22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/10 HABERLERİN DEVAMI OLAYLARIN ARDENDAKI GERÇEK Dinçkök TUSIAD Başkaııı oluyor Ekonoıni Servisi Turk Sanayici ve Işadamlan Derneği TİJSlAD'ın 16 ocak günü yapılacak genel kuruluna 10 gun ka la Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini yuruten Ömer Dinçkök'ün TLSİAD Başkanhğı'na getirilmesi konusunda anlaşma sağlandı. Ömer Dinçkök'e geeen yıl bu yönde bir vaat yapılmış, ancak daha sonraki aylarda TÜSIAD'ın ağır toplarından bir bölumü Dinçkök'ün başkanlığı konusunda bazı kaygılar dile getirmeye başlamışlardı. Genel Kurul öncesinde Ömer Dinçkök'ün dışında bir baska başkan arayışı yönunde nabız yoklamalan yapıldı, ancak Dinçkök'e karşı "hem bu göreve istekli. hem göz dolduran, hem de TÜSİAD'ın lum ağır topları larafından kabul edilebilecek bir başka aday" uzerinde birieşilemedi. Kulislerin surdüğü günlerde bir kısım TÜSİAD uyeleri ikinci bir listeden soz ederken. diğerleri Ömer Dinçkök'e geçen yıl yapılan \aadin tutulmasının gereğinin aliını çizdiler. Bu çerçevede TLSİAD'da etkin olan Koç. Sabancı, Ee/acıbaşı ve Fe>yaz Berker gibi isimler, Rahmı Koç'un önceki gun Amerika'ya şidişinden once bir araya gelerek Ömer Dinçkök'ün başkanlığını onaylarken, Yonetim Kurulu listesiyle ilgili bazı çalışmalar da yaptılar. Bu arada her yıl n.*. s ayında yapılan Yiıksek IS! : S.:ÎT Konseyi seçimlerinin de bu yıl Genel Kuruİ'la birlikte yapılacağı ve Dr. Nejat Eczacıbaşı'ndan boşalacsk Yüksek Istişare Konseyi Başka.nlığı'nı şimdiki Yonetim Kurulu Başkanı Sakıp Sahancı'mn üstleneceği belirtildi. Yeni yönetim kuruluyla ilgili çalışmalann son şeklini almadığı, ancak şimdiki yonetim kurulunda bulunan 10 üyeden yaklaşık yarısının yeni yonetim kurulunda yer almayacağı kaydedildi. Öğrenildiğine göre Konsey Başkanlığı'na geçecek olan Sakıp Sabancı'nın yanı sıra Nihat Gökyiğil, Mehmet Şuhubi ve Necmeltin Gökçe yeni Yönetim Kurulu'nda yer almayacaklar. Buna karşılık Cem Boyner, Biilent Eczacıbaşı, Ali Nizamoğlu'nun yönetim kurulu üyelikleri sürecek. Izmirli iki uyeden Selçuk Yaşar'ın ısrarları sonucu 1 yıl daha yonetim kurulunda kalmayı kabul ettiği, başkan yardımcısı Şinasi Ertan'ın ise İzmir'den Istanbul'a gidip gelmenin zorluğu nedeniyle "affını" istediği, ancak yoğun ısrarlar karşısında onun da 1 yıl daha Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıhğı gorevinde kalabileceği belirtiliyor. TÜSlAD'ın yeni Yonetim Kurulu'nun ise henuz son şekliyle oluşmadığı kaydediliyor. Ancak Koç Holding'den Fahir İlkel'in ve genç işadamı Halis Komili'nin yeni Yonetim Kurulu'nda gorev almalarına kesin gozüyle bakılıyor. Fahir İlkel'in Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıhğı görev ini ustlenebileceği dile getirilirken, Şinasi Ertan'ın da gorevinde kalması halinde yeni Yönetim Kurulu'nun iki eksiğiyle şu isimlerden oluşması bekleniyor: Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Dinçkök, Başkan Yardımcıları Fahir İlkel ve Şinasi Ertan, üyeler Can Boyner, Biilent Eczacıbaşı, Selçuk Yaşar, Ali Nizamoğlu, Halis Komili. Genel Sekreter Ertugrul İhsan Özol ise her yıl doğal olarak Yönetim Kurulu'nda yer alıyor. ÖMER DİNÇKÖK KİMDİR ? Ömer Dinçkök 1948 yılında Istanbul'da doğdu, 1970'te Boğaziçi Üniversiıesi İş İdaresi ve İktisat Bölumü'nü bitirdikten sonra tngiltere'de lisansüstü eğitimi gordü. Dinçkök daha sonra tekstil sanayii ağırlıklı olarak faaliyet gösteren aile şirketlerinde gorev aldı. Dinçkök Aksu firmasının Yönetim Kurulu Başkanhğı'nı yürutüyor. Dinçkök ayrıca İstanbul Sanayi Odası Yonetim Kurulu üyesi. MUSIAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI Yurtsama... 6 OCAK 1987 (Baştarafı 1. Sayfada) durumun daha iyi olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 45'eyükselebiliyor. Gerçi çağımızın insanı hep daha iyiyi özleyen bir kimliğe sahiptir ve hayat düzeyi yukselse ie memnun edilmesi gUçleşmektedir. Hatta hayat düzeyi yukselenlerin istekleri daha da artmaktadır; ama Türkiye'de beş yıldan beri işlerin iyiye gitriği söylenemez. Kişi başına ulusal gelirin 1980'de 1300 doiarken son beş yılda gerilemesi ve 1000 doların alıına kayması da çarpıcı bir gostergedir. İşçi ve rnemur kesiıninde "gerçek aylık "Iann son beş yılda yukselmediği biliniyor. Çeşitli istaüstikler halk kitlelerinin yaşayışmda bir iyileşme olmadığını belirlemektedır. Enflasyon oranlannın her yıl öngörulen rakamın iistunde seyreıtiği de bir gerçek... Bu gibi durumlarda başansız iktidarlann hesabı seçimlerde görülür ve son kararı halk verir. Ne var ki Türkiye'de yasaklı politikacılarla, kapatılan veyerlerine yeni açılan siyasal parıilerle, ağırlığını yitirmiş bir parlamentoyla 12 Eylul'ün antıdemokratik yasalanyla ve lamamıyla iktidarın siyasal propaganda aracına donüşmüş bir televizyonla 1988 seçimlerine girilmesi, daha şimdıden sandık sonuçlarmın halk iradesini yansıtıp yansıtmayacağı konusunda kaygılar ve tartışnıalar yaraımaktadır. 1983 seçimlerinin tam demokratik ve adaletli olduğunu kimse söyleyemez. Türkiye bir donem daha "şaibeli" bir seçim yaşayabilecek durumda ve konumda değildir. Bunun içindir ki özal iktidanntn bir an once demokratikleşme yolunda rejimi normaUeşürme sürecine sokması gerekmektedir. ^'"kıflara ait Kuyumcular Çarşısıyamnda g ÇuhacıHan'ın tarihikimliğinibozbuıunan duğu gerekçesiyle 4 isyeri dün Eminönü Belediyesi'nce mühürlendi. Eminönü Belediye Başkan Yardımcısı Alp Baytekin'in başkanhğında müfettis ve mühendislerden oluşan bir ekip dün Çuhacı Han'da denetlemeler yaparak 4 işyerini mühürlediler. Mühürlenen 4 işyerinden ikisinin tarihi bir mescide, 6teki 2'sinin ise hanın ortak kullanımına açık olan avluda yapıldığı belirtildi. Başkan yardımcısı Baytekin, Çuhacı Han 'ı belediye olarak ele aldıklanm söyleyerek, "tarihi kişiliğine uygun hale getireceğiz. Yaklaşık 2 aydan beri tespitleri yaptık, tebligatları gönderdik. Bugün tebligat sitresi dolanlann faaliyetten men işlemlerine başladık" dedi. Işyerlerine, dükkânlardayaptıkları tarihi özelliği bozan ve ruhsatsız olan eklemeler ve hanın kubbeleri üzerine yapılan gecekondu türü dükkânlarm yıkılması için tebligat yapıldı. ÖzaVın gezisinde sebzeli gösteri HASAN UVSAL UFLK TEKİN ADANA Çukurova gezisini surduren Başbakan Turgul Özal, dun de Adana'nın 65. kurtuluş yıldonumü törenlerine kaııldı, tapu tahsis belgesi dağıttı, bazı yolların temellerini attı ve Çukuro\a Lniversitesi Balcalı kampusundan incelemelerde bulundu. Kurtuluş yıldönumu törenlerinde. resmigeçide inek ve boğaların dahil edilmesi, protokol tribünune sebze mevve atılması ve bir lürkucürnun ciddivetsiz taurları, muhalefete mensup millet\ekillerınin tepkilerine yol avtı. SHP Adana Milletvekili Cüneyt Canver, "ANAP anla\ışı Türki>e'>i ne hale çe\irdi>se, kurtuluş ba>ramını da ona çevirdi" dedi. Başbakan'ın da katıldığı Adana'nın 65. kurtuiuş yıldonümu kutlama törenlerinde ise hayü ilginç olaylar vaşandı. torende halk ozanı olarak kursuye çağrılan "Vahap" isimli bir genç mikrofondan önce, "Beni alkışlama\anın kaynanası ölsün" dedi. Daha sonra da alındıâı ANAP otobüsunde Başbakanın vanında mikrofonu elinc alarak topluluğa "Gerçeği, tek kitap Kuran'dan öğren" di\e başlaşan "Gençlik Şiirf'ni okudu. Yıldönumu törenlerinde polU kordonunu aşmayı başaran bazı >urttaşlar ise Başbakan'dan para. is \e e\ istediler. Kutlama torenleri İstasyon Meydanı'nda saat 10.00'da Isıiklal Marşı'yla basladı. Başbakan, beraberinde eşi Semra Ozal. Devlet Bakanı Ahmel karaetli. Bayındırlık \e İskân Bakanı Safa Gira>. Tarım Orman ve Kovişleri Bakanı Hıis UGUR MUMCU GOZLEM Fiskobirlik'ten fındık ihracatçılanna: (Baştarafı 1. Sayfada) rah kursu açmak" dışında bir başka amacı da var: Yüz kızartıcı olmayan bir suçtan para cezası alanlara yardımcı olmak! Bu vakıf, Korkut Özal'ın ilgili olduğu dınsel amaçlı ilk vakıf değil... Geçen ay da ANAP İstanbul İl Başkanı Eymen Topbaş ve "Al Baraka Türk Özel Finans Kurumu"nun girişimleri ile "Bereket Vakfı" kurulmuşîu. Suudi Finans Kurumu "Al Bakara" Türkiye'de Korkut ^.özal'ın yönetim kurulu başkanlığjnı yaptığı "Hak Vatınm" adlı şirketle birlikte "Al Baraka Türk Ozel Finans Kurumu"nu kurmuştu. "Hak Yatınm" adlı şirket, ANAP İstanbul İl Başkanı Eymen Topbaş'ın şirketi. Şimdi, Korkut Özal, "Özbayrak Şirketi"nöen ortağı Bahattin Bayraktar ile "ÖzBa" vakfını kuruyor; "Hak Vâf/mr7"daki ortağı Eymen Topbaş aracılığı ile de "Bereket Vakfı"nı\ ANAP hükümeti. 14 Aralık 1983 günü göreve başlamıştı. 16 Aralık 1983 tarihli kararname ile "SuudiTürk Finans Kurvmlan"na yasal olanak sağlıyor. "Faisal Finans Kurumu" ile "Al Baraka Özel Türk Finans Kurumu" bu tarihten sonra kuruluyorlar Daha sonra "Arap/ara mülk safışı" gündeme geliyor... Boğaziçinde önce "Sevda Tepesi" satılıyor. Tepeyi alan,Suudi Arabistan Veliahtı Abdullah Bin Abdülaziz. llışkileri bununla bitmiyor. Tapu ışlemleri, tapu sicil muhafızlığı yerine, İstanbul Anakent Belediye Başkanı Dalan'ın makam odasında yapılıyor. Bundan sonra Suudi şirketleri, ANAP İstanbul Anakent Belediye Başkanı Dalan ve ANAP İzmir İl Başkanı Atilla Yurtçu ile ortak işlere giriyorlar Korkut Özal, "İslam Kalkınma Bankası"na danışman otarak atanıyor. Aynı günlerde, kardeşi Başbakan Özal, İslam Kalkınma Bankası'na vergi bağışıklığı sağlayan yasa tasarısını Bakanlar Kurulu'na sunuyor! Suudilerle tıcari ortaklıklar... Bu ortaklıklar aracılığı ile elde edilen milyarlar ve bu milyarların bir kısmı ile kurulmuş "Dinsel amaçlı vakıflar"... Bu vakıflar aracılığı ile açılacak kuran kursları, camiler, mescitler, düzenlenecek törenler, verilecek burslar.. İslamcı Suudi Sarayı ile laik Türkiye Cumhurıyeti'nin Başbakanlık konutu arasında kurulmuş bağlardır bunlar... Bu "İslamcı düzen", bazen siyasal ve dinsel bazen de ıdeolojik ve ticari ilişkiler ile yürüyor. Bunun için "sıkma başlı genç kızlan" kendilerine siper edip, bir siyasal eyleme girişen çevreleri hiç yadırgamıyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan "fefva" isteyen ANAP Genel Başkan Yardımcısı'nın bu sozlerine de hiç şaşırmıyoruz. Güvendikleri dağlar var. Bu ilişkilere güveniyorlar. Bu ticari ilişkilere ve bu siyasal ilişkilere güveniyorlar... : Bunlara güvendikleri içindir ki, Sayın Cumhurbaşkanı nın öğretmenler gününde yaptığı konuşmanın ıçine dinsel amaçlı ekler yapıp, bu konuşmayı 500 bin tane basarak, bütün okullara ve bütün öğretmenlere gönderiyorlar. Bunun içindir ki, "Milli Tarih" adını verdikleri tarih kitaplarının kapaklarma "cumhurbaşkanlığı forsu"nu andıran çızimler koyarak, Çankaya'nın kendilerinden yana olduğu izlenimini vermeye çalışıyorlar... Üniversitelerde "inkılap Tarihi dersleri" bunun içindir ki, bu alanda yetişmiş öğretim üyelerine verdinlmiyor. Yine bunun içindir ki, zorunlu din derslerinde siyasal amaçlı propagandalar yapılıyor. Bunun içindir ki, "Tevhidi Tedrisat Kanunu" çiğnenerek imam hatip lisesi mezunları din adamı olacaklarına, devlet bürokrasisine yerleştirilıyor. Devlet, bundan sonra, istedıği kadar laik eğitim vermeye çalışsın; nasıl olsa bu çevrelere Suudi sermayeli ve dinsel amaçlı "birader vakıflan" siyasal ve mali destek sağlıyor... Ve nasıl olsa "laik devlet" yavaş yavaş bu "İslamcı kadrolar"\n eline geçiyor "Türban" aslında yalnızca genç kızlarımızın başlarını örtmüyor; bu çokuluslu islamcı düzenin apaçık görülmesini engellemek için belki de kimilerinin gözlerini örtmeye yarıyor! Yüksek radyasyon sizin sorumuıuz ORDl . (( umhurivfl) Karadenız Bolgesi Fındık İhracatv'iları Birliği Yonetim Kurulu, önceki gece aldığı bir kararla fındık dışsatımı \apanlan uyararak radyasyon olçümlerine dikkaı etmelerini istedi Konuyla ilgili olarak rrazırlanıp dışsatımcılara gönderilen sirkülcıde özeıle şovle denildi: "İhracata fındık ha/ırla>an firmalann \aplırdıkları ölçumlerin a^ırı derecede fazla bulunması durumunda, sorumluluğun malı hazırla>an firma\a ail olacağı goruşüne >arılmışlır. Herhangi bir sorumluluğa maruz kalmamak için. ihracala fındık hazırla>an üyelehmizin daha dikkatli da\ ranmalarını rica ederiz." ğız. kurumdan t>ondcrilen uzman, bolgemizd? üç ay kalacak \e elemanlarımı/ı eğitecektir. Ö>lesanı>uruz ki bu üç a>lık donem sonunda Fiskobirlik'e >etki \erilecektir. Boylelikle ihracatçıların Küçukçekmece'ye giıme külfeti kalmayacaktır." Sofya ve (Baştarafı 1. Sayfada) ıresi taratından yapılan açıklamalarn şu andaki son durumu yansıttığını ka\dederek, "Bizim konuyla ilgili olarak soyleyeceği mi/ yeni bir şe> >ok" dedi. Mustes.ar Kıhç. Turki\e">e göı; veya ütica ederek bu ulkedeki çocuklarından ayrı kalmı> olan ailelerin, başvurulannı Dışişleri Bakanlığı'na yapııklannı da hatırlatarak. "Bugüne kadarki toplam baş>uru sa\ısı 103'tur. Bulgaristan hükümetinin ocak ayında gönderme>i diışundiığü çocuk sayisi ise ITtur. Yani diger 89 başvuru için önümüzdeki a>larda ayrıca değerlendirme yapılabilinir" şeklinde konustu. •\le\ Kılıç. Turk çocuklarının gonderiliji icin teknik çalışmaların henuz bablatılmadığını soylerken, yolculuğun hangi araçla şapılacağı konu^undaki bir soru>u da, "Şu anda hiçbir bilgimiz >ok. karayolu da olabilir, uçak \eya trenle de se\k edilebilirler" dedi. RAPOR VERLMEYİZ Fiskobirlik'in ABD'den saıın alarak İstanbul Kuçukçekmecedeki Atonı Enerjisi Kurumu'nda denediği radya^von ölçurn cihazı Giresun'a getırildi. Fiskobirlik üenel Müdürü Biilent Özesen, Cumhuriyet muhabırine yaptığı açıklanıada özetle şunları söyledi: "Bi/im cihazımızla ölçuletek fındıklar için rapor \ermemiz şimdilik soz konusu değil. Daha doğru»u ihraç raporuna radyasyon belgesi ekleme yetkimiz >ok. Sadece otokontrol göre>i yapacağız. Biz, Ticaret Bakanlıgı'nın tebligine göre, ihraç edilecek fındıkları tarayacak \e Atom Enerjisi Kurumu'na vardımeı olaca Hikmet Çetinkaya Kubilay Olayı ve Tarikat'Kampları MnCınmı OöAUmıim MurK&m nıi Doğan ile bazı milletvekillerı olduğu halde alana Petek otobüsü ile ve otobasten yukselen "Sana Özal'ımdan selam gelirmişem" turkusuvle girdi. Torene SHP Adana milletvekilleri Cüne>« Can\er, Coşkun Bayram, Vehbi Batuman ve Metin İ slunel de katıldılar. Ilk konuşmayı Anakent Belediye Başkanı Aylaç Durak yaptı. Durak, Basbakan'ı "Şantiyeye donen Türkivc'nin biiyük mimarı" olarak nitelendirdıği konuşmasından sonra "halk ozanı Vahap"ı kursuye davet etti. Ozan, turkulerini tamamlamasının ardından şeref tribunüne gelerek Özal'ın elini öptu. Ardından kursuye çağrılan Başbakan Özal, Türkiye'nin çok guzel gunlere doğru gittiğini beFirterek, Ataturk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık duzeyine erişmeyi, hatıa bunu da aşmayı hedeflediklerini sovledi. Buna yiırekten inandığmı vurgulayaıı Başbakan. "Bunun tek yolu >ardır. Çalışmak. çalışmak ve yine çalışmaktır" dedi. ' CANVERDEN TEPKİ Torenlere kaulan SHP Adana Milleıvekili Cuneyt Canver, kentin kurtuluş töreninin Belediye Başkanı ve \'ali tarafından "ANAP ba>ramına" çevrildiğini, Adana'ya layık olmayan bir toren vapıldığını, tanık olduğu olaylardan utanç duyduğunu belirterek, gece valilik tarafından verilecek kurtuluş balosuna protesto etmek için katılmayacağını açıkladı. Canver, "ANAP anla>ışı Tiirkiye'yi ne hale çe\irdi>se. kurtuluş bayramını da ona çe\irdi" dedi. GERÇEĞİ KIRAVDAN ÖĞREN Kurtuluş yıldonumü torenlerinden sonra bakanlarla birlikte Petek otobusune binen Başbakan Özal, 2 kilometrelik yolu törenden aynlan kalabahk bir yurttaş topluluğuyla birlikte 25 dakikada alabildi. Otobüsten yukselen ANAP marşı eşliğinde Başbakarun Teknik Danışmanı Erkal Zenger, Özal'ın ve hükumetin propagandasını yaptı. Zenger. "Haydi gençler. haydi Adanalılar, analar neler doğuruyor. Şunlara bak, en biiyük başbakammıza nasıl da se>gi gösteri) orlar. Adana zaten yiğitlerin harman olduğu verdir. Belediye Başkanının bu sevgiden goğsii kabardı" diye seslenirken, zaman zaman da Başbakan mikrofondan halka teşekkür etti ve "Yaşayın Adanalılar, yaşayın gençler. sizin için her şevi yaparız, ona gore" dive konuştu. Otobus binlerce yurttaşın arasında ilerlerken, ANAP otobusune Adana Valisinin de bindiği gözlendi. Bu arada otobuse eağnlan ve torende şiir okutulan halk ozanı Vahap, Başbakan'ın yamnda eline tutuşturulan mikrofondan halka >eslendi ve "Gerçeği tek kitap Kuran'dan oğren" diye başlayan "Gençlik Şiiri"ni okudu. Buradan Adliye Saraşı'na giden Başbakan Özal, Cumhuriyeı Savcısı Ali Galip Dinçer ve Baro Başkanı Muzaffer Terliksiz'i zivaret etti. Terliksiz'in "adli muzaharet" (mali durumu elverişli olmayan sanıklara avukat yardımı) konusu ve avukatlara emeklilik sonrası sosyal guvence isteklerine Özal şu karşılığı verdı: "Özel İdare ^asa Tasarısı halen Meclisin gündeminde. Bu tasarıya heniız komisvondavkeıı bazı ek maddeler koyacağız. Arzularınızı gerekirse, Sosyal l>a>anısına Konu'ndan da karşılayabiliriz." (Baştarafı 1. Sayfada) macı'yı kabul etti. Cumhurbaşakanı Evren'in Adana'da yapılacak rektörler toplantısı ile ilgili Prof. Doğramacı'dan bilgi aldığı oğrenildi. Cumhurbaşkanlığı Basın Muşaviri Ali Baransel, kabulle ilgili olarak bilgi \eiirken. "Sayın Prof. Dr. Dogramacı. Adana'da 8 ocak günü yapılacak ve sa>ın Cumhurbaşkanımızın da katılacağı rektörler toplantısının ön ha/ırlıklan konusunda bilgi arzettiler. Bu arada YÖk'un çalışmaları konusunda da bilgi sundular" dedi. Adana Çukurova Üniversitesi'nde 8 ocak tarihinde toplanacak Rektörler Komitesi'nin gündeminde tek madde bulunduğu ve "turban ve başörtüsü yasağı" konusunu göruşeceği oğrenildi. Bu arada Cumhurbaşkanı Evren, aynı gun ozel olarak seçilen 35ü oğrenciye bir konuşma yapacak ve büyük olasılıkla turbandan soz edecek. YÖK yetkiüleri söz konusu yasaklama ile birlikte öğrencilerden ve bazı siyasi partilerden gelen tepkilere dikkat çekerken, bu tepkinin "buyiık ve önemli olmadığına" işaret ettiler. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in turban ve başörtüsü konusunda kesin tavnnı ortaya koymasına karşın, yer yer tepkilerin surduğunu belirten bir YÖK yetkilisi, "Benim gorüşıime göre, Rektörler komitesi'nin bu aşamadan sonra net bir yoruma ulaşması gerekivor. Çünku meselenin yalnız gi>imkuşam meselesi olmadığı da ortaya çıkıyor" diye konuştu. Evren Ataol Behramoğlu'nun, cezaevinde arkadaşlarına düştüğü dörtlüklerden bazılarını çok önceleri yayımlamıştım. Dörtlükler, 1982'de Sa§macılar Cezaevı'nde yazılmıştı. Ataol Behramoğlu, Nodim Tarhan'a da şunları adamış: "Bir arkadaşımı dınledim, yurdunu savunurken/lnanç ve güç doiuyduşaskın yüzter sarkmıştı kürsüden/'Bızler yannın insanlanyız' diye düşundümfonlar ise, ölüdür, şimdıden'.. " Ataol'un Prof. Melirı Tümer'e düştüğü dörtlük, onun "ille de bir sahanda yumurta!" diye tutturmasından kaynaklandı. Dörtlük şöyle: "Bir bankada idare meclisi üyesı olmak varken/Başına Barış Derneği derdini akjı Melih Hoca/Savaşsız, sömürüsüz bir dünya özlerKen/Sahanda yumurtaya hasret kaldı Melih Hoca..." Kızı Barış'a da cezaevinde dörtlükler yazan Ataol Behramoğlu'nun "Sevgınin Onünde" dörtlüğü şöyle "Bütün insanlan dostun bil, kardeşın bil kıztm/Sevincin ürünüdür insan, nefretm değil kızım/Zulmün önünde dimdik tut onurunu/Sevginin önünde eğil kızım" Bir gün Barış, annesi Ludmilla ile, babasını görmeye cezaevine gider O gün görüş günüdür. Barış babasını doya doya seyredemez. Gardiyanlar, Ataol'u "Tamam görüş bitti!" diye alıp götürürler Ataol, görüşten suratı asık ayrılır. Barış annesi Ludmılla'ya sorar: Anne babam bize dargın mı? Neden yüzü asık gitti? Ben de ona darıldım ışte! Ataol bunu öğrenınce dörtlüğü yazar. Adı: "Gecenin Üzgün Çiçeği". Şöyle: "Gecenin üzgün çıceğı sen, yavrum/Dargm yüzünü görebilsem yavrum/Babalar daha çok görebilsin diyedir çocuklarını/Tutsaksam şimdi ve sana hasretsem, yavrum." * * * Server Tanilli ile evinde söyleşıyoruz; o tekerlekli sandelyesinde oturuyor. Nikotini az bir tütunü, bizim köylüler gibi, kağıda sarıp içiyor. Bana da sardı bir tane. Trenden inip, bir taksiye binerek adresine vardığım akşam, Tanilli'nin evinde bana göre şölen vardı. Phiromı, sofraya çorba, tavuk. pılav, yoğurt, meyve getirdi. Tanilli, bir akşam yemeklerini böyie yiyordu. Sabah kahvaltısı, bir elma, bir mandalinaydı. Tanilli: 'fadıklerimı yakamıyorum, onun için yemiyorum... diyordu. O akşam yarım kadeh sarap içti. Bana uydu. Akşam, yatmadan önce bir saat boyunca ingilizlerin yapımı bir aygıtla ayağa kalkıyor. Öyle duruyor Aygıt, öyle yapılmış ki, belinden ıpleıie bağlanıyor ve ışlemeyen bacakların üstünde durulabiliyor. Tanilli: Ekmekçi, hani deher ya, Asılacaksan İngiliz siçimı ile asıl' diye, tıpta da ingilizler çok ilerde. Bu aygıtı onlar bana verdiler Ayağa kalkma yo/uyfa, smdirimi kotaytaştınyorum, yanm beöenim dengesini buluyor Tanilli bu durumda çalışmasını sürdüruyor. Yazacağı metınleri hazırlıyor. Bir saat sonra, Japon kızı Phiromi, onu yatağa yatıracaktır. Phiromı, Strasbourg'ta, üniversitede Fransız edebiyatı üzerine doktora yapıyor. Tanilli'ye yardımcı olmaktan çok mutlu görünüyor. Üniversiteye gittiği zamanlar Tanilli, bir olağanüstü durum olursa, teletonla bir arkadaşmı çağırıp yardımını ıstiyor. Arkadaşı Kemal Kocaş bunlardan biri, ona telefon etti Bak Kemal, dedi, Mustafa Ekmekçi geldi. Ona Strasbourg'u gezdirmeliyiz. Vfenn sabah saat 11.00'de, arabana benzin dotdur bize gel... Konuşmayı sürdürüyoruz Usu, düşüncesi Türkiye'de ya, yurtsuyor ya Türkiye'yi, konu hep Türkiye üstüne. Şöyle dedi Tanilli: Biz ayvayı, 1617 yüzyıllarda yemişiz Sevgili Ekmekçi. Avrup^da ronesans yaşanırken, Türkiye'de us dışı şeyler tartılılıyor... Gerçekten, o zamanlar medreselerde tartışılan konular öyle ilginçti ki, örneğin "Peygamberin babası imanlı mı öldü, imansız mı öldü?" tartışmaları günlerce, aylarca sürerdi Us yani akıl değil, inanç yani iman ön sıradaydı . Tanilli konuşuyor: 1960'larla başlayan Türkiye bir rönesansın içındedir. Sedun Hoca'mn (Aren) bunda büyük payı olmuştur. Sadun Hoca, öyte konuşur, yazar ki, bir örnekle tüm bir yazıyı özetler. Ben bir yazı yazdığım zaman, 'Bu yazı Sadun Hoca'nın eline geçerse acaba ne derler? Yazıyı açık ve aydınlık bulur mu?' diye düşünürum. Sadun Hoca bana açık ve aydınlık yazma eğitimini vermiştir. Ona çok şey borçluyumdur. Prof. Tanilli'ye dışardaki aydınlarımızı soruyorum Kırılıp sarıldı ışte, diyor, Aydın direncinın getirdiği bir şeyvar, oyaşatıyor insanı!... Yurtta olup bitenler, tökezleyen demokrasi, insan haklarına aykın davranışlar, ışkenceler. bağımlı davranışlar Tanilli'yi, bu büyük yurtseveri çok üzmektedir Bağımsızlık, laiklık ve demokrasi, Cumhuriyetin, Atatürkçülüğün temelleridir Bunlardan ödün verilmez. Tanilli şöyle dedi: İnsan haklan, hukuk, demokrasi, çağdaş Türkiye aydınlarımn, uğrgnda büyük kavga verdikleri temel değerlerdir ve bu kavga bir başka köklü hareketin, bizim iki yüz yıla yaklaşan "aydınlanma" hareketimizin aynlmaz bir parçasıdır Çok az toplumun tarihi bizim aydınlarımızın bu uğurda çektiği acılara benzer acılarla doludur... Tanilfi'de de, dışardaki tüm aydınlanmızda, işçilerimizde de, bir yurtsamayı, eski deyişle "daüssıla"yı sezmemek olanaksız Bu yurtsama, yurt özlemı, daha önce de belırttığim gibi, boğazda rakı içme özleminden gelmıyor Kimse o düşüncede değil. Ülkede demokrasinin tam ışler duruma gelme özleminden kaynaklanıyor. Prol. Şerver Tanilli'nin hemen her olaya, koşup, yetiştiğini gözlemiştim. Şon olarak, "Ekmek ve Hak Dilekçesi" çabalan vardı. Avrupa'dan, çeşitli ülkelerdeki Türklerden 1400ü aşkın imza toplandı. Avrupa'dan gelenlerle birlikte, Türkiye'de toplanan imza sayısı sekiz binı aştı. Bu dılekçenın ocak ayının ikinci yansında. Cumhurbaşkanına, Meclis Başkanına, Meclıste gruplar olan partilerin başkanlarına verilecek Dilekçe imzalayacaklar için, isteme adresinı bir kez daha yazıyorum. Bilar A.Ş. Onur iş Hanı No: 146, Kat 6 Ankara. Tanilli, dilekceyi Avrupa'da imzaya sunarken, girişe şunları yazmış: "Haöhayacaksınız, Türkiye'de 1255 aydın 1984 yılının bir gününde yetk makamlara bir dilekçe vermişlerdi. Onda ülkemizdeki antidemokratik gelışme ve uygulamalan sergileyip çağdaş demokrasinin özünü oluşturan kurum ve ilkeleh savunuyorlardı. "Aydmlar Dilekçesi" adı verilen bu metnın, o sıralarda nasıl tepkiyle karşılandığını hatırlayacaksınız. Bu dilekceyi hazırlayanlann bir bolümü hakkında dava açılmış ve dünya kamuoyunun ayağa kalkmasıyla dava da aklanmayla sonuçlanmıştı. Bugün Türkiye aydınlanndan yeni bir ses geliyor. Elinizdeki "Ekmek ve Hak Dilekçesi" Türkıye'deki ekonomık durumu ve bu durumun toplumsal yaşamın her alanına nasıl yansıdığını anlatıyor Ortaya koyduğu gerçek şu: Ülkemizde eşi az bulunur bir soygun düzeni vardır ve toplumu her yanıyla kemirip durmaktadır. Değişiirilmez bir düzen midir bu? Değişecekse, kim yapacaktır bunu? Dilekçe, sözlerini bitirirken onu da açıklıyor: Toplumun ve ülkenin yararına olmayan bu ekonomik düzen elbette değişecektır ve elbette halkımız, Kendisinin ve ülkesinın geleceğınde söz ve karar hakkını elde edecektir. Ekonomikdemokratik hak ve özgürlüklerinin önündeki engelleri, kendi bilinciyle, ve kendi gücüyle aşacaktır. Bunun ilk koşulunu da hak ve özgürlükleri sürekli gelıştiren gerçek bir demokrasiyi kurmak oiduğunu bilrnektedir. Tüm dünyada, insanların onurlu tarihini halklar yaratmıştır. Ülkemizde de halkımızm kendisi yaratacaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmamalıdır.' Sevgili okuyucu, ışte o halktan bir kişi de sensin. Bu yurtsever, bu insan ve özgürlük aşığı sese, bu çağdaş çağrıya nasıl yanıt vereceksin? içeriğine inanıyorsan, onu senin gibi duyarlı yüzlerce insana ulaştırmak da senin görevin Unutma. o yüzler, giderek binler ve milyonlar olacaktır Derelerden çayın. çaylardan ırmağın oluşması gibi. Evet, sıra sende şimdi, seslen ve elini uzat! Prof. Server Tanilli." BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN Boğaziçi Üniversiıesi Enstitülerinin aşağıda belirtilen Lisansüstü Ana Bilim Dallanna 19861987 öğretim yılı II. yarıyılı için öğrenci ahnacaktır. Adayların 2 Ocak 1987 tarihinden 19 Ocak 1987 tarihine kadar, a) Mezuniyetlerini gösterir belgenin fotokopisi, b) Mezuniyece kadar alınan notları gösterir belge, c) Mezun olduğu kurumdan disiplin cezası almadığına dair belge, d) İki adet tavsiye mektubu ile birlikte Boğaziçi Üniversitesi Kayıt tşleri Şube Mudurluğü'ne başvurmaları gerekmektedir. Öğretim dili tngilizce olup, Dil Eleme Sınavları 2123 Ocak 1987 gunü saat 8.30'da Boğaziçi Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu'nda yapılacaktır. Lisansüstü programlanna öğrenci kabul edecek olan Enstitülerin Ana Bilim Dallan ve komenjanlan aşağıdadır. ENSTITÜ YÜKSEK LİSANS DOKTORA Ataturk tlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü 15 BiyoMedikal Muhendisliğı Enstitusu 6 Çevre Bilimleri Enstitüsü 15 , 10 Fen Bilimleri Enstitüsü Matematik 5 2 Fizik 2 Kımya 3 (organik kimya 2 (Fiziko Biyoloji Makine Muh. Kimya Muh Elektrik Muh. tnşaat Muh. Endüstrı Muh. Nukleer Muh. Bilgisayar Muh. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Arastırma Enstitusu Astrofizik Jeofizik gıda kimyası) 5 10 10 k İ m y a ) Iki milyarı (Baştarafı I. Sayfada) Haha soınmda çaUşnıalannı laııuımlavan Milli Piyaııgo İdaresi teknisycnlcii ha/ırladıklaıı goıuşü dun Malive vc Gunııuk Bakanı Ahınel kıırtcelıe \lptcmoçin'e iletııleı. Ciçncl Mııduı Ce\at kani İ ner. "İdare olarak hepiıni/i iı/cıı 2 nıilvarın dagılılamaıııası olavını lelafi etınek için MI içindeki çekilişlerden birini zeugiıık'^lirnıcy i onerivorıı/" Jivc konuştu Ldinılcıı bılgiyc goıc. oınıunı/deki ni'aıı ve nıayıs ayında ve bııyuk olasılıkla 23 Nis.ııı ya da 19 Muvıs gibi o/el bu guııe ilişkin çekiliş pıogıanıunı buvıık ikramivcııııı yanı sııa 20 tane 1(H) ıııilvoııluk vc loplam 2 milvarlık çt'kılıs koıuılacak. İLAN ÇATALCA SULH HUKUK HÂKtMLİĞİ'NDEN Dosya No' 1986 ''971 ÇatalcaSulh Hukuk Hâkimliğrnin 28.11 1986 tarih ve 1986'97] esas. 1986/967 sayılı kararı ile Çatalca ilçesı Gurpınar ko\u nufusuna kayıtlı olup burada ikamet eden Huse>ın oğlu Hasan Sargın'a aynı yerde nufusa kayıth annebi Rabia Sargır, \asi olarak aıanmii olup ke\fıyet ilan olunur. Basın 2 Bütün kitapçılarda Fiyatt: 18001in Boyut Yayınevi AtoyköskSCad. No: 10/D.8 Caifaloğ/u/tSTANBUL ADINI TAŞIVAN İLk BUL>ARIN TEMELİNİ A1T1 Özal, unıversiteden sonra da sırasıyla 6. koiordu Komutanını ziyaret etti, Anadolu Mahallesi'nde tapu tahsis belgesi dağıttı, belediye tarafından yapılacak olan ve aralarında kendi adını da taşıyan bir bulvaıın bııluııdtığu temel aıma torenletine katıldı. "Turgul Özal Bıılvarı'ııın tcmel atma loreniııden sonra kenan Evren ve Adnan Meııderes bıılvarlarınm da teıııelleriııi ııllı. 2 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle