23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHUK1YET/10 HABERLERİN DEVAMI 1 EYLÜL 1986 Bölünmüşlük (Baştarafı I. sayfada) altında toplanmıştı. 1960'ların gelışen demokratik ortamında "dinsel sağ" ve "radikal sağ" kendi partilerini kurmaya yönelmişlerdi. 1973 seçimlerinde bir yandan MSP ile MHP, öte yandan Celal Bayar'ın desteklediği DP, AP oytarını büyük ölçüde bölünce CHP'ye iktidar yolu açılmıştı. Sağdaki benzer eğilim 1977 seçimlerinde de devam ederken CHP, solun tam desteğini alarak seçim sandığından % 42'lik büyük bir başarıyla çıkmıştı. Sağdaki bölünmüşlük bugün de sürmektedir. Her ne kadar "dinsel sağ" ile "radikal sağ" akımların bir bölümü şimdilik ANAP'ı yeğliyorlarsa da, Doğru Yol, ANAP oylarını bölerek büyüme çızgisinde ilerlemektedir. Görüldüğü gibi sağdaki "bölünmüşlük" yeni bir olgu değildir. Buna karşılık solda, seçim platformunda seçmen bir bakıma ilk kez böyle bir durumla karşı karşıya kalmaktadır. Sağda ANAP oylarının bölünmesi, demokrasi açısından ANAP'a karşı bir "fren" olarak da değerlendirilebılir. Buna karşılık sol oyların bu dönemde bölünmesinin, demokrasiye geçiş sürecinin uzamasına yol açacağı vurgulanmalıdır. Bir başka olgu da şudur: Toplam sağ oy oranının yüksek oluşu nedeniyle sağdaki "bölünmüşlük" yine de sağcı bir partinin seçimi kazanmasını her zaman engellemiyor. Solda ise durum farklı. Toplam sol oylar 1977'de en üst düzeye çıkarak ancak % 42'ye ulaşmıştı. CHP'nin taban oyu ise genellikle ortalama % 3032 civarında olmuştu. Bugünkü seçim araştırmalarına göre SHP oyları % 3334 kadardır. DSP'ye gitmesi beklenen oyların oranı ise ancak % 10 civarında gözüküyor. Bu ikisinin toplamı, CHP'nin 1977'de alarak seçim kazandığı oy oranıdır Bugünkü seçim sisteminde bir partinin % 3540 arasında oy alarak seçim kazanması mümkündür. ANAP, DYP'nin bölmesine karşın seçimleri gene de alabilir. Solda ise aynı durumun geçerli olmadığı açıktır. DSP kendisine çektiği oylaria, yineleyelim, kendisi bir varlık gösteremeyeceği gibi SHP'yi de engelleyecektir. Bu bakımdan sağdaki ve soldaki "bölünmüşlüğün" Türkiye gibi demokrasi yoksulu bir ülkede aynı kefeye konması olanaksızdır. Yanlış anlaşılmasın, sağda olduğu gibi solda da farkh siyasal akımlar ve örgütler olacaktır, olmalıdır; çoğulcu demokrasinin temelinde en geniş katılım yatar. Ama aynı zamanda birçok Batı Avrupa ülkesinde örneklerini gördüğümüz bir başka özelliği daha vardır çoğulcu demokrasilerin; bu da özellikle sol güçler arasında kritik dönerrrierde yapılan "seçim ittifaklan"dır, "demokratik uzlaşmalar"dır. Turkıye'de solun, demokrasi açısından bu tür uzlaşmalara olan ihtiyacı bugün her zamankinden daha büyüktür. Herkes kendi gorüşünü, kendi örgütünü "sa/c//" tutabilir, ama aynı zamanda hiç olmazsa bir dönem için örneğin bir "seçim ittifakı"na ya da böyle bir uz!aşma"ya gidilebilirdi... Ama olmuyor işte. Olmazsa ne olur? Tabii dünyanın sonu gelmez, ama solun iktidara yaklaşması güçleşirken, demokrasi de daha çok bekler. İşte o kadar! Demokratîk devlet, özgür toplum (Baştarafı 1. Sayfada) dında. devletin çıkar çevrelerince bir tür gizli ve ortiılü "sınıtsal işgali' yatmaktadır" denildi. Genel Başkan Erdal İnönü'nün dün bir basın toplantısı yaparak bazı bölümlerini okuduğu "Kamuoyuna çağn bildirgesinde" ANAP iktidan ve onun arkasındaki güçlerin Atatürk devrim ve ilkelerini toplumun gerçek çıkarlarını goz ardı etmeyi amaçlayan politikalar güttüğü belirtilerek, "SHP, toplumun çıkarlanna ters düşen bu politikalarla, ilkel bir kapitalist modelin acımasız uygulamalanna karşı Türk halkının ulusal tepkisidir" denildi. SHP'nin özgür toplumdan bazı hak ve özeürlüklerden Ja kaydedilerek, "SHP basın özgürlüğünden ve TRT'nin özerk bir kuruluş olarak düzenlenmesinden yanadır" denildi. Dernek kurma ozgürlüğü yanında, seçmen yaşının 18'e indirilmesi gereğine de değinilen bildirgede, SHP'nin yurttaşların örgütlenme haklannı kısan ve sınırlayan her türlü kurala karşı olduğu, anayasanın toplu iş sözleşmesi, grev ve sendikalaşma hakkı ile ilgili maddelerinin değiştirilmesinden ve sınırlamaların kalkmasından yana olduğu anlatılarak, şöyle denildi: "SHP, güvenlik soruşturmalan ve 1402 sayılı yasayla haklannda hiçbir yargı kararı olmaksızın haksızlıga ve zarara ugbir ekonomik işleyişi sağlamak namizmi harekete geçirecek kaolanaklı değildir. Turkiye'de tılım mekanizmalannı destekleekonomik düzenin çarpık ve sayeceği vurgulandı ve "GAP givurgan işleyişinin ardında, devbi girişimlerin nüfus, işgücü letin çıkar çevrelerince bir tür yerleşim, toprak dağılımı konugizli ve örtülü 'sınıfsal işgali' yatların tutarlı planlara bağlanmamaktadır. Bu 'işgal'in kaldırıldan yürütülmesini affedilmez ması, ancak, çoğulcu ve katılımyanlış tutum sayıyoruz. SHP cı bir demokrasinin tüm kurum bundan farklı olarak bölgede save kurallarıyla işletilraesiyle sağnayilesme, tanmda modernleşlanabilir." me ve kentleşmeyi ulusal plan çerçevesinde yapılacak bir 'özel Memurların son altı yılda uğbolge plamyla' düzenleyecektir" radıklara kayıpların giderileceği denildi. Sağlık hizmetlerinin ücve memur maaşlannın gerçek saretsiz ve dengeli hale getirilecetın aJma gücü olarak her yıl artınlacağını da bildirgede anlata ğinin de anlatıldığı bildirgede, rak, üretimle ilgili şu noktalar sağlık hizmetlerinin sunumunun kademeleştirileceği, bu amaçla üzerinde duruldu: "Tanm ve hayvancılık üriin bütçeden ayrılan yüzde 2.5'luk leri girdilerine bütce destegi sağ payın da arttırılacağı belirtildi. lanması, destekleme fiyatları ile Tüm yurttaşların sosyal güvenilgili odalar, meslek kuruluşla lik kapsamına alınacağı da vurnyla beraber saptanması yoluna gulanarak, emeklilik yaşını ileri gidilmesi, devlet memurlarına götüren yasanın yeniden ele alılojman sağlanmasının hızlandı nacağı, eğitim sisteminin araştırılması, Halk Bankası kaynakla ran.soran duşünen yurttaş kişinnın arttınlması, Ziraat Banka liğine yönelik olarak düzenlenesı'nın yeniden düzenlenmesi, kü ceği vaat edildi. Bildirgede, orçük ve orta işletmelerde halk or taöğretimin yeni gereksinimlere taklıklannın geliştirilmesi, de uygun olarak "çok amaçlı mokratik kooperatifçiliğin yay liseler" biçiminde düzenlenecegınlaştırılması, KİT'ler ara ği, öğretmenliğin çekici ve özecılığıyla doğu ve güneydoğuya nilir hale getirileceği de kaydediyatınmların gitmesi, sağlık hiz lerek, özetle şöyle denildi: metleri ve yükseköğretimin pa"YÖK kaldmlacaktır. SHP rasız hale getirilmesi, KiT'lerin ogretim üyeleri ve öğrencilerin yeniden düzenlenerek. özelleştisiyasal partilere üye olabilme rilenlerin devletleştirilerek, sana hakların çağdaş demokrasinin yinin öncü gücü ve motoru hagereği sayar. SHP üniversiteleİine getirilmesi, özel kesime açılrin yönetsel ve bilimsel özerkliğını temel ilke saydığı, bağımsız yargının temel koşulunun yargıç güvencesi olduğuna inandığını, bu nedenie hızlı işleyen ve pahalı olmayan bir adalet mekanizmasının sosyal demokrasinin vazgeçilmez koşulu sayıldığı belirtildi. ANAP'ın bürokrasiyi kaldıracağız diyerek devleti çiftliğe çevirdiğinin öne sürüldüğü bildirgede, "SHP kırtasiyeciligi, rüşvet ve >olsuzluklan partizanca kadrolaşmayı tarafsız uzmanlaşmış, etkin ve saygın bir kamu bürokrasisi ile aşacaktır. SHP bunu sağlayabilmek için devlet bürokrasini partizan kadrolardan anndıracaktır" denildi. Dış politika ile ilgili olarak da şu görüşlere yer veriidi: "Ulusal savunma açısından kunılmuş olan ve ulusal bağımsızlığı hiçbir surette sınırlamaması gereken bağlantılann Türkiye'yi kendi iradesi ve çıkarlan dışında herhangi bir maceraya sürüklemesine izin vermeyeceğiz. Aynca, Ege ve Kıbns konulan gibi Türkiye'nuı savunma ve güvenlik endişelerinin söz konusu olduğu durumlarda ulusal çıkarlan her şeyin üstünde tutmayı vazgeçilmez bir kural sayıyonız. Dış politikamızın temel davanagı olan Lozan Antlaşması'na aykın hiçbir planlamayı, NATO'da da olsa kabul etmeme karanndaSHP bildirgesinde son olarak, "Önce iş, önce ekmek, önce demokrasi. Hepsi birden ve hepsi bir arada istikrarlı, kesintisiz sivil yönetim çagdaş uygar, demokratik Türkiye için ANAP'a hayır. oylar SHP'ye" denilirken, Genel Başkan Erdal İnönü soru üzerine, Guneydoğu olaylarının TBMM'de görüşülmesi sırasında partisinin görüşünün burada aynntılan ile açıklanacağını anlattı. İnönü bir başka soru üzerine anayasada kişisel yasaklar getiren geçici 4. maddenin kaldırılması için Meclis açılınca girişimde bulunacaklarını, nükleer silahlann "azaltılacagı" gerekçesiyle Orta Avrupa'dan sökülerek Türkiye'ye getirilmesini "hiçbir biçimde istemediklerini" söyledi. YÖK kaldırılacak, öğretim üyelerine ve öğrencilere siyasi partilere üye olmak hakkı sağlanacak. Oğretmenlik çekici hak getirilecek, öğrencinin yönetime katılması sağlanacak. eşit bir biçimde yararlanmayı önleyen ekonomiİc, siyasal ve toplumsal engellerin sürekii bir çabayla kaldırılması gereğine inanıldığı ortaya konularak şöyle denildi: "SHP demokratik ve özgür bir toplum oluşturulmasının ön koşulunu vatandaşlanna yargı güvencesi sağlayan bir hukuk devleti ile, vatandaşlarının özgürleştirilmesi yolundaki engelleri kaldıran bir sosyal devlet birlikteliginde görür. SHP, devletin demokratikleşmesini sivil toplumun örgütlenmesini ve bireyin özgürleştirilmesini ancak demokrasinin çoğulcu ve katılımcı işleyişi ile olanaklı görür. SHP çoğulcu ve katılımcı bir demokrasinin oluşmasında duşünce ve inanç ozgurlügunün, düratılnuş insanlann zarariannı giderecektir. Demokratik yaşama yöneien toplumumuzun ilk ve önemli sorunu toplumsal banşı sağlamaktır. Olsğanüstü dönemlerden sonra güvenle başvurulabilecek onanm araçlanndan birisi de af kanunudur. SHP geni kapsamlı bir affın çıkartılmasından yanadır. SHP, Atatürk"ün kunıcusu olduğu Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil RurumıTnun kapatılarak mallarına ve gelirlerine el konulmuş olmasını hukuk ve demokrasi ilkelerine aykırı görmektedir ve bu a>kınlığı düzeltecektir. SHP, siyasal yasaklarla ilgili anayasanın geçici 4. maddesini ve 2969 sa>ılı yasayı en kısa surede kaldıracaktır. SHP Avrupa tnsan Haklan Divanı'na bireysel başvuru hakkı Seçmen yaşını 18'e indireceğiz. örgütlenme hakkını kısıtlayan her türlü kurala karşıyız, Sendikalaşma, toplu iş sözleşmesi ve grev hakkı ile ilgili sımrlann kaldırılmasından yanayız. mış olan stratejik madenlerin yeniden kamu kesimince işletilmesi, üriin taban fiyatlarının ekilme döneminden önce açıklanması, ürün bedellerinin peşin ve zamanında ödenmesi, Sümerbank'a iade edilen TARtŞANTBtRLtK fabrikalannın yeniden bu kuruluşlara verilmesi, mazot, gubre, ilaç, tohumluk gibi girdilerde devlet sübvansiyonunun arttınlması ve Ziraat Bankası'nın batan banka ve şirketleri kurtaran kuruluş olmaktan çıkarılarak, küçük ve orta çiftçilere yönelik temel işlevine kavuşturulması." PARASIZ SAĞLIK HtZMETLERİ VE EGİTİM Bildirgede, Turkiye'de işsiz sayısını kimsenin bilmediği, bugüne kadar hiçbir sağ iktidarın işsizliği önleyemediği belirtilerek, "İşsiz bir kitlenin varlığı ücretleri baskı altında tutmaya yanyordu" deniidi. Bildirgede, işsizliği önlemenin devletin görevi olduğu da vurgulanarak, "Devlet ihracatçıyı desteklemek için kaynak ayırabiliyorsa, şirket kurtarmak için kaynak ayırabiliyorsa, işsiz sayısının artmasını önleyecek kaynağı da ayırmak zorundadır" göruşü savunuldu. SHP'nin belediyelerden başlamak üzere bütün yerel yönetimlerin, derme çatma köksüz düzenlemelerle değil, halktaki diği olan kunıluşlar olarak çalışmalan gerektigine inanır. Üniversiteler arası eşgüdüm bu çerçeve içinde çalışan bir kuruluşla saglanır. Paralı yükseköğretime son verilecektir. SHP gençliğin, demokratik örgütlenmelerin saglanmasını üniversite gençliğinin yönetime katılımını temel ilke olarak görmektedir. Gençlerin uluslararası gençlik örgütleriyle ilişkileri ve etkileşimlerine yardımcı olunacaktır." SHP'nin yargının bağımsızlı Geniş kapsamlı bir af çıkartılacak, düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün "ön izin" sistemine bağlanması ve her türlü sansür kaldırılacaktır. Düşünce suçunun varlığını kabul etmiyoruz. şünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün ve örgütlenme özgüriugünün özel ağııiıklan olduğuna inanmakladır. SHP, devletin demokratikleştirilmesini ve toplumun özgürleştirilmesini bir süreç olarak kabul etmektedir. Bu sürecin kesintisiz gelismesine çalışılacaktır". YASAKLAR KALKACAK SHP'nin bugünkü anayasayı değiştirmeye kararlı olduğunun vurgulandığı bildirgede, hak ve özgürlükleri gerçekten dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez kılacak anayasa değişikliğinin gerekli olduğu da belirtilerek, işkencenin insanlık suçu olduğu, idam cezasının kaldırılmasının zorunlu olduğu anlatıldı. Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünde yasaların düşüncede suç oluşturmasını önleyecek düzenlemeler yapan ve yığınsal iletişim araçlanndan yararlanmada öngörülen "ön izin" sisteminin ve her türlü sansürün kaldırılacağı nı tanıyacaktır" ÖRTÜLÜ SINIF DEVLETt Kalkınmanın ortak ve hakça özveriye dayalı, devletin önculüğünde kalkınma planlarıyla sağlanabileceğinin anlatıldığı bildirgede, plan ve planlanıa duşüncesinin alt birimlere kadar yaygınlaştırılacağı, belediyelerin ve KİT'lerin de kendi planlarını yapmalarının sağlanacağı, bölgeler için özel planlar uygulanacağı kaydedildi. Bugün dış ticarette mallarımızın giderek daha ucuza satıldığı, dışardan alınan malların ise daha pahalıya alındığının öne sürüldüğü bildirgede, dışarıya servet kaçırıldığı ve kaynak yitirildiği de belirtilerek, şöyle denildi: "Turkiye'de devlet ve yönetim, çıkar çevrelerinin güdümunden çıkartılmadığı, devlet, sermaye çevrelerinin örtülü bir sınıf devleti olma tehlikesinden kurtarılamadığı sürece, Turkiye'de akılcı ve kurumsallaşnuş • A # . A f~* i'myrpllJaponya'nın Sagasaki kentinde yapılan Dünya Güzellik Yanşmasında Ingil\JUZAZII t e r e güıelî Helen Fairbrother "Dünya Güzeli" unvanını kazandı. 46 ülkeden katılan güzellerin arasından birinci olan Fairbrother'ın ardından Danimarka'dan Pia Rosenberg Larsen ikinci (sağda), Meksika 'dan yarışmaya katılan Ponce Leon Martha Christiana Merino da uçüncü güzel seçildiler. (Fotoğraf: AP) Anket tedirçinliği (Baştarafı 1. Sayfada) Sokaktaki vatandaşı çevirip sorduğunuzda adam belirli endişeler ve korkular, baskılar altında. Bana oy vermezsen canına okurum diyebilen zihniyette ve tiynette bir iktidar var. Biz vatandaşın sandıkta kendi kendisiyie baş başa kaldığında yapacagı ise güveniyoruz. Zaten gizli o>un maksadı da bu. Diğer partilerden daha çok oy alacağız. Onun için kati surette benimsemiyonız anket sonuçlannı. Çünkü iki noktası var garip olan. Birincisi, bu kadar kendi milletine zulmeden bir iktidarın kimden oy alacağını merak ediyorum. Onun için iktidara o kadar oy gözükmesini gerçekçi bulmuyonım. tkinci nokta, solun Türkiye'deki toplam oyu genellikle seçmen kitlesinin >üzde 30'u civarındadır. Oysa her iki parti yüzde 45 gözüküyor. Bu da gerçekçi değildir." HDP Grup Başkanı Ülkü Söylemezoğlu: "Cumhuriyet'in yaptığı anket fevkalade iyimser ve başanlı. Özellikle kararlı oyların dağılımı meseleye daha açıkça bir yorum getirme imkânını veriyor. Ondan gerisi. yüzde 27 kararsız oyun bir varsayımla dağıtımından sonrası tamamen bir yorum ve tahmin. Bu açıdan, bu kararlı oylann üzerinde bir irdeleme yaparsak, ANAP'ın yüzde 30'u geçmesi mümkün değil. SHP'nin yüzde 30'lar civarında olacağı dogru. DYP'nin yüzde 15'i geçmesi mümkün değil. Eski MDP oylarının yüzde l'inin bile ANAP'a gitmesi mümkün değil. Kazanacak kesin iller açısından ANAP'ın Ankara'da kazanması mümkün degil. HDP açısından, ara seçimler HDP'yi tam kuruluş aşamasında yakaladı. Parti henüz kuruluyor, biz bu seçim kampanyasına çok güveniyoruz ve kampanya sırasında kendimizi tanıtacağımıza ve sesimizi duyuracağımıza inanıyonız. .\lacagımız oylar açısından MDP'ye oy veren seçmen kitlesini kendi seçmenimiz olarak kabul edivoruz.Şu anda MDP'nin anlayısını sürdüren parti biziz. Yüzde 27 kararsız oylardan büyük ölçüde taraftar bulacagımazı umuyoruz ve ankette çok güzel belirlenmiş olan ANAP'lı seçmenin yüzde 25'i, DYP'li seçmenin yüzde 22'si başka partilere de verebilirim diyor. Biz bunlara güveniyoruz. Biz demokratik sağdaki seçmenin aklına ve vicdanına hitap ederek oy alacağımıza inanıyoruz. Ankara ve istanbul'da başanlı olacagız. Diğer illerde sesimizi duyuracağız, mücadele vereceğiz. Yüzde on barajını aşacağız." RP Genel Başkanı Ahmet Tekdal: "Ankara. Bingöl, tstanbul, Niğde ANAP'a verilmiş. RP en az ANAP kadar bu illerde iddialı. Cumhuriyet gazetesinin değerlendirmesi gerçekleri yansıtmıyor. RP. her halükârda yüzde 10 barajını aşacaktır. Hem de Gaziantep ve Manisa'da sonuç alacaktır. Bazı odaklar kasıtlı olarak RP'yi hesaba katmak istemiyorlar. Ancak, RP'nin alacağı netice herkesi şaşırtacaktır." ANAP Genel Sekreteri Mustafa Taşar: "Ben bu tür araştırmalara öteden beri inanmıyorum. Bu tür araştırmaJar. sıhhatli olmuyor. Aynca karar verecek olanlar birtakım araştırmacılar değil millettir. Benim tahminime göre, biz bu ara seçimlerde de birinci parti oluruz. ANAP ne kadar oy alır bir tahminde bulunamam, ama İ. parti olur. SHP de herhatde bizim arkamızdan gelir. Ara seçimde, DYP ve DSP'nin ne yapabileceğini, barajı aşıp aşamajacaklannı tahmin etmek de oldu kça güç. Bizim ve SHP'nin dışında bir iki parti daha barajı aşar ama digerleri barajı geçemezler." w Büyük saldıru ama son saldırı değil' taleplerini eskisi gibi ısrarla ön plana getirmemeleri dikkat çekti. ARABULUCULUĞA KAPALI Savaşı kazanacağına ilişkin inancı tam olan İran yönetimi, herhangi bir ülke ya da grubun arabuluculuğuna bu aşamada her zamankinden daha fazla kapalı. Geçmişte İran ile Irak arasında arabuluculuk rolüne soyunmak konusunda istekli olan Halefoğlu, İran'da hâkim olan "üstiinlük psikolojisi" nedeniyle bu kez lranhlann üzerine gitmedi. Çünkü, bu konuyu açması bir anlamda Saddam Hüseyin'i bozguna uğratacaklarına kesin gözle bakan İranlı yöneticilerce bir anlamda "Geiin sizi Saddam'la banştırayım" mesajı şeklinde algılanacak ve ziyaretin havasını bozacaktı. VELAYETİ, SURİYE KONUSUNDA KETUM DAVRANDI Halefoğlu, son haftalarda Suriye ile İran arasında Cumhurbaşkanları düzeyinde mesaj teatileri ve karşılıklı ziyaretler şeklinde ortaya çıkan hareketlenme konusunda da duyumlar almaya çalıştı. Ancak Velayeti, Halefoğlu'nun bu konudaki soruları karşısında söz konusu mesajlaşmanın içeriği konusunda "ketum" davrandı ve "Biz Libya, Suriye ve İran, birlikte hareket eden iilkeler olarak koordinasyon amacıyla zaman zaman bu tür ziyaretler yapıyoruz" demekle yetindi. Bu konuda İranlı yetkililer herhangi bir ipucu vermemelerine karşılık, yapılan değerlendirmeler, Suriye'nin üstlendiği son inisiyatifle Suudi Arabistan'la İran arasında bir arabuluculuğa giriştiğini ve İran'ın Irak'a girmesini önlemeye çalıştığını gösteriyor. Suriye, İran'ın Irak topraklarına girmesi halinde, Arap Birliği haritasındaki sımrlann içine girmiş olacağını hatırlatıyor ve bu durumda Arap Birliği'ne üye bir ülke olarak İran'ın müttefiği olmasına rağmen kendisinin "giiç" duruma düşeceğini hatırlatıyor. Suriye İran'ı cephede sınırlamaya çalışırken, diğer yandan İran'la Lübnan'daki görüş ayrılıklarını gidermeye çahşıyor. Suriye, Lübnan'da ipleri tümüyle eline alabilmek için İran'la anlaşmak durumunda. Ayrıca, bu inisiyatifi ustlenip Batıya bolgede etkin bir rol oynadığı görüntüsünü vererek, elindeki pazarhk kartlarını çoğaltıyor ve bu avantajlı durumundan Ortadoğu sorunundan yararlanmak istiyor. Halefoğlu'nun Tahran'daki görüşmelerinde aldığı bir başka önemli izlenim de, İran'ın kabuğundan çıkmaya başladığı ve dış dünyaya açılma yolunda somut adımlar atmaya başladığı yolunda. İran'da ABD'ye dönük kuşkular sürüyor. Sovyetler Birliği ile ilişkilerinde kısmi bir hareketlenme söz konusu. Fransa ile de ilişkilerin normalleştirilmesini konu alan görüşmeler sürdürülüyor. İran, açılmada önceliği ise Çin Halk Cumhuriyeti'ne veriyor. (Baştarafı 14 Sayfada) oldu' diyecekler. bunu diyebilmek için onceden böyle bir hava yayıyorlar" Türk tarafı, Velayeti'nin görüşmelerde Batı basınının yaydığı "lran bu kez Irak'ın işini bitirecek" havasına katılmamasını, en azından bu konuda kendini bağlamaktan kaçınmasını "dikkatle" not etti. îran, büyük bir olasıhkla bu aym sonunda büyük saldınya geçecek. Ancak, bu saldırının Saddam Hiiseyin'in devrilmesine yol açacak çapta bir askeri hamle olmayacağını bu gözlemlere dayajıarak öne sürebiliriz. SADDAM İÇtN NÜRNBERG MAHKEMESİ Iran'ın savaşı sona erdirmıek konusundaki koşulunda herhangi bir değişiklik yok. İran >öneticileri Halefoğlu'na "Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin devrilmedikçe, görevini terk etmedikçe" savaşı sürdüreceklerini vurguladılar. Başbakan Mir Hüseyin Musavi, "Biz savaşın sona ermesi konusunda ilk başta öne sürdüğümüz koşullan tekrariıyoruz. Veni şartlar ileri sürmiiyonız. Cephede dengeyi lehimize çevirdikten sonra, avantajlı dunıma geçtik diye yeni şart öne sürmedik" dedi. Dışişleri Bakanı Velayeti ise, "Saddam, Niirnberg benzeri bir uluslararası mahkemede yargılanraah" şeklinde konuştu. Bu arada lran yöneticilerinin Saddam Hüseyin'in gitmesi konusundaki katı tutumlannı korurken, savaş tazminatına ilişkin Yumaz bir barış savaşçm ERGUN BALCI Urho Kekkonen, çağtmıyn önde gelen devlet adamlarından biri olmasımn yanı sıra tüm siyasal yaşamı boyunca detant (yumuşama) ve barış için yılmadan miicadefe etmiş bir liderdi. Biz bu çapta bir devlet adamı ile iki kez görüşme şansına sahip olduk. İki görüşme de ilginç ortamlarda meydana getdi. Finlandiya'ya ilk kez 12 Mart müdahalesinin çalkantılı gunkrinde davet edildik. Kekkonen, kısa sure sonra Türkiye "yi ziyaret edecektir. Bu münasebetle b'ızim de dahil olduğumuz bir grup Türk gazeteci, Finiandiya1 ya davet edilmiştl Uçağımız pazar günü katkacaktu Ancak o gün sokağa çıkma yasağı konunca, eve mıhlamp katdık. Yabancı bir ülkeye ilk defa davet edildiğimizden, doğrusu, bu şanssızlığımıza adamakıllt özülmüştük. Sokağa çıkma yasağı bir gün sonra ilan edilseya da uçak bir gün önce kalksa oimaz mıydı sanki? Evler aramyor, "zararü " kitaplar topianıyordu. Bizim kitaplığımızı da arayıp, o günlerin ölçülerine göre 'zararü' görebilecekleri bir dizi kitaptan ötürü sorgulamaya kalksalar, uçağı kaçıracaktık. Neyse kitaplığımız aranmadı ve sokağa çıkma yasağı sona erer ermez acele uçağa yet'ıştik. Helsinki'de bizi kabul eden Kekkonen, Türkiye'yi ilk kez ziyaret etmekten büyük memnunluk duyacağmı belinerek, siyasal ve ekonomik çeşitli sorulanmızı yanıtiamıştı. Kekkonen le ikinci görüşmemiz ise Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün 1977'de Finlandiya gezisinden birkaç hafta önce oldu. Bu gezi nedeniyle yine bir grup Türk gazeteci Finlandiya'ya davet edilmiştl Ankara'daki Finlandiya elçiliği, Kekkonen'e soracağımız sorulan önceden yazılı olarak vermemizi, soruların Finceye çevrilip Helsinki'ye gönderileceğini bildirmişti Biz de sorulan Finlandiya elçiliğine gönderdik. Helsinki'de Kekkonen taraftndan kabul edildiğimizde, Cumhurbaşkammn tutumunda bir değişiklik olduğu gözümüze çarptt Tedirgin görünüyordu. ilk görüşmemizdeki gibi rahat değildi. Nedenini, kısa süre sonra anladık. Ankara'daki Finlandiya elçiliğine bir gazeıe şöyle bir soru yollamtştu "Bazı çevreler, stün, Moskova Istediği için atmhurbaşkanlığında bu kadar uzun süre kaldığınızı öne süruyorlar. Ne dtrsiniz?" Kekkonen, "Türkiye Cumhurbaşkanmın Finumdiya'yı ziyaretinaen önce, bir Türk gazetesinin bana böyk bir soru yöneltmesine üzüldüm" dedikten sonra Finlandiya'nın tüm komşulan gibi, Sovyetler Birliği ilede iyi ilişkiler kurmasımn, Moskova'nm kuklası olmak anlamma gelmediğini söyledi Olayda bizim dikkatimizi çeken nokta şuydw Ankara'daki Finlandiya Büyukelçiliği, "•Bir cumhurbaşkanına böyle bir soru sormak, diplomatik nezakeı kuraUan ile bağdaşmaz" deyip soruyu geri çevirmemiş, aksine kelimesi kelimesine çevirip Helsinki'ye göndermişti Kekkonen de, sorudan çok tedirgin olmasına rağmen bizi kabul etmiş ve kendini savunmuşıu, Olay, Finlilerin ve Kekkonen'in demokriısi anlayışımn somut bir örneği olarak ilginçti. Urho Kekkonen, sadece Finlandiya'nın değil, dünyamıvn yetiştirdiği büyük deviet adamlarından biri idl Detant (yumuşama) ve barış için harcadığı yoğun çabalann, 1975 'te Helsinki Konferansının topianmasına büyük katkısı olmuştu. Tarafsızlık, barış, yumuşama ve Sovyetler Birliği ile iyi ilişkileri öngören, PaassikiviKekkonen politikast" diye biiinen poliüka, günümüz Finlandiyası'mn hâlâ temel dışpolitika ilkesidir. Finlandiya'nın eski cumhurbaşkanı, tüm siyasal yaşamında DoğuBatt gerginliğinin azaltılması için mücadele etmiş, usanmadan yumuşamamn savunuculuğunu yapmıştır. Kekkonen'in ölümü ile Finlandiya büyük bir lider, dünya da yılmaz bir barış adamını yitirmiştir. Borçlu olana (Baştarafı 14 Sayfada) gi bir yardımda bulunulmayacağını bildirerek, sigortalıların sağlık hiznıetlerinden \~ararlanmaları için kendilerine bir de sağlık karnesi çıkartılacağını söyledi. Attila, önümuzdeki 3 yıl içerisinde tum yurtta uygulamasına başlanarak, yaklaşık 15 milyon kişinin bu hizmeuen yararlanma olanağına kavuşmasının beklendiğini kaydederek, özel hastanelerle Je anlaşılarak BağKur'lulann buralardan yararlandınlmalarının düşünüldüğünü de sözlerine ekledi. BağKur'luların sağlık sigortasından ilk etapta yararlanacakları 11 il şunlar: "Bingöl, Bolu, Burdur, Giresun, Isparta, Konya, Kütahya, Manisa, Niğde, Tekirdağ, Tokaf Öte yandan, BağKur Isteğe Bağlı Sigortalılık Yönetmeliği, dunkü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürluğe girdi. Yönetmeliğe göre, isteğe bağlı sigortalılık için ev kadınlan, Turkiye'de ikâmet eden yabaııcı uyruklular, belirli bir işi olmayanlar, yurtdışındaki vatandaşların yanlarında bulunan ve herhangi bir işte çalışmayan eşleri, BağKur'a tabi mecburi sigortalılık niteliğini kaybedenler başvurabilecekler. OKTAY AKBAL EVET/HAYIR Taraftarlar kapıştı 25 (Baştarafı 1. Sayfada) nin zamanında mudahalesi sonucu daha buyuk boyutlara varmadan onlendi. Olaylar sırasında 102 kişi gozaltına alındı. Önceki gece İstanbul'da Fenerbahçe Stadı'nın önünde toplanan Fenerbahçe taraftarları, toplam 7 otobüslük bir komoyla Eskişehir'e doğru hareket ettiler. Gece saat 01.00 sularında yola çıkan kafile, bir kısım taraftarın içkili olması nedeniyle tezahürat ve gerilim ortamı içinde Eskişehir'e vardı. Eskişehir Atatürk Stadı'na varan Fenerbahçeli taraftarlar, burada geceden stat kapısında yatan 400 kadar Eskişehirli taraftarın "Es Es Es Ki Ki Ki" tezahüratlarıyla karşılandılar. Her iki tarafın da slogan mücadelesi, kısa süre içinde havayı elektriklendirdi ve taşlı, sopalı kavgaya dönuştü. Olay yerinde bulunan az sayıda emniyeı görevlisinin kontrol edemediği kavga sırasında, çe\redc bulunan ıclclon kulübeleri ve taksi yazıhanelerinin yanı sıra beden Terbiyesi binası da buyük hasar gordü. Durumu telsizİe haber alan Eskişehir Valisi Hanefi Demirkol, derhal olay yerine gelerek, çağnlan takviye güvenlik güçlerinin de yardımıyla stat önündeki taraftarlara hiıaben yaptığı bir konuşmayla olayların yatıştırılmasını sağladı. Daha sonra taraftarlar, polis gozetiminde stada yerleştirildiler. Olaylar sırasında başından taşla yaralanan Emniyet Müdürü Kâmil Tecirlioğlu, ayakta tedavi gördü. Eskişehir Valisi Hanefi Demirkol, olayların buyumeden önlenmesinde, iki takım taraftarlarının birbirinin içine giremernesinin etkili olduğunu belirtti. Vali Demirkol, açıklamasında, "Olayı lahrik eden kiileri saptadık. Şu anda 102 kişi gözaltında. Gozaltına alınan kişilerin çoguııun alkollü olması dikkatimizi çekti" dedi. Meclis'in yeni yasama yılı ANKARA. (Cumhuriyet Bürosu) TBMM dördüncü yasama yılına bugün başlayacak. TBMM Başkanı Necmettin Karaduman'ın açış konuşmasıyla çalışmalarına başlayacak olan TBMM'nin açılışına Cumhurbaşkanı Kenan Evren de katı lacak. TBMM'de ilk tören bu sabah saat 10.00'da Meclis bahçesindeki Atatürk anıtı önünde yapılacak. Anıla çelenk konularak saygı duruşunda bulunulacak. Saat 10.30'da Meclis parkında gösteriler yapılacak. Belediye orkestrası konserini halk oyunlan gösterileri izleyecek. TBN1M Genel Kurulu saat 15.00'te başlayacak. Genel kurulda TBMM Başkanı Necmettin Karaduman bir konuşmayla yeni yasama yılını açacak. Cumhurbaşkanı Kenan Evren de açılışı şeref locasından izleyecek. TBMM Başkanı Necmettin Karaduman saat 19.30'da TBMM bahçesinde bir koktevl verecek. 511P grubu bu sabah, ANAP ve HDP grupiarı ise yarın sabah toplanacak. TBMM perşembe günü yapılacak birleşimden sonra 24 eylüle dek, ara seçim nedeniyle çalışmalarına ara verecek. TBMM Başkanhk Divanı 3 Eylul Çarşamba gunü saat 11.00'de toplanarak. SHP'li Cüneyt Canver'in, Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyesi Tahsin Şahinkaya hakkında verdiği önergeyi ele alacak. Divanda ayrıca halen HDP'nin elinde bulunan Meclis Başkan Vekilliği, grup sayısı 25 olan DYP'ye verilmesi konusunda başkanlığa bildirilecek görüş hazırlanacak. TBMM Milli Savunma Komisyonu, danışma kurulunun önerisi doğrultusunda bugün ya da yarın toplanarak, Guneydoğu'da bir süre önce gerçekleştirilen sınır ötesi operasyonla ilgili yasa hukmunde kararnameyi göruşecek. Kararnamenin Mecliste bu hafta içinde görüşülerek bonuçlandırılacağı belirtiliyoı. (Baştarafı 2. Sayfada) yordum, utanacak bir şey varmış gibi başımı beyaz kasketle saklıyordum Radyolarda öfkeli sesler duyuyorduk. Derken eylul girdi. Bizlerse. çocukluktan ilkgençliğe geçişin coşkulu anlarını yaşıyorduk. Birden savaş patladı. Yine de aldırmadık o kadar. Kaç gün sürerdi ki? Hem yirminci yüzyılın 39'uncu yılında savaş olur muydu hiç? Dünya 191418 savaşından yeterince ders almamış mıydı! Ama her şey değişti o eylülden sonra, bir daha dönemedik o 1939 eylülünden önceki umursamazlığa, avarelığe... Yine Sabahattin Kudret'in güzel bir şiirini anımsadım., 39 Yazı... "1939 yazı ne güzeldi Ne sıcaktı şehrin dışındaki evimiz Aşkla dolu günlerimiz Hep o mevsimde geçti" diye başlayan ve şu dizelerle biten bu şiir beni o ilk gençlik günlerime götürür, Sabahattin'in yaşadığı güzel günleri ben yaşamış gibi olurum: "Değmiş gibi bir sihirbaz eli Her şey değişiverdi bir anda İşte orda geriye dönülmez zamanda Çağlanmın en güzeli Bende bugün hatıra olarak ne varsa O yaz için hepsi Sıcak günler ve buğday kokusu O yazdan kalma." Eylülün ilk günündeyiz. Bu eylül sıcak geçecek. İklim olarak da, siyasal hava olarak da... Güzde bizi neler bekliyor? Kim bilebilir geleceği, geleceğın getireceğini? "Orada bir yerde gülüm" demiş şair. Gelecekte bir yerde, bir anda hepımiz için güzellikler, iyilikler, mutluluklar var mı? Boştur beklemek, hiçbir çaba harcamadan her şeyi elde etmeyi ummak... Kendi elimizle kurmak, yaratmak gerekir güzellikleri. Yazlar daha güzel olur o zaman, güzler de yaz gibi..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle