çünkü yurtdışında kültur olanaklan sayılamayacak kadar çok. Ama bir seyi hemen vurgulamak isterim, yani Fransa, ingiltere, benim yasadığım yerfer; özelliklerinin ve nimetlerinin yani sıra, gelişen endüstri, insan ılişkılerini silip süpürüyor. Bizler daha sıcak ınsanlanz. Bizim merhabalasmamız, bizim birbirimize sanlmamız, hal hatır sormamız, bizim insan sıcaklığımız buralarda yok. Buralarda insanlar çoğunlukla köpeklerte dost O köpekler ki, eğer kameram olsaydı bir bir ortaya koyabilirdim; birbırlenne benzerier; yüzleri, kılları, bakışlan, yürüyusleh.. Köpekler, köpekliklerini unutmuşlar, havlamaz! Hiç, hiiiç! Sigortalan var, berberleri var... İşsizlik sigortalan da var mı? Vardırbelki, bilmiyorum (gülüşmeler). Sadece Fransetda bir yıl içinde köpeklere harcanan para, istatistik olarak 16 milyar franktır. 16 milyar frank, Fransa'nın Sanayi Bakanlığı butçesınin iki katı. Ve de sabah erken saatlerde Fransa'da, özellıkle 05.00'te filan pijamalı erkekler, gecelıklı kadınlar o köpekçikleri isetmek için sokağa kosariar. Cep köpekçikleri vardır, 250 gram gelirler; kocaman köpekler vardır; köpeklerin dokunulmazlığı vardır ve insanlar kendi yalnızlıklartnı bu köpeklene avuturiar. Yurtdışında, dikkat ederseniz, teknolojinin de gelişmesiyie aslında konuşma diye bir şey pek bulamazsınız. Her şey işaretleşmeyledir; eskiden bir yol sorardımz, "Yahu hemşerim, şuraya nereden gidilır?' diye. Ben soruyorum! Ama burada sormaya gerek yok. Çunku işaretler, oklar size göstermekte. Gerçi bir yerde kolaylık, ama insanlarla hiç ilişkiniz yok; hep oklara bakıyorsunuz. MarkeOere giriyorsunuz, konuşma yok; sadece atacağınız eşyaya bakıyorsunuz. Kasaya para veriyorsunuz. Her şey bilgisayaria görülüyor. Zaten vaktiniz yok; saat 05.00'te, O&OO'da işe gidiyorsunuz, akşam 19.0O'da, 20.00'de dönüyorsunuz. Komşularta ilişkiler yok, böyle bir dünya; insan sıcaklığını anyorsunuz. Ûlkemizi, yurdumuzu çok seven bir insan olarak gerçekten özlüyoruz. Çok sevdiğimiz dostlar gelip gittikçe, hem dertleşmiş oluyor hem de özlem giderilmiş oluyor. Ama hepimizin yen kendi yurdumuz, kendi insanlanmız... Türkiye'de koşullar pek iyi değil, çok kişi kendini dışarı atıyor... Dışarı atma olayı yanında, dışarı atılma olayı var Türkıye'de. Çoğu dtşlanmtş, dışarı atılmış durumda. Türkiye, artan nüfusu bu bozuk düzen içinde besleyemez duruma gelmiş; insanlanmız ister istemez geçim için yurtdışına gidiyor. İşgucümüz, bieyin gücümüz yurtdısına gidiyor. Zorunlu, çaresiz Yurtdışında, hele başlangıçta ağır koşullarda kendine bir yer edinmeye çalışıyor. Û z l e m dışında durum nedir? Ben özlem derken, boğazda mkı içmeyi kastetmiyorum. Boğazda çok mkı içildi, çok nıkı içtik. Yine de içeriz. Benim özlem dediğim şey, bizim insanlarımızın o insan sıcaklığıdır. Yurdumuz, geleniyle, gideniy*e haraca kesilmiş, talan edilmeye çalışılmış bir ülke, buna karşın ayakta kalabiliyor. Her şeye karşın bu, sıcak insan sevgisine bir yönüyle dayandığı için kalabiliyor. Ama ne yazık ki ülkemiz iyi yönetilmiyor. İyi yönetilmedi. Ehliyetsiz eilerie yönetildi; emeğin değehni bilmeyen, emeği hiçe sayan insa/tlarca yönetilmekte. Yazarlanmız, aydınlarımız, eli kalem tutanlanmız hep mağdur durumda. insanlanmız düşünmeye başladıklan an, yaşamlannın her an için ellerinden gidebileceği bir ortamda yaşıyorlar. Bütün bunlara karşın, yurdumuzu yvrekten seviyor ve özlüyoruz. Bunu dar, şoven, milliyetçi açıdan söylemiyorum. Bu, benim yüreğimde duyduğum bir durum. Ne yaparsak yapalım, niteliklehmiz ne olursa olsun, yurtdışında bulunanlann hemen hemen hepsi aslında birer yabancıdıhar. Bu yabanalığı söküp atamazlar. Söküp atılmaz. Ben ki, bulunduğum ulkede, yani Fransa'da, o ülkenin dilini, kültürünü bilen, onunla sarmaş dolaş olmuş bir insanım. Çok da dostlarım oldu; buna karşın ben bir yabancıydım o ulkede. Çevremin iyi olmasına, geniş olmasına karşın, onlar da benim bir yabancı olduğumu biliyoriardı. Bunu her an duyar, anlarsmız. Yani siz, geldiğiniz yere dönmek zorunda olan ya da dönemiyorsanız, bulunduğunuz yerde, esas geldiğiniz yer için çalışmak isteyen bir insansınız. Sizin esas niteliğiniz budur. Siz yirmi tane dil bilin, otuz tane marifetiniz olsun, fakat tüm bunlar, ancak kendi ülkeniz içindir. Kendi ulkenize yararı olur bunun, bütünüyle ve genelde; bunu böyle bilmek gerek. Belki çok zengin olabilirsiniz, yurtdışında çok geniş olanaklannız olur, ama siz yabancı bir zenginsinizdir; yabancı bir köksünüz, bir lngiliz, bir Fmnsız, bir Altnan olamazsmız... Türk pasaportuyla yaşayamayanlar var Siyasal sığınmacılar? Onlar zaten bu genel kategorinin içindedirler. Bunlar tabii ki, siyasi olduklan için, çoğu aydın kişiler olduklan için, orada kişiliklerine yaraşır, o ülke içinde bazı haklardan yarahanmış olmalanna karşın, onlar da bu yabancılığı kendi içlehnde duyarlar, bilirler. Onlar da zaten yurtdışına can atarak gelmiş insanlar değillerdir, koşullarm zoruyla gelmişlerdir, hepsi de kendi ülkelerine dönmek isterter... Yurtdışındaki çocuklar, dillerini unutuyorlar ya da öğrenemiyorlar. Bunda suç kımin? O* bir anlaşma aracıdır. Tfrkçe diUerin en güzeSerinden bthdir. Ama gelmiş geçmiş hükümetler bu dili yeterince tanıtma çabasında bulunmamışlardır. Yurtdışındaki çocukların çoğu bu ülkelerin dillerini bilmekte, ama Türkçe bilmemektedir. Bunda suç, doğrudan doğruya, benim kanıma göre ana babalanndır. Aydmlanmızın çoğu Türkiye ateşiyle yanıp tutuşurlar, ama çocuklanna Türtcçe öğretmezler, bu çelişkidir Mustafa Ekmekçi! UĞURMUMCU GOZLEM KÜBA KRİZİ VE TÜRKİYE5 UFUK GÜLDEMİR WASHINGTON ABD Başkanı John Kennedy, kısa bir aradan sonra tekrar Beyaz Saray Kabine salonunda kurulmuş kriz masasına döndüğünde kendisine sunulan seçenekler arasında seçim yapacak aşamaya gelmiştir: McNAMARA Üçüncü önerim de şu efendim: Türkiye*deki füzeleri bırakalım ve Sovyetler oraya saldırsın, ki bence mutlaka saldıracaktır. Fakat sorun, Sovyetler saldırırsa bizim ne yapacağımız. NATO toprağına yapılmıs bir saldınnın cevapsız kalmasma izin veremeyiz. THOMPSON Nerede cevap vereceğiz? McNAMARA Sovyetlere gösterilecek mimmum NATO tepkisi, bence Türkiye"deki NATO konvansiyonel güçlerinin, yani Türk ve Amerikan uçaklarının Karadeniz'deki savaş gemileri ya da deniz üslerine saldırmasıdır. Tabii bu bence çok tehlikelidir. Türkiye'ye bir Sovyet saldınsı ve Sovyetler'e NATO saldırısı çok farklı durum. Eğer Küba'ya saldırırsak böyle bir sonuctan kaçamayız. Ama bence bu sonuctan kaçmak için elimizden gelen tüm çabayı göstermeliyiz. BALL Tamam işte, Türkiye'deki füzeleri Küba'ya saldırmadan önce sökersek sorun çözülür. Ama o zaman da onlar başka bir NATO toprağına saldırabilir. Bu yüzden Türkiye'deki füzeleri sökmek NATO'yu kurtarmaz. McNAMARA Ben NATO'yu kurtanr demiyorum. Türkiye'ye yapılacak saldırıyı caydırabilir, diyorum. BALL Ya Berürfe saldınrlarsa? KENNEDY Bob (McNamaraya söylüyor) madem ki Türkiye'deki füzelerini sökmek istryorsun, o zaman sökelim de bu iş bitsin. Binlerce insan ölümden kurtulur. SES Dışişleri Bakanlığı ile konuştuk. Onlar takasa razı, hatta fazlasıyla memnun olacaklanru söylediler. McNAMARA Ben ukasın realistik bir çözüm olduğu kanısındayım. KENNEDY Ama benim korkum, Berlin'i takas etmek isteyebilecekleri. McNAMARA Bu olabüir. Fakat benim söylediğim şu: Türkiye'deki füzeleri takas yapmayıp da Kübaya saldırdığımız bir duruma düşmeyelim. Hızla buna doğru gidiyoruz. KENNEDY Bence böyle durumlarda aklıselim sahibi olmak lazım. Türkiye'deki füzeleri sökeceğiz galiba. BALL Ruslara diyelim ki madem ki siz Türkiye ve Küba'yı eşit olarak görüyorsunuz, biz görmüyoruz, ama bir şeyler yapabiliriz? BUNDY O zaman NATO diye bir şey kalır mı? BALL Bence NATO'ya hiçbir şey olmaz. Zaten NATO bunu anlamazsa bize yaramaz demektir. McNAMARA O zaman bir açıklama hazırlayalım ve Küba'ya saldıracağımız için Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tehdidi asgariye indirmek için lüpiterleri söktüğümüzü vurgulayalım. Mesajı Türklere ve NATO ülkelerinin liderlerine yollayalım. McCONE Bence burada inisiyatifı elden kaçırıyoruz. Hemen takası tamamlayalım. Kimseyle konuşmaya gerek yok. Bir haftadır herkes takasın iyi fikir olduğunu söylüyor. THOMPSON Ben hâlâ direniyorum. Türkiye'yi takasa sokmak demek Jüpiterleri takas etmek değil, Türkiye'nin tamamını Küba'ya karşı takas etmek demektir. Bunu yapsak dahi, Küba'daki durumdan kurtulamayız. Ruslar fiyatı yükseltiyor, biz de yükseltelim. Thompson, Ulusal Guvenlik Konseyi'nde azınlıktadır. Nitekim Başkan Kennedy, daha toplantı sürerken kardeşi Adalet Bakanı Robert Kennedyyi özel bir mesajla VVashington'daki Sovyet Büyükelçisi Anatoli Dobririnin'e Kruşcev'in ilk teklifıni kabul ettiklerini bildirir, ancak bununla kalmayarak "Kamuoyunun dikkatinin takas üzerinde yogunlaşmasımn zaten sökmeyi düşündiıkleri Jüpilerleri daha erken bir larihle sökmelerine engel oluşlurduğunu, fakat bu sonınıın çözülecegini" kaydeder. Sovyetler, bu mesajdan takasın kabul edildiği izlenimini çıkarırlarken Robert Kennedy de Ulusal Guvenlik Konseyi toplantısına dönerek takasın kabul edildiğinden henilz habersiz olan kriz masası üyelerine şöyle der: "Yann sabah yapılacak NATO loplanlısına Türkiye konusunu getirmeyelim. Dobrinin ile temas halindeyim ve NATO'da yapılacak ge\şek konuşmalann işi bozmasını istemiyorum." Bunun üzerine Başkan Kennedy yüksek sesle NATO Avrupa Müttefık Kuvvetleri Komutanı General Norstad'dan gelen mektubu okumaya başlar: KENNEDY General soruyor: "Türk ve Küba füzeleri aynı degerd'e mi? Türkiye tıpkı Küba gibi uydu bir ülke mi? Takas uzun \adede Türk ve Yunanlüarla Uişkilerimize elki yapmayacak mı?" Bunlar guzel sorular, ama Küba krizini nasıl çözeceğiz? Artık açık konuşmanın zamanı. McNAMARA Efendim, NATO'ya kapıyı açmada önce şu soruya cevap vermeliyiz: Küba sorununu Türkiye'deki Jüpiterleri sökerek mi, yoksa sökmeyerek mi daha sorunsuz çözeceğimize inanıyoruz? Hangisinin bedeli daha yüksek? ROBERT KENNEDY NATOyu Türkiye işine karıştırmadan yann saat 15.00'e kadar bekleyebilir miyiz? KENNEDY Toplântıyı istedik mi? BUNDY Norstad'ın mesajına göre saat sabah 10.00'da. KENNEDY Bizim saaıimizle saat 15.00'te. Bizim saatimizle sabah yapmanın bir yolu yok mu? ROBERT KENNEDY Hayır, Türkiye konusunu NATO'ya götüremeyiz. Girişimlerimiz var. NATO'ya son birkaç saat içinde ne olduğunu söyleyelim. Bir tür bilgilendirme, danışma değil. Diyelim ki Kruşçe\'den Küba'yı işgal etmememize karşılık füzeleri sökeceğini öneren bir mektup geldi. Biz de bunu kabul ettik. Ruslar aniden Türkiye işini ortaya atınca, bunu reddettik. Çünkü Türkiye'nin Küba krizi ile ilgisi yok. Sonra ertesi sabah 10.00'da tekrar toplayıp diyelim ki, "Ruslar. ancak Türkiye'deki iisleri kapaürsak Küba işini durduracaklannı söylüyor. Bu dunımda bizim size teklifimiz üslerden olmaktansa Jüpiterleri sökelim. Ne diyorsunuz?" THOMPSON Basına sızar bütün bunlar. KENNEDY Şimdi Hare'ye (Ankara'daki ABD Büyükelçisi) bir mesaj yollayın ve şöyle deyin: "Takasa girmek istemiyoruz. Ama diger teklifimiz kabul edilmezse Jüpiter konusuna bakabiliriz. Bu durumda sökme karannın Amerika'dan degil, Türkiye ve NATO'dan çıktıgı izlenimini vermek >ararlı olur. Fakat takasın olmayacagı konusunda umulluyuz. Kendisi bu konuda ne duşünüyor. Kendisiyle 48 saat sonra tekrar temas kuracağız," Toplantı bu noktada sona erer. Çünkü içeriye giren kurye, Robert Kennedy'ye Dobrinin'den Kruşçev^ in takasa mutabakatım içeren mesajı getirir. Gerginlik yumuşayınca McNamara, Robert Kennedy'ye takılmadan edemez: McNAMARA "Biliyor rrıusun Bobby, Küba'yı iki şey hazır olmadar. işgal edemezdik. Birincisi Küba'da işbaşına getireceğimiz bir hükümet, diğeri de Avrupa'ya girecek Sovyetler'e nasıl karşı konacağının plam" Başkan Kennedy espriyi sürdürür: KENNEDY "Avrupa'yı bilmîm, ama Bobby'nin Havana Valiliği garantiydi" Jüpiterlerin sökülmesine o gece başlanır. r r Borsa yiııe krizde Ekonomi Servisi Dünya borsalarındaki kriz dün artan bir hızla sürerken can kaybına neden oldu. ABD'de kriz yüzünden bunalıma giren bir kişi borsa firmasının bir yetkilisini öldürdükten sonra intihar etti. New York Borsası'nda Dow Jones Endeksi 161.64 puan gerileyerek 1789.12 puandan kapandı. Tarihinin en kötü gününü yaşayan Hong Kong Borsası'nda hisse senedi fiyatları yüzde 33 düştü. Tokyo Borsası'nda Nikei Dow endeksi 1096.22 puanlık düşüşle tarihinin 3. en kötü gününü yaşadı. Londra ve diğer Avrupa rx>rsalannda da hisse senedi fiyatlarında büyük gerilemeler görüldü. ABD Başkanı Ronald Reagan dünya borsalarındaki krizin en önemli nedeni sayılan ABD bütçe açığını azaltmak amacıyla Kongre liderleriyle bir görüşme yaptı. Ancak görüşmeden bütçe açığının nasıl azaltılacağına ilişkin somut bir sonuç çıkmaması New York Borsası'nda hisse senedi fiyatlanndaki düşüşü hızlandırdı. Demokrat Parti denetimindeki Kongre, bütçe açığının vergilerin arttırılması, Reagan yönetimi ise harcamaların kısılması yoluyla azaltılmasını istiyor. Taraflar arasındaki görüşmeden sonra yapılan açıklamada vergi arttınmı gibi ayrıntılara girilmediği ve toplantımn bugün de sürecegi belirtildi. Uzmanlar Reagan yönetimi döneminde 2 trilyon dolara ulaşan savunma harcamalarının da görüşmelerde pazarbk konusu yapılabileceğini vurguladılar. ABD Başkanı Ronald Reagan, yabana televizyoncularla yaptığı görüşme sırasında borsada geçmişte fiyatların gereğinden fazla yükselmiş olabileceğini, şimdi ise, fiyatlann normal seviyesine dönmekte olabileceğini kaydetti. Başkan Reagan, bir soru üzerine, Hazine Bakanı Baker'ın yanhş anlaşıldığını, borsalarda görülen kriz konusunda, bakamn bir suçu olduğuna inanmadıgını da belirtti. Tüm dünya borsalarında hisse senedi fıyatlannın dün de düşmeye devam etmesi geniş yankılar uyandırdı. ABD radyo ve televizyon istasyonları dun sabahtan itibaren Amerikalılan Wall Street'ten gelebilecek kötu haberlere "haariamaya" çalıştılar. Yorumlarda "zor bir gün, zor bir hafta" sözü sık sık yinelendi. Krizin New York'ta da derinleşerek sürmesi üzerine Avrupa'da da dün gece radyo ve televizyonlar hem tüm programlannı borsalardan kötü haberlere ayırdılar. Fransız televizyonunda yayımlanan bir programda Paris Borsası'ndan bir uzmanın çok yumuşak bir ifadeyle "Bir borsa komisyoncusu olarak tüm dürustlügümle yaunmalara 'satm' diyorum" diye konuşması ilgiyle karşılandı. Fransız hükümelinin özelleştirme programını olumsuz etkileyen borsa krizi dün Paris'te hisse senedi fiyatlarının kısa süre içinde yüzde 7 gerılemesine neden oldu. Sosyalist ve Komünist Parti yöneticileri gelişmeler üzerine hükümeti özelleştirme programını durdurmaya çağırdılar. Cumhuriyet Paris muhabiri Sabetay Varol'un haberine göre Sosyalist Parti Genel Sekreteri Lionel Jospin, "Özelleştirilen şirketlerin yeniden kamulaşttnlabilecegini" belirtti. Bunun üzerine borsa çevrelerinin moralleri daha da bozuldu. " k a r a pazartesi"yi andınr bir panik havasının yaşandığı Paris Borsası'nda, 16 büyük şirketin hisse senetlerinin satışı, alıcı yokluğundan durduruldu. Zürih, Madrid, Milano, Frankfurt gibi diğer Avrupa borsalarında da ortalama yüzde 6'ya varan düşüşler görüldü. Sanayileşmiş ülkelerin döviz kurlarının istikrara kavuşturulması konusunda aldıkları önlemlerin etkisiz kaldığı göruşünün borsalara hakim olması üzerine ABD Dolan dün hızla değer yitirmeye başladı. Tokyo'da 2.55 yen, daha sonra Avrupa borsalarında lngiliz Sterlini karşısında 3 cent değer yitiren dolar, mark karşısında da 1.1 fenik geriledı. Bir ara 1.7 marka kadar düşen dolar, Tokyo'da 141.57 yen, l!ondra'da da 1.77 mark paritesinden işlem gördü. Altm Londra'da hafta sonuna göre artış kaydetti. Londra'da cuma günü 31.1 gramlık onsu 472 dolardan kapanan altın dün 476.00 dolara çıktı. Bu arada, Merkez Bankası doların döviz alıra kurunu 5.10 lira düşürerek, bugün geçerli olacak kuru 950.00 lira olarak açıkladı. Serbest piyasada ise dolar 1042 lira, mark da 588 liraya çıktı. Kapalıçarşı'da Cumhuriyet altını 113 bin 500 liradan satıldı. Borsalarda bir haftadır devam eden panik, can kaybına neden oldu. Miami'de kriz yüzünden bunalıma giren bir kişi müşıerisi olduğu Merrill Lynch firmasının bürosunu bastı. Aracı borsa firmasının başkan yardımcısı ile bir başka yetkiliye ateş etti. Firma yetkilisini öldüren diğerini de yaralayan 53 yaşındaki bu kişi daha sonra tabancasını kendisine ateşleyerek yaşamına son verdi. (Baştarafı 1. Sayfada) Sovyetler Biriiği, Türkiye'nin doğusuna girerse, NATO1 nun kuzey b&gesi ülkeleri savaşa girmeye hazır olacaklar mıdır? Bilmiyorum.. Oysa, NATO Antlaşması'nın 5'inci maddesine göre, NATO üyelerinin saldırıya uğrayan ülkeye "derhal yardıma koşmalan" gerekiyor. NATO, bir "savunma paktı" mıdır? Böyleyse ve bu savunma paktının Türkiye'ye bir "güvence" sağladığına inanıhyor ise, o zaman Türkiye'nin savunması "pamuk ipliğine" bağlı demektir. Arkadaşımız Ufuk Güldemir'in gazetemizde yayımlarv makta olan yazı dizisinde de 1963 Küba krizinde ABD Başkanı Kennedy'nin Türkiye'yi, nastl "topun ağzına" sürdüğünü okuyoruz. Bütün bunlar, Türkiye'nin kendisi için bir yeni "savunma anlayışı" geliştirmesi gereğini ortaya koyuyor. Bu savunma anlayışı, NATO'nun çokuluslu ve yapay güvenceleri yerine "ulusaJ" gereklere ve kaynaklara dayanmalidır. Eski NATO Komutanı Rogers'ın "Yünanistariın, NATO'nun askeri kanadına dönüşü" ile ilgili sözleri, dış siyasetimizin de aynı "pamuk ipliği"ne bağlı olduğunu gözler önüne seriyor. Rogers, Yunanistan'ın, NATO'nun askeri kanadına dönüşünü, 1980 yılı ekim ayında Devlet Başkanı Orgeneral Evren ile yaptığı görüşmeyle sağladığını, bu anlaşma ile Ege ve Akdeniz'de hava sahalarının kontrolü için bir güvence getirdiğini, ancak bu anlaşmaya, Papandreu'nun uymadığını yanayakıla anlatıyor. VVashington temsilcimiz Ufuk Güldemir'in daha önce gazetemizde yayımlanan "Kanat Operasyonu" adlı yaz dizisini noktası ve virgülüyle doğrulayan bu açıklamalar, NATO'nun ve "Türk dostu" sayılan NATO komutanlarının Türkiye için verecekleri güvencelerin hiç de inandırıcı olmadığını gözler önüne sermiyor mu? Seriyor; hem de nasıl.. Türkiye, Rogers'ın verdtği güvenceler ile Yunantstan'a karşı kullanacağı çok önemli bir "koz"u elinden kaçınyor. Bu "koz", şimdi Papandreu'ya çok geniş bir "manevm alanı" tanıyor. Pentagon stratejisi, Türkiye'yi, bir savaş olasılığında yerle bir olacak bir konuma soktu.. öyle bir konum ki, "Ortak Guvenlik Sistemı"' hiç güvence sağlamıyor ve 1963 Küba krizinde görüldüğü gibi, Türkiye, hemen topun ağzına sürülüveriyor. ABD, bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de kısa adı "FMS Kredileri" olarak bilinen "Foreign Military Sales" adlı ticari yolla, Türkiye'ye "askeri yardım" adı altında verdiği her bir dolar karşılığı 2.3 dolar alarak, bu "komünizm ticareti"nden ayrıca para da kazanmaktadır. Komutan açıklıyor: Bir Scvyet saldırısı olursa da NATO, Türkiye'yi korumayacaktır! Bütün bunlar, bir bütünün parçalarıdır. ABD, NATO aracıbği ile Türkiye üzerinde egemenlik kuruyor. IMF, Türk ekonomisini, "ekonomilerin militarizasyonu" süreci içinde dünya kapitalizmi ile bütünleştiriyor. Bu borç yükü, Türk ekonomisi üzerine, altından kolay kolay kalkılmayacak bir "ipotek" koyuyor. Tıpkı Osmanlı imparatorluğu'nun son zamanlarındaki "Düyunu Umumiye Borçian" gibi.. Şimdi, herhalde, bütün bu gerçekler çok daha iyi anlaşılıyor: Atatürk'ün "tam bağımsızhk" ilkesi, niçin gerekli? Yeni bir "ulusal savunma anlayışı" niçin zorunlu? Türkiye için çoğulcu demokrasi niçin vazgeçilmez koşul? ABD'den (Baştarafı 1. Sayfada) Kongre'nin de onayını aldığım belirten Reagan, ambargo karannın tran'ın saldırgan tutumunun bir sonucu olduğunu belirtti. Reagan, aynca İran'ın BM Guvenlik Konseyi'nin ateşkes kararına uymamasının, Körfez'de tarafsız ülkelere yönelik saldınlannı sürdürmesinin ve uluslararası terorizmi destekleyişinin ambargo karan alınmasına yol açtığını belirtti. Reagan ithalat ambargosunun hemen, ihracat ambargosunun ise bir hafta on gün içinde başlayacagını bildirdi. Irarfın Körfez mesajı (Baştaraft 1. Sayfada) mesi yolundaki lran çağnsının desteklenmesini istediği bildirildi. Muayyeri, Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu tarafından kabul edildi. Muayyeri'yi Esenboğa Havaalanı'nda Dışişleri Bakanlığı Müsteşan Nüzhel kandemir karşıladı. Muayyeri'yi getiren uçakta bulunan ve Cezayir'e gitmekte olan Iran Ağır Sanayi Bakanı Behzat Nebavi de kendisini karşılamak üzere havaalanına gelen Devlet Bakanı Tınaz Titiz ile bir süre görüştü. Devlet Bakanı Titiz görüşmeden önce yaptığı açıklamada, iki Ulke arasında imzalanmış olan 1987 Karma Ekonomik Komisyon Protokolü çerçevesinde çözüm bekleyen bazı konulan ele alacaklannı belirtti. Nebavi de, 1988 Karma Ekonomik Komisyonu toplantılan için Türkiye'den bir heyeti Tahran'a davet etti. Başbakan Turgut Özal'ı da Tahran'a beklediklerini sözlerine ekledi. İran Başbakanı Siyasi lşler Yardımcısı Ali Rıza Muayyeri ilk temasını Dışişleri Bakanlığı Müsıeşan Büyükelçi Nüzbet Kandemir ile gerçekleştirdi. Güvenilir kaynaklardan edinilen bilgiye göre Muayyeri, Kandemir'e BM Guvenlik Konseyi'nin taraflan "ateşkes"e çağıran 598 sayılı kararuun metnine, Irak'ın Körfez savaşmda saldırgan taraf olduğuna ilişkin bir ek yapılması durumunda, İran'ın tasarı çerçevesinde, ateşkes çağnsına uyacağım bildirdi. Muayyeri'yi daha sonra konutunda kabul eden Başbakan Turgut Özal kendisinden İran Başbakanı Mir Hüseyin Musavi'den bir yazılı cevabi mesajı aldı. Başbakan Özal 7 ekimde Musavi'ye Kandemir ile bir mesaj iletmişti. Başbakan Özal Muayyeri ile görüşmesi konusunda basına bilgi verirken, Türkiye'nin îranIrak savaşı ve Körfez bunalımı konusunda aktif tarafsızlık politikası sürdürdüğünü anımsatarak, "tki Ulke arasındaki harbin bizi etkilemediğini söylemck yanlış olur" dedi. özal, Türkiye'nin savaşta arabuluculuk yapmasının söz konusu olmadığını ifade etti. özal a>Tica Muayyeri'nin, İran Başbakanı Musavi'nin geçen haziran ayında Ankara'ya yaptığı resmi ziyaret sırasında kurulmasına karar verilen istişare mekanizması çerçevesinde Türkiye'ye geldiğini belirtti. Muayyeri'nin Başbakan Özal'a Musavi'den ilettiği mesajında, Tahran'ın BM Guvenlik Konseyi'nin 598 sayılı kararı konusundaki görüşleri ile ilgili olduğu tahmin ediliyor. İran Başbakan Yardımcısı daha sonra Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu ile de bir görüşme yaptı. ANKARA'dan YALÇIN DOĞAN (Baştarafı 1. Sayfada) 1987 tarihinden itibaren açılacak mevduat ve mevduaı sertifîkası hesaplarma uygulanacak olan faiz oranlan aşağıda belirtilmiftir". Yazıda daha sonra bir faiz tablosu gösteriliyor. Buna göre, "yüzde 52 olan bir yıüık vadeli mevduata, eğer 25 milyon Sranın altında ise yüzde 55, eğer 25 milyon liramn üstünde ise yüzde 56 faiz oranı uygulanacağı" bildiriliyor. Yazıdaki imzalar "Genel Müdür Yardımcısı Sadık Kutlu ile Tevdiat Banka Hizmetleri Müdürü Nevzat Çetin'e" ait. Bu kadar yalın. Ziraat Bankası belirtilen genelgeyi geçen perşembe günü Türkiye'deki tüm şubelerine yolluyor. Ve Ziraat Bankası 'mn yüksek faiz oranı bankaalık dünyasmda bomba gibipallıyor. Neden?.. Çünkü Ziraat Bankası "bir devlet bankası". Neden?.. Çünkü Ziraat Bankası "devletin kasası" aynı zamanda. Işin "genelgeye dökülmesi", hükümeı kanadında da bomba etkisi yaratıyor. Ekonomik islerden sorumlu Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem devreye giriyor. Geride bıraktığımız cuma günü Kaya Erdem, Ziraat Bankası yonetimiyle uzun uzun toplantılara giriyor. Hükümetin isteği, "bu genelgenin geri aünmast". Bunun için de "şubelere gönderilen yaztnın loplanlması". İşte, hükümetin "iküioyun"u burada ortaya çıkıyor. Ziraat Bankası 'nın "piyasada geçerli bankaalık kurallanna göre", böyie bir faiz oranı uygulamasından daha doğal bir şey olamaz. Eğer, Ziraat Bankası "bankacıUk yapacaksa", o zaman belli bir faiz oranı ile ortaya çıkabilir. Ama bu ölçüdeyüksek biroran "hükümetinfoyası"m ortaya çıkarıyor. Faiz oranında ölçü ne?.. Enflasyon artış oranı... ' 'Devletin bankası'' yüzde 56 'iık bir faiz oranı ilan ederse, hükümetin fıyat artışlarına dönük açıkladığı yüzde 40'lardaki rakamın "balonu bir anda sönüyor" demektir. Hükümet Ziraat Bankası 'na baskı yaparak "genelgeyi toplatıyor". Bu arada yüzde 56 'ya imza atan banka yönetimi de "yüzde 56'yı yalanlama yoluna" gidiyor. Bir yandan demeç vererek... Bir yandan da "yeni bir genelge" yollayarak... Önce tüm şubelere haber verilerek gönderilen genelgenin gcçersizliği vurgulanıyor. Ama bir nokta daha ekleniyor. Şubelere gönderilen biryazıyla aynen şu görüş belirıiliyor: "(...) Bölge müdürlerimiz veya doijrudan genel müdürlüğümüz tarafından şubelerimize mevduat faiz oranlan konusunda verilen telefon talimatlarına göre işlem yapılacağı tabiidir". Yani, banka bir yandan faiz oranlarının yüzde 56'ya yükseltildiğine ilişkin genelgeyi geri alıyor, ama öle yandan şubelere "siz yine bizden telefon talimatı bekleyin " diyerek faiz oranı kapısım açık bırakıyor. Konu Ziraat Bankası yönetimini ne ölçüde ilgilendirir, o ayrı. Ama hükümetin baskısı ve tutumu çok açık bir biçimde orıada. Kaldı ki, hükümet sadece "gizlediğifiyat artış oranlannın faiz oram yoluyla açığa çıkmasından kaygı duymuyor". Bir başka kaygısı daha var. Yüzde 56 "lık oranı gören herhangi bir lasarruf sahibi, eğer parasını düşük faiz uygulayan diğer bankalardan çekerse ne olur?.. "Bankadan para çekme" olayı bir anda yaygınlaşırsa Türkiye ne ile karşılaşır?.. Başbakan Özal ile yardımcısı Kaya Erdem'de, sanırız bu kaygı çok daha ağır basıyor. Oksay İran'a gitti Devlet Bakanı Kâzım Oksay, önümüzdeki yıl içinde İran'dan alınacak ham petrolle ilgili görtişmeler yapmak üzere dün Tahran'a gitti. Oksay aynca Tahran'da, Türkiye ve İran'ın, İran'da ya da üçüncü bir ülkede petrol arama çalışmalan yapmaları, Petrol Ofisi tarafından lran'a madeni yağ satılması ve İran doğal gazının, Türkiye tarafından Avrupa'ya pazarlanması gibi konulann ele almacağını açıkladı. Bu arada Oksay'ın Özal'dan, İran Başbakanı Musavi'ye bir mesaj götürdüğü öğrenildi. Oksay cuma günü Türkiye'ye dönecek. VVEYT ÇAIIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI Y1LMAZ ŞtPAL " 2 5 yılı doldurdum'' SORU: tlkokul öjretmeniyinı. 1962 yüında göreve başladım. Askeriigimi de er öğretmen olarak yaptım. Dört aylık temel egitim dönemini borçlanarak Emekli Sandıgına ödedim. Aralıksu çalışarak 1987 yüı temmuz «yında 25 yüımı doidnrmo; oiacağun. Yeııi çdtan emekİOik yasaanı bilmiyonını. 1945 dogumhıyum. Söylentiye göre yaşı doldurmayanlar 25 yüı doldurdugıiBda mcmtıriyetten aynlır, emekli ikramiyesini alır, maa$ alamazmış. Şimdi ben 25 yüı dokhvdBm, emeklflik n resini yU olarak tamamladım. Bu durumda ben emekli olabflir miyim? Ne şekilde, bangi koşoUarla? B.Ş. Dış Haberier Servisi İranIrak sâvaşınuı 8. yılında askerler cephede birbirlerine kurşun sıkarken, iki ülke sporcuları da voleybol sahasında bir araya geldiler. Körfez'deki gerginliğin odak noktası haline gelen Kuveyt'te yapüan 4. Asya Voleybol Şampiyonası'nda Irak, Iran'ı 31 yendi. Maç öncesinde Irak takımının bir yöneticisi sahaya inerek Iranlı sporculara zeytin dalıyla çiçekler sundu. Bu arada Amerika bandıralı bir Kuveyt tankeri daha dün Körfez'e açıldı. ABD Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada Amerikan bandırası çeken Kuveyt tankeri Middletow'un bir ABD firkateyni tarafından korunduğu belirtildi. Körfez Işbirliği Konseyi dışişleri bakanlannın Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da yaptıkları toplantı sonunda yayımlanan bildiride, "İran! ın saldırgan lutumu" kınandı. Bildiride, "Iran'ın Körfez Ljbiriigi Konseyi iiyejeriııden herhangi birine yönellecegi saldın, tüm üydere yapılmıs sayılacaktır" dedi. İran Dışişleri Bakanı Huccelülislam Ali Ekbcr Muhleşemi, bir toplantıda yaptığı açıklamada, "İran halkını ABD ile girisebilecek bir savaşa hazır olmaya" çagırdı. Kocasinan Lisesi'nden aldığım lise diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. ALAATTİN YILD1Z IranIrak voleybol maçı • ola'e yollar. Robert Kennedy, Dob BITTI Bankalar müşteri (Baştarafı 1. Sayfada) dirdiği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, Ziraat Bankası genelde yüzde 52'lik faiz oranını aşmıyor. Ancak 50 milyon, 100 milyon ve daha fazla mevduatı olan müşterilerini kaçırmamak için banka yetkililerince "istisnai d u r u m " olarak nitelenen gelişmelerde faiz oranını yüzde 56'ya kadar çıkarabiliyor. INGIUZCE'YI KONUSUN . . . • Bir ders yılında Cambridge First Certificate ve Cambridge Certificate of Proficiency sınavlarına hazırlama. • 10 yıllık deneyimle kurumlaşan nitelikli Dilko İngilizce Eğitimi. Kayıtlar sürmektedir. Yetkililer, 50 ve 100 milyon liramn üzerindeki mevduatı kaçırmamak için bütün büyük bankaların yüzde 52'yi aştıklarını belirttiler. Bu konuda bilgi veren bir büyük bankarun üst düzey yetkilisi şunlan söyledi: "Şimdi yüzde 52 faiz uyguluyorsunuz. Ama öyle müşterileriniz var ki, hesabı 100 milyon, 200 milyon lira. Bu müşterinize bir banka yüzde 56, hatta yüzde 62 faiz teklif ediyor. Müşteri gelip sizinle konuşuyor. 'Siz yüzde 55 verin, mevduatım sizde kalsın'diyor. Bu gibi durumlarda ister istemez yüzde 55'i veriyorsunuz. Bunu İş Bankası da yapıyor, Akbank da yapıyor, Emlak Kredi Bankası da yapıyor, Ziraat Bankası da yapıyor. Ziraal Bankası'nın basına yansıyan son yüksek faiz olayı da budur." KUçük ve orta büyüklükteki bankalann tırmandırdıkları faiz yarışı devam ederken, İş, Ziraat, Akbank ve Türkiye Emlak Kredi Bankası'nın bu yarışın dışında kalmak konusunda anlaştıkları öğrenildi. Verilen bilgiye göre, bu bankalar şımdilik yüzde 52'lik faizi aşmayacaklar. Ancak büyük müşterileri kaçırmamak için birkaç puan daha yüksek faiz uygulayabilecekler. Banka sistemindeki son gelişmeleri değerlendirmek üzere Türkiye Bankalar Birliği'nin bugün Ankara'da toplanacağı bildirildi. Merkez Bankası Başkanı Rüşdü Saracoğlu'nun başkanlığında yapılacak olan toplantımn gündeminde faiz konusunun bulunmadığı belirtildi. ENGLISH CENTRE KADIKÖY Eski Iskele karşısı Sular tdaresi Yolu No: 3 tel: 338 58 47 338 83 10 BAKIRKÖY Hatboyu Cad. No: 16 tel: 572 21 44 570 12 70 YANIT T.C. Emekli Sandığı iştirakçilerine emeklilikte yaş sının uygıılaması 1 Ocak 1984'te yürürlüğe giren 2889 sayüı "8.6.1949 tarihli ve 5434 sayüı Türkiye Cumhnriyeti Emekli Sandı|ı Kannnu'nnn Bazı Maddeterinin Degiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Ek Madde ile İki Geçid Madde Ekknmesi Hakkında Kanun"la getirilmiştir. Yasanın geçıcı 1. maddesi ile bu yaş sının uygulamasırun kademeli olarak yapılması öngörülmüştür. Yasanın bu maddesine göre ise kadın iştirakçiler 20, erkek iştirakçiler 25 çalışma süresini 1987 yılında doldurduklannda kendilerine emekli aylığı bağlanabilmesi için kadın' iştirakçilerin 42, erkek iştirakçilerin ise 47 yaşını da doldurmuş olmaları koşuldur. 1987 yılında emekli olmak isteyen kadın iştirakçilerin 20 fiili çalışma yılını doldurmalarının yani sıra 1945 doğumlu olup 42 yaşını da doldurmuş, erkek iştirakçilerin de 25 fiili çalışma sürelerinin yani sıra 1940 doğumlu olup 47 yaşlannı da doldurmuş olmaları gerekmektedir. Emeklüik ikramiyesi ise "Emekli, adi malullük, vazife malâllaga ayugı baglanan veyabut toptan ödeme yapüan" Emekli Sandığı iştirakçilerine ödenmektedir. Emeklilik ikramiyesi emekli aylığı almaya hak kazanan ve bu aylığı bağlananlara ödenmektedir. Kısaca emeklilik ikramiyesi alabilmeniz için size emekli ayhğının bağlanması gerekir. Bugünkü uygulama içinde siz en erken 47 yaşını doldurduğunuz 1992 yılında emekli aylığı ile emeklilik ikramiyesi almaya hak kazanabilirsiniz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle