09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 OCAK 1987 EKONOMİ CUMHURÎYET/9 TÜRKIYE'den 'Interbank'ta işlem hacmi A nkara (<ua.) Merkez Bankası denetimindeki / \ bankalararası borçlanma piyasasında kurulduğu 2 nisandan 31 aralık akşamına kadar gerçekleştirilen işlem hacmi 10 trilyon 624 milyar 800 milyon liraya ulaştı. Merkez Bankası yetkililerinden alınan bilgiye göre 31 aralık 1986 gecesi itibanyla, Interbank piyasasından bankalann aldıklan borç toplamı 1462 milyar Hra olarak hesaplandı. Piyasadan bankalann aynı miktarda da alacağı bulunuyor. Böylece Interbank'ta yıl sonu hesap bakiyesi 292.4 milyar Hra olarak hesaplandı. Interbank piyasasına, bankalar pazarlık nsulüyle belirlenen faizden borç sunuyorlar, aynı piyasadan yine bankalar pazarlıkla belirlenen faizden borç alıyorlar. 2 Nisan 1986'da kurulan Interbank'ta en yüksek hesap bakiyesine, 23 aralık günü 357.8 milyar lirayla ulaşılmıştı. Bu tarihte, bankalann piyasaya borçlannın toplamı 178.9 milyar liraya çıkmış, aynı miktarda da alacak bakiyesi hesaplanmıştı. Toplam 46 bankanın borçlu ve alacaklı olarak işlem yaptıklan piyasada bir gilnlük en yüksek işlem hacmine 19 aralıkta erişilmişti 19 aralıkta piyasada 168.4 milyar Hra el değiştirmisti. 2 nisan 31 aralık tarihleri arasmda Interbank'ta 16 bin 274 işlem yapıldı. En yüksek işlem sayısına da 248 rakamıyla 12 aralık günü ulaşıldı. Bütçefinansmanı ile faizpolitikası parasal göstergelerin enflasyonist etkisini şiddetlendirdi EKONOMİ NOTLARI OSMANULAGAY Para mıısluğu kapatüamadı NECMİ ÇELİK Enflasyon üzerinde belirleyici etkiye sahip çeşitli parasal göstergeler, 1986'da geçen yıla oranla daha farklı bir seyir izlediler. 198S yılında azalış eğiliminde olan bazı göstergeler bu yıl tırmanışa geçerken, bazılan da iniş grafiği sergilediler. Ancak parasal göstergelerdeki bu artış ve azalış oranlan, Ozal Hükümeti'nin 1986'da da para musluklannın kontrolünde zayıf kaldığını ortaya koydu. lzlenen faiz politikası, tasarruflan bankacılık sistemi içinde tutmak bir yana, iyice sistemden uzaklastınrken, Hazine'nin bitmek tükenmek bilmeyen taze para ihtiyacı, temel parasal göstergeleri olumsuz yönde genişletirken bu göstergelerin enflasyonist etkilerini şiddetlendirdi. Parasal göstergelerin ortaya çıkardığı genel tablo, hükümetin "yüzde 25'lik enflasyon beklentisi"ne karşı sokaktaki fiyat artışlarının yüzde 40 civannda olduğu yolundaki görüş ve savlan da doğmlar bir nitelik taşıyor. Hazine'nin bütçe finansmanım sağlaması uğrana para musluklannın gevşetilmesi sonucu emisyon, diğer deyişle piyasadaki para hacmi, 1986'da geçen yılln oldukça üzerinde artış kaydetti. Enflasyon üzerinde en önemli etkiyi yapan ve tüketim eğiliminin canlanmasım teşvik eden dar tammb para arzı ile emisyonun artış hızları sırasıyla yüzde 45 ve yüzde 55 gibi yüksek oranlara ulaştılar. Ml diye adlandınlan dar tanımlı para arzını meydana getiren unsurlar da tek tek önemli yükselişler kaydettiler. Ml'in en önemli unsurunu oluşturan dolaşımdaki para yüzde 55, vadesiz ticari mevduat da yüzde 30'a varan bir artış gösterdi. Para arzınm diğer önemli bir parçasmı oluşturan ve her an tüketime kayabilme özelliği Parasal göstergelerin nabız atışı (°o) 1986* 1985 Emtsyon 55 40 Para ara (M1) 46 32 Para ara (J»2) 34 51 Banfca kmHtafi 65 44 Ttptam nevdut 36 56 Tasamrf mtrtuatı 31 62 Vatesiz tasamrf m v 71 36 Vadril tasarruf mn 28 56 (*) 19M verflrri için 5 aralık tarihl «as alındı izledi. Aralık başı verilerine göre Mq2'deki artış hızı geçen yıldan 17 puan daha aşağıda gerçekleşerek yüzde 34'e indi. Bu düşüş ilk bakışta geniş para arzının enflasyonist etkisinin azaldığı yolunda bir izlenim vermesine karşın, M2'nin en önemli unsuru olan vadeli mevduattaki gerilemenin bu düşüşte etkili olduğu anlaşılıyor. Vadeli tasarruf mevduatı, tıpkı vadesiz tasarruf mevduatı gibi iki misli hareket, ancak vadesiz mevduatın tersine aşağı doğru bir hareket göstererek yüzde 66'lardan yüzde 27'lik bir artış hızına çekildi. M2 içinde yer alan banka kasaları da 1986'da yüzde 68 gibi önemli bir tırmanış kaydederken, Merkez Bankası'nın bu unsuru kontrol altına almada yetersiz olduğu da ortaya çıktı. öte yandan enflasyona karşı mücadelede önem taşıyan rezerv para göstergesi (parasal taban) sınîrlanması çabalan 1985'e kıyasla bu yıl kısmen etkili oldu. Dolaşımdaki para, Merkez Bankası'nda tutulan zorunlu mevduat ile bankalann kasalarındaki nakit varlıklann oluşturduğu rezerv para göstergesi 1985'te yüzde 45'lik artış sağlamışken, bu yılki artışı yüzde 28'e geriledi. Rezerv paraıım azahşında bankalann Merkez Bankası'nda tutmak zorunda olduklan mevduat oranının yıl içinde yüzde 5'e varan oranda düşürülmesi etkili oldu. Piyasadaki tüketim eğiliminin canlanmasına paralel olarak tırmanışa geçen banka kredileri de 1986'da "enflasyonu körükleyecek" düzeyde arttı. Tüm banka kredileri yüzde 70 gibi görülmemiş bir artış hızına ulaşırken, kredi stokundaki genişleme de yüzde 65 civannda oldu. Hazine'nin artan ihtiyaçlanm karşılama amacırun öne çıkmasıyla Merkez Bankası'nın doğrudan kredileri ise yüzde 37'lik bir kabarma gösterdi. Haydi İyimser Olalım! Yeni bir yıla iyimserlik içinde, umut dolu girebilmek herhalde çok güzel bir şey olmalı. Kurumaya yüz tutmuş dalları, köhneleşmiş ilişkileri, çözümsüz görünen sorunları, tüm çirkinlikleri ve düzeysizlikleri, katardan ayrılan vagonda bırakıp sanki tüy gibi hafiflemiş olarak geleceğe koşan bir trenin içinde bulunmak; açmaya hazır tomurcuklar arasından geçerek geleceğe uzanan rayların üzerinde uçup gitmek herhalde çok güzel bir şey olmalı. Ne var ki bu güzelliği yaşayabılmek için "haydi iyimser olalım" diyerek yola çıkmak, iyimserlik ve kötümserlik konusunda ilginç kuramlar icat ederek zoraki bir iyimserliğin propagandasını yapmak tabii ki yeterli değil. Doğuştan, bönlük sınınndaki bir iyimserliğin tutsağı olmayanlar için bu güzelliği yaşayabilmenın ön koşulu, yeni bir yıla iyimser bakabilmeye olanak verecek bir ortamın bulunması; çevredeki, toplumdaki, ekonomideki gelişmelerin; geçmişten geleceğe uzanan eğilimlerin insanın içinde iyimserlik tohumlarını yeşertecek boyuttar taşıması. 1987 yılına girerken Türkiye'de böyie bir ortam var mı acaba? Başbakan Ozal Gölge Adam gazetesine yazdığı "1987 Nasıl Geçecek" başlıkla yazısını bakın nasıl bitirmiş: "1987 yılı Türkiye için önemli bir yıldır. Bir yazarımtzın gorüşüne göre en büyük yobazlık kötümserliktir. Çalışkan insan hiç bir zaman kötümser olamaz. Ancak tembeller kötümser olur. Çalıştığımız ve ter döktüğümüz sürece Türkiye'nin devamlı gelişeceğınden şüphem yoktur." Bu sözleri okuyunca önemli milli maçlarm oynananacağı günlerde bazı gazetelerin spor sayfalanndaki manşetleri anımsadım, ister istemez; "Haydi aslanlar", "Mucize bekliyoruz", "ingiltere büyükse biz de büyüğüz", "Mağrur İngilizlere derslerini verelim" gibi manşetleri. Ve tabii ertesi günkü manşetleri: "Boyumuzun ölçüsünu aldık: 80", "Gene hezimet", "Onlar oynadı, biz seyrettik", "Gene rezil olduk: 80" Ortada iyimserliğe dayanak oluşturacak koşullar yokken pompatanan bir iyimserlik rüzgârının sonuçta hezimetleri ve düş kırıklıklarmı önleyemediği samrız bir gerçek. O halde bu rüzgâra kapılmadan önce olumlu ve olumsuz gelişmelerin sağlıklı bir muhasebesini yapmak; Türkiye'nin nereden nereye gittiğini, yalnızca bugünü ve yarını değil ondan sonrasını da etkileyecek eğilimlenn neler olduğunu iyice bir tartmak gerekiyor. Ben kendi hesabıma bu muhasebeyi yaptığımda ne yazık ki fazla iyimser olamıyorum. Aslında Türk toplumunun dinamizmi, Türk insanının dünyadaki pek çok gelişmeye ayak uydurmasını sağlayacak niteliklen kazanmaya başlamış bulunması, inandığı bir amaç uğruna özveride bulunma yeteneği, başlıbaşına iyimserlik nedeni olabilecek hasletler. Buna karşılık bu hasletlerin gereğince değerlendirildiğini, bu potansiyelin tam olarak kullanıldığını söylemek kolay değil. Toplumun çağa ayak uydurmasını sağlayacak önceliklerin doğru saptandığını, toplumun bu önceliklere göre yönlendirildiğini söylemek olanaksız. Tersine, ekonomiden başlayıp sosyal sorunlara uzanan ve toplumun gelecekieki politik yapısını da belirleyebilecek olan kaygı verıci bir eğilimin gölgesı, tüm iyimserlik belirtilerini karartacak nitelikte. Toplumun geniş kesimine fazla bir şey veremeyen bir ekonomik düzenin yarattığı hoşnutsuzluk ortamında dini inançların toplumdaki tepkileri kanalize etmenin bir aracı olarak kullanılmasının, ya da bu yolun açık tutulmasının sonuçlarını çok iyi hesap etmek gerekiyor. Bu ideolojik çerçevenin karşısına ekonomik düzenle ilgili seçenekten başlayarak, toplumun geniş kesimine bir şeyler verecek, kapsamlı bir seçeneğin konamamış olması, "sağ"ın ideolojik egemenliğinin "so/"un etkisizliği karşısında adeta bir tekele dönüşmesi de bu karamsar tabloyu tamamlıyor. Türkiye'nin yüzde 8 dolayında bir büyüme hızına erişliğinin iddia edlldiği bir yılda pek az kimsenin yüzünün gülmesiTürkiye'de 1987 yılımn 1986 yılına oranla bir "refah yılı" olmasını bekleyenlerin oranı yüzde 11 "de kalırken, "zorluk yılı" olmasını bekleyenlerin oranının yüzde 48'i bulması (1), çözümü şeriat düzeninde arayanların etkinlığinin her geçen gün artması, "muzır yasası" ya da kartpostal avcılığı gibi ilkelliklerin yaşanması, düşüncelerini söyleyen ya da yazanların hapse atılması, işkenceye yatırılması, belki de hepsinden önemlisi eğitim düzeninin yozlaştırılması. bu tablo içinde hiç de şaşırtıcı olmayan gelişmeler. Bu doğrultudaki gelışmelerin yaşandığı bir Türkiye'de, bu gelişme çizgisini, bu tehlikelı eğilimı değıştirecek çözümlere yönelme görevini bir kenara iterek iyimserlik havariliği yapmak bana biraz ters gelıyor. Kimbilir, belki de tembel ya da yobaz olduğum için gene kötümserlik tohumları ekıyorum. (1) SİARGallup lnternational araştırması, Hürriyet, 31 Aralık 1986. Firmaların başarısı için ne gerekli? TT< konomi Servisi Sabancı MJj Holding Cenel Koordinatörü Hasan Güleşçi, Türk Henkel dergisine ekonominin genel bir değerlendirmesini yaptıktan sonra şirketlerin 1987 yılında başanlı olabilmeleri için hedef almalan gereken noktaları şöyle sıraladv Mali bünyeyi güçlü tutma, düşiik stok düzeylerinde çalışma, kalıcı dış pazarlar bulma, maliyetkaliie optimizasyonu, bilgisayarlarla desteklenmiş modern ve planlı tekniklerin uygulanması. Çeşitli parasal göstergelerdeki artış ve azalışlar oranlan Ozal hükümetinin 1986'da para musluklannın kontrolünde zayıf kaldığını ortaya koydu. Enflasyon üzerinde önemli etkiye sahip olan para arzı yüzde 46 artarken emisyon da yüzde 55 'lik yükselme kaydetti. Parasal göstergelerin ortaya çıkardığı genel tablo yüzde 25 'lik enflasyon beklentisini yalanlarken, sokaktaki enflasyonun yüzde 40 civannda olduğu tezlerini de doğruladt. taşıyan vadesiz tasarruf mevduatvnda da geçen yıla kıyasla büyük bir tırmanış oldu. Vadesiz tasarruf mevduatı 1985 yılında yüzde 35 artış kaydetmişken 1986'da bu oran tam iki kat kabararak yüzde 7]'e çıktı. Miktar olarak da vadesiz tasarruf ile vadesiz ticari mevduatın dar anlamdaki para arzı içindeki payı beraberce yüzde 57.7'ye, bir başka ifadeyİe Ml'i belirleyen bir düzeye ulaştı. Geniş tanımlı para ara (M2) ise geçen yıla oranla 1986'da daha yavaş bir artış temposu Hasan Gülefçi Sabancı Holding Genel Koordinatörü. KDV oranı yükseltilecek mi? A nkara (uba) A nkara Ticaret Odası Meclis Başkanı J \ ve Türkiye Odalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili Güngör Yener, 1987 yılında KDV oranının yüzde 15'e çıkacağını ileri sürdü. Güngör Yener 1987 yılı bütçesinde vergi gelirlerinde beklenen artışın yüksekliğinin dikkat çekici olduğunu belirterek "Vergi artışlannın tahakkuk ve tahsilatı yüzde 60 olarak kabul edilmiştir. Bu artış gerçekçi bir tahmin olarak görülmemektedir" dedi. KDV oranının yükseltilmesiyle vergi kaybınm arttığına dikkat çeken Yener şunları söyledv "1987 yılına girmeden KDV'nin yüzde 12'ye çıkanlması, yeni yıl içinde bu oranın yüzde IS'lere yükseltilmesi ihtimalini ve hükümetin bu yöndeki kararlılığını göstermektedir. Diğer yandan KDV oranının yüzde 10 olması dahi satıcı ve alıcı arasındaki belli bir pazarlığı ve giderek bir vergi kaybını da beraberinde getirmiştir. KDV uygulamasında ise yurt çapında isükrarlı bir yaygmlaşma olmamıştır. Böyle bir gelişme karşısında KDV oranının artırılması, sistemin tam oturamamış ve etkili denetimlerin sağlanmamış olması nedeniyle bir arlıştan ziyade vergi kaybına neden olmuştur." Bıçak kemiğe dayandı Ekonomi Servisi Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi Selçuk Yaşar, "Türkiye ekonomisinin başlangıçta tespit edilen hedeflerden çok başka yönlere kaydığı artık ortaya çıkmıştır. Sanayi açısında konunun bıçak kemiğe dayandığı şeklinde ele alınması lazımdır" dedi. Türk Sanayici ve Işadamları Derneği TÜSİAD'ın aylık yayın organı Görüş dergisine Türk ekonomisiyle ilgili bir değerlendirme yazısı yazan Selçuk Yaşar, Turk sanayiini oluşturan ana kitlenin son dönemde çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu ifade etmenin "gerçekçi ve samimi bir tatum" olacağını belirtti. Türk özel sektör sanayiinin bugün gelip dayandığı noktayı, ekonomiyi liberaUeştirme gayretleri açısından "talihsizlik" olarak niteleyen "Yaşar, "Kanaatimizce Türk özel sektör sanayii çok kötü günler geçirmektedir. Şüphesiz ki Türk özel sektörü içinde mali yapısı güçlü kuruluşlar bulunmaktadır. Hatta bunlardan göz kamaştmcı bir vitrin oluşturmak da mümkündür. Ne var ki Türk sanayiini oluşturan ana kitlenin bugün çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu ifade etmek gerçekçi ve samimi bir tutum olacaktr" şeklinde konuştu. TÜSİAD'ın aylık yayın organında yeşil renkli özel sayfalarda yer alan yazıda Istanbul Sanayi Odası'nın 500 büyük firma araşiırmasına dayanılarak sanayinin geneliyle ilgili olarak yapılan değerlendirmede KÎT'ler konusunda şöyle denildi: "KİT'ler 1985 yüı içerisinde kârlannı olağaniistü arttırmışlardır. KİT'lerde kâr artış oranı yüzde 165 gibi fe\kalade >üksek rakamlara ulaşmaktadır. Bu netice, tekel konumunun verdiği imkân çerçevesinde sorumsuzca yapılan zamlarla sağlanmış, yani KİTIerde sınai verimliligin artışı gibî zor, ama doğru yonlemlerin eseri olmamıştır. Bu durumun 1986'da sürdüğünü ve devlet tekellerinin yine büyük kârlar sağladıklannı rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü hükümetin ekonomik politikasında bir degişiklik olmamıştır. Kanımızca Istanbul Sana>i Odası'nın yaptığı calışmalardan bariz olarak ortaya çıkan tek husus, devlet tekellerinin piyasada üstünlük kazandıklandır. Şüphesiz ki bu ekonomiyi liberalleştirme iddiası çerçevesinde talihsiz bir gelişme teşkil etmektedir." Yaşar'dan hükümete bombardıman DUNYA'dan ABD dış ticaret açığı rekoru TJ konomi Servisi ABD dış ticaret açığı kasım ayında MJ rekor düzeyde gerçekleşerek 19.2 milyar dolar oldu. ABD'de ekim ayı dış ticaret açığı 12.1 milyar dolar, 1986'mn ilk 10 ayındaki aylık ortalama dış ticaret açığı 14 milyar dolardı. Tahminlerin çok üzerinde gerçekleşen kasım ayı dış ticaret açığının ABD Doları'nın dış paralar karşısındaki paritesini de etkileyeceği, son dönemde zaten gerileme kaydeden doların daha da değer kaybedeceğini belirtildi. Kasım ayı rakamıyla birlikte ABD'nin 11 aylık dış ticaret açığı 159.1 milyar dolara ulaşmış oldu. Selçuk Yaşar: Türk ekonomisinin başlangıçta tespit edilen hedeflerinden çok başka yönlere kaydığı artık açıkça ortaya çıkmıştır. Türk özel sektör sanayii çok kötü günler geçirmektedir. Mali yapısı güçlü kuruluşlar mutlaka vardır, hatta bunlar göz kamaştmcı bir vitrin oluşturmaktadır. Ne var ki Türk sanayiini oluşturan ana kitle, bugün çok ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. DEVLET TEKELLERİ ÜSTÜN TÜSİAD'ın aylık yayın organı Görüş dergisinde ekonomiye ilişkin bir değerlendirme yazısı yazan TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi Selçuk Yaşar, "Devlet tekelleri piyasada üstünlük kazandu Bu, liberalleşme iddiası çerçevesinde talihsiz bir gelişmedir" dedi. Sosyul Genel Müdür Özderu 1987 ortaklık, ihracat ve kaliteyılı olacak güvenlik Tekel, üç yabancı firmayla ortak sigaragara uretimi Samsun, Diyarbakır, Izüretecek şemsiyesine olan Tekel'in 1986 yılı faalıyetlerine Gerçekleştirilecek ortaklık ilişkin olarak goruştuğumuz Genel mir ve Manisa'daki hazır tesislerde Maüye engeti sonrasında sigara ithalatına Mudur Sureyya Yücel Özden yapılacak. Balı tipi sigara uretimine son verilecek. Ortaklık gecildikten sonra sigara ithalatı kalAN KARA, (Cumhuriyet Bürosu) Sosyal güvenlik kurumlarının aynı çatı altında birleştirilmesi yönündeki çahşmalara Maliye ve Gümrük Bakanlığı'nın karşı çıktığı bildirildi. BağKur, SSK ve Emekli SandığYndan emekli olan kitlenin maddi açıdan içinde bulunduğu eşitsizliği ortadan kaldırmak için hükumet nezdinde, soz konusu kuruluşlann aynı çatı altında birleştirilmesi yönunde bir çalışma, başlatıldığı öğrenildi. İlgili bakanhklar tarafından yurutülen bu çalışma özellikle işçi ve memur emeklileri arasındaki ikramiye ve maaş farklannı kapatmayı amaçlıyor. Emekli kesiminin yuzde 80'ini ilgilendiren bu çahşmaya ilişkin bilgi veren bir kaynak, "Özellikle 20 yıl çalışarak emekli olan memur ve işçiler arasındaki uçurumu kaldırmak istiyoruz" dedi. Ancak sosyal güvenlik kuruluşlannın birleştirilmesi yönündeki bakanlıklararası temasların Maliye ve Gumruk Bakanı Ahmet Kurtcebe Alpıemoçin'in karşı çıkması uzerine sekteye uğradığı belirtildi. Bakan Alptemoçin, "Bakanlığına bağlı bulunan Emekli Sandığı'nın diğer sosyal güvenlik kuruluşları ile birleştirüemeyeceği" goruşunu taşıyor. Diğer yandan, SSK'nın birikmiş prim alacaklannın 120 milyara ulaştığı da kaydedildi. Kamu kesiminin SSK'ya olan prim borcu 40 milyar, özel kesimdeki de 80 milyar düzeyinde hesaplanıyor. Özel kesim gecikme faizi ile birlikte >uzde 35'e ulaşan SSK prim cezalannı, banka kredisine gore daha ucuz bir kaynak olarak kullanıyor. Bu nedenle SSK'nin prim tahsilatını hızlandıracak önlemler üzerinde çalışıiıyor. Gecikme faizinin yükseltilmesi veya prim alacaklannın taksitiendirilmesi u^erinde duruluyor. kurulacak yabancı firmalardan biri Best, diğer iki fırma daha sonra belirlenecek. ödenmiş sermayesi 14 milyar liradan 200 milyar liraya çıkarüacak. Tekel'in 1986 cirosu 1 trilyon 73 milyar liraya yükseldi. FARUK BESKİSİZ Tekel 1987'de uç yabancv firma ile Türkiye'de yabancı sigara uretimı için ortaklık anlaşması ımzalayacak. Bu anlaşmanın sonucunda Turkiye'de yabancı sigara uretimine başlandıktan sonra yabanc\ sigara ithalatına son verilecek. Tekel tşletmeleri Genel Muduru Süreyya Yiıcel Özd«n uç yabancı fırmadan birinin Best fırması olduğunu, diğer iki firmanın ise önumuzdeki günlerde b«lir!eneceği HEM EfiLENCE HEM TİCARET Paris borsasında yılbaşı günü bir yandan menkul kıymet alım satımı yapılırken, bir yandan da yeni yıl kutlandı. Başlanna karton şapkalar giyen, masaların üzerine konfeti serpen borsa görevlileri bir yandan eğlenirken, aynı zamanda da işlerini yürüttüler. Tekel tşletmeleri Genel Müdürü Süreyya Yücel Özden, 1987 içinde Tekel'in yeni tahta kutulu ambalajı içinde satışa sunacağı Ankara purosunu göstererek, "198Tde başka girişimler de olacak " diyor. nı belirterek "Şu anda yabancı firmalan bir yanşa sokmuş bulunuyoruz. Üç firmayla anlaşma imzalayıp Balı tipi sigara uretimine gectikten sonra sigara ilhalau Ualkacaktır. Kendimiz yapar hale geldikteo sonra ithalaia gerek kalır mı? Biz kimsenin sigarasını gelirip satmaya mecbur değiliz" dedi. Resmi Gazete'de yayımlanacak bir karar ile Kamu Iktisadi Kurumu (KIT) statusune geçraesi kesinlesecek 198"nin Tekel için "ortaklık, ihracat *e kalite >ıh" olacağını soyledı. Tekel'in odenmış sermayesının 14 mılyardan 200 milyar lıraya çıkanldığıru ve 1987'de beş büyuk işletmeye sahip bir holding yapısına sahip olaca,ğını ifade eden Özden Tekel'in yeni ortaklıklarla gelişip buyuyeceğini \e modernleseceğini belinti. Özden şunlan soyledi: "Yabancı firmalardan sekiziyle şu anda ortak sigara uretimi konusunda goruşmelerinüzi surdurujoruz. Bunlardan biriyle, Besl firmasıyla bu >ılın başlannda imzalajacağımız anlaşma ile Biüis'deki fabrikanın ortağı olacağız v« burada üretilen sigarajı biz pazarlayacağız. Bestin yanısıra iki yabancı firmayla da 1987'de de ortaklık anlaşması imzalayacağız. Şu anda yabancı firmalan bir yanşa sokmuş bulunuyoruz. Japon dış yardım programı konomi Servisi Asya kıtasının ekonomik devi Japonya'nın dış yardım programı üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. önce 1986 nisanında Japon dış yardımından bir bölümünün Filipinler'in görevinden uzaklaştırılan Devlet Başkanı Ferdinand Marcos'un cebine girdiği yolunda yayılan söylentiler Japon dış yardımınm prestiji konusunda kuşkular yarattı. Ardından Japonya'nın yaptığı dış yardtmın, toplam dış yardımlar içindeki payının yüzde 12 'ye düştüğü açıklandı. Son olarak da dış yardımlar konusunda ABD'den sonra ikinci sırada yer alan Japonya'nın ikinciliği Fransa'ya kaptırdığı ve Fardinand MarcosJapon üçüncülüğe düştüğü görüldü. yardımım cebine attı mı? Hangisi Turkiye'nin çıkarlanna en uygun ve cazip teklifi verirse onunla ortak olacağız. Anlaşmadan sonra sigara uretimine geçilecek. Yabancı si kacak. Kendimiz yapar hale geldikten sonra ithalata gerek kalır mı? Biz kimsenin sigarasını getirip satmaya mecbur değiliz." Özden, Tekel'in toplam cirosu 1985'de yaklaşık olarak 850 milyar lırayken, bunun 1986'da yuzde 27 artarak 1 trilyon 73 milyar liraya yiıkseldiğini işleımenin kârının ise 1985'dekı 102 milyar liıalık seviyesınin ustune çıkmasının beklendiğini belirterek, "Tekel'i rekabet ortamında ayakla durabilecek bir kuruluş tıaline getirmeyi amaçlıyoruz. Biz "Tekel ne üretirse satar. vatandaş ondan almaya mecbur" düşüncesini artık kaldırmak istiyoruz. 1987'de de varolan işletmelerimizi modernleştirecegiz. Dagıtım orgutunu 1987'de de ayn bir kuruluş olarak >eniden organize edeceğiz. Şimdiden muhasebe sistemimizi maliyet muhasebesi sistemine donuşturduk" dedi. T.C. ZİRAAT BANKASI 2 OCAK 1987 TARİHİNDEKİ DÖVİZ KURLARI DÖVİZ KURLARI SATtŞTL. 767.24 509.67 56.01 393.77 18.93 104.10 118.91 348.35 112.83 471.57 56 56 478.78 556 17 2620 35 103 40 1125.92 204 57 Dövizin Cinsi 1 ABD Ooları 1 Avustralya Doları 1 Avusturya Şilini 1 Batı Alman Markı 1 Belçıka Frangı 1 Danimarka Kronu 1 Fransız Frangı 1 Hollanda Florıni 1 isveç Kronu 1 İsviçre Frangı 100 italyan Lireti 100 Japon Yeni 1 Kuveyt Dınarı 1 Norveç Kronu 1 Sterlin 1 S.Arabistan Riyali Efektıf Efektif Döviz Dovız Alış Satış Alış Satış 755.90 767.24 755.90 759.68 502.14 492.10 509.67 504.65 55.18 55.18 56.01 55.46 387.95 389.89 387.95 393.77 18.74 18.93 18.65 18.28 102.66 103.07 102.56 104.10 117.15 117.74 117.15 118.91 343.20 344.92 343.20 348.35 111.16 111.72 111.16 112.83 464.60 466.92 464.60 471.57 55.72 56.00 54.61 56.56 474.06 462.27 478.78 471.70 2581.63 2594.54 2530.00 2620.35 101.87 102.38 99.83 103.40 1109.28 1114.83 1109.28 1125.92 201.55 202.56 197.52 204.57 DÖVİZİN CİNSİ ^ ABOMURI 1 AVÜSTRALYA DOLARI 1 AVUSTURYA ŞhJNİ 1 BATI ALMAN MARKI 1 KIÇİKA FKANei 1 DANİMARKA KRONU 1 FMNSIZ FRAN6I 1 HOUANOA FUNIİHİ 1 İSVEÇ U 0 N U 1 İSVİÇftE FRM6I 100 rTALYAN ÜRETİ 100 JAPON YENİ 1 UNADA DOLAM 1 KUVEYT DİNARI 1 NORVEÇ KRONU 1 STERÜN 1 S. ARABtSTAN RİYALİ DÖVİZ ALIŞTl. SATIŞTL. 755.90 759.68 502.14 504.65 55.18 55.46 387.95 389.89 1B.65 16.74 102.56 103.07 117.15 117.74 343.20 344.92 111.16 111.72 464.60 466.92 55.72 56 471.70 474.06 547 95 550 69 2581 63 2584 54 101.87 102.38 1109.28 1114.83 201.55 202.56 EFEKTİF AUŞTL. 755.90 492.10 55.18 387.95 16.28 102.56 117.15 343.20 111.16 464.60 54.61 462.27 536 99 2530. 99.83 1109.83 197 52 Ozden Tekel'in 1987'deki yeni girışimlen konusunda ise şunları soyledi: "Birinci olarak Hammeli sigarasını uretip satmaya başlayacagız. İkinci olarak Besl fîrmasına ortak olduktan sonra "Luks Bitlis" adıyla yeni bir filtreli sigarayı da uretip satışa sunacagız. Her iki sigaranın fiyatı >erli sigaralann fiyalına >akın olacak. Rakı şişelerinin kapaklannı açıhpkapanır hale getireceğiz. Bunlann varunda urettiğimiz purolan şık tahta kutular içindeki >eni ambalajlarında satışa sunacagız." Yucel Özden, son olarak Tekel'in 1987'de lran ve diğer Ortadoğu ulkelenne ihracaıını buyuk olçude antırmayı planladığım, onlenndeki hedefın "Ortadoğu pazan" olduğunu sozlerine ekledı. Tekel'in 19851986 satış miktarı ve satış hasılatına bakıldığında yerli fıhreli ve filtresız sigara saıış mikıanmn düşüş gostermesıne karşılık bu sigaralann satışından elde edilen gelirin arttığı gorulüyor. Bunun ise buyuk olçude Tekel'in yılsonuna doğru urunlerine yaptığı zamdan kaynaklandığı anlaşılıyor. Yerlı sigaranın tersine, uhal sigaranın satış miktarı yüzde 81, bu sıgaradan elde edilen satış geliri ise yuzde 122 arttı. Boylece Tekel'in bir yıl içindeki yuzde 27'lik ciro artışındaki ithal sigara satışlarımn önemli bir pay tuttuğu göruluyor. VolkswagenFord birleşmesi TJkonomi Servisi Brezilya ve Arjantin'deki Ford ve Hı Volkswagen fabrikalannda işler kötü gidiyor. 1986 yılını zararla kapatan iki fabrika, 1987 kasımında Latin Amerika'daki faaliyetlerini birleştireceklerini açıkladtlar. Bu birleşmeden sona Autolatina SA adım alacak yeni kuruluş, yılda 900 bin adetlik kapasiteyle dünyanm en büyük onbirinci otomobil üreticisi olacak. 69/513742 sayılı ihracat belgesini kayıp ettik. Hükümsüzdür. MANEKS SANAYİ ve G1DA ÜRÜNLERİ ÎTHALAT ve İHRACAT AŞ. Abidei Hürriyet Caddesi No: 209/16 Aslı Han Şişlilstanbul T.C. ZİRAAT BANKASI Cucune emiemez
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle