15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 TEMMUZ 1986 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR tSMAth GÜLGEÇi CUMHURİYET/5 Tiırhan Selçuk'la günümüz karikatür sanatı üzerine Karikatürümiiz 'sululuk' bıınalımında Salt kaba gütdürüye bağımlı, çizgisel ve sanatsal sorumluluk tammayan "sulu mizah" yüzünden, karikatürümüz bunalım yaşıyor. "Sulu mizah"ın yaygınlık kazanması, kişilik sahibi gerçek çizerlerin yetişmesini kısıtlıyor. Karikatürün amacı, salt güldürü değildir. EMÎN ÇETİN GİRGİN Karikatür sanatçımız Turhan Selçuk, yaptığı işi "çizgi ile mizah yapmak" diye tanımlıyor. Çizgi ağırlıklı ressamların yanı sıra, salt desencı olarak niteleyebileceğimiz dünya çizerlerinden Çekoslovak Adolf Born, tranlı M.Ardeşir, Fransız Topor, Amerikalı Brad Holland, Stelnberg gibi adlar, bu iki sanatın ortak sınırında buluşan sanatçılar. Bunlara Türkiye'den Tan Oral ve Selçuk Demirel'in bir bölüm ürünü eklenebilir. Turhan Selçuk ise, çizgidesen ağırlıklı tavrından ötürü, ressamlarla dirsek teması olan bir sanatçı. İki yıl önce Maçka Sanat Galerisi'nde ve bu yıl da Ankara'daki Lamelta Sanat Oalerisi'nde özgünbaskı, gravür ve karikatürlerini izlediğimiz Turhan Selçuk'la resimkarikatürdesen işbirliği ve çizgiyle eleştiri üzerine konuştuk. Çagdaş karikatUrün sınırlarını nasıl çiziyorsunuz? Mizahresim baglamında bu sanatın öteki çizgi sanatlanyla ilişkilerinden söz eder misiniz? TURHANÇağdaş karikatUrün tanımı, grafik mizahtır. Karikatürün bir sanat olarak benimsenmesi, bu tanımla birlikte başlar. "Karikatür bir sanat mıdır, değil midir" tartışmaları, bazı büyük ustaların uğraşları sonunda günümüzde kesinlikle son bulmuştur. Çağımızın etkin ve yaygın sanatı karikatür, uzun yıllar hafife ahnmıştır. Karikatür yazıdan arınıp mizahi grafikte büyük aşamasını yaptıktan sonradır ki, ünlü ressamlarla ünlü karikatürcüler aynı kefeye konmuş Daumier, Steinberg, Gulbrasson örneği birçok karikatürcüye ressam; Picasso, Klee örneği birçok ressama da (yapıtlarırun bir bölümüyle) karikatürcü gözüyle bakılmaya başlanmıştır. Çlzgilerdeki benzerlik Klee ile Steinberg'in çizgilerindeki büyük benzerlik, Picasso'nun birçok yapıtının karikatür sayılması, Gulbrasson ve Grosz'un desenlerindeki tartışılmaz sağlamlık ve ustalık, grafik mizahçımn ve ressamın bir noktada birleştiğini kanıtlamaktadır. Aradaki farklılık, karikatürcünün çizgisinin mizahla yüklü olmasında ya da çizgisinin mizahi eğilimindedir. Picasso, Klee, Cihat Burak, Mehmet GUIeryiiz örneği birçok ressamın çizgilerinde izlenen mizahi eğilimler, az önce sözünü ettiğimiz ayrımı da ortadan kaldırmaktadır. Watteau, Goya, MichelAngle, Leonardo'nun çoğu yapıtı, Hogart, Grandville, Gourmelin, Gustave Dore ve Daumier'nin yapıtlarıyla birlikte karikatür tarihçesinin ilk örnekleri olarak gösterilebilir. 1950'lerde gUndeme getirdiginiz çizginin yalınlaştırılması, grafik mizah kavramı geniş bir karikatürcü kesimince benimsendi. GUnUmiizde bir de bunun dışında "komik"e yatkın, söziin agırlık kazandıgı bir egilim var. Bu konuda ne duşünüyorsunuz? oranında kazanır ve sanatlaşır. Grafik mizah deyimini 1950'lerde Yeni Istanbul gazetesindeki yazılanmda ilk kez gündeme getirerek uygulamaya başladığımda tepkilerle karşılaşmıştım. Oysa Batıda yıllar önceleri karikatür yazıdan arınmış, "humour graphique" ya da "dessin humoristique" diye tanımlanarak, çizgiyle mizah yapma sanatı kökleşmişti. Güçlü bir çizgi, anlatılmak isteneni en kısa yoldan, en yetkin biçimde izleyene ulaştırmahdır. Genç çizerlerin ana hedefi bu olmalıdır. Kişiliği olan güçlü bir desen, sanatçınm anlatım olanağına geniş bir alan sağlar. Bu tür çizgiden yoksun bir kişi, zorunlu olarak salt komiğe yönelecek, çoğu zaman bol yazıya gerek duyacaktır. Burada gündeme gelen komik, gülme duygusu uyandıran, güldürücü anlamındadır. Gülme nedenleri yüzyıllar boyunca birçok yazar ve filozofa araştırma konusu olmuştur. Gerçekte, dengesizlik, uyumsuzluk, akılcı olmayan bir sonuç, genel kurallara aykırılık, gülmenin başlıca nedenleridir. Fiziki görünümü normal insan tipine uymayan çok iri, çok kısa, çok şişman, çok zayıf insan, gülücük kaynağıdır. Kellifelli bir adamın kısa çocuk pantolonu giymesi ya da şık giyinmeye özen gösteren kadının aşırı takıp takıştırması da insanları güldürür. insan psikolojisini çok iyi bilen Şarlo, bu nedenle Unlü gıysısını seçmış, ızleyicisinin karşısına hep aynı kılıkta çıkarak olağanüstü oyunculuğuna katkı sağlamıştır. Garip bir konuşma da gülünçtür. örneğin, konuştuğu dilin başını gözünü yaran, kalabalığa "galabalık", iyiye "eyi", kapitale "gapital" diyen Unlü kişileri de dinlerken eğlenir, güleriz. Bazen bir kaza bile gülmek için nedendir. Muz kabuğuna basarak düşen bir kişiye çoğunlukla güleriz. Burada acıma, gülmeye yenik düşmüştür. Çünkü kaza beklenmedik bir haldir, olayların günlük akışına ters düşmektedir. Bu türden kaba güldürü yollarına sıkı sıkıya bağımlı kişi, sanatsal olanaklardan yoksun, yüzeysel bir çizgide kalacaktır. Salt kaba tjüldürü Tiirk karikatüründe "komik"in yeri nedir? Salt güldürmeyi yegleyen egilimleri nasıl degerlendiriyorsunuz? KİM KtME DUM DUMA BEHiç AK lm < ı ' ı • • TURHANKomiği tanımlarken, "yıkıcı ve acı olmayan bir yanlış", "otomatizm", "olanla olması gereken arasındaki çelişki", "dengesizlik", "uyumsuzluk", "akılcı olmayan bir sonuç", "genel kurallara aykınlık" diye sıraladığımız kalıpların içinde kalan, salt kaba güldürüye bağımlı, çizgisel ve saŞarlo'nun giyslsl natsal sorumluluk tammayan, TURHANKarikatür, say"sulu mizah" diye tanımlayabigınlığmı ve önemini ancak graleceğimiz bu tür mizah yüzünfik mizah tanımına uygunluğu den, Türk karikatür sanatı bir bunalım dönemi yaşarnaktadır. 1950'lerdeki atılımıyla dünya karikatür alanında saygın bir yer edinen karikatür sanatımız, her şeye karşın etkinliğini yitirmemiş görünmekteyse de, bizde Siiavi Siialp'in başlattığı sulu mizahın yaygınlık kazanması, kişilik sahibi gerçek çizerlerin yetişmesini kısıtlamaktadır. Karikatürün amacı salt güldürü değildir. Bağnazlığın, tutuculuğun, cehaletin, çıkaralığın, bilinçsizliğin desteklediği kötülükler, ihanetlerle dolu bir dünyada iyilikleri, güzellikleri sezebilmek, görebilmek, anımsayabilmek, bilim alanında, sanat alanında yarınki kuşaklara kalabilecek yapıtlar, güzellikler bırakabilmek, insanı insan yapan, mutlu kılan başlıca amaçlardır. Bütün sanatlarda olKARİKATÜRÜN İLK ÖRNEKLERİNDES Turhan Selçuk, Gus duğu gibi, insanı yüceltici, iyiye, doğruya yönlendirici yapıtlar tave Dori'nln yapıtlannı da Hogart, Grandville, Gouvanelin Dauüretmek, çağdaş mizah çizerinin mier gibi sanatçiların yapıtlarıyla birlikte karikatür tarihçesinin ilk tek amacı olmalıdır. örnekleri arasmda sayıyor. PtKNtK PtYALE MADRA SEEAP, SEL &AK SAMA ME SETIİCK1E6İM. ÇİZGtLtK KÂMİL MASARACl Danimarka sergisi övgüyle karşılanan Birol Kutadgu Anlattnaya çahştıklarunı anlatabilsem, resim yupmazdım Çalışmalannı 5 yıldır Danimarka'da sürdüren ressam Birol Kutadgu, son sergisini Randers kentindeki Galerie Nord'da açtı. Kutadgu, Danimarka'nın saygın sergilerinden geleneksel Sonbahar Sergisi'ne çağrı alan 10 ressamdan biri. ri kullanmaya başlamış." Birol Kutadgu'nun resimleri, Danirnarkalı eleştirmenlere "tanımlanmamış mekflnlarda geçen bir rüya"yı anlatıyor. Hemen tüm eleştirmenlerin üzerinde durduğu olgu, duygusal bir ressamın, çevresine, çevresindeki objelere olan aşkını, büyük bir ustalıkla kullandığı renkler ve fırçasıyla, bir rüyalar âleminde anlattığı. Danimarkalı eleştirmenler, resim literatüründe benim daha önce duymadığım bir ad yakıştırmışlar Birol'un tarzına: "Figüratif abstraksiyon". Galerie Nord'un bulunduğu Randers kentinin yerel gazetesinde de şu satırlar yer alıyor: "Birol Kutadgu'nun gizemli ve riiyasal soyutlamalannda, toplamı daha somııt bir karakter taşıyan ve daha tanımlı bir 'Rüyayı veren figüratif ögeleri keşfetmek mümkün... Bu sergideki resimlcr yoğun ve çekici. Kutadgu'nun Galerie Nord'a ilk gelişi olmayacagı kesin." AĞAÇ YAŞKEN EĞİIJR KEMAL GÖKHAN Yalnızca resimle Birol Kutadgu'yla bu serginin dışında, genel olarak çalışmaları hakkında konuşmak için atölyesine gider gitmez, "Resimlerinde neyi anlatmak istiyorsun?" gibi sorulması muhtemel bir soruya, cevabını hemen yapıştırıveriyor: "Ben sana şimdi bu resinıde anlatmaya çalıştıklanmı anlatabilsem, inan resim yapmazdım. Meselâ, anlatmak istedigimi yazardım. Ama işte anlatamıyorum. Sadece resimle anlatabiliyorum. Bak resimlere, sen ne anlıyorsan, ben onu anlatıyorumdur." Birol Kutadgu FERRUH YILMAZ KOPENHAG 5 yıldır Danimarka'da yaşayan ressam Birol Kutadgu, son sergisiyle, Danimarka resim sanatı içindeki yerini sağlamlaştırdı. Kutadgu, Danimarka'nın hatırı sayılır galerilerinden, Galerie Nord'da açtığı kişisel sergisiyle, kendisini, diğer ortak sergilerden tanıyan ve takip eden resim eleştirmenlerinin dikkatini çekerken, çeşitli gazetelerde yazan farklı eleştirmenlerin, sözbirliği etmişçesine aynı şeyleri yazmaları, Kutadgu'nun resimlerinde aynı özelliklere dikkat etmeleri, Kutadgu'nun diliyle anlatamadığı şeyleri, fırçası ve renkleriyle anlatabildiğinin ilginç bir göstergesini oluşturuyor. Resim eleştirmenlerinin üzerinde anlaştıkları noktalardan biri, Kutadgu'nun resimlerinde Akdeniz'den gelen yabancı öğeler olmasına rağmen, resimlerinin Şark havası taşımadığı. Bu biraz da, panimarkalıların, Türkiye denince Şarkla ilgili bir şeyler düşünmelerinden ileri gelen şaşkınlık olarak değerlendirilebilir belki. Ama Kutadgu'nun resimlerinde, Danimarka'da kaldığı süre içinde değişen en önemli özelliğin, önceleri griye çalan renklerin giderek açık mavi tonlara doğru değişmesi olduğu, Kutadgu'yu uzun bir süredir takip eden eleştirmenlerin hemfikir oldukları noktalar arasında yer alıyor. Sanat Dergisi'nden Steen Arnt Johannessen bu konuda şöyle yazıyor: Figüratif abstraksiyon "Birol'un resimleri, daha önce katıldıgı ortak sergilerde bende büyük bir etki bırakmıştı. Bu nedenle, Birol'un kişisel bir sergi açmasını dilerken, Galerie Nord'daki scrni.sini açıverdi. Birol şimdi çok daha iyi. Eskiden gri planda kiiçük kırını/ı ya da mavi noktalarla bölunen kahverengi tonlarla çalısırken, şimdi yer yer yeşile çalan mavi renkle ci sırada. Renkle başlanan resimde, renklerle desen sonra sonra birleşmeye başlıyor. Birol'un resimlerinde desen her zaman resmin içinde değil. İçinde olduğu kadar çevresinde de olabiliyor. Renkler, anonim kişileri, ya da tanımsız mekânlarda belli belirsiz tanımlanmış nesneleri tanımlayan öğeler oluyor. Şekiller, yumuşak bir uyum içindeki renklerle birbirinden ayrılırken, uyumu bozan, ama bilinçli olarak bozan, resimdeki fıgürleri, imgeleri dışarıdan tanımlayan lekeler çıkıyor sonra ortaya. Ne yazık ki, Cumhuriyet renkli basmıyor resimleri. Yoksa, Birol'un resimlerini tasvir etmek gerçekten güç. Birol Kutadgu, bu son sergisinden sonra, ilginç teklifler almaya başladı bile. Şimdi harıl harıl, yakında açacağı yeni bir kişisel sergiye hazırlanıyor. Aynı zamanda, Danimarka'nın saygın sergilerinden biri olan geleneksel Sonbahar Sergisi'ne çağrılan 10 ressamdan biri Birol Kutadgu. Sergi, her zamanki yerinde, Charlottenburg Sergi Sarayı'nda açılacak. Daha sonra ise henüz kesinleşmeyen bir proje daha var sırada. Son kişisel sergisinin devam ettiği Galeri Nord. Birol Kutadgu'yu, Paris'teki FİYAK Sergisi'ne götürmek istiyor. TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1?23'TE BU6ÛN, İNGİÜZ K£SS~AMI JOSHUA REYKJOLOS (COŞUA RBhllLDZ) POSDU. İM&İÜZ RESİM SAHATININ BAŞTA 6£L£N KİŞİLSRlNDBM BıRİ OLAM RJEYNOLOS, AYNI ZAMANOA BİR EHTZLLEKTÜEL YB ÖĞRETMEN YeTKİNÜĞlVLE DE C*t&ATLERt ÇE<i£C£/^Tİ. ÖZ£LUKL£ POISmS KESSAKAI OLAfZAZ rAMlNA CAK.,tL£RKt YILLAR, irALVA VE HOLLANDA'YA YAPACA6I YOLCULUKlA&DA KLASlK yAP/TLA&l 60R.EREK SAUATINDA AfAMA KAYOBDFCEKTİR. 1768'DB, IN&LİZ KGALtYEr AkAOSMİSİ ^UJBULPUĞUNDA BAÇKAfJLIK KENPiSıNB VEIZlLECEK, 8U ARADA,BieÇ0K SANAT KİTABI y>phğı pcrfresti'idlen 16 Temmuz ÜNLÜ B/R PORTRE (JSTASI Birol'u çalısırken izlemek, resimleri hakkında fikir edinmeye biraz olsun olanak tanıyor, ama Birol'un kendi resimlerini anlatamadığı gibi, her ne kadar benim işim yazarak anlatmaksa da, izlenimleri kavramlara dökmek güç geliyor bana. Onun için Birol'un nasıl çalıştığını anlatmak daha kolay. Birol'un önüne koyduğu beyaz tuvale Önce şöyle bir 1015 gün bakışı var. "Dry painting" diyor buna. Bu süre zarfında tuvalde lekeler oluşuyor. Sonra sıra renkBirol Kutadgu, adından çoklerin dilini bulmaya geliyor. De ça söz ettirecek gibi önümüzdesen sorunu bu etapta henüz ikin ki günlerde... 50 YIL ÖNCE CUMHURtYET Zecri tedbirler diin fil bilfiil kalktı Zecri tedbirlerin kaldırıldığı diin gümrüklere bildirilmiş ve diin sabahtan itibaren memleketimizde îtalyan emtasının iıhali ve Türk mallarmm Italyaya ihract eski serbestisini kazanmışhr. Fakat bu entir takas heyetine gelmemiş olduğundan dün, bilfiil Italya ile ticari mıinesabat teessüs etmemiştir. Yalnız evvelce gümrüğe gelmiş olan ve klering karşılığı bulunan ttalyan mallan gumrüğe gelen emirden istifade edebilmektedir. Italya ile aramızda mevcud licarel ve klering anlaşmasının müddeti bu ayın yirmisinde biımektedir. Şu vaziyete göre pazartesi gününden sonra bu anlaşmanın müddeti uzatılmadığı takdirde Italya ile ticari münesebat yeniden duracaktır. Maamafih, Ankaradan gelen malumata nazaran, esasları üzerinde tetkikat yapdmış olan yeni ticaret anlaşması müzakerelerine bugünlerde başlanacaktır. Son günlerde ttalyadan bilhassa hububat, kuru bakla ve muhtelif maden cevherlerimiz üzerine taleplerimiz vardır. 16 Temmuz 1936 mide, böbrek ve bağırsak hastalıklannda yemeklerin rolü çok büyüktür. Geçen sene Gureba hastanesinde kurulan diyet mutfağından bu sahada pek çok istifade edilmiştir. Bu mutfakta hususi hemşire yetiştirilmesi göz önüne alınmış, 1935 yılı Kızılay Hastabakıcı Mektebi mezunlanndan hemşire Hacer Mehmed Lenger diyet mutfağına verilmistir. Bir seneden beri burada çalışan hemşire Hacerin Gureba hastanesinde bir heyet huzurunda nazari ve ameli imtihanı yapılmıştır. Hemşire sorulan sorulara çok güzel cevablar verrniş ve hastalara nefis yemekier pişirmiştir. Memleketimizin ilk diyet hemşiresine yeni vazifesinde muvaffakiyetler dileriz. 1936198& Heybeliada camisi Heybeliada lsmetpaşa '\ caddesinde yapümakta olan • caminin inşaatı ilerlemiştir. Dış duvarları bitirilmiştir. 56 gün sonra çatının yapılmasma başlanacaktır. Cami teferruatı ile beraber 18 bin liraya mal olacaktır. KUPONLU • VAOELı • MEVDUSJ Hangi haberiıı atlanaeağına dergînîn sonunluları karar verir Kültur Servisi Sanat Olayı Dergisi Yayın Müdürü Ülkü Karaosmanoğlu, 13 temmuz pazar günü gazetemizde yayımlanan 79 imzalı protesto haberine bir yanıt gönderdi. Bilindiği gibi, 79 yazar ve sanatçı, Sanat Olayı'nın şair Edip Cansever'in ölümüne sayfalarında yer vermemesini kınayan bir protesto metnini imzalamış ve bu olayın haberi gazetemizde yayımlanmıştı. Gazetemize protesto metniyle ilgili bir yanıt gönderen Karaosmanoğlu, "protesto metninde bilerek göz ardı edilen önemli bir noktayı duyurmak istediklerini" belirterek şunları söyledi: "Kampanyayı yüriitenler Sayın Edip Cansever'in ölüm haberini haziran ve temmuz sayılannda yayımlamadığımız için dergimizi protesto ediyorlardı. Peki imza istedikleri sanatçıiurdan ve kamuoyundan, Cansever için yayın yapmayan Adam Sanat Dergisini niye gizliyorlardı? Demek ki rahatsızlıklanmn kaynagını Cansever dışında başka yerlerde aramalıydı. Sanat Olayı, daha çıkışında, 'alışılmış kuralları altüst edecek' bir dergi olacagını ilanlanyla kamuoyuna duyurmuştur. Ölen her sanatçınm arka^ından 'ağıt yakmayı' modası geçmiş bir dergicilik saymaktadır. Üç yıla yaklaşan yayın hayatında ölümü dolayısıyla üzerinde durdugu sanalçı yok gibidir. Hiçbir sanat dergisi yöneticisine de "yayımlamadığı" haberin hesabı soruluma/. lnua (oplayurak yayın yonlendirme teşebbüsıi, bazı aydınlanmızın ancak kendl işine gelen özgürlüklerden yana oldugunu bir kere daha göstermiştir. Hangi haberin gazete veya dergi ınutfagında onemscnecegüıe, hangisinin atlanacagına o derginin veya gazetenin sorumluları karar verir. Aksi halde dergi veya gazete, dışarıdan şu veya bu şekilde 'ınuzır' bir kurul tarafından yönlendirilivor demektir. Bir sanat dergisine tepki duyıılabilir. Ama bu tepkiyi, yanlış bilgilendirmelerle örgütleyip protesto gösterilerine kalkıştığınız zaman, bir sanat dergisine bile tahammülünüzün olmadıgını kamuoyuna göstermiş olursunuz. Imza kampanyası olayının ardında yatan gerçeklerin de özeti, 'Sayın Cansever'e saygı' falan dcgil; budur." sanatdtayi'nın, 79 sanatçınm protestosuna yanıtu Türkiyede ilk diyet hemşiresi Son senelerde tıbbın yüksek terakkilerinden biri de büyük hastanelerde ve şehirlerde kurulan diyet mutfaklarıdır. Bazı hastalıklar vardır ki bunlarm esaslı tedavileri hemen hemen bu hastalara verilecek yemeklerle mümkündür. Şeker, karaciğer, ÖETJBİU TiCARETRANKAS GRAFİKER ARANIYOR Dergi yapım işlerinde çalışacak grafikerler aranıyor. Tcl: 160 20 07 Dr. ERDAL ATABEK Bahariye Cad. 96/3 KADIKÖY Tel: 336 04 49
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle