10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 HABERLER 2 OCAK 1987 1 MilasTuzia Köyü balıkçılarıferyat ediyor Deııiziıııizi çaldılar DefneTur Şirketi ltalyanlarla ortak balık üretimi için TUzla koyunun 3 bin 194 dönümlük bölümünü yıllığı 250 bin TL.'ye kiraladı. Tuzlalı balıkçılar DefneTUr'un hem üretim yapmadtğını hem de 12 bin dönümlük bir alanı denetim altında tutarak tek ekmek kapıları olan balık avını engellediklerini söylüyorlar. OLCAY AKDENtZ MfLASTuzlalı balıkçılar, bir şirketin yıllardır bahkçılık yaptıkları koyu kiralaması sonucu ortada kaldı. Geçimlerini bu koydan sağlayan balıkçılar. "Denizimizi çaldılar. Ekmek kapımız denizi bile bize yasakladılar" diyerek yetkililerden yardım bekliyorlar. Milas'ın Tuzla koylulerinin tüm yaşamı ikı tepe arasında kalan bir avuç deniz. Ege'nin sayısız koylanndan bırisi. Dar ve uzun bir boğaz oluşturan iki tepe. içerilere uzandıkça koyun sulan da ovada dız boyu bir sığlığa dönuşerek, yaklaşık 12 bin donumluk bir gol oluşturuyor. Zaman zaman taşarak MilasBodrum karayoluna dek uzanan gölün sularında çıpuradan kefale pek çok balık bulunur. Yaz aylannda sulann çekilmesiyle koca ovanın yuzünu, pınl pınl yalazJanan tuz kristalleri kaplar. Tuzla'mn koylu kadınlan, yaklaşık 3500 yıl once aynı yerde yaşayan Bargilyalı kadınlar gibi çuvallara, torbaiara tuz doldururlar... Bargilyalı erkekler ise geçımlennı koydan balık tuıarak sağlıyorlardı. Ta ki koylan bir şırket tarafmdan kıralanana dek... S.S. Milas Dorttepe Koyu Tuzla Hisar Mahallesı Su Urunleri Üretim ve Değerlendirme Kooperatifi tkınci Başkam Mehmeı Kozak kendilerine denizi "yasak" kılan gelişmeleri şoyle anlattı: "O zamanlar biz daha henuz kooperatifi kurmanuştık. DefneTur Su Üninleri ve Turizm A.Ş. adlı ve İtalyanlaıia ortaklıgı olan bir şirketin koyu kiralama girişimlerinde bulunduğunu ogrendik. Onun uzerine biz de hemen bir kooperatif kııımak için girişim/erdc bulunduk. Her nedense bizim yasal işlemlerimiz gecikti. Bir imza için çok uzun siire bekiemek zonında kaldık. Sonuçta adı geçen şirket, koyu yıllığı 250 bin liradan kiraladı." DelneTur şirketinin yılda yuzde 20'lik bir artış yapmak koşuluyla 3 bin 194 dönumluk bir alanı "yavru balık yetiştirkaiği istasyonu kurul•nası amacı ile" kiralamasına ilışkin karar, 20 Kasım 1986 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yurur'uğe girdi. Italyan hükumeti tarafmdan sağlanacak 4 milyar liralık kredi ile koyda kurulacak tesislerde baJık üretmeyi amaçlayan şirket, önce koyu kaaklarla kapattı, ardmdan Tuzlalı balıkçılann gölde balık a\lamasını yasakladı. Mehmet Kozak, bu gelişmeler üzerine şoyle konuşuyor "llalya'dan balık yumurtası getirerek. bu havuzlarda balık yetiştireceklerdi. Oysa şimdi yaptıklan sadc^ ce çevirdikleri bolume balıklann girmesini sağlaniak, sonra da bu balıklan tutup satntak. Ürelim diye, yetiştirme diye kesinlikle bir şey söz konusu değil. Aslında şirketin kiraladıgı alan 3 bin 194 donum. Buna karşılık )aklaşık 12 bin dönümlük bir alanı denetimleri aliında ıutu>orlar." Eskiden her gun 150200 kilo balık tutan balıkçılar, artık koya giremiyorlar bile. Salih Akyurek adlı balıkçı. acı bir gulumseme ile şöyle anlatıyor sıkımılarını: "Koyun dışı açık deniz. Açık denizde balık avlamak için en azından 1015 melrelik tekne gerek. Bunun da maliyeti en azından 15 milyon lira demektir. Zaten bizim o kadar paramız olsavdı. balıkçılıkla mı ugraşırdık?" "Bizim balıkçılığımız kıyı balıkçılıgı, kurite balıkçılıgı. Kuriteler de ancak sıg sularda iş gorur. Koyu da bize kapadıklanna göre yakalım gilsin kuriterleri" diyor Osman Uyan. Şerif Meral'in derdi ise belki de herkesten buyıik. Çunku her iki koJu da çolak. Ama o, öylesine kullanabiliyormuş ki ellerini... Serpmeyi savurup fırlattığında "Va> olsun balıklann haline" diyor arkadaşlan. Ya şimdi?.. G erger (Cumhuriyet) Adıyaman'da 4 yıldan beri görev yaptıktan sonra Kütahya Valiliği'ne atanan Kemal Esensoy'un Adıyamart'dan ayrılışına, büyükler kadar çocukiar da üzüldü. özellikle köy gezileri sırasmda küçük büyiik demeden hemen herkesle yakmdan ilgilenen Vali Kemal Esensoy, Gerger ilçesine veda gezisine geldiğinde ilçe halkını bir hiizün kapladı. "Çok vali gördük, ama böylesini hiç görmedik. Çoğu insanımız bunca zamandır ilk kez vali görüyor" diyen Gergerliler, Esensoy'u çok arayacaklarını belirtirken, vali amcalanndan hoşnut olan çocukiar da duygulanm "Valimiz çok iyiydi. Bize türkii, şarkı söyletirdi. Kendisi de bizimle beraber söylerdi. Bize kalem, defter dağıtırdı. Vali amcamızı hiç unutmayacağız" biçiminde dile getiriyorlar. Vali amcaya güle güle * • » Haskoy'de pek çok kanserli hasladan biri. (Fotoğraf: CUMHURİYET) Kanser tedirginUği Vşak'ın Ulubey ilçesine bağlı Haskoy'de, içme suyunda kanserojen madde bulunduğu, kanserden ölenlerin sayısının giderek arttığı öğrenildi. TAŞKIN OZLER UŞAK Uşak'ın Ulubey ilçesinin Hasköy'ünde içme suyu, "İçinde kanserojen madde bulunduğu için içilmesi sağlıga zararlı" raporlarırun bulunmasına karşın köy halkı tarafından içilmeye devam ediliyor. Köyde son bir yıl içinde 65 kişinin kanserden öldüğu belirlendi. ANAP Uşak Milletvekili Mehmet Topaç, 1.5 ay önce tahlil amacıyla su örnekleri almasına karşın, tahlil sonuçları henüz açıklanmadı. 1800 nüfuslu, 324 haneli Hasköy'ün içme suyu 1954 yılında Yukan Kuyu mevkiinde açılan kuyudan motorla pompalama ile getirilmişti. Diğer kuyuların kuruması ve çevrede başka kaynak olmaması nedeniyle Hasköylüler, o yıldan bu yana suyu içmeye devam ettiler. Son yıllarda koyde safra kesesi rahatsızlığı, dudakta ve boğazlarda şişkinlik, kulak arkası iltihapları çoğalınca bunun nedeninin köyün içme suyu olabileceğini soylediler. Bu arada son bir yıl içinde Hasköy 1 den 27 kişi lzmir ve Ankara'da safra kesesi ameliyatı geçirdiler, bunlardan 18'i ameliyattan sonra öldü. Nedeninin kanser olduğu raporlara geçirildi. Koyun içme suyunun çıktığı "Yukan Kuyu", Ulubey hukümet doktoru Osman Nuri Canatan tarafından "Saglığa aykın oldugu için içilemez" raporuyla kapatıldı. Ancak köyde başka içme suyu olmadığından muhtar Karademir tarafından yeniden açıldı. Muhtar yapılan eleştiriler yü2ünden istifa ederek ayrıldı. Köy, muhtar vekili Kâzım Ozbilen tarafından yönetiliyor. Köy korucusu ye suyun tevzi memuru Hamza Özcan, konuyla ilgili olarak, "Motoru çalıştırdıgımda yaklaşık 1.5 saat sonra su bitiyor. Çamur akıyor. Aynca tadı da değişiyor. Bu tat eskiden yokmuş. İlk açıldıgında kuyunun suyu normalmiş. Şimdi sodaiı gibi, sabun bile köpüraıüyor. Bir ara inceleme yapan uzmanlar, köyün yerleşim alanının tabanının aluvvonlu toprak olduğunu, madensel bir kütle üzerinde yer aldıgını soylediler ve rapor düzenleyip gittiler" biçiminde konuştu. Haskoy'de kanser tanısı konulan köylulerden Osman Acısu (55) ve Mehmet Yiğit, "Hastalığımıza ne para ne pul yetiyor, bize 'Köyunüz bu suyu içtiği muddetçe bu teşhisler hep kanser olur. Yaş ortalamanız şimdi 55 ise, on yıl sonra 45'e düşer. Suyunuzun acilen değiştirilmesi gerekiyor' dediler. Durumu yetkili mercilere ilettik. Sonuç bekliyoruz. Ama son üç ay içinde ölümler arttı" dediler. Öte yandan Hasköy'e 9 kilometre uzaklıktaki Dikilitaş Külcen pınarı, Hahamdere orman mevkii ve Banaz çayından borular ile içme suyu getirilebileceği belirlendi." Yılmaz: 1988'de turistik yatak sayısı 150 bini aşacak A nkara, (Cumhuriyet BürosuJ Kültür ve Turizm JM. Bakanı Mesut Yılmaz, 1988 yılı sonunda turistik yatak kapasitesinin 150 bini aşmasımn beklendiğini söyledi. Yılmaz. bu yılın ilk 8 aylık turizm gelihnin 828 milyon dolar olduğunu belirtti. Mesut Yılmaz. yaptığı açıklamada, bugünkü tarih itibanyla bakanlığmın belgeli yatak kapasitesinin 829 tesiste 100 bin 695 olduğunu, ellerindeki yatırım belgelerine göre, 1987 yılı sonunda ulaşılacak rakamın 967 tesiste 120 bin 397 olacağını söyledi. Yılmaz. "Ülkemize gelen yabancıların sayısında 1986 yılının 11 ayında, 1985 ytlına göre yüzde 9.1'lik bir azalma olmuştur. Yani 1985 yılının ilk 11 ayında 2 milyon 490 bin 356 yabancı, Turkiye'ye giris yapmışken, 1986 yılının 11 ayında bu rakam 2 milyon 263 bin 659'dur." şeklinde konuştu. BİZİAÇL1ĞA MAHKÛMEDİYORLAR Ti/zlalı balıkçılar "/mkânımız olsu açık deniz balıkçüığı yapardık, ancak mali imkânlanmız yetersiz, şimdi koyu kapayamk bizi açltğa mahkum etmek istiyoıiar" diyerek yetkililerin konuya eğilmesini istiyortar. (Fotoğraf: OLCA Y AKDESİZ) DSP grubu toplanıyor nkara, (aM.) DSP grubu ilk resmi toplantısını Genel Başkan Rahsan Ecevit'in başkanlığında bugün yapıyor. Kendini fesheden Halk Partisi milletveki/lerinin katılmasıyla Demokratik Sol Parti de TBMM'de 24 uyelik grup olusturmustu. Bugünkü toplantıda grup yöneticileri belirlenecek. DSP grup başkanlığına Zonguldak milletvekili Cahit Karakaş'ın seçilmesi bekleniyor. DSP'ye kendisini fesheden Hür Demokrat Parti'nin grup odası verilecek. Karakaş bizi mhatsız etmesin İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Kapatılan CHP'nin Zonguldak Milletvekili Kemal Anadol, DSP'ye geçen Halk Partisi milletvekilleri adına DSP Genel Merkezi'ndeki torende bir konuşma yapan Zonguldak Milletvekili Cahit Karakaş'a yanıt verdi. Kemal Anadol, basına yaptığı açıklamada, "Karakaş'ın yaşamının hiçbir doneminde sosyal demokrat olmadıgını" one sürerek, "Sajın Karakaş'ın CHP'den söz açma hakkı yoktur" dedi. Karakaş'ın "olağanüstü koşullarda" girdiği Mecliste, "olağanüstü koşullarda" parti değiştirmesinin siyasal geçmişine ve doğasına yakıştığını kaydeden Anadol, "Hiçbir zaman sosyal demokrat olmamış ömriinii Sayın Ecevit dahil, birçok kişiye 'aşırılik' suçlamasıyla geçiraıiş bir kişi olarak, Karakaş, eski CHP'lileri rahatsız etmesin" biçiminde konuştu. Anadol, sözlerini şoyle surdurdu: "SHP'den aynlarak hülle partisi' kuran, daha sonra da törenle DSP'ye geçen milletvekillerinin sözcüstı Zonguldak Milletvekili Cahit Karakaş'ın konuşmasını televizyonda ibretle izledim. AP milletvekili iken 12 Mart Muhtırasf ndan sonra kurulan Erim hükümetinde bakan olarak veraJan Karakaş, partisinden jhraç edileceğini anlayarak 1973 seçimlerine pek az kala CHP'ye transfer olma başarısını göstermiştir. 1973 yılında CHP Zonguldak Milletvekili olarak birlikte parlamentoja girdiğimiz Karakaş, yeni partisinde de McCartyciligi bırakmamış önüne geleni 'aşırı solculukla' suçlamaya devam etmiştir. 12 Eylul'den sonra son dönem parlamentosu, yeterince çalışmamakla \e özellikle Cumhurbaşkanını seçmemekle suçlannuşıır Nitekim son Mecliste milletvekili olanlardan hiçbiri 'veto' barajını aşamamış ve 6 Kasım seçimlerine gircmemişlerdir. Atatürk'ün yaveri İnonü'nün oglu veto edilirken, Cumhurbaşkanı adaylanndan biri olarak seçimleri kilitleyen ve Millet Meclisi sıfalıyla parlamentonun çalışmasından sorumlu olan Cahit Karakaş'ın veto barajını aşması ve 6 Kasım Medisine girmesi gelecek kuşaklann ibretle izleyeceği bir ola> olacaktır. Cahiı Karakaş. 'olağanüstü koşullarda' girdiği Mecliste 'olağanüstü koşullarda' parti değiştirebilir. Bu davranışı siyasal geçmişine ve doğasına yakışmaktadır. Ama CHP'den söz açmaya hakkı yoktur. Hiçbir zaman sosyal demokrat olmamış, ömriinü Sayın Ecevit dahil birçok kişhi 'aşırılık' suçlamasıyla geçirmiş bir kişi olarak CHP'lileri rahatsız etmesin." Eski CHP Zonguldak Milletvekili Kemal Anadol: 1008 köye elektrik ıvas, (Cumhuriyet) Türkiye'nin yerleşim birimi sayısı bakımından birinci sıradaki kenti olan Sıvas'ta elektriğe kavuşan köy ve mezralann sayısı 1008'e yükseldi. TEK Bölge Afüdürü Ahmet Turkmen, 1985 yılı sonunda Sıvas'ta 759 köye elektrik hızmeti götürüldüğünu belirterek, 1986 yılı içerisinde 251 köyün elektriğe kavuşturularak, bu savının 1008'e yükseltildiğini ' söyledi. Bolge Müdiiru Turkmen, toplam 1281 köy ve 576 mezranın bulunduğu Sıvas'ta, 1987 yılı sonunda tüm köylere elektrik hizmeti götürülmesinin planlandığını da ifade ederek, 1986'da elektriğe kavuşan 251 köy için 3.2 milyar harcama yapıldığını sözlerine ekledi. IZMlR'den HİKMET ÇETİIIKATÂ Ayşe'nin işi doğurmak. tZMtR Ayft Bajaran 33 yaşında. Aslen Çanakkaleli. Yıllar önce gelmiş tzmir'e. Yaşamöykusünu anlatırken biraz yalan söylüyor, ama gerçekler daha ağır basıyor. Ayşe,"Tekodalı evim olsun.başka bir şey istemem" diyor. Yağmurlu bir akfamüstü büyük Efes Oteli'nin yan tarafmda, duvann dibinde konusuyoruz. Gül ve Nur sokaklarda büyüytcektL.. Basını Onüne eğiyor. Ağlamaklı sürdürüyor kcnufmasmı... Ama annesii büyümeyecekti... Yağmur iyice bastınyor. Karşıda akaryaku istasyonuna sığımyoruz. Çocuklarım evlaı edinmek isteytnler olmuşru. \ermemiştin, diyorum. Bafinı sallıyor. Yağmurdan smlsıklam ıslanmış saçlannı düzeltiyor Ay/e. lacaklar, eğitim görecekler daha sonra... Hüngür hüngür ağlamaya başladı Ayşe. Hayır yapamaısınn bunu bana. Onlar benim çocuklanm. Vermem kimseyt Gül'ü, Nur'u. Ne olur yapmayın... Gül ve Nur'un nüfus cüzdanlan yoktu. Babalart belli değildi. Üstelik Ayşey'me hamileydi. Çok yalvardı Ayşe polislere, ' 'Çocuklanmı abnayın'' diye. Gül ve Nur'un yannlan için birisi hastaneye diğeri çocuk yuvasma gölürüldü. Şimdı Ayşe Başaran tek bafina. Yanında iki katlı çocuk arabası. Sokaklarda dolaşıyor, sokaklarda sabahlıyor... Yağmur dindi vegüneş açtı. lzmir'in havası bu. Hiç belli olmaz. Birden insan yumağma dönüştü 1. Kordon. Anneler, babalar çocuklartmn ellerini tutmuşlar dolaşıyorlar. Baloncular, keten helvaalar, salepçiler... Ayşe, Cumhuriyet Alam'na doğru, o insan yumağıntn arasında yürüyor... Şimdi ben ne yapacağım tek basuna söyier misin? Gözlerinden yağmur yüklü bir bulul geçiyor sanki... Çocuktann rahat edecek Ayşe... Sağlıklı büyüyecekler. Umursamıyor. Sımsıkı yapışmış iki katlı boş çocuk arabası na... lyi, ama... Ben onlarsız yapamam ki... Birden gözlerinin içi gülüyor Ayşe'nin. Içindekifırttna sevince dönüşuveriyor birden. Karnını gösterip bir kahkaha atıyor... Üç ay sonra doğuracağım... Sonra yine doğuracağım... Bos kalmayacak iki katlı araba. lyi ya, diyorum bak üzülmeye değmiyor. Gül ve Nur'a yine kardeşler gelecek... Banklardan biıisine çömüyoruz. Martılar körfezde kanat çırpıyor. Alsancak iskelesine bir vapur yaklaşıyor. Sen Gül ile Nur'un babasım biliyor musun? Başını sallıyor: Biliyorum elbet. tkisi de önemli insan. Adlannı söylüyor Ayşe. Acaba yine yalan mı söylüyor diye düşünüyorum. Anlatmaya baslıyor Ayşe: "Benim yaşamım filmlerdeki gibi. Biliyor musun, televizyona bile çıktım ben. Yasamımt bir anlatsam sana, ağzın uçuklar... Ooo neler var bende. Bir bilsen... " Bir suru şey sıralıyor makineli lüfek gibi Ayşe... Sonra yerinden kalkıyor. İnsan yumağından bir kaçıs. Boş sokaklara doğru. Bitmemiş inşaatlarda geceliyor Ayşe. Oraiara koşuyor. Bu gece biraz efkâr dağıtacak. Bir şişe şarap alıp içecek. Belki bir faytona bınip gezecek. Ayşe üç ay sonra yine doğuracak. Ayşe'nin fırtmalarla dolu yaşammda her doğurduğu çocuk, büyuk sevinçler getırecek. Ayşe'nin işi bu. Sönmez Havayolları zam yaptı n ursa, (ÜM.) Sonmez Holding Havayolları, D BursalstanbulBursa arasmdaki yolcu taşıma ücreılerine zam yapıldı. Yeni tarifeye göre, Bursalstanbul arasmdaki tam bilet ücreti 13 bin liradan 15 bin liraya yükseltildi. 212 yaş grubu arasmdaki çocukiar için bilet ucretleri 7 bin 500 lira, bebek bilet ucretleri de 1500 lıra olarak belirlendi. Sönmez Holding Havayolları, basın bıletlerinde yüzde 50 oranında indirim uygulamasını surdurecek. Bankalardan belediyeye tepki Tstanbul (uba) Beyoğlu belediyesinin "Istiklal M. Caddesi'nde subesi olan 27 banka, subelerini zemin katlardan 1. katlara taşıyacaklar" bildirisine bankalar tepki gösterdi. Bu kararın uygulanabirliğinin zor olduğunu belirten banka yetkilileri, belediyenin bu konuda kendilehne bir tebligatta bulunmadığım vurguladılar. Beyoğlu'nu güzelleştirme çalışmalarının bir uzaniısı olarak Beyoğlu belediyesinin akşam saatlerinde caddeye kasvetli bir görünüm verdiği gerekçesiyle cadde üzerindeki banka şubelerinin bir yıt içinde zemin katlardan I. katlara tasmacağını bildiren kararma banka yetkilileri, bu kararın birçok açıdan uygulanmasının çok zor olduğunu soylediler. Kitaba olan açlıklarını, Türkiye'de görmeyenlerin kullandığı tek kütüphaneyi bünytsinde barındıran lzmir Atatürk tl Kütüphanesinde gidermeye çahsan görmeyen çocukiar. (Fotoğraf: HAKAS KARA) Görmeyen gözler6okumak' îstîyor 15 yaşındaki ortaokul öğrencisi Erdal Azgıriın bugüne kadar hiç kitabı olmamış. 'Zaten hangi görmeyen çocuğun kendine ait bir kitabı var ki' diye soruyor. Çünkü görmeyenler için elle yazılan bir kitabm maliyeti 40 bin liraya ulaşıyor. İZMİR, (Cumhuriyet Ege Bürosu) Önce elleriyle kitabın boyutlannı kavramaya çalıştı. Sonra parmaklarını yeni yapılmış püturlu cildin üzerinde gezdirdi yavaşça. Yeni basılmış bir kitaptaki o hafif murekkep ve kâğıt kokusu yoktu bu kitapta. Sayfaları çevirdikçe bir naylon kokusu yayıldı. Bu çok iyi tanıdığı fakat uzun suredir duyamadığı kokuyu derin bir nefesle içine çekti. Sonra gulümsedi... 15 yaşındaki Erdal Azgın'ın gozleri doğuştan görmuyordu. Türkiye'de görmeyenler bölümüne sahip tek kütuphane olan Atatürk II Halk Kütüphanesi'ne girer girmez hafif bir sevinç çığlığı attı. Hemen Braille alfabesiyle yazıünış kitapların bulunduğu rafa doğru ilerledi. Onunla birlikte gelen korler okulundaki uç arkadaşının da yüzleri gulüyordu. Çunku bu kitaplığa ancak "a>da yılda bir" gelebiliyorlardı. Tatlıcı dukkânuıda sevdikleri onca tatlı arasından sadece birini seçmek zorunda kalan çocuklann şaşkınlığını yaşıyor gibiydiler. Bir kitaptan diğerine yöneliyor, hangisini alacaklarına bir turlü karar veremiyorlardı... "Bugüne degin sahip olabilecegim bir kilabım olmadı" dedi 15 yaşındaki Erdal Azgın. 14 yaşındaki \eli Tepe'nın, 15 yaşındaki Vıldırım Öz'un ve 15 yaşındat ki Salih Değer'in de hiç kitapları olmamıştı. "Zaten hangi görmeyen çocuğun kendine ait bir kitabı var ki" dedi Erdal. Nedenini sorunca da şoyle karşılık verdi: "Türkiye'de Braille alfabesiyle kitap basabilecek bir matbaa yokmuş. Bütün kitaplar daktiloyla çoğaltılıyor. Bu yüzden hepsinden ancak birer nusha \ar. Yani hepsi çok degerli." Kütuphanede yedi kişilik bir ekiple kitap çoğaltmaya çalışan Gormeyenleri Koruma Derneği Genel Sekreteri Celil Orhan ise bir kitabın maliyetinin 40 bin liraya ulaştığını söyledi. Kendisi de bir görmeyen olan Celil Orhan, "Kitap çocuğun karanlık dünyasını aydınlatan bir ışık gibidir" diyerek şöyle sürdürdu sözlerini: "Bizim burada yaptığımız igneyle kuyu kazmak gibi birşey. 20. yüzyılda elle kitap çogaltıyoruz. Çunku Türkiye'de Braille alfabesiyle baskı yapabilecek matbaa yok. Bu yüzden kütüphaneye gelen hazı yardımsever kişiler bize kitapları okuyor, biz de onları daktiloyla Braille alfabesine geçiyoruz. 150 sayfalık bir kitap orlalama 30 gunde bitiyor. Kullandığımız kartonlar yurt dışından geliyor. Böylece bir kitabın maliyeti 40 bin liraya ulaşıyor. Bugüne degin 200 kitabımız oldu. Hepsi mathaayı ve çoğaltılmayı bekli>orlar. Çoğaltılmadıgı sürece ne yazık ki onları evlere vermemiz miimkün degil. Bize hediye edilen fotokopi makinesi niteliğindeki aygıt ise yeterli degil. İ stelik onun da kâğıdının ithal edilmesi gerekiyor." Yardımseverler tarafından Gormeyenleri Koruma Derneğine hediye edilen sayfa çoğaltma makinesi şimdilerde ithal kâğıt bekliyor, raflardaki kitaplar ise çoğaltılmayı ve okunmayı. 14 yaşındaki Veli Tepe'ye "Hangi yazarı en çok seviyorsun?" diye sorduğumuzda "Jules Verne kitabı çok hoşuma gitmişti" diyor. Erdal Azgın, Yıldırım Oz ve Salih Değer ise Reşat Nuri Günlekin ve Namık Kemal'i çok sevdiklerini söylüyorlar. Ancak bu yazarların ödünç de olsa tüm kitaplarını bulma olanaklarına sahip değiller... Atatürk 11 Halk Kutüphanesi'ndeki görmeyenler bölümünden ayrıhrken masaya oturmuş, parmaklarıyla dokunarak kitap okuyan Erdal, Salih, Yıldırım ve Veli'ye "Size ait olan bir kitabınız olsa ne yapardınız?" diye sorduğumuzda hep bir ağızdan şu yanıtı veriyorlar: "Önce kendimiz okur, sonra da okumaları için diğer arkadaşlarımıza verirdik." ıvas, (Cumhuriyet) Sosyal ve kültürel faaliyetlerin son yıllarda ağırlık kazandığı Sıvas Yarı Açık Cezaevi'nde kurulan tiyatro kolu ve verdiği temsiller ilgiyle izleniyor. Sıvas Yarı Açık Cezaevi Müdürü Ahmet Ayhan, 1981 yılmdan bu yana sosyal ve kültürel eğitime büyük önem verildiğini belirterek, mahkumlarm tahliye edildikleh zaman, ayrı kaldıkları topluma intibaklarının zor olmayacağını söyledi Yarı Açık Cezaevi'nde, Mehmed Akifi anma haftası nedeniy/e, mahkumlar tarafmdan sahneye konulan "Reis Bey" isimli oyun, izleyici mahkumlar ve protokol tarafmdan ilgiyle karşılandı. Cezaevinde tiyatro Adem Sağlam'ın babası öldü A dana, (Cumhuriyet Güney tlleri Bürosu) Zurih JM. temsilcimiz Adem Sağlam'ın babası Kerim Sağlam vefat etti. Uzun suredir Adana Devlet Hastanesi'nde beyin damarlarındaki tıkanıklık nedeniyle tedavi gören Kerim Sağlam önceki gün tüm çabalara karşın kurtarılamadı. 54 yaşında hayata gözlerini yuman Kerim Sağlam'ın cenazesi bugün öğle namazından sonra Asri Mezarlık'ta toprağa verilecek. öyleya"diyor. ''Siz bttearacı obnuftunuz Gül ve Nur'u evlatUk vermem için. Nasıl verebUirim? Ben bir ameybn. lyiya da kötu bir anne. Ama benim'canlarun onlar. Et nrnaktan aynlır mı hiç? Sosyal HizmeUer II Müdurlüğü, 2.5 yaşındaki Gül'u Karşıyaka Çocuk Yuvası'na, 8 aylık Nur'u çocuk hastanesine yatırmadan önce konuşuyorduk Ayşe Başaranla. Nur zaturree olmuştu. Ayşe, kızını bırakmak istemiyordu. İki katlı çocuk arabasında Nur'u ledavi etmeye uğraşıyordu. A)fe, bu çocuk olecek dedim. Kızdı bana. Gözlerini yumdu. Yumruklanm sıktı. Olanca gucüyle bağırdı: Olmaz öyle şey... Alacaklar çocuklanmı... Ayşe, sen bakamıyorsun bu çocuklara. O yüzden alacaklar. Birisi hastaneye diğeri yurda gidecek. Bakı 'Herkes bilgisayardan biraz anlamalı' İZMİR, (Cumhuriyet Ege Bürosu) Bilgisayar kullammının giderek yaygınlaşmaya başlamasıyla birlikte Türkiye'nin "bilgisayar mezarlığı" olacağı yolunda göruşler ortaya çıkarken, E.Ü. Bilgisayar Merkezi yoneticisi Prof. Dr. Oguz Manas, "Mezarlık faJan olmaz. Güney Kıbns bilgisayara bizim ödediğimizin üç katını ödüyor. Bizim odediğimiz tniktar zaten bir şey degii ki" dedi. Öncelikle bankalarda ve bazı kuruluşlarda başlayan bilgisayar kullanımı giderek yaygınlaşıyor. Basın yayın kuruluşlannda, ilkokullara dek öğretım kurumlannda, çeşitli kamu ve ozel kuruluşlarda bilgisayar kullanımına geçildi. Bir yandan çeşitli markalarda bilgisayarlar ülkeye girerken, diğer yandan "bilgisayar eiemanı yeliştirme" sektoru oluştu. Çeşıt çeşıt dershaneler konuya el atarken, universitelerde de bilgisayar kursları açıldı. Bugün Ege Üniversıtesi Bilgisayar Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde de bu kurslar sürdurülüyor. Bilgisayar Merkezi yoneticisi Prof. Dr. Oğuz Manas Türkiye'nin bilgisayar olayının dışında kaJamayacağını belirterek şunları söyledi: "Bilgisayar dünyada artık çağın olayı, her şeyi bilgisayarlar yapıyor. Şimdi üniversitelerarası bilgisayar agına da baglandık. Böylece tüm üniversitelerimiz Avrupa'daki üniversitelerle bağlantı kuracak. Kurslan da sürdürüyonız. Artık herkes biraz bilgisayardan anlamak zonında. Bu nedenle 3 aylık kurslara ek olarak ileri basic kursları da açtık. 3 aylık kurslar yetmiyor. İsteyen kişi bir muhasebe paketini yazabilmeyi öğrenmeli. Bize yardım edilirse birkaç yıl içinde Avnıpa : ya yetişebiliriz." Banka soyan üç soyguncu aranıyor sıanbul Haber Servisı Geride bıraktığımız 1986 / yılının son gunünde meydana gelen banka soygununda, Yusufpaşa Akbank Şubesi'ne girerek veznede bulunan 8 milyon lirayı alıp kaçan ıkısı sılahlı uç soyguncu, yakalanamadı. Olaydan sonra yapılan araştırmada, soygunculann aldıkları paraların bu tur durumlarda verilmek uzere hazırlanmış ve seri numaraları atınmıs "tuzak para" olduğu belirtilmişti. Yetkililer, gereklı yerlenn bu paralar konusunda uyarıldıklarını ve uç soyguncunun yakalanması için geniş çaplı operasyon başlatııklarını belıntıler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle