Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Sahıbı Cumhuriyet Matbaacılık ve GazetecılıV Turk Anonım ŞırVeıı adına N»dir Nıdı. 0 Gene! Yayın Muduru Hasan Cenul. Muesscse Muduru Eminr Işıkhgij, \azı Işlerı Muduru Okay Gonrasan. 0 Habcr Merkezı Muduru Vılçın Bt>er. Sayfa Duzenı Yonetmem Ali Ar«r. 9 Temsılaler ANKARA >alfin Dojan. İZMİR Hikmrl Çclınkaya. ADAN A Mehmrl Mercan. lsıanbuIHaberien:Rrt»öı, DışHaberler Ergun Bakı, Ekonomı Ouaan Ul»*»y, Kuhttr Celil Isler. Magazın Yalpn Pekşcn, Spor Danışmanı Abdulkadlr Yucelmın. Düzeitme Rrfik Durtnj, Araşıırma Şahia AJp»y, IşSendıka: Ş i l t f u Krtead HaberAraştırma l fuk GukJcnur. • Koordmatör Akrael Konılsaa, 9 Maiı Işlcr Erol Erkol, Reklâm ve HaJkla luşkıler G u k k m Kofar, Idare. Hneyia Garer, tşletme ÖDÖCT ÇtUk. BügiIşJcm Nıü IMI. Basan \e Yatan Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetealık T A Ş Turk Ocagı Cad. 39'41 CagaJoglu 34334 Ist , PK 246tstanbul, Tel 512 05 05(20 haı)Telex 22246 % Burolar Ankıre: Zıya Gökalp Bulvarı Inkilap Sokak N o . 19/4 Tel 33 II 4147, Telex 42344 # Izmir H Zıya Bu'varı 1352 Sok 2/3. Tel 25 47 0913 12 30 Telex <2359 • Adana: Çakmak Cad No 134 Kat 3 Tel 1455019^31 Telex 62155 TAKVİM 22 AĞUSTOS 1986 Imsak: 4 39 Güneş: 6.13 ögle 13 12 tkındi 16 58 Akşam: 20.00 Yatsı: 21 28 Ünlü sosyolog Ralf Dahrendorf gelecekten endişelk Daha fazla çalışın demek işsizliğe çanak tutmaktır çok çalışmalarını öğütlemek, onlara daha fazla işsizlik yaratmalarım öğütlemekten başka bir şey değildir. Çünkü çalışanlar daha çok çalışırsa çalışmayanlara iş bulma olanağı ortadan kalkar. Ingiltere'deki üniversitede 10 kişilik sınıflar oluşturuyor, öğrenci sayısı 10 kişiden fazla ise onu bölüyordum. Federal Almanya'da şu anda 120 kişilik sınıflar var. Bu tam anlamıyla maskaralıktan ibaret. Şiddet: Bazı toplumlar şiddetle birlikte süreklilik içinde yaşarlar. ABD buna örnektir. Bazı toplumlarda ise şiddet belli zamanlarda korkunç boyutlarda ortaya çıkar. Buna örnek de Almanya'dır. BUgisayurlı bavul servisi Istanbul Haber Servisi ~ "Dunya Bavul Guvenlik Haftası" nedeniyle lngiliz Havayollan dünyada ilk kez "biigisayarh bavul servisi" kurdu. Havaalanlannda bavullann sık sık kaybolmasını veya kanşmasmı engellemek için kurulan bu sistem 48 tekerlekli birplato ile çalışıyor ve valizler sahiplerine kısa surede ulaştmhyor. Valizlerin kaybolmaması veya karışmaması ıçın bılgisayarlara bağlı vıdeo kameralar kulianılıyor. Yaklaşık 1300 kilometre kablo kullanılan sistem için lngiliz Hava Yolları yetkililerı "LondraVenedık arası" kadar uzaklık deyıminı kullanıyorlar. Dış Haberier Servisi Ralf Dahrendorf uluslararası une sahıp "London School of Economics'in lngiliz olmayan ilk ve tek direktörü. F. AIraanya'da son derece kısıtlı bir unvan olan fahri statü sahıbı bu sosyal büimler profesöru, 15 yıl gıbı uzun bır aynlıktan sonra tekrar F. Almanya'>a Konstanz Üniversıtesı'ndekı oğretim üyeliğine döndü. Almanya'ya döndükten sonra "Luftansa's Germany" dergisınde yapılan bır söyleşide çeşıtli konulardakı göruşlenru anlatan Dahrendorf gerek kendi duşuncelenndeki, gerekse dunyadakı değışiklıkleri anlattı. Dahrendorf dönuşünde gözlemledığı bıri "olumlu" bıri "olumsuz" ıki olayı özetlerken F. Almanya'da demokrası konusunda 1%0'lardakı kadar endışeli olmadığını ancak, genel havanın "entelektuel heyecanlaria" dolu olmayışına uzulduğunu belirtiyor. Bu tedırgjnlığını Dahrendorf şöyle ıfade edıyor: "Örnegin 1960'lann ortalannda Alman demokrasisi açısından duydugum kaygılan bugun duvmuyonım. Şu aşamada ancak politikanın ve loplumun yuzeyindeki sonınlardan endişe duyulabüir. Buna karşın temelde demokrasinin burada olduğu ve daha uzun surede bnradaotacagı farkedilmektedir.. Endişe ediltcek bir kono, tuvamn entdektüd beyecanlaria dolu olraayısı. Buyük bir dinamizm hissedflmiyor. Dunyada mevcut duşunce gelişmelerinin bir parçaa olmak çabası yok." Dahrendorf bu durumun demokrasi açısından bır tehdit olarak algılanmaması gerektiğine değinıyor. Ona göre bu turden bir heyecan eksikliğı, ancak demokrasinin en temel sorunlarından bin olarak nıteledigi bürokrasi ile baş etme açısından bir sorun yaratabihr. "Ancak demokrasinin ber an heyecanlandıran bir şey olmasi gerektiğine inanmıyorum. Ozguriuk ve gerekli kunımlar tebdit edilmeksizin özgur bir ulkede hiçbir şey oimuyor izlenimini veren oldukça sakin bir sureç yaşamak da pekâla mumkundur." 10 KİŞfLİK SIN1FLAR GEREKLİ Almanya'daki egıtim kurumlannda ve ışleyişlennde önemlı katkısı olan Dahrendorf ıçın "universitesi•in demokratik olması" gıbı bır şeyden söz etmek demokrasiyı ünıversıtelere yanlış tanıtmak anlamına geliyor. En önemlı eğıtım sorununu ünıversitelerde aşın yönetım duzeyıne gelınmesı olarak tanımlıyor. "Şu anda oğretim koşullan ycterti Çalışma ve işsizlik: tnsanlara bugün daha Üniversitelerde sınıflar: Ben Ralf Dahrendorf Dahrendorf kimdir? Sosyolog ve üniversite yöneticisi Şu anda 55 yaşında olan Ralf Dahrendorf, çok yanlüığı ve verdiği çok sayıda tirunle "kım kimdir" kalıbma zor oturtulabilecek bir kişi. Dahrendorf, Konstanz Üniversitesı'nden 15 yıl önce ayrtlmtş ve Batı Almanya Dışışlerı Bakanlığı 'nda ikinci adam olmuştu. Daha sonra Brüksel'dekı Avntpa Topluluğu merkezinde Dışişleri Bakanlığı temsilciliğini yürüten Dahrendorf, ardmdan London School of Economics'e direktör olarak gıtti ve deöil. Ben İngiltere'de 10 kişilik sınıflar oluşturuyor, ogrenci sayısı 10 kişiden fazla ise onu boluyordum. Şu anda burada 120 kişilik sınıflar var. Bu durum tam anlamıyla maskaralıktan ibaret. Eğitimle ilgisi >ok. O nedenle ne öğrenciler ne de egitmenler ballerinden memnun. Aynca demokrasinin pek çok kuruma dogrudan tatbiki di>e bir anlayışa hiçbir zaman inanmadım. Bu ifadem Almanya'daküeri çok şaşırtıyor. Ornegin ordunun sıkı bir anlamda demokratik olması beklenemez. Ornegin sanayinin demokratikleştirilmesı diye bir ka>rama hiçbir zaman inanmadım. Çunku sanayi koşullan politik topluluklannkinden çok farklıdır. Bir şanayi kunımundan yonetimin seçilmesi ve yeniden seçilmesi gibi demokratik bir sureç beklenemez. Benzer jekilde universiteler de gerçek anlamda demokratik olamazlar. Bunu soyluyorum, çunku oğretmenlerle öğrenciler arasında kunılu bir London Okulu dıye bilinen akımın simgelennden biri oldu. Dahrendorf'u eğitimci, sosyolog, üniversite yöneticisı, politikacı olarak nitelendirmek mümkün. Şimdiye değin bir düzinenin üzennde kitap yazan Dahrendorf, aynı eserı bazen îngilizce ve Almanca olarak ayn ayn kaleme alıyor. "Yaşam Şanstan" ve "Kridn Şanslan" adlı kitaplan en ünlü eserleri arasında. insanlar çok çahşarak ve hayatlannda başanlı olarak hayaUerini gerçekleştirebileceklerine inanabiliyortar. Ancak azınlık bu olayın bir parçası degil. Bazen bunu yunıyen merdiven ornegi ile anlatmaya çalışıjorum. Buyuk çogunluk merdivende; ancak azııdık degil. Onlann yapabUdigi tek şey yııkselmekte olan çoğunluğu seyretmek. Bazen "sınıfaltı" diye tanımladığım bu azınlık. marjinalleşmenin acısını çekmektedir. Tum uyelerine aynı şekilde gerçek ve eşit bir uyelik sunmaktan aciz bir toplum biraz da acımasızca koymak gerekirse, çok buyuk bir zayıflığa sahip demektir ve bundan çok çekeceği vardır." Dahrendorf "Krizin Şanslan" kitabı nı şöyle anlatıyor: "Krizin Şanslan içinde bulundugumuz noktanın analiziydi. Başta ekonomik olmak uzere işsizliğe. refah devletine ve benzeri konulara deginen, 1970'leri takip eden yeni sorunlar silsilesini ele alır. bu ortamdaki fırsatlan ve kritik yonleri tartışır.. İşsizlik sorunu bizi duşundurmektedü'. Ancak yıllardır kurtulmaya çaüşagınuz bır iş toplumunu yeniden nasıl kuracagımız anlanunda degil, kendi zaman butçelerinden sorumlu. kendi zamanlanmn patronu olan ınsanlara nasıl daha fazla fırsat tanınacagı konusunda bir çozum bulunması açısından. Eger bunun uzerinde biraz daha fazla duşunursek, şu anda işsizlikten kurtulmak için kalan işin bolusumunıin çok daha kolay olabilecegini gorunız." Insanlara daha çok çalışmalan ıçın öğüt verraeye yanaşmayan Dahrendorf şöyle devam ediyor "tnsanlara bugün daha çok çalışmalannı ogutlemek. onlara daha fazla işsizlik jaratmalan yonunde akıl vermekten başka bır şey değildir. Çunku çalışanlar daba çok çalışıriarsa, çalışmayanlara iş bulma olanağı ortadan kalkmaktadır." Dahrendorf kendısinin 1960'larda savunduklannı bugün tam tersinden savunan "ters yuz edilmiş" insanlardan olmadığını söyluyor. "Biz uzun zaman yapabileceğimiz mumkün olan şeylerden birinin, insanlann sırlından iş yukunun azaltılması olduguna inandtk. Bu inanç 1950' lere 60'lara ozgu bizim inanamız değildi. Endustri devriminden beri buna inananlar vardı. 19. ve 20. yuzyılın en buyuk felsefelerinden biriydi. Şimdi ben bunun yanlış olduğunu duşunmuyorum. Belli olçulerde bu doğnıltuda yanlış yollardan gitmiş olabOiriz. Ben " An bir de gunde 8 saati va da haftada 40 saati kabul ettirsejdik" diyenlerden de değilün. Sanınm tum bunlar çok istenen şeylerdi: halen de istenen seyler olarak değerlendiriyorum. O nedenle şimdi yapacağımız en iyi şey onlan geçmişle yapmadığımız biçimde gerektiği gibi duşunmektir, geçmiste doğru yaptığımız şeyler gibi." SAĞLIKLI TOPLUMDA FARKLI GORÜŞLER Alman toplumunun, gelecegi değıl de geçmışı uzerinde bır turlu anlaşamayan bır toplum olduğuna değmen Dahrendorf bunu, tanhin az bilinmesine bağlıyor. "Saghklı toplum geçmişi konusunda hemfikir olup geleceğj konusunda bir turlu anlaşamayan bir loplumdur. Çunku doğal olarak insanlar gitmek istedikleri yer konusunda anlaşamazlar. Bu içerikJİ bir anlaşmazlıkbr. Bu turden bir anlaşmazlık sağlıklı, verimli. faydalı bir anlaşmazlıktır. Ancak Almanya'da ben çoğu kez tam tersini hissedivorum. Herkes buyuk bir açlıkla gitmek istedikleri yer konusunda anlaşmaya çabalıyor. 'Nıçın hepimtz nereye gıdeceğimız konusunda anlasamayalım?' şekh'ndeki ifadeler bunu kanıtlaraakta. Ve tarihsel olaylar bakkında ciddi ve temel anlaşmazlıklar surmekte.. Sanınm son iki yuzyıldan omekler seçseniz, birçok Almanın hemfikir olduğu altı ismi bile zor çıkanrsıruz." Almanya'da var olan ve gelışmekte olan şiddet konusunda da Dahrendorf'un ilginç görüşlen var. Tophımları ikiye ayiran Dahrendorf bazı toplumların şiddetle birlikte bir sureklilik içinde yaşadıklanru, bazı toplumlarda ise şıddetin belli zamanlarda korkunç boyutlarda ortaya çıktığını söyleyerek, bırıncisıne ABD'yı ıkıncısıne Almanya'yı örnek verıyor Bu konuda kendısinı hiç rahat hıssetmedığını so\le>en Dahrendorf, "Şiddet her an yeniden ortaya çıkabilir, uslelik çok daha korkunç bir biçimde" demekten kendinı alamıyor. İZMİR (a.a.) 9°Eylul Ünıversıtesı'ne ön kayıt veyetenek sınavı sıstemıyle oğrencı alınacak programlara ilışkın taban puan belırlendı Üniversite öğrencı ışlerinden yapılan açıklamaya göre, 2. basamak sınavında 320 EA (eşit ağırlık) puanı alan adaylar programlara başvurabılecekler. 9 Eylul Üniversıtesi'nde ön kayıt ve yetenek sınavıyia öğrenci aiacak Buca Eğitım ve Cuzel Sanatlar Fakulteleri'ne bağlı bölumlerle, Devlet Konservatuvan'na basvuracak adayların taban puanı 320 EA olarak saptandı. En az 320 EA puanı olan adaylar 312 eylul tarıhlerı arasında ön kayıt yaptırabılecekler. Öğrenci kayıtları lara karşı olanlann yoğun biçimde çarpıstıklan bölge. Kamp sakinleri ellerinde boş çanaklarla Kızü Haç'ın dağıttığı ytmekten alabllmek için kuyruğa girmişler. Öncelik çocuklann. Hepsi tam anlamıyla "bir deri bir kemik." Biraz ilerilerinde süren savaş ilgilendirmiyor onlan. Onlarm savaşı açlıkla. Çanaklannı birkaç kepçe yemekle doldurmayı basaramazlarsa yaşama veda edecekler. (Fotoğraf: AP) ilişki vardır. Nasıl isimlendirmek isterseniz isteyin kısaca eşit değildirler. Onlara fazla hayalci bır demokrasi kavramı tamtıldı. Ancak bu anlamda üniversitelerde bir demokrasi krizi oldugu söylenebiiir." Dahrendorf şöyle devam ediyor, "Demokrasi, insanlann bazı şeylere karşı gosterdikleri davranışlarla yakından ilgilidir. Ornegin insanlann içten goruş »ynlıldannı. çıkar aynhklannı reddetme eğiliminde olduklan, anlasmayı >e harmoniyi fazla abarttıklan bir dunyada loplumda hiç kimsenin rahatça varolabilecek demokratik kururnlar bulması beklenemez." Sınıflar kavramı konusunda eskısı kadar rahat olamadığını belırten Dahrendorf, Alraanya'da ya da İngiltere'de gözlemledığı ve tehlıke olarak tanımladığı olayı şöyle aktanyor: "Bugun Almanya'da aynca İngiltere >e Amerika'da bir tehu'ke mevcut. O da, buyuk çoğunluğup. gayel uyumlu anlamda var oluşu. Oyle ki, {ı Yüzungta hızasındakı Oenışlığının onda Gizün ortasından feaşın altına kıdaı olan kuım YÛ2 uzuHu Ç m uzuHuOu Yuz uzunkJtiuıun be$te hri Güzelliğin ölçüsü Dış Haberler Servisi Amerikaiı bır psikolog yaptığı araştırmalar sonucunda guzellığın ölçusünU bulduğunu belirtiyor. 150 beyaz Amerikan erkeği arasında arastırma yapan Michael Cunningham adlı psikolog, bir bılgısayarın da yardımıyla lHdeal kadın yüzü"nun (Amerikan erkeğıne göre) oranlarını saptamış. Buna göre ıdeal bir kadının burnu yüzunun beşte binnden dahafazlasını kaplamamah, gozun genişliğı ise yuzun goz hizasındaki genışliğinın onda uçu olmalı. Çene, yuz uzunluğunun tam beşte bıri, gözun ortasmdan kaş allına kadar olan kısım da yuz uzunluğunun onda bıri oranında olmalı. Cunningham bu oranlardakı en ufak bır değışıklığin bile erkeklerın gözunde kadını guzel olmaktan çıkardığını belirtiyor. Side'de çifte standart LEYLA TAVŞANOGLU Son yıllarda turistik çekiciliği katlanarak anan, özellikle de tarihi zenginliğiyle ünlü, Antalya'ya bağlı Side kasabasında turizm işletmecileri çok dertli. tşletmeciler Side*de turistik işletmelere yönelik bir çifte standart uygulandıgını, bu tehlikeli uygulamadan vazgeçilmediği takdirde de pek yakında bu güzel kasabanın denizinin yüzülemeyecek derecede kirlenebileceğini söyleyerek uyarıda bulunuyorlar. Side sahil şeridindeki bir turistik işletmenin yöneticisi olan Ertekin Kocatepe diyor ki: "Side'de iki turizm bolgesi var. Bunlardan biri sahil şeridi, diğeri dc Sorgun adı verilen ormanlık yöre. Sahil şeridi yıllardır y^pılan tsristik yattnmlarla kalabalık bir yatak kapasitesİDe ulaşufcen Sorgun'da yaünmlar yeni yeni başladı ve burada biri Eska, digeri de Silkar şirketleri (arafından iki buyuk tatil köyu inşa edildi. Bunlardan Elska tarafından yapılanı Alan Neckermann şirketi tarafından bu yıl faaliyete sokuldu. Digeri de bir başka Alman şirketi tarafından gelecek yıl devreye girecek. lşin ilginç yanı Sorgun bolgesine butfin altyapı gereksinimleri, yani kanalizasyoDU vesaire goturulurken, turizmin son derece yogun olduğu sahil seridiyle hiç ilgilenilmemesi. Bu gidişle, kanalizasyonun denize boşaltılması zonınlulugu yuzunden burada denlz kirienebüir ve gunun birinde denize girilemeyecek duruma gelinebilir. Ama o zaman da çok geç olur." Bir turizm işletmesinin sahibi olan Ali Barut da şunlan anlatıyor: "Bize yıllardır kanalizasyonun yapılacağı vaat ediliyor, ancak bugüne kadar hiçbir sonuç alamadık. Temmuz ayında Antalya Valisi Bahaeddin Guney ile buradaki turistik işletmelerin yonetkilerinin kaüldrğı bir toplantı yapıldı. Bize yapılan oneri şu: 'Side sahil şeridinde kanalizasyon inşaatının mali portest 1.5 milyar lirayı aşar. Siz bu parayı verin. Biz inşaatı yapalım.' Ama olmaz boyle şey. Biâm bildigimiz bir hizmet once yapılır, ondan sonra da bedeli neyse belli zaman dilimleri içinde tahsil edilir. Biz bu paraları odemeye hazmz. Ben bu ülkeye 400 milyon liralık döviz kazandınnış insanım. Kanalizasyon bedelini ödemekten mi çekinecegim?" Gerçekten de, turistik belgeli 2.500 yatak kapasiteli işletmelere ek olarak pansiyonlar ve diğer işletmelerle birlikte 6 bin yatak kapasitesini bulan Side sahil şeridinin kanalizasyon derdine çözüm bulunmadığı takdirde bu güzel kasabanın denizinin günün birinde kirlenmesi kaçınılmaz bir sonuç olacak. Yunanistan tatbikatta ATtNA, (OM.) Yunanistan, kara, denız ve hava kuvvetlerı çok sayıda ihtiyat er ve subayın da çağnldığı bır tatbikata başladı. 10 gun sürecek "fîi/ı pos: 2/86" tatbikatı için, daha Once ıhtıyatlara seferberlik çağrısı yapıldı. Televizyonun öncekı geceki haber bülteninde de, tatbikata çağrılan ihtıyatlara ılişkın bılgiler verıldi. Yolİş Genel Başkanı Meral: Kaçak işçi çahştınlıııası engellenmeli ANKARA, (Cumhuriyet Buros») Turkıye Yol İşçileri Sendikası Genel Başkanı Bayrsm Meral, ınsaat ışkolunda son derece yayguı bir biçimde kaçak ışçı çalıştırıldığına dikkat çekerek, "Sendikalaşmaya giden yol kaçak tşçi çalıştınlmasının azaltılması veya kaldınlmasından geçmektedir" dedı. Bayram Meral, SSK'nın 1984 istatıstıklerine göre ınşaat işkolunda sıgorta kapsamında 428 bin işyenmn bulunduğunu, ancak bunlar içinde sigortalı işçi çahştınldığına ıhşkin bildirimde bulunanların sayısının yalnızca 57 bin olduğunu belirttı. Meral şöyle dedı: "tşkolumuzda sigortasız kaçak işçi çalıştınlmasının çesitli nedenleri vardır. Ne yazık ki, işçSerin bir bohımu kaçak çahşmayı, yunıriukteki işçıyi koruyucu. çalışma mevzuatının dışında koşullaria istihdam edilmeyi, bilgisizlikten, bilinçsizlikten ve çaresizlikten kabul etmekledir. Bunun en önemlı nedenleri, inşaatlarda vasfsız ışçi olarak çalışanlann onemli bir bolumnnun koykrden gelmesi, diğeri ise ikinci bir gelir kaynağı olarak geçici işçilik yapan kisinin onde gelen talebinin en kısa surede en yuksek net gefiri ekle etmek oimasıdır. Çabşbnklığı gecki sureierde gerekli asgari prirn odeme koşulunu yerine getiremeyeceğini bildiği için, emeklilik ve yaşlılık aylığı için boşu boşuna sigorta primi odemek istememektedir. Hastahk ve iş kazası, meslek hastalıgı sigortalannın kendisine saglayacağı avantajlar ise yeterince çekici olmaaiaktadır" ÇınarakCndaki pazarda ne ararsan var CEM HAMULOĞLU Bir koşesi kopmuş Afrika maskıyla nargile marpucu aynı tezgâhta satıhr mı? Eğer cıvata ve somunlarla yan yana sergilenen kitaplar alıcı buluyorsa buna şaşmamalı. Çtınku Istanbul'da Sahaflar Çarşısı'nın Beyazıt meydanına açılan kapısından çıktığınızda, iri yeşil elmalardan eski para ve gumuş takılara dek çok çeşitli malın aynı yerde, uyumla satıldığına tanık olursunuz. Burada, sırtlannı asırlık çınar ve yapılara yaslamış insanlar, şemsiyeden eski gozluk ve pıpolara kadar her türlü şeyi bir arada satıyorlar. Osmanlılar doneminde yonetimin, tedavulden kaldınlmış paralan satın almalan için görevlendırdiği memurlardan bugune, Istanbul'da eski paraların el değiştirdiği sayılı yerlerden birisi Çınaraltı.. Kadife kaplı tablalarda; yerli yabana, eski yeni yüzlerce bozuk para, pul, eski kartpostallar, kâğıt paralar burada alıcı buluyor. Eski para merakı kuçuk yaşlarda başlıyor olmalı. Çunku buranm en iyi muşterileri çocuklar.. Sergilenen paralar hakkında sorular soran, butçelerine uygunsa satın aian, ellerindeki paraların değerinı öğrenen ve yerine göre değiş tokuş yapan bu kuçuk koleksiyoncular, saatlerce paralann başından ayrılamıyor. Uzun saç ve sakalıyla Çınaraltı'nın en renkli kişilerinden birisı olan Hüseyin Avni Dede, çevredekı esnafın simgesi. Altı tane şiir kitabı bulunan "Dede", çocukluğundan bu yana suren eski para merakını sekiz yıldır ulu Pazar günleri, Sahaflar Çarşısı hafta sonunun tenhalığını yaşarken, Çınaraltı'nda hareketli bir kitap pazarı kuruluyor. Yerlı yabana, eski yeni yüzlerce kitap burada el değiştiriyor. Dergilerden üniversite kitaplarına, çızgı romanlardan klasik edebiyat yapıtlarına dek her türlü kitabı bulmak mumkün burada. Dokuz Eylül Üniversitesı Sinemacılık Bolumü 'nden yeni mezun olmuş Nihal Aktaş, bavuluna doldurarak getırdığı kıtaplannı yaymış bekliyor. Bu ışin tahmin ettiğinden daha kârlı olduğunu söyluyor. bır çınarın altında eski para alıp satarak surduruyor. Kırık dökük antikalar Tablalarına paranın yanı sıra kırık dökuk, ama antika değerinde eşyalar koyanlara da rastlanıyor. Bunlar arasında gumuş fincan zarflarından Roma sikkelerine kadar ne ararsanız var. Boyle bir tezgâhın sahibi, Turan Güneş ile yaptığımız kısa söyleşide, bu paraların ve eski eşyaların "yaşamını anlamlandırdıgf'nı oğrendik: "Hiç öğrenim görmedim. Tabelacılık yapıyordum. Ama Çınaraltı'na gide gele uyanan eski para merakı. sonradan bir tutkuya donuştu. Bu tutku, paralann iıstünu okuyabilmek, kitaplan karıştırabilmek amacıyla az buçuk Osmanlıca öğrenmeye kadar vardı. Bu iş, bir sevgi işidir. Hem de beraberinde kulturu getiren bir sevgi. Mesela ben, bu işe başlamadan once bo$ zamanlarımda kahve koşelerinde gezerdim. Ama şimdi. buraya gelmeden edemiyorum. Burası bir hastahk gibidir." Pazar gunlerı, Sahaflar Çarşısı hafta sonunun tenhalığını yaşarken, Çınaraltı'nda hareketli bir kitap pazarı kuruluyor. Yerli yabancı, eski yeni yüzlerce kitap burada el değiştiriyor. Dergilerden üniversite kitaplarına, çizgi romanlardan klasik edebiyat yapıtlanna dek her turlu kitabı bulmak mumkün. Alıcılar ise genellikle genç insanlar... Akademiden yeni mezun olmuş genç bir ressam, "Artık kitaplığımda işlevini yitirmiş kitaplan, yenilerini alabilmek için saüyorum" dıyor Ve bu işın "bir kitap sevgisini gerektirdiğini" vurguluyor. İzmırli, Dokuz Eylul Unıversitesi Sinemacılık Bölumu'nden yeni mezun olmuş Nihat Aktaş ise, bavuluna doldurarak getirdiği kıtaplannı yaymış, başında bekliyor. Bu işi tahmin ettiğinden daha kârlı olduğunu gördüğünden tzmır'e yeni kitaplar göndermeleri için mektup yazmış bile. Bir başkası, köşede babasının kitapiarını satıyor. Milli Eğitım Bakanlığı Klasikleri ile "Resimlerie Uygulamah Karate" yan yana. Çınaraltı, sihne kitap dolu. Sanat değerleri, ıdeolojileri farklı da olsa yan yana sergileniyorlar. Çunku ortak bir yonleri var: Kitap olmak.. Farklı çevreierden genç yaşlı yüzlerce ınsan bu kitaplan karıştınyor, satın alıyor. Eurovision'a katılıynruz ANKARA (a.0.) Her yıl EBU'ya bağlı yayın kuruluşlan arasında duzenlenen "Uluslararası Eurovision Şarkı Yanşması "na katılma kararı alındı. önümüzdekı yıl Belçika'nın başkentı Bruksel'de 9 mayısta yapılacak yarışmaya Turkiye'nin de katılacağı yolundakı karar, TRT tarafından Avrupa Yayın Birlığı "EBU'ya bildırıldi. Öte yandan TRT, geçen yıl Guney Kore'nin başkenti Seuldeyapılan veAhmet Özhan'ın "Ömrumuzun Baharı" adlı şarkı ile katıldığı Asiavısıon'a kattlmama kararı aldı. Adaların doğası tstanbul Haber Servisi Adalar'da tarıhı eserler ile doğanın korunması için alman önlemler genişletildi. Bır sure önce Büyükada'nm Eskibağlar mevkiinde, geniş bir alan üzerine Fuat Süren tarafından diktirilen beton kazıklar yıktırıldı. Adanın tur yolunun estetiğini bozan bu durumla ılgili olarak, Adalar Belediye Başkanı Recep Koç, "Adalann doğal özelUklerini ve tarihi eserlerini koruma amacıyla bir yıl once bu yerler fotoğrafla tespit edilerek arşivlendu Şimdi herhangi bir kimse yasadışı bir yapıma girdiği zaman buraya hemen ekip göndererek, yıkım işlemine basbyonız" dedi. HER ŞEY BİR ARADA Eskiyeni yüzlerce bozuk para, pul, eski kartpostallar, kuğıt paralar, gutnus fincan zarflan, Roma sikkeleri ve akla gelecek pek çok malı gormek mumkün Çmaraltı 'nda.