19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER "demokrasi" plağı gölgesinde ve ona sıkı sıkıya sarılııımış biçimde bir iktidar avı söz konusu. Uzatmaya gerek yok: 1988'in artık iyice yaklaşmakta olduğu ortada. Ara seçimler de anayasa kaçınılmazhğı çerçevesinde kendisine iki üç aylık bir ömür biçmiş. O halde asfaltlı, sulu ve elektrikli deınokrasiden başka ne umulabilir? İşte, bu demokraside ön geziler. Tüpgaz "7» 15 ucuzlatıldı. Tüpgazlara bağlı olup ayda yakacağı bir büyük tüp için 250300 TL daha az para vermekle ocağı önemli ölçüde şenlenecek ortadirekli demokrasimiz açısından az şey değil bu! Ancak seçim öncesinin bu bomba şenliği bir başka gafla, örneğin gözden kaçınlıp bir anda bitiveren gübre zammıyla havayı yine de bulandırmış durumda. Ne de olsa zam ve seçim demokrasisiyle oldukça karşıt bir olgu! Gerçi Jaguar olayı bu havayı iyice bulandırmış durumda zaten. Jaguar'ın değeri 52 milyon TL ve bir çırpıda önce hediye olmuştu, sonra da iade! Kamuoyu ve nabız aracı basın çok duyarlı davrandı bu konu üzerinde. Ama ne olursa olsun Jaguar'ın hediyeye uzanış yolu ve sonuçları bizi hiç ilgilendirmiyor. SöylenebiIecek tek şey, "demokrasinin nimetleri ve hanedanlara biçilen ekonomik ömür" demekten öteye geçemez. geçen haftalarda Söğütlüçeşmede verildi. Belediye binasının temel atma töreni yapıldı ve bunu bizzat Başbakan gerçekleştirdi. Şantiye olarak ilan edilen Türkiye'nin her kanş toprağı adım adım taranıyor ve kalkınma hamlesine sanayi, ticaret, altyapı ve doğrudan kamu hizmeti olarak yeni yeni halkalar ekleniyor! Ancak bu yoğun ve yorucu program içinde bir nokta gerçek anlamıyla dikkat çekiyor ve düşündürüyor. Örneğin Söğütlüçeşme temei atma töreni ve sallanan kazmalar, dökülen harçlar... Nereye ve nasıl? Bu beş yıldızlı yeni hizmet birimi için kamulaştırılan alan önce yıkım ve taşınma işlemi ile temizlendi, sonra da aralıksız bir tahta barikat içine alındı. Normal olarak dışarıdan bakıldığında içerisi gözükmüyor. Başbakan'ın tören atma günü diye alelacele hazırlanan alan ve platform hiçbir açıdan temel atmaya ve yapılanma çalışmasına hazır değil. Bunun için de tören günü ve şekli tamamen uydurulmuş ve değişik yapay şekiller üzerine oturtulmuş. Hem güldürecek, hem ağlatacak cinsten bir şey. Açıkçası, boş alanda kazılmamış toz toprak üzerine torbalarca çimento dökülmüş, demirler serpiştirilmiş, hepsi o kadar. Daha sonra gerçek kazı işlemleri ve betonlama başladığında, bunlar doğal olarak sökülüp atılacak. Sökülüp atılacak, ama maliyeti en az 100200 bin TL. Ve salt törenşov için acele edilmiş ve öne alınmış bir savurganlık, bir işçiye en az iki ay yaşam hakkı tanıyacak bir harcama. Daha önce de değindik: Kazı da yapacaksın, temel de atacaksın, kumdan anıtlar da dikeceksin. Bir sonraki seçimin kazanılması için ne gerekiyorsa o yapılacak yani. Ya tasarruf ve savurganlık... Onun anlamı çok farklıdır ve kökenleri başka yerde aranmalıdır. Demokrasiyle ise hiç ilgisi yoktur. Hem 52 milyon TL'lik hediyelerin artık olağanlaştığı bir dönemde, 100200 bin TL'lik harcamalann lafı mı olur? Ne var ki, önemli olan 100 bin TL'lerdir de aynı zamanda. Ama onu da bir yana bırakalım. Gümrükten mal kaçırma aceleciliğini anımsatan yanşa ne demeli? Demokrasinin, 24 Ocak demokrasisinin vardığı durakta, acaba yeni ve çok yönlü mesajlar vermiyor mu bu hızlı iş bitiricilik? 100 bin TL'leri değil, milyarları alıp öğüten ve zirveye tırmanma veya orada kalma için her yolu geçerli kılan yine bu demokrasinin biçimlenişleri ve çağdaş boyutlan değil mi? Örneğin ekonomik programdaki günübirlikçi uygulama ve akşamdan sabaha karar değiştirmeler... Devrim kararlan denilen ekonomik kararlan, ithalat ve ihracat rejimlerini, para piyasası kararlarını yamalı bohçaya çevirip durmadan "arttırdımeksilttim" diyerek yaz boz tahtası gibi kullanmalar... SONUÇ Ve tüm bu oluşumların kristalize olduğu yapıyı ve varılan nihai noktalan, icraatın içi ve dışını yansıtan bir şov kurnazlığıyla kürsüye çıkartırken, şov oyunculannı seçme kurnazlığını da bir başka beceriyle Alicengiz oyunu olarak yutturma tutku ve alışkanhğı, yeni demokrasinin yeni nimetleri olarak daha da alkış koparmıştır 1986Türkiyesi'nde. Avantacılardan, Anavatancılardan, köy ve şehir ağalarından... Herhalde bu alkıştan en büyük pay da cesaretle ve özveriyle, köylü elbisesini giyen TEK Şanlıurfa görevlisine aittir... İktidarların Kandırmaoalan Tüpgaz % 15 ucuzlatıldı. Tüpgazlara bağlı olup ayda yakacağı bir büyük tüp için 250300 TL daha az para vermekle ocağı önemli ölçüde şenlenecek ortcdirekli demokrasimiz açısından az şey değil bu! Ancak seçim öncesinin bu bomba şenliği bir başka gafla, örneğin gözden kaçınlıp bir anda bitiveren gübre zammıyla havayı yine de bulandırmış durumda. Ne de olsa zam ve seçim demokrasisiyle oldukça karşıt bir olgu! ***• PENCERE 23 AĞUSTOS 1986 Suudi Arabistarfa Doğru Döşenen Yolun Taşlan... FAİK Y. BAŞBUĞ tktisatçı Demokrasi denince ilk akla gelen, hiç kuşkusuz, 20. yüzyıl "însanının âşık olduğu, ulusların târtışmasız şekilde baştacı olarak gösterdiği ve sonuç iîibarıyla da çoğulcu yaşam şekillerinin her aşamasında adım adım aranan, insan olma onur ve zevkine tek aday gösterilen bir yönetim şekli akla geüyor. Koruyan, gözeten ve bu koruma ve gözetmeyi herkes için öngören bir köklü rejim. • Ulusların ideal refaha ulaşmalannın, ailelerin güvenlik içinde toplum değerlerinden en çok pay almalarının ve böylece kişilerin de bizatihi insan olarak en üst değer katında bulunmasının güvence ve ölçüsü görülen, çağdaş birikimlerin en uzun ömürlüsü ve en çok sahip çıkılanı. Yönetim bilimi açısından, teknik açıdan ve insanlığın var oluşu ve gelişme şekli açısından, vazgeçiîmez demokrasiyle ilgili açıklamalar, bu özler etrafında düğümleniyor. Biraz olsun, eleştiri tutkusu ve kendi kendine yargıç titizliğiyle çekidüzen verme güdüsü sonucu da olsa, bu sistemi bir başka anlatımla ortaya koyanına rastlanılmıyor. BÜYÜK KOPUKLUKLAR Ne var ki, demokrasi şemsiyesi gerisindeki uygulamalar, aynı ölçüde parıltılı gözükmüyor. İster klasik parlamenter sistem ve iktidar süreci açısından olsun, isterse bu olgunun en ayrıntılı biçimde uygulamaya dönüşmesi ve tabana yayılması sırasında oluşan icraat farklılıkları açısından olsun, demokrasiyle kişi hak ve hürriyetleri arasında büyük kopukluklar olmakta, her şeyden önce tüm davramş ve girişimler öncelikle iktidar sahibi denilen büyük güç lehine en olgun meyvelerini verirken, "kitleler için kitlelerle beraber" sloganıyla afışe edilen ortadirek devamlı tırpanlanmakta ve bu tırpanlanma adeta şaşmaz bir demokrasi kuramı olarak kullanılmaktadır. Bir yandan bir kesimi varlığa boğma ve bir kesimi de iktidarşovşok kıskacı altında budama hareketi basarılı şekilde uygulanmaktadır; bir yandan da iktidar şansını sürekli kılmak için her türlü ayak oyunlannın meşruiyetine ve bu meşruiyetin somut sonuçlanna açıkça ve uyutma taktiğiyle demokrasi tutsak ediimektedir. Örnekler o kadar çok ki, bu açıdan çok eskilere değil, salt 1986 HaziranTemmuz ayı gelişmelerine bile bakmak yeterlidir. Hiç kuşkusuz, genç demokrasinin yakın geçmişinde de fazlasıyla gözetilmişti seçim öncesi ara sokaklann asfaltlandığı, gecekondu bölgelerine elektrik, su götürüldüğü, işçiye köylüye çeşitli çekici destekler sağlandığı. Ama 24 Ocak'çı demokrasinin iş bitiricilik niteliğiyle de bütünleştirilmiş 7 yıllık geçmişinden sonra, bu konunun dozajı ve havası daha değişik anlamlandı, toprak daha da tavlanmış olarak bir başka gözalıcılıkta ürün verir hale gelmeye başladı. Milyarları en doyumsuz bir iştah önünde kolayca yutulur bir lokma haline getirerek, "eşkıyayı şehre indirerek" dedikleri şaşmaz bir belediye dükalığı oluşturup çıkar ve tezgâh beraberliğini sisli bulutlar gerisinde perdelettirerek, ama gerçekte her kanş toprağı değişik bir tür hanedan pazan haline dönüştürerek... Sonuçta, bilindiği gibi, rüşvet ve kayırıcılık savları, yiyicilik suçljunaları ve akıl almaz hediye skandallan alıp gitmeye başladı 24 Ocağın 7. yılında. Ve tüm bunlan aşan şekilde yine asfaltlanan yollar, yine atılan temeller, yine indirilen fiyatlar ve hep, önce beş, sonra on, sonra da on beşyirmi yıl iktidar koltuğunu mutlaka garantilemek hevesiyle ödünsüz şeküde gereği yerine getirilen "icraatın içi ve dışı" oyunları... Tıpkı "iktidara düşen halk için halkla beraber" ülke yönetiminin özünde gizli incelikleri duyulmuş ve öğrenilmiş şekilde... Yani hep başa alınan Kimi zaman bir hastanm bedeninden alınan parça mikroskop attında incelenir, laboratuvarda çeşitli testlerden geçirilir. Küçücük bir parçadır bu; ama, tüm bedenin yazgıstnı belirleyecek ipucunu yapısında taşır. Ahmet Güneş'in aile yapısında da bütün toplumun topoğrafyasını belirieyecek önemli ipuçları birbirine bağlanmış. Kimdir Ahmet Güneş? Suudi Arabistan'da bir Türk işçisi; çöl sıcağıyla şeriat yasaları arasında mengeneleşen bir düzende ekmeğini kazanmaya çalışan talihsiz bir emekçimiz... Ahmet Güneş'in anası Gülizar, oğlunun öyküsünü şöyte özetliyor: " Biz Denizli'ye çok uzak bir orman köyü olan Kurtlucetdantz. Toprağımız olmadığından Denizli'ye göç etmek zorunda kaldık. Ama ne var ki burada da geçimimizi sağlayamadık. Ahmet oğlumuz dokuz yıl önce kardeşi Fatih'le işçi olarak Suudi Arabistan'a gitti. Sonra eşi Eşe'yi yanına aldırdı. 1984 yılının mayıs ayı ortalannda geri dönme hazıriıklarına başlamış Ahmet, bankaya yatırdığı 64 bin riyali de çekmiş. İki gün sonra yurda dönecekken eşi Eşe evinde öldürulmüş ve parası da çalınmış. Vböc/liler 'karmı sen öidürdüri deyip yakalıyorlar Ahmetimi. Kayınpederi affetmediği takdirde şeriat hükümlerine göre başının kılıçla kesilip idam edilmesine karar veriyorlar." Peki, Ahmet'in kayınpederi kim? Gazetelerde yayımlanan fotoğraflar, kayınpeder Mehmet Çalış'a ilişkin ipuçlarını sergiliyor. Haberler ise daha anlamlı. Başlangıçta damadının şeriat kuralları uyannca idam edilmesinde direten Mehmet Çalış, daha sonra Ahmet Güneş'i bağışlamış... Nasıl? Hür Demokrat Partisi Denizli Milletvekili İsmail Şengün, Mehmet Çalış'a gitmiş; Kuran'dan ayetler okuyarak dertli kayınpederi yumuşatmış. Biıiikte notere varmışlar; şeriat hukukuna göre gerekli belge düzenlenmiş, imzalanmış. Belge özetle şöyle: "Bakara SuresFnin 178 ve 179'uncu ayeti hükmünce cezanın hafifletilmesine tenazülünü Allah'ın rahmetini kazanmak için kabul etmiş bulunuyoruz." Sonuç? Ahmet'in başı kurtuldu. • Oyun yazarları, sinemacılar, toplumbilimciler, ruhbilimciler için ilginç bir konu. Ana, baba, kayınpeder, çocuk, torun, kardeş çelişkili ruh sarsıntıları içinde kıvranıyorlar. Kin, intikam, acı, acıma, öfke, korku duyguları iç içe yaşanıyor, birbirine dolanıyor. Bir de olayın ülkemiz ve hepimiz açısından hazin bir yani göze çarpıyor. Suudi Arabistan bir vakitler Osmanlı yönetimindeydi. Birinci Dünya Savaşı'nın bu ülkeye yönelik anılarını babalanmızdan çok dinledik. Suudi Arabistan, Osmanlı'dan sonra İngiliz'in eline geçti. Bugün koyu şeriatın bağnazlığında yaşayan bu ülke, ne kadar zengin olursa olsun, ortaçağı yasamaktadır. Suudi Arabistan'da gökdelenler. asfalt caddeler, televizyon, telefon, klimalı büyük mağazalar, bilgisayara bağlanmış banka örgütleri vardır; ama, bunlaria çağdaşlaşma gerçekleşmıyor. Bir ülkede şeriat düzeni gecerliyse, kadın çuvala sokulmuşsa, hukuk bin yıl öncesine bağlanmışsa, krallar ve akrabaları ülkeyi özgürlüklerin ö'sünden yoksun bir rejimle yönetiyorlarsa, teknolojinin cicileri kaç para eder? Uygarlığın moral değerierini sıfırlamış bir toplumda böyle şeyler çelişki yaratmaktan başka işe yaramryor. Köylülukten kurtaramadığımız emekçi yığınlarını işte bu ülkede çalışmaya zorluyoruz. • Ahmet önce Kurtluca köyünden Denizli'ye göçüyor. Neden? Çünkü topraksız köylüdür. Sonra Denizli'de barınamıyor. Niçin? Çünkü işsiz güçsüzdür. Bütün bunlar kimin suçu? Anadolu 1 daki Kurtluca köyünden Suudi Arabistan'daki cinayete doğru uzanan yolun cehennem taşlarını döşeyenler kimlerdir? TBMM'nin bir sayın üyesi, Ahmet'in kellesini şeriatın kılıcından kurtarmak için kayınpeder Mehmet Çalış'a Bakara Suresi'nden ayetler okurken, yalnız yaşanan dramın kahramanlarına değil, ülkemizin haline de acımamak elde mi? ALDATMACA TEMEL ATMALAR Temel atma yarışından ve bunun seçim yatırımı olarak ilk sırayı alacağı inancından vazgeçilememektedir. Ve bu inançla da sallanan kürek ve kazmalar uçuşup gitmektedir. Bunun ilginç ve İstanbul gibi kitle yığışımının en yoğun olduğu bir bölge halkına boy aynası olarak sunulan örneği ARADA BİR MAHMUT YAĞMUR Emekli Öğretmen OKURLARDAN Vali Ayazhn açıklaması Gazetenizin 6.7.1986 tarihli nüshasmda yayınlanan "Hava Atmanın Yolu" başlıklı yazı incelettirilmiştir. 2918 sayılı Trafik Kanunu'nun 71. maddesinde belirtilen geçiş üstünlüğüne haiz taşıtlardan başka hiçbir aracın geçiş üstünlüğü işaretlerini takmaması hakkında İçişleri Bakanlığı'ndan alınan emrin Ist. Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na, ilçe kaymakamhklartna, kamu kurum ve kuruluşlanna tebliğ edildiği, yapılan trafik kontrolierinde söz konusu yasağa genellikle uyulduğu, uymayanlar hakkında gerekenin yapüdığı anlasılmıs olup, konu üzerinde durulmaktadır. Bilgilerinizi saygı ile rica ederinu NEVZATAYAZ İSTANBUL VALİSİ Halk tipi et Geçenlerde, et almak için bir "tanzim satış yerV'ne uğradım. Baktım, önünde iki başlı uzun bir kuyruk... Kuyruğa girmeden önce fiyatlara şöyle bir bakmak istedim. Öyle ya, şu son günlerde insan cebindeki paraya bakmadan herhangi bir satış yerine yaklaşamıyor. Hele bu alınacak nesne et olursa... Neyse, kuyruktaki bir arahktan etiketleri gördüm. En ucuzunun üstünde, "Halk tipi et 1500 Ura" yazıyor... Kuyruğa girip sıramı bekledim. Tam "halk tipi et"in karşısına gelince durdunu Tezgâhtaki işçiye, Şu 1500'Iükten bir kilo k'/ma.. dedim. îşçi yüzüme bakarak: "Abi onun fiyatı 1500 değil, 1600 Ura" demesin mi... Bende şafak attı. Bir etikete, bir işçiye baktım ve, Nasıl olur? Burada 1500 yauyor, siz 1600 diyorsunuz. Çağn İşçiler, köylüler, emekliler, memurlar, esnaf ve sanatkârlar, sizlere sesleniyorum: Ne otur, artık dağınıklıktan kurtulun. "Böyle gelmiş böyle gider" deyışıni sözlüklerinizden silin. Kara yazgınızı değiştirmek için devinime geçin. Bütün değerleri üreten gücünüzü ve ellerinizi birleştirın. Bunları yapın ki, dilinizden düşmeyen ve uykularınızı bölen aşağıdaki dilekleriniz birer bırer gerçekleşsın: Ülkemizde köklü bir toprak reformu yapılsın. Topraksız köylüler, ırgatlıktan kurtulsunlar. Boğaz tokluğuna ter dökmekten avurtları çökmesin ve gözlerinin ışığı sönmesin. Kendi tarlalarında mutluluk türküleri söyleyerek çalışsınlar. . Kuş uçmaz, kervan geçmez yerlerde dogan bebekler birbiri ardından ölmesinler. Körpe bedenlerini mikroplar kemirmesin. Analarının dudaklarından yanık ağıtlar dökülmesin. Geleceğin umudu olan bütün bebekler güle oynaya büyüsünler. Toprak damlı inlerde ve tek odalı gecekondularda yaşamak yazgı olmaktan çıksın. Bu ilkel konutlar birer birer yıkılsm. Köylüler ve kentliler, insanca yaşanacak barınaklara kavuşsunlar. Irmaklanmız. çağd çağıl boşa akmasın. Kıraç topraklarımız suya kavuşsun. Kel dağlarımız ve tepelerimiz ağaçlandırılsın. Çağlayanlarımızın önüne ışık üreten santrallar yapılsın. Verimli topraklarımız ve eşsiz kıyılarımız yağrnalanmasın. Nice uygarlığa beşiklik yapan Anadolu, çölleşmekten kurtulsun. KİT'ler, yerli ve yabancı parababalanna satılmasın. Devlet Hazinesi, dolandırıcılığı uğraş edinmiş dışsatımcılara ve dışahmcılara soydurulmasın. Yürütme erkini ellerinde tutan kişilerin kardeşlerine, yeğenlerine, damatlarına ve yandaşlanna, ulus kesesinden milyonlar dağıtılmasın. "Devlet baba"nın saygınlığına gölge düşmesin. Ülkemizde, sömüren ve sömürülen birey kalmasın. Çalışanlar, emeklerinin karşılığını tastamam alsınlar. Ayakta duranlara çelme takılmasın. Ulusal gelirimiz hakça dağıtılsın. Acıyı ve sevinci, sıcak somun gibi paylaşan bir toplum yaratılsın. Üçkâğıtçılık, gözbağcılık ve karaborsacılık. sınırlanmızın dışına atılsın. Metreler doğru ölçsün ve teraziler doğrü tartsın. Çürük mal, sağlam diye yutturulmasın. Erdem tohumlan, topraklarımıza kök salsın ve elvan elvan çiçek açsın. Köylerimizde ve kentlerimizde, erinç içinde alışveriş yapılacak kooperatifler kurulsun. İnanç ve düşün özgürlükleri kısıtianmasın. Hiçbir yurttaşımızın alnına, "sakıncalı kişi" damgası basılmasın. Gerçeklerı söyleyenler ve yazanlar, zindanlara atılmasın. Kitaplar, toprağa gömülmesin ve ocaklarda cayır cayır yakılmasın. Din, mezhep ve soy ayrıcalıklannın kökleri kazınsın. Bilgelerımız, çağdışı kaygıların ve korkuların cenderesinde kıvranmasınlar. Türkiye, özgürlüklerin harmanı ve bilimsel araştırmalann laboratuvarı olsun. Anadilimizden yabancı sözcükler atılsın. Aydınlar ile halk arasındaki derin uçurum kapansın. Mecliste, okulda, kışlada, sokakta.. yüzde yüz Türkçe konuşulsun. Karamanoğlu Mehmet Bey'in başlattığı ve eşsiz önder Atatürk'ün bilimsel temele oturttuğu "Dıl Devrimi amacına ulaşsın." Eğitim kurumlarımız, üretime dönük olan bilgi ve beceriler kazandırsın. Diplomalı işsizler üreten eğitim dizgesi, tarihe karışsın. Kahveler boşalsın, işlikler ise oğul veren an kovanlan gibi uğuldasın. Halkı avutan ve uyutanların egemenlıği sona ersin. İktidar, emeğe en üstün değeri veren siyasacıların eline geçsin. Kamu kurumlarmın çarkları, ulusumuzun dirliğini ve birliğini pekiştirecek doğrultuda işlesin. Yıllardan beri sürüp giden kısır çekişmeler ve kanlı kavgalar bitsin. insanlarımızın beyinleri bilgi, yürekleri ise sevgi üretsin. Emekleme çağındaki demokrasimizin üzerine, ikide bir şal örtülmesin. İşçiler, köylüler, emekliler, memurlar, esnaf ve sanatkârlar. sizlere sesleniyorum. Hiç zaman yitirmeden birleşin. Yıllardan beri emeğinizi sömürenlerin, dinsel inançlarını ve yurt sevginizi gıdıklayanların tuzağına düşmeyin. Seçimden seçime elinize geçen yetkiyi, bilinçli olarak kullanın. Oyunuzu, çarpık ekonomik düzeni değiştireceğini söyleyen partiye verin. Verin ki. yukarıya sıraladığım dilekleriniz gerçekleşsin ve çektiğiniz acılar dinsin.. dedim. Bunun üzerine işçi 1500'lük etiketi hemen alıp yerine 1600'lük etiketi koydu. Arkasmdan da, "O eski fiyattır, yenisi bu" dedi. Daha ucuzu olmadığından mecbur kaldım 1600 liralık "halk tipi etnten almaya... Otobüste giderken düşünüyordum: Etin taban fiyatı 1600 Ura; adım da, bu "kazık" şirin görünsün diye "halk tipi" koymuşlar... Tavanmdan vazgeçtik... Tabanı 1600 Ura ve sıfatı "halk tipi" olursa, acaba biz memurlar hangi tipe gireriz? Ben bugüne kadar kendimi halktan sanıyordum. Meğerse bu yargım bir hayalmiş... Eskiler; "Bir musibet bin nasihattan evladır" demişler. Bu gerçeği, "halk tipi et"in 1600 Ura olduğunu görünce daha iyi anladım. Şimdi kendi kendime soruyorum: Acaba ben neyim?.. Herkes de, bu soruyu kendi kendine sorarak loplumdaki yerini saptasın!.. Bakalım, bu "halk tipi et" karşısında kendini halktan sayan kaç kişi kalacak?.. ERCAN ÖZGÜR KA DIKÖY/tSTANBUL PTT hizmet mi ynpıyıor, ticaret mi ? İstanbul Sirkeci Büyük Postane'de defalarca milletlerarası görüşme için konuşma süresini kestiremediğimiz için kullanacağımız jetondan fazla jeton almaktayız, Görüşmemiz bittikten sonra elimizde kalan jetonları iade için gişeye gittiğimizde "iade almıyoruz" yanıtını defalarca aldık. Geri ahnmamaktaki maksat nedir? Ticarethanelerdeki gibi "satılan mal geri alınntaz" kaidesi mi uygulanıyor? Saygılarımla İSMAİL ALP tSTANBUL incekum ALANYA Kulübünüz İncekum'da Şahane bir tatil Geleneksel konukseverliğimiz ve dostça hizmet anlayışımız ile Her türlü eğlence ve spor olanağı Club Sevgili hocamız, ağabeyimiz, örnek insan Doçent Doktor Inoekum Fiyatlara yemek ve ŞARAP dahildır Yabancı hocalardan wınd surf ve tenis dersleri hariç olmak üzere sunulan tüm hizmetler ücretsizdir. CUMHUR KERİMOĞLirıra yitirdik. Acımız sonsuzdur. AOKAYBIMIZ Odamız eski başkanlarından değerli meslektaşımız sevgili dostumuz ZİRAAT YÜKSEK MÜHENDİSİ kaybetmenin acısını yaşıyoruz. Cenazesi (bugün) 23.8.1986 günü Kahramanmaraş'ta toprağa verilecektir. Merhuma Tanndan rahmet, kederli ailesi ve ziraat camiasına başsağlığı dileriz. TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI ALEV ALİ KEMAL AYLA AYTÜLBETÜL BİRSEN ENGİN HAKAN MÜBERRA RECEP REFİA SÜHEYLA ÜLGEN ZEYNEP ALİ BEYAZTT'I IBRAHIM BAEIÂCI 1.3.1956 23.8.1985 Anılaranızda, yüreğimizde yaşıyorsun. ARKADAŞLARI ANIMASYON PROGRAMLARI •AEROBİK COCUK KULÜBÜ < BASKETBOL AÇIK BÛFE ' VOLEYBOL WINDSURF MİNİ FUTBOL SU KAYAĞI < SUTOPU OKÇULUK' HENTBOL YELKEN ' MASATENİSİ TENİS < DOKTOR JİMNASTİK' ÖZEL SH0W PROGRAMLARI TEŞEKKÜR 26 Temmuz 1986 günü kaybettiğimiz çok değerli varlığımız SINAV ILANI T.C. HAZİNE VE DİŞ TİCARET MÜSTEŞARLIĞI'NDAN Müsteşarhğımız merkez teşkilatında istihdam edilmek üzere 657 sayılı Devlet Memurlan Kanunu'na tabi olarak çalıştınlmak üzere toplam 48 adet mernur, daktilograf, teknisyen, şoför ve hizmetli alınacaktır. SADIK ŞENDİL'in vefatında yakın ilgilerini esirgemeyen, Sayın Başbakan TURGUT ÖZAL'a İstanbul Belediye Başkanlığına Bakırköy Belediye Başkanına Devlet Tiyatrosu Genel Müdürii Turgut Özakman ve Devlet Tiyatrosu sanatçılarına, İstanbul TV Müdürii Atalay Akcalı'ya Hürriyet Gazetesine İ.T.İ. Türkiye Merkezine Tütün Eksperleri Derneğine Tiyatro Yazarları Derneğine Büyük Loca ve Gün Kardeşlerine Devekuşu Kabare Tiyatrosu na Orta Oyunculanna ONK Ajansa Güldürii Üretim Merkezine Bursa İhsan Cizakca Lisesine Drifen İlaç Sanayüne Biliktan Örme Sanayii'ne, Tüm filmci, tiyatrocu, yazar ve sanatsever dostlanna, hastalığı esnasında yakın ilgilerini esirgemeyen Prof. Dr. SABAHATTİN KERIMOĞLU'na, Dr. Semir ABBASOĞLU ve Dr. GÜNER ESEROVA'ya ve cenaze törenine iştirak eden, ziyaretimize gelerek telefon, telgraf ve mektup ile derin acımızı paylaşan, T.E.V'a bağışta bulunan, çiçek gönderen, gazeteye ilan veren değerli meslektaşlarına, akraba ve dostlanmıza sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. Soysal Sitesi İşhanı Kat 4, No: 404409ANKARA TEL: 31 18 19 31 69 69 Tlx: 46945 tiatr. Fax 314682 MERKEZ BURO: Alanya Tel: (3231) 1 4 2 0 1421 Tlx: 56605 inkmtr. CLUB İNCEKUM TURKİYE SLT ENDÜSTRİSİ KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 Işletmelerimizde kullanılmak uzere polisıren antişokun inıa! cdilmiş 4.000.000 adet 200 gr.lık ve 1.500.000 adcı 400 gr.lık yoğurt ve ayran kabı satın alınacak. 2 Ihaleye iştirak eden firmalar kısmi leklilte bulunabilecekleri gibi, kutuların lanıamı için de teklifte bulunabilirler Geçici teminat miktan 200 gr.lık kuıular için, I.000.000t TL. 400 gr.lık kutular için de 600.000r TLMir. Bu leminaı bir bankamn leminat mektubu olabileceği gibi, nakit olarak da kurunı veznesine yatınlabılır. 3 Teklifler en gec 22.8.1986 günü saal 16.00'ya kadar Turkiyc Siiı Endüstrisi Kurumu Genel Müdiırlüğü Akay Cad No: 6 Bakanlıklar/ANKARA adresindcki Haberleşme Burosu'na verilmiş olacakıu 4 İhaleye ail şartname, Genel Müdurliık Tedarik ve Pazarlama Daire Başkanlığı ile İslanbul, İzmir ve Adana İ>letme MüdurlükkTİnden bedelsiz olarak lemin edilebilir. 5 Kurumumuz, 2886 sayılı kanuna labi olmavıp ihalcyi yapıp yapmamakta veya kısmi ihale yapmakta scrbesitir. Basın: 2503! HALUK ÖZKAN SOZLER Naam Hikmet Ahmet Ant Sabahattın A» Hus«yin HayOar Kemal Ûzer Hatuk Ozkan YöıtetMiı: R.W.Fassbinfer Dirk Bogarde Andrea Ferreol BAKIRKÖY Dikilita; (Akbank Sokağı) 570 13 85 ESENTEPE: Dedeman Tıcaret Merkezi 172 46 05 KABKÖY: Altıyol, Efçs Çarşpsı 338 82 96 DESPAIR MÜZİKLER HALUK ÛZKAN DUZENLEME ERGUDER YOLDAŞ VİRA BİSMİLLAH GENEL DAĞITIM: Tac Plak ve Kasetçılik Hüviyelimi kaybeltim. Hükümsüzdür. ESEKGÜL KORKMAZ ISKİ'ye ail 21349 nolu vezne makbuzumu kaybettim, geçersizdir. Y1LMAZ VEYSEL SEVEN Bütün adayların 657 sayılı Devlet Meraurları Kanunu'nun 48'inci maddesindeki niteliklere haiz olmalan gerekmektedir. Memur Bu kadrolara başvuracakların sınav tarihinde 30 yaşını bitirmemiş, ortaokul, lise veya dengi okul mezunu ve erkeklerin askerliklerini yapmış olmalan. Daklilograf: Bu kadrolara başvuracakların sınav tarihinde 30 yaşını bitirmemiş ortaokul, lise ve ticaret lisesi mezunu ve erkeklerin askerliklerini yapmış ve daktilo belgesine haiz olmalan, (ticaret lisesi mezunlanndan daktüo belgesi aranmayacaktır.) Teknisyen: Bu kadroların ve hizmetlerin özelliği bakımından yalnız erkeklerden olmak üzere başvuracakların sınav tarihinde 30 yaşını bitirmemiş, askerliklerini yapmış ve sanat okulunun elektrik, motor ve ağaç işleri bölümünden mezun olmalan. Şoför Bu kadroların ve hizmetlerin teknik ve özelliği bakımından başvuracakların sınav tarihinde 30 yaşını bitirmemiş, askerliklerini yapmış, ağır vasıla ehliyeti olan ilkokul ve ortaokul mezunu olmaları. Hizmetli: Bu kadrolara başvuracakların sınav tarihinde 30 yaşını bitirmemiş. ilkokul ve ortaokul mezunu olmalan ve erkeklerin askerliklerini yapmış olmaları gerekmektedir. Yazıh sınav IO.9.:<»86, sözlü sınav 12.9.1986 tarihinde Antalya ihracat Müdürlüğü'nde yapılacaktır. Sınava kattlmak isteyen adayların. Antalya İhracat Müdürlüğünden temin edecekleri iş talep formu ve 2 adet foıoğraf ile Atatürk Caddesi Çaybaşı Sok. No: 4 Antalya adresine şahsen veya posta ile 5.9.1986 Cuma günü saat 17.00'ye kadar müracaal etmeleri gerekmektedir. Postadaki gecikmeier ile sınav ilanından önceki başvurular dikkate alınmayacaktır. Basın: ^6064 Duyurulur. Sınava Katılacak Adaylarda Aranacak Şartlar 75.000 TL'ye kadar kiralık ev aranıyor. Tel: 5120505/473 AİLESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle