15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 EKÎM 1987 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ ismail Gülgeç'in rahatsızlığı nedeniyle "Hayvanlar" bir süre yayımlanamayacaktır. CUMHURtYET/5 Hep şair olmak, şair kalnıak "Gençtik, delikanlıydık, ama ustalara saygılıydık biz" diyor Mehmed Kemal. Şiire de, şairine de. Bir nstaçırak ilişkisiymiş bu. Ustalann yamnda :artışmaz, hatta onlar oku demedikçe yanlannda şürlerini okumazlarmış. Töre böyleymiş ve çok şey öğrenirlermiş onlardan. Ayrıca o dönemin şairleri çevreden saygı görürlermiş, şaire değer verilirmiş. ATİLLA ÖZKIRIMLI "Buyrun içelim bir kadeh / Güzeldir öğle rakıları efendim" deyip Gazeteciler Cemiyeti Lokali'nin yolunu tuttuk Mehmed Kemal'le. Önceden sozleşmişiz, "Öfle Raküan" adlı şiir kitabının ikincî basımı dolayısıyla birkaç kelâm edeceğiz karşılıklı. Bunun raconu da elbette konuşma öncesi rakılı bir altlık. Sonra konuşuruz nasüsa. Cemiyette pazartesi sofrası kurulmuş çoktan. Cemal Siireya ile Necdet Ökmen dubleleri söyfcmişler, Ece Ayhan az ötede birileriyle konuşmakta. Daha ben birer duble de biz içeriz diyemeden, "Bir ufak, beyazpeynir, kavun, börek" diyor Hıdır'a, Mehmet Kemal. Başka? Hele bir başlayaüm da... Başlıyoruz. Şiirden, şairlerden, politikadan, dergilerden, kitaplardan konuşuyonız. Tam sohbeti koyulturken Fethi Naci görünttyor. "Nasılsın ihtiyar?" diyor Mehmed Kemal'e, öpüşüyorlar. Bir gariplik yok davraıuşlarında. leri, mezeleri bulunur, yazı yazarken ya da haber yazdırırken demlenirlerdi. Bu bizi, gençleri çekerdi. Bende içkiye bir eğilim belirdiyse bundan öturudür. Aradan >ıllar geçti. Eski gunlerin özlemiyle, tuttum bir öğle rakısı şüri yazdım. Kitap söz konusu olunca da biitiın bunlann çağnşımıyla adını 'Oğle Rakıları' koydum. Kitaptaki şiirierin hepsi yeni degildir. Yayımlanmamış genclik şürlerini de var içinde. Bu kitabın kendine özgu yapısına uygun gördıim onlan. 'Öğle Rakıları' sözü de, kitap dışında söz olarak tuttu." Konu geçmişten, gençlik yıllarından açılınca amlara dalıyor Mehmed Kemal. Arkadaşhk ettiği şairlerden, onlann sofralanndan söz ediyor. "Gençtik, delikanlıydık, ama ustalara saygılıydık biz" diyor. Şiire de, şairine de. Bir ustaçırak ilişkisiymiş bu. Ustalann yamnda tartışmaz, hatta onlar oku demedikçe yanlarında şürlerini okumazlarmış. Töre böyleymiş ve çok şey öğrenirlermiş onlardan. Aynca o dönemin şairleri çevreden saygı görürlermiş, şaire değer verilirmiş. 'Öğle Rakıları" adlı şiir kitabı ikind kez basılan Mehmed KemaVin isteğt P İ K N İ K PtYALE MADRA BAMAGUZELSIN Dİ>ORLAP • fflZLI GAZETECİ NECDET ŞEN «UCIURîA IKı &EKAÇ INMIN ll\$KtSl SE\/6l1E PAYANiA "AULAK OlŞl''it?t.. PEKİ YA İKİ EVLi İNSANlN 5EVe\SiZ, IÇTENÛKSİZ, SB\Ziyesİ2 PİRÜKTEÜ&İNİ Nlü\l YORUMLARPI BU VATANPAŞLAR ..? A1\?LAYM $[) UASP/ÜLAl?, APARTMANA UÇKURUNU ÇÖZÜP BA61AYÛRAK GlRıP Ç//C4N "KoWKlAK\" O OÖRT BAŞ! MAMR, U£& SORUYA VERİLEC£K 8ı YAMlTı 0VLMAN USTA VE ÇIRAK "Gençtik, delikanüydık, ama ustalara saygıhydık biz " diyor Mehmed Kemal. Şiire de şairine de. Bir usta çtrak ilişkisiymiş bu. Naci, yeni dönmüş Bodrum'dan, hep özlemişiz. Ama az sonra Mehmed Kemal'le Naci'nin dört yıldır küs olduklarını öğrenince şaşırıyoruz. Mehmed Kemal'i alıp buraya getirdiğim, Naci'yi de masaya çağırdığım için en çok ben seviniyorum bu banşmaya. Anlatıyor Fethi Naci: Bir iki gün önce de Can Yncel'le karşılaşmışlar Aririn orda. Can, her zamanki Can, bulut gibi. Sunturlu, okkah bir iltifat savurup Naci'ye, yeter artık banşalım, demiş. Anlatıyor Mehmed Kemal: Geçen yıl çekmiş kafayı, dayanmış Naci'nin kapısına. Naci yokmuş evde, kapıyı kansı açmış. Banşmaya geldiydim demiş Mehmed Kemal. Evde yoksa barışmıyorum işte. Dönüp gitmiş. Gittikçe doyumsuzlaşıyor sohbet. Mehmed Kemal'le Fethi Naci, sürekli el peşrevinde, ikide bir sarmaşıp öpüşmekte. Ece Ayhan, kıs kıs gülerek gözlüyor ikisini, hadi hayırbsı diyerekten. Anlaşıldı, bizim söyleşi hapı yuttu bugün. Yutsun. N'apalım, bugün öğle rakılarını yaşar, yarın Ogle Rakılan üzerine konuşuruz biz de. öyle yapıyor, ertesi gün yine bulujuyoruz Mehmed Kemal'le. Bu, Oğte Rakılan, diyorum, nerden aklına geldi? "Gençlik ydlanmda" diye başlıyor anlatmaya Mehmed Kemal. "Gençligimde taıudığım bazı adamlann öğle içkileri vardı. Duyardık, birbirleriyle konuşurken, bu oğle nerde kaptıracağız, derierdi. Ogle içkisi onlar için bir çeşit mahmurluk çözme gibi bir şeydi. Gazeteci) diler. yazardüar. Hemen hepsi İstanbul'dan gelmiş. gazetelerin Ankara burolannda görev almışlardı. İstanbul efendisiy diler, içkisi)le ülfetleri, yakınlıklan belli bir eğitimin iirünüydü. O dönemde gazeteci sayısı azdı. Çoğu da içkiciydi. Masalannın çekmecesinde içki ., . . : • t/BJİtiB W M2 <szrıQ\io" o'm "Bir anımı anlatayım sana. Akbaba'ya yazı yazdığım yıllarda, Yusuf Ziya (Ortaç) beni yemeğe çağırdı bir gün, Abdullah Efendi Lokantası'na götürdu. tlk kez gidiyorum oraya. Lokantanın sahibi, garsonlan. Yusuf Ziya'yı görünce koşlurdular, buyrun Yusuf Zıya Bey..diyerek baş köseye aldılar bizi. Öyle bir özen gösterdiler ki, imparator gibi Yusuf Ziya. Düşun, Yusuf Ziya, 78 bin satan bir derginin sahibi ve şair olarak tanınıyor. Şimdi ben gazeteci olarak bugün ondan daha ünliiyüm, daha çok tanınıyorum. Önemli bir gazetenin fıkra yazanyım. Şu kadar şiir kitabım var. Ama öyle bir itibar, saygı görmüyonım. Başka türiü bir itibar gönıyoruz elbette, ama o dönemde onlann gordüğü itibarı bugun kimse, hiçbir şair görmüyor. Toplum eski itibarı göstermiyor şairine. Bugün artık daha çok para verene, bahşiş bırakana itibar ediliyor." Bir gün öncesi sohbet sırasında Cemal Süreya'nın söylediklerini ammsatıyorum Mehmed Kemal'e; şunlan: "Mehmed Kemal, çeşitli yazı uğraşlanna girmiştir. Özellikle gazeteciliği öne çıkmışUr. Ama aslında Mehmed Kemal hep şair olmak istemiştir ve şair olmuştur, şairlikte direnmiştir." Gülüyor Mehmed Kemal. Keyifleniyor. Cemal Süreya'nın bu gözleminin çok doğru olduğunu soylüyor. Yazı sanatının çeşitli türlerini denediğini, ama aklının fikrinin hep şiirde kaldığını ekliyor sonra. Şiir dışındaki başarılann, ünün kendisini doyurmadığını, hep şair olmak, şair kalmak istediğini belirtiyor. Tıpkı şiirindeki gibi: "Benim adım Mehmed Kemal / Sıcak istiva öğlelerini bilmem / Bir defa bile uyumadım palmiyeler altında / Ama senin için, ağaçlar için şiir söylerim." CİZGİLİKjt^JVÖL MASARACl fı AĞAÇ YAŞKEN EĞtLtR KEMAL GÖKHAN TARIHTE BUGUN MİMTAZARIKAN 27 Ekim JeanPaul Leroy, Thierry Caens, Eric Vernier, Yves Favre ve Michel Godard'dan oluşan "Concert Arban" Nefesli Sazlar Beşlisi lstanbul'da iki konser verecek. Fransız Kültür Merkezi tarafmdan düzenlenen konserlerin ilki 3 kastm salı günü saat 19.00'da Harbiye Şehir Tiyatrosu'nda, ikincisi ise 6 kasım cuma gunü saat 19.00'da Ttirk ve Islam EserleriMüzesi tbrahim Paşa Sarayt'nda gerçekleşecek. Topluluk Haendel, Mozart, Debussy, Vivaldi, Rossini, Rodriguez, Turpin, Ravel, KreU, Badault, Byrd ve Filmore'un yapıtlannı seslendirectk. Concert Arban Nefesli Sazlar Beşlisi AMBRIKA KABUGUNU YIRJARKEN.. Theodore. RaoseveJi, 19O1 13O3yıllan d ABP ypf Yandaki kankaHir, onu,seçim kampaınyası sırtyon Safn Amca 'nın onaylayan eti • ) £ omazuncta.. Nobel Edebiyat Ödülü'nün sahibi Joseph Brodsky'nin mutlu bileşimi g Rus şairi, Ingiliz denemeeisi, Amerikan yurttaşı Brodsky, Îngilizce yaztnası konusunda şunlan soylüyor: "Dilimi değiştirmedim. Ancak Îngilizce yazıyorum. Çünkü Ingilizceyi seviyorum. Ben bir dil emiciyim. Ama yine de şiir yavnca daha çok Rusça yazıyorum. Bana kalırsa yazılan dilîn o denli önemi yok. Çünkü ben şairi dilin bir aracı olarak görüyorum, dili şairin bir aracı olarak değil." ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK "Düşünebileceğiniz en mutlu bileşimim ben" diyor Nobel'in sahibi Joseph Brodsky. Mutluluğunun nedenini şöyle acıklıyor: "Bir Rus şairi, bir İngiliz denemecisi ve bir Amerikan yurttaşıyım, bundan daha mutlu bir bileşim can sağlığı../'"" Nobel'in Albert Camusden sonraki ikinci genç sahibi olarak nitelendirilen 47 yaşındaki Brodsky "Eğer bir nebze iyiysem, bu Sovyet edebiyat dünyasındaki çılgın rekabetten kaynaklanmaktadır" diyor. "Ancak bu ahlaki bir ivmeden çok, estetik bir ivme. Öyle ki, Sovyet edebi ortamı belli bir zihinsel, entelektuel, tabii sonuçta dil bilimine dayanan bir uçuş yolundan ibarettir. Dolayısıyla Nobel'i alan özetle Rus edebiyatı ve bir Amerikan vatandasıdır." Sovyetler Birliği yurttaşlığından 1972'de çıkarılan Joseph Brodsky, New York'ta yaşıyor. Arasıra Columbia Üniversitesi'nde de ders veren Brodsky, esas olarak yarım dönem Massachusetts'te Mount Holyoke College'da öğretim görevlisi. 24 Mayıs 1940'ta Leningrad'da doğan ve Yahudi bir aileden gelen Bordsky, 15 yaşında okulu bırakıp denizci olarak çalışmaya başlamış. lngilizceyi kendi çabasıyla öğrenmiş, 1966'da yayımlanan "Yirminci Yüzyü Tarihi" adlı şiir koleksiyonu ve yine 1986'da yayımlanan "Birden Az" adlı düzyazı koleksiyonu "İngiliz dilindeki ustalığının şaşırtıcı öraekleri" olarak değerkndiriliyor. Ancak Bordsky'ye ün kazandıran eserlerinin büyük bir bolümu Ruscadan çeviri olarak yayımlananlar. özellikle 1%7'de Ruscadan çevrilerek basılan şiirleri Brodsky'nin ilk kez Batı' da tanınmasım sağlamış. Bu şiirierin hepsi arkadaşlan tarafından tngilizceye çevrilmiş. Brodsky îngilizce yazması konusunda şunları söyluyor: "Dilimi değiştirmedim. Ancak İngilizce yazıyorum. Çünkü lngilizceyi seviyorum. Ben bir dil emiciyim, ama yine de şiir yazınca daha çok Rusça yazıyorum. Bana kalırsa, yazılan dilin o denli önemi yok. Çünkü ben şairi dilin bir aracı olarak görüyorum, dili şairin bir aracı olarak değil." BUGÜN, ABP Ç Ğş AME&KA 20. VÜZYIL BAŞ. BÜYÛK BH5. SANAYİ DEVISlfJH YAŞAPlĞl VE GİDEIZEK DÜN'&toltN EN ÖUEMLl GÛÇLE&NOEM Sl/S/ OU>U6U SHZALARPAy /SOOSEVELr BAÇKAMLIK KOLTUĞUNA 07V/eAJUÇru(i90i). £>£V SANAYİCiLEfSLE /ŞÇİLE& ASAStKIDAtCİ SOGUNLAK. 8ÜYÛ&C&Aİ, AVKUPA'OAM AknhJ AK/M 6ÖÇMEMCEIZ 6ELİYOİZDÜ. KAYMAYAM &ÛMŞY AMe&İKA KirASl İSE, gAŞfZAMf/U EN ÖNEMÜ OlŞ POUTİKA kCMUSUYPU. £SAÜ &AÇKANLA£DAM JAMES MON&OE'NUN KJEMPİ AOINI TAŞ<YAN DOICTKtNlNİ BAHAUE EPE&EK. G.ÛNEY AHAS&lkA \f£ PÜMYA JANÖAeMAUĞINlht TEMELL£G.rNİ 50 YIL ÖNCE Cumhuriye! 27 Ekim 1937 memleket ölçüsünde ve dünya ölçüsünde şumül ve vüsat peyda ettiğini görecektir. Aradaki fark, fırka kumandanlığı ile ordu veya ordular kumandanlığı arasındaki fark gıbidir. Atatürk mektebinin muvaffak şakirdlerinden biri olan Celal Bayann yeni mühim vazifesin de dahi hayırlı muvaffakiyetlerle çalışacağına vatansever halis niyetlerle şimdiye kadar flili delilaneler de yüksek hizmetleri ve bu hizmetleri muvaffak kılan yüksek meziyetleri kafi teminattır. tstirahat ihtiyacile evvela mezuniyet alıp şimdi istifa eden tsmet tnönünün içten, hiç şüphesiz başta Celal Bayar olduğu halde bütün arkadaşlanmn hürmet ve muhabbetlerile muhat olarak çekilmiştir. Başbakan tsmet tnönü hakikaten çok çalıştı ve çok yoruldu. Atatürkün tamamile mahalline masruf büyük itimadile cepheden Mudanyaya ve Lozana koşarak avdetinde hemen hemen ayağının tozu ile hükümet idaresi başına geçirilen tsmet tnönü pek ufak bir fasıla ile 12 yıldır iş üzerinde bulundu. O bir çalışkanlık örneğidir. tstirahati zamanmda bile sevgilerimiz ve saygılarımız kendisile beraberdir. Atatürkün kendisi hakkında daim olan muhabbeti tsmet tnönünün en başlı iftihar ve saadet kaynağıdır. O da Atasına aynı hürmet bağı ile bağlıdır. tş başından çekildiği şu sırada şimdiye kadar ifa ettiği hizmetlerinden dolayı tsmet tnönüne memleket ve milletçe teşekkürlerimizi söylemekten büyük ve derin bir vicdan zevki duyarız. Tam bir istirahatle afiyet ve sıhhat iktisab ederek ıleride gene vatana hizmetler verme'si başta Atatürkümüz olduğu halde butün milletçe hepimiziıı en halis temennimızdır. Yeni başbakan çok eski bir 19371987 arkadaşımızdır. Kendisini 1912 yılında tzmirde tanıdık. O zaman orada kendisine tevdi olunan vatani vazifeyi ifa ederken memleketin hemen umumi denilecek kadar çok şamil sevgi ve saygısını kazanmış bulunuyordu. Hususiyet olarak o zaman dahi Celal Bayann iktisadi işlere fazla ehemmiyet verdiğini hatırlıyoruz. Kabiliyetleri anlamakta eşsiz ve kati isabetli bir görüş derinliğine sahib olan Atatürk Celal Bayan hep iktisadi sahaya sevk etti ve memlekette milli bankacüığı yaratmak gibi muazzam bir işi ona tevdi etti. Bankayı Ankaranın üç, dört küçük odalı ilk Evkaf evinde kurarak ise başlayan Celal Bayann memlekete hediye ettiği eser o kadar büyüktür ki bu bir tek adama değil, beş on adama bütün ömürlerince iftihar sermayesi olarak yeter. Celal Bayar onunla kalmadı. tktisat Vekaletindeki işleri milli bankacılığı gölgede bırakan büyük bir anlayışlı muvaffakiyetlerdir. Atatürkün ilham ve irşadlanndan feyiz ve kuvvet alan Celal Bayann hem muvaffakiyet dolu hamleleri şimdi başbakanlıkıa memlekete daha şamil faydalar verecektir. Emniyetle güzel neticeleri bekleyerek kendisine hep hayırlı muvaffakiyetler dileriz. YUNUS NADt Celal Bayar yeni Başbakan tstirahat için mezuniyet almış olan Başbakan tsmet tnönünün bu istirahati daha ziyade uzatmak ihtiyacile istifa etmesi üzerine Cumhur Reisimiz Atatürk tarafmdan Başbakanlığa vekaletinde bulunan Celal Bayar tayin olunmuş ve yeni başbakanın teşkil ettiği hükümet yüksek tasdike iktiran ederek keyfiyet Türkiye Büyük Miilet Meclisine arzedilmiştir. Yeni hükümette şimdilik Sıhhıye Vekaletine Aydın mebusu doktor Hultdsi Arataşın getirilmesinden ve Ziraat Vekaleti vekilliğini muhafaza eden Şakir Kesebirin tktisat Vekaletini deruhte eylemesinden başka bir yenilik olmıyarak bütün hükümetin diğer bakanları vaziyetlerini muhafaza etmektedirler. Meclis açıldıktan sonra Cumhuriyet Halk Partisince münhal mebusluklardan birine namzet gösterilecek olan Cumhur Riyaseti Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak mebus seçilerek Ziraat Vekaletine getirilince Celal Bayar hükümetı tamamlamış olacaktır. Hasan Rıza Soyak Atatürk hiz/netinde mükemmel yetişerek kıymetli meziyet vastflarile temayüz etmiş bir şahsiyet olduğu cihetle kendisinin Celal Bayar hükümetini tamamlaması bu hukümete belli başlı bir kuvvet ilavesi şeklinde tecelli edeceğini şimdiden beyan edebiliriz. tsmet İnönü hükümeti Cumhuriyet Halk Partisinin uzun muddet iş başında kalmış bir hükümeti idi. Celal Bayar hükümeti aynı partinin yeni bir başvekille işi devam eden yeni hükümeııdir. Hükümet, aynı partinin hükümeti oldukça ağrasında daha çok değışiklikler bile olsaydı dahili ve harici Amerikan basınında Brodsky'nin Nobel'i almasının ardından Amerikan basını özellikle olayın antiSovyetik niteliğini vurgulayan yanlanna yer verdi. Özellikle sürgün hayatı ve Sovyetler Birliği'nde yasaklanan şiirlerine geniş yer verildi. Brodsky, Sovyetler Birliği'nin sanatçılara yapılan baskı konusunda, daha çok yol kat etmesi gerektiğine inanıyor. Gorbaçov dönemi Sovyetler Birliği'ni 17. yüzyıl başında îngiltere'de dans etmeyi bile yasaklayan Puriten Cromwell dönemine benzetiyor. "Daha katetmeleri gereken uzun bir yol var. Tabii şöyle düşünün: tngillere'nin Cromvvell yonetimi altında olduğundan beri kat ettiği >olu düşunün, işte bu onlar için de aynı.." Brodsky, Nobel kazanmasının, Leningrad'da yaşayan ve Sovyetler Birliği'nden ayrılmasına izin verilmeyen 20 yaşındaki oğlunu gormesi için Sovyet otoritelerini zorlayıcı bir unsur olacağını umduğunu belirtiyor. Brodsky, Sovyet rejimine karşı ve surgünde, Nobel verilen uçuncu Sovyet edebiyatçısı. Daha once 1970'te Alexandr Soljcnitsin ve 1958'de Boris Pasternak Nobel'e değer görulmüştu. SURGÜNDE NOBELBrodsky, surgünde Nobel kazanan üçüncü Sovyet edebiyatçısı. 2. SAYISI ÇIKTI GAZETE BAYİLERİNDE siyasetimizde gene esaslı hiçbir tebeddül vukua gelmiş farzolunamazdı. Celal Bayar, deruhte ettiği başbakanlıkta eski Vekil arkadaşlanmn hemen hepsi denilecek kadar çoğunluğu beraber çalışmağa almış ve oniar da yeni başbakanla çalışmağı kabul eylemişlerdir. Bu vaziyette dahili ve harici siyasetimizde herhangi en küçük bir değişikliği düşünmeğe bile mahal olmadığı aşikardır. Tarihi siyaset inktlabçı Cumhuriyet Halk Partisinin tatbikat halinde bulunan prensiblerini istinad eder. Atatürk Türkiyesinin harici siyaseti ise derece derece bütün dostluklanna sadık olan sulhçü bir siyasettir. Hakiki vaziyetini tespit eden bu izahlara bakılarak başbakan Celal Bayar hükümetinin kurulmuş düzen üzerinde kolayca ve rahatça yürüyüp gidecek olan bir hükümet olacağı manastna varılmamalıdır. Celal Bayar hükümeti dahili ve harici memleket idaresinde çok ehemmiyetli çok yorucu ve bundan dolayı herbirinin peyderpey halli çok zevkli büyük işler başarmağa davetlidir. tsmet tnönü iş başında kalmağa devam etseydi vaziyet gene bu idi. Memleketin umumi ve mütemadi bir faaliyet demek olan hayatında hergün birer suretle başanlarak neticelere bağlanacak işler vardır. Mühim işler, büyük işler, zor oldukları nisbette şevkle görülen güzel işler. Hususile uç beş asırlık bir ihmal ve harablıktan sonra hemen herşey yeniden yapılmakta olan yeni Turkiyede zahmeti çok, mesuliyeti ağır olan bu işlerin şerefi de o nisbette yüksektir. tşte yeni başbakan yeni hükümetile böyle bir vazıyeti kucaklıyor. Kendisi dVne kadar vekil olarak iş gorüyordu. Başbakan olunca birdenbire nezaretinin Beykoz Kunduraları Zvtf SÜMER BANK Yerli Mallar Pazarı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle