17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYI.AR VE GÖRÜŞLER dile getirecekti: "Dünya. milletimizin hayatına ya saygı gösierip onun birlik ve egemenliğini tasdik edecektir ya da son topraklarımu son insanlannıızın kanıyla sulandıktan sonra, biitün bir milletin cenazesi üstünde çirkin istila hırsını tatmin etmek mecburiyetinde kalacaktır." ta "ulusal irade" kavramını egemen kılacak hazırlık çalışmaları da fazlaca bir zamana gereksinme duyurmayacaktı. Bildirgenin 3. maddesinde, Rum ve Ermeni devletleri kurma amacına yönelik girişimlere karşı savunma eylemlerinin birlikte yapılması zorunluluğu, 4. maddesinde ülkedeki azınlıklara doğal hakları dışında başkaca ayrıcalıkların verilmeyeceği, 6. maddesinde de tarih, soy, din ve coğrafi haklara uyularak >oırt bütünlüğünün bölünmesi kurammdan vazgeçilmesi ve bu yolda yapılacak aykırı girişimlerin etkisiz kılınmasının gerekliliği hüküm altına alınıyordu. 7. madde ile, yabancı uluslarla sürdürülecek olan ilişküer saptanırken, bu ilişkilerin insancıl koşullan içeren bir barışa dayaJı olarak yapılacak ekonomik yardımlarla somutlaştınlması amaçlanıyordu. Maddenin yorumundan İngiliz ve Amerikan güdümü altına girme düşüncesi çıkaranların yanlış sanılannı bir sonraki maddede sözü edilen "Ulusların kendi geleceklerini kendilerinin saptayabilmesi" (Self Determination) ilkesi ortadan kaldırıyordu. Nitekim 8. maddede bir yandan dünya uluslarının kendi geleceklerini kendilerinin belirledikleri bir çağda merkezi hükümetin de ulus iradesine bağlı kalmasının zorunluluğuna değinilirken, öte yandan ulusal iradeye dayanmayan kararların içte ve dışta geçerli olamayacağının, süregelen uygulamalarla belli olduğu açıklanıyordu. 9. madde; kurtuluşu amaçlayan bütün derneklerin "Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti" adıyla birleştirildiğine ve bu "cemiyet"in her türlü siyasal akımlardan ve kişisel tutkulardan tümüyle antıldığına ilişkindir. Maddenin açık metninden; Kurultay*ın özellikle doğu iilerinin kurtuluşunu ön plana alan bölgesel kuruluşların tek merkezden yönetilmesini ve amaçlan yönünden bütün yurdu kapsamasını sağlamak için yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. 10. madde ise, yürütme kurulu niteliğindeki "Heyeti Temsiliye"nin kuruluşunu düzenlemektedir. 67 YIL SONRAMondros Ateşkesi'ni izleyen yıllar içinde gerçekleştirilen ve önce kurtuluşu amaçlayıp sonra yeni bir devletin kurulmasına taban oluşturan eylemlerin ulusal bir nitelik kazandığı Sıvas Kurultayı, Ulusal Kurtuluş Tarihimizde baslı başına bir dönüm noktası olmuştur. Bu Kurultay'ın sonuçsal kararları ile bir yandan bölgesel başkaldırmaların ve direnişlerin dağıruklıktan kurtulup örgütlenmeleri sağlanırken, öbür yandan emperyalist güçlerle bunların destekleyicisi durumundaki siyasal kadrolara karşı ulus bütünlüğünün korunması için gereken önlemler alınmıştır. Aynca, günün siyasal koşullan içinde öne sürülen değişik çözüm yollannın ve özellikle "manda ve himaye" önerisinin karsısında en etkin ve kalıcı kurtuluş yolunun, ulus egemenliğine dayalı bağımsız yeni bir devlet kurma olduğu düşüncesi benimsenmiştir. Bu nedenle Kurultay'ın, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın temel öğesini saptaması yönünden de değeri çok büyüktür. Uluslararası düzeyde gelişen olaylann biçimJendirdiği dış ilişkilerin ulaştığı yeni boyutlar, bağımsızüğa en çok gereksinme duyulan günümüzde, bu yolda atılmış en önemli adım olan Sıvas Kurultayfnın önemini aradan geçen bunca yıla karşın dipdiri tutmayı zorunlu kılmaktadır. (•) "Devrim Hareketleri İçinde Atatürk ve Atatürkçülük" (Tank Zafer Tuna>a / Sh: 45) Sıvas Kumıltayı Mondros Ateşkesi'ni izleyen yıllar içinde gerçekleştirilen ve önce kurtuluşu amaçlayıp sonra yeni bir devletin kurulmasına taban oluşturan eylemlerin ulusal bir nitelik kazandırdığı Sıvas Kurultayı, Ulusal Kurtuluş Tarihimizde başlıbaşına bir dönüm noktası olmuştur. Ayrıca, günün siyasal koşullan içinde öne sürülen değişik çözüm yollarının ve özellikle "manda ve himaye" önerisinin karşısında en etkin ve kalıcı kurtuluş yoîunun, ulus egemenliğine dayalı bağımsız yeni bir devlet kurma olduğu düşüncesi benimsenmiştir. PENCERE 4 EYLÜL 1986 Pakistanlının Çilesi Pakistan'ın kimlik kartında neler yazıyor? Nüfus 1965'te 50 milyon, 1975'te 70 milyon, 1984'te 90 milyon. Çocuk ölümü binde 132. Okuryazar olanlar, ancak yüzde 30. Kentlerde yaşayanlar yüzde 30. Kişi başına ulusal gelir 320 dolar. Rejim, Ziya ÜlHak diktası. Böyle ülkelerde ya büyük bir bataklığın esintisiz durgunluğu görülür (ki herkes bu sessizliğin ardından büyük bir fırtınanın kopmasım bekler) ya da çatışmalar, gösteriler, ayaklanmalar, direnişler uç vermeye başlamıştır. Sonucun ne olacağını kestirmeye çalışan uzmanlar, olaylara yüksek doruklardan bakan profesyonellere özgü serinkanlılıkla siyasal dalgalanmaları izlerler. Bizim basın dünyamızda bilgi kaynağımız yüzde 99 Amerikan kökenlidir. Bütün haberler USA markalı ajansların süzgecinden gecerek gazetelere gelir. Kimi zaman "ciddi" yorumlar yapılır: Dünyadaki dengelerin istikrannı korumak bakımından Pakistan'ın önemi çok büyüktür. Ne var ki bu metazori "istikrar" yeryüzünde bir türlü korunamaz. Şurada, burada, orada, sürekli kargaşa durmaz. Pakistan'da "istikrar"ın sağlanması iyi midir? Bunca adaletsizliğin karanlık ortamında yaşayan insanlann başkaldırmaları kötü mudür? Bu sorulara rahatlıkla yanıt verebiliriz: Pakistan'da 2ya ÜlHak rejimine başkaldırma, insanlık adına olumfu bir işarettir. • • • Dünyadaki sömürü sisteminin ilginç halkalarından birisini oluşturan bu İslam ülkesinde, toprak düzeninde derebeylik, kırsal kesimde alabildiğine zulüm, kentle'de fırsatçılık, kaçakçılık, vurgunculuk ve her yerde devlet gücüne dayanan hırsh işadamlarının soygun furyaları üzerine çöreklenen Ziya ÜlHak'ın dinsel gericıliği, Müslümanlığı düzenin siyasal silahına dönüştürmüştür. Ziya ÜlHak, sömürge ordusunda yetişmiş, emperyalistlere hizmet vererek parlamış bir askerdir. Dün açıkca yürüttüğü görevini bugün üstü kapalı biçimde yerine getirmektedir. Pakistan'ın 500 bin kişilik ordusu, uluslararası sömürü düzeninin ice dönük jandarma gücü gibi ülkede zaptı raptı sağlamaya memurdur. Ziya ÜlHak, her türlü demokratik kımıldanışa karşı Islamı politik ve ideolojik bir silah olarak kullanmış, topluroda siyasal partilerin etkilerini zayıflatmıştır. İslamda parti olur mu? "Şeriatın evrensel düzeninde" bütün görüş ayrılıkları erimez mi? Ziya ÜlHak, alkolü yasaklayarak, kadın memurlara çarşaf giydirerek, suç işleyenlere şeriatın öngördüğü cezaları uygulamaya yönelerek ve her alanda "Allah'ın dediklerini" Pakistan'da uygulamak görevini üstlenerek iktidarını pekiştirmekte güçlük çekmez. Yüzde 70'i okumayazma bilmeyen bir toplumda 500 bin kişilik orduyu da arkasına alan Ziya'ya kim başkaldırabilir? 1977'de iktidara oturan karabıyıklı asker, hem Tanrı'ya, hem İslama, hem paraya, hem sermaye sınıfına, hem Amerika'ya sırtını dayamışsa kim gık diyebilir? Ama yine de olmuyor, bu tür düzenlerde bile halk kitleleri bir süre sonra kıpırdanmaya başlıyor, başkaldırmalar uç veriyor, direnişler kimi zaman mezhep, soy, ideoloji rengine bürünse de, kimi zaman soygun ve eşkıyalığa dönüşse de "istikrar" bozuluyor Baskı rejimi, partilerin kafasına balyozu indirdiğinde, siyasal gösterileri bastırdığında, gözlenen durgunluk çekici oluyor. • • * Ne var ki Pakistan, daha çok uzun süre acı pekecek... Sürecin uzamasında en büyük neden, Ziya UlHak rejiminin şeriatı her türlü demokratik özlemi engellemek için kullanmasıdır. Demokrasinin temeli laikliktir. Fikirözgürlügü, uygarlık tarihinde, önce vicdan özgürlüğü biçiminde uç vermiştir. Laikliğin benimsenmediği yerde demokrasiyi ara ki bulasın... Laiklik çağdaş demokrasinin "olmazsa olmaz" koşuludur. Pakistan toplumunun o hedefe ulaşması, ancak çok uzun ve çok çetin bir yolu aşmasıyla gerçekleşebilecektir. Yine de Pakistan'da yaşanan bir demokrasi savaşımı var. Yaşamın yasalannın önüne kim, hangi güç geçebilir ki..'. BİLDİRGENİN İÇERfĞl Bildirgenin 1. maddesi özellikle önem taşıyordu. Ulusal sınırlar içindeki bölgelerin bölünmez HALÜK ÇAĞDAŞ Sıvas Barosu avukatlarından bir bütün ve burada yaşayanlaruı da birbirlerine karşı saygı ve lann ve özellikle Fransa'nın gö mal şöyle diyordu: Yirminci yüzyılın ilk yarısınzünde Türklerin en büyük suçu. "Vatan ve ulusun kurtuluşunu özveri duygulan ile bağlı olduğuda "hasta adam" diye nitelenen Rum ve Ermeni azınlıklarına hedef alan zorunlu nedenler. siznu açıkJa>ran bu maddenin konuOsmanlı Devleti'ni koşullan çok karşı uygulanan "tehcir"di. On leri bunca sıkıntı ve engeller karluş amacı, çöküş durumundaki ağır bir antlaşmaya zorlayan lar için bu, büyük bir propagan şısında Sıvas'ta topladı... Devle devletin bölgecilikten ve bölgesel emperyalist devletler; bir yandan da silahı idi. Paris Konferansı'n tin bağnna yabancı baskı ve iş çatışmalardan etkilenmesini önyurdun değişik bölgelerine asker da alınan "Yunan işgalini sınır kencesi yerleşmişken, ulusun çıkarırken, bir yandan da Lloyd lemek içindi. Madde metniyle, George hükümeti aracıhğı ile In landırma ve bu işgali sonışturma kurtuluşu, ancak vatanın bağnn ulusal birlik düşüncesi ilk kez sokararı" ileri sürülerek, Kuvvayı dan doğacak ulusal güçierden gütere'nin korumacıhğı altına mut bir ilke olarak biçimleniyorgirmeyi planlayan birtakım ör Milliye'nin dağıtılması buyruğu gelebüir.." du. Fransızlann baskıları sonucunda gütlerle gizlice işbirliğine girişHeyecanlı bir hava içinde ça2. madde ile ülke bütünlüğüverilmişti. Ayrıca İstaDbul'daki lışmaiarına başlayan Kurultay1 mişlerdi. O günlerde ulusal bünün, ulusal bağımsızlığın ve "hiişgal komutanlarından Fransız da, delegeleri en çok uğraştıran tünlüğü koruma amacına yönelâfet ile saltanat makanu"run koGenerali Milne'nin ısrarı üzerine konu, "manda ve himaye" sonılik diğer bir kısım derneklerin runması için güçlerin etkin, uluDâhiüye ve Harbiye Nezâretleri'n nu olmuştu. Birinci Dün)^ Savakunılması da buna bir tepki olasal egemenliğin üstün kılınmasıL ce Mustafa Kemal'in Anadolu rak ortaya çıkmakla birlikte, ülşı sonunda guçlü devletlerin Wilnın gerekliliği vurgulanıyordu. 5. dan geri çağrümasına karar alın son ilkesini kendi cıkarları uğnıke genelindeki yöresel kıpırdanışmaddede de buna benzer bir mış ve hakkında tutuklama em na kullanma yolunda geliştirdikların kısa zamanda örgütlü bir hükme yer verilmiş olmakla birri bile çıkartılmıştı. Sönmek bil leri bu sorun, tam dört gün şideylem birliğine dönüşeceğinin likte; ülke ve ulus bağımsızlığımeyen intikamcı tezler silsilesi detle tartışılmış, ancak ağır belirtisiydi. Bu eylem birliğinin nın yani sıra hilâfetle saltanatın Sevres Antlaşması'na zemin hastratejisi ilk kez Amasya Genelbasan yurtseverlerin ulusal bilinkorunması gerekliliğinden de söz zırlarken, Paris'te uluslan dama gesi'nin; ulusun durumunu göz ci ile reddedilmişti. Ayrıca; başedilmesinin nedeni, halkın yaktaşı gibi oynayarak banş antlaşönüne alarak haklannı dile gelaşımını daha iyi sağlamak içinmalanna zorlayan "On'lar Kuru kan seçimi, yemin töreni, Erzutirip dünyaya du>rurmak için etdi. Yoksa korunması istenilen lu" (Conseil des Dix) da, Damat rum Kurultayı kararlannın görüki ve denetimden uzak bir kuru"hilâfet ve saltanat makamf'nın, Ferit'e sunduğu muhtırada Tür şülmesi ve gelişen siyasal olaylalun varlığının gerekliliğine değiulusal uyanışı daha kaynağında nen 4. maddesi ile, Anadolu'nun kiye aleyhtan düşünceleri devlet rın tartışılması da üzerinde yok etmek için gerekeni yapmaklerarası ilişkileri hiçe sayan bir önemle durulan konular arasınher yönden en güvenli yeri olan tan çekinmediği Mustafa Kemal üslupla kaleme almaktan çekin daydj. 11 eylül günii çalışmalannı Sıvas'ta, ulusal nitelikte bir kutamamlayan Kurultay, on madve arkadaşlannca çok iyi bilinimemişti (*). rultayın toplanmasını karar altıdelik bir de "bildirge" hazırlayayordu. Ulusal devletin kurulmana alan 5. maddesinde açıklanrak tarihsel misyonunu yerine ge sına temel oluşturacak "milli maktaydı. Ancak böyle bir olu KURULTAY AÇILIYOR tirmiştir. Mustafa Kemal, o gün irade" kavramı ile buna karşı şumun, sözde ülke bütünlüğünü Olumsuz girişim ve engelleme lerdeki kararlılığıru, "milli hare olan "hilâfet ve saltanat" kavrakorumaya yönelik Paris Antlaşmı arasındaki yapısal aykınlık, çabalanna karşın Sıvas Kurulta ketlerin anlamı" üzerine Tasviri ması'nın varlığına karşın ülkeyi metinde açıkca belli değildi. Anaralannda paylaşmayı tasarlayan yı, Amasya Genelgesi'ndeki ilke Efkâr Gazetesi muhabiri Ruşen cak, "Ulusal Anf'la biçimleneitilaf devletlerinin gözünden kaç ler doğrultusunda 4 Eylül 1919 EşrePle (Ünaydın) 24/25 Ekim 1919'da Amasya'da yaptığı bir cek olan yeni devletin, bu çelişması elbette beklenemezdi. On günü toplandı. Kurultayı açış konuşmasının başında Mustafa Ke konuşmasında, sonradan şöyle kiyi belirginleştirecek ve sonuç EVET/HAYIR OKT4Y AKBAL OKURLARDAN Şehir Hatları'nın Boğas seferleri Şehir Hatlan vapurlanmn Boğaz seferleri tam anlamı ile bir keşmekeş içinde yapüıyor. Özellikle EminönüÇengelköy hattmda çalışan vapurlar kesinlikle verilen tarifedeki saatleri uygulamıyorlar. Vapurlar iş günleri erken kalkıyor, cumartesi pazar ise geç kalkıyor. Örneğin pazar günü 09.45'te kalkması gereken vapur, JO.OO'da Beylerbeyi iskelesinden hareket ediyor. tskele memuruna sorduğumuzda ise, "Sormal, rötar yok" yamtını alıyoruz. Acaba tüm Şehir Hatlan çaUşanlannın saatleri 15 dakika ileri mi? Bu sorunumuza çözüm getirilmesini istiyoruz. Ayrıca cumartesi günü de 08.40'a bir vapur konsa daha iyi olur. BEYLERBEYİ SAKtSLERÎ Ashnda konu gözönüne alındığmda hiçbir benzerlik olmamasına karşın sonuçta aynı noktaya ulasıldığmdan ya da öyle sandığımdan ben de düşüncelerimi belirtmek istedim. Aykan arkadasın yazısında arkeoloji bitiminin önemi ve arkeologlara taktlan "mezar kazıcısı" deyiminin çirkinligi ana tema iken benimkinde kütüphanecilik bilimi ve kütüphanecilere takılan "kitap toz alıcısı" deyimi ana temayı oluşturacak. Bilindiği üzere, kütüphanecilik bilimi; kütüphane çalışmalannda ortak dizgeler oluşturmak ve çağdaş yenilikler ışığında kütüphanelerden yararlanımı en üst düzeye ulaştırmak için savaşım vermektedir. Bu savaşımda tüm çabayı gösteren ve kütüphanecilik bilimini haklı yerine ulaştırmaya çalışanlara yalnızca kütüphanelerde raf temiztiği yapar gö'zü ile bakmak ne kadar yanhştır. Yayın patlamasımn gerçekleştiği çağımızda, çağdışı kalmamak için çıkan yayınlardan haberdar olmanın gerekliliği açıktır. Bu çizgiden yola çıkılarak yayınlan toplamayı, onları belirli dizgelerden geçirerek yararlanıcılanna sunma görevini üstlenen kütüphanecilere teşekkür borçluyuz. Şimdiye dek hiçbir bilimsel çalışma kütüphanelerden yararlanılmadan gerçekleşememiştir. Tüm bilimlerin buluştuğu kütüphanelerde görevli kütüphanecilere ve kütüphanecilik bilimine gönül vermiş değerli bilimcilere çalışmalannda başarüar diliyorken, bana bu olanağı yaratan Aykan arkadasın izniyle bu çelişkilerden sorumlu olanlara seslenmek istiyorum: Türkiye'de bilime verilen önem gün geçtikçe azaurken, değerli bilimciler üniversitelerden uzaklaştırılıyor ve zorlamalarla oluşan sahte başarüar ile övünülüyorken, bunlardan sorumlulara yalnızca "gölge etme başka ihsan istemez" diyebilirim. Bilimin Türkiye'de Atatürk'ün gösterdiği gerçek çizgiye ulaşması dileklerimle... VARKES HERGEL / İSTANBUL kadrosunda görevli kişileriz. Devlet memunı haftada 40 saat çalışmaktadır. Bizier ise saat 8'de göreve başlayıp, 19a kadar çalışıyoruz. Ayrıca öğle nöbetleri de bizlere yüklenmiştir. Bunun sonucunda günde 11 saat çalışmak zorunda kalıyoruz. Nöbetçi olduğumuz akşamlar 18.00'de nöbeti ahp 9'da teslim ediyoruz. Toplam 15 saat günlük nöbet tutmuş oluyoruz. Cumartesi, pazar ve bayram günlerini de nöbetle geçiriyoruz. Soruyonız, bizlerin tatile, dinlenmeye veya eğlenmeye ihtiyacımız ve hakkımız yok mu? Bunun yanında komik bir rakam olan fazla mesai ücreti 100 TL.'nin dahi ödenmediğini duyunıyoruz. Yukarda anlattığımız sorunlanmızı yetkililere arz ettiğimizde "Bu işler, bu nöbetler sizin göreviniz, yirmi saat de duracaksımz" diye yanıt veriyorlar ve devam ediyorlar: "Çünkü sizler odacı bekçisiniz." Ne yapmalıyız? Yetkililerden sorunumuza açıklık getirilmesini istiyoruz. Saygılarımızla T.C. ZİRAT BANKASI ODACI VE BEKÇlLERl ADISA Solda Birlik Kaçınılmazdır Vteri Araştırma AŞ'ye göre ara seçim bugün yapılsa ANAP yüzde 35, SHP 33, DYP 17, DSP 10 oranda oy toplayabilecek... Siar'ın araştırmasına göre de ANAP yüzde 33, SHP 32, DYP 18.7, DSP 8, öteki partiler topluca yüzde 6 dan az fazla oranda oy alabilecekler... İki araştırmanın özeti şudur: ANAP ara seçimden yüzde 3335 oranda oyla birinci parti olarak çıkacak, en az 5 sandalye kazanacak, SHP ise en az bir, en çok üç ya da 4 sandalye elde edebilecek... DSP ile DYP'nin sandalye kapabilecekleri çok kuşkulu. Belki DSP yüzde on oranını bile aşamayacak... DSP ile DYP olmasaydı, meydan yalnızca ANAP'la SHP'ye kalsaydı, yani sağda ve solda birer parti yer alsaydı, sağda toplanacak oy oranı yüzde 50'yi geçecekti, sol ise CHP'nin 1977'de elde ettiği sonuca ancak ulaşacaktı. Ne var ki DYP de, DSP de yadsınmaz birer gerçektir. Bu iki partinin başka partilerle birleşmesi şimdilik olanaksız gibi görünmektedir. Genel bir seçim olsa da sonuçlar şimdi saptandığı gibi çıksa, sağdaki ANAP'la DYP'nin bir ortaklık hükürneti kurmaları işten bile değildir. Oysa DSP'nin SHP ile böyle bir ortaklığa yanaşması şimdiki gerginlik içinde pek olası görülmüyor. Bu sayılar da gösteriyor ki Türk ulusu daha uzun süre sağcı politikacılarla yönetilecektir. Solun bölünmesi ile sağın bölünmüş görünmesi ayrı ayrı durumlardır. Sağdakiler her zaman bir araya gelebilirler, ama solda aynı durumu sağlamak çok güç... Yıllar önce de böyleydi, şimdi de!.. Türk halkının yazgısını bağlayan bir zincir var: parçalanmak... SHP ve DSP bir tek örgüt olarak seçime katılmış olsalar, belki de iktidar olabilecekler 1988'de... Ama bir takım güçler var, bunu istemiyor. Solu içinden bölüyorlar. Bireyci çekişmeler, önde yer almak tutkuları, parasal güçlere bilerek bilmeyerek araç olmak yüzünden sosyal demokrasi yanlıları bir türlü seçimlerde üstünlük kuramıyorlar!.. CHP 1973 ve 1977'de İstanbul'da, İzmir'de, Ankara'da büyük bir üstünlük sağlamıştı. Hele, bir ara seçimde CHP adayı İstanbul'da bir milyona yakın oy toplayarak AP adayı emekli general Türün'ü yenmişti. Büyük kentler bugün niye sosyal demokratlara uzak? Niye istanbul ve Ankara'da ANAP adaylarının kazanmasına büyük olasılık tanınıyor? Değişen nedir? Sağın üstünlüğü, başarısı mı kanıtlanmıştır? Üç yıldır ülkenin yönetimini üstlenen ANAP büyük kent halklarına yararlı hizmetler mi götürmüştür? Böyle şeyler yok, ama araştırma sonuçlan ANAP'ı Ankara ve İstanbul'da daha şanslı gösteriyor. Buna şaşmak gerekir. Hele son yıllarda büyük kent halkının içinde çırşındığı yoksunluklar da ortada iken.... İstanbul'da SHP, eski Başbakan Yardımcıs/, planlama uzmanı Hikmet Çetin'i aday göstermiştir. ANAP'sa Köy işleri Bakanı Hüsnü Doğan'ı... Ne tuhaftır, SHP adayı eski bir CHP milletvekilidir, beş yıllık yasaklamaya bağlıdır, yani beş yıl parti yönetiminde görev alamaz. ANAP adayı ise 6 Kasım seçimlerinde partisince aday gösterilmiş, ama MGK'ce veto edilmiştir DYP adayı Evliyaoğlu eski bir AP milletvekilidir, aşın sağcı görüşlerin sahibi bir kişidir. DSP adayı Murteza Çelikel CHP GençIjk Kolları'ndan yetışmiştır. Ecevit'e bağlı bir kişi olarak yenilgıyi bile bile göze almıştır. Çelikel, adaylar arasmda en çok tanıdığım ve sevdiğim bir arkadaştır. Sonuçsuz bir işe neden kalkiştı, anlamak güç! DSP adayının tek işlevi SHP adayı Çetirv ih seçilmesini önlemek olabilir. Böyle bir sonuç Çelikel'i, ve Ecevitler'i hoşnut kılar mı, onu da bilmem! '. Yüzde kırkı geçen bir sosyal demokrat güç var ülkemizde... tfe yapıp edip bu yüzde kırk oranı bir potada birleştirmek gerekir. Ama bu nasıl olacak? Belki de ara seçimden sonra akıllar başa gelecek, gerçekler daha iyi ortaya çıkacak, SHPDSP âyrılığının demokrasiye, sosyal demokrasiye susamış halkımıza hiç de yarar sağlamadığı gerçeğine varılacak. Sosyal derjiokratlar bu ara seçim sonrasında parçalanmanın değil birleşmenin, tek bir yumruk gibi bir araya geimenin yaşamsal önemini daha iyi anlayacaklardır. Buna karşı gelenler ise ister istemez bozguncu sayılacaktır. Kütüphanecilik ve bilimlerle ilişkisi 30 Ağustos 1986 tarihli Cumhuriyet Gazetesi "Okurlardan" köşesinde Aykan Özener/Erzincan imzah, "Arkeoloji ve Tarihi Eserler" basltklı yazıyı okudum. Banka bekçilerinin fazla mesaileri Bizier T.C. Ziraat Bankası'nda çalışan odacı bekçi AVŞA ADASEVDA SATILIK YAZLIK Deniz kenannda, önü kapanmaz, daimi sıcak sulu, telefonlu, 3 oda bir salon, mobilyaJı veya mobilyasız. Tel: 1 AVŞA TEŞEKKÜR Üniversite Adaylarına Önkayıt Duyurusu Sinema ve Televizyon Basım ve Yayımcılık Reklamcılık ve Halkla İlişkiler Eğitim Teknolojisi alanlarında bir yıllık jngilizce hazırlık sınıfından sonra dört yıllık lisans eğitimi yapmak istiyorsanız Üniversite'miz Açıköğretim Fakültesi'nin eğitim dili İngilizce olan dört örgün (devam zorunluluğu olan) bölümüne ön kayıt için başvurabilirsiniz. * Önkayıt icin 1986 ÖYS sınavlarında en az 325 TURKÇE SOSYAL BILİMLER Ağırlıkh puan almış olmanız gereklidif. * 19861987 öğretim yılı için ÖYS sınav sonucunda bir fakulle ve yüksekokula yerleştirilmiş olsanı; da önkayıt için başvurabilirsiniz * Önkayıtlar 8 1 7 Eylül 1986 tarihleri arasında ve çalışma saatleri içinde, fakultemn Eskişehir Yunus Emre kampusündeki binasında yapılacaktır. * Başvurularınızı kendiniz ya da bir yakınınız aracılığı ile şahsen Eskişehir'deki önkayıt burosuna yapacaksınız Posta ile yapılan başvurular kabul edilmeyecektir. * Önkayıt için 1986 ÖYS sınav sonuç belgesi fotokopisi yeterlidir. * Önkayıt sonrası sıralama ve mesleki yetenek sınavları ile ilgili bilgiler basvurunuz sırasında verilecektir ' Beş ay önce ortaya çıkan kalp rahaısızlıgımın tedavisinin çeşıtli aşamaiannda ve sonunda başanlı bir kalp damarı bypass operasyonuyla noktalanmasında katkılanm esirgemeyen çok değerli kişi ve kurumlara içten teşekkürlerimi ve derin minnel duygularımı sunuyorum. Prof. Dr. ORAL PEKTAŞ'a eşsiz teşhis sezgisini ve üstün katetar mekaniği bilgisini seferber edişinin yani sıra ve bilhassa, olaydaki köklü ve kesin çözümün bir ameliyattan geçtiği düşüncesini bana algılatıp benimsetmedeki psikolojik yöntem ustalığından ve insancıl >raklaşımından dolayı; Prof. Dr. ADNAN ÇOBANOĞLU'na Okyanus ötesi büyük uluslararası bir ünle çerçevelenmiş o olağanüstü bilekbisturi becerisini kısa, geçici bir süre için de olsa ülkemiz tıp merkezlerinin hizmetine tam bir alçakgönüllülükle verdiği ve beniraki gibi sıradan görünüşlü, ama ameliyat sırasında sıkıntı yaratabilecek bir vak'ayı da benzersiz parmak gücüyle halledip geçiverdiği için; GÜLHANE ASKERİ TIP AKADEMİSI Göğtis ve Kaip Damar Cerrahisi Birimine ve bu servisin değerli öğretim üyeleri Prof. Dr. HAMİT IŞIKLAR'a, Prof. Dr. DÜNDAR NARBAY'a, Prof. Dr. DA.NİŞ KAMALI'ya, Doç. Dr. E.NVER DURAN'a. Uzman Op. Dr. KUNTER BALKANLI'yı ve Aneztezist Doç. Dr. R£CAİ SARIKAYA'ya ameliyat sırası ve sonrası tıbbi şartlarınm en uygun ölçüde yaratılmasındaki ağırlıkh paylarından dolayı... Ayrıca, ameliyat sonrası yoğun ve normal bakım dönemlerinde kimi beklenmedik komplikasyonların giderilmesi dahıl, tüm yükümü çeken genç, coşkulu bilim adamları Uzman Op. Dr. MEHMET ARSLAN Uzman Op. Dr. HAYAIİ ÖZKAN'a hareketli bir yoğun bakım gecesinde tam bir iyilîk meleği simgesi oluştururcasına gözünü bir saniye kırpmadan sabaha dek başucumda bekleyen Hemşire Mualla Benli'ye, güleryüzlü ve içten ilgileriyle Nergis, Nursel, Mine, Ayşe ve Ayşenur hemşirelere ve tüm servis çalışanlarına özel teşekkürlerimi sunuyorum. ERHAN KÂRAESMEN SUIIK EGIT* re İURIZM A TEŞEKKÜR Jin. Op. Dr. İNCİ AKBAŞAK Jin. Op. Dr. SUNAY İSKENDEROĞLU An. Uz. Dr. TEVFİK CİRELİ Jin. Op. Dr. DÜRRÜŞEHVAR ERCİHAN Jin. Op. Dr. UĞUR KOCABAYOĞLU Rad. Uz. Dr. TUNCAY ŞARİZt'ye aynca Amiral Bristol Hastanesi, Ameliyathane ve Doğumhane tüm personeline teşekkür ederiz. ANNESÎ: MONİQUE DAVRANALP (DELMARKO) BABASI: Dr. ERKAN DAVRANALP ile yardımlannı ve ijgilerini esirgemeyen Oğlumuz Can'ın dünyaya gelmesinde çok güzel bir ameliyat ile yardımcı olan f>12 yaşında ÇOCUĞUNU2 VARSA, ŞİMDİ DAHA DA MUTLUSUNUZ O'nun eğitimi için biz varız. Çocuğunuzu kadrosunda uzmanlar bulunan, bahçeli, kaloriferti, sıcacık, sevimli mekânları olan, 12 yıllık deneyimli, genç bir kuruluşa göndermek isterseniz bizi arayabilirsiniz. İNGİLİZ LİSAN OKULLARI DANIŞMA MERKEZİ SUNAR... i*n*yimli fenç kunthât ANADOLU ÜNİVERSİTESİ ÇOCUĞUNUZA SAĞLIKLI BAKIM DENGELİ BESLENME BİLİMSEL EĞİTİM MÜZİK, BALE, FOLKLOR JİMNASTİK KURSLARI BİLGİSAYAR DESTEĞİ CumfıunyelCad t71'i Eimadağbtanbu; Tel. 148 39 77148 79 « (HıBon Otelı kaşıs,, ANKARA: 21 23 97 21 09 01 26 74 78 İZMİR: 13 92 77 BURSA: 66908 ANTALYA: 15477
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle