16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 4 TEMMUZ 1986 1 Alkolikler Arasında Erhan Akyıldız Gördü, yaşadı, yazdı. Doktor gözüyle Dr. Yıldırım Aktuna Entelektüel bir alkolik, suçu, toplumun sosyal ve kültürel aksaklıklannda arıyor ^Türkiyede alkolizm, çarpık bîrahane kültürünün sonucu' yapısal değişiklikler alkol olayına da yansıdı. Bizde akşam içkiciliği, günün yorgunluğunu atmak, deşarj olmak, iş hayatımn dışında bir şeyler konuşabilmek gereksiniminden çıkmıştı. Kadınımızın genellikle bir alt külîürden yoksun oluşu, bu nedenle kocasının sorunlarını paylaşma konusunda yetersiz kalışı, erkeği iş çıkışı bir iki tek atmak için akşamcı masalarına yöneltmeye başlamıştı. Bu henüz alkolizm değildi, ama sonra gelişen birahane kültürü, akşamcı geleneğini ortadan kaldırdı ve alkolizmin yolunu açtı. Karantina'dan ayrılalı iki gün oldu... Hangi koşullarda olursa olsun, ayrılıklar hüzünlü oluyor... Bir haftaya yakın bir süre aralarında yaşadığımız alkol bağımlısı dostların tUmü çok sıcak ve duygusal insanlar. Hele hele ayrılık günü bir pervane gibi döndüler çevremizde... Gümrük komisyoncusu Ali, fabrikatör Halim, bankacı Ender, "Akşam yemeklerinden sonra mutlaka buraya gel. B Blok'ta çardakaltı sohbeti olmaz, biz yine gündiızden kumanyayı hazırlarız" diye uğurladılar bizi. "Gelecegim, hem de sık sık" deyip, hiçbiriyle vedalaşmadım.. İki gündür B Blok'un 119 numaralı odasındayım. Buradaki oda arkadaşım da Kayserili bir lokantacı. Burası Karantina'ya oranla çok daha konforlu... Sohbet sırasında bir hastabakıcı, çok beğendiğimizi hissetmiş olacak ki, "Burası da bir şey mi, sen bir de karşıdaki A Blok'u gör ağabey" diyor.. önümüzdeki günlerde açıhşı yapılacak olan A Blok, gerçekten çok güzel. Hastaneye ait bir yapı demek için bin tanık istiyor. Yatak diye bir olay yok A Blok'ta... "Çekyat" sistemi "koltuk yataklar" gündüzleri oturma grupları olarak hizmet sunarken, geceleri de yatağa dönüşüyor... Mali müşavir Orhan Özar: Türkiye'deki salar kunıp, bu gerekslnmelerini giderebiliyorlardı. Ama son ydlardaki ekonomik sıkıntılar bu güzel olayı tam alnının ortasından vurdu. Böyle bir masa donatabilmek bugünün koşullanna göre adam başı 5 bin lira ile 10 bin lira arasında degiştigine göre, ayda 150 ile 300 bin lira arasında degişen bir harcama gerektiriyordu ve çok kişi için de imkânsız bir olaydı... Alkol bağımlılan için çağdaş bir tedavi yöntemi uyguluyoruz Eskiden alkol bağımlılan yalnızca fiziksel bağımlılıktan kurtarılır, psikolojik tedavi uygulanmazdı. Biz hastanemizin 21. yüzyıla yakışan bir sağlık kuruluşu olması için mücadeleye başladık. Dr. Yıldırım Aktuna, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı ve Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi. 1979 yılı Kasım'ında atanmış bu göreve. Kamuoyunun yakından bildiği çağdışı koşullardan bu günlere getirmiş Bakırköy Akıl Hastanesini. Hastaneıiin daha öncesini bilenler için de bilmeyenler içinde yapılanları yazıyla anlatmak mümkün değil. Söylenebilecek tek şey, hastanenin her köşesinde insana saygı unsurunun egemen olduğu... Aktuna, daha sonra çeşitli maddi olanaksızlıklara karşın bir vakıfın oluşturulmasına ön ayak olup, AMATEM'i kurmuş. Dr. Aktuna ile AMATEM ve alkol bağımlılığının genel sorunları üzerine konuşuyoruz. Sayın Aktuna, AMATEM'in kuruluşu, başbekim oluşunuzdan bir siire sonraya rastlıyor. Bu olaya, daha doğrusu alkol bağımlılığı ile miicadele etmeye niçin ve nasıl karar verdinlz? AKTUNA Benim bu göreve başlad$ımdaki koşulların ne olduğunu herkes biliyor. Ne hasta bakımı, ne personel sayısı, ne de tedavi çağdaş değildi. Bu arada yapılan alkol tedavisi de çağdaş değildi. Bağımlılar yalnızca alkolle aralarında oluşan fiziksel bağımlılıktan kurtarılıyor, psikolojik tedavi uygulanmıyordu. Biz hastanemizin 21. yüzyıla yakışan bir sağlık kuruluşu olması için mücadeleye başladık ve bunu başardık da. Hastanemiz bugün gerçekten gururlanacak bir düzeydedir. Alkol bagımlılıgıyla miicadele etmek konusu nereden geldi, niçin ve nasıl başladınız bu mücadeleye? AKTUNA Hastanemizdeki gelişmelerin sonucu olarak psikiyatrik vakaların ruh hastalıklannın yanı sıra her türlü hastalık için bir şeyler yapacak hale geldik. Alkol ve uyuşturucu bağımlılığı gibi, kişiliği tam gelişmemiş güçlü olmayan insanlarda görülen hastalıklarda önemli bir sorun olarak karşımızda duruyordu. Ülkemiz 1950'li yıllardan itibaren bir dışa açılma ve ekonomik gelişme içine girdi. 35 yıldır sürüyor böyle. Buna paralel olarak sosyal ve kültürel gelişmeler olu Birahanelerin etkisi tşte birahane olayı böyle bir ortamda gündeme geldi. Birahane kültürü, akşamcı geleneglni ortadan kaldıran bir anti propoganda gibi gelişti ve Türk toplumunun karşısında alkolizmin yolunu açan bir etken olarak çıktı. Çünkü bira içmek pahalı değildi, çttnktt bira içmek adım başı karşına çıkan birahaneler yüzünden kolaydı. Ve bizim toplumda da biraya bir meşnıbat gözüyle bakıldıgı için, gündüz de Içllebiliyordu. Bence alkolizm olayına bakarken önce bira olayına bakmak gereklr. Nezih, akşamcı masalannın yerini mUşterisi her an degişen hangar gibi salonlar almaya başladı. Bize meyhanelerin alternatifi olarak sunulan birahane kültürünü de kısa sürede benimseyiverdik. Birçok akşamcı, gündüz içmeye başladı. Bira kesmeyince, içine votka ya da cin konulmaya başladı. Üstelik akşamcı gelenegi henüz kırsal KARACtĞERtN OYUNU Mali Müşavir Orhan özar şöyle diyor: "İçki içerken utanmadım, tedavisinden mi utanacağım.. Alkolizm, bana karaciğerimin kotu bir oyunudur." hiç utanmadım. Şimdi içkiden kurtulmak için tedavi oluyorum, bundan mı utanacağım" diyor... Orhan özar şöyle anlatıypr öyküsünü: "Genetik bir alkolizm var bende. Babadan geçme bir alkolizm. 2223 yaşlarından beri içerim. Son üç yıldır tehlikeli boyutlarda içmeye başladım. Daha önce alkol üzerinde bir kontroliım vardı. Rahatsız oldum mu, birkaç gun içmez vücudumu dinlendirirdim. Ne olduysa oldu, son yıllarda otomaiige baglanmış gibi içmeye başladım. Kolum istemsiz uç hareketle alkol kadehine uzanıyor ve bardağı dudagıma göturüyordum. Mali müşavir olarak çalışıyordum. Alkol, iş hayatımı da etkiler boyutlara gelmişti. Bedenimin başka bir fonksiyonu kalmamıştı sanki. Ben bu olayı karaciğerimin kötü bir oyunu olarak degerlendirlyorum..." Geçen yıla kadar evliymiş Orhan özar. İki de çocuğu olmuş bu evlilikten. Anlattığına göre evliliği hiç de uyumlu bir evlilik değilmiş. Bu yüzden de 14 yıl boyunca karısından boşanmak için uğraşmış. Sonunda geçen y 1 ancak boşanabilmişler... «». Birahane kültürü: Bize meyhanelerin alternatifi olarak sunulan birahaneleri kısa sürede benimsedik. Birçok akşamcı gündüz içmeye başladı. Bira kesmeyince içine votka, cin konuldu. Birahane olayı kırsal kesimi de içine çekti. Alkolle içli dışlı büyük topluluklar oluştu. Böylece yeni oluşumlar alkol bağımlılığının hazırlayıcısı oldu. kesimi de kapsamına almamıştı. Birahane olayı kırsal kesimi çekti İçine. Böyle olunca da alkolle fazla içli dışlı olan büyük topluluklar oluşmaya başladı. lşte bütün bu yeni oluşumlar, alkol bağımlılığının hazırlayıcısı olarak çıkacaktı karşımıza..." B Blokta günlük ücret 1 5 0 0 TL B Blok'ta, Karantina'daki tedavileri tamamlanan, alkolle aralarındaki organik bağımlılıkları giderilen alkoliklerin psikolojik tedavileri yapılıyor... Üç öğün yemek ve konforlu bir yatak için alınan günlük ücret ise 1500 lira. Buna televizyon ve video izleme, müzik dinleme, çeşitli spor ve eğlence olanaklarını da koyarsanız, alınan para için dense dense "komlk" denebilir. Hele hele bir şişe büyük rakıya mezesiz iki bin liraya yakın para ödeyen bir alkolik için bu olanaklarla ve bu kadarcık parayla tedavi olabilmek gerçekten büyük bir şans. Üstelik bu parayı ödemeye gücünüz yetmiyorsa, aynı tedavi 35. Blok'ta Ucretsiz olarak da yapılabiliyor. Doğal olarak buradaki konfor 35. Blok'ta yok. B Blok'a geldiğim ilk gün, B Blok ile Karantina arasında dondurmasına bir futbol maçı düzenlendi. Maçın seyircileri de, iki blokun alkolikleriyle çevre bloklardan gelen akıl hastalarından oluşuyor. İki takımın futbolcuları arasında hareketlilik açısından büyük farklılık var. Karantinalıların büyük çoğunluğu top geçtikten sonra sallıyorlar ayaklarını... Sonuç her zamanki gibi Karantina aleyhine hezimetle sonuçlanıyor. Dr. Çetin Krsül, "Bir kere de yenin be birader, B Blok'un hastaları, ısmarladıgınız tatlılar yüzünden şeker hastası olacak" dive takılıvor. futbolcularına... B Blok'ta tanıştığımız ilk alkol bağımlısı Orhan Özar... özar, ekonomi yükseköğrenimi yapmış bir entelektüel.. Alkolizmi, "Ekonomik, sosyal ve küllürel çarpıklıgın getirdigi bir zehirlenme" olarak tanımlıyor... Kimliğini açıklayıp açıklayamayacağımızı, fotoğrafını kullanıp kullanamayacağımızı sorduğumuzda, "Ben içki içerken Alkoliklerin gazeteni Orhan özar, B Blok'taki alkolle mücadele günlerini, yararlı biçimde değerlendirmenin yolunu da bulmuş. Birkaç arkadaşıyla birlikte ayhk bir yayın organı çıkanyorlar.. Bizim de birlikte olduğumuz günlerde ilk sayısı çıkan ve "AMATEM" adı verilen yayın organı henüz bir bülten niteliğinde... özar'a göre bu bülten gelecekte rahatlıkla bir gazeteye dönüştürülebilir. Hazırlanan bülten şimdilik basın, tıp ve iş dünyasının çeşitli kişi ve kuruluşlarına gönderiliyor... Çeşitli yazı, şöyleşi, fıkra ve şiirlerin yer aldığı AMATEM'den küçük bir söyleşiyi örnek olarak sunuyoruz. "tçimizden Bir Öykü" başlığıyla verilen söz konusu söyleşide Muammer Köymen adlı alkol bağımlısı, Sulhan Açıkalın adlı alkol bağımlısının kızı Ümit'le konuşmuş. Söyleşi şöyle: "Soru: Ümit Hanım kaç yaşındasınız? Babanızı çok sevdiginizi görmekteyiz. Onun alkol ile olan yaşamını anlatır mısınız? Cevap: 20 yaşındayım. Annemle babamın ayrılış nedeni gerçekten alkoldür. Babam alkolik olmamış olsaydı, ben bugün her çocuk gibi ailemle beraber büyürdüm. Oysa 7 yaşımda devlet yurtlarında yalnızlığa itildim. ilk, orta, lise öğrenimimi bu yurtlarda tamamladım. Ben de bir ailem olsun, onların yanında diğer çocuklar gibi yetişeyim isterdim. Hele bayram günlerinde hissettiğim isyan duygusunu anlatamam. Bu gibi olaylardan sonra ailemizi yıkan illeti, yani alkolü düşündükçe alkolden nefret ediyorum. öyle bir duygu ki bu, şöyle anlatabilirim. Eğer dünyayı yöneten kişi ben olsaydım, önce alkolü yeryüzünden kaldırırdım." Yapısal deftigiklik alkole yanaıdı "Ama bunların hiçbiri değil benim alkolik olmamın nedeni" diyor Orhan özar... "Peki sizi alkole iten nedir?" diye sorduğumuz da da şöyle konuşuyor: "Türkiye'deki yapısal değişiklikler alkol olayına da yansıdı. Bizde akşam içkiciliği; günün yorgunluğunu atmak, deşarj olmak, iş hayatımn dışında bir şeyler konuşabilmek gereksiniminden çıkmış(ı. Kadınımızın genellikle bir alt kultürden yoksun oluşu, bu nedenle kocasının sorunlarını paylaşma konusunda yetersiz kalışı, erkeği, iş çıkışı bir iki tek atmak için akşamcı masalarına yöneltmeye başlamıştır. Ve bence alkolizmle uzaktan yakından llgisl olmayan bir olaydı bu akşam içkiciligi. Nezih, hoş, ilginç konulann konuşulduğu, çok iyi fikir ve esprilerin üretildigi masalardı bu masalar. Ve insanlarımız yakın bir geçmişe kadar buyük paralar ödemeksizin böyle ma Alkol meselesi yalnız bizim değil, bütün dünyanın sorunu. Türkiye gelişmiş ülkelere kıyasla henüz büyük tehlikeler karşısında değil, ama bağımlıların sayısı da artıyor. yor. Kentleşme, köyden göç gibi oluşumlar insanlarda problemleri de beraberinde getiriyor. Dolayısıyla alkole daha fazla ilgi duyuluyor. Kullananların bir kısmı da bağımlı hale gelebiliyor. Şimdi alkol bağımlılarını ele alalım, onlar için yapılan neydi? Bazı üniversite hastanelerinin psikiyatri kliniklerinde, bazı özel hastane ve kliniklerde alkol hastalıklarıyla tedavi edilmeye çalışılıyorlardı. Biz akıl hastalarıyla birlikte olmayan bir merkezin kurulması gerektiğini düşündük... Bu merkezin oluşmasında maddi açıdan devletin bir katkısı oldu mu? AKTUNA Devletimiz hastaneye o sırada başka yardımlar yapıyordu. Devletten bu iş için para istemenin zor olduğunu düşündük. Bu düşüncelerimizi de lstanbul Valisi ve kurulan vakfın şu andaki başkanı olan Sayın Nevzat Ayaz'a açtık. Bu düşüncelerim olumlu karşılandı, yönetim kurulunda tartışıldı ve böyle bir merkezin kurulmasına ve bu görevi Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin üstlenmesine karar verildi. Ve vakfımız tarafından yaptırılan AMATEM bugünün değerleriyle yaklaşık 500 milyon liraya mal oldu. Sayın Aktuna, alkol bağımlılığı konusu istismara açık bir olay. 10 giine yakın bir süredir gözlemliyoruz. Defalarca girlp çıkan var merkeze. lyi ve kötü niyetlileri nasıl ayırıyorsunuz? AKTUNA Bize bir alkolik gelip de, ben şu kadar zamandır içiyorum ve bundan kurtulmak istiyorum derse, biz buna inanmak zorundayız. Alkol bağımlısının tedavi sırasında doktorla, psikoterapistle işbirliği yapması lazım. Zaten psikolojik tedavi başka türlü başarılamaz. Bu nedenle söz konusu kişinin niyeti, tedavi sırasında rahatlıkla anlaşılıyor. Mesela ailesini ve karısının zoruyla yatmış bağımlılar hemen ortaya çıkıyor. Onlar işbirliği yapmıyor, grup toplantılarına girmiyorlar genellikle. Sayın Aktuna gerek bu merkezin yapılması aşamasında gerek daha sonra yapılan bu harcamalann alkol bagımlısı kişiler için gereksiz bir harcama olduğu gibisinden eleştiriler geldi. Ozellikle dinsel çevrelerden gelen bu eleşiirileri nasıl degerlendiriyorsunuz? Bunda alkol bagımlılığından kurtulma şansının diişiik olmasının da etkisi var. Dıinyada genellikle bu şans en fazla yüzde 20'ye dek çıkabiliyor. Kurtulma şansı az olan alkolizme yatırım yapılacağına, kansere yapılsın gibisinden eleştiriler olmuştu. Ne diyorsunuz bu konuda? AKTUNA Bazı kesimler bu konuda ne düşünüyormuş, tavırları neymiş bunların hepsi tartışma konusu. Her şey tartışılabilir, ama her şeyin üstünde bir gerçek var ortada. Bir alkol meselesi var. Yalnız bizim değil, bütün dünyanın sorunu. Kaldı ki Türkiye'yi henüz gelişmiş dunya ülkeleriyle kıyaslarsanız, hem alkol hem de uyuşturucu konusunda büyük tehlikelerle karşı karşıya değil. Henüz çok büyük problemler olmamasına karşın ülkemizdeki alkol tüketimi de her geçen gün artmaktadır, dolayısıyla bağımlıların sayıları da giderek artmaktadır. Böyle olunca onlarla ilgili problemler de artmaktadır. Nedir bu problemler? AKTUNA Alkolle bağlantılı problemler başhğı altında, sağlık bozulması, bunun ekonomiye olumsuz katkısı, toplumun huzurunu bozucu yasadışı olaylar ve trafik kazaları gibi çok yönlü bir problemdir ve gittikçe büyüyen bir problemdir. Bütün dünya Ulkeleri Dünya Sağlık Teşkilatı ile işbirliği yaparak, ozellikle alkolizmle ilgili yoğun bir çalışmaya ve araştırmaya girmişlerdir. Alkol problemini nasıl çözümleriz? Çok geniş kapsamlı bakmışlar bu soruna. Alkolün prodüksiyon ve satışı aşamasında acaba neler getirebiliriz? Neleri önleyebiliriz? Mesela, turizmi ele alıp, etüt etmişler. Kitle turizminin, ülkeler arasındaki hareketlerin, alkol bağımlıhğını, alkol tüketimini ne yönde etkilediğini araştırmışlar. Olumsuz etkileri olduğu ortaya çıkmış. Alkol bağımlılarına ne gibi iağlık hizmetleri verebiliriz, hangi duzeyde, ne ölçüde verebilirız? Bunu nasıl minimum zararlı duruma getirebiliriz? Bu konuda ortak bir çalışma içerisine girmişler... StRECEK ABD'ııiıı Körfez stratejisinde Türkiye var mı? Yıllardır Türkiye'de hararetli tartışmalann konusu olan "Acil Müdahale Gücü"nün Florida'daki karargâhı hiç de göz alıcı gözükmüyor. Üsse de, karargâha da fotoğraf makinesi ve teyp sokmak yasak. Oysa merkezi komutanlığın tüm teşkilatlanma şemasım elde etmek yasak değil. Karargâhta üç saal var. Biri yerel saat, ötekisi Greenwich saati, üçüncüsü ise Suudi Arabistan saati. Bu, merkezi komutanlığın amacını da açıklıyor: Körfez 'de statükoyu korumak. Statükonun korunması, besbelli S. Arabistan'm korunmasmdan geçiyor. (Baştarafı 1. Sayfada) diye düjünüyoruz. NedcolsaKuba pek yakında. Fakat hayır. Bu üs ve bu uslekı ıkı karargâh Küba ile ilgili değil. Mac Dıll hava üssünde Cemral Command (USCHNTCOM) yanı merktvı komutanlık karargâhı bulunııvor. Bu kutaıgâlı Hoııda'nın burnıııuın dıbıııdeki Orta Amerika ılc değil; Orıadoğu ılc ılgılı. Bir başka devışle Cıüneybalı Asya ile. Meksıka Körfe/i'nın yanıbaşındaki karargâh Basra Körlezı'nden sorumlu. Merke/ı Komutanlık, Amerikan Avrupa Kııvvetlerı ile Amerikan Pasifik Kuvvetleri'nı bırbirine bağlayan coğrafi halkayı kendisınc sorumluluk alanı seçmii olduğu için bu ismi laşıyor. Merke/i Komutanlık karargâhı Turk okurunun aşına olduğu Acil Müdahale GücU karargâhından başka bir şey değil. 1 Ocak I983'te Acil Müdahale Gucü ısını dcğiştirerek Merkezi Komuıanlık adı altında Flonda'nın Tampa kenlı yakınındaki bu karargâha bağlandı ABD'nm, lıan Devrinıi ve Sovyetler'in Afganistan'ı ışgali uzerinegelışlırdıklerı Basra Köı tezı'nc ve petrol yollarının denetinıine ilışkin stratcji, Amerikan 1 la/ırhlık Komutanlığı (Readıness Command) ile yakın ışbırliğini geıektiriyor. Çeşitli Amerikan kuvvetlerinin denız aşırı görevlerc cn kısa zamanda scvkedilmesinden soıumlu bu komulanlığın karargâhı Mac Dill hava ussunde Bu nedenle, sorumluluk vc harekât alanı olarak Basra Korlezı, Kızıl Denı/, Orladoğu, Pakıstan, Afganistan ve Afrika Boynuzu'nu ustlenmış olan Merkezi Komutanlık da Mac Dıll hava üssııne, diğer karargâhın yanıbaşına yerleşnıiş Yıllardır Türkiye'de hararetli tarlışmaların konusu olan "Acil Mııdahale (,ııcıı"nun karargâhı hiv' de göz alıcı gözükmüyor. Üv" katlı gösterışsı/ bir bına. Ancak, üsse de, karargâh bınasına da foloğraf makinesi ve teyp sokulınası yasak. Oysa, Merkezi Komutanlık'ın lünı teşkilatlanma şemasını elde etmek yasak değil. Bir masada gürdüğumuz ve btılun personelın ısimleriııı taşıyan şcmayı al'.p alamayacağımızı sorduğumu/da, "O eskisi. Ba/ı isimler clegisli" denildı ve yenısı getııilıp verildi. Duvarda uç saat var. llkinin Uzerınde "local" yazıyor. Yerel vaktı göstcriyor lkıncısmın üzerındekı "/ulu" yazısı (ireenvvıch saat ayarını anlatıyormuş. Üçüncü saatin üzerinde ise S. Arabistan Başkentı Rıyad'ın adını okuyoru/ Böylece, Merkezi Komutanlık'ın amacı da bclırlenmış oluyor. Körfez'de stattlkoyu korumak. Statükonun korunması da besbelli S. Arabisian'ın korunmasmdan geçiyor. Merkezi Komutanlık'ın tamamen kendıne özgü ve hıçbır komutanlığa benzemeyen yapısı, ıster ıstemez, Türkiye'yi komutanlık sorumluluğunun ilgı alanı ıçinc sokuyor Bırincisi, Merkezi Komutanlık NATO gibi bir rcsmi ıttıfakın parcası değil ve dolayısıyla görevını düzenleyen hıçbır anlaşma yok. Bu nedenle, merkezi komutanlık, gerektığınde görevini yerıne getırebılmek için "muhlemel harekâtlann desteklenmesinde bölgedeki (Ortadoğu) ve bölge ılışındaki multefiklerin ve dostlann esaslı destegine muhtaçtır. Şartlara ttore, vuk ceşitli deslek biçimleri muınkıın olabilir. Siyasi deslek, hava sahasının kullanılmasına onay ya da birie^ik harekâllar için askeri kuvvel lahsisi." Pentagon yetkililerinin verdiği bilgiye göre Merkezi Komutanlık'ın kendısıne ö/gü bu başka yanı ise komutanlık karargâhı ile kullanabileceğı askeri kuvvetlerin sorumluluk bölgesinde yer almamaları Komutanlık karargâhınm yanı Florida'nın Tampa kentinin, karargâhın sorumluluk bölgesı olan Basra Körlezı'ne havadan u/aklığı bu ke/ havada yakıt ikmalı yapılması kaydıyla vc 15 saatlik uçuşla 7000 mıl; denı/den Suveyş Kanalı üzerinden 8000 mıl, Ümıt Burnu üzerinden ise 12 bin mildir. Bu Ö7cllik ya da garıplık, ABD' nın Körlez'dekı çıkarlarmın korunması için bir harekâtı gerekli kıldığında, yol üzerindeki birçok ABD müttefıkı ülkenın desteğını ve yardı mını zorunlu hale getiriyor. TÜRKİYE İLİŞKİLt Mİ? Merke/ı Komutanlık karargâhındakı yetkililer inatla ve ısrarla, Türkiye'mn konuyla ilgili olmadığını vurguluyorlar "Çunku" diyorlar, "Türkiye bir NATO iilkesi ve NATO yükumluluklerine baglı. Oıiadogu ve Korfe/, NATO alanı dışında. Türkiye'yi kendi sorumluluk alanı FLORİDA 'DAN KÖRFEZ'E Acil Müdahale Gücü 'nün en önemli özelllği, üssünün A BD 'de, görev yerinin ise Ortadoğu 'da olması. Kuvvet, bölgeye ulasmak için 7 bin mil yol almak zorunda. na dahil elmeye kalkışmamı/, Amerikan Avrupa Kuvvelleri Komulanlıgı ile surlusnıemue de yol acar. Bu)>une dek, Merkezi Komulanlık olarak lek bir Turk sııbayı ile lemasımız olmadı." Fekı, NATO'ııun 1980aıalığındakı bildirisinde ilk kez ittifak alanı dışındakı gelişmelcrın lttılak'ı etkileyebileceğinden söz edilmesıne, 1982 Bonn Zırvesı'nde ise ABD'nm Acil Müdahale Gucü çalışmalarından bahsedilmesını vc gcçış kolaylıklarının (en route facılıtıes) önemıne değınılmesıni hatırlayınız. NATO sorumluluk alanı ılc merkezi komutanlık arasırıda her ıkısı de ABD komutası altında bulunduğuna göre böylesıne bir kopııkluk olabilir mi? "(ieçis kolaylıklanndan ozellikle kastedilen Porlekiz'in Azor Adalarıdır. I ıırkiye, Korfe/'e yakınlı^ı ve Sovyetler'in iniş yollannı denetleyebilecek konumu ncdeniyle Merkezi Komulanlık'ın ileri karargâhı için bir ideal konumda sayılır, ama NATO yükumluluklcri, bizim sorumluluk alanımı/ın da NATO dışında olması nedeniyle bo>le bir şey mumkun degil. Ayrıca, Merkezi Komutanlık Porlekiz'in dışında geçiş kolaylıklan için Kas'taıı yararlanıyor ve gerek Mısır, gerekse Umman deslek saglıvorlar." Gerçekten, ABD Savunma Bakam Caspar vVeinberger'ın şubat ayında Kongıe'ye sunduğu raporda, merkezi komutanlık görevleriylc ilgili bölümlerde Türkiye'nın adı geçmezken, şu satırlara rastlanıyordu: "Inglllere ile anlaşarak Diego Garcia'daki huvaalanını yakıt ikmal kapasilesiııi arllırınak için büyutluk. Uman kolaylıklannı geliştlrdik. Aıor Adalan'ndaki Lajes Hava l'ssu'ndeki kolaylıklar geli^liriliyor ve Portekiz'den uste ek bir yakıl deposu elde etmek konusunda onay aldık... Bolgedc (Orladogu'da) deni^e dajalı depolamadan daha fazla yararlanma yoluna gidiyoruz zira, karaya dayalı tesislerden yoksunuz..." Fğer, Türkiye, Acil Müdahale GUcü'ne, bir başka dcyişle Merkezi Komutanhk'a "kolaylık" sağlamış olsaydı, bu satırlara gerek kalmazdı. Amerikan Savunma Bakanlığı'mn Türkiye masasının şefi olan Albay Michael McNamara VVashıngton'dakı görüşmemi/de, Acil Müdahale Gucü ile ilgili tartışmalara ABD yönetimi çevrelerınde eskısı kadar neden raslanmadığını anlatırken, Türkıye'nın ABD'nııı Körfez stratejisine dahil olmaktan kesinlikle kaçındığını söylemıştı. McNamara Acil Müdahale Gücu tartışmalarının ikinci plana düşmesini şu gerekçelerle ÜÇ SAAT, UÇ VAKtr SCRECEK "" Karargâhın brılıng odasında, görev alanı ve amacını çarpıcı biçimde sergileyen bir manzarayla karşılaştık. açıklamıştı: 1. Türkiye, bu konudakı tavnnı, bu ışc kanştırılmaması gcrcktiğını açıkça belırttı. 2. Körfez ulkelerınin petfole ilişkin son gelışmelerden ötürü önemlerı azaldı. (Peîrol fıyallarındakı düş me, Batıda yeterli petrol stokları vs.) 3. Sovyetler'in Türkiye'yc Surıye aracılığıyla pürüzler çıkartması (Türkıye'nin Acil Müdahale Cîucü'ne ilişkin stratejik planlarda yer almasını Sovyetler'in caydırmak istediğini, Türkiye'den bundan kaçınmasında anlaşıhr ncdenlcr bulunacağını iına ediyor.) Bu konudaki yaygın bir söylentiye göre ısc, ABD, lürkıye'dcn hıçbır /aman açık dille bıı talepte bulunmadı. Ancak, Türkiye de zemın yoklamalarını ulumsuz bir dılle karşıladı. Acil Müdahale GUcü ile ilgili en hararetli tartışmalann cereyan ettiği döncmın Dışışlerı Bakanı lltcr lıırkınen New Yoık'ta gülerek, "Bi/ söyluyorduk, inanmıyordunuz" diyerek "gerçegi ögrenmek için" Florıda'ya u/anmaya gerek olmadığı imasında bulunuyor. Ancak, TUrkıye'nin ihtimaliyet planları ve ABD Körfez Stratejisiyle hiçbır ilışkısi olamayacağı konusunda gereğınden fazla iyimserliğe kapılmanın da anlamı yok. ABD Körfez stratejisi içinde Türkiye'nin de pekâla rol üstlenebileceğini düşünebilmek için yeterince veri bulunuyor. Merkezi Komutanlık'ın (Acil MUdahale GücU) Komutanı General Crist'ın mart ayında Senato Silahlı Kuvvet ler Komılesi önünde yaptığı açıklamadan bunu anlamak mumkün. General Crıst, Merkezi Komutanlık'ın (USCENTCOM) depolama ve geçiş kolaylıgı gibi hususlardakı zaaflarının devam ettığinı bıldirerek bu zaafiarı gidermek amacıyla beş yöntem izlendiğinden sö/ ediyor. General Crısı, Merkezi Komutanlık'ın zaariarının kapatılmasındaki yöntemlerden en öncelikli olanın "ev sahlbi iilke destegi" olduğunu kaydedıyor Ev sahıbi ülke desteği şu unsurları içerıyor: • Kolaylıklar (huvaalanları, limanlar vs.) Yakıt üet, dıesel) Su Tıbbı kolaylıklar ve hızmetler Ulaştırma araçları lşçiler (vasıflı ve vasıfsız) Çevirmenler Lojıstık hızmetler (çamaşır, yerel alışveriş imkânları) Amerikan kuvvetlerı görev alanında harckâta başlamadan önce yol üzerındekı "ev sahibi" ülkede sağlanmış bu tür olanaklardan istifade edecekler. Türkiye ile ABD arasında "Ev Sahibi Ülke Deslegi Anla^ması" müzakereleri halen devam ediyor. Gerçı, söz konusu anlaşma ımzalandığı takdırde bunun NATO görevlerı ve sorumluluk alanı ile sınırlı olacağı belirtiliyorsa da, "Ev Sahibi Ülke dcstegi"nın unsurlannı sıralayan General Crist'ın yukarıdaki unsurları saydıktan hemen sonra "Bunlara ek olarak, bazı NA TO ulkelerinden ve diger dosl ve muttefiklerden bir ihtimaliyel ortaya cıktıgı lakdirde deslek alacagımıza inanıyoruz" diye konuşması, 1 ürkıyeABD Fv Sahibi Ülke Desteği Anlaşması'nın pekâla Amerikan Körlez stratejisi ıçınc sokulabileceğı yolundaki kuşkuları beslemeye yeterlidir. YA KIBRIS Bununla birlikte, Florida'daki karargâhta Amerikan Savunma Bakanlığı yetkililerinin Türkiye'nın Merkezi Komutanlık ile teması bulunmadığını ısrarla vurgulamaları karşısında, kendilerinc Kuzey Kıbrıs topraklarını "önerlyoruz". Kıbrıs bir Arap ülkesi değil. Dolayısıyla, Araplararası çatışmaların dışında. Israıl gıbı Arapların tepkisinı üstüne çekebilecek bir ülke de değil. NATO üyesı olmadığından, NATO sorumluluk alanı içinde de yer almıyor. Merkezi Komutanlık'ın sorumluluk alamııa yani Basra Körfezi'ne Florida'dan çok daha yakın olduğuna göre, mükemmel bir ileri karargâh yeri değil mi? Teklif cazip. Yetkililer şöyle bir düşündükten sonra, "Merkezi Komulanlık olarak Ktbnslılararası ve Türkiye ile Vıınanislan arasındaki surtuşmelere suruklenmek islemiyoruz. Ancak laraflar anlaşıp davel etmeleri halinde hu mumkun olabilir" cevabını veriyorlar. Dolayısıyla, Merkezi Komutanlık'ın, sorumluluk alanından 7000 mil uzaklıkta bir karargâhtan yönetilmesi ve TUrkiye'nin taahhüt altına girmemesı durumu devam ediyor. Bu konuda, en çarpıcı değerlendirmeyi New York'ta katıldığımız "TürkYunan tlişkileri " başlıklı bir semınerde, yanımızda oturan, Reagan'ın ideologlarından K. Tucker'dan duyduk. Tucker bir ara söz alarak "18 ay oncesinedek Basra Körfezi'ne ilişkin rol nedeniyle Türkiye Pentagon'un goziındc çok önemllydi. Türkiye bu rolc islckslzdi. Şimdi bu onemi azaldı. Körfez şu sıra çok önemli degil. Ben, 'Bu konum Türk lye'ye Yıınanıstan karşısında ağırlık vermez mi diyesordum' Penlagon'dan açık cevap alamadım" dedi. Iucker, Pentagoıı'dan açık bir cevap alamamış olabilir ama Amerikan Savunma Bakanlığı'nda Türkiye ile ılişkideki bir yctkiliye "Eğcr gelecekte Islam Devrimi Iran sıııırlannın dısına laşarsa, bir müllefik ülke olarak Türkiye'den onleyici bir rol bekler misiniz" sorusunu sorup "Bu konuda Türkiye'den talepte bulunabillriz" cevabını aldıgımıza göre, Türkıye'nin, Pentagon nezdinde, Yunanıstan'a karşı potansiyel ağırlığı bulunuyor demektir. Türkiye'nın Yunanistan karşısında Pentagon'daki bu ağırlığına karşılık Yunanistan'ın da ABD'de TUrkiye karşısında hatırı sayılır bir ağırhğı var. Yıınan lobisi ve New York'taki Rum Ortodoks Kilisesi. YAKIV YAKOVOS, AHEPA VE ERMENİLER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle