23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 EYLÜL 1986 Ozetle DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Şevaninadze ile görüşen ABD Başkanı, "Danüoff bıruküma&a zirve olmaz" dedi Avrupa ülkesi Türkiye Belçika'da yayımlanan "LaLibre Belgigue" gazetesi, Türkiyenin önemli bir Avrupa ülkesi olduğunu betirterek, "Hıristiyan değil diye Türkiye'yi Avrupalı kabul etmeme yanılgısı" bulunduğuna dikkat çektL TürkiyeAET Ortaklık Konseyi'nin toplanması nedeniyle Ortak Pazar ile Türkiye ilişkilerini irdeleytn La Libre Belgique,'Avrupa, Türk gerçeği karşısında anlayıssızlık gösteriyor. Türkiye bir kıtadır, bir uygarhktır. Müslümandır, ancak kesinlikle Iran gibi değildir. Kuran'dan yanadır, ancak laiktir. Isviçre Medeni Kanunu'nu uygular" şeklinde yorum yaptt. Hıristiyan olmadığı için Avrupalı saytlmama gibi bir konunun düşünülemeyeceğini kaydeden gazete, "Bütün Avrupa'mn Hıristiyan olduğunu kim söyleyebilir?" diye sordu. Reagarfdan zirveye engel mashington 'da bulunan SSCB Dışişleri Bakanı ile program dışı bir görüşme yapan Reagan'ın, özellikle "Daniloff olayı" üzerinde dik bir üslupla konuştuğu açıklandı. TASS Ajansı, Şevardnadze'nin Reagan'a Gorbaçov'un yazılı bir mesajını ilettiğini duyurdu. Gorbaçov, "Reagan'la Cenevre'de el sıkıştık, şimdi sıra sonuç alıcı görüşmede" dedi. Dış Haberier Scrvisi Birleşmiş MUktler Genel Kurul çalışmaları nedeniyle ABD'de bulunan SSCB Dışişleri Bakanı Edvard Şevardnadze, önceki gün ABD Başkanı Ronald Reagan ile beklenmedik bir görüşme yaptı. Reagan'ın görüşmede, "Daniloff tamamen özgür olmadıkça zirve olmayacak" diyerek, Gorbaçov ile ikinci bir zirve için yine Daniloff olayını engel gösterBeyaz Saray sözcüsü Larry Speakes, ReaganŞevardnadze gorüşmesiyle ilgili olarak yaptığı açıklamada ABD Dışişleri Bakanı'nın önerisi üzerine Reagan'ın Şevardnadze'yi kabul ettiğini ve Daniloff konusunda "çok açık ve dik bir üslupla görüşlerint açıkladığını" belirtti. Sözcüye göre, Daniloff tam olarak özgürluğüne kavuşmadıkça ReaganGorbaçov zirvesi olmayacak. Sovyet Resmi Haber Ajansı TASS da dün verdiği bir haberde Şevardnadze'nin Başkan Reagan'a Gorbaçov'un bir yazılı mesajını ilettiğini büdirdi. Ancak mesajın içeriği konusunda bilgi verilmedi. Bu arada Sovyetler Birliği'nin güneybatı kentlerini gezmekte olan Mihail Gorbaçov, Stavropol kentinde yurttaşlarla yaptığı bir söyleşi sırasında, Başkan Reagan'la yeniden buluşmalan halinde görüşmenin sonunda bir silahsızlanma anlaşması imzalanması gerektiğini söyledi. aa.'nın haberine göre, Gorbaçov, sadece görüşmek için bir araya gelmenin anlamsız olduğun, bunu Cenevre'de denediklerini, o görüşmede birbirlerini tanıdıklannı, bunun da bazen işe yaradığını kaydetti. SSCB lideri, sözlerini, sıranın artık sonuç alıcı görüşmelere geldiğini vurgulayarak bağladı. DUN^ADA BUGUN ALI SIRMEN Muhafazakâhn Gerisinde Başbakan Özal, çok önem verdiği seçimlerin propaganda çalışmalarını birden askıya alarak Viyana'ya uçtu ve Avusturya başkentinde, Avrupa muhafazakârlarının önde gelen bazı kiştleriyle, bu arada Klerides ve Mitsotakis ile görüşme olanağı buldu. Sayın Özal'a bu olanağı sağlayan, Avrupa Demokratikler Birtiği adı verilen (EDU) Avrupa Muhafazakârlan Birliği'nin toplantısıydı. Başbakan'ın terör gibi Türkiye'nin uzun süredir yakından ilgilendiği ve uluslararası forumlarda tartışılması, devletlerarası işbirliğiyle sindirilmesi önerilerini sürekli ileri sürdüğü bir konunun, gündeminin en önemli maddesini oluşturduğu bir toplantıya katılmasının son derecede yerinde olduğunu belirtmeye gerek yoktur sanırız. öte yandan, kendi kişisel hesaplan ne olursa olsun, Türkiye Başbakanı'nın uluslararası forumları ustaca kullanıp, ortak bir plarform oluşturmaya çabalaması, ülkemizin kendini anlatmak ve tanıtmadaki eksikliklerini yakından bilenlerin her zaman övgüyle anmaları gereken bir davraruştır. Sayın Özal'ın Viyana'da, Paris'te Belediye Başkanı ve ana muhalefetin önderi iken tanıyıp yakın ilişki kurmuş olduğu Jacques Chirac ile görüşmemiş olması, kendisi açısından gerçekten kayıptır. Ancak ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Özal, F. Alman Şansölyesi Helmut Kohl, Bavyera Eyaleti'nin muhafazakârlar kanadının en sağındaki Başbakanı Franz Josef Strauss, ingiltere Muhafazakâr Parti Başkanı Norman Tebbit, Finlandiya, Portekiz, Norveç muhafazakâr partilerinin başkanlannın bulunduğu bir toplantıda, herhalde terör konusunda Türkiye'nin duyartılığını anlatmak ve uluslararası alanda teröre karşı işbirliği öneren Ankara'nın önerilerini inandıncı biçimde yenilemek açısından olumiu olanaklar yakalamıştır. Özal'ın, Yunanistan ana muhalefet lideri Konstantin Mitsotakis ve Kıbrıs Rum polrtik sahnesinin önemli adlanndan Klerides ile görüşmesi de, Ankara'nın diyalog için her olanağı degerlendirmeye özen gösteren politikasının yeni bir kanıtı olarak olumiu karşılanabilir. Ancak bu genelde olumiu tabloda Sayın Özal'ın, politik konumu bizim için hiç de iç açıcı olmadığı gibi, pek göğüs kabartıcı da değildir. 1978 yılında kurulmuş EDU, Avrupa'mn ister dogrudan "muhafazakâr" adı altında olsun, ister Hıristiyan Demokrat ya da Strauss'un örneğinde olduğu gibi Hıristiyan Sosyalist hepsi de, temelde sıfatı muhafazakâr olan partilerini bir araya getirir, tıpkı Sosyalist Enternasyonal'in adı ister sosyalist olsun, ister sosyal demokrat, yeri ortanın solunda olan partiteri bir araya getirmesi gibi.. Bu iki kuruluşun da üyeleri, ekonomik ve sosyal politikalar konusunda ayrı ayrı çözümleri önerirler, demokrasinin daha geliştirilmesi konusu da, daha çok Sosyalist Enternasyonal'i oluşturan üyelerin sorunudur. Muhafazakârlar ise, demokrasiyi elde edilmiş, oturtulup pekiştirilmış, artık statikleşmiş kurumlar olarak kabul ederler, onun daha da geliştirilip içeriklendirilmesi yerine, girişim özgürtüğünün kamu yararına da olsa sınırlandınlmaması yönüne ağırtık verirler. Ama her iki kuruluşun da demokrasinin temel kurumları konusunda, özde açıkça konuşulmamış bile olsa, yılların içinden süzülüp gelmiş bir aniaşmaları vardır. Sosyal demokratlar gibi muhafazakârlar da, sendikal özgürlüklerin, örgütlenme özgürlüğünün, düşünce özgürlüğünün, temel hak ve özgürlüklerin varlıkları ve zorunlulukları artık tartışma konusu etmezler, onları demokrasinin "olmazsa olmaz"ı (Sine qua non)u kabul ederler. Olaya bu açıdan bakıldığında, Viyana toplantısında, Mitsotakis'ten Kohl'a, Alois Mock'tan Franz Joseph Strauss'a kadar tüm kişiler, temel hak ve özgürlüklere dayalı klasik parlamenter demokrasinin temsilcileri olarak hazırdırlar, bir tek kişi, Sayın Turgut Özal dışında. Evet, muhafazakârlar toplantısında bir tek kişi, ülkemizin Başbakanı ve ANAP'ın Genel Başkanı Sayın Turgut Özal, tum muhafazakârların da gerisinde, temel hak ve özgürlüklere tam anlamıyla saygısı olmayan, düşünce özgürlüğünün önüne sınırtar koyan, siyasal ve sendikal örgütlenmeyi kısıtlayan, yurttaşların temel hak ve özgürlüklerini seyahat özgürlüğüne kadar kısan, öğrencilerinin ve öğretmenlerinin sesini kısan, iflahını kesen, yurttaşın çalışma özgürlüğünün önüne "güvenlik soruşturması" yoluyla engeller diken, hapishanelerinde düşünce suçluları, mahkemeleri önünde düşünce suçu sanıkları olan bir düzenin temsilcisiydi. Oysa Sayın Özal, yapısı ve kişisel özellikleri bakımından takunyalı kökenine karşın, yine de örneğin bir Joseph Strauss^ tan daha ılımlı ve daha hoşgörülü bir kişidir. Kimbilir o toplantıda hazır bulunan başka bazı kişilerden de belki.. Ama ne yaparsınız ki, kişilerin kişilikleri, kurumların ve simgesi, temsilcisi olduklan yapılann kalın çizgilerinin özelliklerinin üstesinden gelemiyor. Örneğin, çok iyi yürekli, işçiden yana, işçi haklarına inanan sol görüşlü bir patron bile emeksermaye çelişkisini ve artı değer olgusunu ortadan kaldıramıyor. Eğer kaldırsa zaten patronluğu kalmıyor. Özal'ın olayında da durum böyle. Başbakan'ın kişisel ılımlılığı ve hoşgörüsü; temsilcisi, yandaşı, yürütücüsü olduğu rejimin demokrasi dışı yapısını kıramıyor ve onun muhafazakâriann da gerisinde kalmasını engelleyemiyor. Sayın özal'ın, çağının en ilerisinde bulunmayan, yapısı gereği arka sıralarında olan muhafazakârların yanına yetişmesi için, artık evrenselleşmiş demokrasi kurallarını ülkede yerleştirmeye çalışması gerekiyor. Oysa o, hiç de öyie bir niyeti var gibi görünmüyor; sanki muhafazakârlan n gerisindeki yerinden hoşnutmuş gibi duruyor. Böyle bir görüntüyü ise, karşıtı olanlar bile, bir Türk Başbakanı'na bir türlü yakıştıramıyor, ya da daha doğru deyişle içlerine sindiremiyorlar. Gorbaçov Japonya'yu gidecek ABD Dışişleri Bakanı George Shultz ile SSCB Dışişleri Bakanı Edvard Şevardnadze, 48 saat içinde 6 saatten fazla bir aire bir araya geldiler ve silahsızlanma sorunlan, bölgesel sorunlar, insan haklan sorunlan üzerinde durdular. Şevardnadze'nin görüşmeUrin daha da uzamasını istediği öğrenUdi. diği bildiriliyor. Şevardnadze, Reagan'a Gorbaçov'un yazılı bir mesajmı iletirken, Sovyet lider de halka hitaben yaptığı konuşmada, "Şimdi sıra Reagan ile sonuç alıcı bir görüşmede" dedi. ABD Dışişleri Bakanı George Shultz ile iki günde toplam 6 saat görüşen Şevardnadze, önceki gün programda olmadığı halde Reagan tarafından kabul edildi. Ajans haberlerine göre, 1 saat süren gömşmenin yarım saati Moskova'da casusluk suçlamasıyla tutuklanan, sonra şartlı olarak bırakılan Amerikaİı gazeteci Nicholas DanUoff un dunımunu tartışmakla geçti. Shultz'un yanı sıra, Reagan'ın ulusal güvenlik danışmanı John Poindexter ve Beyaz Saray Kurmay Başkanı Donald Regaa'ın da hazır bulundukları görüşmede, ABD Başkanı'nın Daniloff olayı ile ilgili olarak oldukça sert bir dil kullandığı öğrenildi. Görüşmeden sonra Şevardnadze'nin Beyaz Saray'dan hızla ayrıldığı ve basına herhangi bir açıklama yapmadığı görüldü. Alışılmışın tersine görüşme öncesinde gazetecilerin fotoğraf çekmelerine de izin verilmediği dikkati çekti. AP Ajansı'nın haberine göre, Japonya'da rem deprt Sovyetler BiHiği Lideri Mihail Gorbaçov'un önümüzdeki ocak ayında Japonya'yı resmen ziyaret edeceği büdirildi. Japon hükümet yetkilileri, ziyarete ilişkin tarih beürleme çalışmalanmn sonuçlandığım ve ocak ayı içinde yapüması konusunda görüş birliği sağlandığını belirttiler. Hükümetin, Gorbaçov'un geUşini Ikili ihşkilere güçlü bir ivme katacak bir ziyaret" olarak değerlendirdiği kaydedüdi. (ANKA) Japonya nın başkenti Tokyo 'da dün Richter ölçeğine göre 5.2 şiddetinde bir deprem olduğu bildirildi. Japon meteoroloji ajansımn haberine göre, depremin merkezi Tokyo 'nun 100 kilometre uzağında bulunuyor. Ajans, deprem sırasmda can kaybı ya da maddi zarar meydana gelip gelmediği konusunda bilgi vermedi. (a.a.) "Baltık Cumhuriyetleri" tartışması JUkMOLA, (AP) Sovyetler BirliğTnde ABD SSCB Uişkileri üzerine düzenlenen beş günJük bir konferansm son otunımlannda taraflar Sovyet Baltık Cumhuriyetleri konusunda birbirlerine girdiler. Amerikalı komışmacılann, ABD yöaetiminin, Litvanya, Letonya, Estonya cumhuriyetlerini SSCB'nin bir parçası olarak görmediğini vurgulamalan konferansta gergin bir hava esmesine neden oldu. ABD heyetinin başkaru John Matlock, iki bin ki$ilik bir dinleyici kitlesine hitaben yapügş konuşmada adı geçen Baltık Cumhuriyetle* ri'nin Sovyet işgali altında olduklannı öne sürerek, bu durumu hifbir zaman kabul etmediklerini ve «ttpkmatik planda tanımattıklannı vurguladı. Konferansta konuşan Heteat SOBOCTfdt de Sovyetler Birügi'ni "e«pery«Bım"le suçiadı ve Baltık halklaruun durumunun unutulmuş olmadığım belirtti. Koofflransa katılan Sovyet konuşmacüar bu iddialan yalanlayarak "loflartaıa" olarak oitelediler. Sovyetler Birliği'ndeki ABD vt 1U•uda Araftmnalftn Easütâsu'nün başkan yarduncısı Vitatt Zoridn iddialan yanıtlarken Litvanya, Letonya ve Estonya'da Sovyet ıktidannın 1917 Devrimi sırasmda kuruldugunu, ama sonradan burjuva hükümetlerin yöneami altına gırdijini, 1940 yüında ise Baltık halklanmn sosyalist liderleri seçtiklerini anlattı. SiyasaJ gözlemcüer, olaylann bu Sovyet veriiyonunun gerçeklerle pek bagdajmadıgıru beürtiyorlar. Büindıgi gibi, Brest Litovsk Antlaşması'ndan sonra Baltık Cumhuriyetkn bagımsulıklannı elde etmişler ve saga yonetimler altında kalmışlardı. 2. Dünya Sava$ı'ıun çıkı^ından hemen önce Hitler Almanyası ile bir saldırraazbk pakü imzalayan Sovyet yönetimj. varuan anlaşma gereğj Polonya'nın bir bölüraü ue soz konusu üç Baltık Cumhuriyeti'ni topraklanna katmakta hareket özgurlügune kavuşmuştu. Nitekim Dünya Savaşı başlar başlamaz SovyeüeT bu ülkderin hOkOmetkrine birer nota göndererek güvenlik nedeniyle kendilerine askeri us verilmesini dayattüar. Çaresiz kalan Balük hükümetleri, içiçlerine ve toprak bötUnlOklerine dokunulmaması kaydıyla üs vermeyi kabul ettiler. Ancak Sovyetler'in bu üslere asker göndermesi fıilen bu ttlkelerin işgali biçiminde gerçekleşti. O koşullarda yeniden seçimlere gidildi ve beklenecegi üzere küçük ve layıf komunist partilerin seçimleri kazandığı duyuruldu. Bu durum soz konusu ulkderin Alman i$gaUne girişine dek sürdü. Daha sonra Almanya yenilince Kızıl Ordu yeniden Baltık ülkelerini "kmtartı." Bu ulkderin nüfusunun önemli bir bölümü 194î'te Almanlaria tşbirUğj yaptıklan gerekcesiyle Sovyetier Birliği'nin iç bölgelerine suruldu; ülkeler ise SSCB'ye kaülarak birer "Sovyet CuBkariyeti" yapüdüar. ABD bu durumu hiçbir zaman resmen tanımadı. Fransız televizyonu: Bulgar şoförlerin yüzde 9O'ı milis ve ajan PARİS, (a.a.) Türkiye uzerinden İran ve Irak'a mal tasıyan Bulgar TIR şoförlerinin yarısırun gizli servis ajaru, yüzde 40'ının eski milıs ve sadece yüzde 10'unun gerçek şoför olduklan öne sürüldü. Fransız televizyonu üçuncu kanalında (FR3) yayımlanan "Taxi" programında bu şoförlerin gerçek işınin İran ve Irak'a silah sevk etmek olduğu ortaya kondu. Paris ve Strasbourg'da şubesı bulunan "Somat" adlı Bulgar Nakliye Şirketi'nin, 40.000 Fransız Frankı (4 milyon TL.) karşılığında İran ve Irak'a silah ve cephane nakletmeyi kabul ettiği belirtiliyor. FR3 muhabiri JeanCbaries Deniau ve ona eslik eden "Sygma" ajansımn bir kameramanı tarafından gerçekleştirüen röportajda, Bulgar nakliye şirketi yetkilileriyle yapılan telefon göriişmesi anlatıldı. Görüşmede, şirkete açık olarak İran ve Irak'a silah sevk etmek istendiği ve bu teklifin hemen kabul edildiği vurgulandı. Muhabir, yolda da hiçbir ciddi gümrük engeliyle karşılasmadıklarım, hatta Marsilya Limanı'ndan çıkarken, kamyonda ne tür mal bulunduğunu belirten bir bildirimin gümrükteki kutuya atılmasının yeterli olduğunu ifade etti. Röportajda kamyonun Türkiye'>e Kapıkule"den girdiği ve hiçbir zorlukla karşılasmadan 2.900 km'lik mesafeyi katettikten sonra Gurbulak kapısından çıkış yaptığı kaydedildi. J.C. Deniau, "Somat" şirketinın Fransadan başka Almanya, ltalya ve Belçika'da da şubeleri bulunduğuna ve bu ülkelerden de İran veya Irak'a "mal" yollamanın mümkun olduğuna dikkat çekti. AJAN ŞOPÖRLER Röportajda Bulgar (TIR) kamyonlannda çalışan şoförler üzerinde de duruldu. "Şoförlerin tamamı Bulgar. Bunlardan biriyle, Türkiye'de konuştuk. Şoför, tanındığı takdirde hem kendisinin hem de aile fertlerinin derhal öldurüleceklerini söyledi. Bu nedenle şoförün >1izunü kapatarak ekrana getiriyoruz" anonsundan sonra. bır şoför konuşturuldu. Çin Halk Cumhuriyeti'nde yayımlanan bazı gazeteler bu yıhn ilk 6 ayında 146 kişinin işkence sonucu öldüğü ya da ciddi şekilde yaralandığı iddiaları üzerine konunun araştırılmasını istedL Konuya ilişkin olarak haberyorum yayımlayan The China Daily gazetesi alt mevkilerde görevli güvenlik yetkilileri ve polislerde işkence yapma eğiliminin giderek güçlendiğini öne sürdü. Çin basmında işkence iddiaları Fransız polisi, bombalı saldınlara ilişkin soruşturmayı yoğunlaştırdı ttalya, "Yddız Savaşları"na katdıyor Italya firmalannın Amerika Birleşik Devletleri'nin "Yıldız Savaşlan" projesine katılmasım sağlamak üzere bir anlaşma imzalandı. ABD Savunma Bakanhğı, anlaşmanın imzalandığını açıkladı. Ote yandan, Italya hükümeti, firmalann projeye katılmalannı sağlamak üzere imzalanan anlaşmanın, ttalya 'nın, "Yıldız Savaşlan"projesini, siyasi ya da askeri açıdan desteklediği anlamma gelmediğmi açıkladı. '' Yıldız Savaşlan'' projesine, Italya'dan önce de, tngiltere, Federal Abnanya ve Israü katümışlardı. (a.a.) 9 Lübnanlı için tutuklama kararı PARİS Endonezya gezisini kısaltarak önceki akşam Paris'e dönen Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın. Paris'e vanr varmaz Başbakan Chirac'la yaptığı toplantı, Fransız basını tarafından "savaş divanı" olarak nitelendi. tçişleri Bakanı Charles Pasqua ve güvenlikten sorumlu Devlet Bakanı Robert Pandraud'nun da katıldığı toplantıdan sonra basına hiçbir açıklama yapılmadı. Bir hafta içinde meydana gelen beş bombalı saldınnın faillerini ortaya çıkarmaya çalışan Fransız polisi, "Arap ve Ortadoğulu Siyasal Tutukluları Destekleme Komitesi" tarafından serbest bu^ıkılması istenen Lübnanlı eylemci Georges tbrahim Abdullah'ın beş kardeşi ve dört akrabası hakkında tutuklama kararı çıkarttı. Güvenlik kuvvetleri, görgü tanıklan tarafından bombalama olaylarında görüldükleri öne sürülen Moris, Robert ve Emil İbrahim Abdullah'ın Lübnan'da olduklannı kanıtlamalanna rağmen, saldırılarm bu kişiler tarafından düzenlendiği yonundeki tezinde ısrar edıyor. Polis yetkilileri, üç kardeşin saldırıları duzenledikten sonra Lübnan'a dönecek süreye sahip olduklannı ifade etti. Geçen hafta Paris yakımndaki Defen&e semtinde bir kafeteryada yer alan patlamayla ilgili olarak, bir görgü tanığı Robert'e benzeyen bir kişinin gomleğine şarap dökerek tuvalete gittiğini, masasının altında bıraktığı çantadaki bombanın bundan hemen sonra patladığını anlatıyor. Tanık, kendisine polisçe verilen elli kadar resim arasında Robert Abdullah'ı tanıdı. Bu ifadeye güvenen Fransız güvenlik yetkilileri, basurdıklan 200 bin afişle Robert ve Moris'in aranmasma başlamışlardı. Afişleri duvarlara asıldığı gün iki kardeş Trablus'ta bir basın toplantısı yaparak olayla ilişkileri olmadığını söylemişlerdi. Aynı olayın bir benzeri Rennes sokağmda yer alan ve 5 kişinin ölümüne yol açan saldırıdan sonra gerçekleşti. Görgü tanıkları Emil tbrahim olduğunu söyledikleri bir kişinin siyah bir BMW'den Tati mağazasının girişine bir bomba bıraktığını gördüklerini belirttiler. Bu kez saldınnın ertesi günü Emil İbrahim, Trablus yakınındaki Kubeyyat köyünde ortaya çıktı. Polis, çarşamba akşamı Paris'ten Lefkoşa'ya giden Kıbrıs HavayoHan uçağıyla Emil'in Kıbns'a, oradan da deniz yoluyla Trablus'a gitmiş olabileceğini düşünüyor. Polise göre bu koşullarda ya tanıklar yanılıyor ya da İbrahim Abdullah kardeşlere ve akrabalarına lojistik destek sağlayan başka bir güç mevcut. Eğer böyle bir güç söz konusuysa bunun Suriye devletinden başkası olamayacağı düşünuluyor. Paris dışındaki FleuryMerogis Hapishanesi'nde bulunan Georges ibrahim Abdullah'ın, kent içindeki Sante Cezaevi'ne taşındığı belirtildi. SABETAY VAROL Sri Lanka'daki patlamayı Tamitter üstlendi Sri Lanka nm doğusundaki Batticoloa bölgesinde bir otobüs durağmın yakımndaki araca yerleştirilen bombamn patlaması sonucu 15 kişinin ölmesi olayını Tamil gerillalan üstlendi. Tamil halkının çoğunlukta bulunduğu Batticoloa bölgesinde bağımsız bir devlet kurmak için mücadele eden Tamil gerillalan, bölgede dağıttıklan el ikmlannda olayın sorumluhığunu üstlendikletini açıkladılar. Tamil gerillaları el ilanlannda Batticoloa bölgesindeki asker ve ordu etkinliğini kırmak için mücadeleye devam edeceklerini de kaydettiler. • • ••• LARA/ANTALYA KinduMüslüman çatışması: 4 ölü Hindistan 'ın Gujarat eyaletinde Hindu ve Müslüman gruplar arasmda çıkan çatışmalarda 4 kişi öldü 20'den fazla kişi yaralandı. Hindistan güvenlik kuvvetleri ilgilUerince yapılan açıklamaya göre, üç kişi sanayi şehri Baroda'da hayatmı kaybetti. tlgililer bu üç kişinin güvenlik kuvvetlerinin açtığı ateşle öldüğünü belirttiler. Hindu ve Müslüman gruplar arasındaki şiddetli çatışmalardan sonra Baroda kentinde sokağa çıkma yasağı ilan edüdi. (UBA) 9 GÜN/ 8 GECE YARIM PANSİYON İKİ KİŞİLIK ODADA ŞAHIS BAŞINA • UÇAK İLE C.TESİ/C.TESİ 235.000.TL 175. • II KDV DAHİL Lübnatt'da Fransız BM askerleıine salchrı BEYRUT, (UBA) Lübnan'ın güneyindeki Sur kenti yakınlarmdaki BM Çokuluslu Barış Gücu Karargâhına kimliği belirlenemeyen kişiler tarafından Sovyet yapısı Kaıyuşa tipi roket atılması sonucu 5 Fransız askeri yaralandı. Barış Gucü yetkilileri, BM Güvenlik Konseyi'nde Beyrut'ta görevli BM Çokuluslu Barış Gücu askerlerinin geleceği konusu tartışılırken, Barış Gücünde görevli Fransız askerlerinin karargâhına roket ateşi açıldığını bildirdiler. BM Çokuluslu Banş Gücü'nde görevli Fransız askerlerine son bir ayda girişilen saldınlarda 4 Fransız askeri ölmüştü. Lübnanlı yetkililer, Fransız Çokuluslu Banş Gücü askerlerine yöneltilen saldınlarda İran desteğindeki gruplan sorumlu tutuyorlar. F'ansa'nın BM'deki daimi temsilcisi, Güvenlik Konseyi'nin konuya ilişkin ivedi önlemler alması gerektiğini belirtti A leading Turkish merchant bank based in Istanbul is seeking a HER CUMA HAREKET PAZAR DÖNÜS HER ODADA: AİR CONDITİON 4 KANAL MUZIK TV/2 KANAL VİDEO MINİ BAR OTOMATİK TELEFON TÜM OTELDE: 2 RESTAURANTS 4 BAR YÜZME HAVUZU ÇOCUK HAVUZU ÖZEL PLAJ RÜZGAR SÖRFU (Ücretli) SU KAYAĞI (Ücretli) •ÖZEL OTOBÜŞ • REHBERLİK HİZMETLERİ • HOŞGELDİNİZ KOKTEYLİ DISCO NIGHT CLUB SAUNA JİMNASTİK SALONU JOGGİNG IŞIKLANDIRILMIŞ 3 TENİS KORTU MİNİ FUTBOL SAHALARI PUBUC RELATIONS MANAGER Candidates should either have experience in the field of Public Relations or have an MSc or PhD degree in the related subject. Excellent spoken and vvritten English is essential. Male applicants should have no military obligations. Please fonvard your C.V. in English to P.O.B 963, Karaköy. All applications vvill be treated in strict confidence. Kahve, zayıflcanaya lımcı yardı YE ÜLKE TURİZMİNDEKİ 21 YILLIK HİZMETİYLE KALİTESİ ve GÜVENCESİ Türkiye dahil, dünyanın hemen her yerinde keyifle içilen kahvenin, zayıflamak isteyenlere de yardıma olduğu bebrlendl Kahve içmenin yararlan ve zararlan üzerine, S'orveç'in Oslo Üniversitesi'nde yapılan bir dizi çalışma sonucu, kahvenin kilo vermeyeyardımcı olduğu, kalp hastalanna ise, samldığımn tersine zarar vermediği kaydedildi. TURISTIK HIZMETLEH ve ISLETMECILIK LTD STI GÜRKAY TURİSTİK HİZMETLERve İŞLETMECİLİK LTD.ŞTİ. TAKSİM, LAMARTİN CAD. BİL APT. NO. 11 KAT 2 ve 3 MÜRACAAT ve REZERVASYON: 155 30 90/155 30 91/155 18 98 PAZAR DAHİL HERGÜN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle