15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖROŞLER turan yoksul halk kesimine "Nüfusun gücü ile geçim araçlarının gücünü eşitleyen doğa, kendi yasasını uygulamalıdır" dedikten sonra "Ama yine geride insana ve toplumsal kurumlara buyük sorumluluk ve görevler düştüğünü" belirtiyordu. Şöyle ki: Yoksulların doğumunu sıfıra indiren "önleylci fren", daha iyisi ve uygunu ise, ölümleri çoğaltan "kısıtlayıcı fren" gibi önlemlerin alınmasını gerekli buluyordu. "Kısıtlayıcı fren" olarak "Yetersiz beslenmeden dolayı çocukların sağlığıru bozacak ve daha büyük ölüm oıanlarına yol açacak bir kontrol kurmayı" da, önlemlerden biri olarak öğütlüyordu. öte yandan o dönem tngilteresinde toplumsal sıkıntılarla savaşmanın yasal yollarından biri olarak görülen hayırseverliğe de çok kızıyordu. Malthus'a göre "Nüfus sürekli olarak geçim araçlarını aşma eğiliminde olduğundan, hayırseverlik budalalıktır, yoksulluğun açıkça teşvik edilmesidir. Bu nedenle devlet, yoksulları yazgılanyla baş başa bırakmakla, olsa olsa, onlar için ölümü kolaylaştırmaktan başka bir şey yapmış olmaz!' Dahası "Kişiyi bağımlı yapan yoksulluk, utanç verici olarak kabul edilmelidir". Malthus'un bu öğütlemelerinden yola çıkan o dönem yazarlarından Marcus: "Yoksul çocuklarını acı çekmeden öldürecek bir devlet kurumunun kurulmasını" büyük bir ciddiyetle ele alıyordu. Malthus ve yandaşlarının görüşlerini, her konuya tek tek verdiği yanıtlarla çürüten Engels'in, bu yanıtlardan birinde, "Malthus apaçık bir Ingilizce ile yaşama hakkının, yeryüzünde her insana tanınmış bu hakkın, saçma olduğunu bildiriyor" biçiminde yaptığı eleştiri, "nüfus ilkesi"ne indirilen en ağır darbe oldu. Ne var ki, "Geometrik diziyle artan nüfusun fazlahğını geçim araçlarının aritmetik dizi ile artnıası yüzünden yoksulların oluşturduğu ve bu fazlalığın, Malthusçu önlemler olarak bilinen savaşlar, açlık ve salgın hastalıklarla önlenebileceği" biçiminde özetlenebilen "Nüfus ilkesi" yayımlandığından günümüze dek yaşamaya devam etmiştir ve hâlâ da etmektedir. Papaz Malthus'un "tilmizleri" onun ileri sürmüş olduğu savı bugün de, maskeli veya maskesiz olarak ortaya koymakta ve savunmaktadırlar. Modern Malthusçuluk olarak adlandırılan bu akımın, özellikle ABD'de moda olduğunu ileri süren Ronald L. Meek, kimi yazar ve bilim adamlarının bu konudaki görüşlerini şöyle; Yazar W. Vogt'a göre: "(...)Dünya barışı için en büyük potansiyel tehlike, bazı aşırı nüfuslu ülkelerden gelebilir". Bunun için yazar, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım örgütü'ne "Bundan beş yıl sonra elli milyonu ölsün diye, bu yıl on milyon Hintliyi yaşatacak gıda yardımını kesmesini" öneriyor. Bilim adamı A.V. Hill'in görüşleri daha da ilginç: "Hastalıklarla müeadele, kır ve sanayi kesimlerindeki sağlık koşullarının iyileştirilmesi, sağlık hizmetleriyle gereçlerinin geliştirilmesi ölümleri geciktirip azaltarak dünya yiyecek kaynakları üzerindeki nüfus baskısını arttırma sonııcunu doğurur(...), oysa, tavsanlar gibi çabtık üreyebilenlerin, tavşan gibi olmesi gerekir,(...) zira hastalıklarla dizginlenemeyen nüfusun gittikçe artan baskısı, sadece toprağı ve diğer sermaye kaynaklarını tüketmekle kalmayıp, aynı zamanda sürekli olarak artan uluslararası gerginlik ve düzensizliklere yol açarak uygarlığın geleceğini kesinlikle tehlikeye sokar" biçimindeki savları ileri sürerek, izleyicisi olduğu Malthus'un kısıtlamalarının (savaş, hastalık, açlık), insanoğlunun kaçınılmaz yazgısı olduğunu kabul etmektedir. "Politik ve ekonomik etmenlerin, nüfus ile beslenme kaynakları arasındaki bağıntıyla en azından ilişkili olduğunu reddetmenin" artık olanaksızlaştığını gören 1970/80'lerin kimi bilim adamları, Malthusçuluğa bambaşka bir giysi giydiriyorlar. örneğin Jacques Monod gibi ünlü bir biyolog şu düşünceyi ileri sürebiliyor: "Yakın zamanlara dek görece 'ileri' toplumlarda bile hem fiziksel, hem de düşünsel açıdan yetersiz olanlann elenmesi özdevimli (otomatik) ve acımasızdı. Çoğu, erginlik çağına ulaşamazdı. Günümüzde ise bu kalıtsal sakatlardan bir çoklan döl vermeye yetecek kadar yaşıyorlar. Bilginin ve toplumsal törenin ilerlemesi sonucunda insan türünü alçalmaya karşı savunacak olan mekanizma yani doğal ayıklanma artık işlemez olmuştur^...) Oysa insan türünü iyileştirmenin tek yolu, bilinçli ve sıkı bir ayıklama uygulaması ola• •• Bu görüş doğrultusunun, bu düşünce çizgisinin sonucu, ayıklamaya uğrayacakların, yani hem fiziksel hem düşünsel açıdan yetersiz olanlann büyük bir bolümünün, aç halk yığınları olduğunda kuşku yoktur. Demek ki, şimdi doğanın görkemli sofrasında yan gelip oturan toklar, yeni gelen açlara hiç değilse küçük bir bölümüne sıkışıp sofrada yer açmak şöyle dursun, yapacakları ilk iş, doğadan çok önce davranıp, "bilinçli bir ayıklamayı" uygulamaktır. Böylece yüzyıllar boyu sömüre sömüre posasını çıicardıkları ülke halklarının "tavşanlar gibi üreyip" insan türünü alçatmalarına engel olunduğu gibi; sofraya gelen yiyeceklerde bir eksilme korkusu da ortadan kalkar. Bütün bu görüş ve düşünceleri gözden geçirirken nötron bombasının niçin ve ne amaçla hazırlandığına, uygar insan kafasının takılmaması olanaksız!.. (1) Cumhuriyel, 7.5.1986 tarihli sayısı. (23) Ronald I.. Meek, Ntlfus Sorunu ve Mallhus. (Çev: O. Yaylalı), Sol Yay., 1976. (4) Jacques Monod, Raslantı ve Zorunluk, (Çev: V. Hacıkadiroğlu), Dost Yay. 1983 16 TEMMUZ 1986 Toklar ve Açlar MERİÇ KARACAOVALI 2020 yıhnda yeryüzünün nüfusu 7,9 milyara ulaşacakmış. ABD Nüfus Danışma Bürosunun en son yöntemlerle yaptığı araştırma ve saptamalann sonucu bu. Bu sayıda, gelişmiş iilkelerin payı yüzde 17 olacakmış(l). 1986'da bu oran yüzde 24 olarak belirlendiğine göre, 34 yıl sonra oranda yüzde 7 dolayında bir düşüş olacak. Buna karşın, 2020 yılına değin Üçiincii Diinya Ülkeleri'nin nüfuslarında büyük • fuzla ilerleyen artışlar saptanmış. örneğin, Uganda'nın nüfusu bu„ günkünün üç katından çok artış gösterip 48 milyona varacak. Kenya'nınki ise, 34 yıl içinde 21 . milyondan 74 milyona çıkarak, artış üç buçuk katın Ustüne geçecek. Etiyopya'nın nüfusu iki buçuk kez daha çoğalarak 112 . milyon olacakmış. Bu sayılar, dünya kamuoyuna, aç ve yoksul ülke insanlarının ya, kın bir gelecekte yeryüzünü kaplayacaklarını vurgulamak istercesine birbiri ardınca sıralanmış, sözünü ettiğim araştırmalarda. Sanayileşmiş, gelişmiş tok ülkelerin nüfusunun, geri kalmış .açlara oranla gittikçe azaldığını göstcren bu sonucun kesinlikle saptanması eğer yaşasaydı r İngiliz din adamı, papaz Thomas Robert Malthus'u kim bilir ne kadar sevindirirdi, kendi savının •doğrulandığını gösterdiği için. • •• öte yanda, günümüzde, lrlandalı şarkıcı Bob Geldof'un gerek müzik, gerek spor aracıhğı ile, Uçüncü Dünya'nın aç insanlarına yardıma koşmasından da hiç hoşlanmıyacaktı Malthus. Çün•kü o, 1798'de yayımladığı "Toplumun Gelecekteki Gelişimine Etkileri Açısından Nüfus tlkesi Üzerine Bir Deneme" adh büyük tartışmalara yol açan yapıtında, açların yardım istemeye hiçbir hakları olmadığını öne sürerek şöyle diyordu: "Daha şimdiden sahiplenilmiş bir dünyaya gözlerini açan adam, anababasından haklı olarak talep edebileceği bir geçim olanağı sağlayamıyorsa(...) yiyeceklerden en ufak bir pay istemeye hakkı olduğunu öne süremez. (...) Doğanm görkemli şöleninde onun için boş yer yoktur. Doğa ona defolmasını söyler ve sofradaki bazı konukların acıma dugularını uyandırmayacak olursa, doğa kendi buyruğunu derhal yerine getirir. Ama sofradaki konuklar sıkışarak yeni gelene yer açarsa, ortaya hemen başkaları da çıkacak ve aynı iyiliği onlar da isteyecektir. (...) Tüm konuklann bolca yiyip içmelerini dileyen, ama sınırsız sayıda insanı besleyemeyeceğini bildiği için yeni gelenleri reddeden şölen sahibesinin bu tutumuna karşı gelen sofradaki konuklar, yaptıkları hatayı anladıklarında, vakit geçmiş olaABD'de Malthus'un bu görüşlerini paylaşanlar pek çok olduğu için, kendileri gibi tok olan ülke halklarının, 34 yıl sonra aç halklar karşısında pek azınlıkta kalacaklarının açıklanması onları telaşlandırmıştır. Ayrıca bu araştırma sonuçlannın, aç Afrikalılara yardım kampanyasının doruğa ulaştığı günlerde ortaya çıkanlması, garip olduğu kadar da acı bir rastlantı. • •• Nüfusla ilgili sayılama (istatistik), çalışmalarına ABD'nin verdiği önem 200 yıl öncelerine kadar uzanır. Malthus da, bilinen "Nüfus tlkcsTni ileri sürerken kaynağını ABD'den almıştı. O dönem ABD'nin yayımladığı belgelerde, orada, nüfusun her 25 yılda iki katına ulaşan bir hızla arttığının aynmına varan Malthus, bu durumu kesinlikle doğru olarak kabul edip, genel bir ilkeye vardı. Bunda: "Nüfus geometrik diziyle çoğalır, 1+2 + 4 + 8 + 16 + 32 vb:'. Bu nüfusu besleyecek toprağın üretken gücü, daha doğrusu, "insanın geçimini sağlama gücü ise, aritmetik dizi ile çoğalır, 1+2 + 3 + 4 + 5 + 6 vb!' diyordu. Durum böyle saptanınca da: "Nüfusun gücü, insanın geçimini sağlama gücüne kıyasla sınırsız ölçüde büyüktür" savı kendiliğinden ortaya çıkıyordu. • •• 18. yüzyılda sanayi devriminin oluşumuyla lngıltere'de, özellikle Glaskow, Londra gibi kentlerde dayanılmaz boyutlara varan açlığa mazeret arayanlardan biri olan Malthus, babası Daniel Malthus ile bu konuları tartışıyor, ama onunla bir türlü anlaşamıyordu. Baba Malthus "toplumun yetkinleştirilmesi" olanağına inanıyor, oğul Malthus ise bunun gerçekleştirilemeyeceğini ileri sürüyordu. Ona göre: "Her ulusta halkın alt sınıfları arasında görülen yoksulluk ve sefaleti hafifletmek için, üst (tok) sınıflarca gösterilcn çabalar her zaman boşa gidecektir". Malthus yoksulluğun nedeni ile çabaların boşa gitmesinin nedenini "Nüfus ilkesi ile açıklamak mümkündür" diyordu. Toplumların yaşamında reform yapılabileceğine inanan ileri düşünceli Godwin gibilerin yazılarına verdiği yanıtlarda da şu düşünceleri ileri sürüyordu: "Geçim araçlarının sağlanmasındaki güçlük nüfus üzerinde güçlü ve sürekli bir kısıılaınayı gerektirir. Bu güçlük etkisini, 'insanlığın geniş bir bölümünde' zorunlu olarak şiddetli bir biçimde duyurması gerekir" diyor ve "insanlığın şeniş bir bölümtt" olarak belirttıklerinin, o dönem lngilteresinin yoksulları olduğunu açıklıyordu. Böylece nüfusun fazlahğını oluş DENETİM Şıı ketenn dış denptımı P y ket dovıı / b» k f\»*i ır ı m vırın HhulartU bUıço ve kAr/7,»,» ıKuiımı ITHII nurivP .ıruH7i hıstf* vnrrlı tfrtp l.ıpr,!iım, DANISMANLIK flınk.ı vt ' CHV'i^f>r'l'K! kulum'u kulUllTÜSı Bankdcılık VP kjmht MuhaseOe a < i MuraseOe VP knınol ssternkıınin kurulrrm Yonetım organıiısvonu DEGER MUIIASIHI Dİ Nl MMİ VI IMNISMANIIk I I D S I İ . Haia*<«qaB cadö» 51J' 1 » ' st.mnm Tel W 12 85 • U1 12 86 Tflex 2679J Omcie tr Halid Ziya Uşaklıgil AŞKA DAIR Üstat Halid ZiyaUşakhgil'in en güzel hikâyelerini okuyacaksınız. tnkilflp KİUpevi Istanbul EVET/HAY1R OKTM AKBAL OKURLARDAN Amaç dışı kullanılan çay bahçesi dhangtr'de defterdar yokuşunda ttalyan Hastanesi karşısında Roma Çay Bahçesi gaye dısı işleülmektedir. Semtin en güzel bir yeri olan bu saha mahalle halkı için ıstırap kaynağı olmuştur. Şöyle ki: TC Anayasası'nın 104. maddesi Cumhurbaşkanı'nın görev ve yetkilerini belirler. Bu uzun maddede sayılan görev ve yetkilerden biri de şudur: "TBMM seçimlerinin yenilenmesine karar vermek".. Buna nasıl karar verecek, elbette ki önce işbaşındaki Meclisi dağıtarak... Kısacası, 82 Anayasası Cumhurbaşkanına, 1924'te yürürlüğe giren Teşkilâtı Esasiye Kanunu'ndan daha fazla yetki taÇay bahçesinin bir bö'lümü nımıştır. Yani Sayın Kenan Evren'in sahip olduğu yetkiler, Türkiye lokanta haline getirilmiştir. Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e bile tanınmamış Her türlü ağır içki gece, hak ve yetkilerdir. gündüz sahaba kadar 1 Eskı Ankara Milletvekilı Şinasi uzdenoğlu'nun 'TBMM Dergısi verilmektedir. Buranın nin nisan sayısında çıkan "Bir Anayasa Tartışması ve Atatürk'ün lokanta olması ve içki vermesi Tarihsel Hoşgörüsü" başlıklı yazısı, Meclisi dağıtma, yeni bir Meciçin ruhsatı yoktur. Bahçenin lisin seçilmesine karar verme hakkının Atatürk'e verilmeyişini aniçindeki bir bina bir derneğtn latıyor. Bu ilginç tarih yaprağını ibretle okumak gerekir. Bir savaş adı istlsmar edllerek lokal sonrasında, ülkenin kurtarıcısı, cumhurıyetin kurucusu Atatürk'e olarak kullamlmakta kadınlı, niye böyle bir yetkı tanınmadı? erkekli gruplar sahaba kadar Özdenoğlu yazısına şöyle başlamış: burada kumar oynamaktadır. "Gazi Mustafa Kemal Paşa 1924 Anayasa tasarısını Meclise getirirken TC Cumhurbaşkanı olarak Meclisi kendi iradesiyle feshet Çay bahçesinin etrafında 17 apartmanın 60 dairesinde mek ve yeni seçime götürme yetkisinı neden almak ıstıyordu? O Mustafa Kemal kı Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı millet iradesinin simge oturan yütierce insan gece ve si olan TBMM'nin desteğinde yürütmüş ve kazanmıştı. Halk irade gündüz rahatsız olmaktadır. sine bunca saygılı bir lider, nasıl olur da bu yüksek ve kutsal ırade Bu kanun dinlemez insanlara devlet haddini bildirmelidir. yi bir yana atarak tek başına bu yüce gücün ustüne çıkmak ısterMahalle halkından kendilerini di?" ikaz edenlere hakaret edip Anlaşıldığı gibi, Mustafa Kemal Paşa Meclisi dağıtmak, yeni bir tehdit yağdırmaktadırlar. seçımle Meclisi yeniden oluşturmak yetkisinin 1924 Anayasası1 tlgililerden acil tedbir nda kendisine verilmesini istemektedir. Yanı, bugün Sayın Evren'in bekliyoruz. her an kullanabileceği bir hak ve yetki! Kı, bunda kendıne göre ALt YÜCEL/tSTANBUL haklı yanlar vardı, yeni bir devlet kurulmuş, birbırı ardına devrımcı atılımlar yapılacak, ama o güne dek birlikte savaşım veren kışiler bunlardan yana olacaklar mı, yoksa Nurettin Paşa gıbı ve daha başka örneklerde görüleceğı gibi genç cumhuriyetın atılımını önleyici davranışlara geçmeyecekler mi? O zaman Mustafa Kemal de yetkisini kullanarak karşıdevrimci bir çizgıye gelen kişıleri bir yana itmek amacıyla yeni bir seçime gidilmesi kararını verebilir... Ama Atatürk'ün dediği olmadı Bütün çabasına karşın olmadı... Demek 1980'lerdeki Türkiye'de demokrasi çok daha ileri bir çizgideymiş! Hertürlü gücüelindetutan, kimsenin karşısına çıkma yetkisini kendinde bulamayacağı bir öndere bu hak ve yetki verilmediöine göre!.. Özdenoğlu, bu ilginç yazısında olayı ayrıntıları ile anlatıyor. 9 Mart 1924 tarihli 'teklif'in gerekçesinde şunlar belirtiliyor: "Seçimin yenilenmesine karar vermek elbette yüksek kurulunuzun hakkıdır. Millet temsilcileri bazen seçmenlerinden aldıklan yetkiyi yenilemeyi gerektirecek kadar yorulurlar. Çalışmalarında uyum bozulur. Hükümet iş görecek bir çoğunluğa dayanmayabilir. Bu ihtiyacı, Meclisin hakemliğıne başvurduğu Cumhurbaşkanı büyük bir isabetle takdir edecek mevkidedir." Mecliste bu 25. madde geniş tepki yaratır. Pek çok milletvekili söz almak ister. Bunlardan biri, Karesi Milletvekili Ahmet Süreyya MAKİNA VE KİMYA ENDÜSTRİSİ KURUMU Bey şöyle konuşur: "Padişah, istediği zaman Meclisi feshetmek yetGenel Mudurlük Tancfoflan/ANKARA kisini elinde tutuyordu. Işte bu, mllletin egemenliği değil, padişaTel 13 25 95 13 25 8 6 1 3 39 37 hın saltanatı idi. Evet, onun adı ister padişah ister tacidar her ne Pıl Fabrıkası ANTALYA olursa olsun madem ki Meclisi dağıtmak yetkisinı elinde tutacaktır, Tel 119 35 153 81 Taleks 56 146 pfab Ir o padişahın yasa gücüyle elinde tuttuğu kuvvetin aynı olamaz ve o millet egemenliği adına sayılamaz. Efendiler, hepinizce bilinmektedir ki ulusun egemenliği ve özellikle onun tek ve gerçek temsllcisi olan TBMM'nin egemenlik hakları hiçbir zaman ortaklık ve bölünme kabul etmez ve devredilemez." Ama Atatürk bu yetkiyi istemektedir. Meclıstekı Cemal Hüsnü Ortaklığımız bayan kabın memurları ıhıiyacı olarak aşağıda dökumu vapılan melbusat dclıldı olarak Taray ve Mahmut Esat Bozkurt gibi genç mılletvekıllerı ıse her şekapalı zarfla leklif ısleme usulu uvgulamak surcııvle ıhalc cdılecekıır ye karşın bu yetkinin Cumhurbaşkanına verilmemesı için savaşım TAHMİNİ BEDEl. VE GEÇİCİ IEMİNAT I.İSTESİ vermektedirler. Bir gece Atatürk'ü görmeye gelen Mahmut Esat BİRİM TOPI.AM GLÇİCİ Bozkurt, Atatürk'e şöyle der: "Paşam, Türk ihtilali Türk halkının, yokTAHMİNİ TAHMİNİ Ib.MİNAr sul Türk köylüsünün kanı ustüne kurulmuştur. Öyleyse CumhuriyeMİKIAKI BEDLI. BKDKI TL'TARI tin temelinde bu halkın kanıyla birlikte hakları ve egemenliği de vardır. CİNSt 554 Takım 75.000 Tl 4I550OOO TL 1 662 000 I L Bu egemenlik yalnızca millete aittir. Hiç kimseye verılemez ve dev Unıforma (2 eıek, 1 ceket) Yelek' 554 Adeı 14 0 0 0 . T L 7 756 000 Tl 310 240 Tl rolunamaz. Aksi halde cumhuriyet kendi varlığını, kendi felsefesıni 1662 Adeı 17 000 TL 11634 000 I L 465.360.TL inkâr etmiş olur. Eğer Cumhurbaşkanına Meclisi feshetmek yetkisi btlu/ Kep 554 Adet 15.400 TL. 8.531 600 Tl 341 264 TL nı verirsek, sizln Abdülhamit'ten ne farkınız kalır?" Topuklu ayakkabı 654 Çift I7 5 O 0 T L 11.445 000 • Tl 457.800.TL Bir ölüm sessızliği başlar sofrada. Bu sözlere Mustafa Kemal 12 500 • T I 5 912 500 Tl 236 500 TL Servıs ayakkabısı 473 Çıfı Paşa'nın sert bir tepki göstereceği sanılmaktadır. Oysa o şu kısa Eldiven 654 Adeı 4.000 • Tl 2.616 0 0 0 T l 104 6 4 0 T L ve anlamlı yanıtı verir: "Haklısın çocuk, Türk milletinin hakları ve Şcmsıye 654 Adeı 6 000.TL 3 924OOOTL 156.960 TL. hürriyetleri elinden alınamaz. Tekllfimden vazgeçiyorum" Eşarp 654 Adeı 15.000.Tl 9.810 000 TL 392.400.TL Atatürk'e Bu Yetkiler. Verilmedi Eğitim sistemimiz nereye gidiyor? Sürekli eğitim politikası yerine, iktidarlara göre değişen bir eğitim sistemimiz var. Her gelen iktidar kttap değiştirmekle uğraşıyor. Eğitimde ulusal devlet politikasını yerleştirmeye çalışacağına, kendi dünya görüşlerini egemen kılmaya çahşıyorlar. Son birkaç yılda bu iyice hız kazandı. Yıl yok ki kitap değişmesin... Bakan yoktur ki kitap değiştirmesin. Çağımız ilerliyor, kitaplarm konusu da ilerlemeli... böyle bir durum yok. Tersine, konular çağın gerisine doğru çekiliyor. Kaderct, edilgen toplum yaratılıyor. Başınıyüzünü örtenler sardı ortalığı. Devlet Başkanı başta olmak üzere bu görüntüden rahatsız olanlar çoğalmaya başladı. Milli Tarih, Milli Coğrafya adı altında Türklslam sentezi yapılmaya çalışılıyor. Peki öyleyse, Atatürk devrimlerini nereye koyacağız? Her yıl kitap değiştirmekle, eğitimin niteliği bozulduğu gibi, her öğretim yılı başında da kitap bulunmuyor, Çocuklar, yan yıla dek kitapsız okula gidipgeliyorlar. Devreden çıkan kitaplar kilo ile satılır oldu. Bunun yanında, kltabı ders kitabı olarak kabul edilen birkaç ayrıcalıklı yazarlar da devlet eliyle zengin oldular. Mevcut iktidarın politikasına ters düşen yazarların kitapları da üstlerine kalıp iflas ettller. Okul ders kitabı satan küçük kitapçılar zarardan kendilerini kurtaramayıp, dükkânlarını kapatmak noktasına geldiler. Kitaba, devlet eğitim politikası değil, piyasa ekonomisi yön veriyor. Kitapsız eğitim, kitabı değişen eğitim sağlıklı eğitim değildir. llkokullarda okutulacak devlettn matematik kitabı 1985 yılında basıldı. Devlet yayınevlerlnde paket paket durmaktadır. Bu yıl (19861987 öğretim yıhnda) devletin matematik kitabı mı, yoksa, özel bir şahsın matematik kitabı mı okutulacak? özel şahsın matematiği okutulacak, kesin biliyoruz. Devletin matematik ders kitabı birkaç yıl sonra çürür, SEKA'ya postalantr. Devlet baba yine zararda. llkokulların 1. II. III. sımflarında okutulan Hayat Bilgisi, Matematik, Türkçe. IV. V. sınıfların Türkçe, Matematik, Dilbilgisi kitapları devletin değil özel kişilerin. Devletin okullarında devletin kitabı yok. Bu, devlet eliyle kişi zengin etmek değil de nedir? Devletin öğretmeni var yazar, basımevi var basar. Bu özel kişilerin kitapları ne arıyor. Bu durumda, eğitlmlmiz nereye gidiyor? Devlet eğitim sisteminden uzaklaşarak özele; yeteneğe göre değil, paraya doğru gidiyor. Eğitbilimsel öğretim metodunu bırakarak eleyici sınava; çağdaş eğitimin yerine, Türklslam sentezine doğru gidiyor. Kutsal öğretmenllk mesleğl unutulup, piyasa öğretmenliğine, kısacası olumluya değil, olumsuza doğru gidiyor TURAN ALTUNTAŞ ADANA incekum ALANYA Kulübünüz incekum'da • Şahane bir tatil Geleneksel • konukseverlığimiz ve dostça hizmet • anlayışımız ile Her türlü eğlence ve spor olanağı Club Uıoeioum Fiyatlara yemek ve ŞARAP dahildir. Sunulan tüm hizmetler ücrctslzdlr. Yabancı hocalardan wln<tourf v« tanls dtrslari (Ücrat* tabldlr.) Sorunumuzu sokakta çözmek istemiyoruz Ben Kredi ve Yurtlar Kurumu'na bağlı Edirnekapı Yurdu'nda kalmakta olan bir öğrenciyim. Yurdumuz Vatan Caddesi üzerindedir. Dolayısıyla her gün bu caddeden geçmek zorundayız. Ve bu yüzden her an bir kaza geçirme tehllkesl içindeyiz. 1200 kişilik yurdumuzda bu caddede bu tehlikeyle karşılaşmamış arkadaşımız yoktur. Nihayet 1 haziran pazar günü bir arkadaşımız kaza geçirdi ve koma halinde hastaneye kaldırıldı. Biz daha önceleri idari yoldan ve müdürümüz vasıtasıyla konuyu ilgilüere iletmîştik. Ama hiçbir cevap alamadık. Bu olay üzerine protesto niteliğtnde, sesimizi duyurmak için VatanCaddesinde oturma eylemine giriştik. Olayımızın hiçbir siyasi yönü yoktu. Buna rağmen polts coplarına maruz kaldık. Camlarımız polis tarafmdan kırıldt ve yurtiçinde polisle kovalamaca oynadık ve en ağır küfürleri yedik ve... Bizim amacımız sesimizi duyurabilmek, sorunlarımızla ilgilenilmesini sağlamak. Ama sokakta bağırarak değil. 9 Eylül Üniversitesi'nde bir kız öğrenci polis tarafmdan dövülmüş. Gazeteler 3 gündür olayı anlatıyor. Olay da hâlâ gündemde. Eğer gazetede sorunlann ustüne gidilerek gözler önüne serilmesi için dayak yemek gerekiyorsa, kolumda hâlâ cop izleri taşıyorum. Sanmm bu yeterli olur. EDİRNEKAPl YURDU'NDAN ÖĞRENCİ BtR PR06RAMLARI • AEROBİK ÇOCUK KULÛBÜ • BASKETBOL AÇIK BÛFE •VOLEYBOL WINDSURF • MİNİ FUTBOL SU KAYAĞI •SUTOPU OKÇULUK • HENTBOL YELKEN • MASATENİSİ TENİS • DOKTOR JİMNASTİK • ÖZEL SH0W PROGRAMLARI ANİMASYON Soysal Sitesi İşhanı Kat 4, No: 404409ANKARA TEL: 31 18 19 31 69 69 Tl)c: 46945 tiatr. Fax 314682 MERKEZ BURO: CLUB İNCEKUM Alanya Tel: (3231) 1420 1421 Tlx: 56605 inkmtr BUYUK AVRUPATURU Türkiye de ilk defa ve sadece Ulusoyla • Genış govdelı • Aırcondıtıonlu • Tuvaletlı • Mulfaklı • Genış baga|lı • Çift şoforlu yepyenı Ulusoy otobuslerı Dünyanın en konforlu otobüsleri Neoplanlarla gün NişZagrep Venedik Londra MılanoNıce Cannesonte Carlo Parıs Amsterdam Munıh Vıyana BudapeşteBelgradNİŞ HAREKET DONUŞ 4 7 1986 1986 25 7 1986 15 8 1986 5 9 1986 15 8 1986 22 TÜRK HAVA YOLLARI A.O.'DAN TUR f IATI: 150 000 TL TUR Şinasi Özdenoğlu bu belgesel yazısını şu satırlarla bitiriyor: Atatürk bu olayda da genış bir hoşgörüyle yucelığıni bir kez daha kanıtladığı gibi 25. madde karşısında direnmiş olan arkadaşlarına kin tutmak şöyle dursun, onları zaman içinde ödüllendirmiştir. örneğin Gazi'nin karşısında bu konuda fikır savaşımı vermış olanlardan Mahmut Esat Bozkurt, Adalet Bakanı, Cemal Hüsnü Taray ise Milli Eğitim Bakanı olmuştur. Meclis genel kurulunda 25. madde aleyhinde en ağır konuşmalan yapan Ahmet Süreyya Bey (Balıkesir Milletvekili rahmetli Süreyya Örgeevren) Atatürk döneminde sürekli milletvekili seçilmiş, bu görevi 1950'ye kadar devam etmiştir" 82 Anayasası'nın pek çok maddesi değiştirilmelidir. Bunların başında Cumhurbaşkanına tanınan yetkiler geliyor. Böyle bir durumun, demokrasiyle, ulusal egemenlikle bağdaştmlamayacağı açık bir gerçektir. Çızme Pardesü Buyuk yatı bavulu Omuz çanıası 473 100 100 100 Çıft Adeı Adeı Adeı 27.5OO.TL 60 0 0 0 1 1 40.000 • T l 30 0 0 0 T l 13 007.500 • Tl 520*300 TL 6 000 000 J\ 240.000. TL. 4 000 0 0 0 T l 3.000 000 T l 160 000 • T L 120.000.TL Caddebortan Güzel Sanatlar Atötyesl Guzel sanatlar takultelerı adaylarına başarı olanaklan Her yaşta amatöre resım seramık 3MS7M ulusoy TURİ2M 8EYAHAT A.Ş. ve 975 dolar lnonu Caddesi 67 Taksımlstanbul MerkeMel 14310949596 149 35 41 5228105528 2036 İLAN tLLER BANKASI 1 Bankanıı/ca ıç piyasadan 8 adet dizel motorlu seyyar jeneratör satınalınacaktır. 2 Bu işe ait şartnameler bankamız merkezinde veya Istanbul / Kartal Maltepe'dc Depo ve Ikmal Müdürlüğümüzde görülerek 1Ü.(KX). Tl.. bedel karşılığında temin edilebilir. 3 Tekliller en geç 4.8.1986 günü saat 12.00'ye kadar bankamızda bulundurulacak ve aynı gün saat 15.30'da Satınalma Komisyonunda açılacaktır. 4 Bankamız 2886 sayılı Devlet ihale Kanunu ile bu kanunun ek ve değişikliklerine tabi değildir. Basın: 23394 Kapalı zarfla verılecek leklıl mckıupları en geç 29.07.1986 salı gunu saaı 17.00'je kadar Isıanbul, Şı>lı Abıdeı Hürrıyet C'ad Vakıf İş Hanı B Blok Kaı 3 adresınde mukım I H Y A ü Alım Saıım Kurulu Başkanlıgına verilmışolaeaklır ftıale 30 07.1986 çarşamba gunu saat 10.00'daTHY A O denel Mudurlugu Harhı\e adresınde basına açık ve defilelı olarak yapılacaknr Fırmalar dehleye kendi mankenlerı ile katılacaklardır Şartnameler THY A O Alım Saıım Kurulu Başkanlığı Şışlı îdresınden lemın edılıı Tahmını bedelı aşan leklıfler değerlendırme dı>ı bırakılıı KDV muteahhıt fırmaya aılıır Şartnamedc ıstenilen tum belgelerın ,ıslı v.e\a noterden lusdıklı sureılcrınm ıbra/ı gereklıdır Ortaklığımız 2886 sayılı Devlet Ihale Kanununa labı olmavıp. ıhale konusu g ı u m osdlarını alıp almamakıa, dılediğinden tamamen veya kısmen almakıa serbcsııır MÜTEF Kimliğimi ve pasomu kaybetlim. Hükümsüzdür. ERSAN YURDACÜLEN GÜLİZAR KILIÇDOĞAN Nüfus cU7danımı kaybettim. Hükümsüzdür.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle