19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 AĞUSTOS 1986 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/7. Ecevit: Sızmaları önlerken geç kakhk ENİS BERBEROĞLU ANKARA DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit DSP'nin Nallıhan ve Çayırhan'da düzenlediği toplantılarda partisinin kunıluşunu anlatırken, "Soldan gelen sızmalan önlemek için biiyük gayret sarf ettiklerini ve bunun zaman aldığım" söyledi. Bülent Ecevit de anayasa oylamasına evet diyenlerin başüstünde tutulduğunu, hayır diyenlerin de hapse atıldığını söyledi. Nallıhan'ın Sefa kıraathanesinde düzenlenen DSP toplantısına Rahşan ve Bülent Ecevit ile partinin Ankara adayı Haluk Özdalga katüdılar. Ecevitler ve Özdalga konuşmalarını bir masanın üzerinde yaptılar. Ancak masanın bir ara kahve dışına bir metre kadar taşması üzerine uyarıldılar. Toplantının bir açıkhava toplantısı niteliğini taşımaması için masa kahvenin kapısına kadar taşındı. DSP'nin toplantısında ilk sözu partinin Ankara adayı MKYK üyesi Haluk özdalga aldı. özdalga, DSP'nin dine ilişkin tutumunun son günlerde tartışma konusu haline getirilmesini eleştirdi. Özdalga, "SHP'Ii ve SHP'yi destekleyen yazartar, gerek Rahşan Ecevit'in ve gerekse Bülent Ecevit'in din konusundaki sözlerini sert bir şekilde eleştiriyorlar. Bizi gericilik, laikligi bozmakla suçluyorlar" biçiminde konuştu. Özdalga, "Gericiliğin muğlak bir kavram oldugunu" belirterek, din konusundaki parti politikasını şöyle açıkladı: "Bazılan dinin, dar gelirnlerin yuttuğu bir afyon oldugunu iddia ederier. Gericilik lastikli ifadeler dışında, tanımlanmamıştır. Sanayileştikçe dinin insan inançlan arasındaki yerinin azalacağını iddia ederler. Bu biçbir maddi delili olmayan iddiadır. Dinine bagiı, ibadetin gereklerini tam olarak yerine getiren herkes de sosyaJ demokrat olabilir" Özdalga, konuşmasından sonra Bülent Ecevit tarafından "çok güzel bir konuşmaydı" diye tebrik edildi. Daha sonra konu$an DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit, DSP'nin kuruluşunu anlattı, öteki partileri "yazıhane partisi" olarak niteledi. Bir siyasi partinin çatıdan kurulmasının son derece kolay oldugunu ifade eden Rahşan Ecevit, "DSP dışındaki bülün partiler böyle kuruidıı" dedi. Partinin daha sağda ve özellikle daha solda sızma girişimlerine hedef oldujjunu belirten Rahşan Ecevit, "Özellikle daha solumuzda, partiye sızma gayretleri oldu. Kapıyı kapasak bacadan sızmaya kalktılar. Kunıluş bu yiizden zaman aldı" diye konuştu. "Halkçı Ecevit", "Ecevit yalnız değilsin" sloganları arasında kahve masasına çıkan Bülent Ecevit, sözlerine siyasi yasaklan anımsatan bir benzetmeyle başladı: çantada keklik sanıyor. Ama köyliı de kendisine binde üç kaynak ayıran iktidara ayıracağı oy oranını hesaplıyordu" diye konuştu. Konuşmasında demokratik sol hareketin tanm politikasına değinen Bülent Ecevit, ekonomideki fonların Başbakan Ttırgut Özal ve kardeşi DPT Müsteşan Yusuf Bozkurt Özal tarafından harcandığını ifade etti. Özal'ın padişahlık ve saltanat özleminde olduğu görüşünü yineleyen Ecevit, "Padişahlık varken bile halk padişah yünirken, 'Mağrurlanma padişahım, senden büyük Allah var' diye bağırırdı. Kendilerini Hasbahçe sefalanyla tatmin etsinler. Seçimlerde avuçlannı yalayacaklar" dedi. Konuşmasının sonunda bazı gazetelerde kendisine yönelik olarak çıkan eleştirileri yanıtlayacağını belirten Ecevit, sözlerini şoyle sürdürdu: "Gazetelerinde Inönü ve Ecevit çekişmesi diye yazanlar gazetelerinin 23 yıl önceki nushalannı okusunlar. Eski arkadaşım Erdal Inönü'nün siyasete girmesi söz konusu değilken bile ben demokratik sol hareketi destekleyeceğimi açıklamıştım. Ben kendim için konuşmuyorum. Bu konuşmamdan sonra da soruşturma açılabilir, savcıya ifade verebilirim, mahketneye verilebilirim. Arkamda 9 a>1ık mahkumivetim var. 3 ay daha hüküm yesem bir daha milletvekili olamam. Benim umurumda değil. Milletvekilligi. başbakanlık geride kaldı. Bu benim için kişisel bir mücadele değil, haJkın kaderi olmayan yoksulluğuna karşı verilen savaşa katkıdır" Ecevitler Nallıhan'da bin kışı kadar bir dinleyici kitlesi önünde konuştular. Ecevitleri taşıyan araca yaklaşık 60 kadar otomobil eşlik etti. Bülent Ecevit Çayıralan'dan Nallıhan'a geçerken, Eğmir köyüne uğrayarak, muhtar ve köyluler ile sohbet etti. Ecevit, daha sonra işçi nüfusu yoğun Çayırhan bucağına geldi. Bucağın SHP'li Belediye Başkanı Ergun Fadıl Paçal'ın tüm belediye hizmetlerini Ecevitler için seferber ettiği görüldü.Belediyenin hoparlörlerinden Ecevitlerin gelişi anons edilirken, arazözler sabahın erken saatlerinden itibaren ana caddeleri yıkadılar. Ecevit, Çetinkaya Kahvesi'ndeki konuşmasına başlarken atılan "Ecevit yalmz değilsin" slo Alman sosyal demokrasisinden (Baştarafi I. Sayfada) zırlanan yeni program, bugünden başlayarak ayrıntılı biçimde tartışmaya açılıyor. Dün Nürnberg'de başlayan SPD Program Kurultayı, son derece sade bir hava içinde açıldı. Nürnberg'de onümüzdeki ocak ayında yapılacak genel seçimler için hazırlanan "Hükümet Programı" taslağı da ele alınıyor. SPD'nin yeni başbakan adayı Johannes Rau tarafından hazırlanan ve partinin iktidara gelmesi halinde uygulanacak olan hükümet programınm ayrıntılan da dün toplanan kurultayda değerlendiriliyor. DÖRT YILDIR SÜRÜYOR Program Kurultayı, Nürnberg'deki tartışmalardan sonra ekim ayında yeniden toplanacak ve bu toplantılar programın nihai hale gelmesine dek iki yıl daha sürecek. Dünkü kurultay, son dört yıldır sürdürülen çalışmaların ilk büyük aşaması olarak niteleniyor. SPD, yeni parti ve yeni bir hukümet programı için ilk büyük toplantıyı 1983 yılında, seçim yenilgisinin hemen sonrasında, Köln'de bir kurultay düzenleyerek çalışmalara başladı. Bunu 1984 yılındaki Essen'de düzenlenen kurultay izledi. Seçim yenilgisiyle birlikte Başbakan Helmut Kohl başkanlığındaki sağ koalisyonun iktidara gelmesinden hemen sonra Alman sosyaJ demokratları, "yenilginin nedenini" araştırmaya başladı. Bu arayış, Alman toplumuna yeni bir program sunmak duşüncesi ile netleşti. HANGİ AŞAMALAR? Parti tabanı, Alman İşçi Sendikaları Birliği (DGB) ile somut bağlantıya ve işbirliğine geçti. Partiye bağlı 10 bin yerel parti biriminde orta>ra atılan yeni program ilkeleri, once tüm Almanyada 250 birimden oluşan "partinin alt bölge kademelerinde" ele alındı. Buradaki tartışmalar daha sonra yine partiye bağlı 22 "ana bölge birimine" iletildi. Eyaletlerdeki yönetimlerde olgunlaşan "tabanın eğilimi", sonunda SPD'nin karar ve yönetim kuruluna geldi. Partinin en üst yönetim organı olan bu kurul, 40 kişilik bir program komisyonu oluşturdu ve özetlediğimiz aşamalardan tartışılarak geçen taslak bu komisyonda yaklaşık üç milyon partilinin eğilimi ve önerisi olarak değerlendirildi. YENİ İLKELER Bu değerlendirmeierden sonra 440 delegeden oluşan dünkü parti kurultayına bir taslak sunuldu. Sunulan taslağın ana hatlanna gore: 1959da benimsenen BadGodesberg parti programı günün ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor. SPD, bu nedenle, tarihsei işçi hareketlerinde edindiği deneylerden ve demokratik sosyalizmin temel ilkelerinden hareket ederek sosyal demokrasiyi ülkeye yeniden getirmek istiyor. Günumuzde insanlıgı tehdit eden temel konuların başında atonı enerjisinin kullanımı geliyor. Atom enerjisinin savaşı bitirmedigi, tersine çok daha ince bir silah teknolojisi yaratılmasına yol açtığı görülüyor. Dünyadaki süper guçler enerji teknolojisi yoluyla dünyadaki kaynakları kendi kudretleri için kullanmak istiyor. Bu nedenle silahsızlanma girisimlerinin yeniden ele alınması ve bu göriişmelere yeni bir nitelik kazandınlması gerekiyor. Insanlığın büyük çogunlugu dünyanın çeşitli bölgelerinde açlıktan ölüyor. Buna ülkelerin her geçen gıin artan dış borçlan eklendiğinde, özellikle guney )•»nmkuredeki insanlar için yaşama şansı ortadan kalkıyor. Yaşamak ugruna verilen mucadele aynı zamanda insan haklannın ayaklar altına ahnmasıyla sonuçlanıyor. Güney yarımküredeki insanlann ihtiyaçlan nasıl karşılanmamışsa, endüstrileşmiş Batı ülkelerindeki pazar ekonomi, lerinin getirdiği işsizlik, bu sefaletle bütünleşiyor. Pazar ekonomileri bugün uygulandığı ülke* lerde daha az işgucu ile daha çok* mal üretir hale geliyor. Bu du" rum refahı yaratmıyor, tersine güvensizlik ve sefaleti artınyor.' Ülke içindeki ekonomik' güçler bir yandan kamuovunun oluşumunu kendi doğnıltulannaçekerken diğer yandan bagımlı., lığı artıran ve tek merkezdea*. yönlendirilen politik güç dene* mesine geçiyorlar. Uygulama öz güriükierin tehdit edilmesine kadar vanyor. Özgürluk, eşitlik ve kardeşligin yerini, bugün uygulananT ekonomik sistemde iç ve dış ba, ğımlılık alıyor. Yeni tehditler ve ihtiyaçtar" demokratik sosyalizme yeniden' güncellik kazandınyor. "Sosyal demokrasi sadece kapitalistleşme içinde bir yenilenmeyi ongörmüyor, onun ötesinde demokratik reformlarla yeni bir toplumsal düzenin kurulmasmı amaclıyor."' 500 SAYFA Genel olarak bu ilkeler çerçe'. vesinde hazırlanan parti progra • mı, yaklaşık 500 sayfadan oluşan bir kitapta anlatılıyor. SPD'nin dün başlayan parti kurultayına 30'u aşkın Sosyal Demokrat Parti üyesi ile dünyanın çeşitli yerlerinden gelen sosyal demokrat parti yöneticileri; katıldı. Türkiye'den SPD'nin program kurultayına SHP adına. MKYK uyesi ve eski Genel Başkan Aydın Güven GürkanTn katıldığı gözlendi. Kurultayda konuk olarak bulunanlar arasında dikkat çeken isim ve gruplar şöyle: İsveç Başbakaru İngvar Carlsson, Güney Afrika Maden İşçileri Sendikası Başkanı, Nikaragua Hükümeti Sandinista Kurtuluş Cephesi yöneticilerinden şa andaki iktidarın "üçüncü kişisi".' olarak nitelenen Balardo Arce, Varşova Paktı üyelerinden bazı gözlemciler, Çin Komünist Partisi üyeleri. BÜLENT ECEVtTDEN" Padişahlık vartcen bile halk padişah yürürken, 'mağrurlanma pudişahım. senden büyük Allah var' diye bağmrdı. Kendilerini Hasbahçe sefalarıyla tatmin etsinler, seçimlerde avuçlannı yalayacaklar. Anayasa için, radyo ve televizyondan bir kişi konuşuyordu. O da sürekli anayasaya 'evet deyin' diyordu. Anayasaya evet diyenler başüstünde tutuluyor, hayır diyenler hapse atılıyordu. Neredeyse gömleğimin rengi nedeniyie suçiu duntmdaydım. Türkiye'de kendilerine aydın diyen ve birini desteklemezse yalmz kalacağmı sananlar vardır. Gücünu halktan aianlar, kendini yalmz hissetmez. "Yüzünüzü görmeden konuşuyonım. Çiinkü yasalann çizdiği sınırın tam üzerinde konuşuyonım" Konuşması sık sık alkış ve sloganlarla kesilen Bülent Ecevit, Nallıhan'ın tarımsal kökeni nedeniyie tarım sorunlarına değineceğini belirtti. Ecevit, Özal hükümetinin Türk ekonomisinin kaynağı olan tarım kesimini kuruttuğunu ileri sürerek, girdi fiyatlarındaki son yedi yıllık ve yiizde 2 bin ile yüzde 5 bin 550 arasında değişen artışlara işaret etti. özellikle 1984 yılı gübre zamlanndan sonra gubre kullanımının geçen yıl yan yanya azaldığını anımsattı. özal iktidannın bu yıl yatınmlarda tarım kesimine binde üç oranında kaynak ayırdığını belirten Bülent Ecevit, "Bu dengesizlik değil, sonımsuzluk ve akılsızlıktır. Tanma binde üç kaynak ayıran Özal, köylünün oylannı SEÇÎM EKONOMtSl Bülent ve Rahşan Ecevit Ankara N«lhhan'da kahve toplantısı düzenlediler. Toplantıda konuşan Bülent Ecevit, hükümetieleşrirerek, ASAP'ı seçim ekonomisi uygulamakla suçladt. (Fotoğraf: RIZA EZER) ganı üzerine şöyle dedi: "Türkiye'de kendilerine aydın diyen ve birini desteklemezlerse o kimsenin yalmz kalacağmı sananlar vardır. Bunlara en iyi yanıtı siz verdiniz. Gucüniı halktan aianlar kendini yabıız hissetmezler." Referandum yoluyla siyasi hakların geri verilmesi üzerine açılan tartışmaları anımsatan Ecevit, "Bunlar beni ilgilendirmiyor" dedi. 1982 Anayasası ile getirilen diğer yasaklara da işaret eden Ecevit sözlerini şöyle sürdürdu: "Neyin oylandığı fark edilmeden oylanmıştır anayasa. Bir kişi konuşabiliyordu radyo ve televizvondan. O da siırekli anayasaya evet deyin diye konuşuyordu.Anayasaya evet diyenler baş üstünde tutuluyor, hayır diyenler hapse atılıyordu. Neredeyse ben gömleğimin rengi nedeniyie suçlu durumdaydım." Ecevit konuşmasında, "Yukarıdan verilen özgürlüklerin yine yukarıdan alınabileceğini" vurguladı. Çayıralanlı partililerden aralarırıa gerçek sosyal demokrat olmayanları sokmamalarını istedi. Ecevit, "Hangi parti de bu konuda titiz davranıyorsa o parti>i destekleyin" diye konuştu. Anayasada hangi kuşu sevdiğini söylemesinin suç sayılmadığını anımsatan Ecevit, konuşmasını. "Benim kuşlar arasında en sevdiğim kuş beyaz güvercindir" dedi. Ecevit'in, eski cumhurbaşkanlanndan Celal Bayar'ın cenaze törenine katılacağı öğrenildi. Ecevit bu konuda, "Görevimi yerine getiririm eger davetiiysem katılırım"dedi. NURNBERCden YALÇIN DOĞAN (Baştarafi 1. Sayfada) tan almış gazetecileri de, yine deneyden geçmiş demokratlar olarak saygtyla karşılamayı demokrasi anlayışımızın olağan bir ürünü olarak kabul ederiz. Çunku eleştiri, anayasanın temel taşlarından biri olan basm özgürluğünıin en doğal ogesidir." Alman sosyal demokratlarının dün Nürnberg'de başlayan parti kuruliayını açarken, parti yönetimi adına konuşan Hans Voegel'in bu sözleri bini aşkın gazeteci tarafından önce gülerek karşılandı, ardmdan da bu sözlere gazetecilerden büyük bir alkış armağan edildi. Gerek kurultayın genel havası, gerek konuşmalar ile delegelerin tutumu, insanı tek bir noktada yoğunlaştırıyor ve düşundüruyor: Türkiye, demokrasiye acaba ne kadar yakın? "Türkiye'den giden bir vatandaş" olağandır ki, Almanya'daki bir parıi kurultayında gördüklerini surekli olarak kendi ulkesiyle bağlantılı düşunür. Bu nedenle sadece Türkiye'deki partilerin programları ve siyasal liderlerin tutumu ile değil, gunlük yaşamın parçasım oluşturan ve bızleri uğraştıran konuların nitelikleri de, insanı, dönüp dolaştınp aynı soruya geüriyor: Biz acaba demokrasiye ne kadar yakınız? Her şeyden önce hiçbir siyasal liderin aklına kendini eleştiren gazetecileri hedef almak gelmiyor burada. Ayrıca btrleşme ve bütünleşmenin erdemini buradaki sosyal demokratlar vurguluyorlar Örneğin bugün Alman Sosyal Demokrat Partisi 'nin (SPD) kurultayında kürsuye çıkacak olan Wolfgang Roth, 1968 öğrenci olaylannda "Genç Sosyalisüer" arasında onemli rol ovnayan sosyalistlerden biri. Şu anda SPD'nin ekonomik konularda yeni program önerilerini somuılaştıran komitenin baş sorumlusu. Almanya'da "solasımr çekmek" yerine, "solda bütünleşmek" 'gerçek demokrasi" olarak nitelendiriliyor. Dun kursüye arka arkaya gelen sosyal demokrat liderlere baktık. Brandt, Schmidt, Voegel ve şimdi de Rau. Brandı halen SPD'nin Başkanı. Ama başbakanlıktan çekilmesini ve yerini Schmidt'e bırakmasını bildi. 1983 Alman seçimlerinde SPD bu kez Hans Voegel'i başbakan adayı olarak ortaya çıkarıyor. SPD seçimi kaybedince bu kez Voegel başbakan adaylığından çekilmesini biliyor ve parti içinde Brandt'm yardımcılığına gelıyor. Ocak 1987'de yapılacak seçimler için SPD, Johannes Rau adında yeni bir lideri öne surmüş bulunuyor. Voegel dün kursüde konuşurken, sözu Rau'a getiriyor, onu lanse ediyor ve "Almanya, Rau yönetimiyle birlikte huzur ve güven bulacak " diye kürsüden haykınrken, salon dakıkalarca hem Voegel'i, hem de Rau 'u alkışlıyor. Voegel, kursüde boş durmuyor. Kendi yerini alan yeni başbakan adayına alkışla tempo tutuyor. Siz Türkiye'de hiç böyle bir manzara gördünüz mu? Benzer olgunluk daha kuruitayın ilk anından itibaren insanın ciğerlerine doluyor, sanki elle tutulup gözle göruluyor. Alman sosyal demokratları "ekonomik sorunun çözümü için politîk özgürlük önde gelir" diyorlar ve sık sık poliükanın erdemini işaret etmekten geri kaimıyorlar. "Politika" onların sadece mesleği değil; ülkeyi demokrasiye goturen en önemlı araç. Son yıllarda Türkiye'de böylesine yaşamsal bir aracın sürekli karalanmasına insan tanık olunca, SPD'nin kongresinde bu kez de poliükanın erdemini iman tazelercesine yeniden teneffus ediyor. Geniş spor salonu tam bir bayram yeri. Çılgınlığın yerini bilince bıraktığı, hayalci sözlerin yerini somut önerılerın aldığı salonda delegeler sanki bir parti kurultayında değiller. Bizim alıştığımız ve göremediğimiz zaman yadırgadığımız "coşku "dan eser yok SPD toplantısında. Somut öneriler, yapıcı konuşmalar arka arkaya kürsüde dile geliyor. Hiçbiri kürsude diğerini "daha az demokrat ya da daha çok sosyal demokrat olmakla" suçlamıyor. Başlangıçta bandonun çaldığı vals ve polkalar gibi, kursuden yankılanan siyasal konuşmalar da insana sanki yeni bir dunyanın kapısını aralıyor. Gerginlik yaratan ve tırmandıran hayalci sözlerle kurultay beslenmiyor. 1987 seçimlen için sosyal demokratların iktidara gelebilmesi amacıyla tam dört yıldır sürdürülen çalışmalarm halka nasıl benımsetileceği üzerinde duruluyor. 1983 seçimlerinde sosyal demokratlar ile şu anda iktidarda bulunan sağ koalisyon arasında yüzde 14'lük oy farkı vardı. 1983 yılından bu yana iktidar koalisyonu hemen hiçbir seçimde, ister belediye, ister eyalet seçimi olsun, pek bir başarı kazanamadı. İktidarla muhalefet arasındaki oy farkı şu anda yüzde 2'ye inmiş durumda. Alman sosyal demokratlan yenilgiden, düşünerek, birleşerek ve yeni bir programla çıkmayı planlıyorlar. Dünkü kurultay, dort yıllık çahşmanın sondan bir önceki aşaması. SPD son aşamaya ekim ayında ulaşacak; sonra da bu hızla 87 seçimlerıne girecek. 'Tabipler Birliği davası siyasi niteUklV \ > 5 MHP davası avukatları^ ek savunma karanna üiraz edecek ANKARA, (ANKA) MHP ve yan kuruluşlan davasına 40 gunluk bir aradan sonra bugün devam ediliyor. Ankara 4. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'ndeki duruşmada sanık avukatları mahkeme heyetinin daha önce aldığı "sanıkJardan ek savunma isteyen" karanna itiraz edecekler. MHP davasının 18 Temmuz 1986 tarihinde yapılan duruşmasında mahkeme heyeti, askeri savcının esas hakkındaki görüşünde cezalandırılmalarını istediği sanıkların "suç vasıflannda" değişiklik olabileceğini belirterek, sanıklardan "ek savunma hazıriamalarım" istemişti. Konuyla ilgili olarak ANKA muhabirinin sorulannı yanıtlayan MHP davası avukatlanndan Serafettin Yıtanaz, mahkeme heyetinin sanıklardan ek savunma isteyen kararında açıklık bulunmadığını öne sürdü. Mahkemenin ek savunma istediği sanıkların isimlerini açıklaması gerektiğini savunan Yılmaz, "Kararda genel bir ifade kullanılmış. Kimlerin savunma verecegini anlayamadık. Bu nedenle mshkemeden, suç vasıfları değişebileceği gerekçesiyle ek savunma istenen sanık isimlerinin açıklanmasını isteyeceğiz" dedi. Serafettin Yılmaz, askeri savcının sanıklann büyük bölümünün cezalandırılmasını isteyen esas hakkındaki görüşü üzerinde dava avukatlannın inceleme çalışmalanru sürdürdüklerini bildirerek, "Savcılığın 2 bin 100 sayfalık mütalaasını okumaya devam ediyoruz. Bu, eylül sonuna kadar sürer. Daha sonra avukatlar olarak yazılı savunmamın hazırlamaya başlayacağız" şeklinde konuştu. Yılmaz, avukat savunmalanrun 1987 yılı şubat ayı içinde başlayabileceğini, sanıkların ise 1987 kasım ayı sonunda kişisel savunmalarım yapabileceklerini bildirdi. Ecevit için suç duywırusu istanbul Emniyet Müdürlüğü, Bülent Ecevit 'in A libeyköy, Bayrampaşa, Balat, Cerrahpaşa, Zeytinburnu, Yenidoğan ve Çırçır konuşmalan için ilgili savalıklara suç duyurusunda bulundu. tstanbul Haber Servisi Eski Başbakanlardan ve kapatılan CHP'nin Genel Başkanı Bülent Ecevit hakkında, geçen hafta tstanbul'da DSP'nin kahve loplantılarında yaptığı konuşmalar nedeniyie İstanbul Emniyet Mudürlüğü, ilgili savcılıklara suç duyurusunda bulundu. Ecevit'in geçen hafta içinde Alibeyköy, Bayrampaşa, Balaı, Cerrahpaşa ile Zeytinburnu, Yenidoğan ve Çırçır semtlerinde yaptığı konuşmalan izleyen, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şubesi ilgili evrakları Eyüp, Zeytinburnu ve Fatih Cumhuriyet Savcıhklarına gönderdi. Emniyet Müdürlüğü yeıkilileri, "Biz zaten bütün siyasi parti toplantılarını izliyoruz. Şoyle, şoyle olmuştur deriz. Savcılığın takdirine sunanz. İster soruşturma yapüır, ister yapılmaz" diye konuştu. Konuşmaların yapıldığı ilçe savcılıkları evrakların henuz kendilerine ulaşmadığını söylerken, Emniyet Müdürlüğü'nden bir yetkili, "Postada gecikme olmuştur" dedi. Ecevit'in konuşmalan ile ilgili evrakların Olağanüstü Hal Bürosu'na da bilgi için gönderildiğini söyleyen İstanbul Valisi Nevzat Ayaz, "Vilayette Ecevit'in konuşması için bir tetkik, inceleme kesinlikle sözkonusu değil. Ama bilgi olarak bize gönderiliyor. Yalmz o mevzu değil. Başkalan da gönderiüyor" dedi. BU BtR İLANDIR ANKARA, (Cumhuriyel Bürosu) îdam cezasına karşı çıktıkları gerekçesiyle, Adalet Bakanlığı'nın suç duyurusunda bulunması üzerine haklarında d a ' va açılan Türk Tabipler Birliğî Merkez Konseyi üyelerinin yargılanmalarına dün devam edildi. Duruşmada esas hakkında savunmalarım okuyan savunma avukatlan, düşünce açıklama özgürluğü açısından, anayasa ve yasalann, gerçek kişilerle tüzel kişiler arasında bir aynm yapmadığım belirterek, açılan davanın doğrudan doğruya anayasanın teminatı altında bulunan düşün, ce özgürlüğüne yönelik oldugunu öne sürdüler. Adli tatil olması nedeniyie nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi görevini yüruten Ankara 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasına, sanık* TTB Merkez Konseyi üyelerinden Prof. Dr. Atalay Yöriikog' lu, Prof. Dr. Nusret Fişek, Doç., Ragıp Çam, Doç. Dr. Nevzat Eren ile Dr. Husnü Çuhadar katıldılar. Duruşmada savunma avukatları tarafından yazılı olarak hazırlanan 5 sayfalık esas hakkındaki savunma okundu. Hekim' lik mesleğinin asıl amacının insanı yaşatmak olduğuna işaret edilen savunmada, "Bir hekim' ya da hekimler örgütünün bu amaç doğrultusunda bir istemde bulunması ise hukuk açısındanancak bir hak olarak nitelenebi' lir." denildi. Düşünce açıklama; ozgürlüğünun, amaç dışı faaliyetolarak yorumlanarak önlenmesi.' nin, anayasa güvencesi altında; bulunan düşünce özgürlüğünü; ortadan kaldırmak olduğuna da< işaret edilen savunmada, bunun* da yasa koyucunun amacına ters; düştüğü gibi, çoğulcu demokra' si ilkelerine de aykın olduğu kay! dedildi. ; Davanın açıldığı 1985'te Türkiye'nin gündemindeki en önemli konulardan birinin idamlar oN duğuna değinilen savunmada, idamlara karşı çıkan TTB üyeleri hakkında dava açılmasının ise davaya "sij'asi dava" niteliği kazandırdığı kaydedilerek, "Bir si. y^si iktidar mücadelesi olarak anlaşılan siyaset açısından ölüm cezasının değerlendirilmesi sonderece ilginçîir." denildi. Cumhuriyet savcısının "davaya haricen katılması nedeniyie dosyayı incelemesi gerektiği" şeklindeki istemi üzerine, duruşma başka bir gune ertelendi. SLOGAN YAZIP, ATEŞE VERDİLER Anavatan PartisiKadıköy tlçe Örgutü'ne ellerinde çiçek ve şekerlerle gelen silahlı 7 kişi içirde bulunanlan eter koklatarak etkisiz hale getirdikten sonra duvarlara sloganlar yazdılar. Teröristler kaçarlarken, daireyi ateşe verdiler. Binada hasar meydana geldi. (Fotoğraflar: ESAT PÂLA) GENEL SİGORTA AE4ĞA KALKTI! T. Genel Sigorta A.ŞInin istihsalinin temmuz ayı içinde °7o97 oranında artarak yılbaşından bugüne iş hacminin 5.5 milyar TL'ye ulaştıgj belirtilmiştir. Onceki yıla kıyasla %75 oranmdaki buyıime hızı ile sigorta sektoru ortalamasının üzerinde gelişen T. Genel Sigorta'nın hasar ödemeleri ise ocaktemmuz 1986döneminde 1.5 milyar TL'yi aşmış bulunmaktadır. Sermayesi 1986 yılı başında 4 milyara yukseltilmiş olan ve büyuk ortakları arasında; Uluslararası Endüstri ve Ticaret Bankası A.Ş., Çukurova Ithalat ve thracat T.A.Ş., Pamukbank T.A.Ş. ve Avrupa'nın en buyük reasürans şirketlerinden biri olan Münich Re. bulunan T. Genel Sigorta A.Ş., tum yurda ve Kıbns'a dagılmış 635 acentesinin yanında, Ankara, Adana, tzmır, Bursa Bölge Mudurlukleri; Sıvas ve Diyarbakır irtibat buroları ile vermiş olduğu hızmetlenne ve gelişmesine hızla devam etmektedir. ANAP'a DevSol baskım (Baştarafi 1. Sayfada) kadaşlarını kurtardığını belirtti, "Bu arada bir başka arkadaşımu da binaya girerken saldınyı farketmiş ve bu arada açık bırakılan piknik tüpunü kapatmış, bu da büyük bir felaketi önlemiş" dedi. Altıparmak, saldırıdan buyük üzüntü duyduklarını, ANAP olarak hiçbir zaman din, dil ve ırk ayrımı yapmadıklannı söyledi. Vali Nevzat Ayaz, olaydan sonra ilçe binasına gelerek polis ve parti yetkililerinden bilgi aldı. Saldırganların, binadan ayrıbrken Güneydoğu'ya yönelik sloganlar attıkları, Evren ve Özal'ın resimlerini yırttıklan parti yetkililerince açıklandı. Parti binasına girip, elleri kolları bağlanan ikinci gruptan Salih L'zun, "Arkadaşım Aslan'la içeri girdiğimizde ne oldugunu anlayamadık. Ellerinde silah bulunan kişiler, bizi yere yatırarak bağladılar ve mutfaga kapattılar. Çok korkmuştuk. Saldırganlar 2526 yaşlanndaydı" dedi. Emniyet Müdür Muavini Mehmet Ağar, saldırganların yakalanması için geniş bir operasyona giriştiklerini bildirdi. Ankara'da a.a!ya bir açıklama yapan lçişleri Bakanı Vıldmm Akbulut, "Saldırganlann eşkallerini belirleme calışmalannın sürdügünü" bildirdi. ANAP 11 Başkanı Eymen Topbaş, parti binasında inceleme yaptıktan sonra bugün bir açıklama yapacaklarını bildirdi. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Akarcalı da, saat 20.45 uçağıyla İstanbul'a gelerek Kadıköy'deki parti binasında incelemelerde bulundu. Akarcalı, a.a. muhabirine, "Bunu yapanlar ve başka yapmava tevessül edecek olanlar devletin yumrugunun acımasız bir şekilde kafalanna ineceğini bilsinler. Yakalandıktan sonra da, bize işkence yaparak konuşturdular demesinler. Esas amaç Türkiye'de huzur ve istikran gidermek, vatandaşı demokratik nizamdan korkutmak ve uzaklaştırmaktır" dedi. ANAP Genel Sekreteri Mustafa Taşar da, "ANAP kuru gürültüye pabuç bırakacak parti değildir" dedi. Bu tur hareketlenn bolücülere karşı yapılacak mucadeleye engel olmayacağını kaydetti. Bölücüler ZüriKte eylem yaptı ZÜRİH, (a.a.) Bölucu gruplar eylemlerini sürdüruyorlar. Zürih kentinde bir grup bölücü, Sosyalist Parti binasını birkaç saat süreyle işgal ettiler. Sayıları 50 kadar olan bölücüler, Türk savaş uçaklarının geçen hafta Irak'a sığınan bölücü eşkıyaya ait sığınakları bombalamasını protesto ettiklerini söylediler. Ote yandan Federal Almanya'nın Berlin kentinde Sosyal Demokrat Parti'nin merkezi işgal edilmek istenirken, aynı partinin Saarbrücken kentindeki bürosu da bir grup tarafından işgal edildi. Nadir Nadi MON ONCLE Yönetmen: Jacques Tatf Jean Pıerre Zola Max Martel BAKIRKOY DıKılıtaş (Akbank Sokauı) 570 13.85 ESENTEPE Dedemar Tıcaret Merkez 172 46 05 Ben Atatürkçü Değilim 7 basısı f . çıktı Ç«$daş Yayınlsn. TurtocaOı Cad 39/41 C«galo6luI«ant>u< KADIK0Y Altıyol Efes Çarsısı 338 82 96 840 llra (KDV Içlnde)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle