12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 OCAK 1987 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ CUMHURİYET/5 1980 sonrası Türk sineması keııdi içinde otosansüre uğradı Son olarak Ali Özgentürk'ün "Su da Yanar" filminde oynayan Tank Akan, 1980 sonrası projelerde seviyenin çok düşük olduğu kamsmda: "Kendi içinde otosansüre uğramış, rejisörü tarafından budanmış; kimseyi rahatsız etmeyecek biçimde özenle seçilmiş senaryolar. Bu koşullarla gelen bir senaryoda oyuncu olmak oldukça güç." HANDAN ŞENKÖKEN İZMİR Ali Özgentürk'ün "Su da Yanar" adlı filmi, Zeki Ökten'le "Ses", Bekir Yıidız'm yapıtından "Haikalı Köle", Şerif Gören'le bir komediden sonra 1986'daki dördüncü filmi Tank Akan'ın. Akan, fılmlerindeki eksik yanlan, yapmak isteyip de yapamadıklarını, sorunlannı açıkyüreklilikle dile getirip, özeleştirisini yapıyor. Nitelikli filmlerin, bir kesim tarafından beğenildiğini, ancak çoğunluğun ilgisini çekmediğini, bu nedenle ticari şanslarının iyi olmadığını belirtiyor. Bir sanatcının fılminin büyuk paralar getirmemesi dummunda, prodüktörlerin istekleriyle, yönetnıenlerin önerileriyle savaşmak zorunda kaldığına değinerek, "Oyunculugunun yanısıra verdigi kavgadan" söz ediyor. Türkiye'de sinema gibi etkin ve kitlesel bir aracın içinde yer alırken, bir sanatçı olarak düşünceleriniz. sıkınulannız, sorunlannız nder? AKAN Türkiye'nin bu koşullarında oyunculuk yapmak gerçekten oldukça güç. Çiınkü bu koşullardan en çok oyuncu etkileniyor. Yıllardır surekli araştırma içindeyim. Fakat 1980'den bu yana, değü deneme filmi, aklımdan geçen duşünceleri dahi filme yansıtmaktan çekiniyor ve korkuyorum. Bunu yalnız oyunculuk açısından söylemiyorum. 1980 sonrası projelerde seviye çok duşük. Benim vermek istediğim mesajlardan hiçbiri yoktu. Kendi içinde otosansüre uğramış, rejisörü tarafından budanmış, kimseyi rahatsız etmeyecek biçimde özenle seçilmiş senaryolar... Bu koşullarla gelen bir senaryoda oyuncu olmak oldukça güç. Türkiye'de bir oyuncunun üzerine yalnız oynamak değil, senaryo, rejinin büyük bir kısmı, yardımcı oyuncular, mekân, mali porte, prodüksiyonun yüzde 75'i gibi çok ağır bir yuk toplaruyor. Bu denli fazla yuk konduğu zaman, bastığım birçok yer de çöküyor tabii. Türkiye'nin en iyi diolojik olarak kargaşa söz konusn mu? AKAN Bir dönem kabul etmiştim bunu, ama son yıllarda etmiyorum. Gerçekten zorlanıyoruz. Böylesine engeller içinde sinema sanatının rahat ve özgür biçimde yapılacağım sanmıyorum. Türk sinemasında hiçbir yönetmen ya da oyuncu çıkıp da, "Ben çok özgür bir sinema yapryorum" diyemez. Her bakımdan kuşatılmış durumdayız. Buna başkaldırıp, çizginin dışına çıkanlann başına birçok olay geliyor Türkiye'de. Filmler oynatılmıyor, yasaklanıyor... Dünyanın her yanında oynatılan filmler Türkiye'de oynatılmıyor. Bunlara aklı erdirmek kolay değil. O zaman bu koşullar içersinde, "Bir kalıbı yırttık, bir başka kalıba geçtik" lafını etmesinler. Ben buna inanmıyonım. O bir dönemde, yasaklar, zorluklar vardı, ama ortam daha hoşgörülüydü. Şimdi bu hoşgönı tamamen kalktı. Bir sinema kanunu geldi ki, daha yerine oturmadı. Oturduğu zaman, başımıza neler gelecek bilmiyoruz. Sansür hâlâ var. Aynı taktikle devam ediyor. Onun için son yıllarda Turk sinemasının kahp değiştirdiği fikrine katılmıyorum. Eleştirel oyuncu Sanatçı, kişiliğiyle, dünya gönişüyle, etkinligiyle belirli ölçüleri degiştirebilir mi? AKAN Mümkün olduğu kadar sanatçı kişiliğimi korumaya çalışıyorum. Sanatçı kişiliğimin önüne politikayı geçirmemeye çaba harcıyorum. Türkiye'deki bir sanatçının üzerine çok buyük yuklerin yuklenmesi gerektiğine inanıyorum. Buna toplumumuzun, insanımızın gereksinimi var. Tabii, bunları söylerken, yaptığım hatalar gozumun onune geliyor, uzuluyorum. Yılda altı film çekilmemesi gerektiğıne inanıyorum, ama yapıyorum maalesef. Sanatçının toplum bilincinin varolması gerektiğine inanıyorum. Bu bilince vardıktan sonra ister istemez, eleştirel bir oyuncu olacaktır. Eleştirel bir oyuncu her zaman, herşeyi eleştirecektir. Eleştirdiği zaman da ister istemez demokrat olacaktır. Eleştirmeyen oyuncu geride kalacaktır. Geride kalan bir insan, oyuncu olamaz. Üretken oyuncunun ilerici olması gerektiğine inanıyorum. Her şeyden önce demokrat, antifaşist olacak, bu şarttır. Değişen zevkler Seyirciyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Belli bir değişimden söz edilebilir mi? AKAN Şeyircinin bir aşaması var. Ikisi birbirine paralel, hatta sinema sanatının toplumun bir karış onUnde gitmesi gerekir. Bu, hiçbir zaman olmuyor ve geri kahyoruz. Sinema seyircisinin, daha doğrusu toplumun zevki değişti, bir üst noktaya çıktı. On yü önce toplumun zevkine uygun filmler veriliyordu, "Hababam Sınıfı" ya da Ertem Eğilmez'in filmleri gibi. Şimdi aynı filmler, aynı anlayışla, aynı yorumla anlatıldığı zaman ikiseksen yatıyor. Ama son yıllarda yine toplumun beğenisine uygun Atıf Yılmaz'ın "Aaahh Belinda", "Adı Vaşfiye" gibi değişik yorumlarla, dillerle anlatıldığı zaman, şeyircinin ilgisini topluyor. Seyircide belli bir kültür birikimi var. Televizyon, video, yabancı filmlerle... Nasıl ki, televizyonda Avnıpa futbolunu seyrettiği zaman, kendi futbolunu dışlıyorsa, eleştiriyorsa, sanatta da aynı şey söz konusu. Avrupa filmini izlediğinde Türk filmiyle kıyashyor. Mutlaka bir aşama var seyirci yönunde. Ama külturel bakımdan ilerledik anlamında söylemiyorum. Zevk değişti. Bunun külturle ilgisi yok. Yurtdışında gösterüen Türk filmlerinin hemen hepsinin oyuncusu olarak, filmlerimizin dış pazarlarda satdma, dünya sinemasına girme konusuna deginirsek... AKAN Evet, ama Türk sinemasından yurtdışında gösterilen, festivallere katılan benim de oynadığım filmlerden dışarı satılan olmadı. Bir türlu aşamıyoruz. Bazı sorunlarla kısır döngu içine girdik. Türk sinemasınm bu koşullar ve yorum içerisinde dünyaya satabileceği bir kanş filmi olabileceğini sanmıyorum. Bugün hâlâ Türk sinemasında sesli bir film çekilemiyor. Seçtiğimiz derdi anlatma dili vardır. Biz bu dili bilmiyoruz. 1978'den 1982'ye kadar köy ve kent kökenli eleştiriye biraz yatkm olan Türkiye'nin eleştirel filmleri dışarda karşılığmı aldılar. Ama olay kapatıldı. Ömeğin, Arjantin sineması bugun dunya sinemasıyla karşı karşıya. Butün dünyada karşüığı milyarlarca dolara varan sermayesi var. Getirmiş oldukları sinema kanununun 1. maddesinde, "Ne biçimde, ne koşullarda olursa olsun, bir film yasaklanamaz" göruşü yer alıyor. İnsan o zaman eleştiriyi o kadar güzel ve sanatsal noktaya çıkararak anlatabiliyor ki. Bunu da bütün dünya ulkeleri olduğu gibi anlıyor, kavrıyor. Sinemanın önünde sansür diye bir engel olduğu surece, bu sanatın tam anlamıyla yapılabileceğini sanmıyorum. Tank Akarila Türk sineması ve oyunculuğun koşullan üstüne PIKNİK PİYALE MADRA ÇOK K0H.KVNÇ Bİr\ RÜ/A 6ÖR.DÜM S£ ÇOCU HIZLI GAZETECI NECDET ŞEN 1986'DAKl DÖRDÜNCÜ FİLMt Ati Özgentürk'ün yönettiği "Su da Yanar" Tank Akan'ın 1986'da oynadığı dördüncü fllm. Akan, nitelikli filmlerin bir kesim tarafından beğenildiğini, ancak ticari şansmın olmadığmı söylüyor. yebileceğim yönetmenleriyle çahştığım zaman yükümün birçok kısmını zaten o yönetmen almış oluyor.Ama büyük yönetmenlerin dışındaki yönetmenlerie alışveriş yapmak oldukça güç. zorunlusun. Tabii, bu koşulun dışında ekonomik sorunumuz var. Bir filmden aldığın parayla geçinmenin imkân ve ihtimali yok. Ben yine de bir yılda dört ya da beş film yapacaksam, bunların içinde iki tanesini çok istediğim, çok çabalar harcadığım, Türkiye'de biriki yıl sözü edilebilecek filmler olmasına özen gösteriyorum. Geri kalan üç tanesini de kendi oyunculuk denemem olarak kullanıyorum. Onlarla çok değişik şeyler yapmaya çalışıyorum, buyük projelerimde bana yararları oluyor. Ben, "Sürii", "Maden", "Yol", " K a n " , "Adak" gibi fılmleri 10 yılda, 7 yılda bir yakalayabiliyorum. Böyle büyük bir projeyi beklemek için, 23 yü hiç film yapmamam gerek. Bu yanhş bir tutum. Bir sanatçı, iyi cte kötü de ürün verebilir. O, onun elinde bir şey değildir. Ben çizgimden hiçbir zaman, 15 günde bitirdiğim filmlerde dahi ödün vermedim. Size göre sinemanıızda ide ÇİZGÎLtK KÂMtL MASARACI Yılda kaç fılm? Ama her filmde oynamamak gibi bir kuralınız yok... AKAN Bir, ekonomik sorun var. ikincisi, Türkiye'nin bu koşullan içinde mecbursun. Çok üst noktaya geldiğin zaman, yılda biriki film yaparsın, ama o noktaya Türkiye'de bir tek Yılmaz Giiney gelmiştir. Bizler daha o noktaya gelmiş değiliz. Bu yüzden, süratle ve hızla akan piyasanın kurallarına uyma gereğini duyuyorsunuz. Bir film bir hafta oynar, bir ay sonra videoya çıkar, birbuçuk ay sonra unutulup gider. Demek ki, benim gündemde kalabilme şansım, iki buçuk, uç ay. Arkadan surekli olarak insanlar film üretiyorlar, değişik bir şey yapmaya çalışıyorlar. Gündemde kalabilmek için 45 filmin üzerine çıkmaya AĞAÇ YAŞKEN EĞİLtR KEMAL GÖKHAN banzısal !&& Bir daha böyle şeyler hiç yaşanmasın diye JÜLİDE GÜLİZAR ANKARA "Büyü de baban sana/Büyü de/Acılar alacak/Büyü de/Yokluklar alacak/BUyü de baban sana, bu>u de/Bitmez işsizlikler, açlıklar alacak/Biiyü de/Biıyu de baban sana/Baskılar, işkenceier alacak Kelepçeler. gözaltılar, zindanlar alacak Buyu de/Büyüyiıp onyedine geldiğinde/Büyü de baban sana/ldamlar alacak. Eskiden analar bebelerine 'Uyusun da büyüsün/Tıpış tıpış yüriisün' diye ninniler söylerlerdi. Eylül analan 'Büyü de baban sana/ldamlar alacak" diyor. Özetin de özetiyle koskoca bir dönem bu.. Ozan Gülten Akın'ın kalemiyle.. Her ne kadar "Son sekiz yıllık dönem, hem ülkenin içinde bulunduğu koşullardan, hem de benim için en sevgili olanın oğradığı zulümden dolayı çok ağır, en ağır dönemdi. Yaşanan acılar beni 'Ilahiler'le '42. Gün'e getirdi. tki kitabım da bu sekiz yıllık dönemin kısa bir izduşümudür; kısa diyorum, çünkiı bu donem kitaplara sıgmayacak acılann, zulmün yaşandıgı yıllarla dolu oldu" diyorsa da, Gülten Akın, bu acıü yılları 95 sayfalık bir kitaba sığdırdı. 42. Gün, bu donemin, gerisinde olümler bırakmamakla birlikte, bir yığın sakat, hasta ve de yanm yaşamaya mahkum insanlar türeten çok onurlu bir direnişin kitabı. Gülten Akın, kitap hakkında daha başka ne söylenebilir? AKIN Elbette çok şey. Ama ben özetle diyeceğim ki, yaşananlara tepkimi, öfkemi ancak bu kadar soğutarak verebildiğim bir kitap. 42 günlük açlık grevi oğullanmızın, kızlanmızın bir onur savasıydı. Dışandakileri de etkiledi ve bilinçlendirdi. Bu 42 gunü şiirsel öykuler halinde de vermeye çalıştım. Bu öyküler aynı zamanda bağımsız metinlerdir. Çok kitap yazıldı 12 Eylül üzerine. Siz neden yazdınız? AKIN Aslında daha çok yazılmalı. Her yaşayan yazmalı ve her şey gün ışığına çıkmalı. Gülten Akm'ın "42. Gün"ü ozan ve ana yüreğinin ürünü TARİHTE BUGUTN MÜMTAZ ANKA\ 6 Ocak 1972 'PE BU6ÜKI, ESKi CHpŞlŞRJ BAKANLARINOAkl RÛŞTÜ ARAS, 89 YAŞ1NPA ĞLDÜ. HEKJM OL4N ABAS, ÇEŞirt./ YERlEtZDEld SĞgEt/LERlNDEM SOMGA ITTtHAT I/E TEIIAKK'CYE GteEKEK POUTlK KARirERıNE SAfiAMIfTT. MUSTAFA K£MAL'L£ ARKAPAÇUĞl PA O YILLARA PAİAUSAAKTAYP)'. KUZn/Ulf SAVAŞI SıBAÇlMPA MtLLETV£XJÜ OLMUŞ, YASAL TURKıYE KOMÜUtST PAGTTS/'NtN KURUCULARl ARASIMPA YER. ALMlfTT. 8UYÜK. ZAFEÜ.PEN SOMBA P/f/fC£/St 8A&WUĞI 'NA GETreiLEAJ TEVF'Z RUŞTÜ A/2AS, g(J SÖeei/PS 13 Y(L KALMtŞ77. SOl/Y£n££ BİeU6t 'A/S kj4fZŞ( SÖSTSeDİĞİ ÖZEL ILGÎ NEDENİYLE, ISMET İNÖfJÛ IL£ ANLAŞAMAPIEMEİCLİYE AY&LMfŞ, £>AHA SO/VSAK/' YIUAfS. DA D e A T PAKyı PeSTEKLEMİÇT/.. ESKiDfŞIŞLERt' BAK4NMR/NDAN Gülten Akın Ozan ve ana. Yazmak, elbette bir ozan olarak kendiliğimden yaptığım bir işti, ama ben bu kendiliğindenliğin dışında da sürdürmek istiyorum yazmayı. Gülten Akuı son sekiz yılı acılı bir ana olarak geçirdi. Olup bıtenleri ozan duyarhğının yam sıra ana yüreğinin sevencenliğiyle ve akılla, mantıkla algılamaya çalıştı. Çevresine baktığında, üzerine uzerine gelen karamsarlığı gördu. Ülkenin yaşadığı siyasal çalkantıları gördü. Hem de bütün boyutlarıyla. Demokratikleşme çabalarına girilir gibi yapılıp, bir elle verilenlerin öteki elle alındığını yaşadı. Demokratikleşme adına atılan her adımdan, yani doğal olarak yapılması gereken her atılımdan sevinçler duydu. Yureklerine korkular salınmış, depolitizasyon kuşatmasına alınmış insanlanmıza baktı baktı dertlendi. "Ben oturmuş, acılanmla, kitaplanmla, birileri kendi sorunlarıyla, bir başkası kendi küçıik ya da büyük çıkmazlanyla uğraşırken, bu ülkede asılmayı bekleyen gençler olduğunu unutur gibi olduk. Zaten bütün olup bitenlerin yükünü onlann üstüne yıkıp, günlük işlerimizi yUriıtmeye, hatta keyfimize bakmaya bile kalktık". Sonra da çözumler bulmaya kalkıştı ozan ve ana yüreğiyle. Nedir bu çözumler Gülten Akın? AKIN Hiç kimsenın, olup bitenlerden dolayı cezalara çarptırılmasını istemiyorum. Hiç kimseden hesap sorulmasın demivorum R»nirn \r\n ftrernli Gülten Akın, şiirsel öykülerden oluşan yeni kitabı "42. Gün" için, "Bir daha böyle şeyler yaşanmasın, bu konuda gerekenler yapılsın, insanın insana zulmü bitsin, bir daha böyle kitaplar yazılmasın diye yazdım" diyor. olan, orneğın işkence yapanlara yaptıklarının ne olduğunu gösterebilmek, anlatabilmek, onlarda işkenceyle ilgili bilinç yaratabilmektir. Bunu, yazaraİc, çizerek, anlatarak, konuşarak yapmalıyız. Ve bu korku döneminden hızla çıkmalıyız. Çunkü bu dönemi yaratmanın ve yaşatmanın vebali büyüktur. Yine kitaba dönetim. Türidye'den yola çıkıp daha geniş boyutlara açılma var, değil mi? AKIN Evet. Çünkü cezaevleri, buralardaki zulüm, işkence dunyada varoldukça, bizim yaşadıklarımız butün dünyada yaşanacaktır. Onun için yazdıklarıma evrensellik vermek istedim. Kitapta benim için ilginç olan şey, yaşananları şiirsel bir öze dönüşturme yolundaki çabalanm ve bu ozun, düz yazıda nasıl, şiirde nasıl bir forma girdiğini ve ortaya nasıl ayn ayrı özler çıktığını gösterme uğraşımdır. Kitap bir yanıyla da bir çağrı niteliği taşıyor mu? AKIN Hem de nasıl! Çunku yazarken bir daha aynı şeylerin yaşanmamasını, yaşanmaması için gerekli olanların yapılmasını duşündüm. İnsanın insana zulmünün bitmesini, olabildiğince hızla insanca yaşama dönülmesini ve bir daha böyle kitaplar yazılmamasını duşündüm. Butun çabam ulkemizde demokratikleşmeye geçişe katkıda bulunmak. Siyasal göruşü ne olursa olsun, herkesı bu katkıyı yapmaya çağınyorum. 42 Gün kitabım. iste bovle bir ra'rıdır. 50 YIL ÖNCE CumhuriYet Atatürk bu sabah gitti tstanbul 5 <a.a.) Reisicumhur Atatürk 5 ikıncikanunda İstanbulu terketmeğe ve şimdilik Konyaya gitmeğe karar vermiştir. Müşarunileyh bu gece saat uçte Haydarpaşa istasyonundan hususı trenlerile Konyaya hareket buyurmuşfardır. Başvekil Ismet tnönü, Büyük Erkanıharbiye Reisi Mareşal Fevzi Çakmak, Hahciye Vekili Tevfik Rüştu Aras ve diğer birçok muhim zevat bu sabah saat 8 de hususı bir trenle Ankaradan Eskişehire müteveccihen hareket edecekler ve orada Ataturke mülaki olarak Reısicumhurumuzun Konya seyahatinde kendüerine refakat edeceklerdir. Başmuharririmiz Bay Yunus Nadı de Buyük Şef Ataturke bu seyahatte refakat etmek üzere gece kendılerile beraber Konyaya hareket etmiştir. 6 Ocak 1987 yemişlerimizin stoku tukenmiş gibidir. Iktisad vekaleti, bu seneki tesirm zail olması için, ihracatm mümkun olduğu standard bir şekilde yapılmasını temine çalışmaktadır. 19371987 pazarlar bulunacaktır. Yaş meyvalarımızdan başka, kuru yemişlerimize de bir çok talebler vaki olmaktadır. bu talebler karşısında kuru Edebiyat gecesi Edebiyat Fakültesi talebelerinin bizde ilk defa hazırladıkları, edebiyat gecesi, dün akşam Fransız tiyatrosunda muvaffakiyetle başarılmış ve bu vesile ile hakikaten coşkun ve olgun sanat saatlen yaşanmıştır. lçtimada btrçok maruf simalarla sayılan binı geçen yüksek tahsıl gençliği hazır bulunmuştur. Toplantı Profesör Köprülünün sözlerıle açılmıştır. Turkün asırlar dolduran edebiyat hayatından safhalar canlandıran üstad, bühassa Dıvan edebıyatımn karakteri ve ımllıyetı uzehnde tevakkuf etm'ış ve konferansı çok alkışlanmıştır. Bu sırada gençlığin arzusu üzerine Ataturke bir telgraf çekilerek arzı tazimat olunmuşiur. Müteakıben Sadettin Nüzhet, Dr. Ali Nıhat Tarlan, şair Ahmed Hamdı, konservatuvardan Adnan taraflanndan halk ve divan edebiyatları, halk musikisi hakkmda konferanslar verilmiş ve muhtelif şairlerimizm şiırleri okunmuştur. Müsamere geç vakte kadar hararetle devam etmiş ve çok güzel bir gece geçıhlmıştir. Papatyadan daha beyaz ve berrak dişleri ancak Meyvalanmız İspanyadaki dahili karışıklıklar ve dığer meyva ve portakal yetiştiren memleketlerde mahsulun noksan olması meyvalanmıza karşı umumi bir rağbet uyandırmıştır. Bu sene meyvalanmız iyi fiatlarla satılmaktadır. Bu suretle Türk meyvaları dünyanm her tarafında tanınacak ve yeni
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle