28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
polinkacısı Wm% H . W tf'flb £*İBHİ üzerine Meclisi Mebusan'ın kapatılması ile Büyük Millet Meclisi'ne katıldı. 1924'te Atatürk'ün direktifı ile 1$ Bankası'm kurmak üzere miiletvekilliğinden ayrıldı. 1945 'te önce miiletvekilliğinden sonra CHP üyeliğinden istifa etti, daha sonra da DP'yi kurdu. 1 9 6 0 7 a ordu yönetime eı Koyunca Cumhurbaşkanlığından düşürüldü ve son Meclisten ayrıldı. kez CUMHURÎYET/9 mJYDUK/GORDEJK YALÇM PEKŞEH RAYAR htanbul'un işgali VE MEC.LÎS 1920'de V 191'4 'te tabii üye sıfatıyla Senatoya davet edildi, seçimle olmadığı için Meclise girmeyi kabul etmedi. 1 9 8 1 'de Atatürk'ün 100. doğum yıldönümü törenlerinde Danısma Meclisi'ne şeref konuğu olarak geldi. Cumhurbaşkanı seçildi. Çankaya Köşkü'ne gidişinden tam 10 yıl sonra yine bir 27 Mayıs günü, devrilen iktidarın tutuklanan ilk Cumhurbaşkanı oldu. 19501960 îfdü. Bursa'da bir banka memuruyla evlendi. Kocasıpolitika ile ilgileoğurdu. Mebus, vekil, başvekil, reisicumhur eşi oldu. X ürkiye'nin gırmedigi, fakat yorgun dOştüğü sava$tan sonra "MiHi Şef" verdiğı "demokna" sözunü tuttu. Nuri Demirağ, Millı Kalkınma Partisi'ni kurdu, ama başanlı olamadı. Demokrasi arayışı CHP içinde de başladı. 1945 yıhnda CHP milletvekillen Celal Bayar, Adnan Mendcfes, Fuat Kopralu ve Refik Konütan, "dörtiü takrir" adıyla anılan bir önerge hazırlayıp ımzaladılar. 7 hazıranda partı grup başkanhğına verilen ve parti tüzuğu ile baa yasalann değiştinlerek rejımin demokratlaştırılmasını isteyen önerge, yasalann Mecüs'te, tüzüğün de Kurultay'da değiştirilebilecegi gerekçesi ile 12 haziranda reddedildi. Hükümet, Î947'de yapılması gereken genel seçimi bir yıl öne aldı ve 21 Temmuz 1946'da seçim yapıldı. Türkiye'nin demokrasiyc geçtiği bu ilk seçim sonucu, 396 milletveküi çıkaran CHP yıne ıktidarda kaldı. Cdal Bayar'ın liderliğındekı DP ise 62 milletvekilliği kazandı. DP'lıler seçimde hile yapıldığını öne surerken Bayar, DP'nın 279, CHP'nin 186 milletvekili çıkarması gerektiğini söyledi. Lür ürkiye'nin sivil kökenli ilk Yazar Ertfatftz,"Ei çok aiınma gMm yiz kmrUcı Wr suç rşlmntetaıı yarfiUMMİL B « M Mk y t z t a i kızartıyor" «yw (Fotoğraflar: MERT ALİ BASARIR) ; "Madame Boyary" ve "Afrodiften sonra edebiyat yine yargıç önünde Erdal Öz: Sanat müstehcen olamaz Yayımladığı Iki kitap müstehconlik savıyla mahkemeye düşen Can Yayınlan sahibi yazar, "Bir edeblyatçı, bir ressam, bir heykeltıraş cinsel tahrlk amacıyta eser yaratmaz" dlyor ve ekliyor, "Ama insan cfnse/f/kten soyutianamaz... Soyutlandığı zaman o, insan olmaz, başka bir şey olur. Çünkü insanın önemll blr boyutta cinselliği vardır." "Müstehcen" sözcüğü genellikle gazeteler ve dergiler için geçerti olmakiadır. Edebiyat alanında müstehcenliğe konu otmuş yaprt sayısı salt ülkemizde değil, tüm dünyada parmakla sayılacak kadar azdır ve örnekleri aradan yıllar, hatta yüzyıllar geçtikten sonra bile anımsanmaktadır... 1856 yıhnda (130 yıl önce) Gustave Raubert'in "Madame Bovary"si ve 1939 yıhnda Pıerre Luys'un Türkçeye çevrilen "Afrodit" adlı romanlan hakkında ileri sürülen "müstehcenlik" savian ilk akla gelenlerdir. Bu romanlar hemen o günlerde aklandıklan halde zamanımıza kadar unutulmamış, edebi değerlerinin ötesinde ünlenmişlerdir... Fakat bundan böyle örnekler çoğalacak gibi görünüyor. Son olarak Can Yayınlan'nın yayımladığı iki kitap "müstehcenlik" savıyla mahkemelere düştü: Henry Miller'in "Oğlak Dönencesi" ve Ahmet Altan'ın "Sudaki İz"i... Bu hafta Can Yayınlan'nın sahibi ve yöneticisi, yazar Erdal Öz'le edebiyatta müstehcenlik üzerinde konuştuk... san bir kitaptan bütün bir toplumu korumaya kalkmak ve kitaplan suçlu gibi gostermek... Toplumumuzu asıl utandırması gereken, Türk toplumunun duygularını asıl rencide eden böyle şeylerdir. Erdal Bey, şunu sormak istiyorum: Konu mahkemelere geçtiği için söz konusu kitaplar üzerinde konuşulamaz bitiyorsunuz. Ama davalar açıldı... Bu kitaplarda müstehcenlik unsuru bulunursa, sonuç ne olacak? İstenen ceza, gerek yazarına, gerek yayımctsına, gerek cevirmenine 2 milyonla 10 milyon lira arasında bir para cezası... Ayrıca bu suç, yüz kızartıcı suçlar arasına giriyor ki, sonuçları çok ağır... Nedir bu sonuçlar? IRZA GEÇMEK GİBİ Hırsızlık yapmışsınız gibi... Irza geçmişsiniz gibi.. Eğer ben hüküm giyersem ilk kez yüz kızartıcı bir suç işlemış olacağım... Ve bunu düşünmek bile yüzümü kızartıyor şu anda... Ben işlersem yüz ağartıcı bir suç işlemek isterdim... Böyle suçlar da var toplumumuzda... Sonuçları şunlar: Önce kamusal haklanmızı kaybediyoruz... Benim hiç niyetim yok, ama örneğın seçilme hakkımı kaybediyorum... Ahmet Altan bugün bir gazetede çalışıyor ve yükselmekte... Mesela genel yayın müdürü olamaz. Bunun gibi... Pasaport vermezler... Belki ehliyet bile vermezler.. Bilmiyorum... Pekı Henry Miller'e ne olacak... "Oğlak Dönencesı"ni o yazmış... O da mahkum mu olacak? Henry Miller Amerikalı olduğu için kurtarıyor... Ama bir yerde onu da mahkum etmiş oluyorlar... Çevirmeni, yayımcısı mahkum olduktan sonra.... Erdal Bey, bu durumlar yayın dünyasını nasıl etkıliyor? Örneğin bir yayıncı olarak sizi? SANSÜRE YOL AÇIYOR Şöyle etkiliyor: Görülduğü gibi bu bir baskı yasasıdır. Sansür yasasıdır... Yani bırtakım düşüncelerin yazılı hale gelmesinı önlemeye çalışan bir sansür yasasıdır... Ama müstehcenin tanımı hakkında bir birlik yok... Muzır kavramının tanımı yapılmamıştır... Kimin takdirine bırakıldığı da ortadadır... 11 kışiden oluşan bu kurul her şeyi muzır görebilir. Yani sadece cinsellikle ilgili şeyler değil, çok ciddi şeyierı de muzır görebilir... Bu bize ister istemez otosansür getiriyor... Kendi sansürümüzü yapmak zorunda kalıyoruz. Onlara bu imkânı tanımamak adına bırtakım kitaplardakı cinsellikle ilgili bölümleri daha dikkatli okumak, gerekirse yazarıyla konuşarak hafifletme yoluna gitmek, ya da o kitabı basmamak gibi... Mesela Bulgar yazarı Bludunoviç'in "Eşeğin Sırtındaki Kahraman" diye bir krtabını Sırpça aslından çevirdik, ama sonra kitabı yayımlamaktan yazgeçtik... Oysa çok ünlü bir Sırp yazarıdır. İşte bu bizim yaptıgımız bir sansürdür. Kitap Türkiye'de yayımlanmadı... Bu kurutda bir edebıyatçı da yok bildiğim kadarıyla.... Evet edebiyatçı, sanatçı dışında herkes var... Ve devletin kurduğu "resmi" bilirkişi durumundalar... Bu bilirkişi yayımladığı raporlarda en çok Sulhi Dönmezer'e atıf yapıyor... Ama işin garip yani Sulhi Dönmezer'in t'epkisi... BİR ÇELİŞKİ: S.DÖNMEZER Sulhi Dönmezer de karşıymış bu kurula.... Karşı ve aynı zamanda muzır kurulunun en büyük danışmanı. . Sulhi Bey'ın belki bundan haberı yok, ama geçmişteki bilirkişilik raporlarından, geniş alıntılar yapılıyor... Ve bunlar muzır kurulunun tek dayanak noktaları oluyor... Ama aynı Suihi Dönmezer bu yasa çıktığı zaman şunları söylüyor, aynen okuyorum. Nokta dergisine söylemiş. "Bu kurulda Diyanet Işleri'nden, YÖK'e kadar herkes düşünülmüş de, sanatçı, gazeteci ve edebiyatçıya rastlanmıyor... Aslında hukuki bakımdan resmi bilirkışi, iyı bir müessese değildir. Sanat ve bilim için resmi bilirkişi h;ç kabul edilmemelidir. Yargının bağımsızlığı açısından sakmcalıdır... Hâkımler anayasal güvence altında istediklerinı bilirkişi olarak tayin etmekte özgür olmalıdır." AMAÇ BAŞKA Sulhi Bey bile beğenmiyor olayı yani.... Sulhi Bey, fikirleri hangi tarafta olursa olsun, bir hukukçu.... İşin yasal tarafını hatırlatıyor... Aslında Yalçın Bey, durum şu: Türkiye 52 milyonluk bir kitle... Buna karşın ülkemizde en az yaygınlığı olan şey kitap... Üç bin basılıyor... O zaman 52 milyona karşı 3 bin kişıyı. mı koruyacaksın? Buradan çıkan sonuç şu: Halkı korumaya falan çalışmıyor bu kurul... Zaten satmayan kitaptan halk neden korunsun? Ancak kitaptan yararlanacak üç bin kışı var ya. .. Bence onları da bu işten mahrum etmek için yapıhyor bütün iş... Yani "onların okuyacağı kitabı da ben seçeceğim" diyor... Amaç halkı kitaptan lyice soğutmak. Kitabı korkulu bir nesne haline getirmektır. Düşüncenin korkulması gereken bir şey olduğu izlenımi yaratılmak istenmektedir. Meclis'te muhalefet Meclis'te ilk kez bir muhalefetle karşılasan CHP iktidarı, bütçe göruşmeleri sırasında sert eleştirilere uğradı. Basbakan Recep Peker, DP sözcüsü Menderes'e "psikopal" deyince DP'liler 1947 başında topluca Meclis'i terketti ve bir süre Genel Kurul'a gelmediler. Cumhurbaşkanı Inönü'nun Bayar'la yaptığı görusmeden sonra yayımladığı "12 Temmuz Beyannatnesi" ile DP'liler Meclis'e döndü ve Peker'in yerine de Hasan Saka Başbakan oldu. Sinei millete dönüş 6 yıl boyunca sessız kalan Celal Bayar, 17 haziran 1945'te miiletvekilliğinden istifa etti. Parti içinde muhalefet kanadını oluşturan milletvekillerinden Menderes ve Köprülü eylülde ihraç edilirken, kasımda da Koraltan partiden istifa etti. Türk siyasi tarihine "Dörtler" adıyla geçen grup, yeni bir parti kurmak için çalışmaya başladı. Bayar, 2 Aralık 1945'te CHP üyeliğinden de ayrıldı. Yenı parti kurulmadan önce Bayar, Cumhurbaşkanı lsmet tnönu ile görustu ve onayını olduğu kadar desteğinı de aldı. Çünkü tnönü yeni partmin Atatürk ilkelerıne, özellikle laiklik ılkesine bağlı olmasını istiyordu. 7 Ocak 1946'da lçişleri Bakanlığı'na partinin tüzüğünü veren "Dörtler" Turk siyasi tarihinde yeni bir dönemi başlatacak Demokrat Parti'yı kurdular. Bayar, DP'nın Genel Başkanı oldu. DP dağılıyor mu? DP'nin lideri Bayar'dı, ama sert çıkışlan ile partiyi Menderes ayakta tutuyordu. Kunıluşunun henüz ikinci yıhnda, 1948 başında DP'den isüfalar başladı. 30 mületvekili DP'den ayrıldı. Demokrasiye geçen Türkiye'de Mustakil Demokratlar Partisi, Afyon Oz Demokratlar Partisi, Millet Partisi kuruldu. 14 Mayıs 1950'de genel seçimlere gidilirken, DP'nin Meclis'teki sandalyesi 31'e duşmüştü. DP dağılıyor muvdu? geldim, seçimle giderim" diyen Bayar, Cumhurbaşkanlığı görevinden • Yassıada'ya Yüksek Adalet Divaru'nın karşısına geldi. Turkiye'deki ray kadar önce, başbakanhktan istifa etmek isteyen, ancak Bayar'ın tez" dediği Adnan Menderes de Yassıada'daki samklardan biriydi. Vatt "atana ihanet suçundan hüküm giydi. tdam cezasının infazı için Yassıada'dan İmralı Adası'na götürüldü. Cezası, ömür boyu hapse çevrildi. Kalp krizi geçirince 1964 Kasımında cezaevinden raporla salıverildi. 19601964 Jrevrik' Cumhurbaşkanı Celal Bayar, anayasayı çiğneyerek ve hukuk devletini işlemez duruma getirerek, vatana ihanetle suçlanan ve hakkında olüm cezası istenen bir sanık oldu. 27 Mayıs 1960'da tutuklandıktan ve 3.5 ay suren bir soruşturmadan sonra 14 Ekim 1960'da Yassıada'da Yuksek Adalet Divanı'nda oteki DP'lilerle birlikte ve bir numaralı sanık olarak yargılanmaya başlandı. Mahkeme başlamadan önce de 29 eylulde, zamanında kongresini yapmadığı gerekçesi ile DP kapatüdı. Bayar, Yassıada'daki tutukluluğu sırasında tek kişilik hucrede kaldı, "dava" arkadaşları ve yakınlan ile göruştürulmedi. Yuksek Adalet Divanı, kararını 15 Eylul 1961 'de verdı. Bayar, ıdama mahkum edilen 15 DP'liden biriydi. ın cezasını ömurboyu hapse çevirdi. îdam cezası onaylanan Adnan Menderes, Fatin Riiştü Zorlu ve Hasan Polatkan hakkındaki infazlar yerine getirildi. İmrah'dan Kayseri'ye Bayar, idam edilmek uzere getirildiği imralı Adası'ndan, ömurboyu hapis yatmak üzere Kayseri Bolge Cezaevi'ne götüruldu. Yassıada duruşmalannın bitiminden bir ay sonra 15 Ekim 1%1'de yeniden ve yeni bir anayasa ile demokrasiye geçildi. Milli Birlik Komitesi \e Devlet Başkanı Orgeneral Cemal Giirsel Cumhurbaşkanı oldu. CHP Genel Başkanı İsmet lnonü, 1937'de Bayar'a bıraktığı Başbakanlığa yeniden dondu, CHPAP Koalisyon Hükumetini kurdu. Zaten satmayan kitaptan halk neden korunsun? Ancak kitaptan yararlanacak olan üç bln kişi var... Sence onlan da bu işten mahrum etmek için yapıhyor bütün Iş. Sayın Öz, edebiyatta müstehcenlik konusunda ne diyorsunuz? EDEBİYAT VE CİNSELLİK Şunu söylüyorum: Edebiyatta müstehcenlik olmadığı gibi hiçbir sanat eserinde de müstehcenlik olamaz... Yani bu, kitap olabilir, müzik olabilir, resim olabilir... Müziğin buna imkânı yok tabii... Ama diğer sanat dallarında edebiyat, resim, heykel gibi olay, insanın çıplaklığını veya cinselliğini konu ediyor olsa bile müstehcen olamaz... Çünkü burada konu edilen insandır. İnsan ise müstehcen olamaz... Ama müstehcenoen anlaşılan şu oluyor: Eseri yaratan, mesela o kitabı yazan, o resmi yapanın amacı, okuyanlarda veya izleyenlerde yalnız cinsel uyarılar yaratmaksa, yani amaç cinsel tahrikse, o zaman bu tanıma girebilir betki, ama bu da olanaksızdır. Şimdi düşünebilir misiniz ki, bir edebıyatçı, bir ressam, bir heykeltıraş bu amaçla, yani cinsel tahrik amacıyla eser yaratsın, heykel, resim yapsın, ya da kitap yazsın... Aklına gelmez insanın. O halde neden cinsellik üzerinde durur sanatçı? Çünkü insanı cinsellikten soyutlayamıyoruz. Soyutladığımız zaman o, insan olmaz, başka bir şey olur. Çünkü insanın önemli bir boyutta cinselliği vardır. Cinselsizlik biraz da insansızlıktır yani... Kısacası cinsellikten söz ediyor diye bir sanat eserini müstehcenlikle yan yana getiremeyiz. Salt insanları tahrik etti diye... Sonra ben şöyle düşünüyorum Erdal Bey. Konumuzla belki pek ilgisı yok, ama insanlar biraz tahrik olsa ne olur? Daha doğrusu fena mı olur? Doğa bile insanları tahrik etmek için bin türtü oyuna başvurmuyor mu? Bir sürü insan, Kadınlan erkekleri güzelleştirmek için çabalamıyor mu? Bunların en son amaçları biraz da insanlan tahrik etmek değil mi? Yani insanların tahrik olması istenmeyen değil, tersine istenen bir şey olmalı... İşin bir de bu yani var tabii. Ama dediğiniz gibi konumuzun dışında... Ayrıca müstehcenlik nedir bunu bilen yok... Bir sürü tarif yapılmış... Galiba "insanların ar ve hayâ duygularını rencide eden" deniyor... ASIL UTANDIRICI OLAN Öyle de deniyor... Ben size en az 30 tanım daha getirebilirim... "Açık saçık", "terbiyesizce", "edebe aykırı" gibi... Bunlar yoruma çok açık tanımlar... Herkese göre, her şeye göre değişebilir... Kişinin kültürüne. dünyaya bakış açısına, toplumun uygartık düzeyıne göre değişen kavramlar... O halde şu sorular akla geliyor. Hangi toplumun, hangi insanın veya bir toplumdaki hangi kesimin duyguları? Van Gölü'nün kıyısındaki insanlar mı? Büyükada'nın insanları mı? Halk adına veya bütün bir toplum adına konuşmanın anlamını anlayamıyorum. Şu da var: Yasa koyanlar sanki halkı koruyorlar... Ne adına koruduğu belli değil... 3 bin ba Adalet Partisi Kapatılan DP'nın mirasma sahip çıkarak kurulan Adalet Partisi, eski DP'lilerin eş ve yakınlarını milletvekili adayı gösterdi ve bir kısrru Meclis'e girdi. Hapisteki DP'lilere topluca ziyaretler yapıhyor, bu ziyaretler günun olayı oluyor ve af konusu gundeme getiriliyordu. Bayar, 6 Kasım 1964*te Kayserı Bolge Cezaevi'nde kalp krizi geçirdi. Adli Tıp, cezaevinde kalmasının sakıncah olduğuna ilişkin rapor verdi. Cezaevi yönetimi, Bayar'ın Kayserı Devlet Hastanesi'ne kaldınlmasım istedi, ancak kızı ve vasisi Nilüfer Gürsoj.buna karşı çıktı. Bunun uzerine Bayar, 7 kasımda raporlu olarak cezaevinden salıverildi, karayolu ile 8 kasım gecesi Istanbul'a, Çiftehavuzlar'daki evine geldi. Artık evindeydi, ama özgür değildi. 1%5 seçimlerinden sonra çıkanlan affa kadar 6'şar aylık raporlarla evinde kaldı. Bu arada 1964 kasımında AP Genel Başkanlığına Süleyman Demirel seçildi, hem deeski DP'lilere rağmen. Demirel, 1%5'te de Basbakan oldu. İnfaz için götürüldü Bayar, mahkeme kararını açıkladıktan sonra elleri kelepcelenerek Yassıada'dan bir motora bındirildi ve infaz için İmralı Adası'na goturüldu. Yargılanması sırasında mahkeme heyetine karşı sert ve odün vermeyen tutumu ile dikkati çeken Bayar, idam edilmek uzere Imralı'yagötürülüşunde de soğukkanlılığını yitirmedı. Oysa Adnan Menderes intihara kalkısmıştı. İnönü'nün mektubu Bu arada Milli Birlik Komitesi de Yüksek Adalet Divanı'nın kararlarını goruşmek için toplandı. CHP Genel Başkanı İsmet Inonu, idamlann iptali için Komite'ye bir mektup gonderdi, ancak mektup toplantı halindeki üyelerin eline ulaşmadı. Milli Birlik Komitesi, daha once ceza yasasında yapılan değişikliği reddederek belirli bir yaştan sonra idam cezalarının infaz edilmesini benimsemiş olmasına rağmen, 77 yaşındaki Celal Bayar' şkanı Bayar, DSt Genel Müdürü DemireVden Gediz havzasınm sula>r (ortada). 14 yıllık bir siyaset yasağından sonra Demirel'le mitinge üı Demirtl'le 100. doğum günü törenine geliyor (üstte). seçme ve seçilme hakkını yeniden kazandı, ancak tabii üye olarak Senatoya girme etmedi. Son yıllarında, bir kış günü komünizmin gelebileceğini söyledi. 19641986 ırdüama "dava" aklıydı. Seçme ve /la Milli Mücadeı& başladı. Sonra en eski DP'lilerle wacılıâı ile konuftrerek "demirkıJ seçimini de kaDP'liler giderek Siyasi yasakh olmasına karşılık 1973 seçiminde DP'nin gezilerine katıldı. DP, AP'nin oylarını böldu ve CHPMSP koalisyonu kuruldu. Siyaset serbest Bulent Ecevit hukümetinin hazırladığı af yasası, Yüksek Adalet Divanı'nca mahkum edilenleri de kapsamına alarak Meclis'ten geçti ve 18 Mayıs 1974'te Bayar, 90 yaşında siyasi haklarını geri aldı. Cumhuriyet Senatosu Başkanı Tekin Anburun, anayasa gereği eski Cumhurbaşkanını tabii üye olarak Senato'ya davet etti. Ancak Bayar, seçim dışı bir yontemle parlamentoya girmenin prensiplerine aykırı olduğunu bildirerek daveti kabul etmedi. seçiminde Süleyman Demirel ile birlikte Bursa mitingine katılarak kürsüye çıktı ve tercihini AP yanında koydu. 6 eski DP milletvekili de AP'den tekrar Meclis'e girdi. Sonra Demokratik Parti dağıldı. Demokrat Parti'nin mirası, Bayar'ın da onayı ile AP'de kaldı. lül harekâtı olmasaydı ülke eJden gjdecekti. Ülkeyi komiinistler de geçireceklerdi," dedi. 21 yıl sonra Tum siyasi partilerin feshedilmesi ve Danışma Meclisi'nin kurulmasından sonra Celal Bayar, Atatürk'ün doğumunun 100. yıh nedeniyle düzenlenen törenlere katıldı. 5 Ocak 1981 'de şeref konuğu olarak DM'nin açıhşına katıldı ve aynı günün akşarru da 21 yıllık bir aradan sonra Çankaya Köşkü'ne giderek Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren'in davetinde şeref konuğu oldu. 12 EylüPe doğru Bayar, Demirel'in kurduğu Milliyetçi Cephe hükümetlerini desteklerken, giderek tırmanan anarşi ve terör karşısında tek suçlu olarak "solcu'Marı gösterdi, Türkiye için en buyük tehlikenin komünizm olduğunu, bir kış günü komünizmin gelebileceğini söyledi. 100 yaşında Eski Meclis albümlerinde doğum tarihinin 1884 olarak geçmesine rağmen, 100. yaşını 1982'de kutladı. Hilton Oteli'nde duzenlenen törene siyasi yasakh Süleyman Demirel de katıldı. 1983'te genel seçimlere gidilmeden önce siyasi partilerin kuruluşu sırasında sağ kanattaki tüm parti kurucularını evinde kabul etti, onlara komünizm tehlikesini anlattı. Ve önce 1985'te Çiftehavuzlar'daki evinin geniş bahçesi apartman yapılmak uzere kat karşılığı muteahhide verildi, sonra da Celal Bayar hayata gözlerini yumdu. ;madığı CHP Gearet etti ve barış« " diyen Inonü, nusunda Bayar'ı . Fakat Anayasa Jilüfer Gürsoy'la te Meclis Başkaa ederek Demokjsteklediği DP'ye lu Menderes de Demirel'in yanında 1974'te bir grup DP'li, AP'ye döndu ama Bayar tavnnı değiştirmedi. Sonra banşma zamanı geldi. 24 Ocak 1975'te "dava" arkadaşlannı Moda Deniz Kulübu'nde topladı ve eski DP'lileri Adalet Partisi ile Demokratik Parti arasında tercih yapmakta serbest bıraktı. 1975 Senato üçte bir yenileme ve milletvekili ara 12 Eylül'de Bayar, 12 Eylül 1980'deki harekâtı, TV çekimı için gittiği Umurbey'de öğrendi. Genelkurmay ve Milli Guvenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Kenan Evren'in radyotelevizyon konuşmasını izledikten sonra, "Mesele anlaşıldı. Işin hedefi malum. Endişe duymuyonım," dedi. Daha sonra yaptığı bir açıklamada, "Ben prensip olarak her tiirlii askeri harekâtlara, darbelere karşıyımdır. Ama 12 Eylül harekâtı başka. Eğer bu 12 Ey
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle